ASALA'nın Özellikleri ,
ASALA’nın Propaganda Anlayışı .
ASALA'nın Özellikleri
ASALA’nın tutum ve davranışlarına genel olarak bakıldığında tam bir terörü
yansıtmaktadır. Yönetimin bütün kademelerinde, terör ve uygulamada terör bu
örgütün simgesi sayılmaktaydı. Liderler, birbirlerini öldürüyor,
beğenmediklerini tasfiye ediyorlar, öldürtüyorlardı. Bunun dışında, her terör
timi sanki yeni bir Ermeni örgütü gibi dünya kamuoyuna tanıtılmak isteniyor, bu
yolda her türlü propaganda yapılıyordu. Cinayetleri çeşitli, ismi yeni duyulan
örgütler üstleniyordu.
1975 yılında kurulan ASALA’nın politik gelişmeleri iki safhada etkin bir durum
almıştır. 1979 yılında Paris Ermeni Konferansı sırasında sağladığı yeni güçlerle
kuvvetlenmiş ve 1983 yılında ikiye bölünmüştür.
ASALA kurucularından Agop Tarakçıyan, bu terör örgütünün ilk eylemini 16.02.1976
tarihinde Beyrut Türk Büyükelçiliği Başkatibi Oktay Cerit‘i öldürmekle
gerçekleştirmiştir. 1979 yılına kadar, Filistinlilerin kendi aralarındaki
çatışmalara karışan lider Agopyan yaralanmıştır.
1979 yılında Paris’te toplanan Ermeni Konferansı sırasında, Fransa’daki Ermeni
teröristlerle irtibat kurulmuş ve örgüte yeni elemanlar katılmıştır. Bunların
içerisinde en ünlüleri Alex Yenikomsiyan ve Monte Melkiyan‘dır. 1981 yılında
birçok terör olaylarını bu yeni gruplar gerçekleştirmiştir. ASALA, bir taraftan
İsviçre’yi, diğer taraftan Fransa’yı tehdit etmeye başlamış, Fransa’daki “Yeni
Ermeni Direniş Örgütünün” Kanada’daki “Azad Hay” ve İngiltere’deki “Gaitzer”
gruplarının ASALA’ya katıldıklarını ilan etmiştir.
Terörün büyük bir etkinlik ve yaygınlıkla devam ettiği bu yıllar içinde merkez
kadrosunda ihtilaflar başlamış ve özellikle ASALA’nın masum insanlara da
yönelmiş terör eylemleri, çeşitli kamuoylarında tepkiler nedeniyle durumlarını
sarsmıştır. İsrail’in Lübnan’ı işgaliyle ASALA yöneticileri, Filistinlilerle
birlikte Lübnan’ı terk etmek zorunda kalmış ve örgüt Temmuz 1983 tarihinde ise
ikiye bölünmüştür.
Agop Agopyan Grubu: Yunanistan ve Ortadoğu’ya yerleşmiştir. Türk ve yabancı,
masum kadın ve çocuk ayırımı yapmadan teröre devam etmiş, Orly katliamı
gerçekleştirmiş ve saldırılarını sürdürmüştür.
Bölünmeden sonra, 2. grup Batı Avrupa’da, “ASALA Devrimci Hareketi” ismini
almıştır. Daha ılımlı ve terörde sadece Türk hedefleri esas alan bir tutum
izlemiştir. Bu hareketin liderlerinden biri, Monte Melkonyan diğeri Ara
Toranyan‘dır. Toranyan, Paris merkezli Ermeni Ulusal Hareketi adlı grubun
liderliğini yapıyordu. Bu grup, Orly saldırısını tamamen “Faşist bir saldırı”
olarak nitelemiştir.
Melkonyan ise Ermeni mücadelesinin siyasi zeminini oluşturmayı amaçladığını ve
mücadelelerinin “ Ermenileri harekete geçirmek ve Türkiye’ye karşı harekete
geçmiş diğer güçlerle işbirliğinde bulunmak” şeklinde iki yönü bulunduğunu ifade
etmekteydi. İran doğumlu Melkoyan, ikinci aşamada “ittifaklar” kurma
stratejisini ileri sürmüş, diğer taraftan Agopyan da faaliyetlerini devam
ettirmiştir.
İzlediği politikalar gereği ASALA’nın amaçları, üç yönlü bir destek sağlamaktadır:
Sovyetler – Doğu Bloğu ve Sosyalist ülkeler desteği,
Jeopolitik beklentileri bakımından, Türkiye’yi dış ve iç tehdit ve terörle
yıpratmayı politikalarının esası sayan Yunanistan, Suriye gibi ülkelerin
desteği,
Komünist partilerden, dolaylı olarak Hınçak Ermeni terör örgütünden ve
sempatizanlarından, karşı görüşlere sahip bulunsalar da Ermeni kiliselerinden
sağlanan desteklerdir.
ASALA’nın ilişkileri ise, uyguladıkları stratejiye paralel olarak Türkiye için
tehdit ve terörü doğrudan veya dolaylı şekilde uygulamaya çalışan Ermeniler dışı
terör örgütlerine öncelik verilmek üzere düzenlenmiştir. Bunlar 1975 -1980
dönemi içinde Filistin Kurtuluş Örgütü, Komünist partileri eylem grupları ve
bazı devletlerin gizli örgütleridir.
1980 yılında Nisan ayında Sidon/Lübnan’da yapılan PKK ile ortak eylem
anlaşmasıyla, ASALA ilişkilerini genişletmiştir. Bu yolla, aynı amaçları ve
benzer yapı/görüşleri paylaşan ASALA ve PKK arasında görüş ve eylem birliği
kurulmuştur. 1983 yılından sonra başlayan evrede ise ASALA ilişkileri Monte
Melkonyan’ın stratejisine uygun şekilde gelişmiş, Türkiye içinde terörün
uygulanmasına ağırlık verilerek, bu stratejiyi doğrudan veya dolaylı şekilde
eylemleştirecek imkan ve kabiliyette bulunan her örgütle ilişkiler kurulması
esas alınmıştır. Bunların başında yine PKK ve benzeri kuruluşlar ile TKP ve
diğer komünist örgütler gelmektedir.
ASALA’nın en önemli ve resmi yayın organı “HAYASTAN” dır. Ayrıca, “Hay-Baykar” ,
“Armenia”, Londra’da yayınlanan “Kaytzer” adlı dergiler de yayın organlarının
başında gelmektedir. ASALA ilk radyo yayınına 1981’de Beyrut’ta başlamış,
“Lübnanlı Ermenilerin Sesi” adı altında günde bir saatlik yayınlar yapmıştır.
Bunların dışında ilişkili olduğu ülkelerin haberleşme araçları ve kamu iletişim
sistemleri de ASALA’ya yayın yönünden destek sağlamıştır.
ASALA’nın temel stratejisi, dünyadaki ilerici Ermeni hareketlerini bir noktada
(Lübnan’da) toplamak ve bir merkezden yönlendirmektir. Kısaca, ilerici Ermeniler
ASALA çatısı altında birleşecek ve “ASALA Halk Hareketi”ni başlatacaktır. Bu
suretle, Ermenilerin ilerici güçleri, birbirleriyle resmi işbirliğine
girebilecekler ve güçlerini birleştirebileceklerdir.
ASALA stratejisinin bu bölümünü 1981 yazında, dünyadaki tüm ilerici Ermenileri
Lübnan’da toplantıya çağırmakla uygulamaya çalışmıştır. Stratejinin ikinci bir
aşaması da, bu güç birliğinin sosyalist hükümetlerinde yardımıyla terörü
yayarak, savaş dönemini başlatmasıdır. Ermeni terörü, Ortadoğu’daki kurtuluş
mücadelelerinin bir parçasıdır ve Türkiye’nin bütünlüğüne yönelmiş her hareketle
bütünleşebilir. Bu stratejinin sonucu olarak yukarıda da belirtildiği üzere
ASALA-PKK işbirliği meydana gelmiştir.
.
ASALA’nın Propaganda Anlayışı
ASALA terör örgütü hem Ermeni cemaati içerisinde hem de dünya kamuoyunda
reklamını yapmak için farklı farklı medya unsurlarını kullanmaktaydı. Bunlar
arasında Hayastan isimli bir dergi ile günlük yayın yapan bir radyo
bulunmaktaydı. Bu iletişim organları ile ASALA, gerçekte var olduğu yani yaptığı
terör faaliyetlerinin taban tabana zıddı bir tablo oluşturmakta, dış dünyada
örgütün olumlu imaj kazanmasına imkân sağlamayı amaçlamıştır.Hayastan dergisinde
ASALA militanlarının gülümseyen fotoğraflarının gösterilmesinin aksine, onların
gündelik hayatları neredeyse bir zindan hayatı gibiydi. Kimliklerine ve
paralarına el konuyor, mektupları sansürleniyor ve bütün hareketleri ciddi bir
şekilde takibe uğruyordu. Hagopyan, örgütün yapmış olduğu silahlı saldırılardaki
başarılarının yanında, iletişim araçlarını bu şekilde kullanarak sistematik bir
propaganda yapmış oluyordu.Hayastan’daki yazılar, Hagopyan’in sıkı bir
kontrolünden geçtikten sonra ancak yayımlanabiliyordu. Zaten pek çok makaleyi
bizzat kendisi yazıyordu. 24 Nisan (Şehitler Günü) 1981 tarihinde, Beyrut’ta
yayın hayatına başlayan günlük radyoda da aynı kontrolü uyguladı. Söz konusu
radyonun yayınları İsrail’in Lübnan’ı işgaline kadar devam etti.
Ermeni diasporası içerisinde ASALA’nın faaliyetleri ile değişik oranlarda
dayanışma ifade eden bir dizi başka yayınlar da vardı. Yayıncılar, çoğu zaman
örgüte dolaylı yollardan hizmet eden ASALA-Halk Hareketi gruplarıydı. 1976
yılının başlarında Fransa’daki genç Ermeniler Hay Baykar [Hai Baikar] isimli
dergiyi çıkarttılar. Kanada’dakiler Azad Hay’ı yayınladı. Her ne kadar ASALA’dan
ziyade Taşnak Partisi ile daha yakından ilişkili olsa da, ABD’deki Ermeniler Nor
Seround yayınlayarak oradaki Ermenilere “Ermeni silahlı mücadelesinin”
mesajlarını taşıdılar. Büyük Britanya’daki Ermeni cemaatince Gaydzer (Kaytzer)
yayınlanırken, İtalyan Ermenileri tarafından Zeitun ve Kıbrıs’takiler tarafından
da Haydook yayınlandı. ASALA’nın medya unsurlarının yanında, yukarıda bahsedilen
yayınlar, örgütün vermek istediği mesajlar ve Ermeni meselesi hususunda,
bulundukları ülkelerde izole olmuş Ermeniler üzerinde oldukça etkiliydi.
http:www.terororgutleri.com
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder