22 Ocak 2016 Cuma

SELÇUKLULAR ZAMANINDA ERMENİLER






SELÇUKLULAR  ZAMANINDA  ERMENİLER



Tarihte Ermeniler’in Türk idaresine girişleri, onların yaşadıkları bölgelerin  Bizans İmparatorluğu’nun elinden alınması  şeklinde olmuştur.Bizans’ın zulmüne dayanamayan Ermeniler, Alparslan’ın Anadolu kapılarındaki ordusunu  kendileri için bir kurtarıcı olarak  karşılamışlardır.Malazgirt Savaşı’nda  Bizans ordusunda  çok sayıda Ermeni bulunuyordu.Bizans , Ermeniler üzerindeki zulmü sebebiyle  bunlardan emin olmadığı için Diyojen, taburların , Ermeniler’den gelebilecek  aleyhte bir  davranıştan korumak için  özel tedbirler almak  zorunda kalmıştı.Harp sırasında Ermeniler, Bizans ordusunu terk ederek “Türkler’e arkadaşça  davrandılar”.Selçuklu Devleti de onlara  bu davranışlarının mükafatı olarak   huzurlu bir hayat temin etti.Selçuklu Sultanı Melikşah’ın çağdaşı  Urfalı Ermeni Tarihçisi Matieus, Selçuklu Türkleri idaresindeki Ermenilerin huzurlu hayatını  şöyle tasvir ediyor:”Melikşah’ın saltanatı Allah’ın lütfuna mahzar oldu.Hakimiyetindeki uzak ülkelere kadar  yayıldı ve Ermeniler’e huzur verdi.Dünyanın hakimi Melikşah , sayısız askerlerden mürekkep ordusu ile  Romalılar’ın memleketlerini  fethe girişti.Kalbi Hıristiyanlığa  şefkatle dolu idi.Geçtiği ülkelerin halkına  bir baba gibi davrandı.Bir çok şehir ve vilayet kendi arzusu ile  onun idaresine girdi.Bütün Ermeni ve Rum beldeleri  onun kanunlarını tanıdı”

ERMENİ ZULMÜ 

 Birinci Dünya Savaşına yakın zamanlara kadar Osmanlı Devleti içinde huzur içinde yaşayan, Türk halkı o cepheden bu cepheye koşup gazi veya şehit olurken, askere bile gitmeyen Ermeni azınlık sanatla ve ticaretle uğraşmış ekonomik yönden zengin bir duruma gelmiş yatırımını yapmış Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan günümüze kadar ülkemizin ekonomisini ellerinde tutmuşlardır. Birinci Dünya Savaşına kadar Ermeniler “Millet-i Sadıka”(devlete bağlı millet) olarak literatürde yerini almıştır. 

 Ancak Avrupa’lı devletlerin ve Rusya’nın emellerini gerçekleştirmek için bu toplum üzerinde çalışmaları sonucunda onlara bağımsız bir “Ermenistan “ vadederek isyan ettirmeyi I. Dünya Savaşında Rusya’nın yanında yer almayı, kurtuluş savaşında Türk köylerinde katliamlar yaptırmayı başarmışlardır. 

 Geçen yazımızda 1914 yılına kadar Ermeniler tarafından çıkarılan isyanlardan bahsettik. I. Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin tutum ve davranışları Ermenilerin Sözde “Soykırım” günü kabul ettikleri 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı hükümeti’nin Ermeni Tehcir Kanunu (Ermenileri Sevk ve İskan kanunu) çıkarmasına sebep 15 Nisan 1915’te Van ve Sivas’ta büyük isyanlar çıkarmaları ve Türk halkını katletmeleri ve sıralayacağımız nedenlerden dolayıdır ki zamanın Osmanlı Hükümeti Savaşın devam ettiği bu ortamda bir azınlığı savaşın dışında tutmak istediğinden 27 Mayıs 1915 tarihli zorunlu göç ettirme “Tehcir Kanunu”nu çıkarmıştır. 

 Bu konunun çıkmasının nedenleri

-Ermeniler, bölücü ve işgalci emeller taşıyan Avrupalı devletlerin etkisiyle de silahlı isyan, bölücü davranışlar ve terör yaparak devletin işleyişini engellemişlerdir. 

-Bu tavırları ile diğer sadık halkı varlığını korumaya zorlamakta, böylece devletin arzu etmediği olaylara sebebiyet vermekteydiler. 

-Problemleri ortadan kaldırmak için devletin fedakarca sürdürdüğü uygulama ve reform çalışmalarının olumlu sonuçları görülmekteydi. Buna rağmen Ermeniler uzlaşmaz tavırlarını devam ettirmekteydiler. 

-Bu tutumları, sırf bir iç mesele olan bölgenin reformu işinin, bir dış mesele şeklinde devletler arası genel görüşmeler alanına çekilmesine yol açtı. 

-Bu yolla, Osmanlı ülkesinin bir kısmında yabancı devletlerin nüfuz ve kontrolleri altında bir idari yapılanma ayrıcalığı kazanmaya yöneldiler. 

-Türk Devleti’nin bütün bu yeni yapılandırma ve reformlarının, Avrupalı devletlerin etki ve baskısıyla, Osmanlı ülkesini bölünme ve parçalanmaya doğru çektiği birçok deneme ve üzücü gelişmelerle ortaya çıkmıştı. 

-Devletin idari bağımsızlığı ve bütünlüğü, Avrupalı devletlerin baskısıyla yapılacak benzeri reformlardan, devletinin imkanlarının el verdiği ölçüde savunma ve korunmayı zorunlu kılmaktadır. 

-Osmanlı Devleti’nin hayati meseleleri arsında önemli bir yer işgal eden bu baş ağrıtan Ermeni Probleminin, kesin bir biçimde ve tamamıyla çözüme kavuşturulması için, reform maksadıyla bir kere daha gerekli düzenlemeler planlanarak yürürlüğe konulmuştur. 

-Bütün bunlara rağmen Ermeniler, tehcirden hemen sonra (Nisan 1915’te Rusların doğu sınırından saldırmaları üzerine) amaçları doğrultusunda, savaşa girmiş devletleri aleyhine düşmanlarla fikir ve işbirliği yaparak silahlı isyana kalkmış (15 Nisan 1915 Van ve Sivas isyanları gibi) askeri birliklerimize ve korumasız halka silahla saldırarak, şehir ve kasabalarda katliam, hırsızlık ve yağmalama suçu işlemişlerdir. Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat Paşa Meclis-i Vükela’ya (Vekiller Meclisine) sunduğu arz teskeresinde 30 Mayıs 1915’te tehcirin. . . . . . . . . . . . . . . . . . böyle sıralıyordu. 

  1915 ilkbaharının başlarında, yani Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşına girmesinden altı ay sonra kilise güdümlü Ermeni Çetelerinin Rusya’nın desteğindeki faaliyetleri şöyle sınıflanabilir; 

-Ermeni Komiteleri, savaş başlar başlamaz Rus ordusuna katılmayı, onu desteklemeyi, düşman sınırı geçince onlarla birlikte çarpışmayı planlamışlardı 

-Seferberlik ilanı üzerine askere gitmeyi reddetmişler, silahlarını alıp dağlara çıkmışlardır. 

-Askere gidenler, silah ve cephaneleri de çalarak kaçmışlar, komitecilerin emrindeki çetelere katılmışlardı. 

-Doğu Anadolu’nun birçok yerinde gizli komiteler faaliyetlerini arttırmışlar, bomba imalathaneleri kurmuşlar, silah depoları oluşturmuşlardır. 

-Silahsız ve korumasız halk üzerine baskınlar yapılmış, günahsız pek çok masum vahşice katledilmiştir. 

-Resmi binalara, askerlere, jandarmalara tecavüz ve saldırılar gittikçe şiddetlenmiş, şehit düşen askerlerin sayısı binlerin üzerine çıkmıştı. 

-Çeşitli yerlerde isyanlar başlamış, bilhassa doğuya yaklaştıkça isyan bölgeleri daha sıklaşır olmuştu. 

-Van’da büyük bir isyan başlatılmış, Rus ordusu ve Ermeniler şehri işgal etmeden önce ve ettikten sonra katliam yapılmış Van halkının büyük bir kısmı öldürülmüştür. 

-Bütün bu hareketlerin başında, Osmanlı Meclisi’ne dahi girmiş bulunan Ermeni milletvekillerinin, tanınmış komitecilerinin, papazların, doktor ve avukatların bulunduğu görülmektedir. 

 Diğer yandan Kafkasya ve Anadolu’da devlete karşı savaşacak “Ermeni Gönüllü Birlikleri” kurulmuştu. Bu amaç için ABD’de kurulan “Milli Mudafa Komisyonu”nun üyeleri arasında Adana eski Piskoposu Muşeg, Ankara eski Piskoposu Papgen, Kütahya Piskoposu Köleseryan, Feriköy, Üsküdar eski vaizi rahip Dirayr da bulunuyordu. 

İşte bütün bu nedenlerden dolayıdır ki Ermeniler bulundukları Doğu Anadolu’daki yerlerinden Çukurova, Suriye taraflarına zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Çünkü Osmanlı Devleti Ermenilerin savaşa bulaşmasını istemiyordu. Göç sırasında da bütün güvencelerin tanımış ve güvenlik tedbirlerini almış ve bu konuda sorumlu devlet anlayışıyla hareket etmiştir. 

 Bu konuda Türk Devletinin daima başı dik ve alnı açıktır. Bütün arşivlerimizde araştırmaya açıktır.


ERMENİ  ZULMU 

Bazı ülke parlamento veya Eyalet Meclislerinin ve Avrupa Parlamentosunun yargı organı olmadıkları ve hiç bir yetkileri de bulunmadığı halde Osmanlı Vatandaşı Ermenilere karşı 1915 yılında soykırım suçu işlendiği yönünde aldıkların hiç bir hukuki yönü olmayıp siyasi niteliklidir. 

Bu durumda ortaya “siyasi anlamda soykırım” kavramı çıkarılmıştır.

Geçen hafta Kanada parlamentosu ve Kaliforniya Valisi Arnold Şuvanzaneger, Ermenilerin Türkler tarafından soykırıma tabi tutulduğunu parlamentosunda kabul ettirdi. Bu düşüncelerin ardında ülkelerinde  yaşayan Ermenilere hoş görünmek onlara hak vererek güya açlarını bir ölçüde dindirmek Türkiye’ye baskı yapmak ülkemizi Avrupa Birliğine tam üyelikten uzaklaştırmak dahil, çok farklı amaçları vardır. Ayrıca bu şekilde düşünenlerin birçoğu da söylediklerine gerçekten inanmamaktadır.

Şimdi Ermenilerin yaptıkları katliamların bir kısmını sadece 1915-1921 yılında gerçekleştirdikleri zulmü belgeleriyle aşağıya çıkarıyorum. Katliamı, soykırımı kim yapmış yorumu size bırakıyorum.


TARİH YER  KATLEDİLEN  TÜRKLER 

21 Şubat 1914  Kars, Ardahan   30.000   ölü
8  Mayıs 1916  Pasinler      2.000    ölü 
9  Mayıs 1916 Bitlis     40.000   ölü  
8  Mayıs 1916 Bitlis 10.000   ölü  
22 Mayıs 1916 Van 15.000   ölü  
22 Mayıs 1916  Van  8.000    ölü  
22 Mayıs 1916 Van (hoşab)   80.000   ölü  
22 Mayıs 1916 Van(ergel,afyon) 15.000   ölü  
11 Mayıs 1916 Van ve Köyleri   44.233   ölü 
11 Mayıs 1916 Malazgirt 20.000   ölü 
 Haziran1916   Edremit Vastan 15.000   ölü 
Nisan 1915 Muradiye   10.000   ölü 
1915   Van  20.000   ölü 
  Mayıs 1915   Van           20.0000 ölü  
25 Mayıs 1916  Bayezit  14.000   ölü 
1915  Muş   800      ölü 
1915 Van civarı  5.200    ölü  
6  Haziran1916  Şafak  1.150    ölü 
 Temmuz 1919  Sarıkamış     803      ölü 
Ağustos1919 Köyler    2.502    ölü  
2  Şubat  1920 Şuregel    1.350    ölü 
22 Mart   1920 Zaruşat   2.000    ölü 
5  Mayıs  1920 Kars     1.774    ölü 
2  Temmuz 1920  Zengibasar 1.500    ölü 
1  Şubat  1920  Zaruşat  2.150    ölü 
15 Ekim   1920  Bayburt   1.387    ölü 
17 Ekim   1920  Pasinler     9.287    ölü 
18 Ekim   1920 Tortum      3.700    ölü 
19 Ekim 1920  Erzurum    8.439    ölü 
26 Ekim 1920  Kars Civarı     10.693  ölü 
28 Ekim 1920  Aşkale   889      ölü 
4  Aralık 1920 Sarıkamış   1.975    ölü  
7  Aralık 1920  Kars, Digor  14.620   ölü 
14 Aralık 1920  Sarıkamış    5.337    ölü 
1920  Kars      3.945    ölü 
1920 Nahcivan  64.408   ölü 
29 Kasım 1920  Zaruşavt  1.026    ölü 
1920 Nahcivan   5.307    ölü 
1921   Karakilise 6.000    ölü 
21 Kasım 1921  Erzurum    1.215    ölü 
1918  Hınıs     870      ölü 
1921  Bayburt   580      ölü 
1921 Arpaçay  148      ölü 
                                          
Biz burada yoğun ölümlerin olduğu bölgeleri sayabildik. Oysa beş altı yıllık kısa bir dönemde baskın yoluyla, işkence ile, kadın çocuklara saldırı sonucunda; top saldırısı ile, yakılarak öldürülenler. Ağaca bağlanarak boğularak öldürülenler, suda boğularak, süngü ve balta ile, idam, kurşuna dizilerek, trenden atılarak, gözleri oyularak, kuyulara atılarak, boğazlanarak öldürülenlerin Sayısı 518.105 Sayısını bulmaktadır.


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder