OSMANLI İMPARATORLUĞU ZAMANINDA, DİYARBAKIR'DAKİ ERMENİ NÜFUSU..
Osmanlı Devleti Zamanında Diyarbakır'daki Ermeni Nüfusu Üzerine Bazı Bilgiler
*Kenan Ziya TAŞ
Dicle havalisinin en büyük şehri Diyarbakır’dır. Asur kaynaklarında adı “Amid veya Amida” olarak geçen Diyarbakır için diğer tarihî kayıtlar bölgeden bahsettiklerinde Diyarbekir ismini kullanırken, şehir merkezinden bahsettiklerinde ise Amid adını tercih etmişlerdir. Bu durum Osmanlı arşiv belgelerinde de devam eder. Mezopotamyayı bir yandan İran ve Kafkaslara öte yandan Karadeniz sahillerine bağlayan tarihî bir yol kavşağında bulunur. Bugün Türkiye hudutları içinde kalan kısmı itibarı ile Güney Doğu Anadolu olarak isimlendirilen bölgeye Arap kaynaklarında el-Cezire veya Beynennehreyn (iki nehir arası), Batı kaynaklarında Yukarı Mezopotamya deniliyordu ve Diyarbakır, adı geçen bölgenin merkezi durumundaydı. Aynı zamanda bir mıntıka adı olan Diyarbakır, Arap kabilelerinden Bekir bin Vail b. Kâsıt’a nisbetle bu adla anılmıştır ve geniş bir alanı kapsamaktadır. Bütün Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı hâkimiyetine girişi ise Yavuz Sultan Selim’in padişahlığı zamanına tesadüf eder. Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra Osmanlı idarî teşkilatı çerçevesinde Diyarbakır Beylerbeyliği oluşturulmuş ve Diyarbakır Şehri de beylerbeyliğin merkezi olmuştur. 1514-1515 yıllarında kesin olarak Anadolu Türk bütünlüğüne dahil edilen Diyarbakır ve çevresi tarihî seyir içinde kazandığı özelliklerini sürdürmüştür.1
Diyarbakır’ın hem idarî hem de beşerî bakımdan yapısını, 19. yüzyılın sonlarında Düyûn-ı Umumiye müfettişi olarak bölgedeki seyahatleri esnasınaki gözlemleri ifade etmektedir. 2 Buna göre Hısn-ı Keyfa, Amid ve Meyyâfârikin (Silvan) onun sınırları içindedir. Diyarbekir, ahalisinin büyük çoğunluğu Müslüman birazı Ermeni ve Keldani’dir. Hepsi Türkçe, Kürtçe ve bazen Arapça konuşurlar. Diyarbakır’ın bu durumu, daha sonra meydana gelecek gelişmelerde olumsuz ve istenmeyen birtakım neticelerin ortaya çıkmasına fırsat verecektir. Daha açık bir ifadeyle dünyada 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan değişmeler Osmanlı ülkesi üzerinde geleceğe yönelik hesapların yapılmasına daha bir hız vermiştir. Osmanlı ülkesindeki Hıristiyanlar gibi, ülkedeki Müslümanları da ayırıp gerek birbirlerine gerekse Osmanlı gücüne karşı kullanabilmek Avrupa siyasetinin temeli olmuştu. Bu siyaset Türk devlet adamları tarafından bilinir ve gereken tedbirler alınırdı. Ancak 1826 sonrasında ve özellikle Tanzimat’tan sonra sanki Avrupa devletleri Türkiye’nin güçlü bir devlet olmasından başka bir şey düşünmezlermiş havasına girildi. Bunda devrin dış ve ona bağlı iç siyaset çevrelerinin büyük payı vardı.
Osmanlı Devleti’nin karşı karşıya kaldığı ve ve daha sonra da Türkiye Cumhuriyeti’ne devrettiği problemlerin en belli başlılarından biri olan Ermeni Sorunu bu genel çerçeve içinde içinde ortaya çıkmıştır. Ermeni sorunun ortaya çıkışında ise değişik faktörler rol oynamıştır. Bunların teferruatına girmeden başlıklar hâlinde sıralayacak olursak; Fransız İhtilâli’nin, 1878 Berlin Konferansı’nın, Batılı devletlerin tahrik, teşvik ve finans desteğinin, aynı şekilde Ermeni Patrikhanesi ve diğer Ermeni kiliselerinin faaliyetlerinin, Osmanlı Devleti’nden ABD ve Avrupa’ya giderek ihtilalci fikirlerle yurda dönen Ermenilerin 1828, 1878, 1912, 1914 savaşları öncesi / sırası / sonrası olayların, bilinçlenme, propoganda ve göç hareketlerinin, gayrimüslim okullarının, hayır cemiyetlerinin Ermeni çetelerinin, misyoner faaliyetlerin, Yunanistan, Bosna-Hersek ve Bulgaristan olaylarının her birisinin değişik derecede veya hepisinin toplu olarak etkisi vardır.3
Bu sorunun en önemli yönlerinden biri ise Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni nüfusunun miktarına ait tartışmalardır. Bu sebeple Osmanlı Devleti zamanında Diyarbakır’daki Ermeni varlığının sayılara dayalı olarak tespiti konunun bilimsel olarak ele alınıp incelenmesinde ve buna bağlı olarak gerçeklerin tespit edilmesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Bunun için Müslüman ve Müslüman olmayan nüfusun zaman içinde uğradığı değişiklikleri somut olarak takip edebilmek için rakamlara dayalı olarak, tablolar hâlinde vermek kelimelerden daha fazla önem kazandığı için ağırlık buna verilmiştir.
Öncelikle değişik kaynaklara göre Devlet genelindeki Ermeni nüfusunu bildiren rakamlara bir göz atacak olursak, verilen rakamlar arasındaki farklar yer yer biribirinin üç katı kadar farklılıklar gösterir.4
KAYNAKLAR NÜFUS
Patrikhane : 1.780000 - 3.000.000
Jacquas Morgan 2.380.000
Pastırmaciyan : 2.100.000
Hovanisyan : 1.500.000 - 2.000.000
Vahan Vardabet : 1.263.000
Constenson : 1.400.000
Walker : 1.500.000
Ravenstein : 760.000 (Asya Türkiyesi)
Clair Price : 1.500.000
A.Powell : 1.500.000
Lynch : 1.058.484
Zelenof : 921.000
Cuinet :838.125
Enc. Britannica : 1.500.000 1917
İngiliz Salnamesi : 1.056.000
Osmanlı Kaynaklar : 1.160.000 - 1.300.000
Rakamlardaki bu tutarsızlıklar, asılsız soykırım iddialarını daha baştan çürütmektedir. Buna rağmen gerçekleri ortaya koymak bakımından, sorunun ortaya çıktığı 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin nüfus yapısını veya dinî-beşerî bir profilini göz önüne sermek bilimin bir gereğidir.
Osmanlı Devletinde Nüfusun Dinlere Göre Dağılışı (1831)5
Milletler Rumeli Anadolu Toplam %
İslam 513.428 1.995215 2.508.643 66.33
Hıristiyan 811.546 359.379 1.170.925 31.19
Kıpti 29.530 7.143 36.673 0.98
Yahudi 11.674 5.396 17.070 0.46
Ermeni 3.556 16.743 20.309 0.54
TOPLAM 1.369.744 2.389876 3.753.620 100.00
Osmanlı Devletinde Nüfusun Dinlere Göre Dağılışı (1844)6
Milletler Rumeli Anadolu Afrika Toplam %
Müslümanlar 3.800.000 12.950.000 3.800.000 20.550.000 58.13
Rum-Ortodoks11.370.000 2.360.000 - 13.730.000 38.84
Katolikler 260.000 64.000 - 900.000 2.55
Yahudiler 70.000 100.000 - 170.000 0.48
TOPLAM 15.500.000 16.050.000 3.800.00 35.350.000 100.00
Osmanlı Devletinde Nüfusun Dinlere Göre Dağılışı (1897)7
Cemaatler (Milletler) Erkek Kadın Toplam %
İslâm 8.499.798 6.612.147 14.111.945 74.07
Rum 1.341.049 1.228.863 2.569.912 13.49
Ermeni 546.030 496.344 1.042.374 5.47
Bulgar 449.286 380.903 830.189 4.36
Katolik 65.912 54.567 120.479 0.64
Yahudi 117.767 97.658 215.425 1.13
Protesta 22.963 21.397 44.360 0.24
Latin 12.280 10.055 22.335 0.12
Manini 15.262 17.154 32.416 0.17
Keldani 3.866 1.902 5.768 0.03
Süryani 19.500 16.054 35.554 0.18
Kıpti gayrimüslim 10.309 9.241 19.550 0.10
TOPLAM 10.104.022 8.946.285 19.050.307 100.00
1914 Resmî İstatistiğine Göre Osmanlı Devleti'nde Nüfusun Dağılışı8
Vilâyetler Müslümanlar Rumlar Ermeniler
Edirne 360411 227680 19773
Adana 341903 8974 52650
Antalya (Sancak)235762 12385 630
Ankara 877285 20240 51556
Halep 576320 21954 20142
Aydın 1249067 299097 20237
Bitlis 309999 - 117492
Bolu 399281 50151 2970
Bursa 474114 74927 60119
Kayseri 184292 20590 50174
İstanbul 560434 205752 82880
Çanakkale (sancak)149903 8550 2474
Diyarbakır (sancak) 492101 1935 65850
Canik 265950 98739 27319
Erzurum 673297 4864 134377
Eskişehir (sancak)140678 2613 8592
İzmit (sancak)226859 40048 55852
İçel (sancak)102034 2507 341
Karahisar (sancak) 277659 632 7439
Karasi (sancak) 359804 97497 8653
Kastamonu 737302 20058 8959
Harput 446379 971 79971
Kütahya (sancak)303348 8755 4548
Maraş (sancak)152645 34 32322
Menteşe (sancak)188916 19923 12
Niğde (sancak) 227100 58312 4936
Urfa (sancak) 149384 2 16718
Sivas 939735 753324 47099
Trabzon 921128 161574 68899
Çatalca (sancak)20048 36791 842
Van 179380 1 67792
Zor (sancak) 65770 45 232
TOPLAM 13339000 1561075 1234671
GENEL NÜFUS 16134746
Çeşitli siyasî ve tarihî metinlerde tehcir, soykırım (jenosid) iddalarının dayandırılmak istendiği olayları cereyan tarihine tesadüf eden, yukarıda verilen 1914 tarihli resmî istatistiğe göre Diyarbakır vilâyetindeki toplam ermeni nüfusu 65.850’dir. Bu sayı ile Bütün Osmanlı ülkesinde kalabalıklık bakımından Diyarbakır yedinci sıradadır. Şimdi bu nüfusun tarihî seyir içinde Diyarbakır’da nasıl geliştiğini ve değiştiğini yine rakamlara dayalı olarak takip edelim.
16. yüzyılın başından 20. yüzyıl başına kadar geçen dört yüz yıllık süre içinde Diyarbakır şehrinin nüfus yapısı genel hatları ile şöyledir: Diyarbakır, üç semavî dine mensup insanların bulunduğu bir yerdir. Şehirde hem Müslüman hem Hıristiyan hem de Yahudiler bir arada yaşar. Ancak bunların şehirde yaşadıkları mekânlar yani mahalleler, genellikle birbirinden ayrıdır. Mahalle-i Gebran, Mahalle-i Eramine, Mahalle-i Şemsiyân, Mahalle-i Yahudiyân gibi adlarla anılan mahalleler bulunmasına rağmen yine diğer şehirlerdekinin aksine -muhtemelen şehrin kalın bir surla çevrili olmasından dolayı- diğer şehirlere göre daha içi içe bir hayat tarzı sürdürdükleri anlaşılıyor.
Konumuzu asıl ilgilendiren gayrimüslim (Müslüman olmayanlar) nüfusun durumudur. Burada Hıristiyanlık, Müslümanlık ve Yahudilikle kıyaslanmayacak ölçüde farklılık gösterir. Zaten şehirde var olan yahudi zümre hiçbir zaman büyük bir oran / yekûn tutacak seviyeye ulaşmamıştır. Şehirde Diyarbakır şehrinin nüfusunu, dine bağlı zümreler itibarı ile ele aldığımızda karşımıza çıkan manzara Anadolu’nun diğer şehirlerinden biraz farklıdır. Diyarbakır’da diğerlerine nazaran daha bir çeşitlilik vardır. Bu çeşitliliğin en açık ifadesini geç bir tarih olmakla beraber 19. yüzyılda hazırlanmış bir rapordaki ifadelerde buluyoruz. 1879/1880 yılında hazırlanan vilâyet nizamını teftiş komisyonunun raporunda Diyarbakır’ın beşerî durumu şöyle tasvir edilmektedir: “Şehir on bin altı yüz elli kadar nüfusu barındırmakta olup, bunun beş on bin kadarı Müslüman, kalanı Keldani, Süryani, Yahudi, Ermeni ve Rum Protestan ve Ermeni Katoliği’dir. Bu vilâyette bunların dışında Yakubi, İbrahimi, Yezidi, Arap, Kürtzade vb. cinsleri dahi olup çeşitli mezheplerdendir.” 9Bu ifadelerde geçen bir kısım gurupların resmî bir statü taşımadıkları ve bu statüye göre muamele görmediklerini biliyoruz. Hatta Diyarbakır için orijinal olan bir husus da buradaki pek çok Hıristiyan veya diğer gayrimüslim zümrenin de Ermeni zümresine dahil edilmesidir. Onlar da Osmanlı Devletinde uygulanan millet sistemi çerçevesinde elde ettikleri hakkı ermeni cemaati vasıtasıyla kullandıklarıdır.10
Bugün çeşitli yerlerde yazılıp söylenen Ermenistan’ın ve tahayyül edilen bu ülkenin sınırlarını gösteren haritalara göz attığımızda, aşağıda genel bir demografik yapısını verdiğimiz bölgeyi ihtiva ettiğini görürürüz . Ancak yine buradaki rakamlara baktığımızda tasavvur edilenleri uygulamanın neden mümkün olmadığını daha açık görebiliriz ve iddiaların tarihî bir temele dayanmadığını bütün açıklığı ile görebiliyoruz. Veya başka bir ifade ile günümüzde Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ve bütünlüğü aleyhine olarak ortaya konmaya çalışılan çeşitli kombinasyonların uygulamalarına merkez olarak seçilmek istenmesi ve isteğin gereği için tarihî mesned olma iddialarının da geçersizliğini daha rahat görebiliyoruz.
BÖLGENİN 16.YÜZYILDA DİNÎ YAPISI 11
Şehirler Müslim Hıristiyan Ermeni Yahudi Nasrani
Adıyaman 6312 - 369 -
Arapkir 6912 1092 602 -
Ayntab (Anteb)18126 - 206 -
Besni 2223 - 181 -
Birecik(Urfa)13708 2160 925 -
Çemişgezek 8851 1803 6520 -
Çermik 3124 - 586 -
Çüngüş 2523 141 593 -
Diyarbekir 413602 157343 - -
Diyarbekir (Amid)101176 19177 3266 -
Dırahlu 4352 - - -
Ergani 4933 - 1972 -
Erzincan 2069 - 839 -
Harput 8209 4638 2650 -
Kulp 2097 1655 180 -
Mardin 46083 12837 8888 664 268
Muş 6134 - 2281 -
Nusaybin 8601 602 806 -
Ruha (Urfa)16671 - 1542 -
Savur 2874 924 - -
Savur 23093 2986 89 -
Sivas 11651 13663 - -
Siverek 9768 680 - -
Diyarbakır’ın Osmanlı hâkimiyetine girişini müteakip yapılan 1518 tarihli ilk tahriri ile daha sonraki 1540 tarihli tahrire göre genel nüfusu şöyledir:
Dinî guruplar : 1518 Tahrir 1540 Tahriri
Müslüman 7118 7776
Hıristiyan 5988 10450
Yahudi 157 -
YEKÛN 13260 18226
Şehir nüfusunda, değişik tarihlerde verilen rakamlara göre, görülen değişimin seyrini takip etmek mümkündür:12
YILLAR NÜFUS
1518 12 000 - 13 260 13
1540 17 000 14
1564 23 000 15
1571-1580 28 585 16
1630 20 000’den fazla 17
1766 16 000 18
1804 50 000 19
1815 50 000 20
1816 56 000 21
1870 21 322 22
1873 12 000 (Burada kadın nüfusun verilmediği anlaşılıyor.)23
1875-1886 40 000 24
1880 10 650 25
1881 40 000 26
1882 10 655 (Kadın nüfus verilmemiş) 27
1890 30 000 28
1891 66 117 29
Yukarıda verdiğimiz rakamlar incelendiğinde yabancı seyyahların bildirdiklerinin daha yüksek olduğu görülüyor. Salnamelerde görülen yüksek rakamlar ise Nefs-i Diyarbakır ve Nevâhisi (şehir merkezi ve nahiyeler)’nin birlikte verilmesinden kaynaklanıyor. Ayrıca salnamelerin bir kısmında sadece erkek nüfus verildiğinden düşük görülüyor.
1 Nolu Salnamede (1286/1869-1870)’de “Dahil-i Vilâyette bulunan Milel-i Hıristiyaniye Rüesa-yı Ruhaniyesi” başlığı altında verilen zümreler ve reislerinin veriliş sırası muhtemelen büyüklük sırasını da göstermektedir.
Ermeni: Diyarbekir’de Piskopos Agop Efendi
Ermeni Katoliği: Diyarbekir’de Agop Bahtiyarân Efendi
Süryani: Diyarbekir’de Süryani Patriği Yakob Efendi
Keldani: Diyarbekir’de Serpiskopos Bedros Efendi
Rum Katoliği: Diyarbekir’de Papas Efendi30
Bu veriliş sırası şehirdeki gayrimüslim zümre içinde en kalabalık olanının Ermeniler olduğunu gösteriyor. Bunun böyle olduğunu 2 Nolu Salnamedeki (1282 / 1870-1871) kayıtlar açıkça göstermektedir:
“Nefs-i Diyarbekir’de bulunan müslim ve gayrimüslim cümle ahalinin nüfus-ı mevcudesi cedveli:31
Zükûr (Erkekler) Inâs (Kadınlar)
İslâm 4871 5033
Ermeni 3577 3276
Ermeni Katoliği 428 403
Süryani 747 687
Süryani Katoliği 94 80
Keldani 508 468
Rum 179 126
Rum Katoliği 25 30
Protestan 318 332
Yahudi 143 137
YEKÛN 10800 10580
CEMAN YEKÛN 21322 (?)
Bir Alman tıp doktoru olan Lamec Saad’ın verdiği rakamlara göre 1890 yılında Diyarbakır şehrinin dinî gurupları şöyledir:32
Müslüman 10 000
Gregoryen Ermeni 8 700
Süryani Yakubi 2 000
Keldani 1 600
Katolik Ermeni 1 200
Protestan 1 000
Süryani Katolik 500
Ortodoks Rum 300
Katolik Rum 1 500
Yahudi 400 (Saad, 80 aile veriyor rakamı 5 ile çarparak elde ettik)
1891 yılında yine bir Alman olan jeoloji mühendisi ve seyyahı olan Naumann vilâyetin geneline ait nüfusun zümrelerini gösteren rakamları verirken iki ayrı kaynak kullanıyor; biri Konsolos Boyaciyan’ın verdiği rakamlar diğeri ise Cuinet’in verdiği rakamlardır:33
Dinî Guruplar Boyacıyan Cuinet
Müslüman 304.548 Müslüman (110.664)
Türk/Türkmen (200.000)
Çerkez (10.000)
Arap (8.000)
308.664
Gregoryen Ermeni 54.512 57.890
Katolik Ermeni 5.169 10.170
Protestan Ermeni 4.760 11.069
Ortodoks Rum 1.724 9.250
Katolik Rum 58 190
Katolik Keldani 1.926 16.420
Katolik Süryani 445 4.990
Süryani Yakubi 16.379 22.554
Yahudi 1.404 1.269
Yezidi 976 (Yezidi-Çingene)9.000
Çingene 190 -
TOPLAM 392.132 471.498
Yine toplu sonuçlara bir göz atarsak 1299 (1881-1882)’de Diyarbakır vilâyetinin mevcudu dört yüz bin kişi olarak veriliyor. 341306 (1888-1889)’da ise vilâyetin ahalisi toplam 142.932 kişidir. Bunun 99690’ı Müslüman geri kalanı gayrimüslim nüfusdur.35 Son sözü söylemeden önce 20. yüzyılın başında bütün vilâyet nüfusunu dinî zümreler göre aralarındaki bariz farkın müşahede edilebileceği sonuçları gösteren 1319 (1901-1902) tarihli 18 Nolu Salnamedeki kayıtları verelim.
Vilâyet Nüfusu (Rakamlardaki küçük toplama hataları deftere aittir.) :
Zümreler Zükûr (Erkekler) İnâs (Kadınlar) Yekun
Müslim 205 828 169 700 375 528
Ermeni 24 685 23 540 47 225
Süryani 12 506 (?) 10 748 22 748
Katolik 5 945 5 220 11 165
Protestan 2 987 2 567 5 554
Yahudi 1 434 1 358 2 796
Yezidi ve Kıpti 1 049 733 1 787
Ortodoks 759 744 1 500 (?)
Keldani 776 663 1 439
Osmanlı Tebaası Olmayan - - 19
YEKÛN 255 933 214 767 470 760
Sonuç olarak “Mızrak çuvala sığmaz” atasözümüzün de ifade ettiği gibi, ne kadar istenilse de rakamlar gerçeğin saklanmasına ve çarpıtılmasına imkân bırakmamaktadır. Diyarbakır, Türk hâkimiyetine girdiği 11.yüzyıldan itibaren giderek artan bir şekilde Müslüman bir Türk şehri hüviyetine bürünür ve bu hüviyetini yaşatmayı sürdürür.
------------------------------------------------------------------------------
*Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi
Dipnotlar ;
(1) M.H.Yinanç, “Diyarbekir”, İA, C.III, s.623; N.Göyünç, “Diyarbakır”, TDV İA, C.9, s.466; İ. Yılmazçelik, XIX.Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1790-1840), Ankara, 1995, s.7-10; M.İlhan, Amid (Diyarbakır), Ankara, 2001,s.73-84.
(2) Alî Bey Düyûn-ı Umumiye İdaresi müfettişi olarak Osmanlı devletinin tuzla bölgelerini teftiş etmekteydi. İstanbul’dan 1885 Ocak ayında yola çıkan Alî Bey, Midilli’ye Ayvalık’a uğradıktan sonra İzmir, Mersin üzerinden İskenderun’a varıyor. Halep’ten ayrılıp Kilis Ayntab, Birecik, Siverek üzerinden Diyarbekir’e geliyor. Dicle nehri üzerinden Bağdat’a kadar gidiyor. Bu seyahat esnasında gördüğü yerler hakkında verdiği bilgi çok kıymetlidir. Gerçi bu bilgiler 19. yüzyıla ait olmakla beraber, henüz yolun, motorlu araçların, elektriğin bulunmadığı bir zamana ait olmakla daha önceki devirlere de teşmil edilebilir. Zamanın getirdiği birtakım anlayış farklılıkları bugünkü tabirle modanın ortaya çıkardığı tolere edilebilir farklılıklar bir kenara bırakıldığında yüz yıl öncesi hayat tarzı ile yüz elli veya iki yüz elli yıl önceki hayat tarzı arasında çok büyük farklar olamayacağı gayet tabiidir. Dolayısıyla müdekkik ve müstehzî bir üslûp ile adetâ fotoğraf çeker gibi geçtiği yerleri tasvir ederek anlatan Alî Bey’in verdiğ bilgiler tarihî, ferdî ve sosyal-psikoloji açısından da çok kıymetlidir. Kenan Ziya Taş, Osmanlı Hâkimiyetinde Güney-Doğu, Dünü ve Bugünüyle Harput I, Elazığ, 1999, s.169.
(3) Şenol Kantarcı, “Tarih Boyunca Ermeni Sorunu”, Ermeni Sorunu El Kitabı, Ankara, 2002, s.1.
(4) Hüsamettin Yıldırım, Ermeni İddiaları ve Gerçekler, Ankara,2000, s.23; Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara, 1988, s.136 Şenol Kantarcı, Tarih Boyunca Ermeni Sorunu, s.26.
(5) Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı, İstatistik Umum Müdürlüğü, Ankara, 1943, s.215.
(6) M.A.Ubucini, Türkiye, 1850, C.1, s.48-49.
(7) Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’nin 1313 Senesine Mahsus İstatistik-i Umumisi, İstatistik Umum İdaresi, s.16.
(8) Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara, 1990, s.21-22
(9) Musa Çadırcı, “Genel Çizgileriyle 19.Yüzyılda Diyarbakır (Bazı Gözlemler), 1. Bütün Yönleriyle Diyarbakır Sempozyumu, Ankara, 2001, s148-149.
(10) Bu konuda bakınız, K. Ziya Taş, ”Bir İnanç Merkezi Olarak Diyarbakır’da Dinî ve Kültürel Çeşitlilik, Uluslararası Türk Dünyası İnanç Merkezleri Kongresi’ne sunulan ve basılmakta olan bildiri.
(11) Yusuf Halaçoğlu, Tahrir Defterlerine Göre XVI.Yüzyılda Batı Anadolu Şehirlerinde Demografik Yapı, Yakın Tarihte Van Uluslararası Sempozyumu, Ankara, 1990, s. 217-222.
(12) Nüfusla ilgili rakamların farklılığı ve değişkenliği ile ilgili olarak yabancı bir seyyahın (C.Niebuhr) yaptığı şu tespit dikkat çekicidir: “Doğu şehirlerinde, şehirlilerden şehir üzerine güvenilir bilgi almak çok zordur. Çünkü ister Hıristiyan ister Müslüman olsun bir doğulu bu konuya kafa yormamaktadır. Bu nedenle bir Avrupalı kendisine şehirde kaç kişinin yaşadığını sorduğu zaman şaşırmakta ve böyle bir soruya şehrin dünya olduğu cevabını vermektedir. Soruyu biraz daha açtığınız zaman bir kaç yüz binden söz etmekte veya en çok yüz bin kişinin yaşadığı şehrin nüfusunu bir milyon olarak vermektedir.” İlhan Pınar, “Gezginlerin Gözüyle Diyarbakır”, Diyarbakır Müze Şehir, s.150.
(13) N.Göyünç, “XVI.Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, VII, s.78; M.İlhan, Amid, s.91.
(14) N.Göyünç, XVI.Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır, s.79.
(15) M.V.Brunissen, “Etnic Composition and Other Demograhhic Deta”, Evliya Çelebi in Diyarbekir, Leiden 1988, s.33’den aktaran, İ.Yılmazçelik, Diyarbakır, s.100.
(16) Ö.L.Barkan, “Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Devleti”, Türkiyat Mecmuası (1951), s.2
(17) J.B.Tavernier, Les Six Voyages de Jean Babtiste Tavernier en Turqie, en Perse aux Indes, s.245-246’dan aktaran İ.Yılmazçelik, Diyarbakır, s.100.
(18) C.Niebuhr, Reisebeschreibung nach Arabien und den Umliegenden Landern, s.402’den aktaran İ.Yılmazçelik, Diyarbakır, s.100.
(19) H.Andreasyan, Polanyalı Simeon’un Seyahatnamesi 1608-1619, İstanbul,1964, s.100.
(20) J.S.Buckingam, Travelis in Mesopotamia 1827, s.213’ten aktaran İ.Yılmazçelik, Diyarbakır, s.100.
(21) A.Dupre, Voyage en Perse I, s.71’den aktaran İ.Yılmazçelik, Diyarbakır, s.100.
(22) Diyarbakır Salnameleri I, İstanbul, 1999, s.135.
(23) Diyarbakır Salnameleri II, s.81.
(24) B.Darkot, “Diyarbakır”, İA, C.III, s.604.
(25) M.Çadırcı, 19.Yüzyılda Diyarbakır, s.149.
(26) İ.Pınar, “Gezginlerin Gözüyle Diyarbakır (Amand von Schweiger-Lerchefeld 1881)”, Diyarbakır Müze Şehir, s.151.
(27) Diyarbakır Salnameleri II, s.170
(28) İ.Pınar, “Gezginlerin Gözüyle Diyarbakır (Dr.Lame Saad 1890)”, Diyarbakır Müze Şehir, s.151
(29) Diyarbakır Salnameleri IV, s.166.
(30) Diyarbakır Salnameleri I, s.71.
(31) Diyarbakır Salnameleri I, s.135.
(32) İ.Pınar, “Gezginlerin Gözüyle Diyarbakır (Dr.Lame Saad 1890)”, Diyarbakır Müze Şehir, s.154.
(33) İ.Pınar, “Gezginlerin Gözüyle Diyarbakır (Dr.Lame Saad 1890)”, Diyarbakır Müze Şehir, s.163.
(34) Ahmet Rıfat, Lügat-ı Tarihiyye ve Coğrafiyye, C.III, İstanbul, 1299, s.258.
(35) Şemsettin Sami, Kamusü’l-Alâm, C.III, s.2207, Ankara, 1996 (Tıpkı Basım).
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder