22 Aralık 2014 Pazartesi

Asala, PKK'nın içinde




Asala, PKK'nın İçinde,




Asala, PKK'nın içinde
Dr. Ercan Çitlioğlu,
PKK ile ASALA'nın işbirliği yapıp yapmadığı öteden beri tartışma konusudur. Aksiyon'a konuşan Dr. Ercan Çitlioğlu, Ermeni terör örgütü ASALA'nın, boyut değiştirerek PKK'nın içinde faaliyetlerini sürdürdüğünü söylüyor. Çitlioğlu'nun iddiaları bununla sınırlı değil. Ona göre, Türkiye'nin ASALA operasyonlarında İstanbul'da eğitilen Irak Türkmenleri kullanıldı. Bu kişiler önemli işler yapan gizli kahramanlar olarak kaldı.Hem Türkiye'de hem dünyada Ermeni meselesi daha çok 1915 tarihli "tehcir" konusuyla birlikte anılıyor. Oysa çok değil bundan yaklaşık 30 yıl önce Türk ve dünya gündeminde Ermeni terör örgütü ASALA'nın (Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu-ASALA-EKİEGO) Türk diplomatlara yönelik başlattığı suikastler yer alıyordu. 1975'te Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Danış Tunalıgil'i hedef alan namlular kısa bir süre sonra işlenecek seri cinayetlerin ilk habercisiydi. 34 Türk diplomatını şehit eden ASALA, 1984'e kadar eylemlerini sürdürdü. 7 Ağustos 1982'de Ankara Esenboğa Havalimanı'nı kana bulayarak bütün Türkiye'yi üzüntüye boğan örgüte gereken cevabın verilmesi kararlaştırıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in talimatıyla Türkiye, ASALA'ya karşı bir dizi operasyon başlattı.

O dönemle ilgili pekçok tez ileri sürüldü, çeşitli iddialar ortaya atıldı. Ancak, yine de ASALA konusu hâlâ tam anlamıyla çözülebilmiş değil. Örgütle ilgili günümüzdeki tartışmalar bu operasyonlar üzerine yoğunlaşıyor zaten.

ASALA operasyonlarında öne çıkan bazı isimler kahraman ilân edildi. Eski Başbakan Tansu Çiller, söz konusu şahısların isimleri söylendiğinde, "Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir." dedi. Peki, ASALA'yı kim bitirdi? Söylenen kişiler mi yoksa bir başka güç mü? Bazılarına göre kahraman ilan edilenler haricinde ASALA operasyonunda Irak vatandaşı Türkmenler kullanıldı mı?

Gazeteci-Yazar Aydoğan Vatandaş tarafından hazırlanan ve Alfa Yayınları'ndan çıkan "ASALA operasyonları Aslında ne oldu?" isimli kitapta Türkmenlerin operasyonlarda kullanıldığı bilgisi yer alıyor. Ancak, bu konudaki detaylar, Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Ercan Çitlioğlu'nun "Tespit ettim." dediği bilgilerde saklı. ASALA'nın boyut değiştirerek halen PKK içinde faaliyet gösterdiğini ve ortak çıkar için bu örgütle beraber hareket ettiğini de söyleyen Ercan Çitlioğlu'na Aksiyon'a konuştu.

-Ermeni terör örgütü ASALA'nın hâlâ varlığını sürdüğünü düşünüyor musunuz?

ASALA'nın aynı isimle tekrar sahneye çıkacağını düşünmüyorum. Radikal ve silahlı Ermeni gruplar yeniden sahneye çıkarlarsa bu farklı bir isim altında olacaktır. ASALA'nın 15 Temmuz 1983'te Paris Orly Havalimanı'nda gerçekleştirdiği kanlı saldırı örgütün Batı kamuoyunda mahkûm olmasına sebep oldu. O zamana kadar örgüt sadece Türkleri hedef alan eylemlere imza atıyordu. Dolayısıyla Batı kamuoyunda örgüte karşı bir nefret olmadığı gibi bilakis 1915'te yaşananların intikamını aldıkları gibi pozitif bir bakış da vardı. Orly Havalimanı'nda 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i de İsveçli olmak üzere 8 kişi ölünce bu olay hemen katliam statüsüne girdi. Çünkü ölenler arasında örgüte ciddi destek veren Fransız vatandaşları da vardı. Bu olayla batıda duyulan sempati sona erdi ve örgütün arkasındaki güçler tek tek çekilmeye başladı. Bu yüzden Ermenilerin aynı isimle eylemlere imza atacaklarını düşünmüyorum.

-Soykırımını bahane ederek ASALA terörü yeniden hortlar mı? 

1915 olaylarını gerekçe göstererek Ermenilerin yeni bir terör dalgası başlatacağını sanmıyorum; çünkü ellerinde PKK gibi önemli bir müttefik var. PKK'nın bugün seslendirdiği teoriler ve istekler karşılık bulursa bu bir anlamda örgütün de zaferi olacaktır. PKK kendisine sürekli olarak Filistin'deki intifadayı örnek aldığını söylüyor. Örgütün son dönemde başlattığı ve sivil itaatsizlik olarak değerlendirilen eylemlerin hepsi, geçmişte Filistin'de uygulanan eylemlerle benzerlik taşıyor. Bu eylemlerin politik anlamda birtakım kazanımları beraberinde getirmesi halinde Ermeni taleplerinin de hız kazanacağını düşünebiliriz. Tabii burada bahsettiğimiz fanatik ve diasporada yaşayan Ermenilerdir. Bu grupların da benzer bir süreç içine girebileceği düşünülebilir.

-ASALA'nın bu anlamda boyut değiştirerek varlığını terör örgütü PKK'nın içinde sürdüğünü mü düşünüyorsunuz?

Evet. İçinde yer alıyor. Ama boyutu değişmiş durumda. Geçtiğimiz ay Trabzon Maçka'da güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülen Suriye uyruklu Ferhat Hassa'nın Ermeni asıllı olduğunu düşünürsek, iki örgütün nasıl bir işbirliği içinde olduğunu daha rahat görebiliriz. Yine Ermeni terör örgütü ASALA, 1975'te Lübnan'ın Sayda kentinde kuruldu. PKK'nın da aynı şehirde aynı yıl kurulması sanırım tesadüfle açıklanamaz. PKK terör örgütünün üst düzey yöneticileri ile ASALA temsilcilerinin uzun süre birlikte hareket etmesi ve Filistinli Marksist örgüt El Fetih'in kampında gerçekleştirdikleri ilk toplantı son derece önemlidir. 10 tanesi PKK'dan diğer dördü ASALA'dan gelen temsilciler, Türkiye'ye karşı 1980'de ortak hareket etme ve birbirlerinin imkânlarından yararlanma kararı almıştı. Yine 1985'te Washington'da yayın yapan Aermanian Struggle dergisinde çıkan bir makale son derece dikkat çekicidir. Dergide kullanılan dil ve ifadeler son derece enteresandır: "Türk askerlerine karşı Kürt kardeşlerimizle omuz omuza verdiğimiz mücadelede bir üst düzey militanımız ile 22 savaşçımızı yitirdik. Kürt kardeşlerimizle beraber silahlı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Şimdilik toparlanmak için daha geri mevzilere çekileceğiz; ancak bir süre sonra Kürt savaşçılarla eylemlerimizi Anadolu'nun içine kadar taşıyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."

-1915'i dikkate aldığımızda Ermenilerle Kürtler arasında tarihî bir husûmet olduğu görülüyor. Ermenilere karşı kurulan Hamidiye Alayları'nda çoğunlukla Kürtler vardı. Ermeniler ile Kürtlerin aynı saflarda Türkiye'ye karşı çarpışması bir çelişki değil mi?

1981, 1984 ve 1985 yıllarında Londra'da Kürt Öğrenci Dernekleri Federasyonu ile Ermeni Öğrenci Dernekleri Federasyonu (AKSA) bir dizi toplantı yaptı. Bu toplantılar sonunda yayımlanan ortak bildiride şu cümleler yer alıyor: "Türklerin Kürt ve Ermeni toplumu üzerindeki asimilasyon politikalarını engelleyebilmek için tarihten gelen anlaşmazlıkları donduruyoruz. Bizim için öncelikli olan, ortak hasmımız faşist Türk devletinden haklarımızı geri kazanmaktır. Biz aramızdaki anlaşmazlıkları görüşmeler yoluyla çözebiliriz. Hatta bir Kürt-Ermeni federasyonu kurabiliriz. Kurulacak bu devletin sınırlarını yine aramızdaki görüşmelerle saptayabiliriz." Bu paradoks bundan 20 sene önce çözüldü.

-Aynı topraklar üzerinde hak iddia eden iki toplumun bu kadar kolay anlaşması biraz garip değil mi?

1919 yılında Paris'te başlayan Barış Konferansı'na Şerif Paşa'nın başkanlığında bir Kürt delegasyonu katıldı. Şerif Paşa, Paris Barış Konferansı'nı Kürtler lehinde etkilemek için bir dizi görüşme yaptı. Konferansta Ermenilerle Kürtleri İngilizler müstakil birer devlet kurmak için teşvik etmiş ve iki tarafın temsilcileri dağılan Osmanlı İmparatorluğu'nun külleri üzerinde bir Ermenistan ve Kürdistan kurulması konusunda anlaşmıştı. Kürt Şerif Paşa ile Ermeni temsilcisi Boghos Nubar Paşa arasında sağlanan mutabakat, Said-i Nursi'nin önderliğindeki din adamları ve halkın büyük tepkisi üzerine bozuldu. Hatta Şerif Paşa istifa etmek zorunda kaldı. Tarihte Ermenilerle Kürtler arasında sağlanan ilk mutabakat Said Nursi ve Anadolu'daki vatansever Kürt halkının tepkisiyle bozuldu. 1985 bildirgesi bozulan ilk anlaşmanın bu sefer Marksist Kürtler eliyle imzalanması noktasında çok büyük ve özel bir anlam taşımaktadır.

-İki örgüt arasında eylem konusundaki işbirliğinin dışında başka somut ilişki var mı?

ASALA, uzun yıllar Lübnan'da üretilen eroinin Batı Avrupa'ya taşınması ve pazarlanmasında etkin rol oynadı. Örgüt yine İsviçre'deki Ermeniler aracılığıyla elde ettiği suç gelirlerini aklayarak ciddi kazanç elde etti. Daha sonra para aklama konusundaki deneyim ve imkânlarını PKK'nın hizmetine sundu. Bugün PKK'nın 5 bin kişilik bir silahlı gücü elinde bulundurduğunu ve bu adamların sadece giderlerinin yılda 200 milyon dolara ulaştığını düşünürseniz, eroin ve kara paranın örgütün can damarlarından biri olduğunu anlarsınız.

-ASALA operasyonlarında Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Alaattin Çakıcı gibi isimlerin üstlendikleri rol nedir?

Bu isimler bu işten rant çıkaranlar oldu. Ortada dolaşan isimlerden Çakıcı, ASALA operasyonlarına katıldığını asla söylemedi. Türkiye'den yaklaşık 30 kişilik bir ekip Ermeni terörünü bitirmek için görevlendirildi. Bu insanlar kelle koltukta önemli görevler yerine getirdi ve daha sonra köşelerine çekildi.

-Kim bunlar?

Kuruluş yıllarında ASALA'nın yanında Sovyet ve Doğu Alman gizli servislerinin yanı sıra Fransızların ünlü gizli servisi DGSTE'nin olduğunu herkes biliyor. Dolayısıyla örgütün arkası oldukça kalabalıktı ve farklı bloklarda yer alan ülkelerin birlikte hareket ettiği daha sonra ortaya çıktı. Türkiye uluslararası camiada yalnız kalmıştı. Bu nedenle operasyonları kendi başına gerçekleştirmek zorundaydı. Ağustos 1982'de iki ASALA militanının Ankara Esenboğa Havalimanı'na düzenlediği baskın bardağı taşıran son damla oldu. Bu olaydan sonra dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, bu saldırılara karşı devletin her türlü imkânı kullanarak cevap vermesi için emir verdi. Devletin bütün birimleri bu meseleye odaklanarak harekete geçti.

-Bir yerde Türkmenlerin operasyonlarda yer aldığını söylüyorsunuz. Türkmenler burada nasıl bir rol oynadı?

Iraklı Türkmenler, istihbarat terminolojisinde 'üçüncü ülke ajanı' olarak tanımlanan, başka bir ülke vatandaşı olmasına karşın üçüncü bir ülkedeki operasyonlarda kullanılan kişiler olarak ASALA operasyonlarında aktif görev aldı. İstanbul'da ASALA'ya karşı Avrupa ve Lübnan'da eylem yapmak için oluşturulan 30 kişilik ekibin önemli bir bölümü Türkmenlerden oluştu. 10 kişilik Türkmen ekibi o dönemde Avrupa nezdinde büyük bir itibara sahip Irak'ın vatandaşları olduğu için iyi bir kaynak olarak görülüyordu. Üç parçalı ekibin operasyonel birimi Türkmenlerden teşekkül etti. Ve bunlar özel olarak İstanbul'da eğitildi. Bunun nedeni gayet basitti; eğer ekip üyeleri yakalanır veya öldürülürse ortaya çıkacak diplomatik bir skandalda Türkiye'nin isminin geçmesi önlenecekti. Irak pasaportu taşıdıkları için bu kardeşlerimiz aynı zamanda Lübnan'daki istihbarat faaliyetlerinde ülkemiz adına çok önemli işler yaptı. 

-ASALA operasyonlarına katılan Türkmenlere daha sonra ne oldu?

ASALA operasyonlarının tamamlanmasının ardından bu insanların bir kısmı hiçbir ödül ve karşılık beklemeden tekrar ülkelerine geri döndü. Bir bölümü sessiz bir şekilde Anadolu topraklarına yerleşti ve hayatını sürdürdü. Benim bildiğim kadarıyla bir kısmı hâlâ aramızda yaşıyor!

http://www.aksiyon.com.tr/dosyalar/asala-pkknin-icinde_513501

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder