20 Ocak 2016 Çarşamba

ERMENİ İDDİALARI BÖLÜM 8





ERMENİ İDDİALARI BÖLÜM  8



ASALA ( ERMENİSTAN’IN  KURTULUŞU İÇİN  ERMENİ  GİZLİ  ORDUSU ) 

  Ermeni terörünün  1973-1985  döneminde   kendisinden   en  çok  söz  ettiren Ermeni  terör  örgütü  ASALA’dır.

    ASALA’nın  kuruluşunu,  Lübnan  olaylarına   bağlayan,  Lübnan’daki  Filistin  Kurtuluş  Örgütleri’nin  faaliyetleri  içerisinde  gören ,  onlardan  esinlenerek  ortay   çıktığını   savunan  görüşler  olduğu  gibi birkaç  Ermeni’nin   bir araya  gelerek   yeni  bir  terör  örgütü  kurdukları  ve  bu  örgütün   kısa  zamanda  dönemin  en  çarpıcı ,  en  etkin  terör  olaylarını  meydana  getirdiğini  yazan  yayınlar  vardır.

    ASALA,  1975  yılında  kuruldu. 6 - 7  üyeden  oluşan   kurucular  içerisinde  terör  örgütünün  en  hareketli   iki  üyesinden  biri  olan Agop  Agopyan,  örgütün  bilinen  lideriydi.İkincisi  ise  cinayet  eylemlerini   bizzat  gerçekleştiren,  terör  olaylarının  faili  bulunan  ve  Agop  Agopyan’ın  yokluğunda   örgütün  ayakta  kalmasını  sağlayan Agop  Tarakıyan’dı.İkincisi  1981’de  öldü.Birincisi  çeşitli  yaralanma,  tedavi  gibi  sürelerin dışında  örgütün  lideri  olarak   kaldı.Filistin  Kurtuluş  Örgütü’nün  lideri   olarak  tanındı.Mücahit  ismini  taşıdı.
   ASALA, 1981  yılı  sonunda   açıkladığı “siyasi  programıyla”  amaçlarını   ve  hedeflerini   dünya  kamuoyuna   yayınladı.Buna  göre  ASALA’nın  amacı, “Demokratik,  sosyalist  ve devrimci   bir  hükümetin   önderliğinde   birleşmiş  bir  Ermenistan’ın   kurulmasıydı.”

Siyasi  programında  düşmanlar  iki  grupta  toplanıyorlardı.Bunlardan  birincisine “yerel  gericiler”  deniyordu  ki  ASALA  karşısında  yer  alan   veya  yanında  bulunmayan  Ermeniler’di,  Taşnak  Ermeni  Terör   örgütüydü.İkincisi  ise “Uluslar arası   emperyalizmin desteklediği  Türk  emperyalizmi” olarak  gösterilmekteydi.

  ASALA, Ermeni  topraklarının   kurtarılması  için   temel  yolun ,  devrimci şiddet  eylemlerinden  geçtiğini   kabul  ediyor  ve ilan  ediyordu.Programına göre ;  ASALA,  üstün  sınıfların  hegemonyasını  reddedenleri destekleyecek  ve uluslar arası  devrimci  hareket  içinde   koalisyonlar  kurulup   güçlenmesine   çalışılacaktı.Bunun  için   şiddet  ve terör  asıldı.
  ASALA’da  amaçların  gerçekleştirilmesi  için  terör  eylemlerinin   özellikle Türkler’e  ve Türk  dostlarına   uygulanması   veya  özel  şahısların  seçilmesi   önemli  değildi.Terör  bir  olayın  ve   önemli  olan   olayın  boyutuydu.Hedefler ikinci  planda kalabilirdi.Bu  nedenle  katliamlar ,  büyük  yankı  uyandıracak   öldürmeler,  bombalamalar  ön plana  geçiyor, çocuk,  kadın,  Türk  veya  başka milletten   olma  önemli  sayılmıyordu.Ancak  her  defasında   öncelik  Türkler’e ve  Türkiye’ye  uygulanacak terör  eylemlerinde  idi. Ankara - Paris Havaalanlarının ,  İstanbul  Kapalı  çarşı’da   girişilen  saldır  ve katliamların Orly saldırısının   sebepleri  tamamen   olayın  çapı  doğuracağı   etki   ve yankıydı.
Ermeni  terörü,  Ortadoğu’daki  kurtuluş  mücadelelerinin   bir  parçasıydı  ve Türkiye’nin  bütünlüğüne  yönelmiş her  hareketle  bütünleşebilirdi.Bu stratejinin sonucu  olarak    ASALA-PKK  işbirliği  meydana  geldi.
   ASALA’daki  tutum  ve davranışlar ise tam bir terörü yansıtmaktaydı. Yönetimin  bütün  kademelerinde  terör  ve   uygulamada  terör bu  örgütün simgesi  sayılıyordu,  liderler  birbirini  öldürüyor,  beğenmediklerini  tasfiye diyorlar,  öldürtüyorlardı.Bunun  dışında her  terör  timi  sanki  yeni  bir  Ermeni örgütü  gibi  dünya  kamuoyuna   tanıtılmak  isteniyor,  bu  yolda   her  türlü propaganda yapılıyordu.
   1975  yılında kurulduğu kabul edilen  ASALA’nın  politik  gelişmeleri  iki safhada  etkin   bir  durum  aldı.1979  yılında  Paris  Ermeni  Konferansı sırasında  sağladığı  yeni  güçlerle   kuvvetlendi.1981  yılında   güçlendi,  1983 yılında  ikiye  bölündü.
  1975  yılında kurulan  bu  terör  örgütünün   ilk  eylemini   kurcularında Agop Tarakıyan,  1976  yılında  Beyrut Türk  Büyükelçiliği  Başkatibi Oktay CERİT’i öldürmekle  gerçekleştirdi.

ASALA’nın  amaçları, izlediği politikalar gereği üç yönlü  bir destek sağlamaktadır.

Bunlar:

1.Sovyetler - Doğu  Bloku  ve  Sosyalist  ülkeler desteği

2.Türkiye’yi  dış  ve  iç  tehdit ve terörle  yıpratmayı   jeopolitik  beklentileri   bakımından  politikalarını  esası  sayan   ülkelerin desteği.Yunanistan,  Suriye.

3.Komünist partilerden,  dolaylı  olarak Hınçak  Ermeni  terör  örgütünden  ve sempatizanlarından ,  karşı  görüşe  sahip  olsalar  bile  Ermeni  Kiliselerinden sağlanan  destekler.
   ASALA’nın  ilişkileri  ise  uyguladıkları  stratejiye   paralel  olarak  Türkiye  için tehdit ve terörü  doğrudan veya dolaylı şekilde   uygulamaya  çalışan Ermeniler dışı  terör örgütlerine  öncelik verilmek üzere  düzenlenmiştir. Bunlar 1975-80 evresi  içinde  Filistin  Kurtuluş  Örgütü, Komünist  partiler  eylem  grupları   ve bazı  devletlerin   gizli  örgütleridir.1980  yılında  Nisan  ayında Sidon/Lübnan’da yapılan  PKK  ile ortak  eylem  anlaşmasıyla ASALA  ilişkilerini  genişletmiştir.Bu yolla  ASALA-PKK  arasında  görüş  ve eylem birliği   kurulmuştur.Gerçekte  ise her  iki örgüt aynı  amaçları  paylaşmakta, benzer  yapı  ve görüştedirler. 1983 yılından sonra başlayan  evrede  ise  ASALA  ilişkileri Monte Melkoyan’ın stratejisine uygun şekilde gelişmiş, Türkiye  içinde  terörün  uygulanmasına ağırlık  verilerek ,  bu stratejiyi  doğrudan veya  dolaylı   şekilde eylemleştirecek imkan ve kabiliyette  bulunan  her  örgütle  ilişkiler  kurulması   esas alınmıştır. Bunların  başında  gene  PKK  ve benzeri  kuruluşlar  ile TKP  ve diğer komünist  örgütler  gelmektedir.
   ASALA’nın en dikkat çekici yönlerinden biri de Amerika’dan Avustralya’ya, Kanada’dan Portekiz’e kadar  dünyanın ( özellikle de Avrupa’nın) hemen her ülkesinde çok kısa aralıklarla  hatta aynı zamanda eylem yapma yeteneğine sahip olmasıdır.Asala gerçekleştirdiği eylem sayısı açısından hala dünyada İRA’dan sonra ikinci sıradadır.


ERMENİ  TERÖRÜNÜN BAŞLAMASI VE HEDEFLERİ 

   Günümüzdeki Ermeni Terörünün Meselesi'nde 1970'li yıllar, Türkiye'ye karşı şiddet olaylarının başladığı yıllar oldu. İlk kurşun, 27 Ocak 1973'de  Los Angelos    Başkonsolosumuz Mehmet BAYDAR ile konsolos Bahadır Demir,  78 yaşındaki  Amerikan  uyruklu Gurgen (Karakin)  Yanıkyan  tarafından  şehit edildi.
    Elinde  bulunan Abdülhamit’e  ait  bir  tabloyu  Türkiye’ye   armağan   etmek istediğini   bildirerek  Baydar  ve Demir’i  Santa Barbara’daki  Baltimore Oteli’ne davet  eden  Yanikiyan ,  iki  diplomatı  otelde   silahla  üzerlerine  ateş  açarak   öldürdü.Cinayetten  sonra  tutuklanan ve  müebbet  hapis cezasına  çarptırılan Yanikiyan ,  31  Aralık 1984  tarihinde   yaş  haddi   ile  serbest bırakıldı.Yanikiyan  serbest  bırakıldıktan bir  süre sonra  öldü. 

Katil  Mahkemede verdiği  ifadede  şöyle  diyordu:

“Evet  ben  öldürdüm. Bilerek  öldürdüm,  isteyerek  öldürdüm. Aylarca önceden planlayarak  öldürdüm. Onlar  düşmanımızdı.Türkü  onlar. Onun için öldürdüm. İntikam  almak  için ”  diye  ediyor  ve şöyle   devam  ediyor:”1915'de ürkiye'nin yakınlarını öldürdüğünden bahisle, onların intikamını aldığını, ilk kurşunu kendisinin attığını. Ermeni topraklarının kurtuluşuna kadar bu mücadelenin devam edeceğini söylüyordu ” Türk  diplomatlarına   karşı  ilk  saldırı    olarak   nitelenen  bu  olay  daha  sonra bir  cinayetler  zincirini  başlattı  ve örgütlü Ermeni  terörüne  örnek oluşturdu.

Yukarıdaki şiddet olayını müteakip, 22 Ekim 1975'de Viyana Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil şehit edildi. Günümüz­deki Ermeni Meselesi'nde şiddet olaylarını düzenleyen kuruluş ASALA (Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Gizli Ermeni Ordusu) isimli teşkilat ilk defa bu olay sırasında ortaya çıktı. Tunalıgil katledildikten sonra, çeşitli haber ajanslarına telefon eden ve kendisinin ASALA üyesi olduğunu açıklayan bir Ermeni, cinayeti bu teşkilat adına üstleniyordu.

1973'den başlayarak. Türkiye'ye yönelik Ermeni şiddet olaylarının sona erdiği 1986 yılına kadar çeşitli ülkelerdeki Türk Büyükelçilikleri, konsoloslukları, THY ve Türk turizm bürolarına 200'eyakınsilahlısaldırıyapıldı. Bunlardan, ölümler, yaralanmalar ve milyarlarca lira maddî hasar meydana geldi. 

Yurt dışında Türk diplomatlarına yönelik Ermeni militan­ların vur-kaç şeklinde cereyan eden öldürme, yaralama ve maddî hasar meydana getirme olaylarını müteakip ASALA, çeşitli haber ajanslarına telefon ederek, devamlı şu standart mesajı vermeye çalışmıştır:

1- Olay, ASALA tarafından üstlenilmiştir.

2- Şiddet olayı, Türkler'in 1. Dünya Harbi yıllarında Doğu Anadolu'da 1,5,-2 milyon Ermeni'yi soykırıma tâbi tuttukları iddiasıyla, Türkler'den intikam alarak adaleti yerine getirmek amacıyla yapılmıştır.

3-Türkler, adı gecen soykırımı resmen kabul etmeli, bunun için Ermeniler'e tazminat ödemelidir.

4- Ermeniler'in. Türkiye'nin elinde bulunduğunu İddia ettikleri Ermeni topraklarına dönmeleri sağlanmalı, bu topraklar Sovyet Ermenistanı ile birleştirilmelidir.

5- Mücadele, yukarıdaki hedefler gerçekleştirilinceye kadar devam edecektir.
 ASALA'nın düzenlediği şiddet olaylarının hemen hemen hepsi Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde meydana gelmiştir. Bu şiddet olayları, tarihteki Hınçak ve Taşnak Ermeni İhtilâl Teşkilatlarına bağlı Ermeni komitacılarının 1894-1900 yılları arasında Doğu Anadolu'da meydana getirdikleri şiddet olayları taklit edilerek, "kan dökmek" yoluyla dünya kamuoyunun dikkatleri Ermeni Meselesi üzerine çekilip, Milletlerarası kuruluşları ve etkili Büyük Devletler'i, Ermeni emellerini gerçekleştirmek uğrunda bir yaptırımcı güç olarak kullanılmaktan kaynaklanmıştır. 


ERMENİ  TERÖRÜNÜN BEYNELMİLEL HEDEFLERİ 

Türkiye'ye yönelik her Ermeni şiddet olayını müteakip, Türkiye'nin ve Batı ülkelerin tutumları genelde şunlar olmuştur:

1.Olay, Türkiye tarafından kınanmış, Türkler'in Ermeniler'e soykırım yaptıkları reddedilerek, Ermeni iddialarının haksızlığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. 

2- Olay, hangi ülkede cereyan etti ise, o ülkenin yöneticileri Ölümle neticelenen olayı kınayarak, Türkiye'ye başsağlığında bulunmuşlardır. ;

3- Olayı müteakip. Batı Avrupa basım ve TV'leri, Haçlı ruhu ve şuuraltında yatan Türk düşmanlığı sebeplerinden, Ermeni iddialarını destekler mahiyette yayınlar yapmışlar, Türkiye'yi suçlamışlardır.

4- Türkiye'ye yönelik cinayetlerin hemen hemen hepsinin faili meçhul kalmış, Batılı devletler, Türk diplomatları ve kuruluşlarına yönelik Ermeni saldırıları karşısında bunları önlemeye yönelik etkili tedbirler almamışlardır. 

Cinayetler sonucu yakalanan bir takım  Ermeni terörist, mahkemelerde yargılanırken, bu yargılamalar, bir nevi, Ermeni iddialarını tasdik eder şekilde Türkiye'nin suçlu çıkarılmasına yönelik olarak cereyan etmiş, Ermeni sanıkların çoğu, yargılama sonucu ya cüz'î  bir cezaya çaptırılmışlar veya serbest bırakılmışlardır.

Türkiye'ye yönelik şiddet olaylarım yürüten ASALA'nın uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığına da karıştığı haberlerinin basında yer alması, 1980'li yıllarda adı geçen teşkilatın " Milletler arası terörizmin bir parçası " olarak değerlendirilmesine yol açmıştır.

   Günümüzdeki  Ermeni   teröründen  faydalanmak  isteyen   devletlerden  birisi de Yunanistan  olmuştur. Özellikle ,  Türkiye'nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra iyice ortaya çıkan Türk-Yunan ihtilâfı sonucu Yunanistan ve Kıbrıs'ın Rum kesimi, ASALA 'ya destek vermeye başlamıştır. Bu terör teşkilatı elemanlarının Kıbrıs'ın Rum kesim inde de eğitildikleri haberleri basında sık sık yer almış, özellikle, Ermeniler'in "Soykırım Günü" ilân ettikleri 24 Nisan günlerinde her yıl Yunanistan ve Kıbrıs'ın Rum kesiminde Türkiye aleyhine salon toplantıları ve mitingler düzenlenmiştir. Bu toplantılara Yunan ve Rum yöneticiler de katılarak, Türkiye aleyhine sözler sarf etmişler, Türk hükümeti, Atina'ya bunları kınayan ve protesto eden notalar vermiştir.

Yunan  Hükümeti, 15.4.1979’da Atina’da Yeni  İzmir  Meydanı’na “Ermeni  İntikam  Anıtı”  dikilmesine  izin  vermiştir.Türkiye’ye  yönelik  Ermeni  terörü ,  1974 Kıbrıs  Barış  Harekatı’ndan  sonra tırmanışa  geçmiştir.Bu  dönemde  Yunanistan  ile  Ermeni  terör  örgütleri ve  bölücü  terör  örgütlerinin   birbirlerine   kol  kanat   germeleri  dikkat  çekicidir.

Suriye’nin  de  Türkiye  ile  olan  ihtilaflarında  ona  karşı   bir  tehdit  ve pazarlık unsuru   olarak   kullanılmak  üzere ASALA’ya  destek verdiği  basından  çıkan haberler   arasında  yer  almıştır.

   Ermeniler'in bütün bu çabalarının hedefi, " Soykırım " iddiasını milletlerarası kuruluşlar, etkili devletler nezdinde resmen tescil ettirip, ardından da buna dayanarak, milletler arası yaptırım gücünü Türkler'e karşı kullanıp. Doğu Anadolu'da bir Ermeni devleti kurmaktı. Ortadoğu'daki menfaatlarını korumanın, şimdilik Türkiye İle iyi İlişkiler kurmakta olduğunu gören devletlerin Ermeniler'e aktif destek vermemeleri, Ermeniler'in mücadelelerinde gerilemeye sebep oldu. Ayrıca, Büyük Devletler'in Türkiye'ye karşı "Ermeni Tehdidi"ni kullanarak ondan ne gibi tavizler kopardıkları konusu ise, ileride ortaya çıkacak belgelerle daha iyi aydınlanacaktır.

   Bu arada, ASALA'nın şiddet olayları gerilerken PKK'nın ( Kürdistan İşçi Partisi ) Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki, şiddet olaylarının giderek artması, basında "ASALA, PKK işbirliği", dönüştü." v.s. yönlü haberlerin çıkmasına sebep olmuştur. Bu uğurda, iki teşkilat arasında 1984'deŞam'da gizli bir protokol imzalandığından bile bahsedilmiştir. Ayrıca, Güneydoğu Anadolu'da yakalanan teröristler arasında çok sayıda Ermeni'ye rastlanması da haberler arasında yer almıştır. Bütün hu gelişmeler, siyasal gözlemciler tarafından yer almıştır.Bütün bu gelişmeler, siyasal gözlemciler tarafından, Doğu Anadolu Bölgesi'ni kuvvetli bir Türkiye'den koparamayacaklarını anlayan Ermeniler'in, önce burasını zayıf bir " Kürt Devleti " ne dönüştürerek, daha sonra bu devleti, Kafkasya'daki Ermenistan Devleti'nin saldırılarıyla yutmak suretiyle " Büyük Ermenistan " gerçekleştirmek şeklinde yorumlanmıştır.

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder