26 Nisan 2015 Pazar

Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze Amerikan Board Okullarının Rolü. 4






 Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze                       Amerikan Board Okullarının Rolü. 4



Okullardakieğitim, Ermenilerin gelecek nesilleri için ışık olmuş ve onlarıgüçlendirmişti. Ermeni dilini öğretmede ve kültürel değerleriniaktarmada da 
en etkili araçlardan biri olmuştu. Hatta misyonerler, kendiaçtıkları bu okullarda verilen eğitim sayesinde Ermenilerin OsmanlıDevleti’ndeki diğer 
azınlıklardan daha üstün ve farklı konumakavuştuklarını da beyan etmektedirler. Protestan misyoner okulları,Osmanlı Devleti’nin son dönemlerin de 
ve I. Dünya Savaşı sırasındaeğitim vermekten ziyade Osmanlı Devleti aleyhine çalışan bürolar halinialmıştır. Ermeni Patriği olan Horen Aşıkyan da 
“ Ermeni Tarihi” adlıeserinde “... Kurdukları okullar, gizli tasarıların yuvalarıdır” diyerek budurumu daha da net biçimde ortaya koymuştu.Osmanlı 
Devleti’nin hâkimiyetinin kaybolduğu dönemde buokullar, Osmanlı Devleti nazarında suçlu olan misyonerler ile buemellere hizmet eden Ermeniler 
için bir sığınma yeri ve isyan kaynağıhaline gelmişti. Ayrıca bu süreçte ve özellikle I. Dünya Savaşı’ndaokullar, Hınçak ve Taşnak Ermeni 
komitelerine de büyük destek sağlamıştı. Hatta okullardaki öğretmen ve profesörlerin birçoğu da bukomitelerin resmî üyeleri olmuşlardı. 
Ermeni Komiteleri de misyoner devletlerin emellerine hizmet etmişti. Osmanlı Devleti bu esnadamisyonerlerin açtıkları okulların eğitim amacından 
sapmaları veErmeniler üzerindeki olumsuz faaliyetlerini önlemek amacıylanizamnameler hazırlamış ve denetim amacıyla eğitim müfettişleri
görevlendirmişti. Ancak Misyonerlerin açtıkları okullar, 24 Temmuz1923 Lozan Antlaşması’nda kontrol altına alınabilmişlerdi. 64

Fransız ihtilâlinden sonra değişen şartlar Ermenileri de etkilemiş,XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ermeni Milliyetçiliği gelişmeye başlamıştır. 
Fransız İhtilal’ini hazırlayan aydınlanma döneminde,insanların hür ve eşit olmaları gerektiği, insanların başka insanlar (kral,rahip vb.) tarafından 
yönetilmesinin doğru olmadığı düşünceleriyayılırken; milletlerin de hür ve bağımsız olmaları, başkalarınınhâkimiyeti altında olmamaları düşünleri 
de yayılmış bulunuyordu.Böylece hürriyet, eşitlik ve adalet kavramları ile hayata geçirilmeye çalışılan demokrasi kavramı ile birlikte; her milletin 
kendi devletinikurması prensibine dayalı, milli devletlerin kurulmasını öngörenmilliyetçilik fikirleri de yayılıyordu. 


64 Mehmet Alparslan Küçük, a.g.e., s. 94.



Avrupa’da ortaya çıkan bu fikirler,kısa süre içerisinde dünyanın öteki ülkelerinde de hızla yayılmaya başladı. Bu akım, tabiatıyla, en fazla bünyesinde 
birden çok millet barındıran Osmanlı Devleti gibi imparatorlukları etkiledi. Batılıemperyalist devletler, değişen dünya şartlarında, sömürge 
düzenlerinindevam edebilmesi için milliyetçi fikirlerin yayılması ve sonuçta millidevletlerin kurulması için büyük çabalar sarf ettiler. 
Ermeni toplumuiçinde devrimci ve milliyetçi akımlar 1870'lerin sonunda özellikleAvrupa'da eğitim gören üniversite gençliği arasında boy 
göstermiştir.Sosyalist ve devrimci nitelikteki ilk örgüt olan Hınçak ("Çan") 1887'deİsviçre'nin Cenevre kentinde üniversite öğrencisi Avedis 
Nazarbekyan vearkadaşları tarafından kurulmuştu. 1890'da Tiflis'te Kristapor Mikaelyan,Stepan Zoryan ve Simon Zavaryan tarafından kurulan 
Ermeni DevrimciFederasyonu, ya da yaygın adıyla Taşnaksutyun ("Federasyon"), Rusdevrimci hareketinden aktardığı gizli örgütlenme modeli ve 
silahlı eylemanlayışıyla, kısa zamanda Hınçak'çıları ikinci plana iterek, ulusçuhareketin ana örgütü olarak öne çıkmıştır.65

Genel olarak misyoner çalışmalarının ortaya çıkardığı sosyo-politik,kültürel öğelerden biri de misyonerlerin nüfuz ettikleri topluluklarınulusal 
hislerini işlemeleri olmuştur. Amerikan misyonerlerinin deOsmanlı Devleti’nin gerek Avrupa ve gerekse Asya topraklarındakifaaliyetleri Osmanlı 
Hıristiyanlarına ulus şuurunun kazandırılmasınoktasında benzer sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Özellikle BalkanlardaBulgarlar arasındaki “Bulgarlık” 
bilinci, Anadolu’da Ermeniler arasındaki “Ermenilik” bilinci büyük ölçüde misyonerler tarafındanverilmiştir. Ermeniler, misyonerlerden dinledikleriyle,
 aldıkları eğitim vegördükleri yardımla özellikle dil ve kültür sahasında milli bir alt yapıedinmişlerdir. Bu kazanım onlara siyasi sahada devlet ve 
vatankonularında bir bağımsızlık düşüncesi aşılamıştır. Dolayısıyla Ermeniler aldıkları eğitimle tebaası oldukları devlete ve ülkeye hizmet etmek 
yerine, devletine karşı gittikçe yabancılaşan düşmanca bir ruh hali içinegirmişlerdir. 

65 Erdal Aydoğan, İttihat ve Terakki’nin Doğu Politikası (1908 – 1918), ÖtügenYayınları, İstanbul 2005, s. 169-183.



Üstelik mezun olduktan sonra öğretmenlik, vaizlik,doktorluk gibi görevler alarak artık misyonerler için bir müşteri değil, bizzat misyonerlerin 
işlevini üstlenen yeni nesil Ermeni çocuk vegençlerinin mimarı olacaklardır. Amerikan okullarında okuyup tahsilgören ve buradan mezun olan 
Ermeni gençleri neticede gayet fanatik  birer Türk düşmanı haline gelmişler, komitecilik ve çetecilik faaliyetlerine de ağırlıklı olarak yer vermişlerdir.
 Bursa, Harput, Talas,Maraş, Merzifon, Haçin, Van, Gaziantep, İstanbul ve benzeri yerlerdeeğitim-öğretim faaliyetini başlatan misyoner okullarında 
Ermeniler,tarihleri ve edebiyatları hakkında geniş bilgi sahibi olmanın yanındainsan hakları, ulus hürriyeti ve çağdaş konulardan da haberdar 
olmuşlardı.1895 yıllarında Anadolu’da bulunan Rus miralaylarından Potiyat, bizzat gözlemlerine dayanarak hazırladığı bir raporda bu konuda 
oldukçaönemli bilgi vermektedir. Potiyat, Ermenilerin okul programında yer alan başta tarih ve coğrafya dersleri olmak üzere sosyal bilimlere dair 
derslerin onların ulusallaşması yönünde büyük etki yaptığınıgözlemlemişti. Açıkça siyasi bağımsızlık düşüncesinin derslerdeişlendiğini belirten 
Potiyat, Ermenicenin öğretimi ve Ermeni yazarlarınınkitaplarının okutulduğu sırada tarihteki bağımsız Ermeni Krallığı’nadikkat çekildiğini, bunun ise 
okuldaki Ermeni asıllı öğretmen veöğrencileri bu krallığın yeniden kurulabileceği düşüncesine sevk ettiğinisöylemektedir. Hatta Amerikan 
kolejlerinin öğretim kadrolarının büyük kısmını elinde tutan Ermeni öğretmenlerin, Ermeni Krallığıkurulduğunda önemli memuriyetlere 
getirilecekleri düşüncesindeoldukları söylentileri bile işitilmekteydi. Ermeni öğretmenler bu sıralardakurulacak Ermeni Krallığı’na İngiltere 
prenslerinden Prens Teq’i namzetgöstermekteydiler ki, bu düşünce dönemin gazetelerinde de yer almıştı.Potiyat bunu ayrıca bir Ermeni’den bizzat 
dinlemişti. Potiyat’a göre, buyeni yaşam tarzı Ermeni öğrencilerini mezuniyet sonrası dönemde gerçek hayatla yüz yüze kaldıklarında ciddi bir 
sosyal çatışmaya ve “husumet” psikolojisine sevk etmiştir .66

Misyonerler muhtelif tarzdaki faaliyetleriyleYunan, Ermeni, Keldani, Maruni, ve benzeri azınlıkları da bilinçlendirmeye çalışmış, "Ortodoks hiyerarşisinin ve Türk despotizminin pençesinden kurtarmak" üzere Bulgarlar arasında dafaaliyet göstermişler
di.67


66 Mithat Aydın, Bulgarlar ve Ermeniler Arasında Amerikan Misyonerleri, YeditepeYayınları, İstanbul, 2008, s. 167-171




Fakat esas neticeyi, kendilerini devlet halinegetirme başarısını göstermekle Bulgarlar ve bir dizi isyana sevk etme becerisini sergilemekle de 
Ermeniler arasındaki çalışmalarından eldeetmişlerdi.68

Osmanlı Devleti'nin egemenliği altında yaşayan ve Osmanlı tarihininson elli yılına damgasını vuran ve devletin kaderini değişime zorlayanazınlıkların
başında; Ermeniler gelmektedir. Dinî ve kültürel anlamdaşuurlu bir milliyetçiliğin teskininde olan Ermeniler, XIX. yüzyılın sonçeyreğinde de siyasî 
milliyetçiliklerini birçok platformda seslendirmesürecini yaşamışlardır. Yaşanan bu süreçte Avrupalıların misyoner teşkilatları kadar ABD ile de 
temasa geçmiş, bu ülkelerde iyi eğitimalmış Ermeni aydınları Ermenilerin siyasal düşüncelerini etkilemiştir.Ermenilerin örgütlü mücadeleleri 
1860'lardan itibaren büyük bir ivmekazanmıştır. Gerek Osmanlı ülkesinde, gerekse diğer ülkelerde yaşayanErmenilerin arasında milliyetçilik 
fikirlerinin yeşermesinde büyük devletlerin ve misyonerlerin katkısı büyük olmuştur. Ağırlıklı olarak Amerikan Board misyonerlerinin desteği 
sayesinde, Ermeni gençleriAvrupa'da, Amerika’da ve Anadolu’da iyi bir eğitimle yetiştirilmiş; busebeple aydın bir Ermeni kesimi oluşturulmuştur. 
Böylelikle Ermeniler arasında millî bilinç yaratılarak Büyük Ermenistan fikrinin ideolojik temellendirilmesi süreci başlatılmış oldu.

69 Mim Kemal Öke'nin"müstakil bir Ermenistan kurulabilmesine yönelik gelişmelerin birinci safhası" diye tanımladığı bu süreç tamamlanmış, sıra 
bu büyük amacıngerçekleştirilmesine gelmişti. İşte bu gibi gerekçelerle Osmanlı ülkesindeve diğer ülkelerde Ermenilerin örgütlenmeye başladığı 
görülür .70


67 Şinasi Gündüz, Misyonerlik ve Hıristiyan Misyonerler,Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Yıl 2, Sayı 1, Samsun 2002. ,s.67-70.

68 Mithat Aydın, a.g.e., s.170.

69 Ayhan Doğan, Maraş’ta Misyonerlik Faaliyetleri (XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı ve XX.Yüzyılın Başlarında)Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü 
Dergisi, Yıl: 2004,Sayı: 14, s.277-283.

70 Mim Kemal Öke,Yüzyılın Kan Davası Ermeni Sorunu, İrfan Yayınları, İstanbul 2003,s. 75-79.

https://www.academia.edu/1212967/Ermeni_Meselesinde_Ge%C3%A7mi%C5%9Ften_G%C3%BCn%C3%BCm%C3%BCze_Amerikan_Board_Okullar%C4%B1n%C4%B1n_Rol%C3%BC


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder