5 Aralık 2020 Cumartesi

Alman Belgelerinde Ermeni Meselesi., BÖLÜM 1

Alman Belgelerinde Ermeni Meselesi., BÖLÜM 1


Kıvanç Galip Över,Alman Belgelerinde, Ermeni Meselesi,ABD, İngiltere, Almanya, Ermeni tezlerini neden tanımıyor,1915 Soykırım Yalanı,

1915 
Soykırım Yalanı,
Kaknüs Yayınları 
1. Baskı 2007 


 
Kıvanç Galip Över. Kimdir:
Kıvanç Galip Över, Ankara'da 1970 yılında doğdu AÜ İletişim Fakültesi mezunu. 1988'den bu yana gazetecilik yapıyor. UBA, Sabah, THA, Nokta, Akşam, Türkiye ve Turkish Daily News gazetelerinde çalıştı. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Basın Müşavirliği'ne bağlı Bilgi Üretim ve Yayın Şubesi'nde ve Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde görev aldı. 
    Bu kurumda Türkiye-AB Katılım Müzakereleri Masası Başkanlığı yaptı. TRT l Radyosu'nda iki yıl Gündem programında haftalık değerlendirmeler yaptı. Türk-Ermeni basın Diyalogu'nda ve Türk-Azeri-Ermeni Üçlü Basın İnisiyatifi’nde aktif rol üstlendi. 
İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Över, dış politika konuları ile ilgili çalışmalarını sürdürüyor. 
    Över halen TDI Televizyonu Türkiye Temsilciliği ve Diplomatik Gözlem internet gazetesinin genel yayın yönetmenliği ve Günboyu Gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Diplomasi Muhabirleri Derneği ve Basın Konseyi üyesi olan Över'in daha önce yayınlanmış, lrak hakkında "Ölüm Kokusu" ve AB hakkında 
"Avrupa'nın Kodları" adlarında, iki kitabı mevcuttur. 

 ARKA KAPAK.,

1915 döneminde Osmanlı İmparatorluğu Alman İmparatorluğu ile müttefikti. İki devlet 
arasındaki ilişkiler tarihinin en yoğun dönemini yaşıyordu. Buna karşılık Alman İmparatorluğu can çekişen Osmanlı’dan çok daha farklı ve büyük hedeflere sahipti. 
Alman İmparatorluğu’nun diplomatları, casusları, rahipleri, öğretmenleri ve daha bir çok resmi ve gayrı resmi görevlisi, bugün hala yorumlanmasında güçlük çekilen o yıllarda Anadolu’da oldukça faaldi. Gördüklerini, duyduklarını ve hissettiklerini, bazen objektif bir şekilde bazen de duygusal bir bakış açısı ile diplomatik temsilcilikleri üzerinden Berlin'e rapor ediyorlardı. 

Bugüne kadar Ermeni iddiaları konusunda ve o dönemde Anadolu’da ne yaşandığı 
hususunda dünyanın birçok arşivi incelendi. Fakat Alman arşiv belgeleri üzerinde nedense pek durulmadı. Belki Alman belgelerinin, o dönemdeki ittifak ilişkilerinden dolayı çok da güvenilir olmadığı iddiasında bulunulabilir. Fakat söz konusu arşiv belgelerinin büyük bir bölümünün Berlin’in İstanbul hakkındaki “gerçek” bakış açısını ortaya koyduğu, özellikle de “Ermeniler” konusunda çok önemli detayları içerdiği muhakkak. 

Bu kitap ortaya peşin bir hüküm koyarak sizi bir yola teşvik etmeyi amaçlamıyor. Sadece karşılıklı katliamların yaşandığı o dönemde olanları Alman makamlarının belgeleri ile ve yazarın görüşleri ile sunarak Almanya’nın aynı dönemde Osmanlı ile müttefik olmayı nasıl değerlendirdiğini gözler önüne seriyor. 

SOYKIRIM TARİFİ.,

Uluslararası Ceza Mahkemesinin Roma statüsüne göre soykırım tanımı 6. Madde'de yapılıyor. 

Bu maddeye göre soykırım, bir milletin, etnik, dini bir grubun veya bir ırkın, tamamını veya bir bölümünü yok etmek, amaçlı yapılan aşağıdaki davranışlar şöyle tarif ediliyor: 

(a) Grup üyelerini öldürmek 
(b) Grup üyelerine ciddi fiziki veya zihinsel zarar vermek 
(c) Grup üyelerinin yaşam şartlarına, grubu fiziksel olarak yok etme amaçlı zarar vermek 
(d) Gruptaki doğumları kasıtlı olarak engellemek 
(e) Grubun çocuklarını zorla başka bir gruba transfer etmek. 
 
SORULAR.,

Soykırım olduğu iddia edilen dönemde Osmanlı ordusu salgın hastalıklara 400.000 asker ve Anadolu’daki sivil Türkler 800.000 kayıp verirken, Ermenilerin bütün kayıplarının saldırılardan meydana gelmesi mümkün mü? Acaba Ermeniler tifüs başta olmak üzere bütün salgın hastalıklara karşı bir aşı mı geliştirdi? 

Alman, İngiliz, Fransız, Amerikan ve Rus arşivlerinde yer alan 50.000'in üzerinde ilgili belge "soykırım olmadığını" gösterirken, neden Ermeni arşivleri açılmıyor? Acaba oradaki hangi belgelerin görülmesi Ermenistan'ı korkutuyor? 

Şayet sürgüne gönderilen bütün Ermeniler katledildiyse, geri dönen 644.900 Ermeni nereden çıktı? 
Osmanlı belgelerine göre sürgün sırasında 6.500-8.500 Ermeni eşkıya saldırısı sonucu, 60.000 Ermeni Anadolu'da hastalık sonucu ve 20.000 Ermeni yolculuklardan dolayı öldü. Ermeniler bugüne kadar neden bir defa bile kayıplar konusunda bir belge yayınlamadılar? 

Ermeni iddialarını kapsayan döneme ilişkin elinde muazzam sayıda belge bulunan ABD, İngiltere ve Almanya Ermeni tezlerini neden tanımıyor? 
 
ERMENİ PATRİK. '' ALMANLAR FRANSIZ HAYRANI ERMENİLERE TAKİBATI DESTEKLİYOR ''

Ele alacağımız ilk belge 29 Aralık 1914 tarihli bir telgraf. İstanbul büyükelçisi Wangenheim, Alman Şansölyesi Bethmann Hollweg'e yazmış. 

“Patrik, binlerce Ermeni’nin her yılın bahar aylarında çalışmak için Rusya'ya gittiğini ve sonbaharda da biriktirdikleri kazançlarla yurtları olan Türk vatanına geri döndüklerini, muhtemelen bu sırada da yabancı bir ülkede nasıl karşılandıklarına ilişkin deneyimlerini karşılaştırdıklarını, ancak Rus egemenliğine girmeleri durumunda kendilerini nasıl bir geleceğin beklediği konusunda ise kesin fikirlerinin olmadığını belirtti.” 

Madem Osmanlı Devleti Ermenilere yönelik bir soykırım harekatı başlatacak, neden eli silah tutan 20-45 yaş arasındaki Ermeni erkeklerini silah altına aldı? Neden askeri eğitim verdi? 

Bu çok garip. Çünkü bir soykırım planı olsa, Ermenilere askerlik öğretmek ve silah vermek, dahası ulaştırma gibi stratejik açıdan kritik sahalarda yine Ermenileri kullanmak, hem her cephede bozgun hem de bir iç savaş için gereken altyapının kurulması anlamına gelir. 

“Patrik, her zeki Ermeni’nin Türk egemenliğinde kalmak istediğini ve ilgili bölgelerin yabancı bir devletin egemenliği altına girmesi düşüncesini reddettiğini, ancak Doğu Anadolu'daki Ermenilere ilişkin planlanan reformlar doğrultusunda yasa önünde eşitlik, can ve mal güvenliğinin sağlanması konularının mutlaka gerekli olduğunu kaydetti”. 

Bu durumda Patriğin Alman sefire sözlerinde samimi olmayabilir. … Patrik burada diplomatik bir hamle yapmış olabilir. Eğer değilse, o zaman zaten Ermeniler Türk egemenliğinde reform istiyor. 
Ayrıca başka bir devletin hükümranlığını arzulamıyor. Ya Ermeniler iddia edilen soykırım tehdidinin farkında değiller ya da öyle bir tehdit hiç olmadı. İddia edilen soykırım gerçek olsa ve ona sadece birkaç ay kalsa, siz olsaydınız böyle mi davranırdınız? 
 
VASİLİ PİSKOPOSU KABUL EDİYOR.

Erzurum, 5 Aralık 1914 

“Erzurum iline bağlı kırsal alanda yaşayan Ermeni halkı bazı gelişmelerden oldukça rahatsızlık duyuyor ve bu gelişmeleri yeni bir kıyımın habercisi olarak algılıyor”. 
Ermeni piskoposu da doğrudan vali ile temasa geçiyor. Eğer soykırım varsa, Ermeniler neden validen yardım istesin? 
 
DÖRTYOL DA GARİP BİR OYUN...

İskenderun, 7 Mart 1915 
Bu olayla Ermenilerin Almanlara karşı olan güvensizliklerinin ne kadar derin köklere dayandığı görülüyor. Almanların Türklerle olan dostluğu kendiliğinden Ermeniler tarafından düşmanlık olarak görülüyor. 

 ERMENİLER.. İNGİLİZ İŞGALCİLERLE TİCARET YAPIYOR.

Adana, 13 Mart 1915 

“Dörtyol halkı seferberlik sırasında ya orduya hizmet vermek, ya da "bedel" ödemek zorunda 
idi. İnsanlar parasızlık nedeniyle geçimini sağlayamadı. 

Bu nedenle insanların çoğu, neredeyse hepsi, orduya katılmak yerine askerlikten kaçtı. Askerden kaçanların bazıları uzaklara kaçtı, ancak insanların çoğu evlerinde kaldılar. 
Bu durum ve çevrede oturan Türklerin Ermenilere karşı duydukları güvensizlik hükümetin dikkatini çekti. Özelliklede Dörtyol'da yaşayanların son kıyımda kendilerini Türklere karşı koruduktan sonra. 

Türk Limanlarının İngiliz savaş gemileri tarafından vurulmasından sonra İngilizler rahat bir şekilde karaya çıkıp Dörtyol'daki Ermenilerden alışveriş yapmışlardır. … Bu ticari ilişkiye karşı çıkılmasının nedeni ise hükümetin her şeyi gözlediği ve bazı kişilerin kurduğu bu ticari ilişki nedeniyle herkesi sorumlu tutacağı nedenine dayanmaktadır. 
Ocaklı'dan Köşkeryan adlı bir başka Ermeni İngiliz savaş gemisinden karaya çıkmış. 

Köşkeryan, Türklerin kıyımı sonucu ölen eşi nedeniyle yurt dışında bulunuyormuş. 
Komşu yerleşim yerlerinde yaşayan Türkler Dörtyol'da yaşayan Ermenilerin tasfiyesi için acil talepte bulunmuş, olası başka olayları önlemek ve asker kaçaklarının yakalanması için, hükümetten yardım istemiş, yetkililer de bir gecede Ermeni erkekleri bölgeden uzaklaştırmıştır. 

Ermeni erkekler sıkı gözetim altında Halep'e gönderilmiş, burada da yol yapım işlerinde çalıştırılmıştır. Ermeniler teslimiyet içinde olmuş ve hükümete karşı direniş göstermemişlerdir. 

Kaçma girişiminde bulunan üç kişi vurularak ele geçirilmiştir. Bu üç kişinin de ateşli silah kullanmadıkları sanılıyor. 

Askeri görevliler bu süreçte herhangi bir taşkınlık ya da hata yapmadılar. Dörtyol'da kalan çoğunlukla kadın ve çocukların durumu henüz endişe duyulacak halde değil. Yoksulluk ülkenin her yerinde görülen bir olgu. 

Zaman zaman kıyımdan da söz ediliyor. Ancak Türklerin ve Almanların müttefik olmasının iyi bir rastlantı olduğu düşüncesi de paylaşılıyor. Bu iki ülkenin müttefik olmasıyla her türlü sertliğin ve haksız muamelenin kınanacağı ve bu tür davranışların olanaksız kılınacağı düşünülüyor. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder