30 Ocak 2016 Cumartesi

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA BÖLÜM 10





ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA BÖLÜM 10



4.3. ASALA’nın Ermeni Bilincine ve Milliyetçiligine Katkıları 


ASALA agırlıklı Ermeni terörü sadece soykırım iddialarının dünya gündemine getirilmesini saglamamıs, aynı zamanda Ermeni bilincini canlı tutabilmek ve Ermeni milliyetçiligini daha da kamçılamak için de kullanılmıstır. 

Önceki bölümde, ASALA terörü ile gündeme getirilen Ermeni soykırımının, özellikle batı kamuoyunda kabul ettirilmesi için film ve belgeseller yapılması, seminerler düzenlenmesi gibi diger faaliyetlerin de gerçeklestirildigine isaret edilmistir. Benzer sekilde, ASALA terörü ile gündemde tutulan soykırım iddiaları; Ermenileri bir arada tutabilmek ve onlarda Ermeni bilincini yasatabilmek amacıyla, 1915 Tehcirinin Yahudi Holokostu ile aynı nitelikleri tasıdıgını ileri sürüp "Ermeni soykırımı" yaratılmasında lokomotif bir güç olarak kullanılmıstır. 6 

5 http://www.ermenisorunu.gen.tr/turkce/yanitlar/yanit7.html 
6 Lütem, Güncel... http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi38/lutem.htm 


   İkinci Dünya Savası'ndan sonra, Türklerin Ermenileri soykırıma ugrattıkları teması bir plan çerçevesinde Ermeni kiliselerinde, okullarında, siyasi partilerinde, derneklerinde ve düzenlenen çesitli etkinliklerde sürekli islenmeye baslamıstır. Buna örnek olarak 3 -6 Eylül 1979 tarihleri arasında Paris’te düzenlenen I. Dünya Ermeni Örgütleri Kongresi gösterilebilir. Terör örgütü ASALA'nın önemli bir güçle katıldıgı ve etkin rol oynadıgı bu kongre, özellikle Fransa'daki Ermeni ihtilalci güçleri üzerinde etkili olmustur. Bu kongrenin amacı; askeri güç olusturulması, diaspora Ermenilerinin bir bütün olarak Ermeni meselesine sahip çıkmaları, dünyadaki Ermenilerin bir fikir ve bir bayrak altında toplanması, Ermeni bankası kurulması, siyasi ortamın degerlendirilerek toprak taleplerine yönelinmesi seklinde özetlemek mümkündür.7 

Fransız İhtilali’nden sonra milliyetçiligin bir ideoloji olarak tüm dünyaya 
yayılmaya basladıgı ve bunun çokuluslu imparatorlukları ve özellikle de 
Osmanlı İmparatorlugu’nu olumsuz etkiledigi bilinmektedir. 

Ermeni milliyetçiliginin daha da canlanması, Ermeni gençlerinin baba veya 
dedelerinin soykırıma ugradıgına inanmaları ile baslamıstır. Buradaki amacı, 
Türklerden intikam almak ve " Büyük Ermenistan " ın kurulması için çalısmak 
olarak özetlemek mümkündür. Dikkatlice incelendiginde, bir "beyin yıkama" 
olarak adlandırılabilecek bu faaliyetin en fazla üçüncü kusak Ermeniler üzerinde etkili oldugu ve Türk diplomatların katillerinin de bu kusak arasından çıktıgı görülmektedir, bu da yapılan çalısmaların ne kadar basarılı oldugunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. 

4.4. Ermenilerin Terörizm Dısındaki Türkiye Aleyhtarı Faaliyetleri 


ASALA terörünün canlandırdıgı Ermeni bilincinin ve milliyetçiliginin etkisiyle, Ermenistan dısındaki Ermeni toplumunun amaçlarına ulasabilmek  için terörizm dısında Türkiye'ye karsı yürüttügü faaliyetleri iki kategoride toplamak mümkündür:


 1) Kamuoyunu etkilemeye yönelik faaliyetler ve 
 2) Siyasi faaliyetler. Bunlar incelenecek olunursa; 


7 http://www.cumok.org/html/yazidizileri/esanli/ermenilerinsevre.htm 


4.4.1. Kamuoyunu Etkilemeye Yönelik Faaliyetler 


4.2.’de de belirtildigi üzere ASALA terörü sayesinde Ermeni soykırım iddiaları çerçevesinde bir kamuoyu olusturulmasında basarı saglanmış ve soykırım iddiaları birçok ülkenin gündemine getirilmistir. Bu asamadan sonra, Ermeniler dünya kamuoyunu etkileyebilmek, kendi yanlarına çekebilmek için birçok farklı faaliyetlerde bulunmuslardır ve halen de bulunmaktadırlar. 

Ermenilerin soykırımına ugramış oldugunu kanıtlamak için, özellikle son 30 yılda, daha geniş kamuoylarını etkileyebilmek için birçok kitap yazılmış olup, bunlar genelde bilimsel görünüstedir.  Bu konularda, genellikle Ermeniler nesriyat yaparken son yıllarda Ermeni kökenli olmayanların da yazmaya basladıkları ve bunlar arasında, çok az sayıda da olsa, bazı Türk yazarların da bulundugu görülmektedir. Ermeni ve yabancı yazarlar, kitaplardan baska, bilimsel dergiler de ve günlük gazetelerde, Ermeni iddialarına yer veren çok sayıda makale yayınlamıslar dır. 8 

Özellikle Ermenilerin yogun oldugu ülkeler ile hedef olarak seçilen bazı ülkelerde asılsız Ermeni soykırımı hakkında birçok konferans, panel vb düzenlenmektedir. 

Soykırım, edebiyat alanında romanlarda, siir kitaplarında ve piyeslerde konu edilmekte dir. 

8 Lütem, Güncel... http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi38/lutem.htm 


Genellikle, Nisan aylarında veya soykırımın gündeme getirilecegi dönemlerde, basta ABD, Fransa ve Lübnan olmak üzere birçok ülke televizyonunda, mevcut olan çok sayıda "belgesel" film gösterilmektedir. 1915 yılına ait görsel malzeme fazla olmadıgından bu filmlerde kullanılanların bir kısmının uydurma oldugu bir kısmının ise gerçegi yansıtmadıgı düsünülmektedir. 

Mayrig ve Ararat, konulu filmler arasında özellikle dikkat çekmektedir. 
Bunlardan Mayrig (Anne) filmi, 1991 yılında Ermeni asıllı Fransız Yönetmen 
Henri Verneuil (Asot Malakyan) tarafından çekilmis, Ararat (Agrı Dagı) filmi 
ise Ermeni asıllı Kanadalı Yönetmen Atom Egoyan tarafından üretilerek 
2002’de gösterime girmistir. Mayrig, asılsız soykırıma temas etmekle birlikte, 
esasen 1915 sevk ve iskanı sonrasında Fransa'ya göçmüş bir ailenin yasam 
mücadelesini konu etmektedir. Ararat ise anlasılmaz bir senaryo içinde, Türklere atfedilen bir takım vahset sahneleriyle, sadece asılsız soykırımı ele almaktadır. 

Bahsi edilen bilimsel nitelikli olmayan kitaplar, makaleler, romanlar, siirler, piyesler, filmler, sergiler ve çesitli toplantılar son yıllarda oldukça yogunluk kazanmıstır. Bunun en önemli sebebi "Ermeni Soykırım Endüstrisi"nin olusması olarak gösterilebilir. Ermeni çevrelerinden olan büyük talebin karsılanması için bu faaliyetlerin üretilmesinin gerekmesi, bu üretimi mümkün kılacak mali fonların mevcut olması, bu üretimden gelir saglayan çok sayıda kisininbulunması bu endüstrinin çarklarını olusturmaktadır. 

Ermenilerin yaptıkları bagıslar bu faaliyetlerin ana kaynagını olusturmaktadır. ASALA ile gündemde tutulan soykırım iddialarının güçlendirdigi milliyetçilik, Ermeniler arasında geleneksel olarak yaygın olan bagısları daha da arttırmıstır. Zengin olan Ermeniler için bagısta bulunmak günümüzde bir milli görev olarak sayılmaktadır. 

4.4.2. Siyasi Faaliyetler 

Amerikalı Emekli Bölge Savcısı ve Yazar.,  Samuel A. Weems 

Ermenilerin ABD Kongresi üyelerini etkileyebilmek için bir kampanyalarında 
14 milyon dolar sarf ettiklerini yazmaktadır.9 Bir diger kaynak, Ararat filminin 
maliyetinin 15 milyon dolardan fazla oldugunu belirtmektedir. Bunlara Ermeni 
Soykırım Endüstrisi’nin ürettigi kitaplar, makaleler, romanlar, siirler, piyesler, 
filmler, sergiler ve çesitli toplantılar da eklendiginde ve bu tür faaliyetlerin 
sadece ABD'de degil Fransa, Kanada, Avustralya ve Lübnan basta olmak 
üzere diger bazı ülkelerde de yapıldıgı düsünüldügünde, harcanan rakamın 
yılda en az 100 milyon dolar olacagı sonucuna varılmaktadır. 10 

Ermenistan dısındaki Ermeni toplumunun siyasi faaliyetlerinin esas amacı soykırım iddiasını bazı ülkelerin yerel veya milli meclislerine kabul ettirmek üzerine insa edilmistir. 

Ermeniler, yogun olarak bulundukları ülkelerde oy silahını kullanarak siyasi nüfuz sahibi olmuslar ve bunu soykırım iddialarını o ülkelere kabul ettirmek ve bu ülkelerin Ermenistan'a yardım yapması için kullanmıslardır. 
Örnegin, Ermenistan, Rusya ile gayet yakın iliskiler yürütmesine ve Güney 
Kafkaslarda Rus çıkarlarının korunmasına hizmet etmesine ragmen ABD'den, büyük yardım saglamış bulunmaktadır. 

Ermenilerin bulundukları ülkelerde, Türkiye lehine olabilecek her türlü gelismeye karsı çıkmaları bir görev haline dönüsmüstür. Baku-Ceyhan petrol boru hattının insa edilmesinin engellenmeye çalısılması ve ABD tarafından Türkiye'ye tanınmak istenen bazı ticaret kolaylıklarına itiraz edilmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir. 

9 Arkansas Emekli Bölge Savcısı ve Yazar Samuel A. Weems ile Yapılan Röportaj, 23 Mart 2002 Tarihli Aksiyon Dergisinden Alıntı, http://hakantr.blogcu.com/1568028/ 
10 Lütem, Güncel... http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi38/lutem.htm 


1982’den günümüze kadar olan dönemde Ermenilerin çesitli ülkelerin parlamentolarına tasımakta basarılı oldukları kararlar asagıda sunulmustur. 
Ermeni soykırımı iddialarına iliskin yabancı parlamentolar uygulamaları iki ayrı nitelikte olabilmektedir: Politik degerlendirme ve beyanlar, yasal düzenlemeler. Hukuksal açıdan bir baglayıcılıgı olmadıgından, Türkiye'nin yabancı devlet parlamentolarının kararına uymasına gerek bulunmamakla birlikte, söz konusu kararların Türkiye‘nin imajı açısından yaralayıcı olacagı göz ardı edilmemelidir. 

Parlamentolarda Alınan Kararlar:11 

29 Nisan 1982’de Kıbrıs Rum Kesimi Parlamentosu, sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir karar almıstır. 

15 Nisan 1995’de Rus Duma'sı 1915 ila 1922 yıllan arasında Ermeni halkını 
imha edenleri kınayan ve 24 Nisan'ı soykırım kurbanlarını anma günü olarak 
tanıyan bir karar kabul etmistir. 

25 Nisan 1996’da Yunanistan Parlamentosu, aldıgı bir kararla, 24 Nisan tarihini “Türkler tarafından Ermenilere yapılan soykırımı anma günü” olarak kabul etmistir. 

26 Mart 1998’de Belçika Senatosu, Türkiye’de yasayan Ermenilerin 1915’teki soykırımı ile ilgili bir kararı kabul etmiş ve Türk Hükümetinin 1915 soykırımını tanımasını istemistir. 

28 Mayıs 1998’de Fransız Ulusal Meclisi, “Fransa 1915 Ermeni soykırımını resmen  tanır ” hükmünü içeren bir yasayı kabul etmistir. 

11 Bilal N. Simsir, Ermeni Meselesi 1774-2005, Ankara, Bilgi Yayınevi, 2006, s.34-39. 


29 Mart 2000’de sveç Parlamentosu , sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir karar almıstır. 

11 Mayıs 2000’de Lübnan Parlamentosu , sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir karar almıstır. 

16 Haziran 2000’de talya’da Roma Sehir Meclisi, aldıgı bir kararla İtalyan 
Hükümetinden Ermeni halkının “soykırımını” resmen yasayla tanımasını  istemistir. 

8 Kasım 2000’de Fransız Senatosu, sözde soykırım konusunda bir yasa tasarısını kabul etmistir. 

15 Kasım 2000’de Avrupa Parlamentosu, “Ermeni soykırımı” kararı almıstır. 

16 Kasım 2000’de talyan Yasama Meclisi, Avrupa Parlamentosunun kararına atıfta bulunarak aynı dogrultuda bir karar almıstır. 

30 Ocak 2001’de Fransız Parlamentosunun kabul ettigi sözde Ermeni soykırım yasası Cumhurbaskanı tarafından onaylanarak yürürlüge girmistir. 

13 Haziran 2002’de Kanada Senatosu sözde soykırım hakkında bir kararı kabul etmistir. 

30 Ekim 2002’de ngiltere Galler Bölgesi (Wales) Milli Meclisi, Ermeni soykırımını kınayan bir karar almıstır 

23 Eylül 2003’te İsviçre’nin Vaux (Vaud) kantonu sözde Ermeni soykırımını  tanımıstır. 

16 Aralık 2003’te İ sviçre Parlamentosu , Ermeni soykırımı iddiasını tanıyan bir karar almıstır. 

18 Mart 2004’te Arjantin, sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir yasa çıkarmıstır. 

26 Mart 2004’te Uruguay, sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir yasa çıkarmıstır. 

31 Mart 2004’te Arjantin Kongresi, sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir karar almıstır. 

21 Nisan 2004’te Kanada Parlamentosu Temsilciler Meclisi sözde Ermeni  soykırımını tanıyan bir karar almıstır. 

30 Kasım 2004’te Slovakya Parlamentosu, sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir karar almıstır. 

05 Aralık 2004’te Hollanda Parlamentosu, sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir karar almıstır. 

6 Mayıs 2005’te Arjantin Senatosu, Türkiye’yi 1915-1923 yılları arasında 
Ermenilere soykırım yapmakla itham eden bir karar almıstır. 

12 Ekim 2006’te Fransa Meclisi Genel Kurulu, Sosyalist Parti'nin sundugu sözde Ermeni soykırımını reddetmenin suç sayılmasını öngören yasa teklifini kabul etmistir. 

30 Ocak 2007’de sözde Ermeni soykırım iddialarının, ABD Kongresi’nin alt kanadında tanınmasını öngören tasarı, Temsilciler Meclisi’ne resmen sunulmus tur. 

4.5. Türkiye Ermenilerinin ASALA’ya ve Soykırım İ ddialarına Tepkileri 

İ lk kez 1965 yılında Ermeni tehcirinin 50.yılı nedeniyle ortaya atılan, ancak dünyada pek yankı uyandırmayan Ermeni soykırımı iddiaları, özellikle 1973’te ASALA terör örgütünün Türk diplomat ve yurtdısı temsilciliklerine saldırıları nedeniyle, dünya kamuoyunun gündemine agırlıklı bir biçimde oturmuş 
ve ASALA Ermeni meselesindeki yerini almıstır. ASALA ile gündeme gelen soykırım iddialarının, dünyada gündem olusturma ve Ermeni toplumunda yarattıgı etkiler önceki bölümde incelenmistir. Çalısmanın bu kısmında ise, Türkiye Ermenilerinin bu sekilde gündeme gelen ASALA’ya ve Ermeni soykırımı iddialarına verdigi tepkiler Ermeni meselesinin farklı bir yönü olarak irdelenecektir. 12 
Türkiye Ermenileri ASALA tarafından gerçeklestirilen terör olaylarına karsı çıkmıslar ve destek vermemislerdir. Bazı Türkiye Ermenileri bu tepkilerini protesto seklinde ifade etmislerdir. Örnegin Ermeni asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandası Artin Penik Esenboga’da gerçeklestirilen katliam sonrasında ASALA’yı protesto etmek için kendisini üstüne benzin dökerek yakmıstır. ASALA’yı protesto eden açıklamalar birçok Türkiye Ermeni’sinden gelmistir. 13 

ASALA örgütünün bilinen terör hareketlerine karsı, Türkiye Ermeni cemaati adına dönemin Ermeni Patrigi Sinork Kalutsyan tarafından açıklamalar yapılmıstır. Özellikle, ulusal basının bir kesiminde ASALA terörü ile Türkiye Ermenileri iliskilendirilmeye çalısılmıs, Kalutsyan’ın yurtdısı gezileri ile ASALA arasında baglantı kurulmaya baslanmıstır. 

Bu yüzden, Eylül 1984’te Patrik Kalutsyan, Amerika ve Kanada’ya ziyaret yapacagını, Amerika’da Türk-Amerikan dernegini de ziyaret edecegini ve Türkiye’ye yönelik yanlıs, haksız ve olumsuz düsünce ve yorumları düzeltmeye çalısacagını açıklamış ve bu yönde bazı demeçleri olmustur. 

12 Nursen Mazıcı, Türkiye Cumhuriyeti’nde Ermeniler, Ermeni Arastırmaları 1. Türkiye Kongresi Bildirileri-III.Cilt.
13 Sedat Laçiner, Türkler ve Ermeniler. Bir Uluslararası liskiler Çalısması, Ankara, USAK Yayınları, 2005, s.329. 


1961 yılında Türkiye’yi ziyaret eden Katolikos Vazken Birinci ise, Ermeni kültürünün dünyanın her yerinde benzerlikler göstermesine karsın, Türkiye Ermenilerinin üstün kosul ve niteliklere sahip oldugunu, kendisinin devlet makamlarınca da son derece konukseverlik, sevgi ve içtenlikle karsılandıgını söylemistir. Terörizmin yalnızca Türkiye’nin degil, birçok devletin sorunu oldugunu belirten Katolikos, Türk Devleti’ne karsı girisilen asırı eylemlerin kendilerini de kaygılandırdıgını, asırı eylemlerin hiç kimseye hiçbir yarar saglamayacagını, insanlar arasında hiçbir sorunun, asırı eylemlerle, terörle ve savasla çözülmeyecegin ifade etmis, eylemlerin son bulması çagrısını yaparak, ASALA terörünü kınamıstır. 

17 Kasım 1984 tarihinde B.B.C. muhabiri Nuri Çolakoglu’nun yaptıgı bir söyleside, Patrik Kalutsyan, S.S.C.B. ve A.B.D ziyaretlerinde, dısarıdaki 
Ermenilerin büyük bir çoğunluğunun da, ASALA terörünü kınadıklarını, ancak 
bulundukları konum itibariyle teröre karsı seslerini yükseltemedikleri ni söylemiş ve Kalutsyan’ın ASALA tarafından ölümle tehdit edildigi iddiasını ise 
Patrik, yalanlamıstır. 

Ayrıca, Patrik Kalutsyan, ngiltere’de Canterbury Baspiskoposu ve tüm  İngiliz Kiliseleri lideri Robert Rancy ile ortak bir bildiri yayınlayarak terörü  lanetlemisler dir. 19 Kasım 1984’te Türkiye’nin Birlesmiş Milletler Viyana Bürosu’nda görevli Türk diplomat Enver Ergun’un ASALA suikastı sonucu yasamını yitirmesi üzerine, ABD’de bulunan Patrik Kalutsyan, terörü tekrar kınayan basın açıklaması yapmıstır.  Suçsuz Türk diplomatlarına karsı Ermeni maskesi adı altında islenen cinayetlerin, süphesiz uluslararası terörün bir kolu oldugu ve bu üzücü olayların, asırlar boyunca yüksek bir saygınlıga sahip olan Ermenilerin ismine, barıssever, çalıskan ve dindar ününe gölge düsürdügünü ifade etmistir. 

Ekim 2000’de Avrupa Parlamentosu’nun Dısisleri Komisyonu’nda kabul edilen raporun ardından, II.Karakin ile II. Papa Jean Paul’ün ortaklasa hazırladıkları Mutafyan’ın dahil olmadıgı bildiride, “Ermeni soykırımı” ifadesini kullanmaları üzerine Patrik Mutafyan, geçmisteki acıların Ermenileri bir arada tutacagı varsayılarak yapılan bu tür girisimlerin aslında Ermenilere zarar verdigini belirtmistir. 

Bunun ardından, Patrik II.Mesrob Mutafyan baskanlıgında Türkiye Katolik, Protestan ve Ortodoks Ermenileri temsilcileri, Kumkapı Meryem Ana 
Kilisesi’nde Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen Türkiye raporuyla ilgili 
olarak 16 Kasım 2000 tarihinde bir toplantı yapmıslar, raporda Türkiye 
Ermenileri için kullanılan ifadeleri yadırgadıklarını belirterek, Ermenilerin bu 
yönde bir talebi olmadıgını, sorunlarını taraf olmayanlarca degil, devletle 
diyaloga girerek çözebileceklerini açıklamıslardır. 

Bu ortak açıklama, diasporadaki Ermeni lobisinin tepkisini çekmis, ABD Temsilciler Meclisi’nde soykırım tasarısının basarısızlıgaugramasının 
nedeni olarak bu açıklama gösterilmis, Ermeni lobisinin yayın organı 
California Courier gazetesi editörü Harut Sassounian, Mutafyan’ı Türk 
hükümetine hizmetle suçlamıs, Mutafyan’ın açıklamalarının Türk hükümeti 
tarafından ABD Temsilciler Meclisi üyelerine gönderildigini, sonunda tasarı 
Temsilciler Meclisi’nden çekilince, Türkiye’nin Mutafyan’a tesekkür ettigini 
söylemistir. 

Temsilciler Meclisi’nde gündeme alınmayısı sonrasında, soykırım tasarısını Fransız Ulusal Meclisinin tekrar gündeme almasına ve kabul etmesine de aynı tepkiyi gösteren Mutafyan, Batılıların Ermeni sorununu kullandıklarını ve bu sorunun Türkiye’yle Ermenistan arasında diyaloga dayalı çözülmesi gerektigini yinelemistir. 

Öte yandan, Türk Musevi Cemaati Baskanı Bensiyon Pitto ise, sözde Ermeni soykırımının Yahudi Holokostu (Nazilerin Yahudi katliamı) ile esdeger tutulmasının Türk Yahudilerini çok rahatsız ettigini, bunun altı milyonluk 
kurbanın ruhuna yapılan bir saygısızlık oldugunu, 1948 Birlesmiş  Milletler Sözlesmesi soykırım ölçütlerine 1915 Ermeni olaylarının uymadıgını 
açıklamıstır*. 

Soykırım tasarısının ardından Ermenistan’ın Türkiye’den toprak talebine de benzeri  bir biçim ve kararlılıkla tepki gösteren Mutafyan, bunun birkaç sivri insanın talebi oldugu, Türkiye’nin Ulusal Andına (Misak-ı Milli) baglı olduklarını ve Türkiye’nin kimseye verecek topragı olmadıgı yanıtını vermistir. 

Ermenilerin PKK ile iliskilendirilmesi Türkiye Ermeni cemaatiyle ilgili bir baska konu olarak görülmektedir. Sabah gazetesinde, terörist bası Abdullah Öcalan’ın Ermeni bir din adamıyla çekilmiş fotografının yayınlanması sonrası, haberin asılsız oldugu, Öcalan’ın yanındaki kisinin bir Ermeni din adamı olmadıgı, Halep’teki bir baska dinden bir görevlinin oldugu Türk Ermenileri Patrigi’nce anılan gazeteye bildirilmisse de, bu tekzip yayınlanmamıstır. 
Hrant Dink’in, bu tür haberlerin asılsız oldugu yönündeki açıklamaları 
sonrasında ulusal basında bu yönde haberler ancak yer alabilmistir. 

Soykırım terimi, 9 Aralık 1948 tarihinde Birlesmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen “ Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözlesmesi ”nin ikinci maddesinde tanımlanmıstır. Bu sözlesmeye göre “ Soykırım Suçu ”: 
“ Ulusal, etnik, dini veya ırksal bir grubun, sırf bu grup mensubu olmaları nedeniyle, kısmen veya tamamen yok edilme kastıyla öldürülmeleri, ciddi bedensel ve ruhsal zarara ugratılmaları, veya böyle bir grubun fiziki varlıgının kısmen veya tamamen yok edecegi açıkça belli olan yasama kosullarına tabi tutulmaları, grup içinde dogumları önleyecek tedbirlerin zorla uygulanması, yahut bir grubun çocuklarının baska bir gruba zorla nakledilmesi” olarak tanımlanmaktadır. 

http://www.eraren.org/index.php?Page=DergiIcerik&IcerikNo=20 


Patrik Mutafyan da, yasalar önünde bir esitlik olmakla birlikte, günlük yasamda Ermenilerin birtakım sorunlarla karsılastıgını dile getirmistir. Örnegin, Ermeni düsmanlıgından rant saglayanların, her tasın altında azınlıkları gördüklerini, OHAL valilerinden birisinin PKK ile Ermenileri özdeslestirdigini, TRT programların dan birisinin bile aynı iddiayla kamuoyunu aldattıgını ifade etmektedir. Bu olumsuz  yakıstırmalar sonucunda patrikhanemize bile tahkir, tehdit ve küfür dolu mesajlar ulasmaktadır demektedir. 

Ancak, kendi sorunlarını, kendi gazetelerinde dile getirmek ve gerek hükümetle, gerekse basınla diyalog kurmak amacıyla çıkarılan AGOS Gazetesi, Ermeni cemaati aleyhine yapılan yayın ve hükümet politikaları hakkında karsıt bir yayın politikası izlemelerine karsın, bu gazete altı yıldır hem yayınını sürdürebilmekte, hem de Ermenistan, Avustralya, ngiltere, Almanya, Fransa, sviçre, Belçika, Hollanda, sveç, Avusturya, talya, Yunanistan, ABD’nde, Latin Amerika ve Orta Dogu bölgelerinde yasayan Ermenilere ulasmada bir sınırlamayla karsılasmamak tadır. Bir istis na olarak, AGOS yazarı Yervant Özuzun’un Varlık Vergisi’ni elestiren yazısı dolayısıyla, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde gazete aleyhine bir dava açılmıs, ancak dava beraatla sonuçlanmıstır. 

Türkiye’deki Ermeni cemaati ile ilgili bu olumlu ortamı ve Türkiye’nin istikrarını bozmak isteyen bazı çevrelerce, Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni gazeteci Hrant Dink, gazetenin bulundugu binaya girerken ugradıgı silahlı saldırı sonucu 19 Ocak 2007’de öldürülmüstür15 . Saldırıyı gerçeklestiren katil hemen yakalanmış olmasına ragmen, saldırı ile ilgili tüm baglantıların ortaya çıkarılması için kapsamlı sorusturmalar Emniyet birimlerince sürdürülmektedir. 

15 http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=210536 


4.6. Sonuç 


Ermeni sorunu; Osmanlı mparatorlugu döneminde bu devlet toprakları 
üzerinde bir Ermeni devleti kurulması olarak özetlenebilecek iken, Osmanlı 

İmparatorlugunun yıkılmasından ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasından 
sonra ortadan kalkmıs, ancak yaklasık elli yıl sonra ve bu kez Ermenilere 
soykırım yapıldıgı iddiası ile tekrar ortaya çıkmıstır. Soykırım iddiaları, ASALA terör eylemleri ile dünya gündemine getirilmeye ve sonrasında da gündemde tutulmaya çalısılmıstır. Bazı ülke parlamentolarının sözde Ermeni soykırımı ile ilgili kararlar alması bunda basarılı olundugunu göstermektedir. 

Ayrıca, ASALA’nın gündeme oturttugu soykırım iddiaları, Ermenistan dısındaki Ermeni toplumunda Ermeni bilincini yasatabilmek için de bir araç olarak kullanılmıstır. Ermeni kiliseleri cemaatlerinde, siyasi partiler ve dernekler ise üyelerinde bir Ermeni bilinci var olması durumunda, kendi varlıklarını sürdürebileceklerini düsündüklerinden, kendi çıkarları açısından bu kurulusların soykırım iddiasından vazgeçmeleri mümkün görülmemektedir. 

Diger yandan, "Ermeni Soykırımı Endüstrisi" için çalısan Ermeni ve Ermeni olmayan çok sayıdaki kisi de soykırım iddialarından kazanç saglamaktadır. Ayrıca, Ermeniler Türkiye aleyhinde bazı sonuçlar (tazminat ve toprak talebi gibi) dogurabilecegi ümidiyle de soykırım iddialarına önem vermektedirler. 

ASALA ile hız kazanan Ermeni soykırım iddialarına, Türkiye’de yasayan Ermeni cemaati tepki vermiş ve bu iddiaların gerçegi yansıtmadıgı çesitli vesilelerle yurtiçi ve yurtdısında farklı platformlarda dile getirilmistir. 

Yukarıda saydıgımız nedenlerle Ermenilerin, gelecekte de asılsız soykırımın bazı ülkeler ve baslıca uluslararası kuruluslar tarafından tanınması için faaliyetlerini sürdürecekleri ve yine aynı amaçla propaganda faaliyetlerine ( kitaplar, makaleler, konferanslar, romanlar, siirler, piyesler, filmler vb) devam edecekleri düsünülmektedir. 

Batılı ülke parlamentolarında alınan sözde soykırım ile ilgili kararların Türkiye açısından hukuki bir baglayıcılıgı olmasa da, Türkiye ve Türklerin çok büyük bir suç olan soykırım ile itham edilmesi ciddi bir imaj bozulmasına da yol açmaktadır. Küresellesen günümüz dünyasında, ticaretten turizme kadar  geniş bir alanda etkilerini hissettirdigi için, sahip olunan imaja önem vermemek mümkün degildir. 

Bu noktada, ASALA’nın tüm bu eylemlerine ve eylemler sonrası ortaya çıkan fiili durumlara karsı Türkiye’nin nasıl bir politika izledigi önem kazanmaktadır. Türkiye’nin ASALA’ya yönelik izledigi politikalarla ilgili detaylı bir analiz Bölüm V’ de sunulmaktadır. 

11 Cİ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR..


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder