1909 ADANA-ERMENİ OLAYLARINA BİR TANIK 2
1.2. Mehmet Bozdoğan Derlemesi
Bu ağıtın bir varyantı 1957 yılında Mehmet Bozdoğan tarafından Türk Folklor Araştırmaları’nda (Bozdoğan 1957: 1600) “Müftü‘ye Ağıt” başlığıyla yayımlanmıştı.
Ancak bu metne eklenen hikâye, ağıtın gerçeğiyle ilgisiz olup, halk edebiyatının doğası gereği biraz tevatüre dayanmaktadır. Çünkü söz konusu olan müftü, herhangi bir softa takımının lideri değildir, bunu aşağıda göreceğiz:
Müftü‘ye Ağıt
Müftümün sakalı kara
Yusufumu çekmen dara
Kefenleri boğazında
Asılmışlar sıra sıra.
Hele üleşe üleşe
İnsanlar öldü beleşe
Biz müftüyü vermek deyi
Mapuslar düşmüş talaşa.
Kalmadı Osmanlının fendi
Asılan da müftüm belli
Aşiretten ünün almış
Azizli Mehmet efendi.
Adanadan Vali biner
Gelir de odama iner
Vallahi yalan değilim
Dört yanımda kandil yanar.
Avradının adı Melek
Kucağında ağca bebek
Adana’ya inmiş gelmiş
Başı kabak yalın ayak.
Kara sakal parıl parıl
Kuran okur gürül gürül
İstanbul’da alim hoca
Gel de asanlara darıl.
Saat asılı döşünde
Yaşil sarığı başında
İkisini birden asman
Yazık olur genç yaşında.
1.3. İsmail Görkem Derlemesi
Çukurova ağıtları üzerine en ayrıntılı ve diğer varyantlarla karşılaştırmalı bir çalışmayı gerçekleştiren İsmail Görkem, adı geçen ağıtın 38 kıtalık bir derlemesini ortaya koymaktadır. Bu metin şu şekildedir (Görkem 1990: 473-477):
Müftü’nün Ağıdı
1.
Karası yağlık karası
Karıştı Erzin arası
En büyüğü Müft/ü/ Efendi
Boğazı kendir yarası
2.
Müftü’mü çektiler dara
Yusuf’uma geldi sıra
Biz Müftü’yü vermek diye
Hapisler düştü telaşa
3.
Müft/ü/ oğlum şahriyat vali
Yusuf’um da daha deli
Gelin helallaşak kuzum
Elinizi verin beri
4.
Kara sakal pırıl pırıl
Kur’an okur gürül gürül
Ankara’da ders hocası
Müftü’mü asana darıl
5.
Müftü’mün sakalı kara
Yusuf’umu çekmen dara
Kefenleri boğazında
Asılmışlar sıra sıra
6.
Kalmadı Osmanlı fendi
Asılan da Müftü’m belli
Aşiretten ünün almış
Azizli Mehmet Efendi
7.
Adana’dan vali biner
Gelir de odama iner
Vallahi yalan değilim
Dört yanımda kandil yanar
8.
Avradının adı Melek
Kucağında akça bebek
Adana’ya inmiş gelmiş
Başı kabak yalın ayak
9.
Saat asılı döşünde
Yeşil sarığı başında
İkisini birden asman
Yazık olur genç yaşında
10.
Saat sekizde bastılar
Candan umudu kestiler
Kadasını aldıklarım
Cebel müftüsün astılar
11.
Müftü Bey’im Müftü Bey’im
Kefenini ben örteyim
Varınca haber alırlar
Gelenlere ben ne deyim
12.
Atını çekin pazara
Müftü’m dayanmaz nazara
Kadanız allım aşiret
İkisini kon mezara
13.
Altında atı hışılar
Döşünde içlik ışılar
Eli yanına dökülsün
Seni öldüren yahşılar
14.
Düşümde gördüm düşümde
Yeşil sarığı başında
Padişahtan emir geldi
Yazılı ferman döşünde
15.
Nesini deyim nesini
Ya kimler almış fesini
Müft/ü/ oğlumu asarkennek
Melekler duşmuş sesini
16. Hiç durman atını satın
Koyunu kuzuya katın
Koc/a/ Erzin’i yol ederken
Yoruldun mu Sultan Hatun
17.
Birin koyam birin gezem
Evimi odamı bozam
Bir elimde iki efe
Ben de kapı kapı gezem
18.
Müft/ü/ oğlum oda/da oturur
Çocukları avutarak
Yusuf oğlum kahve döver
Serçe pürçük dağıtarak
19.
Ak konaklar karşı karşı
İçi bezirganlı çarşı
Karşı gelmedi mi kuzum
Yedirdiğim pirinç aşı
20.
Adım adım ark eyledim
Büyük evi terk eyledim
Soysuz imiş elin kızı
Ben de yeni fark eyledim
21.
Kollarım kürekten bağlı
Ünün/ü/ almış Gavurdağlı
Ferman elinde oğlumun
Okunmaz karalı aklı
22.
Köpüklü atın bağlıyam
Evlatsız gönlüm eğliyem
Gel oğlum yanıma otur
Uğrun uğrun çok ağlıyam
23.
Müft/ü/ oğlum emir donlu
Yusuf’umun gözü kanlı
Size diyom emmileri
Osmanlılar iki dinli
24.
Gelinin adı Döndü
Bir biz değil alem yandı
Asıyorlar Yusuf’umu
Kefiye başına indi
25.
Dar ağacı yapılıyor
O da tahtanın eninden
Bir günceğiz gördük idi
O da Hamid’in gününden
26.
Biri Yusuf biri Müftü
Böyle Osmanlı’nın ahdı
Yusuf’umu öldürenin
Yıkılsın sarayı tahtı
27.
Gümüş fincan gümüş tabak
Oda/sın/da dövülür dibek
Kızlar Adana’ya gitmiş
Hepisinin başı kabak
28.
Padişahtan geldi ferman
Dizimde kalmadı derman
Hasta olmuş Müft/ü/ Efendi
Sekiz isbat sana kurban
29.
Biri Yusuf biri Ali
Veyli çiftelerim veyli
Menciliste laf veriyor
Sanırım esnekli tülü
30.
Adana’nın valisini
Bağlasınlar derisini
Varın söylen Bahçeli’ye
Kaldırsınlar ölüsünü
31.
Adana’dan gelen beyler
Yusuf’umu çekmen dara
Ben (de) Hakk’a niyaz ettim
Allah sizi yaksın nara
32.
Evimizin önü asma
Asmanın dalına basma
Gavur muydun gavur düşman
Birin astın birin asma
33.
Müftü oğlum okur yazar
Yusuf oğlum deli gezer
Erzinliler kabir kazar
Yazık oldu ikisine
34.
Karşıdaki koca çınar
Çınar dalların döküle
Dil verip de söylesene
Çınar bellerin büküle
35.
Fendi deli gönül fendi
Ciğerimin başı yandı
Bilmem bunlara n’etmişsin
Bahçeli Müftü Efendi
36.
Müftü aya Yusuf güle
Verin kefenini giye
Hanesine haber olmuş
Varınca ben neler diyem
37.
Dut ağacın budamışlar
Yenisinden bitsin diye
Dördünü birden asmışlar
Ocakları batsın diye
38.
Yusuf’un giydiği çizme
Güzellik Yusuf’u yakar
Hükümete varıncağız
Kaymakam ayağa kalkar
A simgesiyle gösterilen bu metin, Göksun, 1929 doğumlu, Sarıhoca aşiretinden ev kadını ve tahsilsiz Şerife Erdem’den derlenmiştir.
Kaynak kişi, ağıtı yakan şahıstan öğrendiğini belirtmiştir (bkz. Görkem 1990: 128).
...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder