29 Ocak 2016 Cuma

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA BÖLÜM 4





ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA  BÖLÜM 4




   İngiltere, Rusya'nın kendi çıkarlarını tehdit edecek sekilde gelismesine mani olmak için Osmanlı Devleti'ni Rusya'ya karsı desteklemesi, 1783 yılından 1877-1878 Osmanlı-Rus Savasına kadar sürmüstür. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Pasa'nın isyanına karsı 1838’de imzalanan ve siyasi/ekonomik açıdan handikapları olan " İngiliz Ticaret Antlasması" ile ngiliz açık pazarı haline gelen Osmanlı Devleti, Rumlarla Ermenilerin bu fırsattan istifade ederek güçlenmelerine ortam hazırlamıstır. 21 

1870'li yıllarda degisen Avrupa'nın siyasi yapısı, ngiltere'yi de degistirmiş ve İngilizler 1877-1878 Osmanlı-Rus Savası sonunda imzalanan Ayastefanos ve Berlin antlasmalarından sonra, Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlügünü savunmaktan vazgeçerek, onu parçalama ve bu topraklar üzerinde kendisine baglı devletler kurma politikasını benimsemistir.22 

İngiltere'nin Osmanlılarla ilgili siyasetinin degismesindeki önemli diger bir neden de, Ermeni meselesinin Avrupa'da, 1880 yılından baslamak üzere, 
ön plana çıkmaya baslamasıdır. Rusya'nın, Osmanlı Devleti'ne karsı tecavüzkar hareketlerine tek basına direnemeyecegini ve kendi çıkarlarını gözetemeyecegini gören İngiltere, Ermeni meselesini fiilen kabul etmis, bu yolda ilk adımı da hemen atmış ve Osmanlı hükümetini tehdit ederek, Rusya'ya karsı üs olarak 
kullanmak üzere Kıbrıs'ı almıstır. Bunun yanında, Dogu Anadolu'daki eyaletlerde yasayan Hıristiyanların lehine ıslahat yapılması konusunda Osmanlı Devleti'nden taviz de koparan ngiltere, böylece Ermeni meselesini adeta İngiliz meselesi haline dönüstürmüstür. 

21 Nazım Pasa, Ermeni ... s. XVI-XVII 
22 Nazif Öztürk, Azınlık Vakıfları, Ankara, Altınküre Yayınları, 2003, s.107 


Ermenilerin Osmanlı Devleti'nden ayrılmak ve bagımsız bir devlet kurmak gibi bir niyetleri Osmanlı-Rus Savası'ndan önce bulunmadıgı halde, Ruslar, Ayastefanos Antlasması'na Ermeni meselesini de dahil etmislerdir. 

İngiltere'de, Ermenilere sormaya gerek görmeden Kıbrıs Antlasması'na Ermeni meselesini ilave etmis, ngiltere, bagımsız bir Ermenistan'ı, bunun Rusya'yı zor durumda bırakacagını ve Osmanlı Devleti'nin de ilerlemesine mani olacagını düsünerek desteklemistir.23 

Ayrıca, “1915-1916 yıllarında Osmanlı mparatorlugu'nda Ermenilerin Durumu" ile ilgili bir kitap (Mavi Kitap; yazarı Lord Bryce, derleyicisi Arnold Toynbee), 1916 yılında ngiliz Hükümeti tarafından yayınlanmıstır. Bu kitapta Osmanlı topraklarında yasayan 1.800.000 Ermeni’nin üçte birinin göç esnasında öldügü belirtilmektedir. Asılsız temeller üzerine kurulan kitabın içerigi ve dayanak noktalarıyla ilgili halen tartısmalar devam etmektedir.24 

İngiltere parlamentosunun da onayına sahip bu kitabın savaş propagandası için yayınlandıgı Toynbee tarafından daha sonra itiraf edilmistir. Prof. Dr. Hikmet Özdemir, "Arnold Toynbee'nin Ermeni Sorununa Bakısı" adlı kitabında, Toynbee'nin 23 Haziran 1916'da Oxford Üniversitesi'nden Prof. Margloioth'a yazdıgı mektubu yayımlayarak; Mavi Kitap'ın "Daha dogarken ne kadar çürük oldugunun bizzat yazarı tarafından itirafı" oldugunu dile getirmistir Toynbee'nin yazdıgı mektup söyledir: Sayın Profesör Margoliouth; 1915'te Ermenilerin gördügü muameleyle ilgili belgelerden olusan kapsamlı bir derleme için yazdıgım giriş yazısını ilisikte gönderiyorum. Vakit ayırıp göz atarsanız ve gerçekler hakkında göze batan hatalı bir ifade veya yanlıs, noktalar varsa afise etmenizi rica ediyorum. Benim konu hakkındaki bilgimin büyük bölümü pek saglam 
degil ve ikinci agızdan edinilmiş bilgilerden olusuyor. Bu ricayla sizi rahatsız etmekte tereddüt ettim, ancak belgeler 'Devlet Mavi Kitap'ı olarak 
yayınlanacak, onun için de yayınlanırken tarihsel dogruluk tasındıgından emin olmamız çok önemli.25 

23 Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Ankara, Devlet Arsivleri Genel Müd., 1995 
24 Bilal N. Simsir, Ermeni Meselesi 1774-2005, Ankara, Bilgi Yayınevi, 2006. 
25 Hikmet Özdemir, Arnold Toynbee'nin Ermeni Sorununa Bakısı, Türkiye Bilimler Akademisi, 27 Ocak 2005, s.59. 



2.3.5.3. Fransa'nın Politikası 


Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransa'ya 1535’te tanıdıgı kapitülasyon ayrıcalıgı ile baslayan ticari ve siyasi münasebetler, 1740 kapitülasyonları ile genisletilerek devam etmistir. Öte yandan, Fransa, 1683 kinci Viyana Kusatması sırasında, Avusturya'ya yardım ederek, pozisyonunu açıkça ortaya koymustur. Daha sonra Napoleon Bonapart'ın ilk maglubiyetini aldıgı Mısır Seferi, bunun devamı olmustur. Ancak, Rusya ile savasları sırasında Osmanlı Devleti'yle dost görünmeye çalısan Fransa, 1807 tarihinde Rusya ile anlasınca, yeniden dostluga yakısmayan bir tavır içine girmistir.26 

Osmanlı Devleti'ndeki Katoliklerin koruyuculugunu da üzerine almış olan Fransa, Kırım Savası'na sebep olan Kutsal Yerler Meselesi'nde önemli bir rol oynamıstır. 

Almanya'ya karsı maglubiyetini hazmedemeyen Fransa, 1878 Berlin Kongresi'nde Almanya ile ihtilafa düsen Rusya ile yakınlasmaya baslamıs, 

İngiltere ile de görüş ayrılıklarını çözümledikten sonra bu üç devlet, Osmanlı Devleti'nin parçalanmasına yönelik ortak gayret sarf etmeye baslamıslardır. 
Bu bölme ve parçalama planlarında Fransa'nın rolü bir hayli aktif olmustur. 1830'dan 1921 yılına kadar, Orta Dogu ve Akdeniz'deki dengeyi, Ermeni meselesinde oldugu gibi, sun'i bir sekilde ortaya atarak muhafazaya çalısan Fransa, bu arada Anadolu'nun isgaliyle, bu topraklarda kendi siyasi 
nüfuzunu da artırmaya çalısmıstır.27 

2.3.5.4. ABD’nin Politikası 

ABD'nin Ermenilere ilgi duyması, karakteristik olarak dagınık bir halde yasayan Ermeniler için yeni bir ufuk açmış ve Ermenilerin Yeni Dünya’yla daha sıkı irtibata geçmesini saglamıstır. Amerikan-Ermeni yakınlasmasının tabii bir sonucu olarak da, 19. yüzyıldan itibaren Anadolu'dan ABD'ye toplu Ermeni göçleri baslamıstır. 

26 Nazım Pasa, Ermeni ... s. XVIII-XIX 
27 Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Fransız liskileri III (1920-1922). Ankara, T.C. Basbakanlık Devlet Arsivleri Genel Müdürlügü,Osmanlı Arsivi Daire Baskanlıgı, Yayın No:66, 2004. 


Bu göçler, 19. ve 20. yüzyıl boyunca devam  etmiş böylece ABD'de özellikle Türk-Amerikan iliskilerinde ortaya çıkan siyasi bunalımlara sebep olan hatırı sayılır bir Emeni toplulugu olusmustur. 28 


ABD, ekonomik çıkarlarını ön planda tutarak Ermeni sorununa yaklasmıstır. 1780'lerden itibaren Anadolu ve Ortadogu topraklarının kaynak zenginligi ve pazar niteligi, ABD’ye cazip gelmistir. Birlesik Devletlerde çok uluslu bir yapı oldugundan, birlestirici unsur olarak " Hıristiyanlık " olgusu düsünülmüstür. 

1820'den itibaren ABD, misyonerleriyle girdigi Osmanlı ülkesine, önceleri ngiliz Büyükelçiliklerinin vasıtasıyla daha sonra 1830'da Osmanlı Devletiyle yapmış 
oldugu antlasmayla ticari faaliyetleriyle girmistir. 

Washington ile stanbul arasında yapılan 7 Mayıs 1830 ‘da yapılan antlasmayla, kapitülasyon hakları ABD'ye de verilmistir. Antlasmanın 3. maddesiyle belirlenen husus ile Amerikan tüccarları Türkiye'de simsarlar kullanma hakkına sahip olmuş ve bu simsarların her milletten olması kosulu ile de ABD tarafından Türkiye Ermenileri isin içerisine dahil edilmistir. Kendi ticari planı olarak ABD, Anadolu'da kıyı kesimlerde Rumlardan, iç kesimlerde de Ermenilerden faydalanmıstır. 

Bunun tabii sonucu olarak da, Anadolu'da zengin bir Ermeni burjuvazisi ortaya çıkmıstır. Bu grubu, yine Amerikalı misyonerlerin yapmış oldukları etkin çalısmalar neticesinde egitimli bir Ermeni kitlesi eklenince, söz konusu yapılanma artık hasta adam olarak 19. yüzyılda çesitli siyasi bunalımlar yasayan Osmanlı İmparatorlugu için önemli sorunları da beraberinde getirmistir. 

Amerikalı misyonerler, 1840'larda sadece Suriye'de yıllık 6.000.000 sayfanın üzerinde kutsal kitap basımı ve dagıtımı gerçeklestirmistir. 

1893 yılına kadar Türkiye'de 624 okul, 436 ibadethane açmıslardır. Bu tarihte 
Türkiye'de 1317 misyoner görev yapmaktaydı. 1893 yılına kadar Türkiye'de 3 milyon İncil, Yaklasık 4 milyon da degisik kitap dagıtılmıstı 

28 Senol Kantarcı, Sedat Laçiner ve digerleri, Ermeni Sorunu El Kitabı. Ankara, Ankara Ün. Basımevi, 2003, s.13-16. 


2.3.6. Ermeni Tehciri 

Osmanlı Devleti’ni aralarında paylasmayı düsünen Rusya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin kıskırtmalarıyla Ermeniler harekete geçmis, komiteler ve dernekler kurarak bagımsız bir Ermenistan olusturma çabasıyla, savunmasız masum birçok Türk’ü öldürmüslerdir. 29  Öyle ki, Kars, Van, İzmit, Erzurum, Bitlis ve diger Osmanlı vilayetlerinde akıl almaz gaddarlıkla gerçeklestirilen katliamlar,30,31 isgalci Rus komutanları bile tiksindiren boyutlara erismistir. 
I. Dünya Savası sebebiyle Kafkas cephesinde bulunan Osmanlı ordularına Ermeniler ihanet etmis, Van, Kars ve Erzurum gibi Osmanlı sehirlerinin Rusların eline geçmesine yardımcı olmuslardır. Osmanlı Devleti bir tedbir olarak, savaş boyunca, önce savaş sahasına yakın yerlerdeki Ermenilerden baslayarak mecburi iskan uygulamıstır. 
Daha sonra, Ermeni çetelerinin katliamlara devam etmeleri ve Osmanlı Devleti aleyhine yabancı devletlere bilgi aktarmaları sebebiyle, Katolik ve Protestan 
mezhebinde olanlar ile yetimler, kimsesiz kadınlar ve hastalar hariç olmak üzere, bu nakil diger bütün Ermenileri kapsayacak sekilde genisletilmistir.32 

29 Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri I (1914-1919). Ankara, Arsivleri Genel Müdürlügü,Osmanlı Arsivi Daire Baskanlıgı, Yayın No:49, 2001, s. 254. 

30 Daha Fazla Bilgi çin Bkz: S. Kemal Ermetin, Bitmeyen Soykırım, stanbul, Töre Yayın Grubu, 2003. 

31 Daha Fazla Bilgi çin Bkz: Muhittin Özdirim, Ermeni Meselesi, Silahlı Kuvvetler Dergisi, Sayı 384, Nisan 2005. 

32 Yusuf Halaçoglu, Ermeni Tehciri, stanbul, Babıali Kültür Yayıncılık, 2007, s.111-113. 


27 Mayıs 1915 tarihli yer degistirme kanunu33 ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan emirler çerçevesinde; Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinden çıkarılan Ermeniler, Musul'un güney kısmı, Zor ve Urfa sancagına; Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılan Ermeniler ise Suriye'nin dogu kısmı ile Halep'in dogu ve güneydogusuna nakledilmislerdir.34 

Tehcir sırasında, agır iklim sartları, salgın hastalıklar,35 araç/gıda/ilaç yetersizlikleri ve asayisin saglanamaması gibi nedenlerden36 dolayı Ermeniler 
kayıplar vermislerdir. 

Dönemin belgelerine göre tehcire tabi tutulan Ermenilerin sayısı yaklasık 500 bin civarında olup, bunlardan bir kısmı 1918’dan sonra eski yerlerine geri dönmüs, ayrıca önemli sayıda Ermeni nüfusu da Osmanlı toprakları dısındaki diger ülkelere göç etmistir. Bu bilgiler ve Osmanlı topraklarında yasayan Ermenilerin sayısının 1914 sayımına göre 1.294.831 oldugu göz önüne alındıgında tehcir sırasında 1.5-2 milyon civarında Ermeni’nin öldügü iddiaları geçersiz kalmaktadır. 37 

Zorunlu nedenlerden dolayı Ermenilere yönelik olarak gerçeklestirilen bu tehcir olayında Ermenilerin verdigi kayıplar, Osmanlı’nın planlı bir soykırımı olarak nitelendirilmis, hatta Yahudi soykırımı ile esdeger tutulmuş ve Türkiye aleyhinde sürekli kullanılan bir argüman haline dönüstürülmüstür. 

Ermeni meselesi tehcirden daha önce ortaya çıkmış bir problem olmasına ragmen, bu mesele tehcirle birebir ilişkilendirilmek istenilmektedir. 

33 Osmanlı'nın Son Dönemlerinde Ermeniler. Ankara, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Yayın No:94, Editör: Türkkaya Ataöv, 2002, s.111. 

34 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/tehcir/index.html 

35 Hikmet Özdemir, Salgın Hastalıklardan Ölümler. 1914-1918, Ankara, Türk Tarih Kurumu, 2005, s.244. 

36 Ömer Lütem, Ermeni Meselesi, 2001, 
http://genelkultur.ansiklopedisi.net/Ermenimeselesi/8403/

37 Hikmet Özdemir ve digerleri, Sürgün ve Göç, Ankara, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yayınları, XVI. Dizisi-Sayı:101, 2005, s.181 ve 11. 


2.4. Ermeni Terör Hareketlerinin Gelisimi 

Bu kısımda, Osmanlı ile birlikte huzur içinde yasamakta olan Ermenilerin, Osmanlı’ya ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik baslattıgı terör olaylarının gelisimiyle ilgili olarak bilgilendirme yapılacaktır. 

2.4.1. Ermeni Cemiyetleri ve Örgütleri 

Ermeni hareketi, baslangıcından bu yana yöntem olarak siddeti benimsemistir. II. Abdülhamid'e yapılan saldırı Ermeni terörünün bir baslangıcı sayılabilir. 

Bunu, Ermenilerin I. Dünya Savası'nda Osmanlı ordularını arkadan vurmaları ve savunmasız halka katliam uygulamaları takip etmistir. Ermeni zulmünün tanıkları ve belgeleri açık bir sekilde arsivlerde mevcuttur. 

Ermeni milli hareketlerinin olusması ve sistematik hale dönüsmesi 1860 yılına kadar uzanmaktadır. 1860 yılında Kilikya'da "Hayırseverler Cemiyeti", 
"Fedakarlar Cemiyeti", 1870-80 arasında Van'da " Araratlı, Kara Haç , İttihat ve Halas Cemiyetleri", Mus'ta " Mektep Sevenler, Sarklı ve Kilikya " adlı 4 cemiyet kurulmustur.38 Etnik yapıda görünmemesine ve daha çok yardım amaçlı cemiyetler olarak kurulmalarına ragmen bu cemiyetler Ermeniler arasında etnik bilincin uyanmasına zemin hazırlamıslardır. Van'daki “Kara Haç” cemiyetinin kurucusu Mıgırdıç Portakalyan isimli bir Ermeni ögretmendir. 39 Portakalyan, Van'da açtıgı okulunda birçok militan yetistirmis, olaylara karıstıgı Osmanlı hükümeti tarafından belirlenince Van'dan uzaklastırılmıstır. Portakalyan daha sonra, Fransa'ya yerleserek burada ' Armenia' gazetesini çıkarmıstır. “ Kan dökmeden hürriyetin elde edilemeyecegi ” Propagandasını gazetesinde yapmaya baslamıs, bunun üzerine adı geçen gazetenin yurda sokulması yasaklanmıstır. 

38 Parlak, Ermeniler....s.33. 
39 Senol Kantarcı ve digerleri, Ermeni Arastırmaları 1. Türkiye Arastırmaları Bildirileri, II. Cilt, Ankara, ASAM-EREN Yayınları, 2003, s.102. 


1880 Yılında 4 büyük cemiyet "Ermenilerin Mütthetit (Birlesik) Cemiyeti" adı altında birlesmislerdir. Bu yıllarda Erzurum'da "Silahlılar Cemiyeti" ve "Milliyetçi Kadınlar Cemiyeti" kurulmustur. Bu derneklerin amacı; çesitli yerlerde ayaklanmalar çıkarmak, gençleri silahlandırmak, Ermeniler lehine Osmanlı idaresinde degisikler yapmaktı. 

Osmanlı İmparatorlugu, emperyalist devletlerin gözünde yıkılması gereken bir devlet idi. Bu büyük imparatorlugun mirasından her devlet kendisine daha fazla pay alabilmek için çesitli yöntemlere basvuruyorlardı. Bu sebeple, Ermeni milliyetçiliginin uyanmasında kiliseye büyük yardımlar saglamıslar ve çesitli nedenlerle Ermenileri desteklemislerdir. 

Ermeniler 1880'li yıllarda gizli örgütlenmelerini tamamlamıs, 1890'lı yıllarda ise bu örgütlerin arkasındaki devletler tarafından Ermeni isyanları birbiri ardına çıkmaya baslamıstır. Sason Bölgesi'nde (Mus-Diyarbakır yöreleri) çıkarılan olaylarla Müslüman ahaliye karsı yapılan katliamlar bunlara örnek gösterilebilir. Bunlar dısında 1895'te stanbul'da Ermenilerce karısıklıklar çıkarılmış ve 1896 yılında Osmanlı Bankası baskınıyla "Ermeni Terörü" kendini göstermistir. Bu dönemdeki olaylara daha yakından bakılacak olursa asagıdaki gelismelerle karsılasıldıgı görülecektir. 

Tasnak ve Hınçak örgütleri bu yeni terör döneminde aktif bir rol üstlenmis, terör tim ve grupları olusturmuş ve yeni örgütlenme çabalarına psikolojik destek vermislerdir. 
1877 yılında sviçre'de Hınçak Teskilatı kurulmus, bunu 1890 yılında Tiflis'te Tasnaksutyun Örgütünün kurulması izlemistir.40 

Hınçak Örgütü, Rusya'dan Avrupa üniversitelerine okumaya giden zengin ailelere mensup yedi Ermeni genci tarafından kurulmustur. Marksist ideolojiye sahip bu 
örgütün amacı Dogu Anadolu'yu Ermeni yurdu yapmak, daha sonra ran'dan Azerbaycan ve Rus illerine kadar uzanan Kafkas topraklarını ele geçirerek büyük bir Ermenistan Devleti kurmaktı. 

40 Erdal İlter, Türkiye’de Sosyalist Ermenilerin Silahlanma Faaliyetleri ve Milli Mücadelede Ermeniler (1890-1923), Ankara,Turhan Yayınevi, 2005, s.12-13. 

5 Cİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEK



..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder