ERMENİ İDDİALARI BÖLÜM 8
ASALA ( ERMENİSTAN’IN KURTULUŞU İÇİN ERMENİ GİZLİ ORDUSU )
Ermeni terörünün 1973-1985 döneminde kendisinden en çok söz ettiren Ermeni terör örgütü ASALA’dır.
ASALA’nın kuruluşunu, Lübnan olaylarına bağlayan, Lübnan’daki Filistin Kurtuluş Örgütleri’nin faaliyetleri içerisinde gören , onlardan esinlenerek ortay çıktığını savunan görüşler olduğu gibi birkaç Ermeni’nin bir araya gelerek yeni bir terör örgütü kurdukları ve bu örgütün kısa zamanda dönemin en çarpıcı , en etkin terör olaylarını meydana getirdiğini yazan yayınlar vardır.
ASALA, 1975 yılında kuruldu. 6 - 7 üyeden oluşan kurucular içerisinde terör örgütünün en hareketli iki üyesinden biri olan Agop Agopyan, örgütün bilinen lideriydi.İkincisi ise cinayet eylemlerini bizzat gerçekleştiren, terör olaylarının faili bulunan ve Agop Agopyan’ın yokluğunda örgütün ayakta kalmasını sağlayan Agop Tarakıyan’dı.İkincisi 1981’de öldü.Birincisi çeşitli yaralanma, tedavi gibi sürelerin dışında örgütün lideri olarak kaldı.Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri olarak tanındı.Mücahit ismini taşıdı.
ASALA, 1981 yılı sonunda açıkladığı “siyasi programıyla” amaçlarını ve hedeflerini dünya kamuoyuna yayınladı.Buna göre ASALA’nın amacı, “Demokratik, sosyalist ve devrimci bir hükümetin önderliğinde birleşmiş bir Ermenistan’ın kurulmasıydı.”
Siyasi programında düşmanlar iki grupta toplanıyorlardı.Bunlardan birincisine “yerel gericiler” deniyordu ki ASALA karşısında yer alan veya yanında bulunmayan Ermeniler’di, Taşnak Ermeni Terör örgütüydü.İkincisi ise “Uluslar arası emperyalizmin desteklediği Türk emperyalizmi” olarak gösterilmekteydi.
ASALA, Ermeni topraklarının kurtarılması için temel yolun , devrimci şiddet eylemlerinden geçtiğini kabul ediyor ve ilan ediyordu.Programına göre ; ASALA, üstün sınıfların hegemonyasını reddedenleri destekleyecek ve uluslar arası devrimci hareket içinde koalisyonlar kurulup güçlenmesine çalışılacaktı.Bunun için şiddet ve terör asıldı.
ASALA’da amaçların gerçekleştirilmesi için terör eylemlerinin özellikle Türkler’e ve Türk dostlarına uygulanması veya özel şahısların seçilmesi önemli değildi.Terör bir olayın ve önemli olan olayın boyutuydu.Hedefler ikinci planda kalabilirdi.Bu nedenle katliamlar , büyük yankı uyandıracak öldürmeler, bombalamalar ön plana geçiyor, çocuk, kadın, Türk veya başka milletten olma önemli sayılmıyordu.Ancak her defasında öncelik Türkler’e ve Türkiye’ye uygulanacak terör eylemlerinde idi. Ankara - Paris Havaalanlarının , İstanbul Kapalı çarşı’da girişilen saldır ve katliamların Orly saldırısının sebepleri tamamen olayın çapı doğuracağı etki ve yankıydı.
Ermeni terörü, Ortadoğu’daki kurtuluş mücadelelerinin bir parçasıydı ve Türkiye’nin bütünlüğüne yönelmiş her hareketle bütünleşebilirdi.Bu stratejinin sonucu olarak ASALA-PKK işbirliği meydana geldi.
ASALA’daki tutum ve davranışlar ise tam bir terörü yansıtmaktaydı. Yönetimin bütün kademelerinde terör ve uygulamada terör bu örgütün simgesi sayılıyordu, liderler birbirini öldürüyor, beğenmediklerini tasfiye diyorlar, öldürtüyorlardı.Bunun dışında her terör timi sanki yeni bir Ermeni örgütü gibi dünya kamuoyuna tanıtılmak isteniyor, bu yolda her türlü propaganda yapılıyordu.
1975 yılında kurulduğu kabul edilen ASALA’nın politik gelişmeleri iki safhada etkin bir durum aldı.1979 yılında Paris Ermeni Konferansı sırasında sağladığı yeni güçlerle kuvvetlendi.1981 yılında güçlendi, 1983 yılında ikiye bölündü.
1975 yılında kurulan bu terör örgütünün ilk eylemini kurcularında Agop Tarakıyan, 1976 yılında Beyrut Türk Büyükelçiliği Başkatibi Oktay CERİT’i öldürmekle gerçekleştirdi.
ASALA’nın amaçları, izlediği politikalar gereği üç yönlü bir destek sağlamaktadır.
Bunlar:
1.Sovyetler - Doğu Bloku ve Sosyalist ülkeler desteği
2.Türkiye’yi dış ve iç tehdit ve terörle yıpratmayı jeopolitik beklentileri bakımından politikalarını esası sayan ülkelerin desteği.Yunanistan, Suriye.
3.Komünist partilerden, dolaylı olarak Hınçak Ermeni terör örgütünden ve sempatizanlarından , karşı görüşe sahip olsalar bile Ermeni Kiliselerinden sağlanan destekler.
ASALA’nın ilişkileri ise uyguladıkları stratejiye paralel olarak Türkiye için tehdit ve terörü doğrudan veya dolaylı şekilde uygulamaya çalışan Ermeniler dışı terör örgütlerine öncelik verilmek üzere düzenlenmiştir. Bunlar 1975-80 evresi içinde Filistin Kurtuluş Örgütü, Komünist partiler eylem grupları ve bazı devletlerin gizli örgütleridir.1980 yılında Nisan ayında Sidon/Lübnan’da yapılan PKK ile ortak eylem anlaşmasıyla ASALA ilişkilerini genişletmiştir.Bu yolla ASALA-PKK arasında görüş ve eylem birliği kurulmuştur.Gerçekte ise her iki örgüt aynı amaçları paylaşmakta, benzer yapı ve görüştedirler. 1983 yılından sonra başlayan evrede ise ASALA ilişkileri Monte Melkoyan’ın stratejisine uygun şekilde gelişmiş, Türkiye içinde terörün uygulanmasına ağırlık verilerek , bu stratejiyi doğrudan veya dolaylı şekilde eylemleştirecek imkan ve kabiliyette bulunan her örgütle ilişkiler kurulması esas alınmıştır. Bunların başında gene PKK ve benzeri kuruluşlar ile TKP ve diğer komünist örgütler gelmektedir.
ASALA’nın en dikkat çekici yönlerinden biri de Amerika’dan Avustralya’ya, Kanada’dan Portekiz’e kadar dünyanın ( özellikle de Avrupa’nın) hemen her ülkesinde çok kısa aralıklarla hatta aynı zamanda eylem yapma yeteneğine sahip olmasıdır.Asala gerçekleştirdiği eylem sayısı açısından hala dünyada İRA’dan sonra ikinci sıradadır.
ERMENİ TERÖRÜNÜN BAŞLAMASI VE HEDEFLERİ
Günümüzdeki Ermeni Terörünün Meselesi'nde 1970'li yıllar, Türkiye'ye karşı şiddet olaylarının başladığı yıllar oldu. İlk kurşun, 27 Ocak 1973'de Los Angelos Başkonsolosumuz Mehmet BAYDAR ile konsolos Bahadır Demir, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu Gurgen (Karakin) Yanıkyan tarafından şehit edildi.
Elinde bulunan Abdülhamit’e ait bir tabloyu Türkiye’ye armağan etmek istediğini bildirerek Baydar ve Demir’i Santa Barbara’daki Baltimore Oteli’ne davet eden Yanikiyan , iki diplomatı otelde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü.Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan , 31 Aralık 1984 tarihinde yaş haddi ile serbest bırakıldı.Yanikiyan serbest bırakıldıktan bir süre sonra öldü.
Katil Mahkemede verdiği ifadede şöyle diyordu:
“Evet ben öldürdüm. Bilerek öldürdüm, isteyerek öldürdüm. Aylarca önceden planlayarak öldürdüm. Onlar düşmanımızdı.Türkü onlar. Onun için öldürdüm. İntikam almak için ” diye ediyor ve şöyle devam ediyor:”1915'de ürkiye'nin yakınlarını öldürdüğünden bahisle, onların intikamını aldığını, ilk kurşunu kendisinin attığını. Ermeni topraklarının kurtuluşuna kadar bu mücadelenin devam edeceğini söylüyordu ” Türk diplomatlarına karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay daha sonra bir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu.
Yukarıdaki şiddet olayını müteakip, 22 Ekim 1975'de Viyana Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil şehit edildi. Günümüzdeki Ermeni Meselesi'nde şiddet olaylarını düzenleyen kuruluş ASALA (Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Gizli Ermeni Ordusu) isimli teşkilat ilk defa bu olay sırasında ortaya çıktı. Tunalıgil katledildikten sonra, çeşitli haber ajanslarına telefon eden ve kendisinin ASALA üyesi olduğunu açıklayan bir Ermeni, cinayeti bu teşkilat adına üstleniyordu.
1973'den başlayarak. Türkiye'ye yönelik Ermeni şiddet olaylarının sona erdiği 1986 yılına kadar çeşitli ülkelerdeki Türk Büyükelçilikleri, konsoloslukları, THY ve Türk turizm bürolarına 200'eyakınsilahlısaldırıyapıldı. Bunlardan, ölümler, yaralanmalar ve milyarlarca lira maddî hasar meydana geldi.
Yurt dışında Türk diplomatlarına yönelik Ermeni militanların vur-kaç şeklinde cereyan eden öldürme, yaralama ve maddî hasar meydana getirme olaylarını müteakip ASALA, çeşitli haber ajanslarına telefon ederek, devamlı şu standart mesajı vermeye çalışmıştır:
1- Olay, ASALA tarafından üstlenilmiştir.
2- Şiddet olayı, Türkler'in 1. Dünya Harbi yıllarında Doğu Anadolu'da 1,5,-2 milyon Ermeni'yi soykırıma tâbi tuttukları iddiasıyla, Türkler'den intikam alarak adaleti yerine getirmek amacıyla yapılmıştır.
3-Türkler, adı gecen soykırımı resmen kabul etmeli, bunun için Ermeniler'e tazminat ödemelidir.
4- Ermeniler'in. Türkiye'nin elinde bulunduğunu İddia ettikleri Ermeni topraklarına dönmeleri sağlanmalı, bu topraklar Sovyet Ermenistanı ile birleştirilmelidir.
5- Mücadele, yukarıdaki hedefler gerçekleştirilinceye kadar devam edecektir.
ASALA'nın düzenlediği şiddet olaylarının hemen hemen hepsi Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde meydana gelmiştir. Bu şiddet olayları, tarihteki Hınçak ve Taşnak Ermeni İhtilâl Teşkilatlarına bağlı Ermeni komitacılarının 1894-1900 yılları arasında Doğu Anadolu'da meydana getirdikleri şiddet olayları taklit edilerek, "kan dökmek" yoluyla dünya kamuoyunun dikkatleri Ermeni Meselesi üzerine çekilip, Milletlerarası kuruluşları ve etkili Büyük Devletler'i, Ermeni emellerini gerçekleştirmek uğrunda bir yaptırımcı güç olarak kullanılmaktan kaynaklanmıştır.
ERMENİ TERÖRÜNÜN BEYNELMİLEL HEDEFLERİ
Türkiye'ye yönelik her Ermeni şiddet olayını müteakip, Türkiye'nin ve Batı ülkelerin tutumları genelde şunlar olmuştur:
1.Olay, Türkiye tarafından kınanmış, Türkler'in Ermeniler'e soykırım yaptıkları reddedilerek, Ermeni iddialarının haksızlığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
2- Olay, hangi ülkede cereyan etti ise, o ülkenin yöneticileri Ölümle neticelenen olayı kınayarak, Türkiye'ye başsağlığında bulunmuşlardır. ;
3- Olayı müteakip. Batı Avrupa basım ve TV'leri, Haçlı ruhu ve şuuraltında yatan Türk düşmanlığı sebeplerinden, Ermeni iddialarını destekler mahiyette yayınlar yapmışlar, Türkiye'yi suçlamışlardır.
4- Türkiye'ye yönelik cinayetlerin hemen hemen hepsinin faili meçhul kalmış, Batılı devletler, Türk diplomatları ve kuruluşlarına yönelik Ermeni saldırıları karşısında bunları önlemeye yönelik etkili tedbirler almamışlardır.
Cinayetler sonucu yakalanan bir takım Ermeni terörist, mahkemelerde yargılanırken, bu yargılamalar, bir nevi, Ermeni iddialarını tasdik eder şekilde Türkiye'nin suçlu çıkarılmasına yönelik olarak cereyan etmiş, Ermeni sanıkların çoğu, yargılama sonucu ya cüz'î bir cezaya çaptırılmışlar veya serbest bırakılmışlardır.
Türkiye'ye yönelik şiddet olaylarım yürüten ASALA'nın uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığına da karıştığı haberlerinin basında yer alması, 1980'li yıllarda adı geçen teşkilatın " Milletler arası terörizmin bir parçası " olarak değerlendirilmesine yol açmıştır.
Günümüzdeki Ermeni teröründen faydalanmak isteyen devletlerden birisi de Yunanistan olmuştur. Özellikle , Türkiye'nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra iyice ortaya çıkan Türk-Yunan ihtilâfı sonucu Yunanistan ve Kıbrıs'ın Rum kesimi, ASALA 'ya destek vermeye başlamıştır. Bu terör teşkilatı elemanlarının Kıbrıs'ın Rum kesim inde de eğitildikleri haberleri basında sık sık yer almış, özellikle, Ermeniler'in "Soykırım Günü" ilân ettikleri 24 Nisan günlerinde her yıl Yunanistan ve Kıbrıs'ın Rum kesiminde Türkiye aleyhine salon toplantıları ve mitingler düzenlenmiştir. Bu toplantılara Yunan ve Rum yöneticiler de katılarak, Türkiye aleyhine sözler sarf etmişler, Türk hükümeti, Atina'ya bunları kınayan ve protesto eden notalar vermiştir.
Yunan Hükümeti, 15.4.1979’da Atina’da Yeni İzmir Meydanı’na “Ermeni İntikam Anıtı” dikilmesine izin vermiştir.Türkiye’ye yönelik Ermeni terörü , 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra tırmanışa geçmiştir.Bu dönemde Yunanistan ile Ermeni terör örgütleri ve bölücü terör örgütlerinin birbirlerine kol kanat germeleri dikkat çekicidir.
Suriye’nin de Türkiye ile olan ihtilaflarında ona karşı bir tehdit ve pazarlık unsuru olarak kullanılmak üzere ASALA’ya destek verdiği basından çıkan haberler arasında yer almıştır.
Ermeniler'in bütün bu çabalarının hedefi, " Soykırım " iddiasını milletlerarası kuruluşlar, etkili devletler nezdinde resmen tescil ettirip, ardından da buna dayanarak, milletler arası yaptırım gücünü Türkler'e karşı kullanıp. Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurmaktı. Ortadoğu'daki menfaatlarını korumanın, şimdilik Türkiye İle iyi İlişkiler kurmakta olduğunu gören devletlerin Ermeniler'e aktif destek vermemeleri, Ermeniler'in mücadelelerinde gerilemeye sebep oldu. Ayrıca, Büyük Devletler'in Türkiye'ye karşı "Ermeni Tehdidi"ni kullanarak ondan ne gibi tavizler kopardıkları konusu ise, ileride ortaya çıkacak belgelerle daha iyi aydınlanacaktır.
Bu arada, ASALA'nın şiddet olayları gerilerken PKK'nın ( Kürdistan İşçi Partisi ) Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki, şiddet olaylarının giderek artması, basında "ASALA, PKK işbirliği", dönüştü." v.s. yönlü haberlerin çıkmasına sebep olmuştur. Bu uğurda, iki teşkilat arasında 1984'deŞam'da gizli bir protokol imzalandığından bile bahsedilmiştir. Ayrıca, Güneydoğu Anadolu'da yakalanan teröristler arasında çok sayıda Ermeni'ye rastlanması da haberler arasında yer almıştır. Bütün hu gelişmeler, siyasal gözlemciler tarafından yer almıştır.Bütün bu gelişmeler, siyasal gözlemciler tarafından, Doğu Anadolu Bölgesi'ni kuvvetli bir Türkiye'den koparamayacaklarını anlayan Ermeniler'in, önce burasını zayıf bir " Kürt Devleti " ne dönüştürerek, daha sonra bu devleti, Kafkasya'daki Ermenistan Devleti'nin saldırılarıyla yutmak suretiyle " Büyük Ermenistan " gerçekleştirmek şeklinde yorumlanmıştır.
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder