ASALA – Filistin İlişkisi
ASALA - Fransa İlişkisi
ASALA – İran İlişkisi
( DOST ÜLKE GÖRÜNÜMÜNDEKİ DÜŞMANLAR TERÖRİSTLER İLE EL ELE )
ASALA – Filistin İlişkisi
Esenboğa Havaalanı Saldırısı ( 07 Ağustos 1982 )
ASALA uzun bir süre boyunca Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile birlikte
çalışmış, ASALA’yı kuran Ermeniler 1975’te El-Fetih kamplarında eğitilmişlerdir.
ASALA, ilerleyen zamanlarda oldukça “ılımlı” olan El-Fetih kanadından, daha
radikal ve Marksist-Leninist eğilimli olan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC)
ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlığı (FHKC-GK) kanadına
kaymıştır.
ASALA’nın lideri olduğu öne sürülen Agop Agopyan, 1980 yılında bir röportaj
sırasında örgütünün FKÖ ile olan ilişkisine dair bir soruya; “Bizim dünyadaki
tüm ihtilalci örgütlerle ilişkimiz vardır” cevabını vermiştir. İsrail,
Lübnan’daki terkedilmiş Filistin kamplarında ASALA üyelerinin FKÖ tarafından
eğitildiğine dair emareler elde etmiştir.
Lübnan’ın İsrail tarafından 1982’de işgal edilmesi üzerine, ASALA ve FKÖ gibi,
Lübnan’ı terketmek zorunda kalmış ve örgüt üyeleri, muhtemelen Suriye, İran,
Yunanistan, Libya ve Kıbrıs’a gitmişlerdir. Fakat işgalin oluşturduğu bu
karışıklık bile örgütü etkileyememiştir.
FKÖ’nün İsrail ve ASALA’ nın Türk hedeflerine karşı düzenledikleri saldırılarda
paralel terörist operasyonları öngören bir anlaşma imzalanmıştır. Ancak diğer
raporlar bunun aksini göstermektedir. Suriye’deki ASALA hücresinin Kara Haziran
örgütü ile birleştiği ve 1982 yılında FKÖ ile ASALA arasında görülen soğukluğun
da bundan kaynaklandığı söylenmektedir. FKÖ’nün ASALA’ya zarar vermek üzere
girişimde bulunduğu iddiası vardır. Yaser Arafat‘ın en yakın adamlarından-biri
olan Ebu-Iyad‘ın (Salah Khalaf) Fransız polisine ASALA üyelerinin
fotoğraflarıyla birlikte haklarında geniş bilgi verdiği söylenmiştir.
ASALA tarihinde ilk kez 7 Ağustos 1982’de Filistin terör örgütlerinin destek ve
yardımı ile eylem yaparak Ankara Esenboğa hava limanına baskın düzenlemiştir.
Bekleme salonundaki yolcuların üzerine bomba atmışlar ve otomatik silahlarla
taramışlardır. Bilanço maalesef ağırdır: 9 ölü 72 yaralı.
1982 sonrasında ASALA ile FKÖ ilişkisi kopmuş, ancak Ebu Nidal ve George
Habbaş‘ın radikal grupları ile Şam’ın gölgesinde eylemler sürdürülmüştür.
ASALA - Fransa İlişkisi
ASALA’nın 15 Temmuz 1983’te Paris Orly Havalimanı’ndaki THY bürosu önüne bomba
koyması sonucu meydana gelen patlamada 2’si Türk 8 kişi yaşamını yitirirken, 6
kişi yaralanmıştı.
ASALA’nın FKÖ ile ilişkileri kopmasına rağmen Ebu Nidal ve George Habbaş‘ın
grupları ile Şam’ın gölgesinde eylemlerine devam etmiştir. Sabah Khalaf‘ın,
“Orly Baskını“ndan çok önce Fransa’ya verdiği ASALA militanlarının resimlerini
içeren çok değerli bilgiler, Fransa tarafından gereği gibi değerlendirmemiştir.
Örneğin, Nisan 1983’de ASALA’nın altyapısını yeniden düzenlemek için Fransa’ya
gelen ASALA lideri Agop Agopyan‘ı tutuklamak yerine, fotoğrafından tanımalarına
rağmen, Fransız polisi Agopyan’ı tutuklamayı değil, izlemeyi tercih etmiştir.
Agopyan’ı izleyerek ASALA’nın Fransa’daki varlığı konusunda daha fazla bilgi
toplamayı hedeflediği ve bu amacına Orly baskınından hemen sonra 50 ASALA
militanını tutuklayarak ulaştığı anlaşılan Fransız polisi, Agopyan’ın izini bir
süre sonra kaybetmiş veya kaybetmiş gibi gözükmüştür.
Fransa’nın Ermeni terörüne verdiği destek Orly katliamı duruşması sırasında ilk
kez ve resmen kamuoyuna yansımıştır. Mahkeme başkanı Saurel’in “Eski İçişleri
Bakanı Deferre ve Françeski’nin duruşmada tanık olarak dinlenmesine Bakanlar
Kurulunun gerek görmediğini açıklaması üzerine sanık avukatlarından Jacges
Verges’in Mitterand hükümetinin ASALA ile işbirliği yaptığını duruşmanın ikinci
gününde tekrarlaması ve şu anda söz konusu eski bakanların burada bulunması
gerekirken ilgili yasanın ardına niye gizleniyorlar?” diye sorması önemlidir.
Bu gerçeklerin Fransız adaletinin ve yönetiminin direkt kendi ağızlarından
böylesine çelişkilerle ortaya dökülmesi; terörün (ASALA’nın) Fransa tarafından
desteklendiğinin açık kanıtını oluşturmaktadır. Sonuç olarak Orly katliamına
kadar Ermeni terör örgütlerine Fransa’nın (özellikle de Mitterrand’ın) resmen
büyük destek verdiği ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca, Fransa meclisi genel kurulu, Sosyalist Parti’nin sunduğu sözde Ermeni
soykırımını reddetmenin suç sayılmasını öngören yasa teklifini 19’a karşı 106
oyla 12 Ekim 2006’da kabul etmiştir. Teklifin yasalaşması için Senato’nun da
onayı gerekmekte olup, yasa teklifinin Senato’ya götürülme kararı ise hükümetin
elinde bulunmaktadır.
Amerika ve Avrupa’da bir çok ülke ASALA’nın terörist eylemlerinden rahatsız
olmakla birlikte, sözde “Ermeni katliamı” kampanyaları açmışlar ve ASALA’nın
eylemlerinin neredeyse bir “hak savunması” olduğu fikrini uyandıracak bir tavır
sergilemişlerdir. Bugün, ABD, Beyrut, Ermenistan, Paris, Şam, İskenderiye, Sao,
Filibe, Venedik ve Marsilya gibi birçok yerde birçok “Ermeni kin ve intikam
anıtı” dikilmiş, Ermeni soykırımı iddiaları tekrar tekrar gündeme getirilmiştir.
Osmanlı ve Modern Türkiye üzerine yaptıkları ciddi araştırmaları ile tanınan iki
ünlü tarihçi, Prof. Stanford Shaw ve Prof. Bernard Lewis, Amerika ve Fransa’da,
hükümet destekli karalama kampanyaları ile karalanmaya çalışılmıştır.
İzlenildiği kadarıyla Türk basınında,
ABD-Ermeni Terörü” ilişkisi veya “ABD ağzıyla Ermeni istekleri” konusunda
gazetedeki köşesinde 1999’un ilk yazısını yazan Atilla İlhan olmuştur. İlhan
yazısında özetle; “Hak hukuk bahane sorun Kıbrıs ve petrol… ABD insan hakları
ihlalleri ile ilgili soru karşısında Türkiye’yi suçladıktan sonra; kendinizi
yönetmekten acizsiniz. Bir de Türkiye’deki azınlıkları yönetmeye kalkıyorsunuz.
Bu kötü yönetimi azınlıklar hak etmiyor… ABD Büyükelçiliği 1999 yılını kutlamak
üzere verdiği resepsiyonda Türk gazetecilere, Ermenilere yaptığınız hareketleri
kabul edin. Tazminat verin. Onların insan haklarını iade edin vb. laflar
etmişlerdir… 1699 Karlofça‘dan sonra Türkler ilk defa huruç yaptılar ve
Kıbrıs’tan toprak aldılar (Uluslararası hukuka uygun olarak). Herkes biliyor ki
Şeyh Sait İsyanı Musul’a, Dersim İsyanı Hatay’a, ASALA (o başarısız olunca da
PKK) Kıbrıs’a karşı Türkiye’nin karşısına çıkarılmış hareketlerdir.. Birileri
ABD’nin karşısına çıkıp, Kızılderili katliamlarının ve yaptığınız insan hakları
ihlallerinin hesabını verin demelidir…” demiştir.
ASALA – İran İlişkisi
Ruhullah Humeyni
Güney Lübnan İsrail tarafından 1982 yılında işgal edildikten sonra, Ermeni
teröristler 200-250 bin civarında Ermeni’nin yaşadığı İran’ın başkenti Tahran’a
gitmişlerdir. Londra’da yayınlanan Middle East dergisi; “ASALA militanları
Bekaa’da Suriye hesabına, Irak’ın dağlık kesimlerinde ise İran hesabına
çarpıştıklarını” ileri sürmektedir.
Ayrıca İran-Irak savaşı sırasında da ASALA’nın İran’a önemli miktarda maddi
kaynak sağladığı da iddia edilmektedir. Başbakan Turgut Özal‘ın İran’ı ziyaret
öncesi Ermeni teröristler Türk diplomatlarına 3 ayrı saldırı (28 Mart 1984)
düzenlemiş ve saldırılar ASALA tarafından üstlenmiştir. Bu ziyaret öncesi
katledilen Büyükelçilik görevlisi Işık Yönder‘in katilleri Nisan’da İran’da
yakalanmış, hemen idam edilecekleri beklenirken resmi bir açıklama
yapılmamıştır. Ne İran basını ne İran televizyonunda Ermeni saldırısı yer
almazken İran televizyonu; İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerin ABD tarafından
baltalanmak istendiğini belirtmiştir.
İran’ın dini lideri ve devlet başkanı Humeyni‘nin Ermeni terör gruplarına
söylediği; “Gasp edilmiş hakların alınabilmesi için İran’ın yapacağı yardım
Müslümanlarla sınırlı değildir. Müslüman olmayan mazlumlara da İran’ın yardım
eli uzatılacaktır.” sözü doğrultusunda ASALA’ya eğitim kampı, büro, para ve
silah yardımı gibi her türlü desteği vermiştir. ASALA Batı Azerbaycan’da iki
kamp ve Urumiye’de bürolar açmıştır. İran’da yaşayan yaklaşık 300 bin kişilik
Ermeni azınlığa tanınan ‘kendi dillerindeki eğitim, yayın, dini ve kültürel
özgürlüğü kullanma hakları’ maalesef sayıları İran’da 27-28 milyonu varan Türk
toplumuna tanımamaktadır.
http://www.terororgutleri.com
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder