ASALA’nın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ASALA’nın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Aralık 2014 Salı

ASALA’nın Farklı İsimler Kullanması ASALA’nın Finans Kaynakları



ASALA’nın Farklı İsimler Kullanması   
ASALA’nın Finans Kaynakları  




ASALA’nın Farklı İsimler Kullanması   



ASALA’nın kamuoyundaki imajını korumak üzere verdiği belki de tek ödün, 
yaptıkları bombalı ve silahlı saldırıların sorumluluklarını farklı farklı 
grupların üstlenmesine izin vermesiydi. Bu durum JCAG-ARA ile arasındaki önemli bir farkı da ortaya koymaktadır. ASALA diğer örgüt isimlerini iki farklı şekilde kullanmıştır.

İlk olarak, farklı isimler kullanılmasıyla, ASALA kendilerinin yaptığı eylemleri 
inkâr etmek istemiyordu. Sadece operasyonlarda, önemli hususları anma ve 
hatırlama amacıyla farklı isimleri kullanıyorlardı. Örneğin örgüt, 24 Eylül 1981 
tarihli “Van Operasyonu” adını verdikleri eylemi, 24 Nisan 1981 tarihinde 
Tahran’daki Türk elçiliğini koruyan polise ateş açıp onun yaralanmasına neden 
olan ve yakalandıktan sonra İran tarafından idam edilen ASALA militanına atfen 
“Yeghia Keşişyan İntihar Komandoları” adına üstlenmişti. İkinci olarak ise, 
örgütün yaptığı saldırılar Ermeni diasporasında ve diğer yerlerde kötü bir 
tepkiye neden olursa, bu tür saldırılarla alakalarının olmadığını ve 
kendilerinin kontrolünde olmayan aşırı uçların eylemleri yaptığını 
belirtmekteydiler. Örneğin “Orly ve 9 Haziran Grubu” gibi isimler bu tür 
saldırılarda kullanılmıştı. Aynı zamanda bu tür farklı farklı isimlerin 
kullanılması, Ermeni terörünü ve ASALA’yı incelemeye çalışan uzmanları 
şaşırtacak, yeni yeni örgütler varmış gibi bir imaj oluşmasına neden olacak ve 
bu sayede onların çalışmalarını yavaşlatacak ve sonuçsuz bırakacaktı.


ASALA’nın Finans Kaynakları   

Ermeni terör örgütü ASALA, kuruluş döneminde bazı devletlerin ve örgütlerin 
maddi destekleriyle finans sorununu aşmıştır. Ancak, zamanla diğer terör 
örgütleri gibi faaliyetini ve yaşamını idame ettirebilmek için giderek artan 
silah, mühimmat, propaganda, yiyecek – giyecek, sahte pasaport ve kimlik belgesi sağlamaya yönelik masraflarını karşılayabilmek için güçlü finans kaynaklarına ihtiyaç duymuştur.

ASALA, örgütün artan masrafları karşısında finans sorununu aşmak için yeraltı 
dünyası ile ilişki kurmak zorunda kalmış ve inanılmaz derecede yüksek paraların 
döndüğü uyuşturucu ticaretine ve silah kaçakçılığı işine yönelmiş ve de Lübnan – 
Suriye üzerinden gemi ile getirilen uyuşturucuları Avrupa’da pazarlamıştır.

1980’li yıllarda Türk Yurtdışı misyon görevlilerine yönelik saldırıları ile 
dikkat çeken ASALA terör örgütünün, etnik yakınlık nedeniyle uyuşturucu 
kaçakçısı olarak kaydı bulunan CANTÜRK organizasyonu tarafından desteklendiği, CANTÜRK’lerin çok sayıda ASALA mensubu ile ilişki içerisinde olduğu tespit edilmiştir.

ASALA ilgili olarak İsviçre’de ortaya çıkarılan bir başka bağlantı ise 
Florida’da (Amerika) oturmakta olan ve 1974 – 1975 yıllarında Lübnan’daki iç 
savaş sırasında bu ülkedeki Hıristiyan Falanjistlere silah sağlayan uluslararası 
silah kaçakçısı Sarkis Soğanlian adlı Ermeni ile Cenevre’de yaşamakta olan 
Lübnanlı Ermeni elmas taciri Victor Chayto arasındaki ilişkidir. ASALA’ya maddi 
destek verdiği bilinen Victor Chayto’nun örgütün uyuşturucudan elde ettiği 
paraları elmas ticareti ile akladığı ve bu paraların bir bölümünü silah alımı 
için Soğanlian’a aktardığı İsveç’te yakalanan Zamazanian’ın sorgulaması 
sırasında açığa çıkmış, ancak mahkemede bu bilgilerin üzerinde durulmamıştır.

Bunun yam sıra, 1980’li yıllardan itibaren uyuşturucu kaçakçılığından yakalanan 
bazı kişilerin sorgularında ASALA ile PKK’nın ortak uyuşturucu ticareti yaptığı 
yönünde ifadeler yer almış ve basına da yansımıştır. Ancak,

ASALA cephesinden örgütün uyuşturucu ticareti ile olan bağlantısı hiçbir zaman 
yalanlanmamış olması örgütün üzerindeki şüpheleri artırmıştır.

Ermeni terör örgütü ASALA, bir taraftan uyuşturucu ticareti ile örgütün finans 
sorununu aşmaya çalışırken diğer taraftan silah kaçakçılığı ile de ek gelir elde 
ettiği yönünde iddialar mevcuttur. Ancak, 1981 yılında İtalya’nın Torento 
kentinde başlatılan uyuşturucu ve silah kaçakçılığı soruşturmasının 
genişletilmesi sonucunda 1982 yılında yakalanan Avrupa’nın en büyük esrar ve 
silah kaçakçılarından ve Suriye sorumlusu Henry Aslanian’ın ifadesinin ışığında 
Akdeniz’deki uyuşturucu ve silah kaçakçılığının ASALA ile bağlantısının çıkması 
ile bu yöndeki iddialar iddia olmaktan çıkmıştır.

Kısacası, Ermeni terör örgütü ASALA Türkiye’ye, Türklere ve Müttefiklerine 
yönelik saldırılarını devam ettirebilmek ve örgütün varlığını sağlayabilmek için 
bazı devletler ile örgütlerden aldıkları maddi desteğin yanı sıra uyuşturucu ve 
silah kaçakçılığı önemli finans kaynağı olmuştur.


http://www.terororgutleri.com


.

ASALA’nın Terör Faaliyetleri




ASALA’nın Terör Faaliyetleri   

ASALA tarafından yapılan suikast ve bombalı saldırıların çoğu iki veya dört militandan oluşan timler tarafından yapılmıştır. ASALA’nın eylemleri, JCAG-ARA ile kıyaslandığında daha etkisizdi. JCAG-ARA kadar profesyonel değildi, daha çok bombalı saldırı yöntemini tercih etmekteydi.

Hagopyan’a ASALA’nın faaliyetleri için “kolay” memleketleri seçmeye çalışıp 
çalışmadıkları sorulduğunda, “Gerçekten eylem yapmak isteyen için her memleket kolaydır” cevap vermiştir. Ancak teröristlere karşı ılımlı bir politika izleyen, açık demokrasiye sahip ülkelerin (mesela Fransa), yakalanan teröristlere ağır cezaları veren ABD gibi ülkelerden çok daha “kolay” olduğu muhakkaktır. Kapalı demokrasilere sahip Doğu Bloğu ülkelerinde ise çok daha az olay meydana gelmiştir. Zira Ermeni failler, 1979 yılında, Moskova metrosuna bomba koyduklarında, Sovyetlerce hemen idam edilmişti.

The Reality, ASALA’nın genel tarihini üç döneme ayırmaktadır. 1975’den 1980’in 
başına kadar olan birinci safha ki bu dönemde öne çıkan “bütün Ermeni halkını 
yanlış yönlendirme amacıyla yalanların, uydurmaların ve sloganların ortaya 
atıldığı safhadır.” 1980’in başlarından 1981 sonbaharına kadar olan ikinci dönem ise “örgüte yeni üyelerin kazandırılması nedeniyle saldırılardaki yüksek başarı aşamasıdır.” 1981’in sonlarından, ASALA’nın 15 Temmuz 1983’deki çözülüşüne kadarki üçüncü dönemde ise, “halk karşıtı militarizm ve ahlaksızlık ile kötü niyet” öne çıkmaktaydı.


ASALA’DA BİRİNCİ DÖNEM

Birinci dönem esnasında, ASALA saldırılarının pek çoğunu yönlendiren kişi Hagop Darakçıyan idi. The Reality, Darakçıyan’a ASALA’nın kurucularından biri olarak atıfta bulunmaktadır. Daha da önemlisi O, örgütün operasyonel saldırılarının niteliksel başarılarından sorumluydu. Darakçıyan, 16 Şubat 1976 tarihinde, Türk Elçiliği’nin Birinci Sekreteri Oktar Cirit’i, Beyrut’un Hama bölgesinde susturucu takılmış bir silahla öldürdü. Bununla birlikte, onun en büyük hususiyeti Hagopyan’ın yokluğunda örgütü sevk ve idare etmesinin yanında, Türk hedeflerine karşı saldırıları sürdürmesiydi. Hagopyan, 1976 yılında, daha önceleri içinde bulunduğu Filistin direniş gruplarındaki bir çatışmada yaralandı. Tedavi için Lübnan’ı terk eden Hagopyan, 1977 yılında dönünceye kadar Darakçıyan örgütün faaliyetlerinden sorumlu tek kişiydi. The Reality’ye göre, Darakçıyan, örgütün lideri gibi ASALA’nın Batı Avrupa’daki tüm saldırılarını yönlendiren kişiydi. 1979’a gelindiğinde ise lösemi hastası olmasından dolayı, Darakçıyan’ın örgütsel işlerle ilgili çalışmaları ve operasyonel etkinliği büyük oranda azaldı.


ASALA’DA İKİNCİ DÖNEM


Şehit İdari Ateşe Galip Özmen



Darakçıyan’ ın hastalığının iyiden iyiye kötüleşmesi, örgüte yeni elemanların 
katılımını zorunlu kıldı. Bu süre zarfında Suzy Mahseredciyan, Monte Melkonyan, 
Pierre Gülümyan, Mardiros Jamgoçyan ve Haçik Havariyan gibi isimler ASALA’ya 
katıldılar. Bu şahısların hemen hemen hepsi bir şekilde örgüt için önemli 
eylemlerde bulunmuşlardır. Yeni elemanların katılımıyla ASALA daha iyi şekilde 
teşkilatlandı. Örneğin büro açtı, radyo yayını yaptı, mecmua yayımladı ve en 
önemlisi örgüte yeni elemanlar kattı. Sonuç olarak, bu dönemde ASALA’nın 
faaliyetleri daha etkili oldu. Her ne kadar bütün kontrol Hagopyan’ın elinde 
olsa da yine bu safhada ASALA Ermenistan dergisini yayınlamaya başladı.

The Times’da yayınlanan ve Monte Melkonyan’ın biyografisini veren bir yazıya 
göre O, Milano’daki bir bombalama olayında bizzat bulunmuş, Paris baskınında 
görev alan teröristleri de eğitmişti. Yazıdaki asıl ilgi çekici husus ise, onun 
Atina’da idari ataşe Galip Özmen ile kızı Neslihan Özmen’in öldürülmesi olayında 
bizzat bulunmasıydı.

1980’lerde örgüt, Lübnan’daki bir eğitim kampında ilk sürekli askeri destek 
kuvvetini oluşturdu. Bu şekilde oluşturulan bir alt yapı sayesinde -merkezi 
kadro kurmay heyeti, iletişim vasıtaları, propaganda ve eğitim tesisleri ile- 
askere alınanların sayısı artmaya başladı. Belirtilen yılda, Fransız Ermeni 
Milli Hareketi’nden ASALA’ya katılmalar oldu. Bu dönemde katılanlar arasında 
Pierre Gülümyan da vardı. Monte Melkonyan’ın yoğun çabaları sayesinde, ASALA ile İran’daki Ermeni eylemciler arasında örgütsel ilişki kuruldu. Kanada ve Büyük Britanya’daki Ermeniler de dâhil olmak üzere, diasporadaki bütün Ermeni gruplar, açıkça ASALA’yı desteklerini ifade etmeye başladılar.

İkinci dönemin 1981 sonbaharında sona ermesinde çeşitli etkenler rol oynarken, 
bu faktörlerin hemen hepsi doğrudan ya da dolaylı olarak Hagopyan ile 
alakalıydı. Örgüt içinde Hagopyan ve onunla aynı fikirleri paylaşıp birlikte 
hareket eden az sayıdaki eleman ile çoğunluğu oluşturan fakat dikkate alınmayan grup arasındaki “ikilik-hizipleşme” bu faktörlerden biriydi. Diğer bir etken ise, ASALA’nın kurucularından Hagop Darakçıyan’ın 17 Mart 1981 tarihinde lösemiden ölmesiydi. Hagopyan’ın yokluğunda örgütü tek başına idare eden ve ASALA saldırılarını devam ettiren birisinin ölmesi, Hagopyan’ı dengeleyen unsurlardan birinin kaybedilmesiydi. Hagopyan, örgüt içindeki kontrolünü devam ettirmek için kendisi gibi düşünen ve hareket eden Haçik Havariyan ile Vicken Ayvazyan’ı kullandı. Ancak Havariyan ve Ayvazyan’ ın muhalif kanada yönelik izole edici davranışları, örgüt içindeki huzursuzluğu iyice arttırdı. Söz konusu dönemin bitmesindeki diğer bir neden ise, Türkiye’ye karşı yapılan saldırılarda meydana gelen eksen kaymasıdır. 

Dış etken olarak, faaliyetler, Türkiye karşıtı hedeflere yönelik saldırılarda yakalanan ASALA militanlarını yargılayıp, tutuklayan devletlere yönelmiştir. Örneğin, 3 Ekim 1980 tarihinde bir Cenevre Oteli’nde Alek Yenikomşiyan ile Suzy Mahseredciyan tarafından hazırlanan bombanın kaza sonucu patlaması ve bunların yakalanıp tutuklanmaları üzerine, Hagopyan’ın emri ile İsviçre hedeflerine karşı saldırılar serisi başladı.

Ermeni diasporası bağlamında dahili plandaki etken ise, Hagopyan’ın tarihi 
Taşnak Partisi üyelerine karşı saldırı emri vermesi ASALA’nın diaspora içindeki 
konumunu hızla zayıflatmıştır. ASALA için bu dönemdeki en bilinen ve Ermeni 
meselesi hususunda en etkili reklam yapmasını sağlayan eylem ise Van Operasyonu adını verdikleri 24 Eylül 1981 tarihli Paris’teki Türk Konsolosluğu’nun işgal edilmesi olayıydı. Bu dönem, Van Operasyonu ile sona erdi.


ASALA’DA ÜÇÜNCÜ DÖNEM

ASALA’nın 1981’in sonlarından Temmuz 1983’deki bölünmeye kadarki dönem üçüncü ve nihai safhadır. Söz konusu dönemde örgüt elemanları arasındaki birbirlerine karşı olan güvenin azaldığı ve husumetin ise had safhaya ulaştığı görülmektedir. 
Bunun sonucu olarak ise örgüt kendi militanlarına karşı da olmak üzere intikam 
amaçlı saldırılarda bulunmuştur. İlk iki dönemde de olduğu üzere, bu safhada da etkin olan husus Hagopyan’ın kişiliği ve yönetim tarzıydı. The Reality yazarına göre “Hagopyan’dan kaynaklanan örgüt içindeki ikiliğe rağmen, ulusal duygularla yapılan eylemler dönemi sona eriyor; Hagopyan ’ın ASALA’yı demir yumruğuyla yönettiği yeni bir devir başlıyordu.”

Nihai safhanın en önemli özelliği ise, Hagopyan’ın yukarıda bahsedilen yönetim 
tarzının bazı ASALA elemanları tarafından da benimsenip uygulanmasıydı. 
Özellikle Haçik Havariyan, Vicken Ayvazyan ve Varaujan Garbidyan gibi isimler 
Hagopyan’la birlikte hareket ettiler. Haziran 1982’deki İsrail’in Lübnan’ın 
işgalini takiben ASALA liderliğinin Beyrut’tan güvenlik için Şam’a taşınmasını 
takiben Havariyan, Hagopyan’ın vekili gibi hareket etmeye başladı. Bu dönemde 
örgütü finanse eden fonlar da oldukça sınırlıydı ve ASALA elemanlarına yönelik 
çok daha sıkı bir disiplin uygulandı. Militanların şahsi haberleşmeleri sansüre 
uğradı, çoğu zaman yazışmaları yok edildi, örgüt elemanlarının odalarından 
çıkmaları engellendi, yiyecek, para ve kimliklerine el konuldu.

http://www.terororgutleri.com

..