1 Ocak 2016 Cuma

ERMENİ SOYKIRMININ İÇ YÜZÜ.., BÖLÜM 1






ERMENİ SOYKIRIMININ İÇ YÜZÜ.., BÖLÜM 1





Emin ŞlKALIYEV *
* Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.



"... Nasıl haşhaş uyuşturucu bağımlılığın ham maddesi ise tarih de köktenci tavırların, etnik milliyetçiliğin ve ideolojilerin ham maddesi ... Eğer amaca uygun bir geçmiş yoksa, bu her zaman için yeniden icat edilebilir. Mazi meşrulaştınlır ve övünecek fazla bir şeyi olmayan şimdiki zamana şerefli bir arka plan sunar ... "

Marksist bir tarih felsefecisi olan Eric Hobsbawm'ın sözleri bunlar.


1930'lara kadar Pakistan diye bir sözcük yoktu. Ama profesyönel tarihçiler, İslamabad yönetimine "daha haşmetli bir geçmiş" sunabilmek için Pakistan'ın "Beş Bin Yıllık Tarihi" diye kitap yazabildiler.
Keza M.Ö.4. yüzyılda bir Yunan devletinin olmadığı, hatta Yunanistan coğrafyasını kaplayan ortak bir siyasi yapı da bulunmadığı, dolayısıyla Makedonya İmparatorluğu'nun Yunan karakterinden ve üzerinde Yunan hakimiyetinden söz edilemeyeceği Atina'da taraftar bulmadı ve Yunan siyasetçilerin Makedonya devletinden ismini kullanma hakkını dahi esirgemelerine üniversite destek verdi (Tarihselolarak Yunanlıların Makedonyalıları tıpkı bizim Moğollara bakışımız gibi barbarlar olarak gördüğü açık ... 
Atina'nın tavrı Anadolu'yu işgal eden Moğollar'ı gözardı edip Avrupa'ya yürüyen Atilla'yı sahiplenmenin bizim ruhumuzu okşamasına benzer bir durum). İsrail'in soykınm gerçeği üzerine yapılan bilimsel çalışmalara fazla iltifat etmediği, Hilberg'in ünlü çalışması başta olmak üzere pek çoğunun İbraniceye tercüme bile etmediği, Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı'nda Mançurya'daki harekatını okullarda "katliamdan arındınlmış" versiyonuyla okuttuğunu hatırlayalım. Batıdaki Marksistler Spartaküs'ün ismiyle özdeşleşen Roma köle isyanlarını sınıf
savaşının tarihi diye sundular. Türkiye'de de Celali isyanlarını, Şeyh Bedreddin'i aynı kalıba döktüler. Okullarda " I. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin müttefikleri yenildiği için Türkler de yenik sayıldı" diye okutulmuyor mu?

Kitap bombardımanına uğrayan Kürtler'e gidip de Med İmparatorluğu'yla ne alakalannın bulunduğunu sorarsak; ya da Berlin'e sığınmış göçmen Rus bilim adamlanna sipariş edilen araştırma sonucu Kürtler'in Totonik kavim ilan edilmesinin ardından Almanya'nın bölgeye akmasını manidar bulup bulmadıklarını ...

Ernest Renan da boşuna " Tarihi Çarpıtmak Ulus Olmanın ilk şartıdır " dememiş 1.

Ermeni Meselesine gelince; Ermeni propagandası gerçekleri " Andronyan Belgeleri " türünden hayal mahsulü belgelerle gizlemeye çalışmakta, Ermeniler'in katliama maruz kaldıkları iddiası ile zihinlerde istifham bulutları oluşturmaktadır. Gerçekte bütün çabaları Ermeni çetelerince hunharca icra edilen "Türklerin uğradıkları katliamı" unutturmak içindir. Bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da
Ermenilerce katledilen Müslümanlara ait toplu mezarlar dünya kamuoyunun gözleri önüne serilmektedir. Daha bilinmeyen niceleri de bulunmayı, soykınm müzelerinde sergilenmeyi beklemektedir.
Karanlık günler ne kadar unuttumlmak istense yine de zihinlerden silinmemek tedir. Asıl suçlu Ermeni toplumunu kışkırtan ve aldatan emperyalist devletlerdir. Günümüzde savaşların cephede değil, cephe gerisinde yürütüldüğü bir gerçektir. Ruslar'ın Doğu Anadolu'da açtıkları cephe de böyle bir cephe idi 2• 
Rusya İmparatorluğu' nun 1877-1878 Rus-Türk savaşında Osmanlıların tam bir yenilgiye uğratılmış bulunmasıyla kanıtlanan gücü Ermeni ayrılmacılığını besleyen bir etkendi. Rusların eninde sonunda Türkleri yenip tüm doğuyu (Anadolu'nun doğusunu) zapt edeceği bekleniyordu. 

1. Hürriyet gazetesi, 24 Eylül 2000.

2. ilter, Erdal, Ermeni ve Rus Mezalimi, s.7.



Doğuda bir Hıristiyan yönetiminin kurulmasından sonra bağımsız bir Ermenistan'ın kurulması sorununun çözümleneceğine inanılıyordu.
Ermeniler arasında, özellikle de genç kuşak, kentliler ve Ermeni papazları arasında ulusçu duygular belirgin biçimde gelişmeye başlamıştı. Bu duygular çoğu kez şaşılacak kadar açık biçimde ifade ediliyordu.

İstanbul Ermeni Patriği'nin kendisi, apaçık, "Ermenistan"ın Osmanlı İmparatorluğu' ndan ayrılmasını desteklemekteydi 3• 

Birinci Dünya Savaşı başlangıcında Rus hükümeti Ermeniler'i savaştan sonra birleşik ve bağımsız bir Ermeni Devleti kurulacağı vaadiyle cesaretlendirmişti 4• 

1915 Şubat'ında Tiflis'te düzenlenen ve bütün Ermeniler'i kapsayan Ulusal Ermeni Kongresi'nde açıklandığına göre, Taşnak Örgütü, Türkiye'deki Ermeniler'i silahlandırmak ve uygun bir zamanda onları ayaklandırmak amacıyla Rus Hükümetinden 200.000 Ruble yardım almıştır 5• 

Böyle bir durumda Ruslar, Osmanlı Devleti ile bir savaşa tutuştukları takdirde Ermeniler'in desteğini alacaklarından emindiler. Aynı durum Rusya'nın yanısıra diğer İtilaf Devletleri için de geçerliydi. Zira, özellikle, Doğu Anadolu'daki bazı Ermeniler daha önceleri onların kışkırtmasıyla defalarca isyan etmişlerdi.

Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla beraber, özellikle, Türkiye dışındaki Ermeni Teşkilatları Ermeniler'i Osmanlı Devleti'ne karşı İtilaf Devletleri'nin yanında savaşa çağırdılar. Ermeniler bu çağrılara uyarak hem İtilaf ordularına katıldılar, hem de kendini savunmaktan yoksun olan Anadolu' da isyanlar çıkartarak katliamlara giriştiler.

Osmanlı Hükümeti ilk başlarda isyanları bölgesel önlemlerle yerinde bastırmayı ve savunmada kalmayı tercih etti. Bu arada İstanbul' daki Ermeni Patriği' ne savaş sırasında asayişin temini için gerekli miktardajandarma bulundurulamayacağı, dolayısıyla Ermeniler tarafından bir karışıklık çıkartıldığında, " Ülke savunmasını sağlamak amacıyla sert önlemler almak zorunda kalınabileceği " anlatıldı.

3. Justin Mc Carthy, Ölüm ve Sürgün. s. 127-128.
4. Kent, Marian, Osmanlı İmparatorluğu'nun Sonu ve Büyük Güçler, s.114.
5. Salahi R.Sonyel, "Yeni Belgelerin ışığı Altında Ermeni Tehcirleri", Bel/eten. cilt- XXXVi, Sayı: 141, Ocak 1972, s. 41; ve  Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devletinde Gayrimüslim Teb'aııııı Yönetimi. s.195.




Osmanlı Meclisindeki Ermeni milletvekilleri de aynı şekilde uyarıldılar 6. 


Devlet bu kadar tahammül göstermekte kendini haklı görmekteydi. Zira Ermenileri Hıristiyan tebaası arasında kendine en sadık vatandaşlar olarak benimsemişti.  Ne var ki, hüsnü niyetli bu anlayış ve yapılan bütün ikazlara rağmen komiteciler faaliyetlerini görülmemiş şekilde devam ettirmeye kararlıydılar7•

Eğer bir devletin ordusu cephede savaşırken aynı devletin vatandaşları diğer ülkelerle işbirliği yaparak cephe gerisinde faaliyetlere girişirlerse devletler hukukuna göre bu "ihanet" kapsamında sayılıyor.

Böyle bir durumda Türk ordusunun cephe gerisinin daha fazla yıpratılmasını önlemek amacıyla o bölgedeki bozguncu unsuların hareket alanlarından ve yurt içinin kritik bölgelerinden çıkarılması için hazırlanan Tehcir Kanunu ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu' da yaşayan ve devlete karşı gelen halk bölgeden uzaklaştırılmıştır. 
Bu kanunla Ermeniler'in iddia ettikleri gibi onların katledilmeleri değil, iskan edilmeleri amaçlanmıştır8• 

Ama Osmanlı Hükümeti'nin Ermeniler'in genel isyanından sonra askeri bölgelerde başvurmak zorunda kaldığı yer değiştirme (Tehcir) tedbiri dünya kamuoyunda bir katliam görünümü altında verilmeye çalışılmaktadır

Tarih kitaplarının çoğunda, sadece Osmanlı'nın Ermeniler'i zorunlu göçe çıkarmasının sözü edilir. Tarihsel gelişmeler, geçmişinden soyutlanarak ele alınınca, Osmanlıların Ermenileri zorunlu göçe çıkartma kararı (elbette ki) akla aykın, sadece bir azınlık toplumuna karşı duyulan nefretten kaynaklanmış bir karar gibi görünür.

Aslında, Balkanlarda ve Kafkasyada olanların tarihçesinden, Osmanlılar, Doğu Anadolu'da (bir azınlığın çıkaracağı) ulusçu ayaklanmadan ve Rus istilasından neler beklemek gerektiğini öğrenmişlerdi.

6. Hürriyet gazetesi, 16 Ekim 2000
7. Kevorkyan, Dikran, Ermeni Meselesinde Telıcire Amil Olan Sebepler, s.300.
8. ilter, Erdal, a.g.e., s. 8.
9. ilter, Erdal. a.g.e., s.21.


Bulgaristan'da, Yunanistan'da ve Makedonya'da, aynı süreçler Türklerin kıyımdan geçirilmesiyle sonuçlanmıştı. Osmanlılar, Anadoluda farklı bir hal gerçekleşmesini bekleyebilirler miydi?
100 yıldan beri Ruslar, Müslümanları yurtlarından zorla uzaklaştırarak , yayılmış durmuşlardı. Kırım Tatarlarını ve Çerkesleri göçe zorlamışlardı. 

Güney Kafkasyada, Türkleri uzaklaştırıp ülkeye Ermenileri yerleştirmişlerdi. 1915'te Ruslar bir kez daha ileriye doğru yayılmaya girişmişlerdi. Ermeni ayaklanmacı toplulukları daha o zamandan baş kaldırma hareketini bütün Doğu Anadolu kapsamında başlatmışlardı, Müslüman köylüleri kıyımdan geçirmeye koyulmuşlardı ve hatta Van kentini ele geçirmişlerdi. Doğunun Müslümanları, bir Rus istilası durumunda, başlarına ne gelmesini bekleyebilirlerdi?

Bulgaristan ve Makedonya Türklerinin başına gelenlerin aynısını.

Osmanlı hükümeti, Osmanlı tarihinin öğrettiği dersleri bilmezlikten gelemezdi. Tarihsel gelişmeler bütünü içinde, Osmanlı Ermenilerinin zorla göçe çıkartılması, akla uygundu. Bunu söylemek, zorla sürgüne çıkartmaları ahlaksal açıdan da uygun görmek anlamına gelmez; Birinci Dünya Savaşı dönemindeki bütün yanların eylemleri öylesine insanlık dışı özellikler gösterir ki, bunlardan hiçbiri,
ilk taşı atacak durumda değildir. Ne var ki, Türklerin ve diğer Müslümanların uğradığı zorla göç ettirilmelerin ve ölüm telefatının tarihçesini incelerseniz, tarihsel süreç içinde bir bölüm olarak Ermenilerin zorla göç ettirilmesinin açıklamasını bulabilirsiniz 10.
Peki, zorunlu sevk ve iskanın başka ülkelerde örnekleri yok mu?

Zorunlu göç uygulamasına bazı büyük devletlerin de başvurduğunu gösteren pek çok örnek vardır ve bazı devletler savaş koşullarının dayatması karşısında vatandaşlarının bir kısmını zorunlu göçe tabi tutmuşlardır. Bazı örneklere bir göz atalım:
Ermenilerin 301 yılından itibaren Hıristiyanlığı kabul etmeleri üzerine onların Zerdüştiliği muhafazası için Sasaniler, Hıristiyanlığı benimsemeleri için de Romalılar büyük  baskılar yapmışlar ve II. Şapur birçok şehri yakıp yıktıktan sonra 70.000 civarındaki Ermeniyi Partiyaya sürmüştür.

10. Justin McCarthy. Ölüm ve Sürgün, s. 368-369.



V. asrın son çeyreğinde İran'ın bölgedeki Ermeniler üzerinde yoğunlaştırdığı dini savaşlar sonunda da bölge, Ermenilerden tamamen temizlenmek maksadıyla feodal aile reisleri uzaklaştırılmış, yerlerine Bizanslı memurlar yerleştirilmiş ve Ermeniler Trakya'ya sürü1erek yerlerine başkaları getirilmiştir.

VI. yüzyılın sonlarından VII. yüzyıl başlarına kadar Bizans İmparatoru Maurice bu sürgün faaliyetini devam ettirmiştir.

639-640'larda Sasani İmparatorluğunu yenerek Nahçıvan'a kadar ilerleyen Araplar, 642'de Dwin'i ele geçirmiş ve 35.000 kadar Ermeni 'yi sürmüşlerdir.

VIII. yüzyıl başlarından itibaren Araplar hakim olmakla ve bölge Arap valiler tarafından idare edilmekle birlikte, Bizansla olan kavgalar sona ermemiştir 11 .

Bizans İmparatoru II. Basileios, İmparatorluğun Müslüman devletlerle yapmakta olduğu mücadelelerin önemli bir cephesini oluşturan, Doğu Anadolu bölgesinde vasal Ermeni krallıklarının isyankar hareket ve davranışlarını hoş karşılamamak ta idi. Bu nedenle, Basileios söz konusu Ermeni memleketlerinin yönetimini doğrudan doğruya Bizans'a bağlamak amacıyla kuvvetli ve kalabalık bir ordu ile harekete geçerek, Doğu Anadoluya gelip Van'ı ilhak ettiğini ilan ettikten sonra bu bölgede oturan 40.000 Ermeni'yi, Bizans'ın geleneksel siyaseti uyarınca göçe zorlamıştır 12•

Moğol istilası sırasında birçok Ermeni Kazan, Astrahan taraflarına götürülürken, Hulagü Han da bir kısmını Halep, Humus, Hama ve Şam seferlerine iştirak ettirmek üzere 1250 yılında Suriye'ye götürmüştür.

11. Süslü, Azmi, Ermeni/er ve 1915 Telıeir O/ayı, s.100; ve kaynak için bkz. Urfalı Mateos vekayinamesi, s.33-39.
12. Kürkçüoğlu, Erol, Ortaçağ'da Bizans ve İrmı'ııı Ermeni Siyaseıi, s.43.


Osmanlı Devleti medeniyetin doruğuna çıkarken Avrupa'da veya Avrupalının gittiği yerlerde XUI.-XVI. yüzyıllarda din, mezhep kavgalarıyla veya katliamları İle meşgul olunmuş; Haçlılar Filistin' de Müslüman esirleri kılıçtan geçirirken, İspanya' da engizisyonun dehşetli ve Müslüman Arapların soykırımı devam ederken,Fransa' da Kralın emriyle Protestanlar katledilirken, İspanya ve İtalya'
daki Museviler, Avrupalının zulüm ve vahşetinden tam bir dinler hürriyetinin yaşandığı Osmanlı Devletine sığınmışlar ve İstanbul, Selanik ve Tiberya gölü çevresine yerleştirilmişlerdir (1492).

1746'da çıkan Osmanlı-İran Savaşları sırasında İranlılar, ordunun önünü boşaltmak amacıyla 24.000 Ermeni'yi İran'a sürmüş ve bunların bir kısmı yolda helak olmuştur. Savaş devam ederken bir kısım Ermeni de Kırım, Lehistan ve Hazar Denizi' nin kuzeyine göç etmiştir. 1778'de Kırımda bulunan 75.000 civarındaki Ermeni ailesi Steplere sürülmüş ve bunların birçoğu soğuktan helak olmuştur.
Osmanlı Devletinin i. Dünya Savaşı sırasında 1.500.000 Ermeni'yi katlettiğini, 1.000.000'unu zorla Müslüman ettiğini ileri süren Ermeniler ve Batılı destekçileri, 1.000.000'dan fazla Müslüman'ın Doğu Anadolul3 ve Kafkaslar'da14 katledildiğini ve bir o kadarının da yerlerinden, yurtlarından edilerek sürüldüğünü gözardı etmişlerdir.

Bu sonunculardan İngilizler, Sudan'ı işgal ettiklerinde burada eli silah tutan herkesin kökünü kazımaktan, 1849-1851 yıllarında İrlanda'dan gıda maddelerini dışarı çıkararak 400.000 insanı açlıktan öldürmekten ve 1841-1911 yılları arasında aynı İrlanda'nın nüfusunu 8.196.597'den 4.381.951'e düşürerek sadece 1846-1848 yılları arasında 3.000.000 İrlandalı'yı açlıktan ölüme terk etmekten ve 100 yıl süren Hıristiyan işgalinde yüzbinlerce Hintliyi katletmekten kendilerini alamamışlardır. Yine Ermenilerin koruyuculuğunu yapan Fransa da Kuzey Afrika'daki Tunus ve Cezayir'in istiklal mücadeleleri sırasında 1.000.000'dan fazla Müslümanı öldürmekten geri durmamıştır. Aynı şekilde Ermenileri destekleyen, kışkırtan ve öne süren Ruslar ise 1878'de ve  II. Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Kırımlı Türkü Sibirya'ya sürmüş, 


13. Süslü, Azmi, a.g.e., s. 100- 101.

14. Kaynak için bkz. Cemil Hasanov, 1918 yılı ilkbahan Azerb.-da Ermeni .s.527-540; Cemi! Hasanov, Beyaz Lekelerin Siyah Gölgesi, s.ı 7; Hüseyin Baykara, Azerb. istiklal Müc.Tarihi, s.227.

2.Cİ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEK


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder