ASALA’nın Terör Faaliyetleri
ASALA tarafından yapılan suikast ve bombalı saldırıların çoğu iki veya dört militandan oluşan timler tarafından yapılmıştır. ASALA’nın eylemleri, JCAG-ARA ile kıyaslandığında daha etkisizdi. JCAG-ARA kadar profesyonel değildi, daha çok bombalı saldırı yöntemini tercih etmekteydi.
Hagopyan’a ASALA’nın faaliyetleri için “kolay” memleketleri seçmeye çalışıp
çalışmadıkları sorulduğunda, “Gerçekten eylem yapmak isteyen için her memleket kolaydır” cevap vermiştir. Ancak teröristlere karşı ılımlı bir politika izleyen, açık demokrasiye sahip ülkelerin (mesela Fransa), yakalanan teröristlere ağır cezaları veren ABD gibi ülkelerden çok daha “kolay” olduğu muhakkaktır. Kapalı demokrasilere sahip Doğu Bloğu ülkelerinde ise çok daha az olay meydana gelmiştir. Zira Ermeni failler, 1979 yılında, Moskova metrosuna bomba koyduklarında, Sovyetlerce hemen idam edilmişti.
The Reality, ASALA’nın genel tarihini üç döneme ayırmaktadır. 1975’den 1980’in
başına kadar olan birinci safha ki bu dönemde öne çıkan “bütün Ermeni halkını
yanlış yönlendirme amacıyla yalanların, uydurmaların ve sloganların ortaya
atıldığı safhadır.” 1980’in başlarından 1981 sonbaharına kadar olan ikinci dönem ise “örgüte yeni üyelerin kazandırılması nedeniyle saldırılardaki yüksek başarı aşamasıdır.” 1981’in sonlarından, ASALA’nın 15 Temmuz 1983’deki çözülüşüne kadarki üçüncü dönemde ise, “halk karşıtı militarizm ve ahlaksızlık ile kötü niyet” öne çıkmaktaydı.
ASALA’DA BİRİNCİ DÖNEM
Birinci dönem esnasında, ASALA saldırılarının pek çoğunu yönlendiren kişi Hagop Darakçıyan idi. The Reality, Darakçıyan’a ASALA’nın kurucularından biri olarak atıfta bulunmaktadır. Daha da önemlisi O, örgütün operasyonel saldırılarının niteliksel başarılarından sorumluydu. Darakçıyan, 16 Şubat 1976 tarihinde, Türk Elçiliği’nin Birinci Sekreteri Oktar Cirit’i, Beyrut’un Hama bölgesinde susturucu takılmış bir silahla öldürdü. Bununla birlikte, onun en büyük hususiyeti Hagopyan’ın yokluğunda örgütü sevk ve idare etmesinin yanında, Türk hedeflerine karşı saldırıları sürdürmesiydi. Hagopyan, 1976 yılında, daha önceleri içinde bulunduğu Filistin direniş gruplarındaki bir çatışmada yaralandı. Tedavi için Lübnan’ı terk eden Hagopyan, 1977 yılında dönünceye kadar Darakçıyan örgütün faaliyetlerinden sorumlu tek kişiydi. The Reality’ye göre, Darakçıyan, örgütün lideri gibi ASALA’nın Batı Avrupa’daki tüm saldırılarını yönlendiren kişiydi. 1979’a gelindiğinde ise lösemi hastası olmasından dolayı, Darakçıyan’ın örgütsel işlerle ilgili çalışmaları ve operasyonel etkinliği büyük oranda azaldı.
ASALA’DA İKİNCİ DÖNEM
Şehit İdari Ateşe Galip Özmen
Darakçıyan’ ın hastalığının iyiden iyiye kötüleşmesi, örgüte yeni elemanların
katılımını zorunlu kıldı. Bu süre zarfında Suzy Mahseredciyan, Monte Melkonyan,
Pierre Gülümyan, Mardiros Jamgoçyan ve Haçik Havariyan gibi isimler ASALA’ya
katıldılar. Bu şahısların hemen hemen hepsi bir şekilde örgüt için önemli
eylemlerde bulunmuşlardır. Yeni elemanların katılımıyla ASALA daha iyi şekilde
teşkilatlandı. Örneğin büro açtı, radyo yayını yaptı, mecmua yayımladı ve en
önemlisi örgüte yeni elemanlar kattı. Sonuç olarak, bu dönemde ASALA’nın
faaliyetleri daha etkili oldu. Her ne kadar bütün kontrol Hagopyan’ın elinde
olsa da yine bu safhada ASALA Ermenistan dergisini yayınlamaya başladı.
The Times’da yayınlanan ve Monte Melkonyan’ın biyografisini veren bir yazıya
göre O, Milano’daki bir bombalama olayında bizzat bulunmuş, Paris baskınında
görev alan teröristleri de eğitmişti. Yazıdaki asıl ilgi çekici husus ise, onun
Atina’da idari ataşe Galip Özmen ile kızı Neslihan Özmen’in öldürülmesi olayında
bizzat bulunmasıydı.
1980’lerde örgüt, Lübnan’daki bir eğitim kampında ilk sürekli askeri destek
kuvvetini oluşturdu. Bu şekilde oluşturulan bir alt yapı sayesinde -merkezi
kadro kurmay heyeti, iletişim vasıtaları, propaganda ve eğitim tesisleri ile-
askere alınanların sayısı artmaya başladı. Belirtilen yılda, Fransız Ermeni
Milli Hareketi’nden ASALA’ya katılmalar oldu. Bu dönemde katılanlar arasında
Pierre Gülümyan da vardı. Monte Melkonyan’ın yoğun çabaları sayesinde, ASALA ile İran’daki Ermeni eylemciler arasında örgütsel ilişki kuruldu. Kanada ve Büyük Britanya’daki Ermeniler de dâhil olmak üzere, diasporadaki bütün Ermeni gruplar, açıkça ASALA’yı desteklerini ifade etmeye başladılar.
İkinci dönemin 1981 sonbaharında sona ermesinde çeşitli etkenler rol oynarken,
bu faktörlerin hemen hepsi doğrudan ya da dolaylı olarak Hagopyan ile
alakalıydı. Örgüt içinde Hagopyan ve onunla aynı fikirleri paylaşıp birlikte
hareket eden az sayıdaki eleman ile çoğunluğu oluşturan fakat dikkate alınmayan grup arasındaki “ikilik-hizipleşme” bu faktörlerden biriydi. Diğer bir etken ise, ASALA’nın kurucularından Hagop Darakçıyan’ın 17 Mart 1981 tarihinde lösemiden ölmesiydi. Hagopyan’ın yokluğunda örgütü tek başına idare eden ve ASALA saldırılarını devam ettiren birisinin ölmesi, Hagopyan’ı dengeleyen unsurlardan birinin kaybedilmesiydi. Hagopyan, örgüt içindeki kontrolünü devam ettirmek için kendisi gibi düşünen ve hareket eden Haçik Havariyan ile Vicken Ayvazyan’ı kullandı. Ancak Havariyan ve Ayvazyan’ ın muhalif kanada yönelik izole edici davranışları, örgüt içindeki huzursuzluğu iyice arttırdı. Söz konusu dönemin bitmesindeki diğer bir neden ise, Türkiye’ye karşı yapılan saldırılarda meydana gelen eksen kaymasıdır.
Dış etken olarak, faaliyetler, Türkiye karşıtı hedeflere yönelik saldırılarda yakalanan ASALA militanlarını yargılayıp, tutuklayan devletlere yönelmiştir. Örneğin, 3 Ekim 1980 tarihinde bir Cenevre Oteli’nde Alek Yenikomşiyan ile Suzy Mahseredciyan tarafından hazırlanan bombanın kaza sonucu patlaması ve bunların yakalanıp tutuklanmaları üzerine, Hagopyan’ın emri ile İsviçre hedeflerine karşı saldırılar serisi başladı.
Ermeni diasporası bağlamında dahili plandaki etken ise, Hagopyan’ın tarihi
Taşnak Partisi üyelerine karşı saldırı emri vermesi ASALA’nın diaspora içindeki
konumunu hızla zayıflatmıştır. ASALA için bu dönemdeki en bilinen ve Ermeni
meselesi hususunda en etkili reklam yapmasını sağlayan eylem ise Van Operasyonu adını verdikleri 24 Eylül 1981 tarihli Paris’teki Türk Konsolosluğu’nun işgal edilmesi olayıydı. Bu dönem, Van Operasyonu ile sona erdi.
ASALA’DA ÜÇÜNCÜ DÖNEM
ASALA’nın 1981’in sonlarından Temmuz 1983’deki bölünmeye kadarki dönem üçüncü ve nihai safhadır. Söz konusu dönemde örgüt elemanları arasındaki birbirlerine karşı olan güvenin azaldığı ve husumetin ise had safhaya ulaştığı görülmektedir.
Bunun sonucu olarak ise örgüt kendi militanlarına karşı da olmak üzere intikam
amaçlı saldırılarda bulunmuştur. İlk iki dönemde de olduğu üzere, bu safhada da etkin olan husus Hagopyan’ın kişiliği ve yönetim tarzıydı. The Reality yazarına göre “Hagopyan’dan kaynaklanan örgüt içindeki ikiliğe rağmen, ulusal duygularla yapılan eylemler dönemi sona eriyor; Hagopyan ’ın ASALA’yı demir yumruğuyla yönettiği yeni bir devir başlıyordu.”
Nihai safhanın en önemli özelliği ise, Hagopyan’ın yukarıda bahsedilen yönetim
tarzının bazı ASALA elemanları tarafından da benimsenip uygulanmasıydı.
Özellikle Haçik Havariyan, Vicken Ayvazyan ve Varaujan Garbidyan gibi isimler
Hagopyan’la birlikte hareket ettiler. Haziran 1982’deki İsrail’in Lübnan’ın
işgalini takiben ASALA liderliğinin Beyrut’tan güvenlik için Şam’a taşınmasını
takiben Havariyan, Hagopyan’ın vekili gibi hareket etmeye başladı. Bu dönemde
örgütü finanse eden fonlar da oldukça sınırlıydı ve ASALA elemanlarına yönelik
çok daha sıkı bir disiplin uygulandı. Militanların şahsi haberleşmeleri sansüre
uğradı, çoğu zaman yazışmaları yok edildi, örgüt elemanlarının odalarından
çıkmaları engellendi, yiyecek, para ve kimliklerine el konuldu.
http://www.terororgutleri.com
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder