5 Aralık 2020 Cumartesi

Alman Belgelerinde Ermeni Meselesi., BÖLÜM 3

Alman Belgelerinde Ermeni Meselesi., BÖLÜM 3


Kıvanç Galip Över,Alman Belgelerinde, Ermeni Meselesi,ABD, İngiltere, Almanya, Ermeni tezlerini neden tanımıyor,1915 Soykırım Yalanı,



ERMENİ ÇETELER KAN DÖKÜYOR..,

Pera, 8 Mayıs 1915. 


Van'dan alınan haberlere göre, buradaki çarpışmalarda kısa bir süreliğine de olsa Ermenilerin başa geçmesi bu şehirdeki Ermeni halkın yeterli silah ve patlayıcı maddeyle donandıklarına işaret ediyor. … Ermeni tarafı hemşerileri olan Pastırmaciyan adında birinin oradaki Rus çıkarlarını aşırı şekilde aradığım yalanlamıyor. 
Bu tehlikeli kışkırtıcının Van'daki Osmanlı Bankası'na düzenlenen saldırıyı da yönettiği geniş çevrelerce biliniyordu. Bu kişi Meşrutiyetin ilanıyla buraya geri dönüp milletvekili oldu, daha sonra yeniden seçilemediği için Rusya'ya gitti. 
Ermeni halkının doğu eyaletlerinde silahlı oluşları Ermeniler tarafından itiraf ediliyor. Sözde bu silahlar Kürt çeteleri ve diğer ayak takımına karşı kendilerini savunmak için kullanılıyormuş. Ancak bu silahları uzun süredir Ermeni Devrim Komitesi tarafından buralarda yığıldığı muhtemel. 

Zeytun'da halkın bir bölümü ağırlıklı olarak Konya'ya nakledildi. Aynı önlem Sivas ve Suriye'nin bazı kuzey kesimleri içinde uygulama aşamasında. Burada, başkentte birkaç gün önce halkın elinde bulunan her türlü silahı teslim etmesi istendi. Ancak duyulan yoğun kaygıya rağmen burada şimdiye kadar bir kıyım yaşanmadı. Ne Zeytun'da, ne Maraş'ta, ne Antep'te ne de Erzurum 'da bir kıyım yaşanmadı. Hükümet gelecekte de bir kıyım yapılmasını önleyecektir. 

Fedailer Rusların eğittiği Ermeni cinayet şebekeleri idi. Belki nazikçe gayri nizami birlik de denebilir, ama askeri ahlaktan uzaktılar. 
Fedailer, özünde Çarlığa karşı savaşmak için eğitilmişlerdi. 
Rusya tarafından silahlandırıldılar ve başta Kars olmak üzere Türk-Rus sınır bölgesinde görevlendirildiler. Daşnak liderlerinin eğittiği bu gruplar, bölgedeki bütün Ermeni köylerinin yönetimine el koydular. 
Yasa çıkardılar, vergi saldılar, mülteci kabul ettiler ve bölgede seçtikleri Ermenilere askeri eğitim verdiler. 

Ermeni halk Sahte Düğünlere toplanıyor ve propaganda yapılıyordu. 
Fedailer, her Ermeni köyünde 30-50 kişilik çeteler kurdular. 

Fedailerin Mazrig Aşiretini 1897'de yok ettiği düşünüldüğünde, bölgede uzun süre devam eden mezalimin çok önemli bir aktörü olduğunu kabul etmek gerekir. 
 

ANADOLU'DA ALMAN - RUS REKABETİ.,

15 Mayıs 1915, Erzurum 

Van'daki huzursuzlukların görünen nedeni, daha önceden de bahsettiğim gibi, halk arasında 
büyük itibar gören Ermeni eşrafından kişilerin, özellikle de Işhans ve zavallı Van Milletvekili Vramiyan'ın tutuklanmaları ve öldürülmeleridir. 

Başlangıçta sadece bir katliam karşısında kendini savunmak amacıyla da olsa sonraları belli ki silahlı bir isyan için birçok yerde silahlar depolanmaya başlanılmıştı. 
Ekselanslarının daha iyi bildiği üzere Türkiye’deki Ermeniler Rusya'da daima doğal 
koruyucularını görmüşlerdir ve Rusya da bu koruma hakkını daima kendi hakkı olarak saklı tutmuş ve kullanmıştır. Rus Ermenilerin emniyette olmalarının yanı sıra ekonomik durumlarının da daha iyi olması tabii ki kitleler üzerinde aynı ölçüde büyük bir çekiş gücü yaratmaktadır. 

İki yönelim belirmiştir: biri ancak Türkiye'de mümkün olan ulusal özelliklerin korunmasını ön plana çıkarırken, diğeri ekonomik çıkarları ve Ruslar ile din birliği göz önünde bulundurmaktadır. 

Almanya ve Almanlardan sadece az sayıda eğitimli Ermeni haberdardı. Eğitimli Ermeni gençliğin çoğunluğu Fransız okullarında ve daha sonraları Fransa ve Rusya'da eğitim görüyordu. Hatta savaş çıktığında halkın arasında Almanların "Hıristiyan" olup olmadıklarına dair dahi şüpheler vardı, çünkü Türklerle ittifak halindeydiler. 

Almanya'nın, Ermenilere büyük acılar yaşatmış monarşik Türkiye hükümdarlığın dostu olduğu gerçeği, Ermenilerin şüpheyle dolu olmalarına neden oluyordu. 
Ancak bu değişim özellikle buradaki Ermenilerin, yaklaşık Mart ortalarında, neredeyse patlak vermek üzere olan katliamın yalnızca buradaki konsolosluğun varlığı ve faaliyetleri sayesinde engellendiğine inanmalarından kaynaklanmaktadır. 

Buradaki Türk askerlerinin az olmasına rağmen, bir Ermeni isyanın beklene meyeceği  yönünde dir. Rus sınırlarına daha yakın bulunan Ermeni yerleşim alanları ise halkları tarafından çoktan terk edilmiş ki bunların bir kısmı, Van'da da olduğu gibi, Türklere karşı savaşmak üzere Rus hücum kıtalarına katılmıştır, bir kısmı da Erzurum'a gelmiştir. 

Osmanlı Bankası Müdürü Pastormadyan'ın Şubat'ta öldürülmesi haricinde burada başka siyasi cinayet vakası görülmemiştir. Vali Taksim Bey … Ermenilerle hesaplaşma vaktinin geldiğini savunan askeri çevrelerin aksine daha ölçülü bir tutum sergilemektedir. Hükümetin tedbirleri şimdiye dek ev aramaları ve tutuklamalarla sınırlı kalmıştır. Tutuklananların çoğu tekrar salıverildi. Bazıları ülkenin iç kısımlarına gönderilecekler. Ev aramalarından benim bildiğim kadarıyla delil teşkil edilecek bulgulara rastlanmadı. … Hükümetin bu tutumu Ermenilerin sakinleşmesine büyük katkıda bulunuyor. 

Ekselanslarının talimatı doğrultusunda Ermeniler lehine doğrudan bir müdahaleden kaçındım. 
 
TÜRKLERİN GÜN IŞIGINA ÇIKAN ŞEYTANİ SEVİNCİ..!!!

27 Mayıs 1915, Pera 

Önü sürülen iddiaların doğruluğu söz konusu dahi olsa, bizim için bu olayları kamuoyuna taşımak için hiçbir neden yok. Maraş'tan 8 Nisan günü ayrılmıştım. … O zamandan bu yana farklı kaynaklardan elde edilen verilere göre Zeytun ve çevre köylerden sürgün edilme olaylarında artış gözlenmiştir. Ayrıca Blank'ın aynı ayın 9'undaki bir telgrafına göre Maraş'tan da göndermeler başlamıştır. 

Blank'ın tasvirlerine göre, göç edenlere şimdiye dek gösterilen muamele sürecek olursa, bu kişiler eğer yolda yaşamlarını kaybetmemişlerse, sefil ve hasta bir şekilde bölgeye ulaşıyorlar ve ekonomik olarak yeniden kalkınacak durumda olmuyorlar. Sürgün edilenlerin yerine Zeytun ve çevresine Balkanlar'dan Müslüman mülteciler yerleştirilmektedir. 

Bu arada hükümetin, geniş çaplı bir Ermeni komplosunun varlığı görüşüne, nasıl ulaştığını öğrenmeye çalıştım. Sadece tek olguya rastlayabildim. … Türk tarafından da adalet uğruna failler cezalandırılmadan önce söz konusu kişilerin sadakatsiz düşünceleri ya da sadakatsiz eylemleri kanıtlanmalıdır. Ancak bu kanıtlara anlaşıldığı kadarıyla gerek duyulmamıştır. 

Diğer konularda hükümet komploya büyütme mercekleriyle bakmış olmalı. Sürgün edilenlerin ağırlıklı çoğunluğunun haksız yere acı çektiğinin kesin kanısındayım. Hayırperverlik kurumunun üyeleri hükümete karşı daima açık hareket etmişlerdir. Bunun için de şimdi cezalandırılıyorlar. 

Hükümet, anlaşılan bir ya da birkaç kişinin suçu için tüm bir halkın cezalandırılma sı gerektiğine dair Ortaçağ'a ait bir görüşte ısrarlı görünmektedir. Çünkü onların ölçütleri tüm bölgelerdeki Ermenilerin yok edilmesine dayanıyor. Varlıklı, eğitimli ya da belirli bir etkisi olan tüm Ermenilerin, geriye başsız bir sürüsünün kalması için, yok edilmesi öngörülüyordu. 

İlgili kişilerin kendilerinden öğrendiğime göre Maraş'a götürülecekleri söylenen insanlar orada kalabiliriz ve yerleşebiliriz umuduyla her şeye sessizce katlanmışlardır. Maraş'a vardıklarında bir hana tıkılmışlar ve bir gün dinlendikten sonra yeniden nakledilmişlerdir. 

Nakledilmeleri sırasında kendi gözlerimle insanların askerler tarafından kaburgalarına kısa vuruşlarla ileri kakıldıklarını gördüm ki, insanlar zaten daha fazla ilerleyemeyecekleri kadar birbirlerine yakın, neredeyse üst üste yürüyorlar dı. 
Yanlarında neredeyse hiçbir şey yoktu ve Türklerin gözlerinde herhangi bir değerleri de yoktu. Kısa süre önce hükümetin emriyle şehirdeki sokak köpeklerinin vurulması emredilmiştir. Bir çok Türk bunu günah saydıklarından köpekleri evlerine almışlardı, ama bunun yanı sıra bir insanı öldürmek günah olmak şöyle dursun, bir başarıydı. … Hıristiyanlar Türklerin gözünde köpekten bile aşağıdır. 

Maraş'tan veda için Binbaşı Said Bey bir de olayların üzerine bir koz koydular Nakli gerçekleştirecek olan askerlere karşılarında ne kadar kötü insanların olduğunun bilincinde olmaları gerektiğini söylemiştir. 

Çünkü bu insanlardan her birinin isteğinin, eğer mümkün olsa, bir Müslüman öldürmek olduğunu, direnmeye ya da kaçmaya çalışan olursa derhal vurulması gerektiğini ve son olarak da bu zavallıların kadınlarının tüm haklarını onlara, kadınlarla istediklerini yapabileceklerini söyleyerek vermiştir. 
Bugün kimlerin getirildiğini duyduğumda içim parçalandı, çünkü aralarında hükümetin isteklerini yerine getirmek için ellerinden gelen her şeyi yerine getiren kişiler vardı ve yine de sürgüne gidiyorlardı, neden acaba? Varlıklı oldukları için! 

Bu benim kesin kanaatim. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder