19 Ocak 2015 Pazartesi

Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan ile Sorunları 1





Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan ile Sorunları  1



Ermeni Sorunu'nun Uluslararası İlişkiler Boyutu

Doç. Dr. Kamer KASIM 
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Uluslararası İlişlkiler Bölümü Öğretim Üyesi

I. Önbilgiler

1878 Berlin Anlaşması ile uluslararası alana taşınan Ermeni sorunu her dönemde büyük güçlerin uluslararası politikada ilgilendikleri bir konu oldu. Osmanlı döneminde İmparatorluğun dağılma süreciyle birlikte, imparatorluk topraklarında söz sahibi olmak isteyen ve/veya imparatorluğun çöküşünü hızlandırmak isteyen devletlerin Ermenilere yönelik politikalar oluşturduklarını görüyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra ise Kafkasya politikası ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Ermeniler bağlamında Ermeni sorununun uluslararası ilişkilerde yer aldığı söylenebilir. 1965 yılından sonra Ermeni iddialarının uluslararası alanda daha fazla gündeme taşınmasıyla hızlanan süreç Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Ermenistan’ın bağımsızlığıyla birlikte yeni bir kimliğe bürünmüştür.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Ermenilerin kurdukları organizasyonlar vasıtasıyla bulundukları ülkelerin dış politikasına etki etme çabaları ve özellikle sadece Ermeni toplumuna özgü olan ve kendilerini parti olarak nitelendiren organizasyonların uluslararası alandaki rolleri de Ermeni sorunu bağlamında ele alınması gerekli konulardır.

1991 yılında Ermenistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte Ermeni sorununun Ermenistan boyutu da gündeme geldi. Ermenistan’ın bağımsızlığı iki noktada önem taşımaktaydı. Birincisi, bu ülkenin Türkiye ile olan ilişkileri ve bu ilişkilere Ermeni sorununun etkisi, ikinci önemli nokta ise Ermenistan’ın diğer ülkelerde yaşayan Ermeniler ile olan bağı ya da onların Ermenistan dış politikasına yön verme çabalarıdır.

Bu bölümde Ermeni sorununun uluslararası ilişkiler boyutu analiz edilecektir. Günümüzde Ermeni sorunu ile ilgili gelişmeleri anlayabilmek için tarihi arka planın yanında Ermeni toplumunun dünyanın çeşitli ülkelerindeki faaliyetlerini, organizasyonlarını tanımak ve Ermenistan’ın izlediği dış politikayı ve bu ülkenin politikasına etki eden faktörleri analiz etmek gerekir. Bu yazıda Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki gelişmeler ve diasporanın Ermeni sorununun uluslararası alana taşınmasındaki rolü ele alınacaktır. 


II. Uluslararası alanda Ermeni toplumu ve Ermeni Sorunundaki rolü

Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Ermeniler bulundukları ülkelerde Ermeni toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak ve bu ülkelerin siyasal ve toplumsal yapısı üzerinde etkili olmak amacıyla örgütler kurdular. Sosyal yardım amaçlı kuruluşların yanında kendini siyasi parti olarak adlandıran örgütlenmelere de gittiler. Ermenistan’ın bağımsızlığını kazanma­sından sonra diaspora örgütleri Ermenistan politikasında da söz sahibi olmaya başladılar. Ermeni kuruluşları özellikle ABD’de yönetim üzerinde yaptıkları lobi faaliyetleri ve “soykırım” iddialarının uluslararası alanda gündeme getirilmesi için düzenledikleri etkinliklerle Türkiye’nin diğer ülkeler ile olan ilişkileri üzerinde olumsuz etkilerde bulunmaktadırlar. Diasporanın Ermenistan üzerindeki etkisi ise iki komşu ülke arasında normal diplomatik ilişkilerin kurulmasındaki en önemli engellerden birisini oluşturmaktadır. Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve Ermenistan’ın dış politikası ile ilgili açıklamalarda bu konuya detaylı bir şekilde değinilecektir. Buna geçmeden önce kısaca Ermeni diasporasını ve faaliyet alanlarını tanımlamak gerekir.

Ermenilerin belirli bir yoğunlukta yaşadığı başta ABD olmak üzere Fransa, Kanada, Lübnan, Rusya, Avustralya, İran ve İngiltere gibi ülkelerde diaspora örgütleri adı verilen yapılanmalara gittikleri görülüyor. Diaspora örgütleri çok çeşitli alanlarda faaliyet göstermektedir. Eğitim, sağlık, din hizmetleri ve politika bunlardan bazılarıdır. Diaspora örgütleri arasında Ermeni Devrimci Federasyonu veya bilinen adıyla Taşnaklar, Sosyal Demokrat Hınçak Partisi ve Ramgavar olarak bilinen Ermeni Liberal Demokrat organizasyonları kendilerini politik parti olarak tanımlamaktadırlar.

Ermeni diasporasının ABD’deki nüfusu 750.000 kadardır. Kanada’da 50.000 kadar Ermeni yaşamaktadır. Avrupa’da ise Fransa 300.000 kişi ile en fazla Ermeni’nin yaşadığı ülkedir. Ortadoğu’da 200.000’er kişi ile Ermeni diasporası İran ve Lübnan’da yoğunlaşmaktadır. Avustralya’da da Ermeni nüfusu 30.000 kadardır. Ermeni diasporasının toplam sayısı 4-5 milyon civarındadır[1]. ABD, Fransa ve Ortadoğu’da Ermeni diasporasının varlığı oldukça eski tarihlere kadar uzanmasına rağmen, Avustralya ve Kanada’da Ermeni yerleşimi daha yenidir. Özellikle Avustralya’ya Ermeni toplumunun yaygın olarak göçü 1960’lı yıllarda başlamıştır.

Ermeni diasporasının kurduğu organizasyonlar genel olarak araştırma kuruluşları, yardım kuruluşları, kültürel ve sportif amaçlı kuruluşlar olarak sınıflandırılabilir. Bunların yanında hemen her ülkede yukarıda değinilen kendini politik parti olarak adlandıran Taşnak, Hınçak ve Ramgavar örgütleri bulunmaktadır. Yine pek çok ülkede Ermeni Ulusal Komitesi adlı organizasyon vardır. Bu her ülkede o ülkenin adıyla ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (Armenian National Committee of America) ve Avustralya Ermeni Ulusal Komitesi (Armenian National Committee of Australia) gibi. Bunun yanında Ermeni Genel Hayır Birliği (Armenian General Benevolent Union-AGBU-)’nin pek çok ülkede şubeleri bulunmaktadır.

Ermeni diaspora organizasyonları faaliyetlerinde soykırım iddialarını ön plana çıkaran ve bulundukları ülkelerin yönetimlerini bu noktada yönlendirmeyi amaçlayan bir çizgiyi takip etmektedirler. Araştırma merkezleri gerek hükümetler dışı organizasyon (NGO) gerekse üniversiteler bünyesinde faaliyet gösterenler soykırım iddialarını içeren sempozyum, panel ve konferanslar düzenlemektedirler. Ermeni Ulusal Komiteleri Ermenilerin bulundukları ülkelerin politik yaşamına katılmaları ve Ermeni toplumunun görüşlerinin medyada yer alması için gerekli çalışmaları yapmaktadırlar. AGBU gibi yardım kuruluşları ve bazı kültürel amaçlı kuruluşlar dünyanın çeşitli ülkelerindeki Ermenilerin ekonomik ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak amaçlı faaliyetler içerisindedirler. Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnaklar), Hınçaklar ve Ramgavarlar ile Amerika Ermeni Asamblesi (Armenian Assembly of America-AAA) ve Ermeni Ulusal Komiteleri tamamen politik alanda yoğunlaşmışlardır. Amerika Ermeni Asamblesi ve Amerika Ermeni Ulusal Komitesi soykırım iddialarının ABD Kongresine taşınmasında itici güç durumundadırlar. Bunlar ayrıca ABD’deki Ermeni lobisinin de ana unsurlarıdır. Türkiye’ye yönelik ABD yardımlarının engellenmesi, Türkiye’ye ABD’nin silah satışının önlenmesi, Azerbaycan’a ABD yardımının yapılmasının önlenmesi ve Ermenistan’ın her alanda ABD tarafından desteklenmesi ABD’deki Ermeni lobisinin ana amaçlarındandır. Avrupa ülkelerindeki Ermeni organizasyonları da benzer faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Diaspora organizasyonları için soykırım iddiaları ve Ermeni toplumunun bu iddialar çevresinde toplanması kendilerinin varlık nedenini oluşturmaktadır. Bu durum bir “soykırım” endüstrisinin oluşmasına neden olmuştur. Ermeni toplumunun belirli bir konu etrafında birleşip lobi oluşturması ise bulundukları ülkede diasporaya politik alanda bir avantaj sağlamaktadır. Bu özellikle ABD’de görülmektedir.

Aşağıda Ermenistan’ın dış politikasına değinirken de belirtileceği gibi Ermeni diasporası soykırım iddialarının uluslararası alanda gündeme getirilmesi ve Türkiye ile ilişkiler konusunda Ermenistan’daki bazı politik gruplardan çok daha radikal bir tutum içerisindedir. Ancak diaspora kuruluşları arasında da Türkiye’ye bakış ve soykırım iddialarının gündeme getirilmesinde izlenecek strateji konusunda farklılıklar vardır. Örneğin, Taşnakların desteklediği Amerika Ermeni Ulusal Komitesi Türkiye ile ilişkiler konusunda her türlü diyalogu reddetmekte ve çok radikal bir çizgi izlemektedir. Diğer taraftan Amerika Ermeni Asamblesi prensipte Türkiye ile diyaloga karşı değildir. Aşağıda Türk-Ermeni Barışma Komisyonu ile ilgili açıklamada da bu durum belirtilecektir.


III. Türk-Ermeni Barışma Komisyonu

Türk ve Ermeni tarafları arasında sivil diplomasi örneği olarak adlandırılabilecek olan ve tarafların görüşlerini karşılıklı olarak tartışmalarına imkan tanımak amacıyla bazı girişimler olmaktadır. İki taraftan gazeteciler belirli aralıklarla bir araya gelmekte ve sorunlar masaya yatırılmaktadır. Bunun yanında diyalog açısından en ciddi girişim Türk-Ermeni Barışma Komisyonu’nun kurulmasıdır.

Türk-Ermeni Barışma Komisyonu (TEBK) resmen 9 Temmuz 2001 tarihinde altı Türk ve dört Ermeni temsilcinin katılımıyla kurulmuştur. TEBK’nın amaçları Terms of Reference adlı belge ile şu şekilde açıklandı: Türkler ve Ermeniler arasında karşılıklı anlayış ve iyi niyeti geliştirmek, Ermenistan ve Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesini teşvik etmek; Türk-Ermeni sivil toplum örgütleri ve Ermeni diasporasındaki mevcut barışma arzusundan yararlanmak ve söz konusu örgütler arasında temas, diyalog ve işbirliğini desteklemek; doğrudan bazı faaliyetlere girişmek ve diğer kuruluşların projelerinin gerçekleşmesine yardımcı olmak; hükümetlere sunulmak üzere bazı tavsiyeler geliştirmek; iş dünyası, turizm, kültür, eğitim, araştırma, çevre, medya ve güven artırıcı önlemler alanında resmi olmayan işbirliğini desteklemek, talep üzerine, tarihi, psikolojik, hukuki ve diğer alanlardaki bazı projeler için uzman incelemesi sağlamak[2].

Türk-Ermeni Barışma Komisyonu’nun Ermeni tarafında özellikle de diasporada değerlendiriliş biçimine baktığımızda Ermeni diasporasındaki bir kesimin diyaloga hiç hazır olmadığı ve ileri sürdükleri iddiaların araştırılmasını bile istemedikleri görülür.

TEBK, üyelerinin resmi görev ve sıfat taşımadığı bir sivil diplomasi örneğiydi[3]. Komisyon Ermeni diasporasında ve Ermenistan’da geniş bir platformda tartışılmış ve değerlendirmeler yapılmıştır. Bazı istisnalar dışında Ermenilerin TEBK’ya bakışlarının olumsuz olduğu söylenebilir. Komisyona yönelik en sert eleştiriler Taşnakların ABD’deki örgütlerinden Ermeni Ulusal Komitesi (Armenian National Committee of America —ANCA-) ve yine bir Taşnak örgütü olan Ermeni Devrimci Federasyonu’ndan geldi. Taşnaklar TEBK’yı yabancı güçler tarafından emredilen, yetkisiz kişilerin katıldığı ve Ermeni milli çıkarlarını gözetmeyen bir girişim olarak değerlendirdiler. Taşnaklar için sözde soykırımın Türkiye tarafından tanınması her türlü görüşmenin ön şartıydı.192 Taşnakların temel kaygısı Barışma Komisyonu’nun faaliyetlerinin sözde soykırımın uluslararası düzeyde tanınması çabalarının önünde engel oluşturması ve Ermeniler arasında bölünmeye neden olmasıydı. TEBK’nın kurulmasından sonra Ermeniler arasındaki tartışmalar incelendiğinde bölünme konusunda Taşnakların endişelerinin yersiz olmadığını söyleyebiliriz.

Ermenistan’da Ter-Petrosyan döneminde iktidarda olan Ermeni Ulusal Hareketi’ne ve Amerika Ermeni Asamblesi’ne (Armenian Assembly of America-AAA) karşı olan çevreler Komisyona yönelik sert eleştiriler yaptılar. Bunun nedeni TEBK’nın Ermeni üyelerinin Ter-Petrosyan döneminde önemli görevlerde bulunmuş olmalarıdır. Örneğin Komisyon’un üyelerinden Arzumanyan, Ter-Petrosyan dönemi Dışişleri Bakanlarındandı ve Hovhanisyan aynı dönemde Ermenistan’ın Suriye Büyükelçisiydi.

ANCA ve diğer Ermeni diaspora örgütleri ABD Dışişleri Bakanlığını da TEBK’nın kurulmasını teşvik ettiği gerekçesiyle eleştirdiler[4]. ABD Dışişleri Bakanlığı Barışma Komisyonu’na yönelik desteğini ifade etmişti. Hatta medyada ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Komisyona maddi destek sağladığı haberleri çıkmıştı[5]. TEBK’nın Ermeni üyeleri ise ABD hükümetinin maddi desteği hakkında bir bilgileri olmadığını belirttiler[6].

ANCA’nın tersine AAA Komisyona açık destek verdi. Barışma Komisyonu’nun kurulması ABD’deki iki büyük Ermeni örgütü olan ANCA ve AAA arasındaki rekabeti daha da arttırdı. Barışma Komisyonu ABD’deki iki büyük diaspora örgütünün ortak lobi faaliyetlerini etkiledi. Barışma Komisyonu’nun kurulmasının Ermenilerin soykırım iddialarını taşıdıkları ülkeler üzerinde de etkisi oldu. Avrupa Parlamentosu TEBK’nın oluşturduğu diyalog ortamının önemine işaret ederek Türkiye ile ilgili kararda Ermenilerin soykırım iddialarına yer vermedi[7]. Alman Parlamentosu da Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili bir dilekçeyi görüşmeyi Türk-Ermeni sivil toplum örgütleri arasında temasların başlamış olduğuna dikkat çekerek reddetti[8].

Barışma Komisyonu’nun kurulması Taşnakların Ermenistan hükümetiyle ilişkilerini de etkiledi. Ermenistan hükümetinin TEBK’nın kurulmasında rolü olduğunu düşünen EDF, elektrik dağıtım şirketinin özelleşmesi ile ilgili bir yasa tasarısına karşı oy kullandı. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı tarafından 13 Temmuz’da yapılan açıklamada Komisyon’un kurulmasıyla Dışişleri Bakanlığı’nın bir ilgisi olmadığı ve Ermenistan’ın, mevcut sorunların açıkça tartışılmasını teşvik eden Türk ve Ermeni halkları arasındaki her türlü temas ve diyaloga daima taraftar olduğu belirtildi. Açıklamada vurgulanan bir husus Komisyon’un faaliyetlerinin devletler düzeyinde yapılan görüşmelerin yerini alamayacağıydı[9]. Dışişleri Bakanlığı’nın bu açıklamasına karşılık Ermenistan’da 10 siyasi parti 31 Temmuz 2001 tarihinde ortak bir bildiri yayınlayarak Barışma Komisyonu’nu kınadılar[10]. Ermenistan’da siyasi partilerin açıklaması Dışişleri Bakanlığı’nın TEBK ile ilgili görüşünü de etkiledi. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı tarafından 1 Ağustos 2001 ‘de yapılan bir diğer açıklamada Ermenistan’daki siyasi partilerin bildirisine atıfta bulunularak, Komisyon’un Ermeni resmi makamlarını “soykırım”ın tanınması çabalarından saptıramayacağı belirtildi[11]. Ermenistan’da siyasi partilerden gelen tepkiler üzerine Dışişleri Bakanlığı’nın Komisyon’a yönelik böyle bir açıklama yaptığını söylemek mümkündür. Ermenistan’da temel kaygı Komisyon’un Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde rol alarak resmi makamların yerini alma girişiminde bulunmasıydı. Nitekim Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan da Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin devletler düzeyinde tartışılması gerektiğini söyledi[12]. Ermeniler tarafından Komisyon’ a yöneltilen eleştirilerden biri de Barışma Komisyonu’nda dört Ermeni’ye karşın altı Türk üyenin bulunması ve Türk üyelerin Ermeniler tarafından sertlik yanlısı olarak değerlendirmeleriydi[13].

TEBK’nın kurulması Türkiye’de Ermeniler arasında olduğu kadar ilgi uyandırmamasına rağmen, Komisyon vasıtasıyla Türkler ve Ermeniler arasında diyalogun kurulması olumlu karşılandı. Genel olarak TEBK’nın kurulması iki toplum arasında gerginliği azaltıcı doğru zamanda atılmış bir adım olarak değerlendirildi[14]. Türkiye Ermenileri de Barışma Komisyonu’nu olumlu bir adım olarak değerlendirdiler. Agos gazetesi yazarlarından Markar Eseyan TEBK’yı iki halk adına küçük ancak uygarlık ve dostluk adına büyük bir adım olarak nitelendirirken, Batılı ülkelerin Ermeni sorununu Türkiye’den taviz koparmak için kullandığı yorumunu yaptı[15].

TEBK, bir sivil toplum kuruluşu olan ICTJ (International Center For Transitional Justice)’den 1951 yılında yürürlüğe giren BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşmenin 20. Yüzyılın başındaki olaylara uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin hukuki bir görüş sorulmasına karar veriyor. Sonuçta ICTJ Şubat 2003’de açıklanan çalışmasında, Sözleşmenin geriye dönük olarak uygulanamayacağı görüşünü açıklıyor. Sözleşme geriye dönük olarak uygulanamayacağı için Ermeni iddiaları sonucunda bir talepte bulunulamayacağı belirtiliyor. Ancak ICTJ bununla da yetinmeyerek herhangi bir bilimsel çalışma ve araştırmaya dayanmadan Ermeni iddialarına konu olan olaylarda iddiaları destekleyici bir tavır sergiliyor.

Sonuçta iki toplum arasında diyalog ortamı oluşturmaya yönelik bir girişim olan TEBK ICTJ’nin raporundan sonra dağılıyor. Daha sonra farklı kişilerle bir süre daha devam ettiyse de işlevsiz bir yapı olarak sona eriyor. Burada temel sorun Ermenilerin soykırım iddiaları ve diaspora örgütlerinin sözde soykırımın uluslararası düzeyde tanınmasını temel faaliyet alanı olarak ele almalarıdır. 


IV. Ermenistan’ın Bağımsızlığı ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri

1991 yılında Ermenistan’ın bağımsızlığıyla birlikte Ermeni sorununda Ermenistan olgusu devreye girdi. Ermenistan ile yukarıda belirtilen dışarıda yaşayan Ermeni toplumu arasındaki bağ ve Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin izlediği seyir Ermeni sorununun uluslararası ilişkiler boyutunu ön plana çıkardı.

İki komşu ülke olan Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin incelenmesinde Kafkasya’ya özgü parametrelerin yanı sıra Ermeni diasporası ve Ermenistan’daki politik yapıdan kaynaklanan etkilerin de dikkate alınması gerekmektedir. Türkiye 1991 yılında bağımsızlığını kazanan diğer eski Sovyet Cumhuriyetlerini tanıdığı gibi Ermenistan’ın da bağımsızlığını tanımıştır. Ancak iki ülke arasında normal diplomatik ilişkiler kurulamamıştır. Normal diplomatik ilişkilerin kurulamamasının önünde üç temel engel bulunmaktadır. Bunlar: Ermenistan yönetiminin soykırım iddialarının uluslararası alanda tanınması için gösterdiği çabalar, Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesinde ifadesini bulan ve bir kısım Türkiye topraklarını Batı Ermenistan olarak gösteren Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ve Türkiye-Ermenistan sınırının Ermenistan tarafından tanınmaması anlamını taşıyan ifadeler ve Dağlık Karabağ sorunudur.

23 Ağustos 1990 tarihinde yayınlanan Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesinin 11. maddesi “Ermenistan Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen 1915 soykırımının uluslararası düzeyde tanınması çabalarını destekleyecektir.” Demektedir. Bağımsızlık Bildirgesine 1995 yılında kabul edilen Ermenistan Anayasasında da atıf vardır.[16] Yine Ermenistan Parlamentosunda zaman zaman Türkiye-Ermenistan sınırını düzenleyen 1921 Kars Antlaşmasının tanınmaması gerektiği şeklinde konuşmalar yapılmaktadır.[17] Ermenistan’ın 1992 yılında o zamanki adıyla Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansına-AGİK- (1994 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı-AGİT- olarak değiştirilmiştir.) üyeliği ile sınırların değişmezliğini kabul ettiği düşünüldüğünde Bağımsızlık Bildirgesindeki Batı Ermenistan ifadesi ve 1921 Kars Antlaşmasının sorgulanması Ermenistan’ın uluslararası yükümlülükleriyle de çelişmektedir. Ermenistan bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri, sınırların dokunulmazlığı ve toprak bütünlüğü gibi hususları kapsayan bir deklarasyonu imzalamayı reddetmiştir.[18] 

Ermenistan’ın ilk Devlet Başkanı Ter-Petrosyan soykırım iddialarını uluslararası alanda gündeme getirmeme ve Türkiye ile ilişkileri geliştirmeye çalışma politikası izlemiştir. Ancak 1998 yılına kadar süren Ter-Petrosyan dönemin de de gerek diasporanın Ermenistan dış politikasına etkisinden gerekse Karabağ sorununda Ermenistan’ın gerekli adımları atmamasından kaynaklanan nedenler ile Türkiye-Ermenistan ilişkileri gelişememiştir. Denize çıkışı olmayan Ermenistan için Batıya açılan kapı durumunda olan Türkiye ile ilişkileri geliştirmek Ermenistan’ın ekonomik ve politik istikrarını sağlayıcı bir etki yapacaktır. Türkiye ile gergin ilişkiler Ermenistan’ı Rusya’ya bağımlı kılmakta ve egemenliğine zarar vermektedir. Nitekim Ermenistan Rusya’nın neredeyse hiçbir muhalefetle karşılaşmadan askeri üsler bulundurduğu tek ülke durumundadır.[19] 

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinden daha çok yararlanacak olan ülke Ermenistan’dır. Ermenistan’ın izlediği dış politika Ermenistan’ın kapasitesini dikkate almayan gerçekçi olmayan bir dış politikadır ve bu politika diaspora ve onların Ermenistan’daki temsilcisi diaspora partileri tarafından Ermenistan’a empoze edilmektedir. Ermenistan’ın bağımsızlığından sonra diaspora kuruluşları ve özellikle de diaspora partileri adı verilen partiler ile diasporanın gündemi Ermenistan’a taşınmış ve bu Türkiye ile olan ilişkileri etkilemiştir. Ermenistan’ın ilk Devlet Başkanı Ter-Petrosyan’da diasporadaki radikal grupların baskıları sonucu istifaya zorlanmış ve ardından yapılan seçimlerde 1998 yılında Koçaryan Ermenistan Devlet Başkanı olmuştur.[20] Koçaryan’ın Devlet Başkanı olmasıyla birlikte Türkiye-Ermenistan ilişkileri daha da gerginleşmiştir. Diaspora için kimliğini koruma aracı olarak kullanılan soykırım iddiaları Ermenistan yönetimi tarafından da Türkiye ile ilişkilerde ve özellikle diğer ülkelerin Türkiye ile ilişkilerinde kullanılmaya çalışılmıştır. Nitekim 2001 yılında Fransa Parlamentosunda alınan kararda Koçaryan yönetiminin çabaları etkili olmuştur.[21]

Türkiye-Ermenistan ilişkilerini etkileyen konulardan birisi de 1988 yılında başlayan 1994 yılında ateşkesin ilan edildiği ancak hala çözülememiş olan Dağlık Karabağ sorunudur. Dağlık Karabağ’da yaşayan Ermenilerin Ermenistan ile birleşmek isteğiyle birlikte çıkan çatışmalar sonucunda Azerbaycan topraklarının % 20’si işgal edilmiştir. AGİT çerçevesinde soruna çözüm bulmak amacıyla yapılan görüşmelerden ise sonuç alınmış değildir. Azerbaycan topraklarının işgali Ermenistan’ın AGİT’e ve Avrupa Konseyi’ne üyelik yükümlülükleriyle de çelişmektedir. Ermenistan Azerbaycan topraklarını işgalini kalıcı kılmaya yönelik çabalar içerisindedir.[22] Gürcistan’ın Cevaheti bölgesinde yaşayan Ermeniler ve bu bölgeye yönelik Ermenistan’ın irredentist bir politika izlediği ve hatta Gürcistan içerisinde ikinci bir Karabağ oluşturulmak istendiği de ileri sürülmüştür.[23] 11 Eylül 2001’den sonraki gelişmeler ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün ABD için daha da önem kazanması Gürcistan’da Karabağ’dakine benzer bir çatışma olasılığını azaltmıştır.[24]


Türkiye-Ermenistan İlişkilerinde Son Gelişmeler

Yukarıda belirtildiği gibi Türkiye ile Ermenistan arasında normal diplomatik ilişkiler bulunmamaktadır. Ermenistan’ın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı nezrinde İstanbul’da bir temsilcisi vardır. Türkiye ve Ermenistan Dışişleri Bakanları 15 Mayıs 2002 tarihinde NATO Dışişleri Bakanları toplantısının yapıldığı Reykjavik’te bir araya geldiler. Ardında 25 Haziran 2002’de Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluşunun onuncu yıldönümü vesilesiyle İstanbul’da görüştüler. Türkiye Ermenistan ile normal diplomatik ilişkileri kurmak için ileri sürdüğü şartlarda ısrar etmektedir. Ermenistan’da ise mevcut yönetim şartlar konusunda herhangi bir adım atmamaktadır. 11 Eylül terör eylemlerinden sonra Türkiye’nin müttefiki ABD’nin Kafkasya’daki etkisi artmış ve ABD askerleri Gürcistan’da konuşlandırılmıştır. Bunun yanında Azerbaycan’ın ABD ile ilişkileri de Azerbaycan’ın ABD’ye terörle mücadele de verdiği destekten dolayı ilerlemiştir. Bu gelişmeler dikkate alındığında Ermenistan’ın Rusya’dan başka bölgede yakın ilişkileri yürütebileceği bir ülke yoktur[25]. Ermenistan’ın izlediği dış politika ülkeyi Rusya’ya aşırı bağımlı kılmakta ve Ermenistan’ın egemenliğinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi Ermenistan’ın çıkarınadır. Ancak bunun için öncelikle Ermenistan diasporanın etkisinden kurtulmalıdır. 

Ermenistan ile ilişkilerde bir başka gelişme de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Ermenistan Devlet Başkanı Koçeryan arasındaki mektup teatisi olmuştur. TBMM’de 13 Nisan 2005 tarihinde Ermeni Sorunu hakkında yapılan genel görüşmeden sonra Başbakan Erdoğan’ın Başkan Koçeryan’a bir mektup göndererek iki ülkenin tarihçi ve diğer uzmanlarından oluşan bir grubun 1915 dönemine ait gelişme ve olayları tüm arşivlerde araştırarak bulgularını uluslararası kamu oyuna açıklamalarını önerdiği, Başkan Koçeryan’ın bu mektuba 25 Nisan’da cevap vererek, iki ülke arasında askıda kalan tüm sorunları çözmek ve bir anlayış birliğine ulaşmak amacıyla bu sorunların görüşülecek hükümetler arası bir komisyon toplanabileceğini ifade etmiştir. 

Bu mektup değişiminden bir süre sonra iki ülke dışişleri temsilcilerinin üçüncü bir ülkede bazı toplantılar yaptığı, bunlara Türkiye’den Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yarımcısı Büyükelçi Ahmet Üzümcü ile Tiflis’teki Türkiye Büyükelçisi Ertan Tezgör’ün katıldığı hakkında basında bazı haberler çıkmış [26], aradan üç ay kadar bir zaman geçmesine karşın bu görüşmeler hakkında başkaca bilgi yayınlanmaması, bir süre için olun, bu görüşmelerin durduğunu düşündürmüştür.

ABD ve AB merkezli olarak Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirme ve taraflar arasında sürekli diyalog sağlama çabalarının sürdüğü görülmektedir. İktidar Partisinden Balıkesir Milletvekili olan Turan Çömez Haziran 2005’te Ermenistan’a 3 günlük gayri resmi bir gezide bulunmuştur. Burada halkla da temas etme fırsatı bulan Çömez Ermenistan’daki mevcut durumu yerinde tespit etme fırsatı bulmuştur.[27] Ancak Koçaryan yönetimindeki Ermenistan’ın özellikle soykırım iddiaları ve Karabağ sorunu konusunda Türkiye’nin beklentilerini karşılayacak adımlar atmaktan uzak olduğu görülmektedir. Nitekim Koçaryan AB’nin Türkiye ile ilgili olarak hazırladığı İlerleme Raporlarına Ermeni iddiaları ve sınır kapısı konusunun girmesi için yoğun bir çaba sarf etmektedir. 9 Kasım 2005 tarihinde açıklanan son rapor öncesinde de Ermenistan’ın AB içerisinde konu ile ilgili yoğun bir çalışma yaptığı görülmüştür. 



V. Sonuç

Ermeni iddialarının Ermeni diasporası tarafından çeşitli ülkelerde gündeme getirilmesi, 1991 yılında Ermenistan’ın bağımsızlığı ile birlikte Ermenistan’ın da hem Türkiye ile ilişkiler bağlamında hem de Ermenistan’ın diasporayla bağlantısı ile Ermeni sorununa bir aktör olarak girmesiyle sorunun uluslararası ilişkiler boyutu ön plana çıktı. Türkiye ile Ermenistan arasında Ermenistan yönetiminin soykırım iddialarını uluslararası alanda gündeme getirme çabalarından ve Karabağ sorunundan kaynaklanan gerginlik diasporanın da devreye girmesiyle diğer ülkeler ile Türkiye ve Ermenistan’ın ilişkilerini etkileyen bir noktaya geldi. Ermenistan yönetimi üzerinde özellikle diaspora partileri vasıtasıyla söz sahibi olan Ermeni diasporası Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde olumsuz bir faktördür. Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmek Ermenistan’ın çıkarınadır. Ermenistan çok taraflı bir politika ile bölgede Rusya’ya olan bağımlılığını azaltabilir. Denize çıkışı olmayan Ermenistan’ın ekonomik ve politik istikrarı için Türkiye ile normal diplomatik ilişkileri geliştirmesi gerekir. Ancak Türkiye’den toprak talebinde bulunan partilerin olduğu, soykırım iddialarını gündeme getiren ve Karabağ sorununun çözümünde uzlaşmaz bir çizgi izleyen Ermenistan’ın mevcut politikası Türkiye ile normal diplomatik ilişkiler kurmasına engeldir.

Ermeni iddiaları ile ilgili bazı ülkelerin yukarıda değindiğimiz tutumlarına baktığımızda bu iddiaları tanımayan ülkeler ile de Türkiye arasında ileride problemler yaşanabilir. Özellikle ABD’de Kongreye yönelik Ermeni lobisinin faaliyetleri sürekli bir sorun olarak kalmaya devam edecektir. Türkiye’nin gerek karşı lobi faaliyetleri gerekse diplomasi yoluyla belli başlı ülkelerde yapacağı çalışmalar ile Ermeni lobisinin çabalarını ve bu çabaların Türkiye’nin ikili ilişkilerini zedelemesini önlemesi mümkündür. Bu çalışmalarda hedef kitle karar alma mekanizmasında etkili olan kişiler olmalıdır. Ermeni diasporasının radikal olmayan kesimleriyle diyalog kurulması da karşılıklı anlayış ortamının oluşması açısından önemlidir.



VI. Kaynaklar



VIII. 1. Yararlı Olabilecek İnternet Siteleri

www.iksaren.org

www.asam.org.tr

www.karabakh.org

www.mfa.gov.tr

www.foreignpolicy.org.tr 

www.ermenisorunu.gen.tr

http://groong.usc.edu/news

http://www.armenianreality.com

http://www.armenianpatriarchate.org.tr

http://www.normarmara.com/marmara.htm 

http://www.agos.com.tr



VII.2. Kitaplar ve Makaleler


KİTAPLAR

ADALIAN Rouben and Masih Joseph, (eds.), Armenia and Karabagh Factbook, (Washington D.C.: Armenian Assembly of America, July 1996).
AZADIAN, Edmond. and Hacikyan, Agop J. (eds.), History on the Move: Views, Interviews and Essays on Armenian Issues, (Wayne State University Press, 2000).
CROSSANT, Michael P., The Armenian-Azerbaijan Conflict, Causes and Implications, (London: Preager. 1998).
GIRAGOSIAN, Richard, Transcaucasus: A Chronology, (Washington: Armenian National Committee of America, 1992-1997).
GÜRÜN, Kamuran, Ermeni Dosyası [Armenian File], (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1983).
HOVANNISIAN, Richard G, Armenia on the Road to Independence 1918, (Berkeley and Los Angeles: University of California Press, 1967).
HUNTER, Shireen T., The Transcaucasus in Transition: Nation Building and Conflict, (Washington D.C.: Center For Strategic and International Studies, 1994).
LIBARIDIAN, Gerard J., Ermenilerin Devletleşme Sınavı (The Challenge of Statehood), Translated by Alma Taşlıca, (Ankara: İletişim, 2000).
MASIH, Joseph R. and Krikonan, Robert 0. (eds.), Armenia at the Crossroads, (Harwood Academic publishers, 1999).
SONYEL, Salahi, Turkey’s Struggle For Liberation And The Armenians, (Ankara: Center For Strategic Research, 2001).
YILMAZ, İskender, Gümrü Antlaşması [Gyumri Treaty], (Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi, 2001).

MAKALELER

AKTAN, Gündüz, “TARC: Çıkmaz Sokak [TARC: Blind Alley]”, Radikal, 12 December 2001.
AKTAN, Gündüz, “Turkish-Armenian Dialogue”, Turkish Daily News, 11 July 2001.
ASTOURIAN, Stephan H., “From Ter-Petrosyan to Kocharian: Leadership Change in Armenia”, Berkeley Program in Soviet and Post-Soviet Studies Working Paper Series, 2000-2001.
BİRAND, Mehmet Ali, “Armenians Work, Turks Look On”, Turkish Daily News, 14 July 2001.
CABBARLI, Hatem, “Armenian Diaspora in Russia: Its Composition and Activities”, Ermeni Araştırmaları, Vol: No: 3, September-October-November 2001, pp. 13 1-152.
CORNELL, Svante 0, “Undeclared War”, Journal of South Asian and Middle Eastern Studies, Vol: 20, No: 4, Fall, 1997, pp. 5 1-72.
DANİELYAN, Emil, “Turkey/Armenia: Reconciliation Commission off to Rocky Start”, RFE/RL, 13 August 2001.
DANİELYAN, Emil, “Members Deny Knowledge of US Funding For Turkish-Armenian Group”, RFE/RL, 15 October 2001.
DANNREUTHER, Roland, “Russia, Central Asia and the Persian Gulf’, Survival, Vol: 35, No: 4, Winter, 1993, pp. 92-112.
ESEYAN, Markar, “Barış Aritmetiği [Arithmetic of Peace]”, Agos, No: 277, 20 July 2001, p. 9.
FRANTZ, Douglas, “Unofficial Commission Acts to Ease Turkish-Armenian Enmity”, The New York Times, 10 July 2001.
GOBLE, Paul, “Caucasus: Analysis from Washington-Armenian-Azerbaijani Conflict Risks Recognition”, RFE/RL, 8 May 1998.
GOLTZ, Thomas, “Armenian Soldiers Massacre Hundreds of Fleeing Families”, The Sunday Times, 1 March 1992.
İLTER, Kemal, “Greece Model Is Used in Setting Up Commission between Turks And Armenia”, Turkish Daily News, 13 July 2001.
İLTER, Kemal, “An Historic Step For Both Turks and Armenians”, Turkish Daily News, 12 July 2001; Sami Kohen, “Barış Zamanı [Time for Peace]”, Milliyet, 11 July 2001.
İYİGÜNGÖR, Aydan, “The Profile of the Armenian Diaspora in Germany”, Ermeni Araştırmaları Vol: 1, No: 3, September-October-November 2001, pp. 258-273.
KANTARCI, Şenol, “ABD ve Kanada’da Ermeni Diasporası: Kuruluşlar ve Faaliyetleri [Armenian Diaspora in USA and Canada: Organizations and Activities]”, Ermeni Araştırmaları, Vol: 1, No: 3, September-October-November, 2001, pp. 67-118.
KASIM, Kamer, “The Nagorno-Karabakh Conflict, Caspian Oil and Regional Powers”, Bülent Gökay (ed.), The Politics of Caspian Oil, (New York: Palgrave, 2001), pp. 185-198.
KASIM, Kamer, ‘The Nagorno-Karabakh Conflict From Its Inception to the Peace Process’, Ermeni Araştırmaları, Vol: 1, No: 2, June-July-August, 2001, pp. 178-179.
KASIM, Kamer, “Diasporanın Ermenistan Dış Politikasına Etkisi [Diaspora’s Effects on Armenia’s Foreign Policy]”, 2023 Dergisi, 15 April 2002, pp. 42-48.
KASIM, Kamer, “Türk-Ermeni Barışma Komisyonu: Kısa Süren Bir Diyalog Girişimi [Turkish-Armenian Reconciliation Commission: A Short-lived Dialogue Attempt]” Stratejik Analiz, Vol. 2, No: 22, February 2002, pp. 30-36.
KASIM, Kamer, “11 Eylül Terör Eylemlerinin Rusya’nın Kafkasya Politikasına Etkisi [The Effects of the Sept. 11 Terror Attacks on Russia’s Caucasus Policy]”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Vol: 9, No: 3-4, 2001 pp. 53-65.
KASIM, Kamer, “Turkish-Armenian Reconciliation Commission: A Missed Opportunity”, Armenian Studies, Vol: 1, No: 4, December 2001-January-February 2002, pp. 256-273.
KASIM, Kamer, “Ermenistan’ın Dış Politikası: Ter-Petrosyan ve Koçaryan Dönemlerinin Temel Parametreleri [Armenia’s Foreign Policy: Basic Parameters of the Ter-Petrosyan and Kocharyan Eras]”, Stratejik Analiz, July 2002, pp. 42-50.
KASIM,Kamer, “Armenian Community in Australia”, Armenian Studies, Vol: 1, No: 3, September-October-November, 2001, pp. 305-320.
LAÇİNER, Sedat, “Armenian Diaspora In Britain and the Armenian Questions”, Ermeni Araştırmaları, Vol: 1, No: 3, September-October-November, 2001, pp. 233-257.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar [Facts and Comments]”, Ermeni Araştırmaları, Vol: 1, No. I, March-April-May, 2001, pp. 10-22.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, Vol: 1, No: 2, June-July-August, 2001, pp. 9-29.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, Vol: l, No: 3, September-October-November, 2001, pp. 7-33.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 4, December 2001-January 2002, pp. 14-31.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 5, Spring 2002, pp. 7-27.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 6, Summer 2002, pp. 7-23.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 7, Fall 2002, pp. 7-17.
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 8, Winter 2003, pp. 7-36
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 9, Spring 2003, pp. 7-29
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 10, Summer 2003, pp. 7-25
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 11, Fall 2003, pp. 7-27
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 12-13, Winter 2003-Spring 2004, pp. 7-32
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 14-15, Summer-Fall 2004, pp. 7-21
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 16-17, Winter 2004-Spring 2005, pp. 7-81
LÜTEM, Ömer E., “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, No: 18, Summer 2005, pp. 7-44

**

[1] Ermeni diasporası ve bunların ABD, Kanada, Avustralya, İngiltere, Almanya, Rusya ve Lübnan’daki faaliyetleri ile ilgili olarak bakınız Armenian Studies/Ermeni Araştırmaları, Cilt: 1, Sayı: 3, Eylül-Ekim-Kasım, 2001
[2] Terms of reference of the Turkish-Armenian Reconciliation Commission, 9 Temmuz 2001, Ermeni Araştırmaları, Cilt:l, Sayı: 2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, ss. 267-268
[3] Türk-Ermeni Barışma Komisyonuyla ilgili kapsamlı değerlendirme için bakınız, Kamer Kasım, “Turkish-Armenian Reconciliation Commission: A Missed Opportunity”, Armenian Studies, Cilt: 1, Sayı: 4, Aralık 2001-Ocak-Şubat, 2002, ss. 256-273
[4] “ARF Bureau Declaration Regarding the Turkish-Armenian Reconciliation Commission”, Asbarez, 14 Temmuz 2001. Ayrıca bakınız, EDF üyesi Dr. Viken Hovsepian ile yapılan görüşme, http://www.asbarez.com!TARC/VH-QA.html
[5] Armenian News Network, Groong, http:frgroong.usc.edu/news/msg, 16 Eylül 2001
[6] RFE/RL, 8 September 2001. ABD’de medyada TEBK’ya yönelik ilgi vardı. Bakınız, Douglas Frantz, “Unoffficial Commission Acts to Ease Turkish-Armenian Enmity”, The New York Times, 10 Temmuz 2001. Editorial, “Turkish-Armenian Reconciliation?”, Washington Times, 17 Temmuz 2001
[7] Armenian News Network/Groong, http:frgroong.usc.edu/news/msg38258. 5 Ekim 2001
[8] www.bundestag.de/aktuell/bp/2001bp0109083b.html. Bakınız, Ömer E. Lütem, “Olaylar ve Yorumlar”, Ermeni Araştırmaları, Cilt: 1, Sayı 3, Eylül-Ekim-Kasım, 2001, ss. 17-18
[9] Asbarez On Line, http://www.asbarez.com, 25 Temmuz 2001. RFE/RL Armenia Report, 7- 24 Temmuz 2001. Noyan Tapan, 13 Temmuz 2001
[10] “Komisyon Ermenileri Böldü”, Agos, Sayı 280, 10 Ağustos 2001, s. 1 ve 11
[11] Foreign Ministry Respond Reconciliation Grouping”, Asbarez Online “http://www.asbarez.com” 2 Ağustos 2001. Khatchik Derghoukassian and Richard Giragosian, “The Dangers of Privatizing Armenian Foreign Policy”, adlı makalede Komisyon’un faaliyetleri dış politiknın özelleşmesi olarak değerlendirildi. Armenian News Network/Groong, http:frgroong.usc.edu/ro/ro-20010831htm1, 31 Ağustos 2001
[12] “Armenian President, US Congressman Discuss Reconciliation Commission”, Noyan Tapan, 22 Ağustos 2001
[13] Emil Danielyan, “Turkey/Armenia: Reconciliation Commission Off To Rocky Start”, RFE/RL, 13 Ağustos 2001
[14] Türkiye’den görüşler için bakınız, Mehmet Ali Birand, “Armenians Work, Turks Look On”, Turkish Daily News, 14 Temmuz 2001. Kemal İlter, “Greece Model Is Used In Setting up Commission Between Turks And Armenia”, Turkish Daily News, 13 Temmuz 2001. Kemal İlter, “An Historic Step For Both Turks and Armenians”, Turkish Daily News, 12 Temmuz 2001. Sami Kohen, “Barış Zamanı”, Milliyet, 11 Temmuz 2001
[15] Markar Eseyan, “Barış Aritmetiği”, Agos, Sayı 277, 20 Temmuz 2001, s. 9
[16] Stephan H Astourian, , “From Ter-Petrosyan To Kocharian: Leadership Change In Armenia”, Berkeley Program In Soviet And Post-Soviet Studies Working Paper Series, 2000-2001, s. 20.
[17] Gerard J. Libaridian, Ermenilerin Devletleşme Sınavı, (The Challenge of Statehood), Çev. Alma Taşlıca, Ankara: İletişim Yayınları, 2000, s. 36.
[18] Ömer Engin Lütem ile söyleşi, 2023 Dergisi, Sayı 12, 15 Nisan 2002, s. 29.
[19] Kamer Kasım, “Ermenistan’ın Dış Politikası: Ter-Petrosyan ve Koçaryan Dönemlerinin Temel Parametreleri”, Stratejik Analiz, Sayı 27, Temmuz 2002, s. 42-49.
[20] Kamer Kasım, “Diasporanın Ermenistan Dış Politikasına Etkisi”, 2023 Dergisi, Sayı 12, 15 Nisan 2002, s. 42-46.
[21] Kasım, Ermenistan’ın Dış Politikası: Ter-Petrosyan…, s. 45-46.
[22] Dağlık Karabağ çatışmasıyla ilgili detaylı bilgi çin bakınız, Kamer Kasım, “The Nagorno-Karabakh Conflict, Caspian Oil and Regional Powers”, Bülent Gökay (der.), The Politics of Caspian Oil, London: Palgrave, 2001, s. 185-198. “The Nagorno-Karabakh Conflict From Its Inception To The Peace Process”, Armenian Studies, Sayı 2, Haziran-Temmuz-Ağustos, 2001, s. 170-185.
[23] Konu ile ilgili detaylı bilgi için bakınız, Kamil Ağacan, “Genişleyen NATO ve Güney Kafkasya”, Stratejik Analiz, Temmuz 2003, s. 83-87. Hasan Kanbolat, Nazmi Gül, “The Geopolitics And Quest For Autonomy of the Armenians of Javakheti (Georgia) And Krasnodar (Russia) In The Caucasus”, Armenian Studies (Ermeni Araştırmaları), Sayı 2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, s. 186-210.
[24] Kamer Kasım, “Georgia: An Important State For the Stability In The Caucasus”, Journal of Turkish Weekly, 12 Eylül 2005.
[25] Bakınız, Kamer Kasım, “11 Eylül Terör Eylemlerinin Rusya’nın Kafkasya Politikasına Etkisi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 3-4, 2001 ss. 53-65
[26] cnntürk, 13 Temmuz 2005
[27] Radikal, 17 Haziran 2005.

http://www.eraren.org//bilgibankasi/tr/index3_1_1.htm


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder