21 Aralık 2014 Pazar

ERMENİ KONUSUNDA, NUTUK TAN ALINAN BELGELER DOKÜMANI .., 7






ERMENİ KONUSUNDA,  NUTUK TAN ALINAN BELGELER  DOKÜMANI .., 7




BELGE 90

Haber Alma Raporu
27 Mart 1920

Lord Curzon'un Ermeniler hakkındaki beyanatı...
Sivas Vilayetine ve Heyeti Merkeziyeye gönderilen telgraf.

13 Mart tarihli Temsp gazetesinde Lord Curzon Avam Kamarasında irad ettiği nutukta Ermenilere dair demiştir ki: Bana öyle geliyor ki siz 
Ermenileri sekiz yaşında pek temiz ve masum bir kız gibi zannediyorsunuz. Bunda pek yanılıyorsunuz. Zira Ermeniler bilhassa son harekatı 
vahşiyaneleri ile ne derecelere kadar hunhar bir millet olduklarını bizzat kendileri ispat eylemişlerdir.

 
Heyeti Temsiliye namına
Mustafa Kemal

Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 274, 275

........

BELGE 91

Refet Beyefendi'ye
Ankara, 31 Mart 1920


Aşağıdaki bildirinin İtalyan Ajansı aracılığı ile yayımlanmasına aracılık buyrulması rica olunur.

Adana'nın genel durumu günden güne kötüleşiyor. Fransızlar Maraş ve Urfa'da yaptıklarını Adana'da da yaparak Ermenileri silahlandırıyorlar. 
Bunlar İslam halkına saldırıyor. Kozan çevresinde İslam halkından toplanan silahlar ve hayvanlar saldırgan Ermenilere veriliyor. Kozan 
çevresindeki Hamam, Kurtoğlu Çiftliği, Çolak Hasan, Yassıçalı, Mehmet Ağa ve Kabasakal köyleri Ermeni jandarma ve gönüllülerince bütün olarak 
yakılmıştır. Bu köylerden kaçarak kurtulabilen halktan 750 kişi Ceyhan ve 1500 kişi Karsantı dolaylarına göçmüşlerdir. Buçak yakınlarında birkaç 
köyün daha yakıldığı da haber alınmıştır.

Yaşları elverişli olan Ermenilerin silahlandırılmasına karşın, bir tek İslam jandarma bile yapılmıyor. Özellikle Kozan çevresinde bulunan 
Fransız Binbaşısı Tayarda'nın (Taillardat) yaptırdığı ve yapılmasına göz yumduğu acıklı olayların anlatılması olanaksızdır. Adana'daki Türk 
memurları bu kötü durumlar içinde görevlerini sürdürmeye olanak görmediklerinden bölük pörçük görevlerinden çekiliyorlar. İstanbul işgal 
altında bulunduğundan yeni memur atanamayacak, atansa bile görevlerini yapmaya olanak bulamayacaklardır. Bunun sonunda, Kilikya İşgal 
Kuvvetleri, gerçekte baskıları ve etkileri altında Osmanlı memurlarının yokluğundan yararlanmak fırsatını kaçırmayacaklardır.

Kilikya'da ve çevresindeki işgal bölgelerinde Fransızların yarattığı durum, Türkler ve Ermeniler arasında karşılıklı olarak bir öç alma duygusunu 
beslemek ve bunun sonucunda da, işgalin kaldırılması ile birlikte yerli halkın birbirlerini boğazlayacaklarını dünyaya yayarak amaçlarına varmaktır.

 
Heyeti Temsiliye adına
Mustafa Kemal

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, c. II, s. 80

.............

BELGE 92

Kolordulara
56 ve 61 nci Tümen Komutanlıklarına
Albay Refet'e

13 Nisan 1920

Gerek Askeri Birlikler ve gerekse milli kuvvetler tarafından esir edilen düşman askerinin hayatlarının korunmasına olağanüstü özen gösterilmesi istenir.

Milletimizin fertlerine en ağır saldırılarda buluna katiller bile esir edildiği zaman öc alma duygusuna kapılmayarak hayatlarının korunmasını nasıl olursa olsun sağlamalarını bütün amirlerden diler; esirlerin hastalık sebebiyle bile olsun elimizde ölmeleri dini ve milli ahlakımıza uygun düşmedikten başka vatani çıkarlarımızı da gerçek biçimde yaralar.

Bütün birliklere ve Kuvayı Milliye teşkilatına bu öğütlerimizin hakkıyla bildirilmesini rica ederiz. 

 
Heyeti Temsiliye adına
Mustafa Kemal


Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara-1981, s. 125

............

BELGE 93

24 Nisan 1920 Meclis Gizli Oturum Konuşması


Ermenilere gelince: Ermeniler bütün dünyanın fevkalade desteğini almış bir vaziyette bulunuyorlar. Siyasi emellerinin tecellisi için nasıl çalıştıkları 
malumdur. Fakat bugünkü vaziyetler, bizimle temaslarına yönelik arzedebileceğim noktalar şunlardır:

Ermeniler, Erivan Ermeni Hükümeti mıntıkası dahilinde ahali-i İslamiyeyi imha etmekle meşguldür. Biz; İngilizleri, Amerikalıları aleyhimizde tahrik 
etmemek ve her nasılsa Harb-i Umumi'de yapılmış olan vakanın tekrar ve devamına dair hiçbir zan ve şüphe vermemek için bir mıntaka-i malume 
dahilinde bulunan ahali-i İslamiyenin hududumuzu geçmek suretiyle alenen yardımlarına dahi seğirtmekte tereddüt ettik. 

Fakat oradaki ahali-i İslamiye her taraftan hamisiz kalınca bittabi kendi hayat ve namuslarını yine kendiliklerinden muhafaza ve müdafaada 
tereddüt etmediler.

Bu cihetle bidayetten bugüne kadar Erivan Hükümeti mıntakası dahilinde muharebe ve çatışma devam edegelmektedir. Ve bütün çatışmalar 
neticesinde bittabi dindaşlarımız fevkalada mutazarrır olmakla beraber namus ve haysiyetlerini de muhafaza etmekten geri durmuyorlar.

...

... Fransızlarla da temaslar olmuştur. Bilhassa, Suriye'de fevkalade mümessil bulunan Picot namında bir zat Sivas'a kadar geldi.... 
Bu zatla görüştüğümüz esas noktalar hatırımda kaldığına göre şunlardı:

... Açık söylediği şey, Suriye'yi müstemleke yapmak için istemiyorlardı ve fakat Kilikya da dahil olmak üzere (...) ve bizim mevcudiyetimiz, 
umumi olan mevcudiyetimizin kurtarılması için Kilikya meselesi için anlaşmaktan ibaretti. Bu imkan derecesini de şu tarzda tespit etti: 
En nihayet Kilikya'yı tahliye edeceğini, yalnız, orada bize iktisadi (sahada) emniyet bahşolacak bir vaziyet kabul edersiniz.

Biz kendisiyle görüştüğümüz zaman bizim için bir Kilikya, bir de Türkiye meselesi gibi iki mesele yoktur. Bir mesele vardır. O da Türkiye 
meselesidir. Binaenaleyh, bizim halline çalıştığımız mesele budur. Bütün vatanımızın tamamiyeti ve bu vatanda yaşayan milletimizin istiklalidir. 
Bu nokta-i nazardan anlaşmak lazım gelir. Fransızlar için yalnız Kilikya meselesi vardır. Bunun halli esnasında sizin için birinci olan meselede 
bazı hususatı görüşebiliriz.

Ve binnetice Kilikya dahi arzettiğim şekilde ve heyet-i umumiye de her suretle bize yardım vadetmişti. Yalnız, bütün bu vaatlerini tatbik 
ettirebilmek için ancak Paris'e muvasalatında çalışmaya mecbur olduğunu ve sulh akdedilinceye kadar Kilikya dahilinde hiçbir hareket-i milliye 
olmamasını rica etti.

Biz de netice itibariyle dedik ki:

"Şimdi Fransız taht-ı işgalinde bulunan bölgede bizim tarafımızdan kuvvet sevkiyle hiçbir harekette bulunmayacağız. Ancak, sizin taht-ı işgalinizde 
bulunan ve asayişinden, emniyetinden sizin mesul olduğunuz bölge vardır ki, Kilikya, Maraş, Urfa hepsi dahil ve Fransızlar tarafından 
silahlandırılan Ermenilerin ahali-i İslamiyeye tecavüz etmesi, onları katletmesi neticesi olarak vuku bulacak mukabelelerden, mukavemetlerden 
de hiçbir mesuliyet kabul etmeyiz. Ve bu gibi olayların önüne geçebilmek için siz derhal (icap eden tedbirleri almalısınız)."

O zaman, malumaliniz, valimizi koğmuşlardı.

"Siz valimizi iade edeceksiniz. Diğer Devlet-i Osmaniye memurlarını yerinde bırakacak ve ahali-i İslamiyeye tasallut eden Ermenileri oradan 
uzaklaştıracak ve bilhassa bundan sonra silahlandırmıyacaksınız."

Ve bunlara kati olarak söz verdi. Ve hatta Sivas'ta icap edenlere tebligatta bulundu. Filhakika valimiz oraya gitti. Vaziyet hüsn-i hale girer gibi oldu.


Bir Fransız diplomatı (Picot) oraya gitti. Bunu bizimle görüştü. Fakat buradaki kuvvetlere (kumanda eden) Fransızlar da başka adamlardır. 
Bunlar, bilhassa Kilikya dahilinde bulunan bir miralay vardı ki o da Reymon. Bu, İslam düşmanı ve Ermeni hamisi bir adamdır. Tazyikten bir an 
bile kaçınmadı. Ve bunun neticesi olarak Maraş'ta ahali-i İslamiyeye Maraş'ta tecavüzatta (bulundular), (onları) tevkif ettiler. Ve ahali-i İslamiye 
kendilerini muhafaza etti. Neticesi itibariyle olay büyüdü. çatışma oldu. Ve oradan Fransızlar çekildi. Bittabi bu çatışma esnasında Fransız kisvesi 
altında ahali-i İslamiyeye tecavüz eden (Ermeniler), kendi nefsi hayatını muhafaza eden ahali-i İslamiye de, ateş esnasında öldüler.

(Bu hadiseyi) bütün Avrupa'da, bütün Amerika'da dalgalandırdılar. Halbuki milletimiz tarafından tecavüz vaki olmuş değildir. Vuku bulan tecavüze 
mukabele edilmiştir. Hatta, Fransızlar çekildikten sonra daha ileriye gitmekten de sarf-ı nazar eyledik. O kadarla yetinildi.

Urfa'da da aynı vaziyet olmuştur. Yine Fransızlar tarafından, daha doğrusu Fransızların teşvik ve himayesiyle Ermeniler, ahali-i İslamiyeye tecavüz 
eden Ermenilerin sebebiyet vermesi yüzünden yine muharebe ve çatışma olmuş, binnetice Fransızlar orasını da tahliye etmeye mecbur edilmiştir.

...


TBMM Gizli Celse Zabıtları, C.I, İş Bankası Yayını, 1985, s. 4-6.)

Borak, Şadi; Atatürk Gizli Oturumlardaki Konuşmalar, Kaynak Yayınları, 1997, s. 15, 16

Metel, Raşit; TBMM Gizli Oturumlarından Sorunlar ve Görüşler (23 Nisan 1920-29 Ekim 1923) 
Mustafa Kemal Atatürk, 
Belge Yayınları 1990, s. 21, 22.


..........

BELGE 94

24 Nisan 1920 Meclis Konuşması


(Sadrazam Damat Ferit Paşa'ya)
Verdiğim cevapta şu maddeler vardı:

1. Dün sizlerden aldığım telgrafta Paris Konferansı kararlarına boyun eğmekten başka yapılacak bir şey görülemediği söylenmektedir. 
Bu kararlar nelerdir? Ajansların en son duyurusu milli bağımsızlığımızı ve geleceğimizi pek ümitsiz bir durumda gösteriyor. 
Mesela Paris Konferansı Batı Trakya, Pontus, İzmir, Kilikya konularını devletin aleyhine olarak belirlemiş ve doğu illerinde Ermenistan egemenliğini 
kabul ederek onaylamış ise bu kararlara boyun eğmek için yetki ve sorumluluk alan ve değerlendirenler kimlerdir? 

Sadrazam Paşa hazretleri vatan ve milletin gelecek haklarını yok eden bu feci durumları ortadan kaldırmak ve değiştirmek için ne gibi olumlu 
maddi güvence ve ümitle dönüyorlar?

...

Ferit Paşa'ya en son verdiğim cevap şudur:
Harbiye Nazırı Ferit Paşa Hazretlerine
Erzurum, 6 Temmuz 1919

Ermenistan'a bağlanmalarına söz verilmiş olduğunu öğrenmekle heyecana gelen ve coşan doğu illeri halkının arasından ayrılıp İstanbul'a gelmem 
konusundaki önerinizi yerine getirmek konusunda kişisel irademi kullanmaya manen ve maddeten imkan bulamıyorum. Durumun 
değerlendirilmesini, bilinen mertliğiniz ve samimiyetinize güvenerek arz ederim, efendim. 


Üçüncü Ordu Müfettişi ve 
Padişahın Fahri Yaveri 
M. Kemal


... Başkent ile Anadolu'yu birbirinden ayırmaya kurulumuz ve temsilcisi bulunduğumuz millet bireyleri sebep olmamışlardır. Tam tersine, 
düşünülen hükümetin Paris barış konferansında doğu illerimizi, tamamen geniş bir özerkliği olan Ermenistan olarak kabul edişi, Toroslar sınır 
gösterilerek iki üç ilimizin tümünün Osmanlı sınırı dışında bırakılması ve başkent ile illerimizin bazılarında ateşkes antlaşması hükümlerine aykırı 
birçok işgaller ve devlet ve milletin bağımsızlık gururunun kırılmasına seyirci kalınması, başkent ile Anadolu'nun birbirinden ayrı düşünmelerine 
neden olmuştur.

...

Rum ve Ermenilerle İngilizler başta olmak üzere İtilaf devletlerinin ve bunların suçlarına alet olan düşük Ferit Paşa kabinesinin, 
milli birliğe ve vatan mutluluğuna yönelik her çeşit girişimi ve meşru milli faaliyeti genel olarak ittihatçılıkla suçlamayı bir meslek edinmiş 
oldukları hepimizce bilinmektedir.

...

... İtilaf devletlerinin bizim savaşa katılmamızdan (Birinci Dünya Savaşı) dört ay önce her yönüyle Osmanlı hükümetinin zararına bir Ermenistan 
Cumhuriyeti kurulmasına karar verdiklerini ilan etmiş olmaları ve hatta Bolşeviklerin yayımladığı gizli antlaşmadan da anlaşıldığına göre, 
İstanbul'un Çarlık Rusyasına vadedilmiş olması, savaşa İtilaf devletlerine karşı girmemizin zorunlu olduğunu gösteren açık delillerdir.

...

... Saltanat başkenti ve hilafetimiz kuşatma altında olup bağımsızlığımız burada manen ve fiilen yürürlükte değildir. Buna, bir de Rum ve 
Ermenilerin hükümeti tanımamalarını ve İtilaf devletlerine dayanarak bir çeşit ayaklanma durumunda bulunmalarını eklersek, başkentimizin 
içinde bulunduğu üzücü ve korkunç durumu tam anlamı ile açıklamış oluruz.

...

...İngilizler görünüşte tatlı, kamu oyunun gönlünü alacak bir genelge sundular. İngiliz siyasi temsilcisi, İngiliz Dışişleri Bakanlığı adına 
hükümetimize bir nota verdi. Notada şöyle deniliyor: Önce, İtilaf devletlerine karşı başlatılmış olan ve Yunanlıları da içeren eylemleri durdurunuz. 
İkinci olarak, Türkiye'de Ermenilere karşı yapılan soykırımdan vazgeçiniz. İşte bu iki önerimizi yerine getirmeniz durumunda İstanbul size 
bırakılacaktır. ...

Efendiler, bu, tabii ki çok haince ve samimiyetten uzak bir istek idi. Çünkü her iki öneride de, gerçekte yeri olmayan konular üzerinde 
duruluyordu. Birincisi, Yunanlıların da içinde bulunduğu İtilaf hükümetlerine karşı eylemde bulunmamak, saldırıya geçmemek önerisi. 
Zaten böyle bir şey olmadı. Gerçi Yunan cephesinde, İzmir cephesinde, silah ve mevzilenmiş bir takım kuvvetler, milli kuvvetler vardı, fakat bu, 
Devlet kuvveti, hükümet kuvveti, ordu kuvveti değildi. Bu, Yunanlıların, ateşkes hükümlerine uymayan davranışları ve insanlığa karşı dünyada 
eşine rastlanmayacak biçimde zulmederek, facialar yaratmalarına karşın devletin koruyuculuğundan yoksun olan milletimizin kendi namusunu, 
onurunu korumak ve kollamak için silaha sarılmak zorunluluğundan kaynaklanıyordu. (...) İkinci istek ise, ülke içinde soykırım yapılmaması ile 
ilgiliydi. Ermenilere karşı böyle bir tutum yoktu ve olay doğru değildi. Ülkemiz gerçeklerini hepimiz biliyoruz. Hangi yörede Ermenilere karşı 
soykırım yapılmıştır veya yapılmaktadır? (...) Bu gün ülkemizde faciaların yaşandığı savunularak, bundan vazgeçmemiz isteniyordu...

...

... Düşmanların bütün çalışması, barış esaslarının kararlaştırılacağı şu sıralarda memleketimizi dışarıda ve içeride güçsüz bir durumda bırakarak 
istedikleri her şeyi kabul ettirmeyi amaçlıyordu.

...Anadolu'nun çeşitli yerlerinde inceleme ve araştırma yapmak için geziler yapan bütün Amerikalı ve Avrupalı kişiler ve heyetler daima lehimize 
düşüncelerle dolu olarak ülkelerine dönmüşlerdir. Bu kişiler ve kurullar Avrupa ve Amerika kamu oyunda çeşitli araçlarla ülkemiz aleyhine yapılan 
kışkırtıcı propagandalara karşı üstünlük sağlamışlarsa da, barış için kesin kararların belirlenmesini üstlenen barış konferansı çerçevesi içinde çok 
az etkinlik taşıyan, gerekli önemi vurgulayamayan bir durum yaratmışlardır. İşte böylece, geleceğe yönelik çıkarlarını, çeşitli baskılarla bütün dış 
ülkeleri aleyhimize çevirmekte gören bazı kuruluş ve unsurlar ise, tarafımıza yöneltilen bu akımı temelinden yıkmak ve bütün dış ülkelerin 
milletimiz lehine, düşüncelerinde değişiklikler olmasına fırsat vermemek için, tümüyle yalan olan en son Ermeni soykırımı uydurmasını 
düzenlediler ve açıkladılar. Aslında pek az ve basit yalanlama araçlarımız olan gazetelerimize de, son derecede etkin bir sansür uygulayarak 
hiçbir araçla medeni dünyaya karşı haklarımızı korumamıza imkan tanımadılar. Böylece, insanlık hukukunun kutsal kuralı olan "kendi kendini 
koruma" hakkından da milletimizi tümüyle yoksun bırakarak, kamu oyunu ve dünya milletlerinin fikirlerini harap durumdaki ülkemiz ve ezilmiş 
milletimizi birçok suçlamalarla 
lekeleyerek büyük çapta etkilediler.

...

İngilizler, bir yandan dış durumumuzu yeni toplu öldürme iftiraları ile sarsarak, diğer yandan da kabineyi, Meclisi Mebusanımızın çalışmalarına 
engel olmak konusunda kışkırtarak, içişlerimizde çok tehlikeli bunalımlar yaratacak biçimde çalışarak, tasarladıkları İstanbul işgalini kolaylıkla 
uygulayabilecek bir ortam hazırlıyorlardı. ...

...

Anadolu'da yerleşmiş Ermenilerin ve Rumların hükümet emirlerine ve milli amaçlara karşı gelmedikçe her türlü saldırıdan korunmaları ve tam 
anlamı ile mutlu ve rahat bir hayat yaşamaları öteden beri kabul edilmiş bir ana konu idi. Kilikya ve dolaylarında ve doğu hududumuz dışındaki 
resmi ve resmi olmayan Ermeni kuvvetlerinin dindaş ve ırkdaşlarımıza karşı yapılan cinayete varan saldırıları karşısında bile, ülkemizde yaşayan 
Ermenilerin her türlü taarruzdan korunmasını sağlamayı pek önemli bir medeni görev kabul ettik ve Anadolu'nun dış dünya ile ilişkisinin kesik 
olduğu bu günlerde yüce vatan çıkarlarını amaçlayan önlemler içinde Ermeni halkının esenliğinin korunması gerekliliğini bütün makamlara bildirdik.

İşte, İstanbul'un yabancı kuvvetlerce işgalinden bu güne kadar geçen acı günlerinde hiçbir dış ülkenin fiili korumasına erişemeyen Anadolu 
Ermenilerinden hiçbir kişinin, en küçük bir anlamda bile, saldırıya uğramamış olması, bize her nedenle cinayet yükleyen ve medeni duyarlılığı 
kendi tekelinde sanan entrikacı Avrupalıların yüzlerini kızartacak ve milletimizin yaradılışından sahibi bulunduğu insanlık törelerinin yücelik 
derecesini ispat edecek çok önemli bir konudur.

...

Atatürk'ün TBMM'ni Açış Konuşmaları, TBMM Yayını, Ankara-1987, s. 3-50.
ASD, c. I, s. 12-60.

..........

BELGE 95

Türkiye'nin Sovyet Rusya İle Beraber Emperyalist Hükümetlere Karşı Savaş ve Yardım Teklifi
26 Nisan 1920

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Moskova Hükümetine birinci Teklifnamesidir.

1- Emperyalist Hükümetler aleyhine harekatı ve bunların tahakküm ve esareti altında bulunan mazlum insanların kurtarılması gayesini hedefleyen 
bolşevik Ruslarla ortak mesai ve harekatı kabul ediyoruz.

2- Bolşevik kuvvetleri Gürcistan üzerine harekatı askeriye yapar veyahut takip edeceği siyaset ve göstereceği tesir ve nufuzla Gürcistan'nın da 
Bolşevik ittifakına dahil olmasını ve içlerindeki İngiliz kuvvetlerini çıkarmak üzere bunlar aleyhine harekata başlamasını temin ederse 
Türkiye Hükümeti de Emperyalist Ermeni hükümeti üzerine harekatı askeriye icrasını... taahüt eyler.

3- Evvela milli topraklarımızı işgal altında bulunduran Emperyalist kuvvetleri kovmak ve gelecekte emperyalizm aleyhine vuku bulacak müşterek 
mücadelemiz için kuvayı dahiliyemizi güçlendirmek üzere şimdilik ilk taksit olarak beş milyon altının ve kararlaştırılacak miktarda cephane vesair 
vesaiti fenniyei ve malzemei sıhhiyenin ve yalnız şarkta icrayı harekat edecek kuvvetler için erzakın, Rus Sovyet Cumhuriyetince temini rica olunur. 
İhtıramatı faike ve hissiyatı samimanemizin kabulünü rica eyleriz.

 
Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal

Atatürk'ün Tamim, Telgraf s.304-305

............

BELGE 96

15. Kolordu Komutanlığına - Erzurum
26 Nisan 1920

1. Emperyalist Hükümetler aleyhine harekatı ve bunların tahakküm ve esareti altında bulunan mazlum insanların kurtarılması gayesini güden 
Bolşevik Rusya ile iş ve harekat birliğini kabul ediyoruz.

2. Bolşevik kuvvetleri, Gürcistan üzerine askeri harekat yapar veyahut yürüteceği siyaset ve göstereceği tesir ve nüfuzla Gürcistan'ın Bolşevik 
ittifakına girmesini ve İngiliz kuvvetlerini çıkarmak üzere bunlar aleyhine harekata başlamasını sağlarsa, Türkiye Hükümeti de Emperyalist 
Ermeni Hükümeti'ne karşı askeri harekat yapmayı... taahhüt eder.

3. İlk önce Milli Topraklarımızı işgal altında bulunduran Emperyalist kuvvetleri atmak ve ilerde Emperyalizm aleyhine beraberce yapacağımız 
mücadele için kuvvetlerimizi geliştirmek üzere, şimdilik ilk taksit olarak 5.000.000 altın (Ruble) ve karar verilecek miktarda cephane ve sair 
teknik harb araçlarının ve sıhhi malzemenin ve yalnız doğuda harekat yapacak kuvvetler için erzakın Rus Sovyet Hükümeti'nce sağlanması lazımdır.
Mali sıkıntımızı biliyorsunuz....

Gönderilecek heyet, Azerbaycan Hükümeti'yle gereken teşebbüslerde bulunarak çok önemli olan paranın hatta borç almanın sağlanmasına 
çalışılması uygundur.

 
Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal


Türk İstiklal Harbi, III. Cilt Doğu Cephesi, Gnkur. Basımevi, 1965, s. 80

..............

BELGE 97

01 Mayıs 1920 Meclis Gizli Oturum Konuşması

...

Müsaade buyurursanız biraz da Kilikya Cephesinden bahsedeyim: Buradan bahsederken Elviye-i Selase diyebileceğimiz Antep, Maraş, 
Urfa'yı nazardan geçirebiliriz.

Efendiler!

Her yerde olduğu gibi buraya da Mütarekename ahkamı hilafına İtilaf Kuvvetleri girdiler ve bilahare aralarında bir itilaf yapıldı ve İngilizler çekildi. 
Antep, Maraş, Urfa'yı bütün Suriye ile beraber Fransızlara bıraktılar ve Fransızlar burayı işgal ettiler. Bu tecavüze karşı merkez-i hükümet hiç 
tedbir almadı, hatta protesto bile etmedi. Bu, cümlenizce malumdur.

Fakat bizim kabul ettiğimiz esas programda çizdiğimiz hududun dahiline buraları da girer. Buraların da düşmandan temizlenmesi lazımdır. 
Fakat aynı zamanda muhtelif cephelerde düşmanlarımızı harbe mecbur etmemek için çatışmaya sebebiyet vermekten de daima kaçındık. 
Fakat Fransızlar burayı haksız olarak işgal ettikten sonra çok küstah davrandılar ve ahali-i İslamiyeye karşı çok fena hareketlerde bulundular. 
Bu hareketleri, Fransız üniforması altında Ermenilere yaptırdılar. Diyebiliriz ki her ne vesile ile olursa olsun bu memlekette Ermenilerle milletimiz 
arasında birtakım kanlı olaylar cereyan etmiştir. Bu iki milletin birbirine ve bilhassa Ermenilerin milletimize karşı kuvvetli kin ve düşmanlığı vardır. 
Binaenaleyh, Ermenileri bize sataştırmak, ahali-i İslamiye'ye sataştırmak bittabi yanlış bir hareketti. Çünkü, Ermenilerin gayesi, bilhassa, himaye 
ve yardım gördükten sonra Kilikya'da, Antep'te, Maraş'ta, Urfa'da, her nerede bulurlarsa ahaliyi imha etmektir.

Oralarda bulunan zavallı kardeşlerimiz pek acı muamelelere maruz kalmışlardır. Her türlü mukaddesatı muhafaza için hariçten, bütün milletten 
yardım istiyorlar. Bu yardım istekleri na-mütenahidir. Fakat daima işitilmemiş bir halde kalıyorlar. Maatteessüf hükümet-i merkeziye hiçbir 
yardım yapmamıştır. Birçok sebep ve düşünceden dolayı aleni ve kati tedbirlere tevessül edemiyordu.

İşte böyle, artık her taraftan ümidi kesen ve idama mahkum olduklarına şüphesi kalmayan Kilikya ve diğer bölgeler ahalisi bizatihi muhafaza-i 
mevcudiyet için ortaya atılmak mecburiyetinde kaldılar. Buralar halkına hiç olmazsa hem-civar olan ahali-i İslamiye'nin seyirci kalmaları doğru 
olamazdı.

Filhakika, memleket dahilinden, bilhassa Sivas'tan büyük, vicdanlı vatanperverler kalktılar, koştular; bu meşgul mıntıkaların hudutları içine girdiler 
ve oradaki kardeşleriyle birleşerek onların namus, mukaddesat ve mevcudiyet savaşlarında onlarla aynı safta yer aldılar.

Mücadele devam etmektedir. İlk müsademe Maraş'ta oldu. Ve netice haklının lehine mütemayildir. Bunu müteakıp Urfa'da ve Silifke havalisinde 
müsademeler oldu. Buralarda da biz kazandık. Antep'te yine Ermenilerin tasallut ve tezahüratı neticesinde vukua gelen müsademe devam 
etmektedir.

...

Gizli Celse Zabıtları, c.I, s. 7
Borak, Sadi, a.g.e., s. 39-40.

Metel, Raşit, a.g.e., s. 47-48.

............

BELGE 98

Genel Siyasi Durum ve Bolşeviklerle İttifak İçin Aradaki Ermenistan Engelinin Kaldırılmasına Dair Vekiller Heyeti Kararı
15. Kol. K.lığına gönderilen şifre
Ankara, 6 Mayıs 1920

Zata mahsus ve aceledir.

Vaziyeti umumiyei siyasiyemiz ve Bolşeviklerle ittifak yapmak için emperyalizm siyasetine alet olan Ermeni hükümetinin aradan çıkarılması ve 
imhası meselesi bugün Vekiller Meclisinde müzakere olunarak zatı samilerine müzakere sonucunun aşağıda olduğu gibi tebliğine karar verilmiştir.

Şöyle ki:

1- Sulh konferansının hakkımızda alacağı kararlar kesin olarak açıklanıncaya kadar İtilaf Devletlerini bizimle anlaşma hazırlıkları imkanından 
mahrum etmeğe dahili ve harici vaziyeti hazıramız şimdilik müsait değildir.

2- Binaenaleyh Bolşeviklerle işbirliği şartlarımız az, çok belirmeden ve hututu esasiyemiz tesbit ve bize temin edecekleri maddi yardım tayin 
edilmeden evvel fiilen bunlarla teşriki mesai sakıncalı görüldü.

3- Ermeni vukuatı bütün Hristiyan Dünyasını aleyhimize sevk eden sebeplerin en mühimlerinden olduğuna göre mevcudiyeti ilk evvel 
tarafımızdan tasdik olunan Ermeni hükümetini ordumuzun kuvvetiyle mahvetmek ve bittabi yeniden bir Ermeni kırımı demek olan bu 
harekete bizim tarafımızdan sebebiyet verilmek az, çok lehimize bir cereyan getiren gelişmeleri de muvakkatan fesh ve bilhassa Amerika 
kamuoyunu aleyhimize çevirir ve sevkettirir ve İngilterenin hakkımızda tatbikini istediği tarzı harekete cümlesinin yandaş olmasını temin gibi 
sakıncalı ve öldürücü bir netice doğurur. Bu gerekçeler nedeniyle ordumuzun şimdilik Ermeni hükümetine karşı resmen ve alenen taarruz ve 
icrayı muhasebattan kaçınmasını, mümkün olduğu kadar gizli şekilde Elviye-i Selasede teşekkül eden küçük hükümetlerin milis kıtaatı takviye 
olunarak bunlarla Gence'ye kadar ilerledikleri haber alınan İslam Bolşvikleri vasıtasiyle bu taarruzun icra edilmesi daha uygun görülmüştür. 
Bu konudaki görüşlerinizin ivedilikle bildirilmesi rica olunur.

 
Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal


Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 318-319
.............

BELGE 99

Büyük Millet Meclisi'nin İslam Alemine Beyannamesi
09 Mayıs 1920

... Adana, Maraş, Ayıntap ve Urfa gibi en eski İslam memleketleri Fransız zabitlerinin idaresinde Ermeni kin ve öfkesine, Ermeni ruhunun yırtıcı 
kabalık ve düşmanlığına yenecek, parçalanacak bir av gibi terkedildi. Hükümeti elim bir mütareke ile silahlarından tecrid edilmiş, orduları dağıtılmış 
bir millet, ana yurduna musallat olan başı boş bırakılmış ve yangıncı, yağmacı işgalcilere karşı müdafaadan başka ne yapabilirdi. Biz bu sebeple 
aile ocaklarımızda eski gazalardan yadigar kalmış silahlarımızla analarımız ve kız kardeşlerimizle çocuklarımız ve ihtiyarlarımızla her tarafta 
düşmanı karşılayarak geri iten bir halk mücadelesine başladık.

Büyük Millet Meclisi emriyle 
Reis Mustafa Kemal

 Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 324

..........

BELGE 100


Hududun Geçilmesi Teklifi Üzerine Vekiller Heyetinin Kazım Karabekir'den Sorduğu Hususlar
12 Mayıs 1920

15. Kolordu Kumandanı Kazım Paşa Hazretlerine

Hududun tecavüziyle şarktan gelen harekete iştirak hususundaki görüşleriniz Heyeti Vekillerce büyük ehemmiyetle nazarı dikkate alındı. 
Heyeti Vekile kesin karar için aşağıdaki sorular hakkındaki değerlendirmelerinize müracaatı münasip gördü:

1- Kızıl ordu; Ermenistan ve Gürcistan hudutlarına geldikleri halde bizim yardımımız için henüz bir müracaatta bulunmamışlardır. 
Halbuki buna imkan bulabilecekleri tahmin edilmektedir.

2- Ermenistan'a taarruz hareketimizi İtilaf devletleri ve Amerika ilanı harp kabul edecek ve ihtimal ki memleketin Batısından ve büyük ihtimalle 
Trabzon'dan da taarruza geçeceklerdir. Bu umumi taarruza karşı şark harekatına iştirak eden kuvvetlerimiz Batıyı korumak için ne kadar 
zamanda serbest kalabileceklerdir.

Bolşeviklerin bu takdirde maddi seri yardımları ne olabilecektir. Bolşeviklerle aramızda henüz bir anlaşma yapılmamış olduğundan yardımlarından 
emin olabilir miyiz?

3- Trabzon'a terk olunacak kuvvetin bir İngiliz çıkarmasına karşı koyma ve savunmaya kifayet edememesi halinde bütün memleket dahilindeki 
tereddüdün aleyhimize gelişeceği değerlendiriliyor. Ermeni ve Gürcistan hudutlarına temas eden Kızıl ordunun miktarı ne kadar tahmin edilmektedir.

4- Heyeti Vekilenin ve hatta bir dereceye kadar Büyük Millet Meclisi'nin kararını almadan harekete geçmek mesuliyeti mahzurunu görüyorum. 
Bu kararın alınmasında harekete karşılık temin edilecek menfaatlerin bir ittifakname ile tesbit edilmiş olduğunu ifade etmek lüzumu anlaşılmalıdır. 
Mevcudiyeti milliyemizi de tehlikeye sokacak bir mahiyette olacağı açık olan San Remo kararlarının da yakınlarda tebliği beklenmekte ve 
binaenaleyh Meclisce karar alınması yakındır efendim.

 
Büyük Millet Meclisi Reisi 
M. Kemal


Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 327-328
Türk İstiklal Harbi, Doğu Cephesi, s. 82-83

............

BELGE 101

17 Mayıs 1920 Meclis Gizli Oturum Konuşması

...

... Bize suret-i hususiyede (San Remo Konferansı'ndan) gelen malumatta bir defa Trakya'nın Çatalca hattına kadar Yunanlılara verilmesi vardı. 
İzmir'in Yunanlılara verilmesi, şarktan bir kısım arazinin, Trabzon'un şarkına kadar olan arazinin Ermenilere terki vardır....

Mustafa Taki Efendi (Sivas): Şark hududu nerelere kadardır?

Mustafa Kemal Paşa (Devamla): Şark hududunda deniliyor ki Trabzon'un şarkına kadar kadar Ermenistan'a.

...

Haşim Bey (Çorum): Paşa Hazretleri! Ermenilerin Bolşeviklerle ittifakı bizim aleyhimizde olur. Biz onlardan evvel itilaf etsek acaba mümkün değil 
mi. Bolşeviklerle ittifak etsek olmaz mı?

Paşa Hazretleri: Efendim, ben yetişemedim. Fakat Meclis-i aliniz burada okunmuş bir takrirle heyet-i icraiyeye bir dereceye kadar salahiyet verdi.

"Elviye-i Selasiye'ye dair sesleri".

"Salahiyeti her hususta veririz sesleri".


Gizli Celse Zabıtları, c.I, s. 32-33.
Bocak, Sadi; s. 58-59.

Metel, Raşit; s. 71-74.

.........

BELGE 102

Kafkas Cephesine Dair Vekiller Heyeti Kararı

Onbeşinci Kolordu Kumandanı Kazım Paşa Hazretlerine

Zata Mahsus

01 Haziran 1920

1- Doğu Hareketiniz için 30 Mayıs 1920 günlü telgrafınız Bakanlar Kurulu'nda görüşülmüş, gerekçesi incelenmiş ve askeri birliklerimizle Ermenistan savaşının başlatılması zamanının daha geçmediğine karar verilmiştir. Kurulumuzun bu zamanla ilgili olarak girişim ve düşüncesi aşağıda açıklanır ve toplantıyı sürdürmekte olan Bakanlar Kurulu kararı ile bildirilir.

Birincisi: Devlet ve ulusumuzun kurtuluş ve esenliği için Batı devletlerinden güvenli bir yardım ve adaletli davranış olmayacağı anlaşılmıştır. Ülkemizin geleceği, Doğu sınırlarımızın Ruslara ve İslam Dünyasına dayandığı Kurulumuzca bilinmektedir. Bu dayanışın güvenliği için önemli çalışmalar yapılacaktır.

İkincisi: Bolşeviklerle politik olarak anlaşıp, karşılıklı ilişkiyi belirlemeden önce kesin harekete geçmeyeceğiz. Böyle bir hareketin Bolşeviklerce nasıl karşılanacağını bilememekteyiz. Gerçekte, Bolşeviklerin bizden bekleyeceği en büyük çıkar, askeri hareketin kazançlarını biz kendi elimizle onlara verdikten ve böylelikle içine düştüğümüz çıkmazdan kurtulma olanağı kalmadığını gösterdikten sonra Bolşeviklerden bize çıkar sağlama olanağı kalmaz, yalnızca onların uydusu ve tutsağı oluruz. Alman savaşına da böyle girdiğimizi unutmamalıyız.

Üçüncüsü: Yalnızca askeri bakış açısından bile Ermenistan savaşını güvenli ve başarı ile sonuçlandırmak için başka bir yerden askeri yardıma gerek olduğu kanısındayız. Eğer Azerbaycan ve Gürcistan yönlerinden Ermeniler kuvvetle sıkıştırılmazsa, yalnız bizim üç tümenimizle az zamanda Ermenistan kuvvetlerini yok edinceye dek kovalayabilmek olanaklı değildir. İşte yukarda üç ana görüşten öneriniz incelenmiştir. Bunlardan birinci madde sizinle bütün bütüne görüş birliğimizi gösterir. Öteki maddeler askeri hareket zamanının daha geçmediğini belirleyen temel gerekçelerdir.

2- Kafkasya'nın politik ve askeri durumunda Kurulumuzca açıklık görülmemektedir. Şundan ki, Bolşevik ordusunun 28 Nisan 1920'de Bakü'ye girişinden beri Karabağ'da Azerbaycan ordusunun ve Bolşevik ordusunun yığılması ve 10 Mayıs 1920 hareketinde Ermenistan'a üç gün süreyle ültimatom verilmesi ve dahası, Azerbaycan anlaşmasının açıklanması gibi haberler alınmış ve bunlardan şimdiye değin bir sonuç çıkmamıştır. Bu kez de Azerbaycan'ın Gürcistan'la uzlaşmasının Azerbaycan için güç olup olmayacağı bilinmemektedir.

Yüz bin kişilik ordunun Bakü çevresinde ve on dört bin kişinin Zengezor'da bulunması haberi ile Ermenilerin İslam kıyımına yönelmeleri ve komşularına karşı zorbacasına bir durum almaları haberi arasında içerik yönü ile çelişki vardır. Halil Paşa'nın güçlü bir ordunun komutasını bırakmayı istememesi gerekir. Sözün kısası, Ermenistan'a karşı savaşa karar için Azerbaycan ya da Bolşevik birliklerinin varlığını daha bilmiyoruz. Biz, özellikle Bolşevik askeri hareketinde beklemeyi ve şimdilik Bolşevik birliklerinin Kafkas yöresinden uzaklaştıklarını sezinliyoruz.

Son zamanlarda Bolşeviklerin Lehlilere (Polonyalılar) Kiyef cephesinde yenildikleri ve on beş bin tutsak verdikleri ve bu nedenle, Kafkasya'dan da kuvvet getirmek zorunda kaldıkları belirtilmiştir. Odesa'nın sallantıda olup olmadığı da tartışıldı. Rusya için on beş bin tutsak veren yenilgi önemli bir anlam taşımaz ama, Kiyef ve Odesa adları askeri yenilginin durumundan çok bir iç sarsıntıyı sezinletir. Lenin'in yerine Bresilof'un geçmesi haberinin anlamı da anlaşılamadı. Kanıtlarımıza göre, Rusya'nın Bolşevik durumu bu yüzden değişmeyecektir. Daha kesin kararlılıkla, kuvvet kullanmayı daha iyi sağlamak için gelmiştir. Ama, bu değişikliklerin gelişmesini iyi saptamaya gerek vardır. Kafkas uluslarının davranışları da Rusya'daki bu kararsızlığı göstermektedir. Bu yüzden durum daha açıklığa kavuşmamıştır.

3. Bu koşullar altında iç durumumuz acelecilik gerektirmemektedir. Bilinen barış koşullarına göre, Ermenilere söz verilen Doğu illerimizi savunmak için hazırlıklı olmak, o yöre halkına ve askerlerine karşı güçlü bir dayanaktır. Ama, Sarıkamış'a gidecek orada bekleme durumunda kalmak, belli anlayışlara karşı hem yapıcı gücümüz olmadığı, hem de kötülükleri kendi elimizle getirdiğimiz biçiminde iz bırakır ve daha çok sarsıntı yapar. Mali durumumuz ve yiyeceklerimizin Sarıkamış'ta daha iyi olacağına dair bir sebep yoktur. Bundan başka iç durumumuzda olan düzelme ve değişikliği bilmektesiniz. İstanbul'la doğrudan ilişkili olan çevrelere ezici yumruklar indirilmiş ve pek önemli olan ayaklanmacıların başkanları Vatan Hainliği Yasası uyarınca cezalandırılmıştır. Konya'da iki kez görülen ayaklanma etkin bir güce gerek görülmeden bastırıldı.

Sivas'taki olay, Düzce-Bolu olaylarının kızışkın zamanlarında düzenlenmiş bir olaydı. Umut bağlayanlar, bozguncu yuvasının yıkılması ile kesin yenilgiye uğramış olacaktır. Görüntülerden de bunu sezinliyoruz. Özetle, daha ötede ve beride karşılaşılacağı bildirilmekle birlikte, yönetimimiz sırasında kararlılık ve etkili hareket, sürekli aydınlatma ve önlem çalışmaları ile göğüslemeyeceğimize göre, iç durumda temel konu, subayların kesin kararına ve inancına kesin olarak güvenilen, güvenli bir kuvvetin varlığıdır. Buralarda böyle kuvvetler oluşturmaya çok önem veriyoruz.

4. Delegelerimizin ulaşması, Ermenistan savaşının başlatılması için başlı başına gerekçe olamayacağı doğal olmakla birlikte kuşkusuz pek önemlidir. Hareketlerinin çabuklaştırılmasına rica ederiz. Delegelerimizin kılık değiştirerek kara yolu ile Azerbaycan'a geçmesi zorunludur. Sarıkamış hareketi onların trenle yolculuklarını güvenceleyemez. Çoğu yerinde İslam halkla kuşatılmış geniş bir bölgeden açıklık bularak geçmeye olanak bulunabilir.

5. Doğrudan doğruya Nuri Paşa'nın yanından ve Bakü'den geldiğini ve onun Azerbaycan'da olduğunu bildiren efendi, bir iki güne kadar buraya gelecektir. La Hey Ataşemiliteri Yarbay Nuri Bey'de yarın Avrupa'dan buraya geliyor. Umduğumuz gibi gelişmeleri açıklayacak bir takım bilgiler alırsak derhal arzedeceğiz efendim.

 
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal


Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 334-337
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, c. II, s. 146-148

..........

BELGE 103

15. Kolordu Komutanlığına - Erzurum
6 Haziran 1920

...

Savunma durumumuzu düzeltmek maksadiyle, Soğanlı Geçit'lerini işgal etmek için askeri birliklerle ilerlemek hakkındaki 4 Haziran 1920 tarihli
15 nci Kolordu Komutanlığı'nın teklifi, Bakanlar Kurulu'nca incelenerek uygun görülmüştür.

Üç Sancak'ın işgali hakkının zamanında kullanılması Büyük Millet Meclisi tarafından Bakanlar Kurulu'na verilmiş olduğundan, 
Bakanlar Kurulu (Bakanlar Kurulu: Genelkurmay Başkanı İsmet, Bayındırlık Bakanı İsmail Fazıl, Sağlık Bakanı Doktor Adnan, 
Milli Eğitim Bakanı Doktor Rıza Nur, Adalet Bakanı Celalettin Arif ve İçişleri Bakanı Cami Beyler) bu yetkiye dayanarak yapılan teklifin 
uygulanmasına karar vermiştir. Kararın siyasi yönünü idare ve ilan şekli için lazımgelen nota ve talimat gibi kararlar ayrıca ek olarak 
bildirilecektir. O zamana kadar siyasi hiçbir teşebbüste bulunmıyarak, yalnız askeri harekata hazırlanılması ve bu harekatın ne zaman 
başlıyacağının bildirilmesi rica olunur.

 
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal


T.İ.H. Doğu Cephesi, s. 84

..........

BELGE 104

07 Haziran 1920 Meclis Konuşması

...

Efendiler; hudud-u millimiz dahilinde bulunan ve fakat mütareke hükümleri nedeniyle kuva-yi askeriyemizin tahliye etmiş bulunduğu elviye-i 
selasenin icabında tekrar işgali için heyeti aliyeniz Heyeti İcraiyeye salahiyet vermişti. Fakat bu salahiyetin zaman-ı takdirini Heyeti İcraiyeye 
terk buyurmuştunuz.

Ermeniler eski hududun ilerisinde bulunan ahali-i İslamiyeye fevkalade zulüm ve haksızlık yapmakta ve katliam icra eylemektedir ve pek çok 
islamlar, pek sefil ve perişan, şayan-ı merhamet bir halde bize iltica etmekte, muhaceret etmektedirler. Binaenaleyh Heyeti İcraiyeye vermiş 
olduğunuz salahiyetin tatbikına lüzum ve mecburiyet hasıl olacağını zannetmekteyiz. Heyeti aliyenize şimdiden bilgi olarak arz ediyorum....

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.I, s. 79


.........

BELGE 105

Ermeni Cumhuriyetine Nota
15. Kolordu Komutanlığına - Erzurum
13/14 Haziran 1920

Harekata geçmeden önce tarafımızdan Ermeni Komutanlığı'na hitaben, en yakın Ermeni askeri merkezine Türkçe bir mektup verilmesi ve bu 
mektuba cevap beklenmiyerek ve karşı tedbir alınmasına vakit bırakılmayarak harekata geçilmesi uygun görülmüştür. Mektubun benzeri 
aşağıda yazılıdır. Bunu ulaştıracağınız tarihe dair sizden bilgi alır almaz İtilaf Devletleri ve yabancı devletlere buradan tebligat yapılacaktır.

 
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal

Erivan Cumhuriyeti Askeri Komutanlığı'na

"Daha önce harb tazminatına karşılık olarak verilmişken Brestlitovsk Antlaşmasiyle Türkiye'ye geri verilen ve ayrıca Türkiye'ye ait olduğu Erivan 
Cumhuriyeti tarafından da kabul edilmiş bulunan Üç Sancak'taki Türk halkı Ermeniler tarafından devamlı olarak katliam edilmektedir. 
Ermenilerin böyle hareket ettiklerini Avrupalılar da kabul etmektedirler. Uyruğumuz bu zulümlere karşı devamlı olarak feryat etmekte ve yardım 
istemektedir. Uyruğumuzun hayatlarını korumak maksadiyle memleketimizin parçası sayılan Üç Sancak içindeki gereken yerleri işgal altına almak 
zorundayız.

Kan akmasına meydan vermemek için hemen askeri kıtalarınızı çekmenizi, Hükümetimden aldığım emir üzerine, bildiririm."

T.İ.H., Doğu Cephesi, s. 92

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder