24 Aralık 2015 Perşembe

RUSYANIN VE ERMENİ SORUNUNA YAKLAŞIMI,





 RUSYANIN VE ERMENİ SORUNUNA YAKLAŞIMI,


OSMANLI DEVLETİNDE ERMENİ SORUNU VE AVRUPA DEVLETLERİNİN ERMENİ POLİTİKALARI
Rıdvan TÜMENOĞLU

Rusya'nın Ermenilerle ilişkisini ve Ermeni soruna yaklaşımı ve Ermeni politikaları diğer ülkelerin yaklaşımlarından ve politikalarından farklılıklar göstermektedir. Bu değişikliğin temelinde Rusya İngiltere mücadelesi ve Rusya'nın kendi bünyesinde bulunan Ermenilerin durumu gibi konular yer almaktadır. Ancak Rusya'nın Ermeni politikalarını anlayabilmek için Rusya'nın kendi milli politikalarını ve hedeflerini ana hatları tespit etmek ve Ermeni Politikasını bu konu çerçevesinde ele almak gerekmektedir. Bu bağlamda Rusya'nın temel politikası olan Sıcak Denizlere inme siyasetinden başmak kaçınılmazdır.
II.3.1.Rusya'nın Sıcak Denizlere İnme Politikası
Rusya kurulduğunda bir kara devleti görünümündeydi. Fakat sınırları genişledikçe denizlere daha fazla yaklaşmıştı bununla birlikte Rusya denizlere açılmak ve sadece bir kara devleti hüviyetinden kurtulup hem karada hem denizlerde güçlü bir devlet olmak istiyordu. Rus devleti bu yöndeki çalışmalarına başlarken bunun en iyi yolu Güneye doğru inerek Karadeniz vasıtası ile Akdeniz'e oradan da açık denizlere açılmayı hedefliyordu. Rusya'nın sıcak denizlere inme politikası bu bağlamda başlamıştır. Rusya'da Sıcak Denizlere (daha doğrusu Akdeniz'e) inme politikası I.Petro zamanında başlamış II. Katerina zamanında gelişmiştir. Bu düşünce ile politikalarını oluşturan Rus Devleti 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Karadeniz sahillerine ulaşmıştır. Yine bu antlaşmada elde ettiği Osmanlı Ülkesindeki Hıristiyanların koruyuculuğu hakkı sayesinde, sıcak denizlere inme düşüncesini gerçekleştirmede Rusya'nın çok işine yaramıştır. Rusya'nın bu siyasetine karşın, Hindistan'ı elinde bulunduran İngiltere Hint yolunun güvenliği açısından Rusya'nın sıcak denizlere inmesini engellemeye çalıyordu. Bunun içindir ki Rusya Asya yolu diye tabir edilen bu bölgede güç dengelerini kendi lehine çevirebilmek için bölgenin Hıristiyan halkı olan Ermenileri nüfuzu altına almak istiyordu. 19.y.y. dan itibaren petrolün bulunmasıyla birlikte Ortadoğu bölgesinin önemi artmış ve İngilizlerin bölgeye gelmesiyle Rusya ve İngiltere arasındaki mücadele zincirine yeni bir halka eklenmiştir.Rus Ermeni münasebetlerini bu çıkar çatışmalarını bölgedeki güç dengelerini göz önüne alınarak değerlendirilmelidir.
II.3.2 Rusya'nın Ermeni Politikaları ve Ermenilere Yaklaşımları
Avrupa Devletleri ilk ilgilenen ülke Rusya olmuştur. Bunun nedeni yukarıda bahsettiğimiz sıcak denizlere inme politikasıdır. Bu politika doğrultusunda Ruslar batıda (Bal- kanlarda) Panslavizm hareketini, doğuda da Ermenileri harekete geçirmiştir. Rusya açısından Ermenilerin ve yaşadıkları bölgenin çok fazla önemi vardı, Rusların Ermenilere verdiği önemin nedenlerini;
a) Sıcak denizlere inmek için Rusların kullanabileceği ikinci güzergâh Ermenilerin yaşadığı topraklardan geçiyordu. Ayrıca Ermeniler, Anadolu'da Erzurum'dan Mersine uzanan bir coğrafyada yaşıyorlardı. Bu bölgede Rusya'nın hamiliğinde kurulacak olan bir Ermeni devleti Rusya'nın sıcak denizlere inmesi anlamına geliyordu.
b) Rusya'nın Doğu cephesinde Osmanlı Devleti ile yaptığı savaşlarda Ermeniler Rusya'ya yardımda bulunuyorlardı. Rusya Ermenileri Osmanlı Devletine karşı her zaman kullanabilirdi.
c) Rusya, İngiltere'nin denetiminde bulunan Hindistan'ı ve Hint Yolunda hâkimiyet kurmak ve İngiltere'ye karşı girişeceği bir mücadelede İngiltere'yi zorlayabilmek için Ermeni topraklarına ihtiyacı vardı
d) Ortadoğu topraklarında petrolün bulunması ve büyük devletlerin dikkatlerini bölgeye çevirmesi Rusya'nın da bölgede yoğunlaşmasına neden olmuştur.
e) Rusya Osmanlı Devleti ile olan mücadelelerinde olduğu gibi İran ile olan mücadelelerinde Ermenilerden yararlanıyordu.
Başlıkları altında toplayabiliriz
Bu faktörler Rusya'nın Ermeni politikasına büyük ölçüde şekil veriyordu. Rusya'nın Ermeni politikalarında bu şartların değişmesine göre değişikliler meydana geliyordu. Bu değişikliğin farklı nedenleri vardır. Ancak Rusya'nın Ermeni politikasını ve Ermenilerle ilgili yaklaşımlarını üç dönem altında toplayabiliriz bunlar;
a) Ermenilerin Bağımsızlığının savunulduğu Dönem: Bu dönem Ermeni sorunun ortaya çıkmasından 1890'lı yılların başın kadar geçen dönemdir. Bu dönemde Rusya Ermenilerin ezilen bir halk olduğu, Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde çoğunluğu teşkil ettiği ve Ermenilerin bağımsızlığı yönündeki tezleri savunmuştur. Rusya bu dönemde Ermenilere isyan ve ihtilal gibi fikirleri benimsetmiş ve onları Osmanlı Devletine karşı isyan etmeye teşvik etmiş ve isyanları desteklemiştir. Bu konuyla ilgili bir Ermeni tarafından söylenen '…İhtilal ve isyan fikirlerini de Rusya ve Rusya Ermenilerine (Kafkas Ermenileri) borçluyuz ' bu sözler Ermeni olaylarında Rusya'nın etkisinin ne derece önemli olduğunun göstergesidir.
b) Ermenilerin bağımsız olamayacağının savunulduğu dönem: Bu dönem Berlin Antlaşması ile birlikte Rusya'nın Ermenilerin üzerindeki nüfuzunu İngiltere'ye kaptırması ile başlayan dönemdir. Bu dönemde İngiltere'nin Ermeni meselesine yoğunlaşması ve bölgede Rusya'nın güneye inmesini engelleyecek yapıda bağımsız bir Ermenistan kurmak istemesi Rusya'nın çıkarlarına ters düşmüştür. Bunun üzerine Rusya Ermenilerin bu bölgede bağımsız bir devlet kuracak kadar bir nüfus yoğunluğuna sahip olamadığı tezini savunmuştur. Rusya bu dönemde, Bağımsızlık vaatlerinden vazgeçerek Ermenilerin yaşadıkları bölgelerde ıslahat yapılmasının ve Ermenilerin, Kürt ve Çerkezlere karşı korunmasının yeterli olacağı görüşünü savunmuştur. Bu görüş değişikliğinde Osmanlı Topraklarında kurulacak bağımsız bir Ermenistan'ın Rusya'daki Ermenilere örnek oluşturması kaygısı da etkili olmuştur.
c) Ermenilere Bağımsızlığın tekrar vaat edilmeye başlandığı dönem: Bu dönem Rusya'nın İngiltere'yle anlaşmasından ve 1911'de İran'da nüfuz bölgeleri ele geçirmesinden sonra başlayan dönemdir. Özellikle Osmanlı Devletinin Almanya'nın yanında, İngiltere ve Rusya'ya karşı I.Dünya savaşına girmesi ile hız kazanmıştır. Bu dönemde Rusya, Osmanlı Devletini Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurulması için sıkıştırmaya başlamıştır. Ayrıca Ermenilere Savaşta yararlılık gösterdikleri takdirde bağımsızlık vaat etti. Bu şekilde Savaş içerisinde Ermenilerden azami şekilde yararlanmayı başardı.
Rusya Ermenilere yaklaşımını yukarıda belirttiğimiz şartlar çerçevesinde belirlemiştir. Görüldüğü gibi Rusya'nın Ermeni politikalarında belirleyici olan Ermenilerin durumundan ziyade Rusya'nın diğer devletlerle olan mücadeleleri olmuştur. Rusya Hükümetleri Ermeni politikalarında bir denge kurmaya ve Ermenileri her zaman ellerin altında tutmaya özen göstermişlerdir. Bunu yaparken zaman zaman Ermenilerin bağımsızlık ateşlerini yakmışlar zaman zaman Ermeni isyancılara destek olmuşlar ve onlara yardımlarda bulunmuşlardır. Bu yardımlar ve destekler sayesinde Ermenilerin isyan edebilecek kadar güçlenmesini sağlamışlardır.
II.3.3 Ermenilere Yönelik Rusya Tahrikleri ve Kışkırtmaları
Rusların Ermenileri kışkırtmalarının ve isyanlarını desteklemelerinin nedenlerini yu- karıda açıklamaya çalıştık. Şimdi daha ziyade bu kışkırtmaların ne zaman başladığı? Ne şekilde devam ettiği? Bunu yaparken kullandığı yöntemler üzerinde açıklama yapmaya çalışacağız.
Rusya'nın Ermenilere yönelik politikalarının temeli sıcak denizlere inme hedefinin doğrultusunda bu hedefle başlamakla birlikte kışkırtmalar ve isyan teşvik gibi çalışmalar daha sonraları 19.y.y.'da başlamıştır. Ruslar, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Doğu Anadolu'da bazı Türk şehirlerini ele geçirmişler ve buradaki Ermeni halkı bağımsızlık amacı ile Osmanlı Devletine karşı kışkırtmaya başlamışlardır. Böylece ilk sorumuzun cevabına ulaşmış oluyoruz Rusların kışkırtmaları bu tarihte başlamış ve bu tarihten itibaren sürekli artarak devam etmiştir. Özellikle 19.y.y.'ın başlarında Rusya İran Savaşı sonucunda İran'ın mağlup olması sonucunda Erivan ve çevresinin Rusların eline geçmesi ile birlikte Rusya Osmanlı Ermenileri ile daha rahat temas etme fırsatı yakalamıştı. Ruslar bu tarihten itibaren Ermenileri,1804 Rusya-İran,1806 ve1812 Osmanlı Rus, 1825 Rusya-İran ve 1828-29 Osmanlı Rus savaşlarında ' Bağımsızlık' vaatler ile Osmanlı Devletine ve İranlı'lara karşı tahrik edip kullanmışlardır.
Paris Antlaşmasından ve Islahat Fermanından sonra Doğu Anadolu'daki Rus tahrikleri iyice artmaya başlamıştır. Bunun neticesinde 1872'de Van'da Rusların desteği ile'Kurtuluş Birliği' adını taşıyan gizli bir örgüt kurulmuştur. Yine bu dönemde Rus ajanları 'Türk Ermenistan' ı' adını verdikleri beş vilayette kışkırtma faaliyetlerine hız vermişlerdir. Bu kışkırtma ve Ermenileri tahrik faaliyetleri bu sürelerde iyice hız kazanmıştır. Bölgedeki Ermeni çeteciler Rus ajanları ve misyonerleri tarafından silahlandırılmışlar ve bu çetecilere askeri eğitim verilmiştir. Ermenileri değişik şekillerde kullanma yoluna giden Ruslar, Ermenileri yalnız kışkırtmakla kalmamış onlardan kendi orduları içersinde birlikler oluşturarak da yararlanmışlardır. Hatta 1828-29 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu Cephesi'nde Osmanlı Kuvvetlerine karşı çarpışan Rus askeri birliklerine Ermeni asıllı General Boris Milkon'u komutan tayin etmişlerdir. Böylece Ruslar Ermenileri etkilemek ve onların içinden birisini ordularına kumandan tayin etmekle Ermenilerin güveni sağlamak ve bu General sayesinde Ermenilerden daha fazla yararlan- maktan başka ne amaç gütmüş olabilir? Bunun bundan başka bir amacını aramak akla ve mantığa pek uygun olmasa gerektir.
Konunun başında sorduğumuz kışkırtmaların başlama tarihi bunların ne şekilde devam ettiği ve kullanılan yöntemlerle ilgili soruların cevapları yukarıda örneklenmiştir. Şimdi bunları biraz daha genelleştirelim. Bu kışkırtma faaliyetlerinin başlangıç tarihi aşikârdır. Fakat olayın başladıktan sonra gelişimi değişimler göstermiştir. Ermenilerin fikirlerine destek olmak şeklinde başlayan olay, zamanla onların hamiliğine soyunma, propaganda faaliyetleri, silahlı destek, Ermenileri açıkça kendi hizmetlerinde kullanmak gibi değişimler göstermiştir. Rus Devlet adamları Ermenileri kışkırtmak ve onları kullanmak için değişik yöntemler uygulamışlardır. Bunların başlıcalarını şu şekilde sırayla biliriz;
· Bağımsızlık vaat ederek
· Emeni çetecilerine silahlı eğitim vererek ve onlara gerekli cephaneyi sağlayarak
· Ermeni ileri gelenlerine kendi bünyelerinde hizmet hakkı vererek ve onların yardımı ile bu bölgede propaganda yaparak
· Rusya bünyesinde yaşayan Kafkas Ermenilerini kullanarak Anadolu'da faaliyet gösterecek Ermeni çeteleri oluşturarak,
Bu yollarla Ermenileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanma çalışmaları Rusya'nın temel Ermeni politikasını teşkil etmekteydi. Bahsedildiği gibi Ermenilere bağımsızlık verilmesi fikri gerçek bir yaklaşım olmaktan daha ziyade Rusya'nın Ermenilerle ilgili amaç ve hedeflerini perdelemek için kullandığı bir perdeden ibarettir. Zaten Ermenilere bağımsızlık verilmesi Rusya'nın işine de gelmiyordu. Çünkü Osmanlı Devleti bünyesindeki Ermenilere bağımsızlık verilmesi, Rusya'nın bünyesindeki Ermenileri hareketlendirebilir ve Bunlar Rusya'ya sorun çıkarabilirlerdi. Bu sebepten dolayı Rusya'nın böyle bir amacı olamazdı. Rusya'nın Osmanlı Ermenileri üzerindeki esas amacı onları bağımsızlıklarına kavuşturmak değil, Bunları kendi hâkimiyeti altına alarak Rusya'ya Akdeniz ve Basra yolunu açmaktır.



*****


AVRUPA DEVLETLERİNİN ERMENİ POLİTİKALARI





AVRUPA DEVLETLERİNİN ERMENİ POLİTİKALARI  


OSMANLI DEVLETİNDE ERMENİ SORUNU VE AVRUPA DEVLETLERİNİN ERMENİ POLİTİKALARI
Rıdvan TÜMENOĞLU

II.1. Avrupa Devletleri
Avrupa Devletleri tabiri, Avrupa'nın bütününde yer alan devletlerden ziyade Avrupa ve dünya siyasetine yön veren devletleri kapsamaktadır. Bu devletleri İngiltere, Fransa, Avusturya ve Rusya olarak sıralayabiliriz. Fakat Avusturya'nın konumuzla ciddi bir bağlantısı olmadığı için bu devleti araştırmamızın dışında bırakabiliriz.
Ermeni Sorununun ortaya çıktığı 19.y.y. da Avrupa Devletlerine baktığımızda; bu devletlerin Avrupa'daki topraklarından daha fazlası kıtanın dışında yer alıyordu. Bu devletlerin sömürgesi durumunda olan bu topraklar devletlerin gerçek gücünü teşkil ediyordu. Çünkü Avrupa sanayisinde işlenen hammaddenin tamamına yakını bu topraklardan temin ediliyordu. Dolayısı ile Avrupa'nın ekonomisini ayakta tutan kıta Avrupa'sından ziyade sömürge topaklarıydı. Durum böyle olunca İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlerin siyasetleri kendi topraklarının ve hatta kendi kıtalarının dışına taşıyordu. Bu ülkeler sömürgelerini ve sömürgelerine giden yolları güvence altına almak için kendi topraklarının dışında nüfuz bölgeleri oluşturmak birbirleri ile mücadelelere giriyorlardı.
Ermeni sorununun Avrupa'da ilgi bulmasını ve nasıl bir Avrupa meselesi haline geldiğini incelerken Büyük Devletlerin mücadelesini ve çıkarlarını göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Özellikle bahsettiğimiz üç ülkenin Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı veya Ermenistan diye tabir edilen bölgelerdeki çıkarlarını veya bölgenin bu ülkeler için önemini iyi kavramak gerekmektedir.
II.2. Ermenilerin Avrupa Devletlerinin Dikkatini Çekmesi
Ermeni Sorunu resmi olarak Ayetefanos ve Berlin Antlaşmaları ile Avrupa siyasetine girmiştir. Ancak bu antlaşmaların sonucunda büyük imtiyazlar elde eden Ermeniler yine- de istediklerini almadıkları düşüncesindeydiler. Bu düşüncelerini Berlin Antlaşması sırasında Ermeni temsilcisi olan başpiskopos olan Hırmayan'ın 'Ermeni delegasyonu, doğuya mücadelesiz ve isyansız hiçbir şeyin kazanılmayacağı hakkında öğrenmiş olduğu dersi de beraberinde götürecektir.' Ermeni temsilcisinin bu sözlerinden de anlaşılacağı gibi Ermeniler istediklerini elde edebilmek için farklı bir mücadelenin içine girmişlerdir. Emeniler bir taraftan yaşadıkları bölgelerde huzursuzluk yaratarak dünyanın dikkatini buraya çekmeye çalışıyorlar bir taraftan da büyük devletlerin temsilcilerine elçiler göndererek onlardan destek sağlamaya çalışıyorlardı. Bu amaçla Ermeniler, Rus çarına birçok defa mektup yazarak ondan destek talebinde bulunmuşlar hatta Ermenistan bölgesinin Rusya'ya ilhak etmesini istemişlerdir. Bunun yanı sıra Ermeni liderleri İngiltere elçi ve devlet adamlarına da konuyla ilgili defalarca başvurarak destek ve yardım taleplerinde bulunmuşlardır. Bu destek taleplerinde Osmanlı Devletinin kendilerine baskı uyguladığını ve bölgedeki diğer etnik unsurlar olan Kürtler ve Çerkezleri kendileri aleyhinde kışkırttıklarını iddia ederek can güvenliklerinin olamadığını ileri sürmüşlerdir. Diğer taraftan bu konun gündemde kalması için bölgede isyanlar ve kargaşalıklar çıkarmışlardı. Ermenilerin bu dikkat çekme faaliyetleri sonucunda Avrupa'da Ermeni yanlısı bir kamuoyu oluşmaya başlamıştır. Oluşan bu kamuoyunun çalışmalarının yanı sıra Avrupa devletlerinin kıta dışına taşan politikaları da Ermeni sorununa yaklaşımlarında belirleyici olmuştur. Böylece Ermeniler isteklerine ulaşmışlar Avrupa'nın dikkatini bölgeye çekmeyi başarmışlardır.




****


OSMANLI DEVLETİNDE ERMENİ SORUNU TARİHİ.,




OSMANLI DEVLETİNDE ERMENİ SORUNU TARİHİ., 



OSMANLI DEVLETİNDE ERMENİ SORUNU VE AVRUPA DEVLETLERİNİN ERMENİ POLİTİKALARI
Rıdvan TÜMENOĞLU
Avrupa siyaseti 19.y.y la birlikte değişmeye başlamıştır. Değişen yeni siyasetin ağırlık merkezi kıta Avrupa'sının dışına taşmıştır. Ermeni meselesinin gündeme gelmesi ve Avrupa kamuoyunun bu konuya ilgi duyması bu siyasetin bağlamında gelişen bir olay olarak değerlendirilmelidir. Çünkü Avrupa Devletleri bu siyasetin bir gereği olarak kendi topraklarının dışında da güç noktaları oluşturmak zorunluluğu hissediyorlardı. Bunun için dünyanın değişik bölgelerinde kendilerine bağlı veya kendi çıkarlarına uygun siyasi yapıların oluşması için bir mücadele sürecine girmişlerdir. Bu mücadele özellikle Osmanlı Devleti ile Avrupa Devletleriyle ilişkilerinde gergin bir dönemin başlamasına neden olmuştur. Bu mücadelenin içerisinde Osmanlı Devletinin bünyesindeki farklı etnik unsurların önemli etkisi olmuştur. Özellikle Ermeni Sorunu diye bilinen olay Avrupa Devletleri ile Osmanlı Devletinin ilişkilerinde uzun süre problemlerin yaşanmasına neden olmuştur. Konumuz itibarı ile Osmanlı Devletinin Ermeni politikalarından ziyade Avrupa Devletlerinin Ermeni politikalarını ve bunların nedenlerini inceleyeceğiz. Fakat Ermeni Sorununun Avrupa'ya yansımasını ve Avrupa'da otorite olarak kabul edilen, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Ermeni sorununa yaklaşımlarını ve Ermeni politikalarını anlayabilmek için; öncelikle Ermeni Tarihini, Ermeni sorununu hazırlayan faktörleri, sorunun ortaya çıkışını ve Osmanlı Devletinin Ermenilere yaklaşımını Ermenilere yönelik politikaları gibi konuları araştırma konumuza temel oluşturmak için genel olarak açıklanmalıdır. Çalışmanın bir temele oturtulması ve altyapısının oluşturulması için bu konulara ana hatları ile temas etmenin gerekliliği göz önüne alınmalıdır.
Ermeni sorurunu ve bu soruna Avrupa Devletlerinin yaklaşımlarını inceleyeceğimiz konumuzda, Ermenilerin bölgedeki nüfusu ve Tehcir Kanunu gibi çok daha kapsamlı bir araştırma konusu olabilecek konulara değinmeden Avrupa Devletlerinin Ermenilerle olan ilişkileri ve Ermeni politikaları ve Ermenileri kullanmalarını inceleyerek buna yönelik bir araştırma yapmaya çalışacağız.

I.BÖLÜM

ERMENİLER VE ERMENİ SORUNUN ORTAYA ÇIKIŞI,


I.1.Ermeniler
Ermenilerin etnik menşei konusunda değişik teoriler ortaya atılmakla birlikte özellikle Ermeni tarihçiler tarafından savunulan teoriye göre Ermeniler Frigler'e mensup olup Balkan kökenlidirler. Fakat bu teori kabul görmekle birlikte kesin olarak kanıtlanmamış ve bundan başka görüşler de ortaya atılmıştır. Bu görüşten farklı olarak ortaya atılan görüşlerin başlıcaları ve görüşlerin sahipleri aşağıdaki gibidir
Dr Hanric Pudor'Ermeniler Sami ırkından olup Hıristiyan'dırlar .'
Avusturyalı L. Sufer 'Ermeniler Yahudilerle birlikte Hitit soyundan gelmişlerdir.'
J.Denike 'Ermeniler Hindu, Afgan, Asurî ve Türk ırklarının karışımından oluşmuşlardır.'
Robertde Gais 'Ermeniler Orta Asya yaylalarından gelen Aryen boyları ile Mezopotamya'dan kuzeye çıkan Sami ırkından olan aşiretlerin karışımıdır.'
Ermeni adı Armania olarak genellikle coğrafi bir terim olarak kullanılmakla birlikte bir insan topluluğunun adı olarak 'Ermeni adına ilk defa M.Ö.521'de Pers Kralı Darius'un Behistun yazıtında Ermenileri Yendim ifadesi ile rastlanmaktadır'
Ermeniler bu günkü yaşadıkları coğrafyaya ilk geldiklerinde Erivan, Gökçegöl, Nahçivan Rumiye Gölü kuzeyi ve Maku bölgesine yerleştiler. Daha sonraları, bölgeye hakim olan devletlerin iskan politikaları, baskıları, kendi içlerindeki ekonomik sebeplerden dolayı Kafkasya, Doğu Anadolu ve Kilikya bölgelerine yayılmışlardır. Ermeniler bu bölgeye geldikleri tarihlerden başka devletlere bağlı olarak veya yarı bağımsız bir şekilde yaşamışlardır. Ermeniler bölgede ortaya çıkan otorite boşluklarından ve mücadelelerden yararlanarak kısa ömürlü de olsa küçük krallık ve prenslikler kurmayı başarmışlardır. Bunların en önemlileri Bagrat hanedanı tarafından kurulan Ani Krallığı ve Ardzuruni hanedanı tarafından Van Gölü'nün doğusunda kurulan Vaspurakan Krallığı'dır. Fakat bu devletler çok kısa ömürlü olmuş veya başka devletlerin hâkimiyetinde varlıklarını devam ettirmişlerdir. Ermenilere ve Ermenilerin yaşadıkları bölgelere başka devletler hâkim olmuşlardır. Bölgeye ve dolayısı ile Ermenilere hâkim olan devletlerin kronolojik olarak aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
M.Ö.521-333 Persler
M.Ö. 333-215 Makedonya Kalığı
M.Ö.115-64 kısmen bağımsız
M.Ö.64- M.S. 220 Roma ve Persler arasında el değiştiren mücadele alanıdır.
M.S.220-500 Sasani hâkimiyeti
M.S.500-700 Bizans hâkimiyeti
M.S. 700-1000 Arap hâkimiyeti
M.S. 11.y.y.dan itibaren Türklerin mülkü olmuştur.
Ermeni dilinin kökeni kesin olarak bilinmemektedir. Fakat bu dilin Asurîlerin, Partların, İranlıların ve Yunanlıların etkisi altında geliştiğine dair görüşler vardır. Bölgenin birçok farklı devletin siyasi otoritesinin altında ve birçok farklı kültürün etkisinde buluğunduğu göz önüne alınırsa bu görüşler büyük ölçüde bilimselliğe yakındır. Ermeni Dili 6.y.y.dan itibaren edebi bir dil olmaya başlamış, 18y.y.da Avrupa klasiklerinin de Ermenice ye çevrilmesi ile ivme kazanmış ve gelişmiştir.
Dini inanış olarak Ermeniler bölge halkları ile benzerlikler göstermektedirler. Önceleri İranlıların da etkisi ile doğa varlıkları ve doğa olaylarına inanmışlardır. Daha sonra Hıristiyanlığın bölgede yayılmaya başlaması ile birlikte Ermeniler de bu dini benimse- meye başlamışlardır. 'Hıristiyanlık kesin olarak 4y.y.da Ermenistan da yayılmıştır, ayrıca devlet dini olarak Hıristiyanlığı ilk kabul eden millet de Ermenilerdir.' Ermeniler Hıristiyanlığı ilk kabul ettikleri dönemlerde Gregoiren mezhebini benimsemişlerdir. Fakat daha sonraları Avrupalı misyonerlerin faaliyetleri sonucu mezhepsel ayrılıklar ortaya çıkmıştır. Bu ayrılıkların ortaya nedenleri dinsel olmaktan çok siyasal ve ekonomiktir. Bu nedenle bu konu ikinci bölümde daha geniş bir şekilde yer alacaktır.
Ermeniler Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarından itibaren Osmanlı topraklarının büyük bir kısmına dağılmış şekilde yaşıyorlardı. Ancak Ermenilerin yaşadıkları hiçbir bölgede çoğunluğu teşkil etmedikleri gerek bu konuda çalışma yapan bilim adamlarının yayınladığı eserlerde gerekse bölgeyle ilgili haber yapan yabancı gazetecilerin ve yabacı devlet görevlilerinin raporlarında özellikle belirtilmektedir. 18y.y. sonlarına kadar Ermenilerin mevcut siyasi otoriteyle ters düşmeleri veya çatışmaları söz konusu olmamıştır. Daha ziyade kendi arlarında mezhepsel nedenlerden dolayı çatışmışlar ve ayrılıklar göstermişlerdir.Fakat 18.y.y sonları ve 19.y.y dan itibaren değişik sebeplerle Ermeniler arasında devlete karşı kıpırdanmalar başlamıştır. Bu tarihlerde sonraki bir asır boyunca Avrupa - Osmanlı ilişkilerine damgasını vuracak ve belirleyici bir faktör olacak olan Ermeni Sorunun temelleri atılmıştır.
I.2.Ermeni Sorunu
Fransız İhtilalinin etkilerinin Avrupa'ya yayılmaya başlaması ile birlikte Avusturya Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi çok uluslu yapılardan meydana gelen devletlerin içinde kıpırdanmalar başlamıştır. Özellikle Osmanlı Devleti için bu ciddi bir tehlike oluşturmaktaydı. Çünkü Osmanlı Devleti eski gücünü kaybetmiş, Devlet birçok alanda olduğu gibi iç güvenliği ve asayişi sağlama konusunda da zafiyet göstermeye başlamıştır. Bu durumun farkına varan Osmanlı Bünyesindeki halklar, milliyetçilik akımının etkisi ve Avrupa Devletlerinin kışkırtması ve desteği hareketlenmişlerdir. Kendi bünyelerindeki milliyetçi liderlerin öncülüğünde harekete geçen bu halklar kendi ulusal devletlerini kurmak veya en azından devletten alabildikleri kadar imtiyaz alabilmek için örgütlenmeye başlamışlardır. Örgütlemelerini tamamlayan halklar amaçlarına ulaşmak için stratejiler belirlemişler ve faaliyetlerine başlamışlardır. Bu faaliyetlerin ilk aşamaları olan kendi halklarını Avrupa'ya tanıtmak, Avrupa'da kamuoyu oluşturmak ve bu yolla Avrupa otorite devletlerinin desteğini sağlamak için yapılan çalışmalar sonucu, Osmanlı Devletinin bir iç meselesi olan Ermeni Sorunu Avrupa Devletlerinin özellikle Doğu siyasetinin önemli bir gündem maddesi haline gelmiştir. Avrupa, Ermenileri bu şekilde tanımış ve Ermeni Sorunu bu bağlamda ortaya çıkmıştır. Ermenilerin Osmanlı Devletine karşı kışkırtılmasında ve dolaysı ile Ermeni Sorunun ortaya çıkmasında Avrupa'da eğitim gören ve daha sonra kendi ülkelerine dönen Ermeni gençlerinin büyük etkisi olmuştur. Sorunun yaratılması ne kadar Ermenilerin faaliyetleri ile olmuşsa da bu olayın sağlam temellere oturulması ve geliştirilmesi daha ziyade bölgede çıkarları olan Avrupa Devletlerinin katkıları ile olmuştur. Avrupa'nın siyasetini uzun bir süre işgal eden aynı zamanda gerek Osmanlı Devletini gerekse bölge halkını zor durumlara düşüren bu sorunun değişik iç ve dış faktörleri bulunmaktadır.
I.3.Ermeni Sorununu Hazırlayan Faktörler
Osmanlı Devletinin bünyesinde uzun süredir kendi hallerinde yaşayan Ermenilerin durumlarının bir sorun olarak ortaya çıkmasının birçok değişik nedeni olsa da bunları ana başlıklar halinde sınıflandırabiliriz.
Çok uluslu imparatorluklarda buna benzer sorunların ortaya çıkmasının temel nedenlerinden en önemlisi Fransız İhtilalinin sonucunda Avrupa'da yayılmaya başlayan milliyetçilik akımdır. Özellikle varlıklı Ermenilerin çocukları tahsillerini Avrupa'da yapıyorlardı. Bu gençler, öğrenimleri sırasında Fransız İhtilalinin Avrupa'daki etkilerine ve milliyetçilik hareketinin yayılmasına yakından şahit olmuşlardır. Bu durumdan kendileri de etkilenen bu gençler Ermeni milli bilincini oluşturmak ve bağımsız bir Ermenistan için örgütlenmeye başlamışlardır Bu çalışmaların sonucunda bağımsızlık hareketi için girişilen hareketler Ermeni sorunun ortaya çıkmasının temel nedenlerinden. Böylece Ermeni sorunu veya Ermeni Milli Hareketi diye adlandırılan olayın temelini Fransız İhtilali ve bu ihtilalin sonucu olan Milliyetçilik akımı oluşturuyordu.
Avrupa'daki siyasal ve ekonomik dengelerin değişmesi, ülkelerin kendi toprakları dışında da iktidar ve sömürge mücadelesine girmesi, Ermeni sorunun ortaya çıkmasında ve daha çok gelişmesinde oldukça etkili olmuştur. Çünkü Ermenilerin yaşadığı ve Ermenistan diye tabir edilen bu bölge, bu dönemde Avrupa'da güç dengelerini ellerinde bulunduran İngiltere, Rusya ve Fransa'nın çıkarlarının çatıştığı bir bölge durumundaydı. Bu nedenle bu ülkeler bölgede kendi otoritelerini sağlamak ve bölgeyi denetim altında tutabilmek için Ermenilerle yakın ilişkilere girmişler ve Ermenileri Osmanlı idaresine karşı kışkırtmışlar ve Osmanlı Devleti karşısında Ermenilerin savunuculuğunu yapmışlardır. Bu çalışmaları onucunda yukarıda bahsettiğimiz Avrupa devletleri Ermeni Sorununu hazırlayan diğer bir faktör olmuşlardır.
Avrupa Devletlerinin çıkar çatışmaları doğrultusunda bölgeye gönderdiği misyonerler aracılığı ile yürüttüğü misyonerlik faaliyetleri de sorunun ortaya çıkması ve gelişme- sinde önemli rol oynamıştır. Misyonerlerin özellikle isyanların çıkmasında, isyanların desteklenmesi ve Ermenilerin haklılığı ile Avrupa'da yürüttükleri propaganda faaliyetleri Ermeni sorunun ortaya çıkmasını ve gelişmesini sağlayan diğer önemli bir faktör- dür.
Emeni sorunun ortaya çıkmasındaki en öneli faktörlerden biriside şüphesiz Osmanlı Devletinin durumudur. Osmanlı Devleti uluslararası arenadaki saygınlığını ve otoritesini büyük ölçüde kaybetmiş uzun süren ve mağlubiyetlere sonuçlanan savaşlar sonucunda dışarıda olduğu gibi içerdeki saygısını yitirmiştir. Fransız İhtilalinin ve milliyetçilik akımın da etkisi ile hareketlenen Osmanlı Devletinin bünyesindeki halklar devletin zafiyetinden de yararlanarak bağımsızlık hareketlerine başlamışlardır. Osmanlı Devletinin Balkanlar'da başlayan ve Yunanlıların , Bulgarların ve Sırpların bağımsızlıkları ile sonuçlanan ayaklanmaları önleyememesi bu konuda yetersiz kalması Ermenileri bu konuda cesaretlendirmiş ve benzer hareketlere girişmelerine neden olmuştur. Böylece Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu elverişsiz durumda Ermeni sorunun ortaya çıkmasını ve gelişmesini hızlandırmıştır. Ermeni sorununu araştıran ve doktorasını bu konuda hazırlayan Dr. Hamza Bektaş, Emeni sorununun ortaya çıkış sebeplerini 'a) Yabancı devletlerin teşvik, tahrik ve desteği b)Ermeni halkında gelişme- ye başlayan milliyetçilik ve bağımsızlık duyguları c) Osmanlı hükümetinin yönetim hataları ' olarak açıklamak- tadır.
I.4.Ermeni Sorunun Ortaya Çıkması ve Gelişmesi
Ermeni sorunun ortaya çıkması 19.y.y'ın ortalarına denk gelmekteyse bunun ilk zamanları daha ziyade Ermenilerin milli bilincini kazanması ve küçük çaptaki faaliyetleri ile geçmiştir. Ermeni sorunu Avrupa'ya taşıyan iki önemli siyasi olay Ayestefanos (Yeşilköy) Barış Antlaşması (3 Mart1878) ve Berlin Kongresi sonucu imzalanan Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878). Osmanlı-Rus Savaşı sonucu Ruslar İstanbul önlerine kadar gelmişlerdir. Rusların Ayestefanos'a yaklaştıkları sırada İstanbul Ermeni Patriği Narses Varjbedyan ve diğer Ermeni liderleri kont İgnatiyef ile görüşerek Sivas, Van, Muş ve Erzurum illerine özerklik verilmesini istediler. İgnatiyef Ermeni sorunun Aystefanos Antlaşması içerisinde yer alacağına dair Ermenilere söz vermiştir. Onun çabaları ile Ermeni Sorunu anlaşma da yer almıştır . Aystefanos Antlaşmasının 16.maddesi Ermeni sorunu ile ilgilidir. Böylece Ermeni sorunu resmiyet kazanmış oluyordu. Berlin Antlaşması ile de Ermeni sorunu tam manası ile Avrupa'nın gündemine taşınmıştır. Bu antlaşmanın 61.maddesi ile de Avrupa Devletleri Ermenilerin koruyuculuğuna ve hamiliğine soyunmuşlardır. Böylece Emeni sorunu resmen Avrupa'nın gündemine taşınmış ve bu tarihten itibaren Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri arsındaki ilişkilerde belirleyici rol oynamıştır. Gerek Avrupa Devletlerinin Osmanlı Devletlerinin içişlerine karışmasında gerekse bu konuda Osmanlı Devletine baskı uygulaması gibi konularda sürekli gündeme gelmiştir. Böylece Ermeni orunu Osmanlı Devletinin içişi olmaktan çıkmış uluslar arası bir boyut kazanmıştır.
Avrupa Devletlerinin de işin içine girmesi ile Ermeni olayı değişik bir boyut kazanmıştır. Bu tarihe kadar propaganda faaliyetleri ve küçük çaptaki olaylarla devam eden sorun bu tarihten itibaren kanlı bir görünüm kazanmıştır. Avrupa Devletlerinin de desteğini alan Ermeniler isyan hareketlerine ve Osmanlı Devletinin düşmanları ile açık iş birliğine başlamışlardır.



***********


OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 3





OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 3


    Yine Diyarbakır sınırından 25 kilometre içerde ve Habur ve Fırat nehiri vadisindeki yerleşim birimlerini kapsamak üzere Zor sancağının güneyi ve batısı, Ermeni iskânına tahsis edilmiştir. Tahsis edilen yerlerden birisi de Halep Vilayeti nin kuzey kısmının dışında doğusu ve güneyi ve güney batısındaki bütün köy ve kasabalar ile Suriye Vilayeti nin Havran ve Kerek sancakları dahil olmak üzere demiryolu güzergahlarından yirmi beş kilometre içine giren bütün yerleşim birimlerinde Müslüman halkın yüzde onunu geçmemek kaydıyla Ermenilerin iskan edilmeleri uygun bulunmuştur 62. Osmanlı arşiv belgelerine göre vilayet ve kazalardan sevk ve iskâna tabi tutulan ve aynı bölgelerde geride kalan Ermeni nüfusu şu şekildedir. 

 Vilayet ve Kaza İsmi    Sevk Edilen      Kalan 


  Adana 63                     14.000             15-16.000 
  Ankara 64 (merkez)        21.236                    733 
  Aydın  65                          250 - 
  Birecik 66                      1.200 - 
  Diyarbakır 67                20.000 - 
  Dörtyol 68                     9.000 - 
  Erzurum 69                    5.500 - 
  Eskişehir 70                   7.000-
  Giresun 71                       328 - 
  Görele                             250 - 
  Halep 72                     26.064 - 
  Haymana 73                      60 - 
  İzmir 74                          256 - 
  İzmit 75                      58.000 - 
  Kalacık 76                        257 - 
  Karahisar-ı Sahip 77        5.769               2.222 ( KALAN )
  Kayseri 78                   45.036                4.911 ( KALAN )
  Keskin                          1.169 - 
  Kırşehir 79                       747 - 
  Konya 80                      1.900 - 
  Kütahya 81                   1.400 - 
  Mamuretülaziz 82         51.000               4.000  ( KALAN )
  Maraş 83                         _                   8.845  ( KALAN )
  Nallıhan                          479 - 
  Ordu                                36 - 
  Perşembe                       390 - 
  Sivas 84                     136.084              6.055  ( KALAN )
  Sungurlu                          576 - 
  Sürmene                          290 - 
  Tirebolu                             45 - 
  Trabzon 85                    3.400 - 
  Ulubey                              30 - 
  Yozgat 86                    10.916 - 

  TOPLAM                    422.668(TEHCİRİ KABUL EDENLER ) 
                                     32.766 ( TEHCİRİ KABUL ETMEYİP KALANLAR )


DİPNOTTUR;

62 -BOA. DH. ŞFR, 54/315. 
63 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/77. 
64 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/77. 
65 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/250. 
66 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/101. 
67 -Diyarbakır dan sevk edilen Ermenilerin sayısı 120 bin olarak gösterilmektedir. 18 Eylül 1915 tarihli Diyarbakır Valisi Reşid Bey in İçişleri Bakanlığı na gönderdiği belgede vilayetten sevk edilen Ermeni sayısını takriben 120 bin olarak ifade etmektedir. BOA. DH. EUM. 2. Şb, 68/71. Belgedeki bu sayı Diyarbakır da yaşayıp sevk edilen Ermenilerin sayısı değildir. 
Bu sayı Diyarbakıra çeşitli yörelerden gelip sevkedilen Ermenilerin toplam sayısıdır. 
Genelkurmay Başkanlığı nın yayınladığı belgelere göre Diyarbakır da yaşayan toplam Ermeni sayısı o tarihlerde 61.002 dir. Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s. 445. 
68 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/89 
69 -BOA. DH. ŞFR, 54/162. 
70 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/72. )
71 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
72 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/76 
73 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
74 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/260. 
75 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/67 
76 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/79. 
77 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/73. 
78 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/75. 
79 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
80 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/34. 
81 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/93. 
82 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/70. 
83 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
84 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/84.


              Verilen listede yer değiştiren Ermeniler içinde mevcut olup da henüz sevkleri yapılmayanlar arasında olan Adana Ermenileri ile beraber sevk edilen toplam Ermeni sayısı yaklaşık 440.000 olmaktadır. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan belgelerde de tehcir edilen toplam Ermeni sayısı 413.067 kişi olarak görülmektedir 87. İskân sahalarına vardıkları kesin olarak belirlenen Ermenilerin sayısı ise yaklaşık 383.000 kişidir. Dolayısıyla bu rakamlar durumu çok net bir şekilde ortaya koymakta sevkıyat esnasında Ermenilerin çeşitli nedenlerden dolayı uğradıkları kayıpların toplamı 57.000 civarlarındadır. Osmanlı ve ilgili ülkelerin arşivlerinde yapılan detaylı bilimsel çalışmalar sonucunda Birinci Dünya Savaşı boyunca 500.000 dolayında Ermeni o dönemde savaş bölgesi olmayan ve yukarıda detaylarını verdiğimiz Halep, Musul, Suriye Vilayeti nin önemli bir kısmına göç ettirilmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı esnasında 350-500 bin dolayında Ermeni de çeşitli nedenlerden dolayı Kafkaslara gitmişlerdir 88. 

DİPNOTTUR;

( 85 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
  86 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
  87 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C.I, s. 445. 
  88 -Murat Bardakçı nın Hürriyet Gazetesi nde yayınladığı Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri yazı dizisinde çeşitli nedenlerden dolayı tehcir edilen Ermenilerin toplam sayısının 924. 158 olduğu belirtilmektedir; Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi, 26 Nisan 2005, s. 4.. 
       Bu hatıralardaki toplamın Ermenilerin gerek Irak ve Suriye bölgelerine gerek Kafkaslara giden ve çeşitli yollarla Amerika ve yabancı diğer ülkelere kaçan Ermenilerin toplam sayısının ele alındığını düşünmekteyiz. 
       Zira Talat Paşa nın gerek toplam Ermeni sayısı gerekse tehcire tabi tutulmayıp yerlerinde kalan Ermenilerin rakamları şu anda ortaya konulan bilimsel çalışmalarla önemli ölçüde örtüşmektedir. Irak ve Suriye Bölgesi ne sevkleri yapılan Ermenilerle Kafkaslar, Amerika ve diğer yabancı ülkelere çeşitli yollarla gidenlerin toplamı  aşağı yukarı Talat Paşa nın sevke tâbi tutulan Ermenilerin sayısı hakkında verdiği rakamla bağdaşmaktadır. )


      Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen çatışmalar, Tifo, Dizanteri, açlık v.b Hastalıklardan ortaya çıkan ölümler, eşkıyaların saldırmaları 89 sonucunda uğranılan kayıplar v.b. nedenlerden ötürü Ermenilerin toplam 200.000 dolayında bir kayıplarının olduğu ortaya çıkmaktadır. Yine bu dönemde göçten istisna tutulan yerlerde yaşayanlar, yukarıda özetlemeye çalıştığımız tanımlamalardan dolayı göçten hariç bulundurulanlar v.b sebeplerle Osmanlı sınırları içinde kalanların sayısının da 400-500.000 civarında olduğu ortaya çıkmaktadır 90. 

    Tüm bu veriler ışığında ise Osmanlı Devleti nde yaşayan Ermenilerin sayısının Tehcir esnasında göç ettirilenler, kalanlar ve bilhassa Kafkaslar ve çeşitli yerlere 
kaçanlar, kaçırılanlar da dahil olmak üzere toplam 1.500.000 dolayında olduğu ortaya çıkmaktadır 91. 
   Talat Paşa nın yeni yayınlanan hatıratına göre de 1914 sayımı toplamında Ermeni Gregoryen genel nüfusunun 1.187.818 olduğu Ermeni Katoliklerin miktarının 63.967 olduğu ikisinin toplamının da yabancı uyruklu Ermenilerin de dahil edildiği takdirde 1.256.403 kişi olduğu belirtilmektedir. 

    Talat Paşa söz konusu hatıralarında çeşitli aksaklıkar nedeniyle bu rakama % 30 luk bir yanılma payının ilave edilebileceğini dolayısıyla İmparatorlukta yaşayan tüm Ermenilerin sayısının yaklaşık olarak 1.500.000 kişi olduğunu anılarında belirtmiştir 92. 


e. Tehcir in Durdurulması 


           Osmanlı Devleti, Ermenilerin sevkıyatından beklediği yararları önemli ölçüde elde ettiğini düşündüğünden ve sevke tabi tutulmayan Ermenilerin artık Osmanlı Devleti nin iç güvenliğini tehdit edebilme kapasitesini kaybettiğini düşünmesinden dolayı sevk işlemlerinden vazgeçme kararı almıştır. 

Bu kararın alınmasında güvenliğin yanı sıra yaklaşan kış şartlarının da payı büyük olmuştur. Tehcir, ilk defa Talat Paşa nın 27 Ekim 1915 tarihli, Hüdavendigar (Bursa), Ankara, Halep, Adana Vilayetleriyle, Maraş, Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar), Eskişehir, 

DİPNOTTUR;
 ( 89 -Hemen her yerde silahlı Ermeni çetelerinin, kafilelere eşlik eden jandarmalara hücum eder bunları şehit etmeleri, göç etmekte olan Ermeni kafilelerine faydadan çok zarar vermiş, bu kafilelerin dağılmalarına, felaketlerine sebep olmuştur. 
       Aynı zamanda göç bölgelerinde özellikle Şarkikarahisar, Maraş Fındıcık, Kayseri gibi yerlerde ayrıca yangınlar çıkarmışlardır. Aspirations Et Agissements Révolutionnaires  Des Comités Arméniens, s. 317. 
  90 -Murat Bardakçı nın yayınladığı yazı dizisinde, tehcire tabi tutulan bölgelerde yaşayan ancak çeşitli nedenlerden dolayı tehcir edilmeyen Ermenilerin sayısının 400 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi, 26 Nisan 2005, s. 4. 
  91 -Özdemir - Halaçoğlu, a. g. e., s. 105-106. 
  92 -Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi 26 Nisan 2005, s.4. )

       Kütahya, İzmit, Niğde Mutasarrıflıklarına gönderdiği bir talimatla yola çıkarılmış olan Ermenilerin dışında yeniden sevk yapılmaması isteğiyle durdurulmuştur 93. 
Yaklaşan kış mevsiminin o dönemin imkanlarıyla sevk işlemlerini çok güçleştireceği düşüncesiyle, 25 Kasım 1915 tarihli Anadolu vilayetlerine gönderilen bir genelge ile yolda bulunan Ermeniler hariç, diğer bütün sevkıyatların geçici olarak durdurulduğu bildirilmiştir 94. 
Daha sonra 15 Mart 1916 tarihli İçişleri Bakanı Talat Paşa, bütün Anadolu vilayetlerine gönderdiği bir talimatla da idarî ve askerî maslahat gereği bundan sonra hiçbir gerekçeyle hiçbir Ermeninin sevk edilmemesini Ermeni sevkıyatının bundan sonra yapılmayacağını bildirmiştir 95. 

Osmanlı Devleti, tehcir ve iskân uygulamasının kendi güvenliği açısından yeterli olduğunu düşündüğünden dolayı uygulamaya son vererek insanî gerekçelerden dolayı isteyen muhacirlerin eski yerleşim birimlerine dönmelerine izin vermiştir. 


f. Tehcir Edilen Ermenilerin Geriye Dönmeleri 

I. Dünya Savaşı sonuna yaklaşıldığı dönemde savaş nedeniyle başka mahallere sevk edilen halkın geri yerlerine dönebilmeleri için her türlü kolaylığın gösterilmesi ve bunların geri dönüşleri esnasında emniyetlerinin azami ölçüde sağlanması 22 Ekim 1918 tarihli İçişleri Bakanlığı ndan İstanbul, Adana, Hüdavendigar (Bursa), Konya, Ankara, Kastamonu, Haleb, Mamüretülaziz (Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Edirne, Aydın vilayetleriyle İzmit, Bolu, Kütahya, Karesi, Kayseri, Niğde, Menteşe, Antalya, Urfa, Canik (Samsun), Eskişehir, İçel, Maraş mutasarrıflıklarına yazılan üç maddelik bir talimatla bildirilmiştir. Bu talimatta savaş hali nedeniyle askerî kararla bir yerden başka bir yere sevk edilmiş olan bütün ahalinin çıkarıldıkları mahallere dönmelerine Meclis-i Vükelaca izin verildiği bildirilmiştir. Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis, Diyarbakır, Mamüretülaziz vilayetleriyle Erzincan Mutasarrıflığı dahilinde bulunan iaşe v.b. unsurların yeterli olduğundan dolayı dönmek isteyen bu bölge Ermenilerine öncelik verileceğini diğer yörelere imkanlar sağlandığı oranda kısım kısım izin verileceği, durumun aciliyetinden dolayı hiçbir gecikmeye meydan verilmemesi bildirilmiştir. 

23 Ekim 1918 tarihli İçişleri Bakanlığı nın diğer bir talimatıyla da özet olarak vilayet ve mutasarrıflıklarda dönmek isteyen ne kadar Ermeninin olduğu, bunlar 
memleketlerine döndükleri takdirde yeniden iskanlarının yapılıp yapılamayacağı, bunların yol güvenliklerinin nasıl sağlanacağı, gibi konuların aydınlığa kavuşturulması ve son olarak da geri dönüşler esnasında hataları görülen memurlar hakkında hemen en şiddetli cezanın verilerek bu gibi memurlar hakkında yapılan işlemlerin bakanlığa bildirilmesi istenmiştir 96. 

DİPNOTTUR;
( 93 -BOA. DH. ŞFR, 57/135. 
  94 -BOA. DH. ŞFR, 57/273. 
  95 -BOA.DH. ŞFR, 62/21 
  96 -BOA. HR. MÜ. 43/34. Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin             korunması konusunda oldukça hassas davranılmıştır. BOA. DH. ŞFR, 54/156.)
     
Bu talimatların akabinde İçişleri Bakanlığı na bağlı Aşayir ve Muhacirin Müdüriyeti nin vilayet ve mutasarrıflıklara gönderdiği 5 Kasım 1918 tarihli bir başka yazıda da; 

a. Yerlerine geri dönecek olan Ermenilerin seyahat belgesi almaları konusunda mecbur tutulmamaları ve bunların düzenlenecek bir listeyle trenlerle sevk edilmelerinin 
sağlanması, 

b. Yolculukları esnasında yeterli miktarda su ve iaşelerinin karşılanması, 

c. Seyahat edecek Ermenilere Harbiye Nezareti nin öngördüğü şekilde tren seferlerinin sağlanmasında gerekli özenin gösterilmesi, 

ç. Geri dönmek isteyen Ermenilerin yol masraflarının Harbiye ödeneğinden karşılanması, 

d. Baskı ve korkuyla din değiştirenlerin istedikleri takdirde eski dinlerine dönebilme imkanlarının sağlanması ve bu konu hakkında ilgili yerlere sık sık bilgi verilmesi, 

e. Ermeni cemaatine hemen kilise yapılması konusunda Osmanlı Hükümeti nin gerekli yardımı acilen yapması, bu yardım sadece Konya ile sınırlı tutulmuştur. 

f. Ermenilerin seyahatleri esnasında hiçbir saldırıya ve tecavüze maruz kalmamaları konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi, belirtilerek bu konuda ihmali görülen kamu görevlilerinin en ağır şekilde cezalandırılacakları ve gerek tahkikatın çok acil olarak yapılması konusunda vilayet ve mutasarrıflıkların sorumlu olacağı bildirilmiştir 97.

    Bu talimatlardan da anlaşılacağı üzerine Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı nın zorlu şartlarına rağmen memleketlerine geri dönmek isteyen Ermenilerin geri dönüş yolculuklarının her türlü imkanları kullanarak kolaylaştırmış, din değiştirenlerin isterlerse eski dinlerine dönebileceklerini ifâde etmiş, geri dönen Ermenilerin eski mallarının kendilerine iadeleri konusunda gerekli çabaları göstermiş 98, 
    Müslüman halkın yanında olan yetim Ermeni çocuklarının ailelerine acilen iadelerini temin etmiş, ailelerinin bulunamadığı durumlarda da Ermeni cemaati teşkilatlarına teslim edilmelerini sağlamış 99, geri dönüşler esnasında yardıma muhtaç Ermenilere her türlü yardımın yapılmasını sağlamıştır 100. 

DİPNOTTUR;

(97 -BOA. HR. MÜ. 43/34. 
 98 -BOA.DH. ŞFR, 95/226; BOA.DH. ŞFR, 96/117; BOA.DH. ŞFR,       96/195. 
 99 -BOA.DH. ŞFR, 95/163; BOA.DH. ŞFR, 96/76 
100 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 228-232 den naklen BOA. DH. SYS. 53-2/341903.)


SONUÇ 

Tüm bu veriler değerlendirildiğinde Ermenilerin soykırıma tabi tutulduklarını, soykırıma uğrayan Ermenilerin sayısının 1.500.000 olduğu iddialarının bilimsel olmaktan ne kadar uzak olduğu çok kesin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Zira Osmanlı Devletinde yaşayan tüm Ermenilerin sayısının azâmî 1.500.000 olduğu göz önünde bulundurulursa söz konusu iddiaların ne kadar afâkî olduğu ortaya çıkar. Bu varsayımın doğru olduğu bir an için kabul edilecek olursa Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Ermenilerin ortadan kaldırılması gerekirdi oysa bir az önce detaylarını vermeye çalıştığımız gibi, Osmanlı Devleti, toprakları içinde yaşayan Ermenilerin bir kısmını tehcir ve iskâna tabi tutmuştur. 

     Katolik ve Protestan mezhebine mensup Ermeniler, İstanbul, Antalya, Kastamonu gibi yerlerde ikâmet eden zararsız Ermeniler, çeşitli meslek gruplarında çalışan Ermeniler sevke tâbi tutulmamışlardır. Osmanlı Devleti, savaşın içinde bulunduğu bir ortamda Ermeni sevkıyatı için bütçesinin dar imkânları içinde 1915 yılında 52 milyon 1916 Ekim sonuna kadar 86 milyon, 1916 sonuna kadar da 150 milyon kuruş sarf edilmesi gerektiği ifade edilmiştir 101. 

     Soykırım yapmayı tasarlayan bir devletin o zor zamanında bu parayı ayırması ve sarf etmesi mümkün değildir. Çeşitli çevreler tarafından ilan edilen sözde soykırım tarihi olarak verilen 24 Nisan 1915 tarihinin de Osmanlı Devleti nin çıkarmış olduğu 27 Mayıs 1915 tarihi arasında da hiçbir bağlantı yoktur. Dolayısı ile Osmanlı Devleti, tedhiş hareketleri yaygınlaşınca 27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir ve İskân tedbirlerini almak mecburiyetinde kalmıştır. 24 Nisan tarihi ile 27 Mayıs tarihleri arasında yaklaşık bir aylık bir zaman dilimi vardır. Bu durum Osmanlı Devleti nin olayların başlangıçında tehcir ve iskân gibi bir niyetinin olmadığını 102 göstermektedir. 

2 Mayıs 1915 tarihli Enver Paşa tarafından alınması istenilen tedbirlerde de yerellik söz konusudur. Bu tedbirler de Doğu Anadolu da terör estiren isyancı Ermenilerin uygun görülen mıntıkalara sevkleri ile ilgilidir. Bu da 2 Mayıs 1915 tarihinde bile Osmanlı Devleti nin genel bir tehcir uygulamasını düşünmediğinin en bariz örneklerindendir. Oysa Ruslar Nisan 1915 de kendi sınırları içinde bulunan Müslüman ahalisini savaş yaptıkları cephelere sürerek bunların önemli ölçüde nüfus kaybına uğramalarına zemin hazırlamıştır. 

DİPNOTTUR;

(101 -Recep Karacakaya, Ermeni Tehciri, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu    Özel Sayısı, Ocak- Şubat 2001, Sayı: 37, s. 384. 
 102 -Enver Paşa 2 Mayıs 1915 tarihinde İçişleri Bakanı Talat Paşa ya gönderdiği gizli bir telgrafta Van ve civarında ayaklanan Ermenilerin o bölgeden uzaklaştırılarak isyancıların elinden o bölgenin kurtarılması gerektiğini, Rusların bu tür bir uygulama içinde bulunduğunu, isyancı Ermenilerin Rusya hududuna sürülmesi veya Anadolu nun çeşitli yörelerine bu Ermenilerin dağıtılması seçeneklerinden birisi hakkında hükümetin bir karar vermesi gerektiğini ifade etmiştir.  Georges de Malville, La Tragédie Armènienne de 1915, Paris 1988, s. 51, 52.)


     Osmanlı Devleti, isyancı Ermenileri kendi savaş cephelerine asla sürmemiştir. Osmanlı Devleti isyancı Ermenileri, savaştan uzak güvenli bölgelerine sevk ederek hayatlarını koruma niyetinde olduğunu göstermiştir. İsyancı Ermenilerin tedhiş hareketlerini yaygınlaştırmaları üzerine Geçici Tehcir Kanunu nu çıkarmak mecburiyetinde kaldığını göstermektedir. Osmanlı Devleti, sevkıyat esnasında almış olduğu tedbirlerle de sözde soykırım dan ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. İçişleri Bakanlığı 23 Mayıs 1915 de Erzurum, Van ve Bitlis valilerine gönderdiği telgraflarda Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin sağlanması, güzergah boyunca ve konaklamaları sırasında bütün ihtiyaçlarının valiliklerce karşılanması gerektiğini belirtmiştir 103.

  En üst düzeyde yapılan sevkıyattan önceki uyarılar, gerek sevkıyat esnasında sevke tâbi tutulan Ermenilerin hangi niteliklerde oldukları, tehcir edilenlerin iskân bölgelerine sıkıntı çekmeden gitmeleri konusunda alınan tedbirler, tehcir edilenlerin iâşelerinin muhacirin ödeneğinden karşılanması, bunlara daha önceki malları oranında emlâk ve toprak verilmesi, ihtiyacı olanlara ev yapımında yardımcı olunması, çiftçi ve zanaatkârlara tohumluk ve aletler verilmesi, memleketlerinde kalan mallarının değerlerinin komisyonlar tarafından tespit edilerek, sonradan kendilerine verilmek üzere emanet olarak mal sandıklarına gönderilmesi, v.b. hususlarda Osmanlı Devleti nin net yaklaşımı durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Sevkıyat esnasında ve sonrasında Ermenilere nasıl muamele yapılması gerektiği ile ilgili Başkomutanlık, İçişleri Bakanlığı nın çeşitli vesilelerle gönderdikleri emir ve talimatlar, kötü muamele duyumları üzerine kurulan inceleme komisyonlarının çalışmaları sonucunda açığa alınan ve cezalandırılan devlet görevlileriyle jandarma ve polis memurlarının haklarında yapılan işlem ve bunlara verilen cezalar, geri dönen Ermenilere yapılan muameleler, bunların mallarının geri verilmesi 104 v.b. hususlardaki Osmanlı Devleti nin uygulamaları, bir soykırım Olmadığının en açık Delileridir. 

  Savaş ortamında Osmanlı Devleti nin kendi güvenliği ve isyancı olmayan diğer vatandaşlarına karşı yapılan bir tedhiş hareketi sonucunda gerçekleştirmek 
mecburiyetinde kaldığı bir uygulamadır. 
    Osmanlı Devleti nin gerçekleştirdiği bu sevk ve iskân uygulaması tamamen savunma amaçlı bir uygulama olup, o dönemin imkânları dahilinde savaş ortamında mümkün olan en az kayıpla gerçekleştirilen bir sevkıyat ve iskân dır. 

DİPNOTTUR;

( 103 -BOA. DH. ŞFR, 53/93; Gürün, Ermeni Dosyası, s. 218. 
  104 -BOA.DH. ŞFR, 96/117. )


http://docplayer.biz.tr/2970854-Osmanli-imparatorlugu-nun-tehcir-karari-almasi-ve-uygulamasi-the-decicion-and-application-of-resettled-in-ottoman-empire.html#show_full_text

http://docplayer.biz.tr/2970854-Osmanli-imparatorlugu-nun-tehcir-karari-almasi-ve-uygulamasi-the-decicion-and-application-of-resettled-in-ottoman-empire.html#show_full_text

Sosyal Bilimler Dergisi 
Ahmet ALTINTAŞ.


***

OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 2







OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 2



b. Tehcirin Uygulanması 

     Osmanlı Devleti, Ermenilerin yaptıkları mezalimle uğraşırken çok zor bir durumda kalmıştı. Van daki isyan bütün şiddetiyle sürerken başka 
bölgelere de sirâyet etme temâyülü göstermişti. Türk Ordusu bir yandan Doğu cephesinde öbür yandan Çanakkale cephesinde son derece önemli savaşlar verme mecburiyetinde kaldığı için Van bölgesindeki bu katliamlar karşısında yeterince etkili tedbirler almada gecikiyordu. Başkomutan vekili Enver Paşa, bu çaresizlik karşısında bölge halkının can ve mal güvenliğinin bir an önce sağlanması amacıyla 2 Mayıs 1915 tarihinde Dahiliye Nazırı Talat Paşa ya aşağıdaki talimatı göndermek durumunda kalmıştır. 

DİPNOTTUR;
( 26 - Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 7. 
  27 - BOA. DH. ŞFR, 52/188. )



        Van gölü etrafında ve Van valiliğince bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır haldedirler. Toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesindeyim. 

III. Ordu Komutanlığı nın verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan 1915 tarihinde kendi sınırları içindeki Müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. 

Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda bahsettiğim amacı sağlamak için ya bu Ermenileri aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek veyahut bu Ermeni ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanının seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir mahsuru yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine dışarıdan gelen Müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim 28. 

Enver Paşa nın İç İşleri Bakanı Talat Paşa ya gönderdiği bu talimat, bir noktada Osmanlı Devleti nin o dönemde konuya yaklaşım tarzını da ortaya koymaktadır. 
Bu talimatta Ermenilerin tehcir edilme nedenleri söz konusu edilmekte bunların en önemli sebepleri arasında toplu halde isyana hazır olmaları 29, bir kısmının isyanı sürdürmeleri nedeniyle dağıtılmalarının mecburi bir hal aldığı ifâde edilmektedir. 

    Aynı zamanda Rusya sınırları içinde bulunan Müslümanların sefil ve perişan bir halde adeta bir sürü gibi Osmanlı sınırlarından içeriye sürüldüklerini, buna bir karşılık vermek hem de isyanı bastırmak ve isyana hazır halde bekleyen Ermenilerin yaptıkları mezalime son vermek gayeleriyle Ermenilerin ya Rus sınırlarına kadar tehcir edilmeleri veya Anadolu nun çeşitli yerlerinde zorunlu olarak iskâna tabi tutulmalarının gerekli olduğu, mümkünse isyancı Ermenilerin Osmanlı sınırları dışına sürgün edilmelerinin daha uygun olacağı değerlendirmesi yapılmaktadır. Enver Paşa nın bu talimatından ayrıca tehcirin o dönemde sadece Van ve civarıyla sınırlı tutulmasının düşünüldüğü de anlaşılmaktadır. Nitekim ilk evredeki uygulamalar bu minval üzerine yapılmıştır. İçişleri Bakanı Talat Paşa, Enver Paşa nın talimatı üzerine tehcir uygulamasının bütün sorumluluğunu üzerine alarak icraatı başlatmıştır. 

9 Mayıs 1915 tarihinde Talat Paşa önce Van, Bitlis ve Erzurum bölgelerinde bulunan isyancı Ermenilerin savaş alanı dışına çıkarılmalarını, söz konusu vilayetlerin valilerinden talep ederek III. ve IV. Ordu Komutanlarıyla işbirliği içinde konunun çözümlenmesini, Erzurum un güneyi ile Van ve Bitlis te yaşayan Ermenilerin, ikâmet mahallerinden çıkarılıp savaş bölgesinin dışında bulunan güney bölgelerine sevk edilmelerini istemiştir 30. 

DİPNOTTUR ;
( 28 -BOA. DH. ŞFR, 52/282. 
  29 -Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara 1983, s. 201, 202. 
  30 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8; Hikmet Özdemir- Yusuf Halaçoğlu, a. g. e., s. 63. )


          Osmanlı Ordusu Başkomutanlığı durumun daha da önem kazanması üzerine 26 Mayıs 1915 te İçişleri Bakanlığı na yeni bir talimat daha göndermek durumunda kalmıştır. Bu talimatta Ermenilerin Doğu Anadolu Vilayetleri ile Zeytun gibi yoğun olarak meskun bulunduğu yerlerden Diyarbakır Vilayeti güneyine, Fırat Nehri vadisine, Urfa, Süleymaniye ve yakınlarına sevk edilmeleri sözlü olarak ifâde edilerek yeni sevkler sonucunda Ermenilerin tekrar bir araya gelip yeni komiteler oluşturmamalarına özellikle dikkat edilmesi istenmiştir. Ayrıca bu talimatta Ermeni nüfusun sevk edildikleri bölgelerdeki Müslüman sayısının % 10 u oranını geçmemeleri gerektiği, sevk edilen Ermenilerin gönderildikleri mahallerde kuracakları köylerin 50 haneden fazla olmamaları, Ermeni muhacirlerin seyahat ve nakliye suretiyle dahi yakın yerlere ev 
ikame etmemeleri, bunların ev değiştirmelerinin önlenmesi konusunda azami dikkat sarf edilmesi istenmiştir 31. 

Bu talimatlar da dikkate alınarak konunun İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından dikkatle takip edildiği göz önünde bulundurularak 27 Mayıs 1915 tarihinde Talat Paşa nın Sadarete önerisi ile hazırlanan yasa Vakt-i seferde icraat-ı hükümete karşı gelenler için cihet-i askerîyece ittihaz olunacak tedâbir hakkında kanun-ı muvakkat çıkarılarak yürürlüğe konulmuştur 32. 

Geçici yasa özel şartlar için hazırlanmış ve hemen yürürlüğü konulmuştur. Burada Osmanlı Devleti nin çok acele kararlar aldığını görüyoruz çünkü durum gerçekten çok kritikti. Başlangıçta Van ve yöresi için başlatılan tehcir uygulaması, İzmit, Bursa, Kayseri gibi yerlerde uygulanmamıştı. İtilâf Devletleri filosunun Çanakkale ye taarruzları, Karadeniz de Ereğli nin Rus donanması tarafından bombardımanı esnasında İstanbul a çok yakın olan bazı vilayetlerde pek kalabalık olan yöre Ermenilerinin eylem hazırlıklarında bulunması vaziyeti değiştirmiştir. Adapazarı ve Kayseri de bulunup eylemlerde kullanılmak üzere hazırlanmış çok sayıda patlayıcının ortaya çıkarılması 33, komite teşkilatlarının çok sistemli olarak yapılandıklarının anlaşılması, kararın kapsamının yaygınlaştırılmasında etkili olmuştur 34. 

Bu bölgelerin dışında yaşayan Ermenilerin de Osmanlı devletine karşı giriştikleri isyanlar neticesinde duyulan ihtiyaç üzerine tehcir yaygınlaştırılmış, Protestan ve Katolik Ermeniler bu tehcirden muaf tutulmuştur 35. 

DİPNOTTUR;
(31 -Saray, a. g. e., s. 57. 
 32 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Gürün, a. g. e., s. 214; Saray, a. g. e., s. 57. Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8. 
 33 -Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, sayı: 85, Belge: 1998. 
 34 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s.315, 316. 
 35 -BOA. DH. ŞFR, 54-A/252; BOA. DH. ŞFR, 55/20; Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Özdemir- Halaçoğlu, a. g. e.,s. 64.)


      Bu hassasiyetleri de göz önünde bulunduran Talat Paşa nın Sadarete verdiği bir tezkeresi ile 27 Mayıs 1915 tarihinde hazırlanan Tehcir Yasası dört ana maddeden meydana gelmiştir. 

a. Sefer vakti ordu, kolordu, fırka, kumandan veya vekilleri, mevki kumandanları, hükümetin emirlerine, asayiş ve memleket müdafaasına müteallik icraata muhâlefet ve mukâvemet görürlerse, hemen en şiddetli bir şekilde tedîbat yapmaya, tecâvüz ve mukâvemeti esasından imhaya mezun ve mecburdurlar. 

b. Aynı makamlar askerlik gereği veya casusluk veya ihanetini hissettikleri kasaba ahalisini tek tek veya toplu olarak diğer mahalleye sevk ve iskân ettirebilirler. 

c. Bu kanun yayınlandığında yürürlüğe girer. 

d. Bu kanunun uygulanmasından Başkumandanlık Vekili ile Harbiye Nazırı sorumludur 36. 

   Bu geçici kanunla, asayişi bozan, silahlı saldırılar yapan ya da yapma ihtimali bulunan isyancıların, casusların ve vatana ihanet edenlerin, etmeleri muhtemel olanların yerleşim birimlerinden toplu olarak veya tek tek yukarıda adı geçen mahallere sevkleri konusundaki yetkiler askerî makamlara verilmiş oluyordu. 
   Bakanlar Kurulu, 30 Mayıs 1915 tarihli kararı ile İçişleri Bakanlığı nın teklifi ile uygulamaya konulan bu kanunu onaylayarak kanunun öngördüğü alanlardaki işlemlerin daha iyi ve ölçülü yapılmasını istemiştir. Konunun hızlandırılıp kolaylaştırılmasını sağlamak için 10 Haziran 1915 tarihinde yeni bir talimat daha yayınlanmış,Tehcir konusundaki var olan eksiklikler giderilmeye çalışılmıştır. 

   Bu yönetmelikle de 37, tehcire tabi tutulan Ermenilerin mallarının değerlerinin tespit edilip muhafaza altına alınması, boşaltılan köylerin isimleri, buralardaki 
Ermenilere ait malların kayıt altına alınması hedeflenmiştir 38. 
  Bu malların defter halinde kayıtlarının tutulması, kayıt yapılan defterlerin bir nüshasının mahalli kiliselerde, birisinin mahalli idarecilerde, diğerinin de yeni kurulan Emvâl-i Metrûke Komisyonu nda muhafaza altına alınması ön görülmüştür. 
  Mevcut taşınır malların arasında bozulabilir olanlarının bir heyet tarafından açık artırma ile satılarak gelirlerinin sahibi adına, sahibi belirlenemez ise eşyanın bulunduğu köy ve kasaba adına emanet olarak mal sandıklarına teslim edilmesi uygun görülmüştür. 
  Kiliselerde mevcut eşya v.b unsurların bir tutanakla kayıt altına alınması istenmiştir. 

DİPNOTTUR ;
(36 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Saray, a. g. e., s. 57. 
 37 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s.132, 133, 139, 142. 
 38 -Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 81, Belge: 1832; Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85 Belge: 1999. Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85 Belge: 2024.)


    Tahliyesi gerçekleştirilen  köylere  göçmenler  yerleştirilebilecek  ve  mevcut evler  ve  arazi,  her  ailenin ihtiyaç   ve   tarım   imkanı   dikkate   alınarak   geçici  belgelerle   muhacirlere dağıtılacaktır.  Muhacirlerin  iskânından  sonra arta  kalan  köylere  o  yöredeki göçer  aşiretler  iskân  edilecek  ve  bunların muhacirlerle  aynı işlemlere  tabi olmaları  öngörülmüştür. Şehir  ve kasabalarda boşaltılan  evlere  tercihen şehirli  ve  kasabalı  göçmenlerin  yerleştirilmeleri, önceki  mali  durumlarının bu    yerleştirmelerde    dikkate    alınması istenmiştir 39.    

    Emval-i Metruke Komisyonu bulunmayan mahallerde ise bu işlemlerin   yerel   yöneticiler tarafından  yapılması,  yukarıda  söz  konusu edilen  işlerin yapılmasın dan ve Ermenilerin geri dönecekleri tarihe kadar olan geçen sürede   yapılan işlemlerden, mal tespitlerinden, Emval-i  Metruke  Komisyonu’nun  
işlem ve kararlarından, açık  artırmalardan  v.b  konulardan  yerel  yöneticilerin birinci derecede sorumlu oldukları da ayrıca yönetmelikte beyan edilmiştir 40.  



c. Tehcir Kanunu’nun  Uygulanmasında  Göz Önünde Bulundurulan Şartlar  


     Ermenilerin tamamı yukarıda ifâde edildiği vecihle  sevk edilmemişlerdir. Sevk kararı daha çok Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu savaşta   cephe   gerisinde  güvenliğini tehdit eden bölgelerde top yekün uygulanmak durumunda kalınmıştır. Bu sevkıyatlarda o yörede ikamet eden Ermenilerin   tamamı ile isyan edip etmedikleri temel hareket noktası olmuştur.   
Ermenilerin tamamının isyan etmediği mıntıkalarda yaşayan Ermeniler, bu sevke tabi tutulmamışlardır. 

27 Mayıs 1915 tarihli bir belgede Diyarbakır, Harput ve Sivas   bölgesindeki Ermenilerin   ihracına   lüzum görülmediği bildirilmiştir 41.  
Sevkıyatın başlangıçında Urfa’nın bazı yöreleri ve Birecik, Erzurum, Aydın,   Trabzon, Edirne, Samsun, Çanakkale, Adapazarı, Halep, Bolu, Kastamonu, Tekirdağ, Konya ve  Karahisar-ı  Sahip  yerleşim  birimlerinde yaşayan Ermeniler buna  örnektir. Ancak daha  sonra  isyanların  bu  bölgelere de  sirayet  etmesi veya  etme ihtimali  göstermesi nedeniyle  bu  bölgelerde yaşayan  Ermeniler de sevkıyata tabi  tutulmuşlardır. Osmanlı vatandaşlarına katliam uygulayanlar, asker kaçakları, bu tür eylemlere katılmış olan kişilerin  ailelerine  sevkıyat  işlemi yapılmak mecburiyetinde kalınmıştır. Bu tür eylemler içinde    bulunmayan Ermeniler bu sevkıyata maruz kalmamışlar dır 42.  
    Zararsız ve isyancı olmayan Ermenilerin sevkıyat dışı tutulmalarının yanında tüccar ve esnaf olanve komiteci  Ermenilerle  bağlantısı  olmayanlar da sevkıyata tabi olmamışlardır 43. 

DİPNOTTUR;
( 39 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s.140-141.
  40 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8, 9.  
  41 -BOA. DH. ŞFR, 53/295. 
  42 -BOA. DH. ŞFR, 52/249; BOA . DH. ŞFR, 52/255; BOA. DH. ŞFR, 52/266. 
  43 -BOA. DH. ŞFR, 53/295; BOA. DH. ŞFR, 55/21;  )

      Ermeni sevkıyatından mebuslar ve aile efradı, aileleri de dahil olmak şartıyla 44, öğretmenler, yine aileleriyle birlikte 45, asker ve subaylar da keza aileleriyle beraber 46, başlarında erkekleri olmayan Ermeni aileleri, hasta ve âmâ Ermeniler aileleriyle birlikte 47, Protestan ve Katolik Ermeniler 48, sahipsiz ve kimsesiz Ermeni çocukları 49, 

    Duyûn-ı Umûmiye ( Osmanlının borçlarının, tütün, üzüm vb. mallarla ödenmesi için avrupa devletlerinin kurduğu oluşum.*  ) de görevli Ermeni memur ve görevlileri, İstanbul da ve taşrada Osmanlı Bankası şubelerinde, reji idaresinde ve bazı devletlerin konsolosluklarında görevli Ermeniler, demiryolların da görevli Ermeni personel de Ermeni sevkıyatından muaf tutulmuşlardır 50. İstanbul 51, Balıkesir, Urfa ve Antalya da yaşayan Ermeniler, bu bölgede Ermeni nüfusunun az olması ve herhangi bir isyan hareketinin içinde bulunmadıkları nedeniyle göçten muaf tutulanlar arasında değerlendirilmişlerdir 52. 


DİPNOTTUR;
(44 -BOA. DH. ŞFR, 55/19. 
 45 -BOA. DH. ŞFR, 55/42. 
 46 -BOA. DH. ŞFR, 55/18. 
 47 -BOA. DH. ŞFR, 56/2. 
 48 -BOA.   DH. ŞFR,   54-A   /252;   BOA.   DH. ŞFR,55/19;   Aspirations   Et   Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens..., s. 316. 
 49 -BOA. DH. ŞFR, 55/43; BOA. DH. ŞFR, 54/163. 
 50 -BOA. DH. ŞFR, 55/48. 
 51 -İstanbul’da ikâmet eden 77.735  Ermeni’den isyan haraketlerine destek vermekten sanık 235 kişi tutuklanmıştır. Geriye kalan Ermeniler, önceden olduğu gibi yaşamlarını sürdürmüşler dir. Bu  da  Osmanlı  Devleti’nin  Ermenilere  karşı  iyi  niyet  göstergelerinden  birisidir.  Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens...,  s. 322, 323. 
52 -BOA. DH. ŞFR, 55/59. 
53 -BOA. DH. ŞFR, 57 )

        Kastamonu Ermenileri de göçten muaf tutulmuşlar sadece evlerinde silah bulunduran Ermeniler hakkında gerekli olan yasal işlemlerin yapılması ve silahların cins ve miktarlarıyla ilgili bir defterin tutularak ilgili birimlere bildirilmesi uygun görülmüştür 53. 

Ermenilerin sevkleri esnasında gözetilmesi gereken gaye ve esaslar İçişleri Bakanı Talat Paşa tarafından 29 Ağustos 1915 tarihli bir talimatla; Hüdâvendigâr (Bursa ), Ankara, Konya, İzmit, Adana, Maraş, Halep, Zor, Sivas, Kütahya, Karesi (Balıkesir), Niğde, Mamüratülaziz (Elazığ), Diyarbakır, Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar), Erzurum, Kayseri vilayet ve mutasarrıflıklarına bir kez daha bildirilmiştir. 

Talat Paşa bu talimatında da sevkıyatın gayesinin Ermenilerin bulundukları mahallerde hükümet aleyhine faaliyetlerine son vermek olduğunu, Ermenilerin sevk edilerek bir Ermenistan hükümeti kurmak konusundaki millî düşüncelerinin böylece bertaraf edileceğini, amacın Ermenilerin imhası olmadığı için sevkıyat esnasında kafilelerin hayat güvencelerinin sağlanması gerektiğini, muhacirler için ayrılan ödenekten sevke tabi tutulan Ermenilerin her türlü zaruri ihtiyaçları nın karşılanmasını, sevklerine ihtiyaç duyulan Ermenilerin dışında kalanlarının yaşamlarını sürdürdükleri mahallerden çıkarılmalarına gerek olmadığını, daha önceki talimatta da ifâde edildiği gibi asker aileleri, ihtiyaç duyulan sanatkar, Protestan ve Katolik Ermenilerin sevk edilmemesi gerektiği ifâde edilmiştir 54. 



d. Tehcir Sırasında İhmali Görülen Görevlilerin Cezalandırılması. 


  Talat Paşa ilgili talimatla Ermeni sevk kafilelerine taarruz, gasp, ırza tecavüz edenlerin bu eylemlere ön ayak olanların ve bunlara her türlü yardımı yapanların, bu tür işlem yapan memur ve jandarmaların haklarında gecikmeksizin kanuni işlem yapılmasını ve en şiddetli cezaların kanunlar çerçevesinde verilmesini, bunların görevlerinden hemen uzaklaştırılmalarını ve derhal Divan-ı Harbe verilmeleri gerektiğini bildirmiştir 55. Ayrıca göç ettirilen Ermenilerin malları, geride bıraktıkları taşınır ve taşınmaz bütün emtiaların değerlerinin mahalli idareler tarafından tespit edilmesi bu malların değerlerinin hükümet tarafından sahiplerine ödeneceği İçişleri Bakanlığı tarafından 9 Haziran tarihli bir yazı ile ilgililere tebliğ edilmiştir 56. 

  Talat Paşa tarafından müteaddit defalar yayınlanan Ermeni sevkıyatında uyulması mecburi olan kurallara zaman zaman uyulmadığı görülmüş ve bu kanun dışı uygulamalar yine talimatlarda da açıklandığı üzere gerekli takibata başlanmıştır. 

   Ermenilerin sevkleri esnasında karşılaştıkları çeşitli zorluk ve kötü muameleleri araştırmak üzere inceleme komisyonları kurulmuştur. 
Araştırma ve soruşturma komisyonlarına verilen talimatlarla resmi görevliler içinde görevini kötüye kullanan jandarma, polis ve bunların üstü olan amirlerin hakkında yapılan tahkikat sonucunda suçlarının sabit olması durumunda Divan-ı Harbe sevk edilmeleri istenmiştir. 

  Divan-ı Harbe sevk edilen söz konusu görevlilere ait isim listesinin bir nüshasının da İçişleri Bakanlığı na gönderilmesi emredilmiştir. 

Yörelerinde bu türden uygunsuz muamele ve kötü fiiller işleyen vali ve mutasarrıflar hakkında yapılan soruşturmaların da İçişleri Bakanlığı na bildirilerek buradan gelecek talimatlar doğrultusunda gerekli kanuni işlemin yapılması öngörülmüştür. 

    İçişleri Bakanlığı nın ilgili birimlere verdiği talimatlar doğrultusunda uygulamalar yaptığı arşiv belgelerinden de anlaşılmaktadır. 


DİPNOTTUR;

( 54 - Kayseri Merkez ve mülhâkatta zükûr ve inâs kırk altı bin dört yüz altmış üç Ermeni ve bin beşyüz on yedi Katolik ve bin dokuz yüz elli yedi Protestan ki ceman kırk dokuz bin dokuz yüz kırk yedi nüfûs Ermeni mukayyed olup bunlardan kırk dört bin iki yüz yetmiş biri Haleb ve Suriye ve Musul vilâyetlerine sevk edilmiş dâhil-i livâda kalan dört bin dokuz yüz on bir neferi asker ailesi ve cüzi miktarı Protestan ve Katolik bakâyâsı olmakla dahi yüzde beş nispetinde köylere tevzî kılınmakta olduğu.. BOA. DH. EUM, 2. Şb. 68/75;  Niğde dahilinde Katolik ve Protestan ve Ermeni olmak üzere iki yüz yirmi bir nüfus kaldığı Mutasarrıf Nâzım Bey tarafından bildirilmiştir. BOA. DH. EUM, 2. Şb. 68/69. Ermeni Katolik misyonerleri ile Sörler de sevk edilmemiştir. BOA. DH. ŞFR, 54/55, 
 55 -BOA. DH. ŞFR, 55/292. 
 56 -BOA. DH. ŞFR, 53/303. )


           Aziziye Kaymakamı Hamid ile Tenos Kaymakamı Cemil Bey hakkında Ermeni sevkıyatında yeterince hassas ve sevkıyatta uyulması gereken kurallara uymadıkları gerekçesiyle tahkikat açılmış yapılan inceleme ve soruşturmalar sonucunda suçları sabit görülerek bunların şiddetle cezalandırılmaları, görevlerinden uzaklaştırılmaları ve soruşturma evraklarının tahkik heyetleri tarafından divan-ı harbe gönderilmesi İçişleri Bakanlığı tarafından istenmiştir 57. Konya Askerî Valisi Azmi Bey kötü muameleden, Jandarma Onbaşıları Sadık ve Aslan Ermenilerden rüşvet almakdan, Binbaşı Mehmet Ermenilere kötü muamele den, Artin Velet Halep Ermenilerinin tehcirinden, Armikyan Ermeni tehciri esnasında mücevherat çalma suçlarını işlediklerinden ötürü cezalandırılmış lardır 58. Ceza alanlar arasında Ermenilerin de olması dikkat çekicidir. 

Yaklaşık bir yıl süren tehcir esnasında 1397 kişi yapılan soruşturmalar sonucunda suçlu bulunmuştur. Sivas ta 648, Elazığ da 223, Urfa da 189, Diyarbakır da 170, Kayseri de de 69 kişi ihmal, görevi kötüye kullanma v.b. nedenlerden cezalandırılmışlardır 59. Ermenilerin sevkıyat esnasında güçlüklerle karşılaşmamaları için her türlü planlama yapılmıştır. Nitekim sevk edilecek Ermenilerin hangi yerleşim birimlerinden nerelere sevk edilecekleri de İçişleri Bakanlığı tarafından ilgili birimlere bildirilmiştir. 

   18 Mayıs 1915 tarihinde Erzurum dan çıkarılan Ermenilerin Urfa ve Musul un güneyi, Zor sancağına gönderilmeleri gerektiği ifade edilmiştir. 

   Erzurum Vilayetine 60, Van Vilayeti nden çıkarılan Ermenilerin iskân edilmeleri münasip görülmüştür. Musul Vilayeti ile Zor ve Urfa sancaklarında tayin edilen mıntıkalara 61, Adana Vilayeti, Halep ve Maraş bölgesinden çıkarılan Ermenilerin de Suriye nin doğusu ile Halep vilayetinin doğu ve güney doğusuna yerleştirilme  leri uygun görülmüştür. Başlangıçtaki bu planlama daha sonraki dönemlerde Ermeni tedhiş hareketlerinin artması ve yayılması üzerine biraz daha genişletilip detaylandırılmıştır. 

   5 Temmuz 1915 tarihinde Ermenileri yerleştirmek amacıyla ayrılmış olan yerlerin genişletilmesi, Kerkük Sancağı nın İran sınırına seksen kilometre mesafede bulunan yerleşim bölgeleriyle Musul un güneyi ve batısı olarak yeniden düzenlenmiştir.

DİPNOTTUR;

(57 -BOA. DH. ŞFR, 57/116; BOA. DH. ŞFR, 57/105. 
 58 -Cemalettin Taşkıran, Türk-Ermeni İlişkileri, Tehcir Olayı ve Sözde  Soykırım, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, Ocak-Şubat 2001,  Sayı: 37, s. 369. 
 59 -Gürün, a. g. e., s. 221; Göyünç, a. g. e., s. 301 
 60 -BOA. DH. ŞFR, 53/48. 
 61 -BOA. DH. ŞFR, 53/93; BOA. DH. ŞFR, 54/83.)

3.CÜ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR..



**