30 Ocak 2016 Cumartesi

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA BÖLÜM 9



ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA BÖLÜM 9



3.8. ASALA’nın Finansal Kaynakları 


Günümüzde terör örgütlerin varolması için güçlü mali kaynaklara ihtiyaçları bulunmaktadır. Terör örgütleri illegal yapılanmalar oldugundan gelir kaynakları da illegal olmakta, uyusturucu madde ticareti bu tür kaynaklara örnek teskil etmektedir. Uyusturucu maddelerin üretim bölgelerinden kullanma alanına yaklastıkça ve ticaret yolu uzadıkça degerleri, olaganüstü mertebede artmaktadır. 

Buna bir örnek olarak; 

1 kg. eroinin İran'daki fiyatının $ 2.200 
1 kg. eroinin Almanya'daki fiyatının $ 13.500 
1 kg. eroinin ABD'deki fiyatının $ 158.500    oldugu gösterilebilir 63 . 

Genellikle, terör örgütleri her ülkenin sartlarına göre dogmuş ve etkinlik alanları bir veya birkaç ülkeyi içine almısken, Ermeni terör örgütlerinin de uluslararası tedhiş ve terör örgütü haline geldigi ve dünyanın birçok ülkesinde terör eylemlerini gerçeklestirirken aynı zamanda uyusturucu madde kaçakçılıgının yogun oldugu ülkelerde eylemlerini arttırdıkları müsahede edilmektedir. 

Bütün terör odakları gibi, uluslararası terörizmin bir parçası olan ASALA örgütünü de bu gelismelerin dısında tutulması mümkün degildir. 
ASALA'nın, uyusturucu madde kaçakçılıgı ile iliskisi oldugu hususunda gerek 
basın organlarında çıkan haberlere karsı, gerekse 1980 itibariyle çesitli ülkelerde uyusturucu kaçakçılıgı nedeniyle yakalanan kisilerle64 ilgili hiçbir yalanlamaya basvurmaması, bütün süphelerin anılan örgüt üzerinde toplanmasına sebep olmaktadır. 

Ermenilerin yogun olarak yasadıgı Fransa'nın Marsilya kenti uyusturucu madde trafiginin ile baglantılı olması, Ermeni terör örgütleri ile uyusturucu madde trafigi arasındaki baglantıya bir isarettir. 


60 Bal, Dünden...s.671. 
61 Çitlioglu, Yedekteki... s.103. 
62 Bal, Dünden....s.672.
63 Bal, Dünden....s.658. 

3.9. ASALA'nın Diger Terör Örgütlerine Üstünlükleri 

ASALA, dünyadaki diger terör örgütleriyle karsılastırıldıgında asagıda sıralanan birçok üstünlüge sahip bulunmaktadır: 65 

a) ASALA, milliyetçi, siyasi ve sehir gerillası açılarından olsun, uygulamada olsun maalesef fevkalade bir sekilde hedefine ulasmış bir terör örgütüdür. Bir Türk diplomatının diliyle "ASALA, çok iyi fizik ve teorik egitim verilmis, hedef seçim ve eylem planlan titizlikle hazırlanmıs, lojistik destek ve güvenli yerleri ustaca saglanmıs, istihbarat ve eylem açılarından kesinlikle profesyonel destek ve 
önderlige sahip bir örgüttür." 66 Asagıdaki maddelerde sıralananlar da göz önüne alındıgında bu fikre katılmamak mümkün degildir 

b) ASALA eylemlerinin büyük bir bölümü, elçilik, konsolosluk baskını gibi 
genel, hedef ayırt etmeksizin tarzda degil, seçilmiş kisilerin vurularak 
öldürülmesi seklinde olmustur. 

c) Yugoslavya’daki eylem istisna olmak üzere, bu öldürme olayları sonrasında olay mahalinde veya sonrasında yakalanan hiçbir ASALA militanı olmamıstır. Bu ASALA'nın üst düzeyde profesyonel çalıstıgının bir delili olarak görülebilir. 

64 Çitlioglu, Yedekteki ... s.112. 
65 Bal, Dünden....s.657. 
66 Bal, Dünden....s.657. 


d) Bir kısmı istihbarat görevlerinde çalısan öldürülen Türk diplomatlarından bir kısmının istihbarat görevlerinde çalıstıgını Türk meslektasları tarafından bilinmiyorken bu durumun ASALA'ca ögrenilmesi (daha dogrusu bir baska istihbarat örgütünce ASALA'ya bilgi aktarılıp, gereginin yerine getirilmesinin istenmesi) ve eylem yapılması dikkat çekicidir ve ASALA’nın ne kadar teskilatlı çalıstıgının bir göstergesidir. 

e) ASALA'nın en dikkate deger yönlerinden birisi de, Amerika'dan Avustralya'ya, Kanada'dan Portekiz'e kadar dünyanın (özellikle de Avrupa'nın) hemen her ülkesinde çok kısa aralıklarla, hatta aynı zamanda eylem yapma imkan ve kabiliyetine sahip olmasıdır. Bu da örgüt yapısının ne kadar genis, düzenli ve disiplinli oldugunu göstermektedir. 

f) Gerçeklestirdigi eylem sayısı açısından ASALA dünyada İRA'dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. 

g) Bu kadar geniş bir alanda arka arkaya eylemler yapabilen bir örgütün, profesyoneller yerine heyecanlı amatör gençlerin olusturdugunu iddia etmek mümkün degildir. 

ABD Ulusal Güvenlik danısmanlarından Paul B. Henze, 1985'de yayınlanan terörizmle ilgili kitabında ASALA ile alakalı olarak: "Ermeniler deneyimli uzmanların nezareti olmadan bu vurucu kabiliyetlerini bu kadar gelistirebilirler mi? Bunun için KGB'den baska yer var mı? Bunun Filistin Kurtuluş Örgütü veya diger yardımcı örgütleri tarafından verilmesi bir sey degistirmez" diyerek dikkatleri açıkça, ASALA'yı organize eden devlet ve örgüte çekmistir.67 

Yukarıdan bahsedilen hususlar, Türkiye tarafından bilinmez bir durum degildi, aslında, Türk istihbarat kaynaklarına göre, Viyana, Paris ve Vatikan Büyükelçilerinin  katledilmesinde, KGB yalnız ASALA'ya destek vermekle kalmamış aynı zamanda eyleme bizzat katılmıstı. 

67 Bal, Dünden....s.658. 



3.10. Ermeni Terörünün Avantaj ve Dezavantajları 


Dünyadaki ASALA ve genel olarak Ermeni terör faaliyetleri incelendiginde asagıdaki gibi bir avantaj ve dezavantaj tablosuyla karsılasılmaktadır: 

Burada bizi daha çok ilgilendiren avantajlarla ilgili kısımdır ve dikkat çekici olarak degerlendirilmektedir. 68 

Avantajlar: 

a) Yaygındırlar, 

b) Kültür düzeyleri yüksek, terör teknikleri gelismis, yabancı dillere vakıftırlar, 

c) Yeterli mali kaynaklara sahiptirler, 

d) Sartlanmış olup, yaptıklarına körükörüne inanmaktadırlar, 

e) Bulundukları ülkelere tam uyum saglamıslardır, 

f) Eylemlerinin cezasız kalıp hatta himaye görmesi kendilerini sımartmıstır, 

g) Güçlü devlet pasaportuna sahiptirler. 

Dezavantajlar: 

a) ABD ve Yugoslavya gibi devletlerin teröre karsı tutumları, 
b) Artan cinayetler karsısında batıda tepki olusmaya baslaması, 
c) Ermeni toplumu içinde ikiliklesme, 
d) Terörist örgütlerin fraksiyonlara bölünmesi, 
e) Yurt dısındaki Türklerin varlıgı, 
f) Belli odakların ciddi sekilde ve ilmi verilere istinaden Ermeni iddialarına cevap vermeye baslaması, 
g) Türkiye hariç, bulundukları ülkeler tarafından asimile edilmeleri, 
h) T.C. vatandası Ermenilerinin teröristlere karsı tepkisi. 


68 Bal, Dünden...s.676-677. 

3.11. ASALA'nın Sonu 


Ermeni terörü 1980’lerin ortalarında sona ermis, daha dogrusu etkisi 
azalmıstır. Bazı görüslere göre bu durum Türkiye’nin basarısıdır. Bununla 
birlikte, Ermeni terörünün yavaslaması ve gerilemesinde iç ve dış 
olmak üzere çok sayıda faktörün rol oynadıgı söylenebilir.69 

ASALA'nın sivil hedeflere yönelttigi acımasız terör eylemleri, özellikle 
15 Temmuz 1983'de Paris'te THY'nin Orly Havaalanındaki saldırı ile 28'i Türk 
60 kisinin yaralanması ve 8 kisinin hayatını kaybetmesi (ikisi Türk, dördü 
Fransız, biri Amerikalı, biri de sveçli) üzerine batı dünyası (özellikle Fransa) 
ve kamuoyunda elestirilmesine neden olmustur. 70 

Orly katliamı durusmasından (Creteil Agır Ceza Mahkemesi) bir gün 
önce (18 Subat 1985) Atina'da yayınlanan Elefterotipia gazetesinde 
ASALA'nın bir bildirisi yayınlanmıstır. 

Bildiride özetle, 

ABD ve Fransa hükümetleri, Ermeni örgütlerinin anti emperyalist ve devrimci karakterini bozmak için faaliyette bulunuyorlar. Özellikle, Fransa Cumhurbaskanı François Mitterand'ın bu alandaki tutumunu dikkatle ve esefle izliyoruz... 

Ermenilerin vatan olarak bildikleri toprakların yakınında ve Orta Dogu bölgesinde yasayan Ermeniler bulundukları topraklan terk etmemeleri gerekir. Çünkü 
Dünya Kiliseler Birligi ve CIA basta olmak üzere çesitli batılı kuruluslar Orta Dogu ve çevresinde yasayan Ermenileri bölgeden uzaklastırmak için yogun faaliyette bulunmaktadır... Ulusal kurtuluş mücadelesinde, eylemciler Sovyet Ermenistan’ını bir üs olarak kabul ederler.71 denilmektedir. 


69 Kantarcı, Ermeni...s.113. 
70 Bal, Dünden...s.672-673. 



Bildiri sonrasında ASALA'da ve dünyadaki Ermeni cemaatleri içinde hosnutsuzluk artmıs, ASALA'nın yeni stratejisi (Sosyalist ülkelerle olan baglantısını güçlendirme ve isbirligini arttırma, ezilmekte olan ulusların gerçek temsilcileriyle ortak eylem birligi içine girme, sadece Türk hedeflere degil, Türklere hizmet eden ve onlarla isbirligi yapan herkese eylem yapma) ve Mitterand gibi Ermenileri hep korumuş bir liderin elestirilmesi örgütte bölünmelere yol açmıstır. 

ASALA, sahip oldugu destegi, yapılan elestirinin dozu arttıkça kaybetmeye baslamıstır. Örgütler arası rekabet ve önderlik yarısı sonucunda vurucu militanların bir bölümü yok olunca, Ermeni terör örgütleri eski güçlerini 
yitirmeye baslamıslardır. ASALA'yı örgütleyip, egiten ve sahneye süren 
güçler bu tehlikeleri görerek, örgütteki denetimlerinin azaldıgının farkına 
varmıslardır. ASALA'nın çöküsünde Türkiye'nin de rolü de bulunmaktadır. 
Olaylar söyle cereyan etmistir: 

1983 yılı, ASALA örgütü açısından ciddi bir bölünme yasandıgı bir yıl olmustur. Monte Melkonyan ve Ara Toraryan, ASALA lideri Agopyan ile ters düserek "ASALA htilalci Hareketi" (ASALA-MR) adlı yeni bir örgüt kurmuslardır. Bölünmenin nedeni, sadece Türkiye'yi hedef alan bir politika izlemek yerine Agopyan'ın ‘Biz Türkiye'ye askeri ve ekonomik yardımda bulunan tüm diger ülkeleri de düsmanımız addederiz’ cümlesinde ortaya koydugu politikadan kaynaklanmaktadır. Melkonyan bu yeni stratejiyi söyle açıklar: "Bize göre iki operasyon biçimi vardır. Birincisi dünyanın her tarafındaki Ermenilerin seferberligi, ikincisi ise diger bagımsızlık savası veren gruplarla özellikle Türkiye'deki Kürtlerle ittifak kurmak. Bizim ilk amacımız Türkiye'ye saldırı düzenlemektir.

71 Bal, Dünden....s.672. 


 Ancak kuvvetli Ermeni cemaatlerin bulundugu ülkeleri göz ardı edemeyiz." ASALA-MR (Revolutionary Movement), Agopyan tarafından küçümsenerek alay konusu bile yapılmıstır. 

Sonuç itibariyle, iki fraksiyon arasında kanlı çatısmalar yasanır ve  Melkonyan'ın emri ile ASALA-MR militanları 15 Temmuz 1983'te ASALA'nın 
iki önemli lideri Vikan Ayvazyan ve Haçik Hovaryan'ı Lübnan'da Bekaa 
Vadisi'nde öldürürler. Agopyan'ın buna cevabı, failleri yakalayarak 16 
Agustos 1983'te asmak seklinde olmustur. Bu arada, ASALA-MR 
liderlerinden Ara Toranyan, Paris'te arabasına bomba konarak öldürülmek 
istenir. Melkonyan bu saldırıdan, Agopyan'ı sorumlu tutar. Ancak 
Toronyan'nın arabasını uçurma eyleminin Agopyan yanlılarınca yapılmadıgı 
bilinmektedir. Bir ara Agopyan'ın srail'in Beyrut'a yaptıgı bir hava saldırısında 
öldürüldügü haberi basında yer alır. Ancak Türk istihbarat birimleri bu haberin 
yayıldıgı günlerde, Agopyan'ın Sam'da Habbas'ın koruması altında 
bulundugunu bilmektedirler. Aradan uzun bir süre geçecek, bu kez 
Agopyan'ın Yunanistan'da öldürüldügü haberi gelecektir. Bu ciddi haberden 
sonra bile, onu bir "efsane kahramanı" gibi göstermek isteyen ASALA üyeleri, 
onun Ermenistan'da yasadıgını, hatta zaman zaman Kuzey Irak'a giderek 
PKK ile ortak eylemlere bile katıldıgını iddia etmislerdir. 72 

ASALA’nın sonunun gelmesinde önemli olan etkenlerden birisini de Türkiye'nin ASALA'ya yönelik gizli eylemler yaptıgı iddiaları olusturmaktadır. 
Özellikle Orly katliamı sonrasında Avrupa’daki destegini kaybeden ve 
Türkiye’nin sabrını iyice tasıran ASALA’lı teröristler T.C. Devleti’nin aldıgı bir 
karar sonrasında bir plan çerçevesinde ortadan kaldırıldıgı iddia edilmektedir. 
Bu konuyla ilgili detaylar Bölüm 5.3.1’de sunulmaktadır. 

72 Bal, Dünden...s.673. 


3.12. Sonuç 


Bu bölümde, Türkiye tarihinde önemli bir yere sahip olan ASALA terör 
örgütünün kuruluş asamasından baslanarak, örgütün amaç ve hedefleri, 
stratejisi, örgüt yapısı, tipik özellikleri, eylemleri, diger örgüt ve ülkelerle 
iliskileri ve nasıl etkisiz hale getirildigi incelenmeye çalısılmıstır. 

ASALA'ya ayrılan bu geniş bölümdeki bilgilerden yola çıkılarak yapılan analizler sonucunda asagıdaki degerlendirmelerin yapılması mümkündür. 

ASALA; 

• 
Türkiye’ye ve Türklere yönelik olarak, 1915 tehcirini soykırım seklinde 
istismar ederek birçok kanlı eylem gerçeklestirmistir. 
• 
Tüm bu kanlı eylemleri intikam duyguları gibi nedenlere dayandırarak 
tepki çekmemeyi ve hatta sözde Ermeni soykırımını gündeme 
oturtmayı basarmıstır. 
• 
Terör örgütü üyelerinin hemen hemen hiçbir eylem sırasında veya 
sonrasında yakalanmaması dikkat çekicidir ve bu durum örgütün 
diger ülkeler tarafından desteklendigi düsüncesinin bir göstergesi 
olarak görülmektedir. 
• 
Diger terör örgütlerine göre oldukça organize, etkinligi yüksek ve 
gizlilige azami derecede önem veren profesyonel bir örgüttür. 
• 
Bu özelligini destekçisi ülkelerin ve diger örgütlerin katkısı ile elde 
etmistir. ASALA’ya katkı saglayanlar bunu sadece “iyilik” olarak 
yapmamıslar, ASALA’ya yardımı kendi emellerini gerçeklestirmede bir 
basamak olarak görmüslerdir. 

• 
Kitlesel eylemlerden ziyade, genellikle nokta hedeflere yönelmeyi 
tercih etmistir. 
• 
Sözde Ermeni soykırımı iddialarını kabul ettirmenin dısında 
Türkiye'den tazminat ve toprak koparmayı nihai olarak hedeflemistir. 
• 
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte 1985 sonrasında etkinligini 
kaybetmistir. Örgütün bu sona, örgütsel nedenlerden ve/veya 
Türkiye’nin gerçeklestirdigi gizli eylemlerden dolayı geldigi görüsleri 
temelde hakimdir. 
• 
Sonuç olarak, ASALA’nın Ermeni meselesinin bugünkü durumuna 
gelmesinde önemli katkıları oldugu düsünülmektedir. Bu nedenle, bir 
sonraki bölüm önemli görülen bu konunun incelenmesine ayrılmıstır. 





BÖLÜM IV 



ASALA’NIN ERMENİ MESELESİ NE ETKİLERİ 


4.1. Giriş 

ASALA’nın Ermeni meselesindeki etkilerini iki farklı açıdan degerlendirmek mümkündür. Bunlardan birincisi, ASALA’ nın gerçeklestirdigi her terör olayı sonrasında sözde Ermeni soykırımı iddialarının dünya kamuoyu gündeminde kalması, ikincisi ise sözde Ermeni soykırımının unutturulmaması amacıyla Ermeni bilincinin canlı tutulması ve milliyetçilik duygularının arttırılmasıdır. Bu görüsler dogrultusunda ASALA’nın Ermeni meselesine etkileri kapsamlı bir sekilde asagıda incelenecektir. 

4.2. ASALA ile Baslatılan Kamuoyu Yaratma Faaliyetleri 

27 Ocak 1973'de Los Angeles'te Geourgen Yanikian isimli yaslı bir Ermeni, Türk Baskonsolosu Mehmet Baydar ile Yardımcısı Bahadır Demir'i öldürmüstür. Bu Ermeni sahsın öldürdügü kisiler ile hiçbir sorununun olmaması ve onları sadece Ermeni soykırımından "sorumlu devletin temsilcileri” oldugu için katletmesi dikkat çekmiş ve basın olayın geçmisiyle ilgili bilgi vermek amacıyla, asılsız Ermeni iddialarından uzun uzun bahsetmistir.1 

Yanikian, cinayetten önce bir mektup yazarak “ California Courier ” 
gazetesine göndermistir. Bu mektubun dikkat çekici kısımları su sekildedir: 

1 Ömer E. Lütem, Güncel Boyutuyla Ermeni Sorunu, Bilim ve Aklın Aydınlıgında Egitim Dergisi, Sayı 38, Nisan 2003, http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi38/lutem.htm 


Sizler bu mektubu okudugunuz zaman ben yeni bir savaş 
tarzını tatbike koymuş olacagım. Önden gidiyorum, bütün Ermeniler pesimden gelsin. Bunu yapacaklarına eminim. Çagımız gösteriyor ki, artık netice almanın 
tek yolu siddet hareketlerinden geçiyor. Ermenilerin uzun uykularından 
uyanmalarının ve kaba Türklerden onların anlayacagı dille konusarak 
haklarını almalarının vakti geldi. Türk hükümeti ile bu dünyada hiçbir 
millet münasebet kuramamalı. Türk hükümetinin temsilcisi sıfatıyla 
dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkan bütün kisiler yok edilmeli. 2 

Ermeni milliyetçileri, bu tür bir olay sonrasında soykırım iddialarının gündem de geniş yer tutmasını örnek alarak, benzer sekilde gündemde kalmak amacıyla Türk diplomatlarını katletmek üzere asırı sol egilimli ASALA terör örgütünü kurmus, Tasnaklar da buna paralel olarak Adalet Komandoları olarak bilinen JCAG isimli örgütü olusturmuslardır. 

1975 ile 1985 yılları arasında, ASALA agırlıklı olmak üzere, bu iki terör örgütü, genellikle Ermenilerin yogun bulundugu ülkelerde görev yapan, 4'ü büyükelçi 34 Türk diplomatını katletmistir. Gündem yaratacak ve gündemde uzun süre kalacak her bir olay, bu cinayetin neden islenmiş oldugunun açıklanması bahanesiyle soykırım iddialarının gündeme gelmesine vesile olmuş ve Ermenilerin bu gündem olusturma çabaları birçok ülkede basarıya ulasmıstır. 

Gündem yaratmadaki basarının ivmesiyle, asılsız soykırım iddiaları konusunda yayınlanmaya baslayan çok sayıda kitap, makale, belgesel film ve sergi gibi faaliyetlerin de katkısıyla, batı ülkeleri kamuoyunda Ermenilerin Türkler tarafından soykırımına ugratılmış oldugu hakkında genel bir kanı yerlesmistir. Bu fikir, Ermeni terörizmini izleyen yıllarda bazı ülke parlamentolarında asılsız Ermeni soykırımını tanıyan kararlar alınmasının veya bu kararların o ülke gündemine getirilmesinin baslıca nedenini olusturdugu düsünülmektedir. 

Yukarıda da belirtildigi gibi Ermeniler ASALA terörüyle soykırım tezini 
kabul ettirmeye çalısmıslar ve maalesef bunda da basarılı olmuslardır. 

2 http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=1011 


Batılılar, Ermenilerin teröre basvuracak cesareti göstermelerini, soykırıma 
ugramış olmanın kanıtı olarak kabul etmiş ve terörün vahsetine göz yummustur. 

Batılı ülkelerin teröre taviz veren tavrından cesaret alan Ermeniler; 3 

•  Soykırım olmadıgını söyleyen Dankwart Rustow, Tibor Halasi-Kun, J.C. Hurewitz, Halil Inalcık, Avigdor Levy, Stanford Shaw, Frank Tachau, Pierre Oberling, Bernard Lewis, Heath Lowry, Justin McCarthy, Alan Fischer ve Roderick Davison 4 gibi akademisyenleri baskı, tehditle ve terörle yıldırmıslar ve yıldırma kampanyaları sonucunda bu isimlerden bir kısmını sessizlestirmisler,

•  Agop Kevorkyan isimli bir Ermeni zengini, New York Üniversitesi'ne 30 
milyon TL bagıslayarak üniversitenin "Dogu Enstitüsü"nü kapattırmış 
ve yerine "Ermeni Dili ve Tarihi Enstitüsü"nün kurulmasını saglamıstır. 

•  Yayınevlerinin Ermeni tezleri aleyhine kitaplar çıkarmasını engellemisler, çıkan kitapları ise toplamıslar, 

•  Düzenledikleri toplantılarda karsı görüse imkân vermemisler, 1987'de 
soykırım kararı alması için Avrupa Parlamentosu’nun koridorlarında silahla dolasarak, milletvekillerinin toplantıya istirakini önlemisler, 

•  TARC (Türk-Amerika Barısma Konseyi) üyesi bir Ermeni'ye yapılan tehditler sonucunda, bu Ermeni’nin ailesini gizli bir adrese kaçırmasına ve hastalanmasına yol açmıslar, 

•  Sınırsız para harcayan lobilerle, yönetimleri ve meclisleri etki altına almıslar ve oylarını siyasi santaj amacıyla kullanmıslar, 

•  Satın aldıkları yüzlerce kisiye gerçegi yansıtmayan çarpıtmalarla dolu kitaplar yazdırmıslardır. 

Ermenilerin gerçegi yansıtmayan belgelerine örnek olarak Talat Pasa’ya ait oldugu iddia edilen telgraflar verilebilir. Bu noktada, uydurma oldugu ortaya çıkan ve Talat Pasa’nın “soykırımı emreden” gizli telgrafları ile ilgili olarak kısa bir bilgi vermek yararlı olacaktır. 


3 Gündüz Aktan, Beklemenin Yararları,

http://lactuel.be/detail.php?id=637 

4 http://www.eraren.org/bilgibankasi/tr/index2_1_2.htm 


Aram Andonian adlı bir Ermeni yazar bu telgrafların örneklerini 1920 yılında yayınlamış ve ayrıca bu telgraflar Talat Pasa’yı Berlin’de katleden Tehlirian’ı yargılayan mahkemeye de verilmistir. Mahkemede bu telgraflardan 5 tanesi söz konusu edilmis, ancak delil olarak kabul edilmedikleri gibi, otantik olup olmadıkları ile ilgili herhangi bir karara da varılamamıstır.5 

ASALA terörü ile baslatılan Batı’lı ülkelerde kamuoyu yaratma çalısmaları basarıya ulasmış ve ayrıca terör Ermeniler arasında da ortak bir bilincin olusmasına, milliyetçilik duygularının kabarmasına neden olmustur. 
Ermeniler istedikleri gündemi yakaladıktan sonra ise de, kamuoylarını 
etkilemeye, kendi yanlarına çekmeye çalısmıslardır. 

10 CU  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR



..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder