8 Ocak 2016 Cuma

ASALA ve PKK İlişkisi - I -







ASALA ve PKK İlişkisi - I - 



07 Eylül 2012 Cuma

Biz hepimiz, topyekun Mehmetçiğiz biz hepimiz Türk oğlu Türküz demenin zamanlarındayız diye düşünüyorum artık. Biz hepimiz Ermeniyiz diye bağıranları tek vücut olanları, dağdakilerle sarmaş dolaş olanları bağrımıza bastığımız gibi artık hepimiz biliyoruz ki ama aslında bilmiyormuşuz biz gerçekten Ermeniymişiz. Biz Türk olmaktan korkan bunu dile getiremeyen bir azınlıkmışız da haberimiz yokmuş. Burada bana kızanlarınızın sesleri kulaklarıma geliyor. Tamam haklısınız biz hepimiz Ermeni değilsek biz teröre destek vermiyorsak biz aslında sinmediysek susturulmadıysak bu vatan topraklarında bunlar bizden daha rahat nasıl gezerler, nasıl özgürce, korkusuzca askere, polise, vatandaşa ve neredeyse bebeğe varan zulumler yapmaktadırlar. Canlarından biri gittiğinde hemen bütünleşerek insan hakkı adı altında yollara dökülmektedirler. Onca şehitler onca katller olduğu halde vatan sağolsun diyen bir millet daha var mıdır? Ben artık şuna inanıyorum Vatan Sağolsun diye diye bitirilecek tek ülke ve millet biz olacağız.

Bu yazı dizimde özellikle ülkemiz üzerinde 30 hatta 50 yıldır dönen oyunların başaktörlerince yardımcı figüranların tamamının aslında sözde Anadolu’ya vatanımız diyen ama bunu derken de dış güçlerle birbirinin uzantısı terör örgütleriyle evet Mehmetçiğimizi evet Türklüğümüzü bitirmeye çalışılan bir grubun içinde gerçekten azınlıkmışız. Yıllardır bu nefret bu kin bitmemiş neden hep aynı uzantılar hep aynı zihniyet. Terörün her türlüsü insan kıyımıdır, bir milletin yok edilmesidir. Türklük kaybedilmeye çalışılırken bölünmeler kabul edilerek sineye çekilerek ver kurtul politikası ile biz nereye gidiyoruz.  Ben Türküm diye ne mutlu türküm diyene demeye korkuyorsam, hoşgörü denen aslında bir tarafın köle konumuna düşürüldüğü aslında birinin özgürlüğünün başladığı yerde başkasının özgürlüğünün bittiği bir zamanda isek, elektrik, sağlık ve vergi konularında bir taraf vergilerden dahil muaf tutuluyor ve şehidin ödenmeyen faturası takip edilerek icra durumuna geldiği bildiriliyorsa, tarihimiz unutturulmaya çalışılıyorsa, demiryollarımın yapımı bazı topraklar, tavizler karşılığında dış ülkelere veriliyorsa, iletişimim başkalarınca dinleniyor ve gizliliğim kalmadıysa, yediğim artık doğal olmayıp bozuk tohumlardan yapılıyorsa tadı kalmamışsa ve kanser oluyorsa ülkemin insanı, adına organik denen aslında sadece kandırmaca olan besinlerle besleniyorsam, hormonlarım bozuluyorsa bu psikolojik değişimim yanında bedenler olarak da değişmekte olduğumu gösterirken artık diyorum  ki biz gerçekten kimiz gerçekten de Ermeni’miyiz !

Bu konudaki yazı dizimi köşemde birkaç bölümde ele alacağım. İçerik  olarak tarihi gerçeklerden alacağım bilgilendirmelerle donatacağım yazı dizimi ASALA ve PKK’yı yani bizim Ermenileşmemizi işleyeceğim

Öncelikle terörizmle başlayalım isterseniz aslında hepimiz biliriz bunu. Terörizm, bir teoriye, felsefeye veya ideolojiye dayanılarak siyasi amaçlarla, iradi olarak terör ve şiddetin düzenli ve hesaplı bir şekilde kullanılarak, savaş veya diplomasi ile kazanılmayan hedefleri elde etmektir. Terörizm, geleneksel savaş veya savaşım yöntemleriyle ulaşılacak sonuçların peşinde değildir. Teröristler, bir alanı-mekanı zapt etmezler. Rakiplerin güçlerini tümüyle yok etmezler. Zaten çoğu kez bunu yapacak güçleri de yoktur. Onun yerine eylemleriyle, bu kitle iletişimi çağında bir davaya ya da siyasal anlaşmazlığa dikkat çekmek isterler.

Ceza Hukukunu Birleştirme Konferansları’nın üçüncüsünde yani 1930 Brüksel Konferansı’nda terörizm (tedhişçilik) kavramının ilk defa tarifi yapılmaya çalışılmış ve terörizm eylemlerine “müşterek tehlike yaratabilecek nitelikte herhangi bir aracın kasten kullanılması” ölçütü getirilmiştir. En geniş terörizm tanımlarından birisi de, İslam Konferansı Örgütü tarafından benimsenmiştir. Buna göre: Terörizm saik ve kasdına bakılmaksızın halkı terörize etmek veya ona zarar verme tehdidinde bulunmak veya halkın yaşamları, onurları, özgürlükleri, güvenlikleri veya haklarını tehlikeye atmak veya çevreyi, bir kamu hizmetini veya kamu veya özel mülkü zarara maruz bırakma veya onları işgal etme veya onlara el koyma veya bir ulusal kaynağı veya uluslar arası hizmetleri tehlikeye atma ya da bağımsız devletlerin istikrar, ülke bütünlüğü, siyasal birliği veya egemenliklerini tehdit etme amacıyla bir bireysel veya toplu suç planını gerçekleştirmek için işlenen her türlü şiddet eylemi ile bu tür eylem tehdidinde bulunmadır. Terörizmi anatomik şiddetten ayıran özellik, bir örgüt tarafından organize edilmesi ve hedeflerinin kesin olmasıdır. Kitlesel şiddet ise önceden planlanmış ve kontrolsüzdür, kendiliğinden ve aniden oluşur. Rasyonel şekilde hareket edilmesi ve kesin bir programı olması şart değildir. Terörizm temel itibari ile siyasi otoriteyi zayıflatmak, devrim ya da karşı devrim hareketini başlatmaktır. Terörizmin sürekli olarak kullandığı yöntem, mevcut siyasal sistem ve hükümetin artık güvenli sağlayamadığı ve kolaylıkla zaafa uğratabileceği, kendilerini devletten daha güçlü olduğu fikrini kitlelere işlemeye çalışmaktır.

Terörizm sorununu teşkil eden nedenler siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal açıdan incelendiğinde: Milli şuurdaki zayıflamalar, etnik ayrılıklar ve ırka ya da dine dayalı hoşgörüsüzlükler, ekonomik koşullar (ekonomik ve mali krizler, bölgeler arasındaki dengesiz dağılım, işsizlik, vs…), sosyal yapının bozulması, göç, kültürel yozlaşma, eğitim eksikliği, otorite boşlukları, yasal boşluklar, birey veya toplumda ahlaki çöküntü, güvenlik zafiyetleri, istismara açık toplumsal sorunların varlığı, demokrasi ile toplum güvenliği ve temel hakların güvence altında tutulması arasındaki dengenin hassaslığını yitirmesi, siyasi kısıtlamalar ve uluslararası destekler olarak sıralanabilir.

2 Cİ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR
http://www.habername.com/yazi-inci-kayar-asala-ve-pkk-iliskisi-i--8911.htm





***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder