19 Mart 2019 Salı

1914 -2014 YÜZYILIN HİKAYESİ - TÜRK KAFKAS İSLAM ORDUSU VE KAFKASLARDA ERMENİ KATLİAMLARI. BÖLÜM 4

1914 -2014 YÜZYILIN HİKAYESİ - TÜRK KAFKAS İSLAM ORDUSU VE KAFKASLARDA ERMENİ KATLİAMLARI. BÖLÜM 4


GEÇİCİ SEVK VE İSKÂN KANUNU (TEHCİR) 

1877-1878 Osmanlı-Rus harbinde Rusya’yı destekleyen isyancı Ermeniler, 1. Dünya Harbi’nde de aynı desteği tekrarlamış ve Rusya’nın yanı sıra bu ülkenin müttefiki olan İngiltere ve Fransa’nın Anadolu’yu işgaline de destek vermişlerdir. 

Rus ordusu hududu geçer geçmez harp nedeniyle Osmanlı ordusunda silah altına alınan isyancı Ermeniler silahları ile topluca askerden kaçmışlardı. Bunlardan bir kısmı Rus ordularıyla birlikte Osmanlı ordusuna karşı savaşa katılırken, geride kalanlar gönüllü alaylar ve çeteler teşkil ederek Türk ordusunun ikmal hatlarına ve haberleşme tesislerine saldırılar düzenlemiş; Anadolu topraklarında ve Kafkasya’da Türk ve Müslüman katliamlarına girişmişlerdir. 

Sekiz ayrı cephede savaş veren Osmanlı Devleti ise askeri harekâtın yanı sıra Ermeni çetecilerin sivil halka karşı giriştiği katliamı önleyebilmek için geri bölgeye de kuvvet ayırmak zorunda kalmış, bu durum Türk ordusunun askeri harekâtını zaafa uğratmıştı. Cephe arkasının emniyete alınıp, askerin cepheye 
getirilmesi artık hayat-memat meselesiydi. Osmanlı Devleti’nin tüm ikazlarına rağmen Ermeniler özellikle masum sivil halka karşı soykırım denilebilecek ölçüde katliamlara devam etmekteydiler. 

Tarihte yukarıda anlatılan durumlarda Ruslar dâhil bazı ülkeler sivil halkı karşı cepheye doğru sürmüş, sivil halk iki ateş arasında kırdırılmıştır. Amerikalılar, tedbir olarak 2ci Dünya Harbi başlayınca Japon asıllı vatandaşlarını Japon sulhu imzalanıncaya kadar telle çevrili kamplarda ve Alman asıllı vatandaşlarını bu tür 
kamplar ile Ellis adasında 1948’e kadar tutmuşlardır. Oysa bu Amerikan vatandaşlarının her hangi bir isyanı veya düşmana hizmeti olmamıştı. Osmanlı bu dar zamanında kendisi için zor olanı, yani bela çıkartılan yerlerdeki halkın, ülke içinde savaşın olmadığı yerlerde bir süre ikamet ettirilerek, savaş kazanılınca dönmelerini, aşağıda detayları verilen geçici sevk ve iskânı 
arzulamıştır. 
Tarih, İtilaf ordularının Çanakkale'ye çıkarma yapmasının beklendiği ve İstanbul'un düşman eline geçme ihtimalinin arttığı, bu sebeple Osmanlı sarayı ve hükümetinin Eskişehir'e veya Konya’ya nakil kararının alındığı günlerdi. Köklü tedbirler almak zorunlu hale gelmişti. İsyana katılan Ermenilerin savaş 
bölgesinden uzaklaştırılması hayati bir önem arz ediyordu. Bunun için Osmanlı Hükümeti; 

. Vatan topraklarına göz diken emperyalistlerin (istilâcıların), Osmanlı tebaası olan Ermeniler arasına nifak soktuklarını ve bunları isyan ettirdiklerini, 
. İsyan eden Ermenilerin düşmanla işbirliği içinde, düşmana karşı savaşan ordunun harekâtını sabote etmek için cephe gerisinde her çeşit engellemeyi 
  yaptıklarını, askere erzak ve mühimmat nakline mâni olduklarını, 
. Bir kısmının düşman saflarına katıldıklarını, 
. Askerî birliklere ve masum halka silâhlı saldırıda bulunduklarını, şehir ve kasabalarda katl ve yağmacılık yaptıklarını, 
. Düşman deniz kuvvetlerine erzak temin ettiklerini ve 
. Müstahkem mevkileri düşmana gösterdiklerini açıkladıktan sonra; devletin selâmeti için köklü tedbirlere, bu çerçevede harp sahasında olaylar çıkaran 
  Ermenilerin başka bölgelere nakline karar verdi ve bu hususta bir tezkere hazırladı. 

Mecliste -Tezkere kapsamı genişletilerek- 30 Mayıs 1915 tarihinde “Tehcir” olarak bilinen “Geçici Sevk ve İskân” kararı çıkarıldı. Bu karar ve tehcirin nasıl uygulanacağı aynı gün Dâhiliye, Harbiye ve Maliye Bakanlıklarına tamim edildi. Buna göre: 

. Ermeniler kendilerine tahsis edilen bölgelere can ve mal emniyetleri sağlanarak rahat bir şekilde nakledilecekler. 
. Yeni evlerine yerleşinceye kadar iaşeleri muhacirin ödeneğinden karşılanacak. 
. Eski malî durumlarına uygun olarak kendilerine emlâk ve arazi verilecek. 
. Muhtaç olanlar için hükümet tarafından mesken inşa olunacak, çiftçi ve ziraat erbabına tohumluk, âlet ve edevat temin edilecek. 
. Geride bıraktıkları taşınır malları kendilerine ulaştırılacak, taşınmaz malları tespit ve kıymetleri takdir edildikten sonra, buralara yerleştirilecek olan Müslüman göçmenlere tevzi edilecek. Bu göçmenlerin ihtisasları dışında kalan zeytinlik,  dutluk, bağ ve portakallıklarla, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerler, açık arttırma ile satılacak veya kiraya  verilecek, bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecek. 
. Bütün bu konular özel komisyonlarca yürütülecek ve bu hususta bir talimatname hazırlanacaktır. 

Yukarıdaki kararlarla ilgili olarak, “seferde ordu tarafından alınacak tedbirler hakkındaki Geçici Sevk ve İskân Kanunu” 1 Haziran 1915 günü yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun kapsamında ordu komutanlarına; 

. Savaş sırasında Hükümetin emirlerine, memleketin savunulmasına ve asayişin korunmasına karşı çıkanlara müdahale, 
. Silâhlı saldırı veya direnişte bulunanlara karşı derhal askerî tertibat alma, 
. Tecavüz ve direnişte bulunan isyancıları imha etme, 
. Casusluk yaptıkları ve vatana ihanet ettikleri anlaşılan köy ve kasaba halkını, tek tek veya toplu halde başka yerlere sevk ve iskân etme yetkileri verildi. Böylece tehcir işi orduya devredilmiş oldu. 

Tehcir Bölgesi 

İstanbul Ermenileriyle Kütahya sancağı ve Aydın vilayetindeki Ermeniler göç ettirilmemiştir. Tehcir; Kafkas, İran ile Sina ve Filistin cephelerinin güvenlik hattını oluşturan bölgelerdeki Ermenilerin yerlerinin değiştirilmesi amacıyla planlanmış, cephelerin güvenliğini tehlikeye sokacak bölgelerde uygulanmıştır. Bu bölgelerden birincisi Kafkas ve İran cephelerinin gerisinde bulunan Erzurum, Van ve Bitlis dolaylarıdır. Rusların -izlediği stratejilerden ve istihbarat 
raporlarından- Ermenileri kullanarak Eyâlet-i sitte adı verilen vilâyetlere hâkim olma planları ayan beyan ortadaydı. Bunu engelleme için ilgili bölgedeki Ermenilerin Rus sınırından daha uzak ve emniyetli bir yere sevki gerekiyordu. İkinci bölge ise Sina ve Filistin cephesi gerilerini oluşturan Mersin-İskenderun 
dolaylarıdır. Ermenilerin bu bölgelerde düşmanla işbirliği yaptığı ve İskenderun limanından bir çıkarma hareketini kolaylaştıracak faaliyetler içinde bulundukları tespit edilmişti. Britanya savaş gemileri İskenderun Körfezi yakınlarında dolaşıyordu. İngilizlerin, Fransız donanması ve Ermeni taburlarının desteğini de alarak bir çıkarma yapma tehlikesi vardı. Daha sonra tehcir uygulaması isyan çıkaran, düşmanla işbirliği yapan ve Ermeni komitacılarına yataklık eden diğer vilâyetlerdeki Ermenilere de teşmil edildi. 

Başlangıçta tehcire tabi tutulan Ermenilerin, Osmanlı Devleti toprakları içinde kalan Musul vilayetinin güney kısmı ile Zor ve merkez hariç olmak üzere Urfa sancaklarına ve Suriye vilayetinin doğu kısmı ile Halep vilayetinin doğu ve güney doğusuna nakledilmelerine karar verildi. Daha sonra ortaya çıkan riskler 
değerlendirilerek, 5 Temmuz 1915 tarihinde ilgililere gönderilen tebliğlerle Ermenilerin iskânlarına tahsis edilen bölge genişletildiği. Buna göre tehcire tabi tutulan Ermeniler; 

. Kerkük sancağının İran sınırına seksen kilometre mesafede bulunan köy ve kasabalarının dâhil olduğu, Musul vilâyetinin doğu ve güney bölgesinde; 
. Diyarbakır hududundan yirmi beş kilometre içerde, Habur ve Fırat nehirleri vadisindeki yerleşim yerleri dâhil olmak üzere Zor sancağının doğusu ve güneyinde, 
. Halep vilâyetinin kuzey kısmı hariç olmak üzere doğu, güney ve güneybatısında, 
. Suriye vilâyetinin Havran ve Kerek sancakları dâhil olmak üzere demiryolu güzergâhlarından yirmi beş kilometre dışında bulunan kasaba ve köylerde Müslüman nüfusunun %10'u nispetinde iskân edileceklerdi. 

Tehcire Tabi Tutulanlar ve Geride Kalanlar 

Tehcir bölgelerindeki Ermenilerden; 

. Hasta, âmâ, yetim çocuk ve dul kadınlar ile 
. Katolik ve Protestan mezhebinden olanlar; 
. Orduda subay ve sıhhiye sınıflarında hizmet görenler ve 
aileleri, 
. Merkez ve taşradaki Osmanlı Bankası şubelerinde, Reji İdaresi'nde ve bazı konsolosluklarda çalışan memurlar, 
. Tüccar, bazı amele ve ustalar hükümete sadık ve iyi halleri görüldükleri sürece 

Tehcire tabi tutulmadılar. Arşiv bilgilerine göre 9 Haziran 1915'ten 8 Şubat 1916 tarihine kadar tehcirin uygulandığı muhtelif bölgelerde 33.921 kişi yerlerinde bırakılmıştır (Ek-2). 

Ereğli’de Müslümanlar tehcire karşı çıkmışlar ve buradaki Ermeniler büyük oranda yerlerinde kalmışlardır. Tehcir kanununa göre Müslüman evleri aranmadığından Anadolu’nun birçok kentinde Müslüman komşularının sakladıkları Ermeniler de tehcire tabi tutulmamıştır. 

Bazı kaynaklara göre Anadolu’da kendi imkânları ile tehcir yerlerinden ayrılanlar serbestçe yer değiştirmiş ve bunlar arasında Anadolu’dan İstanbul’a gelen yaklaşık 15.000 Ermeni de İstanbul Ermenilerinin evlerinde kalmışlardır. Arşavir Şiraciyan İstanbul’da saklananların büyük çoğunluğunun genç erkeklerden 
oluştuğunu, komiteci olduklarını ve silahlarının bulunduğunu yazmıştır. 

Yetim çocuklar ve dul kadınlar yetimhanelerde ve köylerde koruma altına alınmış, kendilerine maddî yardımda bulunulmuş, sevkiyat esnasında yetim kalan çocuklar yetimhanelere konulmuştur. Bununla ilgili olarak Hükümetin korunmaya muhtaç Ermeni aileler hakkında yayınladığı genel emirnamede: 

. Erkekleri sevk edilen veya askerde bulunan kimsesiz ve velisiz ailelerin, Ermeni ve yabancı bulunmayan köy ve kasabalara yerleştirilerek, iaşelerinin muhacirin 
tahsisatından verilmesi, 
. 12 yaşına kadar olan çocukların, bölgelerindeki yetimhanelerin yeterli olmaması halinde, zengin Müslüman ailelerin yanına verilerek yetişmelerinin ve eğitimlerinin sağlanması, 
. Hali vakti yerinde olmayan Müslüman ailelere ise muhacirin tahsisatından, çocukların iaşe masrafını karşılamak üzere 30 kuruş ödenmesi, 


. Genç ve dul kadınların kendi rızalarıyla, Müslüman erkeklerle evlenmelerine izin verilmesi  yer almaktaydı. 

Başlangıçta bazı Ermeniler tehcirden kurtulmak için din değiştirme taleplerinde bulunmuş, ancak bunların İslâm adı altında yine fesatlıklarını sürdürebilecekleri kaygısıyla sevk edilmeleri emredilmiştir. Bununla beraber, tehcirin sonlarına 
doğru, din değiştirmek isteyen Ermenilerin müracaatları olumlu karşılanmıştır. 

Osmanlı Hükümeti tehcir sırasında yurt dışından gelecek veya yurt dışına çıkacak Ermenilerle ilgili tedbirler de aldı. Osmanlı tebaası olan 17-55 yaşları arasında bulunan erkek Ermenilerin yurt dışına çıkmaları yasaklandı. Tarafsız devletlerin vatandaşı olan Ermenilere ise savaş sonuna kadar dönmemek şartıyla Osmanlı ülkesinden ayrılmalarına izin verildi. Dışarıdan Osmanlı ülkesine girmek isteyen Ermenilere ise, hangi ülke vatandaşı olursa olsun katiyen müsaade edilmedi. 

Yanlışlıkla tehcire tabi tutulanlar, araştırılarak o sırada bulundukları şehirlere iskân edildi. Tehcir harici tutulanlardan zararlı faaliyetleri görülenler ister Katolik, ister Protestan olsun yeni iskân sahalarına sevk edildiler. 


5.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder