RUSYA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
RUSYA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ocak 2016 Perşembe

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA BÖLÜM 3



 ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA  BÖLÜM 3




Ermeni Kilisesi'nin, mevcudiyetini koruyabilmesi için bir kuvvete, bir devlete ihtiyacı olmustur. Ermeni devleti fikrini doğuran, Ermeni milleti değil, 
Ermeni Kilisesi'dir. Ermeni Kilisesi'nin önemi ve rolü, izah edildigi gibi, esasen bütün Ermeni tarihçiler tarafından da kabul edilen bir husustur. 

Türkiye toprakları üzerinde, Ermenilere siyasi bagımsızlık temini için eskiden beri birçok tesebbüslerde bulunulmus, fakat bu tesebbüsler her defasında basarısızlık ve hüsranla neticelenmistir. Hemen daima Türkiye'yi hedef tutan ve karanlık güçlerin tahrikleri ile yapılan bu teşebbüsler in başında her zaman, Ermeni toplumu üzerinde dini, nüfuz sahibi olan kato - gigosları, patrikleri ve papazları görüyoruz. Toplumları boş bir hayal pesinde kosturan bu sahısların, bu yolda oynadıkları rol çok agırdır. Dini görevleri yanında kendisini milli bir otorite ile de mücehhez kılan Ermeni Gregoryen (Apostolik) Kilisesi, tarihi süreci içinde Ermeni toplumunun hayatında pay sahibi oldugunu ileri sürerek, aktif bir rol oynamış ve oynamaktadır. 

Günümüzde de, Ermeni Kilisesi'nin eski ve atıl bir anlayısla, Anadolu’nun yarısını Ermenistan olarak tasavvura devam ettigi, hatta Türkiye'ye komsu olan ran'dan, Gürcistan'dan ve Azerbaycan'dan da, haritalar üzerinde toprak talebinde bulundugu, Ermenistan düsüncesinin çok geniş oldugu görülmektedir. 9 
Ermeni Kilisesi, Türkiye’ye yönelik hareketlerin yanı sıra, Ermeni Milliyetçiligi fikrinin de filizlendigi yer olmustur.10 Ermeni milliyetçiliginin uyanmasında kiliseye en büyük yardımı basta Rusya olmak üzere büyük güçler saglamıslardır. 

2.3.2. Din Faktörü 

Bilindigi üzere slam'da insan hakları kavramının ilahiligi temel prensiptir. Türkler de, bu dini, Allah'ın buyruklarına itaatkâr ve O'nun yarattıklarına sefkatli ve merhametli olmak, adaletle davranmak seklinde anlamıslardır. 
Türklerle Hıristiyan milletlerin iliskilerinde din faktörü daima ön plana çıkmış ve önemli bir rol oynamıstır. Avrupa'nın Osmanlı mparatorlugu'na karsı, Osmanlı’nın güçlü oldugu döneminde çekingen olmakla birlikte, daima düsmanca davranısının nedeni din faktörü olarak görülmektedir. 11 

9 Binark, Asılsız....s.28. 
10 Agah Oktay Güner, Ermeni Soykırım Yalanında Tetikçiye Suçlama. Azmettiriciye “ Rica ” Politikası, Ankara, Oku-Yorum Yayınları, 2006, s.48. 


Müslüman olmaları sebebiyle, Türklere karsıislenen bu din faktörü Osmanlı mparatorlugu'nda bir Ermeni meselesinin ortaya çıkmasında en büyük rolü üstlenmistir. Rus tahakkümü altında inleyen Polonya Hıristiyanlarının ve 1828 Türkmençay Antlasması ile Dogu Ermenistan'ı alan Rusya'nın, 1829'da yapılan Edirne Antlasması ile Rusya'ya göç eden 40 bin Ermeni’nin, muhtar bir Ermenistan kurma istegini geri çevirmesi ve Ermenilerin Çarlık Rusya'sında çogu defa en tabii haklarına karsı dahi baskı ve zulümler görmesine ses çıkarmayan ve bunların akıbeti ile ilgilenmek geregi duymayan Avrupa devletlerinin, Türkiye'deki gayrimüslimlere olan bu insani baglılıgının baska bir izah tarzı yoktur. 

Dogası geregi Ermeni Kilisesi de bu din faktöründen çok rahat bir sekilde istifade etmistir. Müstakil veya en azından otonom bir Ermenistan vaadi ile kandırılan Ermeni Kilisesi, Kilise’nin nüfuzunun ve otoritesinin daha da gelismesine imkan verecek böyle bir olanagın saglanması için, Osmanlı İmparatorlugu üzerinde oynanan oyunlara rahatlıkla alet olmustur. 12 


2.3.3. Misyoner Faaliyetleri Dünyanın birçok ülkesinde faaliyetlerini çok geniş bir çerçevede sürdürmekte olan misyoner teskilatının kurulusu oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. 

Günümüzde Hıristiyanlık dünyasında büyük öneme ve yadsınamaz bir etkiye sahip olan Papalık, 1662 yılında Vatikan'da Misyon Bakanlıgı’nı kurmustur. 
Ülkemiz dünden bugüne açık bir şekilde misyoner faaliyetlerine sahne olmaktadır. 

11 Gürün, Ermeni.... s.55. 
12 Binark, Asılsız.... s.29-30. 


Osmanlı İmparatorlugu'nun son dönemlerinde, misyoner faaliyetlerinin baslıca iki sahaya yogunlastıgını görüyoruz: 13 

1) Misyoner teskilatları, imparatorlugun çesitli bölgelerinde yasayan Ermeni, Bulgar gibi Hıristiyan unsurların çocuklarını, açtıkları okullarda okutmuşlar ve onlara milliyetçilik duyguları asılayarak, Osmanlı Devleti'ne karsı isyanlara tesvik etmişlerdir. Bir taraftan ülke içindeki çesitli unsurların arasına bölücülük tohumları ekerken, öte yandan Batı kamuoyunu, Türkiye'nin aleyhine kıskırtmış, kendi tahrikleriyle kopan isyanları, yapılan mezalimleri Türkler Hıristiyan ahaliyi kesiyor! seklinde propaganda ederek, Batı dünyasını aleyhimize harekete geçirmeye çalısmıslardır. 

2) Türk çocuklarının kültür degerlerinden, tarih suurundan uzak ve dinsiz olarak yetismeleri nedeniyle ortaya çıkacak maneviyat buhranına çare olarak Hıristiyanlıgın takdim edilmesi misyonerlerin bir diger faaliyetlerini teskil etmektedir. Misyonerler bu amaç dogrultusunda ülkemizde açtıkları okullarda egitim gören Türk çocuklarının milli ve manevi degerlerden uzak bir sekilde yetiştirmeye gayret göstermişlerdir. 

Protestanlık propagandası yapan misyonerlerin basarıya ulasması durumunda, Ermenilere dini kanallardan ulasmaya çalısan ngiltere, Türkiye üzerinde himaye hakkı elde edebilecekti. Osmanlı İmparatorlugu'na gelen Protestan misyonerleri Müslümanların ve Musevilerin inançlarını değiştiremeyeceklerini anlamışlar ve bütün enerjilerini diğer Hıristiyan mezheplerinden taraftar cezp etmeye yöneltmişlerdi. Gayretlerine hedef olan  Ermenilerin dini, kültür ve sağlık konularına egilmişler, bu toplumu kendi kiliselerine çekebilmek için ihtisamlı tapınaklar, okullar ve hastaneler açmışlardır. 

Misyonerlerin Ermeni komitelerine maaş da bagladıkları kaydedilmektedir. 

13 Binark, Asılsız.... S 30-32. 


Misyonerler, çalışmalarının zorluğu ve kutsallıgı derecesinde ödüllendirileceklerini bildikleri için, Osmanlı İ mparatorluğu idarecilerini canavar, Müslüman azınlıkları ezilen göstermişlerdir. Batı kamuoyunun merhamet hislerini uydurma hikayelerle kabartarak Batı'dan önce maddi yardımı, daha sonra ise diplomatik destegi elde ettiler. Bu arada, Batılılar misyonerlerin ifadelerini tereddütsüz kabullendigi için kiliselerin himayesi altında Türk düsmanlıgı dogmustu. 

Babıali, Ermeniler arasında zararlı propaganda yapan misyonerleri Türkiye’den ihraç etmeye kalkınca, Büyük Güçlerin protestosu ile karsılasmış 
ve sonuçta bu misyonerlik faaliyetlerine engel olamamıştır. 

Ermeni cemaati üzerindeki propaganda okullarının dışına da tasmıs, psikolojik etkileme yöntemiyle konsoloslar çalışmalar yapıyorlardı. Diplomatik bagajla aranmaksızın Türkiye'ye gizlice sokulan ayrılıkçı fikirlerin vurgulandıgı çesitli gazete, dergi, kitap, kartpostal, harita ve sokak ilanları yurt içinde 
konsoloslar aracılıgıyla dagıtılmaktaydı. 

1896 yılında Amerika'dan 7, ngiltere'den 4 ayrı Kiliseye baglı misyonerler Osmanlı mparatorlugu’na dagılmıstı. Sadece Amerikalı olarak 176 misyoner ve bunların yanında 869 Mahalli yardımcı çalışmaktaydı. Bir misyon bulunan belli baslı Anadolu sehirleri de sunlardı: Bursa, zmir, Merzifon, Kayseri, Sivas, Trabzon, Erzurum, Harput, Bitlis. Van, Mardin, Antep, Maras, Adana, Hacin, Ankara, Yozgat, Amasya, Tokat, Arapkir, Malatya, Palu, Diyarbakır, Urfa, Birecik, Elbistan, Tarsus. 


Kaynaklarda, özetle: 

"Türkiye’ye gelen ilk Protestan misyonerlerin 'British and Foreign Bible Society’ ye mensup olduklarını ve bu teskilatın 1804’te kurulmasından sonra, İzmir’den Anadolu içlerine misyonerler gönderilmeye baslandıgını...." 14  ifade edilmektedir 

Amerikalı misyonerler 1819 itibariyle Osmanlı topraklarına gelmeye baslamıslar ve 1832 yılında stanbul merkezi kurulmustur. Misyonerler asıl faaliyetlerini Dogu Kilisesi üzerinde yogunlastırmıslardır. Misyoner faaliyetleri, Ermenistan isyanlarının zemininin hazırlanmasında görüldügü gibi çok önemli bir rol oynamıstır. Osmanlı topraklarına hümanist nedenlerle geldigi iddia edilen misyonerler, dini faaliyetlerin yansıra kendi devletlerinin politikaları 
dogrultusunda siyasi, sosyal, askeri faaliyetlere de istirak etmislerdir. 15 

2.3.4. Propaganda Faaliyetleri 

Ermeni meselesinin bugünkü boyutuna gelmesinde propaganda faaliyetlerinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Ermenilerin Türk Devleti’ni, milletini pesinen mahkum edip, kanına ve canına kastediş sebebinin, Rus, İngiliz, Fransız ve Amerikan menfaatlerine hizmet eden propaganda faaliyetlerinden 
kaynaklandığı nı söylemek hatalı olmayacaktır. 

Buna karsılık, konu ile olarak A. Powell’ın Vahşet olayları çok büyük ölçüde mübalağa edilmiştir. Son dönemlere ait vahset olaylarının bir kısmı ise hiç vuku bulmamıstır. 
Amerikan Yardım Teskilatının mahalli ( stanbul) basın temsilcilerinden biri, dostlarına açıkça, Amerika'ya sadece Türk aleyhtarı haberler gönderebildigini, 
çünkü para getirenin bu oldugunu söylemistir. 16 

14 Gürün, Ermeni.... s.61. 
15 Tugrul Özcan, II. Abdülhamid Döneminde Orta ve Dogu Karadeniz'de Meydana Gelen Ermeni Olayları, stanbul,Özbay Yayıncılık, 2007, s. 25. 
16 Binark, Asılsız.... s.32 


D. Johnson'un da kitabında; Bu topyekun katliam hikayelerinin çıkarılmasının, nihai hesaplasmadan, Türkiye'nin zararına olarak, ngiliz Hükümeti politikasının 
istikametlendirilmesi sarih hedefi ile oldugunu tekrarda tereddüt etmiyoruz. Bu sebeple yıllarca sıkı ittifak baglarımız bulunan milyonlarca kendi tabamızla aynı dinden olan bir milletin, tamamen uydurma degilse, büyük ölçüde ve utanmadan mübalaga edilmiş delillere istinaden, insanlıga karsı korkunç suçlar islemiş olmakla nasıl suçlandırıldıgını, namuslu bir sekilde göstermeye çalısmaktan dolayı özür dilemeye ihtiyaç yoktur. 17  seklindeki ifadeleri yer almaktadır 

Ermeni meselesi tarihi gerçeklerden ziyade yanlı yayınlarla ve üretilen belgelerle yapılan propagandalarla gündemde tutulmaya çalısılmıstır. Bu tür propaganda faaliyetlerinin birçok örnegi farklı ülkelerde, farklı sekillerde karsımıza çıkmaktadır.  

2.3.5. Çıkar Devletlerinin İzlediği Politikalar 

Ermeni meselesinin ortaya çıkısını hazırlayan sebeplerin basında Rusya, ngiltere, Fransa ve Amerika'nın Osmanlı Devleti'ne ve Ermenilere karsı takip ettikleri siyaset gelmektedir. Bu devletlerin uyguladıkları politikalar ile ilgili bilgilendirme yapmak yol gösterici olacaktır. 

2.3.5.1. Rusya'nın Politikası 

Kendisini güçlü bir devlet konumuna getirmek isteyen Rusya, Çar I. Petro (1682-1725) zamanında Bogazlara hakim olmak istemis, Balkan ülkelerini ele geçirmek veya kendi yönetimi altına almak isteyen Rusya, bu amaç ile Balkan ülkelerinde konsolosluklar kurarak onları Osmanlı Devleti'ne karsı teşkilatlandır mıs, böylece Slav-Ortodoks birliginin ve halkının hamisi rolünü elde etmisti. Fransa ve Rusya, bu politikasını tatbik için 1806'daki  Sırp, 1827'deki Yunan ve 1875-1876'daki Bosna-Hersek ile Bulgar ve Sırp isyanlarının çıkarılmasını saglamış ve bunların yayılmasını körüklemiştir.18 

17 Binark, Asılsız.... s.32 
18 Hüseyin Nazım Pasa, Ermeni Olayları Tarihi I, Devlet Arsivleri Genel Müdürlügü,Osmanlı Arsivi Daire Baskanlıgı, Yayın No:15,1998, s. XV. 

Rusya'nın bu siyaseti zaman zaman ngiltere ve Fransa'nın menfaatleri ile çatıstıgı için her zaman basarılı olmamış; bunun üzerine Rusya, Osmanlı 
Devleti'ne karsı harekete geçmeden evvel, elde edilecek getiriyi diger devletlerle bölüsme siyasetini uygulamaya koymuştur. 

Akdeniz ve Orta Dogu'da söz sahibi olmayı Anadolu topraklarını parçalamakla gerçeklestirecegine inanan Rusya, bu amaçla Ermenilerin yogun oldugu Erzurum- skenderun hattını ele geçirmeye tesebbüs etmistir. Böylece Rusya'nın, Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni kiliseleriyle teması ve Ermeni terör unsurlarını desteklemesi baslamıştır. 

Rusya, 1828 Türkmençay Antlasması'yla Dogu Ermenistan kendisine verilip, ran Ermenileri de bu birlige katılınca, elde ettigi bu yeni güçle Osmanlı Devleti'ne saldırmıstır. 1829 Edirne Antlaşması'yla Rusya'ya göç eden 40.000 Ermeni, muhtar bir Ermenistan kurmak isteyince, Osmanlı topraklarında bu isteklerini gerçeklestirmeleri için hamilik vazifesini yüklenen Rusya, bu defa Ermeni istegini geri çevirmistir. 19 

2.3.5.2. İngiltere'nin Politikası 

Rusya'nın İngiliz çıkarlarını tehdit eder vaziyette güneye inmek istemesi ve güçlü bir Karadeniz devleti olması, ngiltere'nin Osmanlı Devleti'ne ve daha sonra Ermenilere ilgi duymasının önemli bir nedenidir.20 

19 Cemal Anadol, Tarih Boyunca Türk-Ermeni Meselesi, stanbul, Bilge Karınca, 2007, s.390. 
20 Rıdvan Tümenoglu, Osmanlı Devletinde Ermeni Sorunu ve Avrupa Devletlerinin Ermeni Politikaları, 18 Nisan 2006, 

http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat1=2&yazi=456 



4 CÜ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR

..

4 Ocak 2016 Pazartesi

OSMANLI SONRASI .., TÜRKİYE, RUSYA VE ERMENİSTAN




OSMANLI SONRASI .., TÜRKİYE, RUSYA VE ERMENİSTAN


.


OSMANLI SONRASI ..,TÜRKİYE, RUSYA VE ERMENİSTAN..

Osmanlı Devleti harbe; 1878’den beri Rus işgalinde bulunan Kars, Sarıkamış, Ardahan gibi doğu illerimizi geri almak, Doğu Avrupa’da Ruslarla harp hâlinde olan Almanlara yardım etmek, kazanılacak bir zaferle Kafkaslar ve Orta-Asya’daki Türk illerinin kapısını açmak maksatlarıyla, başta Enver Paşa olmak üzere, iktidarda bulunan İttihatçılar tarafından sokuldu.
Türk bayrağı çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman zırhlısı, Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etti. Rusya da buna karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye’ye taarruz etti. Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden yedi kol hâlindeki saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi. Rus ordusunun taarruzu,
Köprüköy’de durduruldu. Üçüncü ordu, 3-9 Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy Meydan Muharebesinde Rus ordusunu yendi. Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak üzere, giyim ve iâşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi. Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Millî Savunma Bakanı) Enver Paşa, Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a geldi. Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy’de birer taburu teftiş etmişti; ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildi.
Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu mevsimde harekât yapılamayacağı, taarruzun bahara bırakılması tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar verdi. Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi.
Taarruza iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı, özellikle Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk edilenler, sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış şartlarına hazırlıksızdı. Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11. Kolordular), 24 Aralık 1914 günü -39 derece soğukta Büyük Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhâta) Harekâtına başladı. Ayrıca, gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan’a hareket etti. Üçüncü Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi, Sarıkamış’a ulaşmayı başardı. Ancak, Allahü Ekber Dağlarını aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar, gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler. Allahü Ekber Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da, Sarıkamış’ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu tahrip edince, Sarıkamış’taki Rus kolorduları paniğe uğradı. Gayriresmî Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan’a girdi. Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı, Üçüncü Ordunun ilerleyişi üzerine; 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye, günde birkaç defa yalvarırcasına başvurarak:
“Telefon konuşmalarını durduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık bulunacaktır!” haberini gönderiyordu.
Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 150 000 kişilik ordunun 90 000’i (veya 60 000’i) donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklarla mahvoldu. Sarıkamış İstasyonuna giren Enver Paşa, bu felaket karşısında, Üçüncü Orduyu yüzüstü bırakıp, İstanbul’a döndü. Bu harekâtta Ruslar, 32 000 kayıp verdiler.
Sarıkamış Harekâtı; kuşatma harekâtıyla düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan, başarılı bir plândı. Ancak, stratejinin faktörlerinden zaman iyi değerlendirilmediği, kuvvetler de böyle bir harekâtı yapacak şekilde teçhizat landırılmadığı için başarısızlıkla sonuçlandı.
Ordunun kış şartlarına hazır olmaması ve olumsuz iklim şartları sebebiyle ikmal ve iaşe hizmetlerinin yapılmayışı, kıtalar da açlığa, hayvanların telef olmasına, dolayısıyla birliklerin dağılmasına sebep oldu. Enver Paşanın şuursuzca verdiği gece taarruzu emirleri, kayıpları daha da arttırdı.
Sarıkamış Harekâtı sonunda, Doğu Anadolu kapıları, Ruslara açıldı. 13 Mayıs 1915’te Ermenilerin işbirliği yaptığı Rus kuvvetleri, önce Van’a, bilâhare Muş ve Bitlis’e girdi. Ermenilerin harp esnasında Ruslara yaptıkları büyük hizmetin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri, Ermenilere verildi. Harpten sonra, Ermeni-Rus işbirliği sonunda, bölge halkına karşı müthiş bir soykırıma girişildi. Van Gölünün ortalarına kayıklarla taşınıp öldürülen, suya dökülen çocuk, kadın, genç ve ihtiyar Türklerin sayısı, kesin olarak tespit edilmemesine rağmen, çok fazladır. Esasen, bu harp sırasında Ermeni Komitacıları, hemen her tarafta isyana hazırlanarak, birçok yerde depolar dolusu silah ve cephane biriktirdiler. Bu silah, teçhizat ve destekle katliam yapıp, Doğu Anadolu’yu harabeye çevirdiler




24 Aralık 2015 Perşembe

OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 3





OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 3


    Yine Diyarbakır sınırından 25 kilometre içerde ve Habur ve Fırat nehiri vadisindeki yerleşim birimlerini kapsamak üzere Zor sancağının güneyi ve batısı, Ermeni iskânına tahsis edilmiştir. Tahsis edilen yerlerden birisi de Halep Vilayeti nin kuzey kısmının dışında doğusu ve güneyi ve güney batısındaki bütün köy ve kasabalar ile Suriye Vilayeti nin Havran ve Kerek sancakları dahil olmak üzere demiryolu güzergahlarından yirmi beş kilometre içine giren bütün yerleşim birimlerinde Müslüman halkın yüzde onunu geçmemek kaydıyla Ermenilerin iskan edilmeleri uygun bulunmuştur 62. Osmanlı arşiv belgelerine göre vilayet ve kazalardan sevk ve iskâna tabi tutulan ve aynı bölgelerde geride kalan Ermeni nüfusu şu şekildedir. 

 Vilayet ve Kaza İsmi    Sevk Edilen      Kalan 


  Adana 63                     14.000             15-16.000 
  Ankara 64 (merkez)        21.236                    733 
  Aydın  65                          250 - 
  Birecik 66                      1.200 - 
  Diyarbakır 67                20.000 - 
  Dörtyol 68                     9.000 - 
  Erzurum 69                    5.500 - 
  Eskişehir 70                   7.000-
  Giresun 71                       328 - 
  Görele                             250 - 
  Halep 72                     26.064 - 
  Haymana 73                      60 - 
  İzmir 74                          256 - 
  İzmit 75                      58.000 - 
  Kalacık 76                        257 - 
  Karahisar-ı Sahip 77        5.769               2.222 ( KALAN )
  Kayseri 78                   45.036                4.911 ( KALAN )
  Keskin                          1.169 - 
  Kırşehir 79                       747 - 
  Konya 80                      1.900 - 
  Kütahya 81                   1.400 - 
  Mamuretülaziz 82         51.000               4.000  ( KALAN )
  Maraş 83                         _                   8.845  ( KALAN )
  Nallıhan                          479 - 
  Ordu                                36 - 
  Perşembe                       390 - 
  Sivas 84                     136.084              6.055  ( KALAN )
  Sungurlu                          576 - 
  Sürmene                          290 - 
  Tirebolu                             45 - 
  Trabzon 85                    3.400 - 
  Ulubey                              30 - 
  Yozgat 86                    10.916 - 

  TOPLAM                    422.668(TEHCİRİ KABUL EDENLER ) 
                                     32.766 ( TEHCİRİ KABUL ETMEYİP KALANLAR )


DİPNOTTUR;

62 -BOA. DH. ŞFR, 54/315. 
63 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/77. 
64 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/77. 
65 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/250. 
66 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/101. 
67 -Diyarbakır dan sevk edilen Ermenilerin sayısı 120 bin olarak gösterilmektedir. 18 Eylül 1915 tarihli Diyarbakır Valisi Reşid Bey in İçişleri Bakanlığı na gönderdiği belgede vilayetten sevk edilen Ermeni sayısını takriben 120 bin olarak ifade etmektedir. BOA. DH. EUM. 2. Şb, 68/71. Belgedeki bu sayı Diyarbakır da yaşayıp sevk edilen Ermenilerin sayısı değildir. 
Bu sayı Diyarbakıra çeşitli yörelerden gelip sevkedilen Ermenilerin toplam sayısıdır. 
Genelkurmay Başkanlığı nın yayınladığı belgelere göre Diyarbakır da yaşayan toplam Ermeni sayısı o tarihlerde 61.002 dir. Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s. 445. 
68 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/89 
69 -BOA. DH. ŞFR, 54/162. 
70 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/72. )
71 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
72 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/76 
73 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
74 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/260. 
75 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/67 
76 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/79. 
77 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/73. 
78 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/75. 
79 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
80 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/34. 
81 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/93. 
82 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/70. 
83 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
84 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/84.


              Verilen listede yer değiştiren Ermeniler içinde mevcut olup da henüz sevkleri yapılmayanlar arasında olan Adana Ermenileri ile beraber sevk edilen toplam Ermeni sayısı yaklaşık 440.000 olmaktadır. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan belgelerde de tehcir edilen toplam Ermeni sayısı 413.067 kişi olarak görülmektedir 87. İskân sahalarına vardıkları kesin olarak belirlenen Ermenilerin sayısı ise yaklaşık 383.000 kişidir. Dolayısıyla bu rakamlar durumu çok net bir şekilde ortaya koymakta sevkıyat esnasında Ermenilerin çeşitli nedenlerden dolayı uğradıkları kayıpların toplamı 57.000 civarlarındadır. Osmanlı ve ilgili ülkelerin arşivlerinde yapılan detaylı bilimsel çalışmalar sonucunda Birinci Dünya Savaşı boyunca 500.000 dolayında Ermeni o dönemde savaş bölgesi olmayan ve yukarıda detaylarını verdiğimiz Halep, Musul, Suriye Vilayeti nin önemli bir kısmına göç ettirilmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı esnasında 350-500 bin dolayında Ermeni de çeşitli nedenlerden dolayı Kafkaslara gitmişlerdir 88. 

DİPNOTTUR;

( 85 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
  86 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
  87 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C.I, s. 445. 
  88 -Murat Bardakçı nın Hürriyet Gazetesi nde yayınladığı Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri yazı dizisinde çeşitli nedenlerden dolayı tehcir edilen Ermenilerin toplam sayısının 924. 158 olduğu belirtilmektedir; Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi, 26 Nisan 2005, s. 4.. 
       Bu hatıralardaki toplamın Ermenilerin gerek Irak ve Suriye bölgelerine gerek Kafkaslara giden ve çeşitli yollarla Amerika ve yabancı diğer ülkelere kaçan Ermenilerin toplam sayısının ele alındığını düşünmekteyiz. 
       Zira Talat Paşa nın gerek toplam Ermeni sayısı gerekse tehcire tabi tutulmayıp yerlerinde kalan Ermenilerin rakamları şu anda ortaya konulan bilimsel çalışmalarla önemli ölçüde örtüşmektedir. Irak ve Suriye Bölgesi ne sevkleri yapılan Ermenilerle Kafkaslar, Amerika ve diğer yabancı ülkelere çeşitli yollarla gidenlerin toplamı  aşağı yukarı Talat Paşa nın sevke tâbi tutulan Ermenilerin sayısı hakkında verdiği rakamla bağdaşmaktadır. )


      Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen çatışmalar, Tifo, Dizanteri, açlık v.b Hastalıklardan ortaya çıkan ölümler, eşkıyaların saldırmaları 89 sonucunda uğranılan kayıplar v.b. nedenlerden ötürü Ermenilerin toplam 200.000 dolayında bir kayıplarının olduğu ortaya çıkmaktadır. Yine bu dönemde göçten istisna tutulan yerlerde yaşayanlar, yukarıda özetlemeye çalıştığımız tanımlamalardan dolayı göçten hariç bulundurulanlar v.b sebeplerle Osmanlı sınırları içinde kalanların sayısının da 400-500.000 civarında olduğu ortaya çıkmaktadır 90. 

    Tüm bu veriler ışığında ise Osmanlı Devleti nde yaşayan Ermenilerin sayısının Tehcir esnasında göç ettirilenler, kalanlar ve bilhassa Kafkaslar ve çeşitli yerlere 
kaçanlar, kaçırılanlar da dahil olmak üzere toplam 1.500.000 dolayında olduğu ortaya çıkmaktadır 91. 
   Talat Paşa nın yeni yayınlanan hatıratına göre de 1914 sayımı toplamında Ermeni Gregoryen genel nüfusunun 1.187.818 olduğu Ermeni Katoliklerin miktarının 63.967 olduğu ikisinin toplamının da yabancı uyruklu Ermenilerin de dahil edildiği takdirde 1.256.403 kişi olduğu belirtilmektedir. 

    Talat Paşa söz konusu hatıralarında çeşitli aksaklıkar nedeniyle bu rakama % 30 luk bir yanılma payının ilave edilebileceğini dolayısıyla İmparatorlukta yaşayan tüm Ermenilerin sayısının yaklaşık olarak 1.500.000 kişi olduğunu anılarında belirtmiştir 92. 


e. Tehcir in Durdurulması 


           Osmanlı Devleti, Ermenilerin sevkıyatından beklediği yararları önemli ölçüde elde ettiğini düşündüğünden ve sevke tabi tutulmayan Ermenilerin artık Osmanlı Devleti nin iç güvenliğini tehdit edebilme kapasitesini kaybettiğini düşünmesinden dolayı sevk işlemlerinden vazgeçme kararı almıştır. 

Bu kararın alınmasında güvenliğin yanı sıra yaklaşan kış şartlarının da payı büyük olmuştur. Tehcir, ilk defa Talat Paşa nın 27 Ekim 1915 tarihli, Hüdavendigar (Bursa), Ankara, Halep, Adana Vilayetleriyle, Maraş, Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar), Eskişehir, 

DİPNOTTUR;
 ( 89 -Hemen her yerde silahlı Ermeni çetelerinin, kafilelere eşlik eden jandarmalara hücum eder bunları şehit etmeleri, göç etmekte olan Ermeni kafilelerine faydadan çok zarar vermiş, bu kafilelerin dağılmalarına, felaketlerine sebep olmuştur. 
       Aynı zamanda göç bölgelerinde özellikle Şarkikarahisar, Maraş Fındıcık, Kayseri gibi yerlerde ayrıca yangınlar çıkarmışlardır. Aspirations Et Agissements Révolutionnaires  Des Comités Arméniens, s. 317. 
  90 -Murat Bardakçı nın yayınladığı yazı dizisinde, tehcire tabi tutulan bölgelerde yaşayan ancak çeşitli nedenlerden dolayı tehcir edilmeyen Ermenilerin sayısının 400 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi, 26 Nisan 2005, s. 4. 
  91 -Özdemir - Halaçoğlu, a. g. e., s. 105-106. 
  92 -Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi 26 Nisan 2005, s.4. )

       Kütahya, İzmit, Niğde Mutasarrıflıklarına gönderdiği bir talimatla yola çıkarılmış olan Ermenilerin dışında yeniden sevk yapılmaması isteğiyle durdurulmuştur 93. 
Yaklaşan kış mevsiminin o dönemin imkanlarıyla sevk işlemlerini çok güçleştireceği düşüncesiyle, 25 Kasım 1915 tarihli Anadolu vilayetlerine gönderilen bir genelge ile yolda bulunan Ermeniler hariç, diğer bütün sevkıyatların geçici olarak durdurulduğu bildirilmiştir 94. 
Daha sonra 15 Mart 1916 tarihli İçişleri Bakanı Talat Paşa, bütün Anadolu vilayetlerine gönderdiği bir talimatla da idarî ve askerî maslahat gereği bundan sonra hiçbir gerekçeyle hiçbir Ermeninin sevk edilmemesini Ermeni sevkıyatının bundan sonra yapılmayacağını bildirmiştir 95. 

Osmanlı Devleti, tehcir ve iskân uygulamasının kendi güvenliği açısından yeterli olduğunu düşündüğünden dolayı uygulamaya son vererek insanî gerekçelerden dolayı isteyen muhacirlerin eski yerleşim birimlerine dönmelerine izin vermiştir. 


f. Tehcir Edilen Ermenilerin Geriye Dönmeleri 

I. Dünya Savaşı sonuna yaklaşıldığı dönemde savaş nedeniyle başka mahallere sevk edilen halkın geri yerlerine dönebilmeleri için her türlü kolaylığın gösterilmesi ve bunların geri dönüşleri esnasında emniyetlerinin azami ölçüde sağlanması 22 Ekim 1918 tarihli İçişleri Bakanlığı ndan İstanbul, Adana, Hüdavendigar (Bursa), Konya, Ankara, Kastamonu, Haleb, Mamüretülaziz (Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Edirne, Aydın vilayetleriyle İzmit, Bolu, Kütahya, Karesi, Kayseri, Niğde, Menteşe, Antalya, Urfa, Canik (Samsun), Eskişehir, İçel, Maraş mutasarrıflıklarına yazılan üç maddelik bir talimatla bildirilmiştir. Bu talimatta savaş hali nedeniyle askerî kararla bir yerden başka bir yere sevk edilmiş olan bütün ahalinin çıkarıldıkları mahallere dönmelerine Meclis-i Vükelaca izin verildiği bildirilmiştir. Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis, Diyarbakır, Mamüretülaziz vilayetleriyle Erzincan Mutasarrıflığı dahilinde bulunan iaşe v.b. unsurların yeterli olduğundan dolayı dönmek isteyen bu bölge Ermenilerine öncelik verileceğini diğer yörelere imkanlar sağlandığı oranda kısım kısım izin verileceği, durumun aciliyetinden dolayı hiçbir gecikmeye meydan verilmemesi bildirilmiştir. 

23 Ekim 1918 tarihli İçişleri Bakanlığı nın diğer bir talimatıyla da özet olarak vilayet ve mutasarrıflıklarda dönmek isteyen ne kadar Ermeninin olduğu, bunlar 
memleketlerine döndükleri takdirde yeniden iskanlarının yapılıp yapılamayacağı, bunların yol güvenliklerinin nasıl sağlanacağı, gibi konuların aydınlığa kavuşturulması ve son olarak da geri dönüşler esnasında hataları görülen memurlar hakkında hemen en şiddetli cezanın verilerek bu gibi memurlar hakkında yapılan işlemlerin bakanlığa bildirilmesi istenmiştir 96. 

DİPNOTTUR;
( 93 -BOA. DH. ŞFR, 57/135. 
  94 -BOA. DH. ŞFR, 57/273. 
  95 -BOA.DH. ŞFR, 62/21 
  96 -BOA. HR. MÜ. 43/34. Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin             korunması konusunda oldukça hassas davranılmıştır. BOA. DH. ŞFR, 54/156.)
     
Bu talimatların akabinde İçişleri Bakanlığı na bağlı Aşayir ve Muhacirin Müdüriyeti nin vilayet ve mutasarrıflıklara gönderdiği 5 Kasım 1918 tarihli bir başka yazıda da; 

a. Yerlerine geri dönecek olan Ermenilerin seyahat belgesi almaları konusunda mecbur tutulmamaları ve bunların düzenlenecek bir listeyle trenlerle sevk edilmelerinin 
sağlanması, 

b. Yolculukları esnasında yeterli miktarda su ve iaşelerinin karşılanması, 

c. Seyahat edecek Ermenilere Harbiye Nezareti nin öngördüğü şekilde tren seferlerinin sağlanmasında gerekli özenin gösterilmesi, 

ç. Geri dönmek isteyen Ermenilerin yol masraflarının Harbiye ödeneğinden karşılanması, 

d. Baskı ve korkuyla din değiştirenlerin istedikleri takdirde eski dinlerine dönebilme imkanlarının sağlanması ve bu konu hakkında ilgili yerlere sık sık bilgi verilmesi, 

e. Ermeni cemaatine hemen kilise yapılması konusunda Osmanlı Hükümeti nin gerekli yardımı acilen yapması, bu yardım sadece Konya ile sınırlı tutulmuştur. 

f. Ermenilerin seyahatleri esnasında hiçbir saldırıya ve tecavüze maruz kalmamaları konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi, belirtilerek bu konuda ihmali görülen kamu görevlilerinin en ağır şekilde cezalandırılacakları ve gerek tahkikatın çok acil olarak yapılması konusunda vilayet ve mutasarrıflıkların sorumlu olacağı bildirilmiştir 97.

    Bu talimatlardan da anlaşılacağı üzerine Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı nın zorlu şartlarına rağmen memleketlerine geri dönmek isteyen Ermenilerin geri dönüş yolculuklarının her türlü imkanları kullanarak kolaylaştırmış, din değiştirenlerin isterlerse eski dinlerine dönebileceklerini ifâde etmiş, geri dönen Ermenilerin eski mallarının kendilerine iadeleri konusunda gerekli çabaları göstermiş 98, 
    Müslüman halkın yanında olan yetim Ermeni çocuklarının ailelerine acilen iadelerini temin etmiş, ailelerinin bulunamadığı durumlarda da Ermeni cemaati teşkilatlarına teslim edilmelerini sağlamış 99, geri dönüşler esnasında yardıma muhtaç Ermenilere her türlü yardımın yapılmasını sağlamıştır 100. 

DİPNOTTUR;

(97 -BOA. HR. MÜ. 43/34. 
 98 -BOA.DH. ŞFR, 95/226; BOA.DH. ŞFR, 96/117; BOA.DH. ŞFR,       96/195. 
 99 -BOA.DH. ŞFR, 95/163; BOA.DH. ŞFR, 96/76 
100 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 228-232 den naklen BOA. DH. SYS. 53-2/341903.)


SONUÇ 

Tüm bu veriler değerlendirildiğinde Ermenilerin soykırıma tabi tutulduklarını, soykırıma uğrayan Ermenilerin sayısının 1.500.000 olduğu iddialarının bilimsel olmaktan ne kadar uzak olduğu çok kesin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Zira Osmanlı Devletinde yaşayan tüm Ermenilerin sayısının azâmî 1.500.000 olduğu göz önünde bulundurulursa söz konusu iddiaların ne kadar afâkî olduğu ortaya çıkar. Bu varsayımın doğru olduğu bir an için kabul edilecek olursa Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Ermenilerin ortadan kaldırılması gerekirdi oysa bir az önce detaylarını vermeye çalıştığımız gibi, Osmanlı Devleti, toprakları içinde yaşayan Ermenilerin bir kısmını tehcir ve iskâna tabi tutmuştur. 

     Katolik ve Protestan mezhebine mensup Ermeniler, İstanbul, Antalya, Kastamonu gibi yerlerde ikâmet eden zararsız Ermeniler, çeşitli meslek gruplarında çalışan Ermeniler sevke tâbi tutulmamışlardır. Osmanlı Devleti, savaşın içinde bulunduğu bir ortamda Ermeni sevkıyatı için bütçesinin dar imkânları içinde 1915 yılında 52 milyon 1916 Ekim sonuna kadar 86 milyon, 1916 sonuna kadar da 150 milyon kuruş sarf edilmesi gerektiği ifade edilmiştir 101. 

     Soykırım yapmayı tasarlayan bir devletin o zor zamanında bu parayı ayırması ve sarf etmesi mümkün değildir. Çeşitli çevreler tarafından ilan edilen sözde soykırım tarihi olarak verilen 24 Nisan 1915 tarihinin de Osmanlı Devleti nin çıkarmış olduğu 27 Mayıs 1915 tarihi arasında da hiçbir bağlantı yoktur. Dolayısı ile Osmanlı Devleti, tedhiş hareketleri yaygınlaşınca 27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir ve İskân tedbirlerini almak mecburiyetinde kalmıştır. 24 Nisan tarihi ile 27 Mayıs tarihleri arasında yaklaşık bir aylık bir zaman dilimi vardır. Bu durum Osmanlı Devleti nin olayların başlangıçında tehcir ve iskân gibi bir niyetinin olmadığını 102 göstermektedir. 

2 Mayıs 1915 tarihli Enver Paşa tarafından alınması istenilen tedbirlerde de yerellik söz konusudur. Bu tedbirler de Doğu Anadolu da terör estiren isyancı Ermenilerin uygun görülen mıntıkalara sevkleri ile ilgilidir. Bu da 2 Mayıs 1915 tarihinde bile Osmanlı Devleti nin genel bir tehcir uygulamasını düşünmediğinin en bariz örneklerindendir. Oysa Ruslar Nisan 1915 de kendi sınırları içinde bulunan Müslüman ahalisini savaş yaptıkları cephelere sürerek bunların önemli ölçüde nüfus kaybına uğramalarına zemin hazırlamıştır. 

DİPNOTTUR;

(101 -Recep Karacakaya, Ermeni Tehciri, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu    Özel Sayısı, Ocak- Şubat 2001, Sayı: 37, s. 384. 
 102 -Enver Paşa 2 Mayıs 1915 tarihinde İçişleri Bakanı Talat Paşa ya gönderdiği gizli bir telgrafta Van ve civarında ayaklanan Ermenilerin o bölgeden uzaklaştırılarak isyancıların elinden o bölgenin kurtarılması gerektiğini, Rusların bu tür bir uygulama içinde bulunduğunu, isyancı Ermenilerin Rusya hududuna sürülmesi veya Anadolu nun çeşitli yörelerine bu Ermenilerin dağıtılması seçeneklerinden birisi hakkında hükümetin bir karar vermesi gerektiğini ifade etmiştir.  Georges de Malville, La Tragédie Armènienne de 1915, Paris 1988, s. 51, 52.)


     Osmanlı Devleti, isyancı Ermenileri kendi savaş cephelerine asla sürmemiştir. Osmanlı Devleti isyancı Ermenileri, savaştan uzak güvenli bölgelerine sevk ederek hayatlarını koruma niyetinde olduğunu göstermiştir. İsyancı Ermenilerin tedhiş hareketlerini yaygınlaştırmaları üzerine Geçici Tehcir Kanunu nu çıkarmak mecburiyetinde kaldığını göstermektedir. Osmanlı Devleti, sevkıyat esnasında almış olduğu tedbirlerle de sözde soykırım dan ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. İçişleri Bakanlığı 23 Mayıs 1915 de Erzurum, Van ve Bitlis valilerine gönderdiği telgraflarda Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin sağlanması, güzergah boyunca ve konaklamaları sırasında bütün ihtiyaçlarının valiliklerce karşılanması gerektiğini belirtmiştir 103.

  En üst düzeyde yapılan sevkıyattan önceki uyarılar, gerek sevkıyat esnasında sevke tâbi tutulan Ermenilerin hangi niteliklerde oldukları, tehcir edilenlerin iskân bölgelerine sıkıntı çekmeden gitmeleri konusunda alınan tedbirler, tehcir edilenlerin iâşelerinin muhacirin ödeneğinden karşılanması, bunlara daha önceki malları oranında emlâk ve toprak verilmesi, ihtiyacı olanlara ev yapımında yardımcı olunması, çiftçi ve zanaatkârlara tohumluk ve aletler verilmesi, memleketlerinde kalan mallarının değerlerinin komisyonlar tarafından tespit edilerek, sonradan kendilerine verilmek üzere emanet olarak mal sandıklarına gönderilmesi, v.b. hususlarda Osmanlı Devleti nin net yaklaşımı durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Sevkıyat esnasında ve sonrasında Ermenilere nasıl muamele yapılması gerektiği ile ilgili Başkomutanlık, İçişleri Bakanlığı nın çeşitli vesilelerle gönderdikleri emir ve talimatlar, kötü muamele duyumları üzerine kurulan inceleme komisyonlarının çalışmaları sonucunda açığa alınan ve cezalandırılan devlet görevlileriyle jandarma ve polis memurlarının haklarında yapılan işlem ve bunlara verilen cezalar, geri dönen Ermenilere yapılan muameleler, bunların mallarının geri verilmesi 104 v.b. hususlardaki Osmanlı Devleti nin uygulamaları, bir soykırım Olmadığının en açık Delileridir. 

  Savaş ortamında Osmanlı Devleti nin kendi güvenliği ve isyancı olmayan diğer vatandaşlarına karşı yapılan bir tedhiş hareketi sonucunda gerçekleştirmek 
mecburiyetinde kaldığı bir uygulamadır. 
    Osmanlı Devleti nin gerçekleştirdiği bu sevk ve iskân uygulaması tamamen savunma amaçlı bir uygulama olup, o dönemin imkânları dahilinde savaş ortamında mümkün olan en az kayıpla gerçekleştirilen bir sevkıyat ve iskân dır. 

DİPNOTTUR;

( 103 -BOA. DH. ŞFR, 53/93; Gürün, Ermeni Dosyası, s. 218. 
  104 -BOA.DH. ŞFR, 96/117. )


http://docplayer.biz.tr/2970854-Osmanli-imparatorlugu-nun-tehcir-karari-almasi-ve-uygulamasi-the-decicion-and-application-of-resettled-in-ottoman-empire.html#show_full_text

http://docplayer.biz.tr/2970854-Osmanli-imparatorlugu-nun-tehcir-karari-almasi-ve-uygulamasi-the-decicion-and-application-of-resettled-in-ottoman-empire.html#show_full_text

Sosyal Bilimler Dergisi 
Ahmet ALTINTAŞ.


***

OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 2







OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 2



b. Tehcirin Uygulanması 

     Osmanlı Devleti, Ermenilerin yaptıkları mezalimle uğraşırken çok zor bir durumda kalmıştı. Van daki isyan bütün şiddetiyle sürerken başka 
bölgelere de sirâyet etme temâyülü göstermişti. Türk Ordusu bir yandan Doğu cephesinde öbür yandan Çanakkale cephesinde son derece önemli savaşlar verme mecburiyetinde kaldığı için Van bölgesindeki bu katliamlar karşısında yeterince etkili tedbirler almada gecikiyordu. Başkomutan vekili Enver Paşa, bu çaresizlik karşısında bölge halkının can ve mal güvenliğinin bir an önce sağlanması amacıyla 2 Mayıs 1915 tarihinde Dahiliye Nazırı Talat Paşa ya aşağıdaki talimatı göndermek durumunda kalmıştır. 

DİPNOTTUR;
( 26 - Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 7. 
  27 - BOA. DH. ŞFR, 52/188. )



        Van gölü etrafında ve Van valiliğince bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır haldedirler. Toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesindeyim. 

III. Ordu Komutanlığı nın verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan 1915 tarihinde kendi sınırları içindeki Müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. 

Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda bahsettiğim amacı sağlamak için ya bu Ermenileri aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek veyahut bu Ermeni ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanının seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir mahsuru yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine dışarıdan gelen Müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim 28. 

Enver Paşa nın İç İşleri Bakanı Talat Paşa ya gönderdiği bu talimat, bir noktada Osmanlı Devleti nin o dönemde konuya yaklaşım tarzını da ortaya koymaktadır. 
Bu talimatta Ermenilerin tehcir edilme nedenleri söz konusu edilmekte bunların en önemli sebepleri arasında toplu halde isyana hazır olmaları 29, bir kısmının isyanı sürdürmeleri nedeniyle dağıtılmalarının mecburi bir hal aldığı ifâde edilmektedir. 

    Aynı zamanda Rusya sınırları içinde bulunan Müslümanların sefil ve perişan bir halde adeta bir sürü gibi Osmanlı sınırlarından içeriye sürüldüklerini, buna bir karşılık vermek hem de isyanı bastırmak ve isyana hazır halde bekleyen Ermenilerin yaptıkları mezalime son vermek gayeleriyle Ermenilerin ya Rus sınırlarına kadar tehcir edilmeleri veya Anadolu nun çeşitli yerlerinde zorunlu olarak iskâna tabi tutulmalarının gerekli olduğu, mümkünse isyancı Ermenilerin Osmanlı sınırları dışına sürgün edilmelerinin daha uygun olacağı değerlendirmesi yapılmaktadır. Enver Paşa nın bu talimatından ayrıca tehcirin o dönemde sadece Van ve civarıyla sınırlı tutulmasının düşünüldüğü de anlaşılmaktadır. Nitekim ilk evredeki uygulamalar bu minval üzerine yapılmıştır. İçişleri Bakanı Talat Paşa, Enver Paşa nın talimatı üzerine tehcir uygulamasının bütün sorumluluğunu üzerine alarak icraatı başlatmıştır. 

9 Mayıs 1915 tarihinde Talat Paşa önce Van, Bitlis ve Erzurum bölgelerinde bulunan isyancı Ermenilerin savaş alanı dışına çıkarılmalarını, söz konusu vilayetlerin valilerinden talep ederek III. ve IV. Ordu Komutanlarıyla işbirliği içinde konunun çözümlenmesini, Erzurum un güneyi ile Van ve Bitlis te yaşayan Ermenilerin, ikâmet mahallerinden çıkarılıp savaş bölgesinin dışında bulunan güney bölgelerine sevk edilmelerini istemiştir 30. 

DİPNOTTUR ;
( 28 -BOA. DH. ŞFR, 52/282. 
  29 -Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara 1983, s. 201, 202. 
  30 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8; Hikmet Özdemir- Yusuf Halaçoğlu, a. g. e., s. 63. )


          Osmanlı Ordusu Başkomutanlığı durumun daha da önem kazanması üzerine 26 Mayıs 1915 te İçişleri Bakanlığı na yeni bir talimat daha göndermek durumunda kalmıştır. Bu talimatta Ermenilerin Doğu Anadolu Vilayetleri ile Zeytun gibi yoğun olarak meskun bulunduğu yerlerden Diyarbakır Vilayeti güneyine, Fırat Nehri vadisine, Urfa, Süleymaniye ve yakınlarına sevk edilmeleri sözlü olarak ifâde edilerek yeni sevkler sonucunda Ermenilerin tekrar bir araya gelip yeni komiteler oluşturmamalarına özellikle dikkat edilmesi istenmiştir. Ayrıca bu talimatta Ermeni nüfusun sevk edildikleri bölgelerdeki Müslüman sayısının % 10 u oranını geçmemeleri gerektiği, sevk edilen Ermenilerin gönderildikleri mahallerde kuracakları köylerin 50 haneden fazla olmamaları, Ermeni muhacirlerin seyahat ve nakliye suretiyle dahi yakın yerlere ev 
ikame etmemeleri, bunların ev değiştirmelerinin önlenmesi konusunda azami dikkat sarf edilmesi istenmiştir 31. 

Bu talimatlar da dikkate alınarak konunun İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından dikkatle takip edildiği göz önünde bulundurularak 27 Mayıs 1915 tarihinde Talat Paşa nın Sadarete önerisi ile hazırlanan yasa Vakt-i seferde icraat-ı hükümete karşı gelenler için cihet-i askerîyece ittihaz olunacak tedâbir hakkında kanun-ı muvakkat çıkarılarak yürürlüğe konulmuştur 32. 

Geçici yasa özel şartlar için hazırlanmış ve hemen yürürlüğü konulmuştur. Burada Osmanlı Devleti nin çok acele kararlar aldığını görüyoruz çünkü durum gerçekten çok kritikti. Başlangıçta Van ve yöresi için başlatılan tehcir uygulaması, İzmit, Bursa, Kayseri gibi yerlerde uygulanmamıştı. İtilâf Devletleri filosunun Çanakkale ye taarruzları, Karadeniz de Ereğli nin Rus donanması tarafından bombardımanı esnasında İstanbul a çok yakın olan bazı vilayetlerde pek kalabalık olan yöre Ermenilerinin eylem hazırlıklarında bulunması vaziyeti değiştirmiştir. Adapazarı ve Kayseri de bulunup eylemlerde kullanılmak üzere hazırlanmış çok sayıda patlayıcının ortaya çıkarılması 33, komite teşkilatlarının çok sistemli olarak yapılandıklarının anlaşılması, kararın kapsamının yaygınlaştırılmasında etkili olmuştur 34. 

Bu bölgelerin dışında yaşayan Ermenilerin de Osmanlı devletine karşı giriştikleri isyanlar neticesinde duyulan ihtiyaç üzerine tehcir yaygınlaştırılmış, Protestan ve Katolik Ermeniler bu tehcirden muaf tutulmuştur 35. 

DİPNOTTUR;
(31 -Saray, a. g. e., s. 57. 
 32 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Gürün, a. g. e., s. 214; Saray, a. g. e., s. 57. Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8. 
 33 -Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, sayı: 85, Belge: 1998. 
 34 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s.315, 316. 
 35 -BOA. DH. ŞFR, 54-A/252; BOA. DH. ŞFR, 55/20; Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Özdemir- Halaçoğlu, a. g. e.,s. 64.)


      Bu hassasiyetleri de göz önünde bulunduran Talat Paşa nın Sadarete verdiği bir tezkeresi ile 27 Mayıs 1915 tarihinde hazırlanan Tehcir Yasası dört ana maddeden meydana gelmiştir. 

a. Sefer vakti ordu, kolordu, fırka, kumandan veya vekilleri, mevki kumandanları, hükümetin emirlerine, asayiş ve memleket müdafaasına müteallik icraata muhâlefet ve mukâvemet görürlerse, hemen en şiddetli bir şekilde tedîbat yapmaya, tecâvüz ve mukâvemeti esasından imhaya mezun ve mecburdurlar. 

b. Aynı makamlar askerlik gereği veya casusluk veya ihanetini hissettikleri kasaba ahalisini tek tek veya toplu olarak diğer mahalleye sevk ve iskân ettirebilirler. 

c. Bu kanun yayınlandığında yürürlüğe girer. 

d. Bu kanunun uygulanmasından Başkumandanlık Vekili ile Harbiye Nazırı sorumludur 36. 

   Bu geçici kanunla, asayişi bozan, silahlı saldırılar yapan ya da yapma ihtimali bulunan isyancıların, casusların ve vatana ihanet edenlerin, etmeleri muhtemel olanların yerleşim birimlerinden toplu olarak veya tek tek yukarıda adı geçen mahallere sevkleri konusundaki yetkiler askerî makamlara verilmiş oluyordu. 
   Bakanlar Kurulu, 30 Mayıs 1915 tarihli kararı ile İçişleri Bakanlığı nın teklifi ile uygulamaya konulan bu kanunu onaylayarak kanunun öngördüğü alanlardaki işlemlerin daha iyi ve ölçülü yapılmasını istemiştir. Konunun hızlandırılıp kolaylaştırılmasını sağlamak için 10 Haziran 1915 tarihinde yeni bir talimat daha yayınlanmış,Tehcir konusundaki var olan eksiklikler giderilmeye çalışılmıştır. 

   Bu yönetmelikle de 37, tehcire tabi tutulan Ermenilerin mallarının değerlerinin tespit edilip muhafaza altına alınması, boşaltılan köylerin isimleri, buralardaki 
Ermenilere ait malların kayıt altına alınması hedeflenmiştir 38. 
  Bu malların defter halinde kayıtlarının tutulması, kayıt yapılan defterlerin bir nüshasının mahalli kiliselerde, birisinin mahalli idarecilerde, diğerinin de yeni kurulan Emvâl-i Metrûke Komisyonu nda muhafaza altına alınması ön görülmüştür. 
  Mevcut taşınır malların arasında bozulabilir olanlarının bir heyet tarafından açık artırma ile satılarak gelirlerinin sahibi adına, sahibi belirlenemez ise eşyanın bulunduğu köy ve kasaba adına emanet olarak mal sandıklarına teslim edilmesi uygun görülmüştür. 
  Kiliselerde mevcut eşya v.b unsurların bir tutanakla kayıt altına alınması istenmiştir. 

DİPNOTTUR ;
(36 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Saray, a. g. e., s. 57. 
 37 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s.132, 133, 139, 142. 
 38 -Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 81, Belge: 1832; Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85 Belge: 1999. Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85 Belge: 2024.)


    Tahliyesi gerçekleştirilen  köylere  göçmenler  yerleştirilebilecek  ve  mevcut evler  ve  arazi,  her  ailenin ihtiyaç   ve   tarım   imkanı   dikkate   alınarak   geçici  belgelerle   muhacirlere dağıtılacaktır.  Muhacirlerin  iskânından  sonra arta  kalan  köylere  o  yöredeki göçer  aşiretler  iskân  edilecek  ve  bunların muhacirlerle  aynı işlemlere  tabi olmaları  öngörülmüştür. Şehir  ve kasabalarda boşaltılan  evlere  tercihen şehirli  ve  kasabalı  göçmenlerin  yerleştirilmeleri, önceki  mali  durumlarının bu    yerleştirmelerde    dikkate    alınması istenmiştir 39.    

    Emval-i Metruke Komisyonu bulunmayan mahallerde ise bu işlemlerin   yerel   yöneticiler tarafından  yapılması,  yukarıda  söz  konusu edilen  işlerin yapılmasın dan ve Ermenilerin geri dönecekleri tarihe kadar olan geçen sürede   yapılan işlemlerden, mal tespitlerinden, Emval-i  Metruke  Komisyonu’nun  
işlem ve kararlarından, açık  artırmalardan  v.b  konulardan  yerel  yöneticilerin birinci derecede sorumlu oldukları da ayrıca yönetmelikte beyan edilmiştir 40.  



c. Tehcir Kanunu’nun  Uygulanmasında  Göz Önünde Bulundurulan Şartlar  


     Ermenilerin tamamı yukarıda ifâde edildiği vecihle  sevk edilmemişlerdir. Sevk kararı daha çok Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu savaşta   cephe   gerisinde  güvenliğini tehdit eden bölgelerde top yekün uygulanmak durumunda kalınmıştır. Bu sevkıyatlarda o yörede ikamet eden Ermenilerin   tamamı ile isyan edip etmedikleri temel hareket noktası olmuştur.   
Ermenilerin tamamının isyan etmediği mıntıkalarda yaşayan Ermeniler, bu sevke tabi tutulmamışlardır. 

27 Mayıs 1915 tarihli bir belgede Diyarbakır, Harput ve Sivas   bölgesindeki Ermenilerin   ihracına   lüzum görülmediği bildirilmiştir 41.  
Sevkıyatın başlangıçında Urfa’nın bazı yöreleri ve Birecik, Erzurum, Aydın,   Trabzon, Edirne, Samsun, Çanakkale, Adapazarı, Halep, Bolu, Kastamonu, Tekirdağ, Konya ve  Karahisar-ı  Sahip  yerleşim  birimlerinde yaşayan Ermeniler buna  örnektir. Ancak daha  sonra  isyanların  bu  bölgelere de  sirayet  etmesi veya  etme ihtimali  göstermesi nedeniyle  bu  bölgelerde yaşayan  Ermeniler de sevkıyata tabi  tutulmuşlardır. Osmanlı vatandaşlarına katliam uygulayanlar, asker kaçakları, bu tür eylemlere katılmış olan kişilerin  ailelerine  sevkıyat  işlemi yapılmak mecburiyetinde kalınmıştır. Bu tür eylemler içinde    bulunmayan Ermeniler bu sevkıyata maruz kalmamışlar dır 42.  
    Zararsız ve isyancı olmayan Ermenilerin sevkıyat dışı tutulmalarının yanında tüccar ve esnaf olanve komiteci  Ermenilerle  bağlantısı  olmayanlar da sevkıyata tabi olmamışlardır 43. 

DİPNOTTUR;
( 39 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s.140-141.
  40 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8, 9.  
  41 -BOA. DH. ŞFR, 53/295. 
  42 -BOA. DH. ŞFR, 52/249; BOA . DH. ŞFR, 52/255; BOA. DH. ŞFR, 52/266. 
  43 -BOA. DH. ŞFR, 53/295; BOA. DH. ŞFR, 55/21;  )

      Ermeni sevkıyatından mebuslar ve aile efradı, aileleri de dahil olmak şartıyla 44, öğretmenler, yine aileleriyle birlikte 45, asker ve subaylar da keza aileleriyle beraber 46, başlarında erkekleri olmayan Ermeni aileleri, hasta ve âmâ Ermeniler aileleriyle birlikte 47, Protestan ve Katolik Ermeniler 48, sahipsiz ve kimsesiz Ermeni çocukları 49, 

    Duyûn-ı Umûmiye ( Osmanlının borçlarının, tütün, üzüm vb. mallarla ödenmesi için avrupa devletlerinin kurduğu oluşum.*  ) de görevli Ermeni memur ve görevlileri, İstanbul da ve taşrada Osmanlı Bankası şubelerinde, reji idaresinde ve bazı devletlerin konsolosluklarında görevli Ermeniler, demiryolların da görevli Ermeni personel de Ermeni sevkıyatından muaf tutulmuşlardır 50. İstanbul 51, Balıkesir, Urfa ve Antalya da yaşayan Ermeniler, bu bölgede Ermeni nüfusunun az olması ve herhangi bir isyan hareketinin içinde bulunmadıkları nedeniyle göçten muaf tutulanlar arasında değerlendirilmişlerdir 52. 


DİPNOTTUR;
(44 -BOA. DH. ŞFR, 55/19. 
 45 -BOA. DH. ŞFR, 55/42. 
 46 -BOA. DH. ŞFR, 55/18. 
 47 -BOA. DH. ŞFR, 56/2. 
 48 -BOA.   DH. ŞFR,   54-A   /252;   BOA.   DH. ŞFR,55/19;   Aspirations   Et   Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens..., s. 316. 
 49 -BOA. DH. ŞFR, 55/43; BOA. DH. ŞFR, 54/163. 
 50 -BOA. DH. ŞFR, 55/48. 
 51 -İstanbul’da ikâmet eden 77.735  Ermeni’den isyan haraketlerine destek vermekten sanık 235 kişi tutuklanmıştır. Geriye kalan Ermeniler, önceden olduğu gibi yaşamlarını sürdürmüşler dir. Bu  da  Osmanlı  Devleti’nin  Ermenilere  karşı  iyi  niyet  göstergelerinden  birisidir.  Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens...,  s. 322, 323. 
52 -BOA. DH. ŞFR, 55/59. 
53 -BOA. DH. ŞFR, 57 )

        Kastamonu Ermenileri de göçten muaf tutulmuşlar sadece evlerinde silah bulunduran Ermeniler hakkında gerekli olan yasal işlemlerin yapılması ve silahların cins ve miktarlarıyla ilgili bir defterin tutularak ilgili birimlere bildirilmesi uygun görülmüştür 53. 

Ermenilerin sevkleri esnasında gözetilmesi gereken gaye ve esaslar İçişleri Bakanı Talat Paşa tarafından 29 Ağustos 1915 tarihli bir talimatla; Hüdâvendigâr (Bursa ), Ankara, Konya, İzmit, Adana, Maraş, Halep, Zor, Sivas, Kütahya, Karesi (Balıkesir), Niğde, Mamüratülaziz (Elazığ), Diyarbakır, Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar), Erzurum, Kayseri vilayet ve mutasarrıflıklarına bir kez daha bildirilmiştir. 

Talat Paşa bu talimatında da sevkıyatın gayesinin Ermenilerin bulundukları mahallerde hükümet aleyhine faaliyetlerine son vermek olduğunu, Ermenilerin sevk edilerek bir Ermenistan hükümeti kurmak konusundaki millî düşüncelerinin böylece bertaraf edileceğini, amacın Ermenilerin imhası olmadığı için sevkıyat esnasında kafilelerin hayat güvencelerinin sağlanması gerektiğini, muhacirler için ayrılan ödenekten sevke tabi tutulan Ermenilerin her türlü zaruri ihtiyaçları nın karşılanmasını, sevklerine ihtiyaç duyulan Ermenilerin dışında kalanlarının yaşamlarını sürdürdükleri mahallerden çıkarılmalarına gerek olmadığını, daha önceki talimatta da ifâde edildiği gibi asker aileleri, ihtiyaç duyulan sanatkar, Protestan ve Katolik Ermenilerin sevk edilmemesi gerektiği ifâde edilmiştir 54. 



d. Tehcir Sırasında İhmali Görülen Görevlilerin Cezalandırılması. 


  Talat Paşa ilgili talimatla Ermeni sevk kafilelerine taarruz, gasp, ırza tecavüz edenlerin bu eylemlere ön ayak olanların ve bunlara her türlü yardımı yapanların, bu tür işlem yapan memur ve jandarmaların haklarında gecikmeksizin kanuni işlem yapılmasını ve en şiddetli cezaların kanunlar çerçevesinde verilmesini, bunların görevlerinden hemen uzaklaştırılmalarını ve derhal Divan-ı Harbe verilmeleri gerektiğini bildirmiştir 55. Ayrıca göç ettirilen Ermenilerin malları, geride bıraktıkları taşınır ve taşınmaz bütün emtiaların değerlerinin mahalli idareler tarafından tespit edilmesi bu malların değerlerinin hükümet tarafından sahiplerine ödeneceği İçişleri Bakanlığı tarafından 9 Haziran tarihli bir yazı ile ilgililere tebliğ edilmiştir 56. 

  Talat Paşa tarafından müteaddit defalar yayınlanan Ermeni sevkıyatında uyulması mecburi olan kurallara zaman zaman uyulmadığı görülmüş ve bu kanun dışı uygulamalar yine talimatlarda da açıklandığı üzere gerekli takibata başlanmıştır. 

   Ermenilerin sevkleri esnasında karşılaştıkları çeşitli zorluk ve kötü muameleleri araştırmak üzere inceleme komisyonları kurulmuştur. 
Araştırma ve soruşturma komisyonlarına verilen talimatlarla resmi görevliler içinde görevini kötüye kullanan jandarma, polis ve bunların üstü olan amirlerin hakkında yapılan tahkikat sonucunda suçlarının sabit olması durumunda Divan-ı Harbe sevk edilmeleri istenmiştir. 

  Divan-ı Harbe sevk edilen söz konusu görevlilere ait isim listesinin bir nüshasının da İçişleri Bakanlığı na gönderilmesi emredilmiştir. 

Yörelerinde bu türden uygunsuz muamele ve kötü fiiller işleyen vali ve mutasarrıflar hakkında yapılan soruşturmaların da İçişleri Bakanlığı na bildirilerek buradan gelecek talimatlar doğrultusunda gerekli kanuni işlemin yapılması öngörülmüştür. 

    İçişleri Bakanlığı nın ilgili birimlere verdiği talimatlar doğrultusunda uygulamalar yaptığı arşiv belgelerinden de anlaşılmaktadır. 


DİPNOTTUR;

( 54 - Kayseri Merkez ve mülhâkatta zükûr ve inâs kırk altı bin dört yüz altmış üç Ermeni ve bin beşyüz on yedi Katolik ve bin dokuz yüz elli yedi Protestan ki ceman kırk dokuz bin dokuz yüz kırk yedi nüfûs Ermeni mukayyed olup bunlardan kırk dört bin iki yüz yetmiş biri Haleb ve Suriye ve Musul vilâyetlerine sevk edilmiş dâhil-i livâda kalan dört bin dokuz yüz on bir neferi asker ailesi ve cüzi miktarı Protestan ve Katolik bakâyâsı olmakla dahi yüzde beş nispetinde köylere tevzî kılınmakta olduğu.. BOA. DH. EUM, 2. Şb. 68/75;  Niğde dahilinde Katolik ve Protestan ve Ermeni olmak üzere iki yüz yirmi bir nüfus kaldığı Mutasarrıf Nâzım Bey tarafından bildirilmiştir. BOA. DH. EUM, 2. Şb. 68/69. Ermeni Katolik misyonerleri ile Sörler de sevk edilmemiştir. BOA. DH. ŞFR, 54/55, 
 55 -BOA. DH. ŞFR, 55/292. 
 56 -BOA. DH. ŞFR, 53/303. )


           Aziziye Kaymakamı Hamid ile Tenos Kaymakamı Cemil Bey hakkında Ermeni sevkıyatında yeterince hassas ve sevkıyatta uyulması gereken kurallara uymadıkları gerekçesiyle tahkikat açılmış yapılan inceleme ve soruşturmalar sonucunda suçları sabit görülerek bunların şiddetle cezalandırılmaları, görevlerinden uzaklaştırılmaları ve soruşturma evraklarının tahkik heyetleri tarafından divan-ı harbe gönderilmesi İçişleri Bakanlığı tarafından istenmiştir 57. Konya Askerî Valisi Azmi Bey kötü muameleden, Jandarma Onbaşıları Sadık ve Aslan Ermenilerden rüşvet almakdan, Binbaşı Mehmet Ermenilere kötü muamele den, Artin Velet Halep Ermenilerinin tehcirinden, Armikyan Ermeni tehciri esnasında mücevherat çalma suçlarını işlediklerinden ötürü cezalandırılmış lardır 58. Ceza alanlar arasında Ermenilerin de olması dikkat çekicidir. 

Yaklaşık bir yıl süren tehcir esnasında 1397 kişi yapılan soruşturmalar sonucunda suçlu bulunmuştur. Sivas ta 648, Elazığ da 223, Urfa da 189, Diyarbakır da 170, Kayseri de de 69 kişi ihmal, görevi kötüye kullanma v.b. nedenlerden cezalandırılmışlardır 59. Ermenilerin sevkıyat esnasında güçlüklerle karşılaşmamaları için her türlü planlama yapılmıştır. Nitekim sevk edilecek Ermenilerin hangi yerleşim birimlerinden nerelere sevk edilecekleri de İçişleri Bakanlığı tarafından ilgili birimlere bildirilmiştir. 

   18 Mayıs 1915 tarihinde Erzurum dan çıkarılan Ermenilerin Urfa ve Musul un güneyi, Zor sancağına gönderilmeleri gerektiği ifade edilmiştir. 

   Erzurum Vilayetine 60, Van Vilayeti nden çıkarılan Ermenilerin iskân edilmeleri münasip görülmüştür. Musul Vilayeti ile Zor ve Urfa sancaklarında tayin edilen mıntıkalara 61, Adana Vilayeti, Halep ve Maraş bölgesinden çıkarılan Ermenilerin de Suriye nin doğusu ile Halep vilayetinin doğu ve güney doğusuna yerleştirilme  leri uygun görülmüştür. Başlangıçtaki bu planlama daha sonraki dönemlerde Ermeni tedhiş hareketlerinin artması ve yayılması üzerine biraz daha genişletilip detaylandırılmıştır. 

   5 Temmuz 1915 tarihinde Ermenileri yerleştirmek amacıyla ayrılmış olan yerlerin genişletilmesi, Kerkük Sancağı nın İran sınırına seksen kilometre mesafede bulunan yerleşim bölgeleriyle Musul un güneyi ve batısı olarak yeniden düzenlenmiştir.

DİPNOTTUR;

(57 -BOA. DH. ŞFR, 57/116; BOA. DH. ŞFR, 57/105. 
 58 -Cemalettin Taşkıran, Türk-Ermeni İlişkileri, Tehcir Olayı ve Sözde  Soykırım, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, Ocak-Şubat 2001,  Sayı: 37, s. 369. 
 59 -Gürün, a. g. e., s. 221; Göyünç, a. g. e., s. 301 
 60 -BOA. DH. ŞFR, 53/48. 
 61 -BOA. DH. ŞFR, 53/93; BOA. DH. ŞFR, 54/83.)

3.CÜ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR..



**