23 Aralık 2014 Salı

Taşnak Partisi'nin Yakını Tarih Analizi ASALA YAN ÖRGÜTLERİ JCAG-ARA



Taşnak Partisi'nin Yakını Tarih Analizi 
Taşnak ve JCAG-ARA’nın Örgüt Yapısı
JCAG-ARA     





Taşnak Partisi’nin Yakını Tarih Analizi   



Ghevond Touryan

1970’li yıllara değin, Taşnak Partisi’nde belirlenen ve uygulanan politikalarda 
esas “Sovyet Ermenistan’ının kurtuluşu ve bağımsızlığı” idi. Bu nedenle, 
Sovyetler Birliği’ne yönelik düşmanlıkları öncelik alıyordu. Sovyet Ermeni 
stanı’nı tutan veya destekleyenlere karşı acımasız bir mücadele veriyorlardı. 24 
Eylül 1933 tarihinde, New York Kutsal Haç Ermeni Kilisesi Başpiskoposu Ghevond (Leon) Touryan’ın Noel Ayini sırasında Mardiros Leylekyan ve Nishan Sarkisyan isimli Taşnak fedaileri  tarafından öldürülmesinin sebebi, adı geçenin Sovyet Ermenistanı’ndaki durumu onaylaması ve onları desteklemesiydi.

1970’lerden sonra, yıkılan Ermeni Cumhuriyeti’ni kuran yaşlı lider ve kadroların 
ölmeleri üzerine Taşnak’ın yukarıdaki politikasında değişikliler görülmeye 
başlandı. Artık düşmanlıkları, Sovyetler Birliği’nden Türkiye’ye ve Türklere 
yöneldi. JCAG’ın kurulmasında değişen bu politika çok önemli bir etkendir. 
Taşnak ve özellikle bu terör grubunun propaganda organı Aztag Şapatoryag 
“Günümüz kurtuluş mücadelelerinde son umut ve çıkış yolu terörizmdir” diyerek 
terörü ilan ediyordu. Lizbon Baskını, Taşnak yayın organlarının bütün 
propagandalarına rağmen bir başarısızlık olarak görüldü. Bu olaydan sonra 
JCAG’ın adı, ARA olarak değiştirilmek zorunda kalındı. Özellikle 1984 yılında 
militanlardan Sasunyan’ın tutuklanıp, mahkûm edilmesi örgüt politikasına büyük bir darbe vurdu. Örgüt ABD’de doğan Ermenilerin desteğini yitirdi. Parti, sadece terörü destekleyen Lübnanlı Ermenilerin kontrolüne geçti. Bu durum Büro ve Merkez Komiteleri üst yönetimleri arasındaki çatışmaları arttırdı. Örgütün üst 
yönetimi ikiye ayrıldı. Lübnan Merkez Komitesi’nin temsilci ve yöneticileri ise, 
Beyrut’ta öldürüldü. 1985 yılının sonlarına doğru, artık bütünlükten söz 
edilemez oldu. Örgütün bu duruma gelmesine iki şey etken oldu. 

Birincisi, 

Taşnak yöneticilerinin bazı devletlerin gizli servisleriyle ilişkilerini açıklaması ve bu servislerin Ermenileri elde etme çabalarının ortaya çıkmasıydı. 

İkinci neden ise, ASALA- Taşnak mücadelesinin artarak devam etmesiydi. ASALA, Taşnak yöneticileri için “Ermenilerin kanını emen ve kurutan parazitler” diyordu. 
Günümüzde Taşnak Partisi’ne göre Türkiye ve Türklerle barışıp, iyi ilişkiler 
içinde olmanın en önemli şartı, Türkiye’nin Ermeni soykırımını kabul edip, Sevr 
Anlaşması’nın şartlarını yerine getirmesidir. Türkiye ve Ermenistan 
ilişkilerinin de normalleşmesinin Sevr’in uygulanmasıyla mümkün olabileceğini 
belirtmektedirler.


Taşnak ve JCAG-ARA’nın Örgüt Yapısı   


Sarkis Zeitliyan

Taşnak örgütünün tepesinde, I. Dünya Savaşı’ndan beri, “Büro” vardı. Beş ve 
sekiz arası değişen üyeden oluşan bu “Büro”, son derece merkezileşmiş Taşnak 
Partisi içindeki hemen hemen tüm iktidarı elinde bulunduruyordu. “Büro”, örgütün 
en üst organıdır. Örgüt yönetimi, Büro’nun aldığı kararlar sonrasında 
gerçekleşir. Büro, görünüşte kolektif liderlik şeklindedir. Büro, Kaliforniya 
(ABD), Fransa ve İran’dan birer, Lübnan’dan katılan beş üyeden oluşmaktaydı. 
Lübnan İç Savaşı’na kadar Büro, buradaydı. İç savaş nedeniyle, sırasıyla ABD, 
Yunanistan ve Fransa’ya taşındı. Büro üyeleri, yönetim esasları ve kararları 
kesinlikle gizlidir ve bilinmez. Büro, JCAG-ARA saldırıları sırasında, 
Yunanistan’da faaliyet gösteren İran doğumlu bir Ermeni işadamı olan Hrarir 
Marukhiyan tarafından yönetiliyordu. Büro’nun diğer bilinen üyeleri ise Lübnanlı 
Sarkis Zeitliyan, Abraham ‘‘Apo’’ Aşçiyan ve Sarkis Aznavuryan’dı. Aşçiyan’ın 
bir zamanlar JCAG’ın başkanı olduğu da söylenir. Taşnak Partisinin üyelerini 
disipline etme konusundaki açık istekliliğinin bir başka göstergesi, parti 
içindeki pozisyonu ve rütbesine karşın Aşçiyan’ın, ABD içinde Türk hedeflerine 
yönelik saldırıların devam edip etmemesi hususunda Marukhiyan ve Zeitliyan’la 
anlaşmazlığa düşmesi sonucu kaçırılıp idam edilmesiydi. Aşçiyan’ın öldürülmesini ASALA, Taşnak (JCAG) içindeki sağcı ve solcu hizipler arasındaki çekişmeden kaynaklandığını duyurmuştur. Merkez Komitesi, örgütün en üst yönetim organıdır. 
Büro ile yerel gruplar ve örgütler arasındaki bağı teşkil eder. Ermenilerin 
nüfus bakımından yoğun olduğu yerlerde kuruludur. Lübnan ve Fransa’da birer 
“Merkez Komitesi” olmasına karşın, ABD’de “Batı Kesimi ve Doğu Kesimi Merkez 
Komiteleri” adı altında iki komite bulunmaktaydı. Bu yapının altında Ermeni 
Gençlik Federasyonu, Gençlik Örgütü vb gibi çeşitli organlar vardı.

Merkez komitelerine ayrıca, propaganda ve yayın, hukuk, mali, askeri, eğitim ve Ermeni göçünü denetleme komitesi adı altında çeşitli hizmet birimleri bağlıdır. 
Bunlar genellikle bilgi ve teknik hizmet üniteleridir. Bu arada dünya genelinde 
Ermenilerin (Gizli Ermeni Ordusu) Taşnak Partisi’nin nasıl teşkilatlandıklarına 
dair en önemli örneklerden birisi de Pehlevi dönemi İran istihbarat örgütü 
SAVAK’ın başkanlığını yapan General Hüseyin Ferdust’un anılarında yer 
almaktadır. İstihbarat başkanı olduğu dönemde İran’daki gizli Ermeni ordusunun lideri ile iki defa görüşen General, ona Ermenilerin yerel ve dünya genelindeki çalışmaları hakkında sorular sormuştur. 

Aldığı cevaba göre, gizli ordu lideri Ermeni, bir merkez heyeti (Büro) tarafından atandığını ve genellikle ölene kadar bu görevde kaldıklarını ifade etmiştir. Onun konuşmalarından özellikle Türk ve Türkiye düşmanlığının had safhada olduğunu fark eden General, uluslararası arenada nasıl çalıştıkları sorusuna ise o şöyle cevap vermiştir: “Her ülkede gizli ordu yoktur. Zira birçok ülkede Ermeniler çok az sayıdadır. Ancak bu azınlık Ermeniler de savunmasız olduklarından dolayı Dünya Gizli Ermeni Ordusu tarafından himaye edilmektedir. Genellikle kararlar bu kurul, heyet tarafından alınır. 
Türkiyeli bir Ermeni, Ermeni davası için Filipin’de her hangi birisinin 
öldürülmesiyle görevlendirilebilir.” İran Gizli Ermeni Ordusu Lideri devamla, 
Türkiye’nin Ermeni topraklarının önemli bir kısmını işgal ettiğini ve 
milyonlarca Ermeni’nin ölümünden sorumlu olduğunu ifade eder. Ayrıca, dünyadaki söz konusu bu gizli ordunun esas hedeflerinden birisinin de Türkiye olduğunu söylemekten geri durmaz.




JCAG-ARA   


20 Ocak 1975 tarihinde ASALA tarafından yapılan ilk saldırının başlamasından 
sonra çok geçmeden, Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları, dünyadaki diğer terör örgütleri içerisindeki sıralamada en yüksek “başarı ortalamasıyla” on yıllık 
saldırı dönemini yürüttü. Bir üst düzey FBI görevlisinin sözlerinde, “Adalet 
Komandoları suikast faaliyetlerinde başarılı bir örgüt olarak bilinir. Ne zaman 
onlar bir saldırı yapsa, muhakkak birisi ölür” JCAG (Justice Commandos Of The 
Armeinan Genocide – Armenian Revolutionary Army – Ermeni Soykırımı Adalet 
Komandoları – Ermeni Devrimci Ordusu), sonradan ARA olarak adlandırıldı ve 
JCAG-ARA olarak birlikte anılır oldu.

Taşnaklar, 1975’ten sonra, hareketli ve genç taraftarlarının, çok daha dinamik 
ASALA’ya kaymasını önlemek amacıyla kendi terörist örgütlerini kurdular. Hangi 
saldırının ASALA, hangisinin JCAG-ARA tarafından yapıldığı, Taşnakların 
kontrolündeki basın yayın organlarının haberlerinden anlaşılmaktaydı. Yaptıkları 
eylemler sırasında ölen veya yakalanan JCAG üyeleri Taşnak basınında inanılmaz bir övgü görürken, ASALA militanlarından hemen hemen hiç bahsedilmemekteydi. 

Hampig Sasunyan, Lizbon Beşlisi ve Büyükelçi Galip Balkar’ın katillerine 
gösterilen alaka söz konusu hususa güzel örnekler teşkil etmektedir.

JCAG-ARA adı altındaki saldırılar, ASALA tarafından sahip çıkılan ilk saldırıdan 
yani 20 Ocak 1975 tarihinde Beyrut’taki Dünya Kiliseler Konseyi bürolarının 
bombalanmasını takiben tam dokuz ay sonra, 22 Ekim 1975 tarihinde başladı. 
Saldırılara başlama, militanların seçimi ve onların eğitimi, JCAG-ARA 
saldırılarının alâmetifarikası olan hedefin takip ve tarassudu konusunda 
örgütsel hazırlıklar göz önüne alındığında dokuz ay gibi bir hazırlık süresi 
fazla bir zaman değildir. 14 Temmuz 1983 tarihinde başlayan, ARA adı altında 
gerçekleştirilen saldırılar dâhil olmak üzere, JCAG-ARA saldırıları 1986 
Kasımı’na kadar devam etmiştir. ASALA ile kıyaslandığında JCAG çok daha 
karanlıkta kalan bir örgüt konumundadır. Bu, JCAG’ın ASALA gibi bağımsız bir 
örgüt olmayıp Taşnakların bir alt birimi olması ve yapacağı faaliyetlerin ana 
kuruluşun müsaadesine bağlı olmasından kaynaklanmaktadır. Öyle ki, Taşnaklar 
kendilerinin bildiği bir nedenden dolayı Lizbon saldırısında JCAG’ın ismini 
kullanmamışlar, eylemi “ARA” adına üstlenmişlerdi. Bunun içindir ki, JCAG’ın 
programını kavrayabilmek için, JCAG adı altında yayınlanan birkaç bildiriyi iyi 
incelemek ve yayın organlarında yaptıkları politik demeçlere bakarak Taşnakların amaçlarını iyi anlamak durumundayız.

ASALA’dan ayrı olarak JCAG, fark edilir bir şekilde diğer uluslararası terörist 
olaylardan sakınmakta ve yalnızca Türk hedeflerine yönelik saldırılar 
düzenlemekteydi. Mesela, 1982 yılında Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu’nun öldürülmesinin akabinde JCAG, “Bizim tek hedefimiz Türk diplomatları ve Türk kuruluşlarıdır.” demişti. Söz konusu örgütün programını inceleyen Ohan Ballan, gözlemlerini şöyle açıklamaktaydı: “Bir bağımsızlık savaşının amacına ulaşabilmesi için iki safhadan geçmesi gerekmektedir.'' 

Birincisi, bir destek programının sağlanması, yani iç propaganda; 

İkincisi ise Dış cephede destek oluşturmak… 

En azından dünya kamuoyunun davaya ilgi göstermesini sağlamak.” Bir başka deyişle bu “Kendini gösterme sürecidir. Ermeni hareketi henüz bu ikinci safhayı bitirmediği halde… Lizbon Operasyonu kendini gösterme sürecinin ileri bir safhasıdır. Bu saldırının ASALA ’nın gereksiz bombalama ve Paris ’teki Türk elçiliğinin gereksiz yere işgalinin dünyada oluşturduğu olumsuz etkiyi tamamen sildiği” söylenilmektedir. Ayrıca Lizbon olayının “Ermenilerin asil bir davayı takip ettiğini gösterdiğini ve Ermeni devleti devrim tarihinde yeni bir sayfa açtığı ” belirtilmektedir. Bildiri, “Yakında, bizi hedeflerimize yaklaştırmak 
için yapılan eylemlerde büyük bir artış göreceğiz” diye tehditkâr bir ifade ile 
sona ermektedir.


William Webster

Amerika’da en iyi bilinen Ermeni gazetesi Armenian Reporter’a göre, “Sasunyan’ın yakalanması ve mahkûm olması Taşnaklara büyük bir darbe vurmuştu. Amerika ’da doğmuş Ermenilerin birçoğu, özellikle parti teröre başvurmaya başladıktan sonra Taşnak örgütünden uzaklaşmaya başlamıştı.” Gazete, partinin, çoğu Lübnan’dan yeni gelmiş kişilerin kontrolüne geçtiğini belirttikten sonra, örgütün içinde çok az sayıda Amerikan Ermenisi’nin kaldığını yazar. Gerçekten de FBI başkanı William Webster 12 Temmuz 1983 tarihinde yaptığı bir basın toplantısında, 1984 Los Angeles Olimpiyatları için bir anti-terörist timin eğitildiğini ve en büyük meselelerden birinin de Ermeni terörizmi olduğunu belirtmiştir.

ASALA, Taşnak partisini Beyrut’taki Ermeni cemaatini etkilemekle suçlamıştır. 
ASALA, Taşnakları yeni tip taktikleri oynamaktan vazgeçmesi, aksi takdirde 
“kendileri” için iyi olmayacağı hususunda uyarmış ve şöyle devam etmiştir: “Bizi birçok ülkenin gizli servisleri durduramazken, bu Ermeni cücelerden korkacağımızı sanan var mı?” JCAG-ARA hakkında bilgi kaynakları genellikle, saldırılar sonrasında örgütün yaptığı basın açıklamaları, yakalanan militanların ifadeleri ve mahkeme tutanakları ile rakip ASALA’nın onlar hakkında yaptığı ifşaatlardır. JCAG-ARA ile ilgili, ASALA’da olduğu gibi the Reality benzeri bir bilgi kaynağı ve kitap yoktur. JCAG-ARA’nın öyküsü aslında Taşnak partisinin hikâyesidir. “Eylül Fransa” nasıl ASALA’ya ait bir alt birim ise, JCAG-ARA da Taşnak’ın bir alt ünitesiydi.

JCAG-ARA’nın saldırıları ile Taşnak, esasında dış kamuoyuna elini kana 
bulaştırmamış mesajını veriyordu. Söz konusu örgütün kurulmasındaki amaç ise 
parti bünyesindeki gençlerin ASALA’ya sempati duyup, onlara katılmasını 
engellemekti. Bundan dolayıdır ki, Taşnak partisi I. Dünya Savaşı sonrasında 
yaptığı Nemesis geleneğini ve taktiğini canlandırmak istemiştir. Her ne kadar 
Taşnak, JCAG-ARA ile bağlantısını inkâr etmiş olsa da, onlar arasındaki 
beraberliği gösteren ciddi kanıtlar bulunmaktadır. Taşnak yayın organlarında, 
ASALA faaliyetleri ile kıyaslandığında JCAG-ARA eylemlerinin daha ayrıntılı, 
daha sempatik ve daha fazla olduğu görülür. Örneğin, Taşnak partisi ile 
işbirliği içinde olan Boston bölgesi Ermeni gazetesi Hairenik Daily’nin 6 Ocak 
1987 tarihli sayısında, 28 Ocak 1982 tarihinde Los Angeles Başkonsolosu Kemal 
Arıkan’ı öldüren, yakalanıp mahkûm olan Hampig Sasunyan’a mektup yazılması için onun adresini veren bir ilan duyurusu yeralmaktadır.



Galip Balkar


Benzer yaklaşımları Büyükelçi Galip Balkar’ın suikastı ile ARA’nın beş militanı 
tarafından gerçekleştirilen Lizbon Baskını olaylarında da görmekteyiz. Taşnak 
kontrolündeki medyada çıkan çok sayıda övücü yayınların dışında, söz konusu 
işbirliğini gösteren başka kanıtlar da bulunmaktadır. Örneğin, yakalanan 
JCAG-ARA teröristlerinin savunmaları için para toplanmaktaydı. Ekim 1983 
tarihinde, böyle bir toplantı Sasunyan Savunma Komitesi tarafından, Kaliforniya 
Montebello’daki Kutsal Haç Ermeni Apostolik Kilisesi’nde düzenlenmişti. Ayrıca 
günün anlam ve önemi nedeniyle akşamleyin Batı Piskoposluğu Kilisesi’nin 
Piskoposu, Piskopos Tabakyan’ın yönettiği bir dua ayini de yapılmıştı. Piskopos 
Tabakyan, o dönemde, Batı ABD’deki en kıdemli Ermeni Kilisesi yetkilisiydi. 
Taşnak ve JCAG-ARA işbirliğini daha da net ortaya koyan bir başka örnek ise, 
Ocak 1984 tarihinde New Jersey’de, “27 Temmuz 1983 tarihinde Portekiz, Lizbon’da Türk Büyükelçiliğine beş kahramanın baskını için Aziz Vartanantz Kilisesi’nde yapılan anma toplantısı” idi. Tören sırasında Ermeni Çocuk İzci Grubu’nun her bir JCAG-ARA militanının resmi önünde ve Ermenistan bayrağının yer aldığı mum yakma seremonisi sırasında, 400 katılımcı bir dizi konuşma dinlemiştir. 
Konuşmalardan birinde, Taşnak bağlantılı Kuzey Amerika Ermeni Yardım 
Cemiyeti’nin temsilcisi oradaki katılımcılara “beş kahraman gencimizin eyleminin önemini kavramak için orada bulunduklarını” söyledi. Bir diğerinde, bir Taşnak yetkilisi dinleyici topluluğuna, “Bu çocukların şahadetinden üzüntü 
duymayacağız, matemini tutmayacağız… Şimdi sürekli mücadelenin zamanıdır.” dedi. 
Bu arada ABD’de yayınlananUs News and World Report dergisinde, JCAG, ABD’deki en tehlikeli dördüncü terör örgütü olarak duyurulmaktaydı.



JCAG-ARA Örgütünün Çalışma Yöntemi   


Hampig Sasunyan

Saldırılarında açıkça patlayıcıları kullanan ASALA’nın aksine, JCAG-ARA 
tercihini ateşli silahlardan yana kullanmıştır. JCAG-ARA bazı operasyonlarında 
patlayıcı düzenekler kullanmasına rağmen, saldırılarının ayırt edici özelliği, 
büyük şehirdeki bir kavşakta yavaşlayan bir arabadaki Türk görevlisine ve/veya 
aile ferdine tekrar tekrar ateş eden silahlı timlerdi. 1975 ve 1982 yılları 
arasında suikasta uğrayan Türk diplomatlarının tam olarak üçte ikisi, bir 
kavşakta yavaşlarken saldırıya uğradı. Militanlar çoğunun seri numaraları 
silinmiş tabanca veya hafif makineli silahları tercih ediyorlardı. Teröristler, 
saldırıları bittiğinde JCAG-ARA sembolü bulunan bir bez parçasını kurbanın 
üstüne veya yakınına yerleştirir, silahları genellikle olay yerinde bırakır ve 
giysilerini çıkarıp bir köşeye atarak önceden planlanmış kaçış güzergâhlarına 
doğru hızla uzaklaşırlardı. Bu tarz faaliyetlerin en açık örneklerini, 28 Ocak 
1982 tarihinde Hampig (Harry) Sasunyan ve Kirkor Saliba tarafından 
gerçekleştirilen Başkonsolos Kemal Arıkan’ın da öldürüldüğü saldırıda olduğu 
gibi ABD ve Kanada’daki saldırılarda görmekteyiz. Bu tür saldırılar, adını 
JCAG’dan ARA’ya değiştirmesinden sonra, ARA adı altında üstlenilen ilk saldırı 
olan 14 Temmuz 1983 tarihinde Brüksel’deki Türk Elçiliği İdari Ataşesi Dursun 
Aksoy’un suikastında da devam etti.


Ateşli silahların tercih edilmesinin istisnaları da vardı. Örneğin, 8 Temmuz 
1979 tarihinde Paris’teki OECD’nin Türkiye Bürosu, Türk Çalışma Ataşesi’nin 
bürosu ve Türk Turizm Enformasyon Bürosu’nda JCAG-ARA militanları tarafından hazırlanmış bombalar patlatıldı. 

Benzer şekilde, Kaliforniya, Los Angeles’teki Türk Konsolosluğu, JCAG-ARA tarafından 20 Kasım 1981 tarihinde bombalandı. 

JCAG-ARA saldırı dalgasının sonuna doğru, Haziran 1984’te, Viyana’daki Türk 
Elçiliği Ticaret ve Çalışma Ataşesi muhtemelen uzaktan kontrollü bir düzenekle 
patlama sonucu suikasta uğradı. JCAG-ARA patlayıcı düzenekleri, zamanlayıcı bir saatle, makul miktarda patlayıcı bir malzeme ve düzeneği donatan bir düğmeyle, ASALA’nın yaptıklarından daha güvenilirdi.  ASALA ile JCAG-ARA 
karşılaştırıldığında, JCAG-ARA’nın daha profesyonel olduğu fark edilmektedir. 
ASALA militanlarının Lübnan’daki Filistin kamplarında askeri eğitim aldıkları 
bilindiğine göre, JCAG-ARA militanları kendilerini birer ölüm makinesi haline 
getiren uzmanlıklarını nerede öğrenmişlerdi? Zira söz konusu örgüt elemanlarının her hangi bir Filistin veya başka kamplarda askeri eğitim aldıklarına dair kayıtlar görülmemektedir. Onların yukarıda bahsedilen profesyonellikleri göz önüne alındığında, kaliteli ve çok gizli bir eğitim aldıkları anlaşılmaktadır. O halde JCAG-ARA’nın arkasında bazı büyük batılı devletlerin istihbarat servislerinin olduğu ve militanlara bunların taşeron kullanmadan, doğrudan kendilerinin eğitim verdikleri düşünülebilir. Eğer farklı taşeron veya ülkeleri kullanmış olsalardı, o unsurlar rahatlıkla aynı ASALA’yı destekleyenlerde olduğu gibi açığa çıkar ve bilinirlerdi.

   

JCAG-ARA Örgütünün Eleman Temini 



Lizbon Türk Büyükelçiliğine Saldıran 5 Şahıs

Taşnak Partisi’nin dünyadaki bütün Ermeni topluluğu içinde çok iyi bir örgütü 
vardı. Parti, diaspora içindeki genç Ermeniler arasında 1915 olayları nedeniyle 
var olan Türk düşmanlığı ve kuvvetli teşkilatı sayesinde eleman sıkıntısı 
çekmediği gibi, JCAG-ARA da hiçbir zaman militan sıkıntısı çekmemiştir. 
Denilebilir ki nerede “eylem” varsa Ermeni gençliği orada ve nerede Ermeni 
gençliği varsa Taşnak da oradadır. Örgüt için potansiyel eleman kaynağı ise 
Ermeni Gençlik Federasyonu adı verilen teşkilattı. Burada Ermeni gençleri spor müsabakaları yapıyor, kültürel kimliklerini sürdürmeye yönelik eğitimler 
alıyorlardı. Örneğin, 22 Ekim 1982 tarihinde Philadelphia’daki Türk 
Konsolosluğu’nu bombalama girişiminde bulunmaktan mahkûm olan beş JCAG elemanı aynı zamanda Ermeni Gençlik Federasyonu üyesiydi. 

27 Temmuz 1983 tarihinde Portekiz, Lizbon’daki Türk Elçiliği’ne yapılan JCAG-ARA baskını, aile ve cemaatin örgütlere eleman sağlanmasındaki rollerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Saldırıyı yapan beş terörist de Beyrut’un geleneksel Ermeni semtinde doğup büyümüşlerdi. Çevrelerindeki her şey istisnasız Türk düşmanlığını açığa vuran şeylerle doluydu. Duvarlarda “Ata toprağımızdaki şehitlerimizin kanını asla unutmayacağız”, “Türkler suçlarınızın hesabını vereceksiniz” yazıları bulunmaktaydı.

İki militanın, Vatçe Dağlıyan ve Setrag Acemyan’ın babaları, çocukların 
üzerindeki ebeveynsel tesiri ortaya koydu. Acemyan’ın babası, “Çocuklarıma 
sürekli Türkler hakkındaki her şeyi anlattım. Onlardaki ulusal duyguyu daima 
teşvik ettim. 

Eğer diğer çocuklarım da Setrak’ı takip ederlerse, onlara karşı 
çıkmam” demiştir. Dağlıyan’ın babası ise aynı anlayışla, “Eğer ne yapıyor 
olduğunu önceden bilseydim bile, onu alnından öperdim ve Tanrı seni korusun 
oğlum, derdim.” diye bildirmişti. Sonuç olarak “Lizbon Beşlisi” için yapılan 
anma töreni ve mum yakma seremonisinde Ermeni Çocuk İzciler’in bulunması, 
fotoğraflar çekinmeleri durumu daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır.


http://www.terororgutleri.com




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder