Türkiye - Ermenistan Normalleşme Sürecinde İkinci Dönemin Başlamasının Önemi
Orhan GAFARLI,
27 Mayıs 2013
Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan üçgeninde Ermeni Sorununun yeniden değerlendirilmesinin ve daha kapsamlı incelenmesinin 2013 yılında önemi daha da artmıştır. Sorunu Ermeni Sorunu olarak adlandırmamızın nedeni, konunun sadece Türkiye-Ermenistan ilişkilerini değil tüm Güney Kafkasya bölgesine dağılmış ve çözülmesi gereken önemli konuları ilgilendirmesinden dolayıdır.Rusyanın 2015 yılında Avrasya Birliğini kurma çabaları ve yine 2015 yılında sözde Ermeni soykırımının 100. yılını anma faaliyetlerinin yapılacak olması Türkiye-Ermenistan ilişkilerini yeniden ele almayı gerektirmektedir. Ermeni diasporası 2015 yılında Türkiyeyi daha zor duruma düşürmek için şimdiden çalışmalara başlamış durumdadır. Rusya açısından Avrasya Birliğinin potansiyel üyelerinden birisi de Ermenistandır. Diğer taraftan, Azerbaycan topraklarının ve Dağlık Karabağın Ermenistan tarafından işgali hala devam etmektedir.
2015 yılının yaklaşması ile birlikte Türkiye ve Ermenistan kamuoyunda iki ülke arasındaki sorunların çözülmesi ile ilgili beklentiler artmaktadır. Çözülmesi gereken diğer sorunlar ise Türkiye-Ermenistan sınırının açılması ve Azerbaycan topraklarının işgalinin sona erdirilerek Dağlık Karabağın statüsüne karar verilmesidir. 2009 yılında başlayan Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci bazı nedenlerden dolayı başarıya ulaşamamıştır. Türkiye-Azerbaycan arasında yaşanan diyalog eksikliği, Azerbaycan yönetiminin bölgede statükoyu koruyarak Dağlık Karabağ sorununu çözebileceğine inanması ve ülke kamuoylarında yaşanan tartışmalar sürecin başarısız olmasının arkasındaki bazı nedenlerdir. Azerbaycan, Ermenistanın ablukaya alınarak baskı altında tutulması gerektiğine ve bu şekilde Erivanın Baküye karşı sürdürdüğü toprak iddialarından vazgeçeceğine inanmaktadır. Azerbaycan tarafından bu politika yirmi yıldır uygulanmasına ve Ermenistanın tüm bölgesel projelerden dışlanmasına rağmen Erivanın tutumunda değişiklik olmamıştır. Azerbaycan bir taraftan petrol gelirlerinin önemli bir kısmını savunma harcamalarına ayırmaktadır. Savunmaya harcanan miktar neredeyse Ermenistanın devlet bütçesine tekabül etmektedir.(1) Rusya kendi dış politika stratejisini uygulayarak, bölgede dengenin oluşması için Ermenistanı Azerbaycana karşı desteklemekte ve savunması için gerekli askeri yardımı yapmaktadır. Bu şekilde statükonun Ermenistanın zararına, Azerbaycanın yararına değişmesini engellemektedir. Bu gelişmeler sonucunda silahlanmanın anlamsız olduğunu Bakü görememekte ve yaşadığı Güvenlik ikilemini anlayamamaktadır. Bu politikanın Rusyanın yararına olduğu, her geçen gün Moskovanın bölgede şekillendirici gücünün, askeri ve siyasi ağrılığını arttırdığını anlaması gerekir. Bu gün Kafkasyada Rusyanın askeri ağırlığına karşı hiçbir güç bulunmamaktadır.
Bugüne geldiğimizde, 2013 yılı itibari ile Ermenistan ekonomik olarak daha kötü bir duruma sürüklenmektedir. Fırsattan çok iyi istifade eden Rusya bu ülkede ağırlığını ekonomik yardımlarla ve yatırımlarla daha da artırmaktadır. Moskova desteğinin devam edebilmesi için Avrasya Birliğine Ermenistanın girmesini ön şart olarak Erivanın önüne koymaktadır.(2) Ablukada olan Ermenistan bu politikalar neticesinde mecbur kalacak ve adeta Rusyanın bir eyaletine dönüşecektir. Bu durumda Ermenistanın Dağlık Karabağ üzerindeki iddialarından vazgeçmesi hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Ermenistan bugün bile Rusyanın Gümrük Birliğine katılmasıyla ilgili sorulara Bizim aramızda sınır yoktur, hangi Gümrük Birliğinden söz ediliyor? şeklinde cevap vermektedir.(3) Bugün İran, AB ve ABD ile ilişkiler ve Ermeni diasporasının maddi yardımlarıyla Erivanın dış politika bir miktar özerklik alanı oluşturabildiğini söyleyebiliriz. Ancak bu durum uzun süre bu şekilde devam etmeyecektir. İlk şart olarak Ermenistan ekonomisinin iyileşmesi ve istihdamın artırılması gerekmektedir.
Avrupa Birliği Başkan yardımcısı Stephan Fulenin 2013 Mayısının ilk günlerinde Azerbaycana bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Ziyaret esnasında 2013 yılının sonunda Ermenistan ve diğer Şark Taraftarlık projesinin üye ülkeleri ile Ortaklık Anlaşması imzalanmasını beklendiğini söylemiştir.(4) Ayrıca Brüksel anlaşmayı imzalayan ülkelerin ABnin alternatifi olan başka bir birliğe katılmasının mümkün olmadığının altını çizmiştir. Bu belgenin imzalanması sırasında en çok ikilem yaşayan eski Sovyetler Birliği ülkeleri Ukrayna ve Ermenistandır. İkilemin nedeni ekonomik açıdan Gümrük Birliği veya Avrasya Birliğinin daha çekici görünmesidir. Fakat ABnin imzalanan bu antlaşma sonucu Ermenistana ekonomi yardım paketi sunması beklenmektedir. Yine de bu paketle Ermenistan ekonomisini kurtaramayacaklardır.
Ermenistanda siyasi eliti ne kadar Rusya ile işbirliği içinde olsa da eski Sovyet kuruluşuna benzer bir biçimde Rusya ile yeniden birleşmeyi istememektedir. Rusya ve İran ile oluşturulan ilişkiler taktiksel ilişkiler olarak değerlendirilmektedir. Böylelikle Ermenistanın dış politikası değerlendirilirken dikkate alınması gereken çok önemli noktadır.
Türkiye-Ermenistan Sınırının Açılması Görüşmelerinin İkinci Raundu
2013-2015 yıllarında Kafkasyada Rusyaya bağlı olan gelişmeleri değerlendirdiğimiz zaman Ermenistan ve Türkiye arasında sınırların açılması ilgili görüşmelere başlanmasının önemini vurgulamak gerekmektedir. Azerbaycanın da aynı zamanda bu sürece dâhil edilmesi, sürecin daha verimli sonuçlanmasına yardımcı olacaktır. Azerbaycana durumun 4-5 yıl öncesinden daha farklı olduğu anlatılmalı, Rusyanın bölgede yeniden genişleme politikasını izlemesi engellenmelidir. Statükonun değiştirilmesinin çok önemli olduğunu, bunun sonucunda Azerbaycan ve bölgenin faydalı sonuçlar elde edeceği gösterilmelidir.
Ermenistanla başlayan yeni görüşmelerde Dağlık Karabağ çevresindeki Azerbaycan rayonlarından çekilmesi gerekliliği, bununla sınırların açılması sonucunda ekonomik olarak ablukadan kurtulacağının mümkün olduğu ve kendi devlet egemenliğini garanti altına alabileceği konusunda Erivan ikna edilmelidir. Sınırın açılmasının Doğu-Batı hattında yeni bir ticari yol oluşturacağını ve Ermenistanın bölgesel işbirliklerine dâhil edileceği sözünün verilmesi çok önemlidir. Dağlık Karabağda yaşayan Ermenilere ekonomik durumun olumlu etkileneceğini göstermek gereklidir. Sadece bu şekilde Ermenistan ekonomisinin çökmesi engellenebilir ve Rusyanın projesi Avrasya Birliğine katılmama konusunda özerk davranması sağlanabilir.
Görüşmelerin bu detaylarla yürütülmesi görüşmelerin olumlu sonuçlanmasını sağlayabilir. Bölgesel işbirliği modellerinin geliştirilmesi Türkiyenin ekonomik büyümesine de yardımcı olabilir. Güney Kafkasyanın Batı-Doğu arasında ipek yolunun tamamlanması, güvenli bir hattın oluşmasına yardımcı olur.
Dağlık Karabağ Sorunu
Yirmi yıldan fazladır devam eden ve her an iki devlet arasında yeniden çatışma ihtimali olan Dağlık Karabağ sorununun çözümü için Azerbaycan, Türkiye, Ermenistan ve ABnin birlikte çalışması çok önemlidir. AB güvenlik hattının Güney Kafkasyada oluşturulması açısından bu durum çok önemlidir. Madrid prensipleri üzerinden devam eden Dağlık Karabağ görüşmeleri, AGİT Minsk grubu tarafından yönlendirilmekte ve Dağlık Karabağın statüsü belirlenene kadar Yukarı Karabağ bölgesindeki beş rayonun Azerbaycana geri verilmesi iki rayonun BM yönetimine verilmesini gerektirmektedir. Son dönemde Madrid prensipleri taraflar arasında karşılıklı kabul edilmesine rağmen, Ermenistan her fırsatta süreci uzatmaya çalışmaktadır. Azerbaycan ile Ermenistan arasında bu konularla ilgili bir yakınlaşma olduğu zaman Rusya faktörü görünen ve görünmeyen yöntemlerle süreci daha da uzatmaktadır. Ermenistan ve Azerbaycanda 2013 cumhurbaşkanlığı seçim yılı olduğundan iki taraf arasındaki görüşmeler durdurulmuştur. 2012 yılında Rusya tarafından ortaya atılan Gümrük Birliği ve akabinde Avrasya Birliği projeleri Ermenistan ve Azerbaycanı zor durumda bırakmıştır. Ermenistan ile AB ve Türkiye arasında bir gelişme yaşanmadığı takdirde, Ermenistan 2015 yılında büyük olasılıkla Avrasya Birliğine katılacaktır.
ABD dışişleri bakanı John Kerry Yukarı Karabağ sorunu, AGİT Minsk grubu ve Türkiye ile ilgili son açıklamasında Türkiyenin Yukarı Karabağ sorununun çözümünde rolünün artırılmasının önemini kaydederek 2015 yılı öncesi Türkiyenin Güney Kafkasya ile ilgili kapsamlı bir yaklaşım hazırlaması gerektiğinin mesajlarını vermiştir.(5) Türkiyenin 2013 itibariyle AGİTin Minsk grubu üyesi olma ihtimali bulunmamaktadır. Ne Rusya ne Fransa ne de Ermenistan buna isteklidir. Fakat Türkiye Ermenistanla sınırların açılması konusunu Dağlık Karabağı da bu sürece dâhil ederek, bir proje çizebilirse olumlu sonuçlara ulaşabilir.
Ermeni Sorunu ve Ermeni Diasporası
Türkiyede ve dünyada Ermeniler 2015 yılında Ermeni Sorununun çözülmesini beklemektedir. Diğer taraftan Azerbaycan Türkiyedeki bu süreçten rahatsız olan taraftır. Son zamanlarda Azerbaycan Devlet Petrol Şirketinin (SOCAR) Türkiyede Star Holdingi, Star gazetesini ve Kanal24ü satın alması bu rahatsızlıktan dolayı Türk kamuoyu ile direk bağlantı kurma isteğinin bir belirtisi olarak yorumlanabilir.(6) Tarafların rahatsızlığını azaltmak için Türk dış politikasında yeni bir kavram hazırlanması, Sınırların Açılması, Dağlık Karabağ ve Ermeni Soykırım iddiaları başlıklı üç sorunu birlikte değerlendirerek çözüme ulaştırması gerekmektedir.
Ermeni Diasporası ile çözülen sorun, Ermenistan-Türkiye ilişkilerine ve Ermenistanın Dağlık Karabağ sorunu üzerinde tutumunun yumuşamasına olumlu yansıyacaktır. Ermeni diasporasının Ermenistan için yakacağı yeşil ışık Erivan için çok önemlidir. Ermenistanın Rusyadan gelen baskıya karşı Ermeni diasporasının desteğini görmesi, dış politikada Moskovadan özerkleşmesine yardımcı olacaktır. Bu gün Ermeni Diasporası ve Rusyanın Türkiye ve Azerbaycan konusunda ortak çıkarları vardır. Türkiye bu iki grubun ittifakını bozduktan sonra hem Ermenistanın dış politika özerkliğini kazanmasını sağlayacak hem de Ermeni diasporasını kendi tarafına çekmiş olacaktır.
Sonuç olarak değerlendirdiğimizde, Ermeni diasporası ve Rusya ittifakının önüne geçmek veya onların ayrışmasını sağlamak Güney Kafkasyada ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde barış için önemli bir anahtar olacaktır. Türkiyenin Güney Kafkasya ipek yolunun gelişmesinde üst düzey çaba ortaya koyması ve kontrol etmesi Doğu-Batı ekseninde ekonomik köprü rolünün artmasına ve Kafkasya-Orta Asya hattına açılmasına fayda sağlayacaktır.
Dipnotlar:
1) Hərbi texnika və insan resurslarına görə biz düşməndən qat-qat güclüyük
http://www.olaylar.az/news/interview/39132
2) Жириновский: Если Ереван и Баку не согласятся войти в состав России, мы признаем независимость Карабаха
http://panarmenian.net/rus/news/91078
3) Украина говорит Москве «нет», а Армения?
http://nnm.ru/blogs/prikol200/ukraina-govorit-moskve-net-a-armeniya/
4) A) Stephan Füle Azərbaycan ziyareti zamanı, Bakü de muhalif parti liderleri Ali Karimli ile görüşünde Ermenistanla aralık ayında Ortaklık Anlaşması imzalanması beklendiğini söylemiştir. AHCP başkanı Ali Karimli sosyal paylaşım sitesi facebook da kendi sayfasında (https://www.facebook.com/karimliali) bunu paylaşmıştır. Ermenistan AB arasında Ortaklık Anlaşması ilgili devam eden görüşmelerle ilgili ayrıntılı bilgi içinde bakınız.
Эдвард Налбандян и Штефан Фюле удовлетворены эффективным ходом переговоров Армения-ЕС
http://www.1in.am/rus/armenia_apoliticsworld_29814.html
5) Türkiye, Karabağ sürecine müdahil olsun
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=83400
6) Star Medya Grubu satıldı. Bünyesinde Star Gazetesi ve Kanal 24 Televizyonunu bulunduran grubun satışında son imzalar da atıldı.
http://www.yazete.com/medya/star-medya-grubu-satildi-600792.html
http://www.bilgesam.org/incele/157/-turkiye-ermenistan-normallesme-surecinde-ikinci-donemin-baslamasinin-onemi/
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder