28 Şubat 2018 Çarşamba

TEHCİR KARARI HAKKINDA BİR ANALİZ, BÖLÜM 1

TEHCİR KARARI HAKKINDA BİR ANALİZ, 
BÖLÜM 1

Mustafa Nevruz SINACI

Tehcir Kararının aslı ve günümüz Türkçesiyle ifadesi nasıldır?

   Osmanlı Devleti Bakanlar Kurulunun Ermenilerin tehciri ile alakalı aldığı karar, düşmanla işbirliği yapma, masum halkı katletme ve isyan çıkarma gibi zararlı hareketlerde bulunan Ermenilerin Musul, Zor, Halep ve Suriye’nin bazı bölgelerine sevkleri için alınmıştır. İçişleri bakanlığının 13 Mayıs 331 tarihli ve 270 numaralı tezkiresi üzerine, Bakanlar Kurulu tarafından alınan tehcir kararı 16 B.1333 (30 Mayıs 1915) tarihlidir. Sıra numarası 163’dür.

KARAR metnine geçmeden konuyla ilişkin olarak sorulması gereken temel sorular üzerinde biraz duralım. Bana göre bu meyanda dayatılması gereken sorular ve cevaplar çok kısa ve özgün biçimde şöyle olmalıdır. Örneğin bazı sorular şöyledir;

01. Ermeniler kimdir ve asıl Ermenistan nerededir?

Örneğin: Ermenilerin Türk soyundan geldiklerine ilişkin veriler vardır. 

02. Ermeniler ile Kürtler aynı milletten yani aynı etnik kökenden mi geliyor?

Örneğin: Ermenilerin Kürt kimliğini illegalite olarak kullandıkları iddia olunur. 

03. Hz. Muhammed (SAV)’in Ermenilerle ilgili fermanı var mıdır?

Eğer var ise mutlaka bulunmalı ve kullanılmalıdır.

04. Fatih Sultan Mehmed Ermenilere ilişkin nasıl bir politika takip etti?

Öz kaynaklardan araştırılmak suretiyle aydınlatılmalıdır. 

05. İslam Hukukunda Gayr-i Müslimlere ve özellikle Ermenilere (tebaa-i sadıka’ya) verilen hak ve hürriyetler nelerdir?

Dönem itibarıyla incelenmeli ve hukuki karineler ortaya çıkartılmalıdır.

06. Osmanlı yönetim kademelerinde Gayr-i Müslimleri dışlayan bir anlayış var mı idi?  Kesinlikle yoktu. Belge ve bilgilerle ispatlanmalıdır.

07. Ermeni Meselesini hazırlayan sebepler nelerdir?

Suriye (Allavi), Yugoslavya, Makedonya, Bulgaristan, Macaristan ve Fin meselesi.

08. İlk Ermeni ihtilal komiteleri hakkında bilgi verir misiniz?

Açıklamalı bir biçimde ve hazırlayıcı nedenler dahil… 

09. Soykırım veya Batı dillerindeki karşılığı olan Genocide veya Holocaust terimlerini uluslararası hukuk açısından açıklar mısınız?

 Hukuk tarihi ve dünya örnekleri baz alınarak ortaya konulmalı. 

10. İslam Hukukunda tehcir kavramının manası nedir? İslam Tarihinde ‘tehcir’ benzeri bir uygulama var mıdır? Hz. Peygamber’in Medine’deki Yahudilere uyguladığı ve Kur’an’da ‘cela’ olarak geçen olay tehcir midir?

1699 yılından itibaren Türk ve Müslümanlara uygulanan tehcirler ileri sürülmeli.

11. Tehcir kararı aslı, günümüz Türkçesiyle ifadesi ve kadim Hukuka göre izahı nedir?

Aşağıda verilmiştir. Lütfen dikkatle inceleyiniz. 

12. Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni nüfusu hakkında bilgi verir misiniz?

Türk Tarih Kurumu ve dönemin ABD-İngiltere verileri çok önemlidir. 

13. Tehcirle ilgili suç işleyenlerin yargılanması hakkında bilgi verir misiniz?

Tarihi örnekler en az 300 yıl geriye gidilerek incelenmeli.

ERMENİ MEZALİMİ VE SOYKIRIM    

14. Doğu Anadolu’da Ermeniler hangi bölgelerde Türkler ve diğer Müslüman halka mezalim yapmışlardır? Bu mezalim sonucu ölen Müslümanların sayısı ne kadardır? Dahası Adana bölgesinde Klikya Ermeni devleti kurma çalışmaları esnasında kaç yüz bin Türk taciz ve tehcir edilmiştir. Sayılar korkunçtur. Olay daha yeni aydınlanmaktadır. 

  Bunlar net’e yaklaşık bilinen ve toplu mezarlarla kanıtlanan sayılar ile sabittir.

15. Ermenilerin Katliamları Bütün Müslümanlara Karşı Yapıldığı, Sadece Türkleri Değil, Müslüman Arap ve Kürtleri de Katlettikleri Halde Arap Âlemi Neden Ermeni Meselesi Konusunda Türkiye’yi Suçlamaktadır? Bunlara Karşı Neler Yapılmalıdır? 

KONUYLA İLGİLİ BAZI VERİLER:

Konuyla ilgili veriler, bilgi-belge, kaynak ve fotoğraflar acilen ve derhal İslâm Konferansı gündemine taşınmalı, akabinde de bütün İslâm ülkeleri ile paylaşılmak suretiyle büyük bir propaganda, tanıtım ve paylaşım atağı başlatılmalıdır. Olayların maruzu, mağduru ve tarihi muhatabı sıfatıyla bu Türkiye için asli ve zorunlu bir görevdir.  

16. Ermenilerle ilgili arşivlerimizi açtık mı?

Bütünüyle açarak tarafları incelemeye davet etmeliyiz. 

Bakanlar Kurulu Müzakerelerine Mahsus Zabıt Özeti

 “ÇOK ÖZEL VE ORİJİNALDİR” 

 “Savaş alanlarına komşu olan yerlerdeki Ermenilerden bir kısmının Osmanlı sınırlarını devletin düşmanlarına karşı korumakla meşgul bulunan Ordunun hareketlerini zorlaştırmak; Askeri mühimmat ve erzak naklini güçleştirmek; 

Düşmanla işbirliği yaparak ve özellikle de düşman saflarına katılarak memleket içinde askeri kuvvetlere ve masum ahaliye silahlı olarak hücum etmek; 

Osmanlı kasaba ve şehirlerine musallat olarak adam öldürmek ve yağmalamak ve düşmanın deniz kuvvetlerine erzak tedarik ederek askeri alanları onlara göstermek gibi suçları işledikleri bir gerçektir. İhtilal unsurlarının savaş hareket alanından uzaklaştırılması ve asilere hareket üssü ve sığınak teşkil eden köylerin tahliyesi gerekmektedir. 

Bu konuda bazı icraatların yapıldığı ve bu cümleden olarak Van, Bitlis, Erzurum vilayetleri; Adana merkez, Sis merkez ve Mersin merkez istisna olmak üzere Adana, mersin, Kozan ve Cebel-i Bereket sancakları; 
  
Maraş merkez müstesna olmak üzere Maraş Sancağı; Halpe Vilayetinin merkez kazaları müstesna olmak üzere İskenderun, Belen, Cisr-i Şuur ve Antakya’nın kazaları, köyleri ve kasabalarında sakin olan Ermenilerin Güney Vilayetlerine sevkine başlanması gerekmektedir.  

Bu arada Van Vilayetine sınır olan kuzey kısmı hariç Musul vilayetine; Zor sancağına; Merkez hariç olmak üzere Urfa sancağının güney kısmına; Suriye Vilayetinin doğu kısmında tayin edilen yerlere nakil ve iskânına başlanmış olup devam edileceği açıklanmıştır. 

Böylece devletin temel menfaatine uygun olarak bu işlemlerin bir kurala bağlanması gereğine ve bu konuda bazı kararlar alınmasına dair İçişleri Bakanlığının 13 Mayıs 1331 (30 Mayıs 1915) tarihli ve 270 nolu tezkeresi okundu.

KARAR 1

Gerçekten Devletin varlık ve güvenliğinin korunması uğrunda devam ede gelen fedakâr icraat ve ıslahat üzerine, yapılan ıslahata olumsuz etki yapan bu tür zararlı hareketlerin müessir bir şekilde ortadan kaldırılması kesinlikle zaruridir ve adı geçen bakanlık tarafından başlatılan icraatın gayet yerinde olduğu ortadadır. 

Bu sebeple mezkûr tezkerede açıklandığı gibi, isimler zikredilen köylerde ve kasabalarda sakin olan Ermenilerin nakli gerekenlerin tespit edilen iskan mahallerine refah içinde ve zarar görmeden ulaştırılmaları ve yerleştirilecekleri yerlerde istirahatlarının temin edilmesi gerekmektedir. (devamı var)

KARAR: 2

Ayrıca can ve mallarının korunmasıyla birlikte yerlerinde ulaştıklarında tesbit edilen yerlere iskân edilinceye kadar Muhacirlere ait ödenekten iaşeleri; geçmişteki mali ve ekonomik durumlarına göre mal ve arazi tahsisi; içlerinden muhtaç olanlara hükümet tarafından mesken inşası; çiftçi ve sanat erbabına tohumluk, alet ve edevat tevzii; terk ettikleri memlekette kalan malları ve eşyalarının veya kıymetlerinin kendilerine uygun bir şekilde iadesi; tahliye edilen köylere muhacir ve aşiretlerin iskânıyla emlak ve arazinin kıymeti takdir edilerek kendilerine verilmesi; tahliye olunan şehir ve kasabalarda bulunan gayr-i menkul mallarının tahrir edilerek cins ve kıymeti tesbit edildikten sonra muhacirlere dağıtılması; yerleştirilecek göçmenlerin uzmanlık alanları dışında kalan zeytinlik, dutluk, bağ portakallıklar ile dükkân, han, fabrika ve depo gibi akarların açık arttırma ile satılarak veya kiraya verilerek elde edilecek meblağların kendilerine verilmek üzere sahipleri namına emaneten mal sandıklarına konulması; zikredilen işlemlerin yerine getirilmesi için gerekecek masrafların Muhaciler Fonundan ödenmesi konusunda zikredilen Bakanlık tarafından 
düzenlenen Talimatın tan olarak uygulanması gerekmektedir. 

Böylece terk edilen malların korunması, idaresi, iskan işlemlerinin yürütülmesi, tanzimi ve teftişi ve bu konuda Talimat hükümlerinin ve Bakanlık kararlarının esas alınması, tali komisyonlar kurularak maaşlı memur istihdamı; bunların doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlı olmaları ve bir reis ile İçişleri ve Maliye bakanlığından birer memur olmak üzere iki azadan meydana gelecek komisyonun adı geçen yerlerde Valilerin nezareti altında Talimatın hükümlerini icra eylemeleri tensip edilmiştir. Bu şekilde cevabın adı geçen Bakanlığa ve ilgili dairelere bildirilmesi kararlaştırılmıştır. 17 Mayıs 1331 (30 Mayıs 1915) 

Osmanlı’nın Ermeniler için aldığı bu tehcir kararı ile Hz. Peygamberin Yahudiler için uyguladığı zorunlu göç kararı mukayese edildiğinde ikisi arasında önemli benzerlikler olduğu görülür. Hz. Peygamber’in dönem uygulamalarını referans kabul eden İslâm devletleri ve özellikle Arap ülkeleri ve Kürtlerin batılılar ve Ermeni lobisinin propagandalarına kanmadan bu iki uygulamaya bakmaları ve konuyu süratle İKO gündemine taşımaları gerekir.

KANUN: 

Yer Değiştirme (Tehcir) Kanunu: 

Osmanlı hükümeti, yer değiştirme uygulamasını o günün şartlarında bir kanuna dayandırmıştır. Keyfi bir uygulama değildir. Dört maddelik kanun, “savaş halinde devlet yönetimine karşı gelenler için askeri birliklerce alınacak tedbirleri” içermektedir. Kanunun çıkış süreci şöyledir:

İçişleri Bakanlığı isyancı Ermenilere karşı tutuklama gibi bazı önlemleri alırken, 24 Mayıs 1915’te ortak bir bildiri yayınlayan Rusya, Fransa ve İngiltere hükümetleri, bir aydan beri, “Ermenistan” diye adlandırdıkları Doğu ve Güney-Doğu Anadolu’da Ermenilerin öldürüldüklerini ileri sürmüşler ve olaylardan Osmanlı hükümetini sorumlu tutacaklarını açıklamışlardır.

Konunun bu şekilde uluslar arası bir boyut kazanması üzerine Talat Paşa, yer değiştirme uygulaması hakkında hazırladığı bir yazıyı 26 Mayıs 1915 günü Başvekalet’e (Başbakanlığa) göndermiştir. Yazıda, Ermenilerin isyan ve katliamlarına dikkat çekildikten sonra, savaş bölgelerindeki Ermenilerin başka bölgelere nakline karar verildiği anlatılmıştır. Bu durum, Başbakanlık’ça derhal Meclis gündemine getirilmiştir.

Başbakanlık, devletin güvenliği için başlatılan yer değiştirme uygulamasının yerinde olduğunu belirtilerek, bunun bir usul ve kurala bağlanmasının zorunluluğunu dile getirmiştir. Meclis, aynı tarihte uygulamayı kabul eden bir karar almıştır. Böylece 27 Mayıs 1915’te Meclis’ten çıkan “Yer Değiştirme Kanunu”, 1 Haziran 1915 günü dönemin Resmi Gazetesi Takvim-i Vekâyi’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Kanunun; 1. maddesinde “Devlet güçlerine ve kurulu düzene karşı muhalefet, silahla tecavüz ve mukavemet görülürse şiddetle karşı konulması ve imha edilmesi”; 2. maddesinde “Silahlı güçlere yönelik casusluk ve ihanetleri tespit edilen köy ve kasabaların başka bölgelere yerleştirilmesi”; 3. maddesinde kanunun yürürlüğe giriş tarihi ve 4. maddesinde de kanunun uygulamasından sorumlu olanlar belirtilmektedir…

Görüldüğü üzere kanun; tamamen devleti ve kamu düzenini korumaya yönelik, şiddete karşı bir yetki kanunudur. En önemli özelliği ise; “kanun metninde herhangi bir etnik grup, zümrenin zikredilmemiş veya ima edilmemiş” olmasıdır. Kanun kapsamına giren Müslüman, Rum ve Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşları yerlerinden başka yerlere sevk edilerek göçe tabi tutulmuştur. Başbakanlık tarafından 30 Mayıs 1915’te İçişleri, Harbiye ve Maliye Nezâretlerine (Bakanlıklarına) gönderilen bir yazıda, göçün nasıl uygulanacağı ayrıntılı şekilde anlatılmış ve şöyle denilmiştir: “Göç ettirilenler, kendilerine tahsis edilen bölgelere can ve mal emniyetleri sağlanarak rahat bir şekilde nakledileceklerdir;

Yeni evlerine yerleşene kadar iaşeleri Göçmen Ödeneği’nden karşılanacaktır;

Eski malî durumlarına uygun olarak kendilerine emlâk ve arazî verilecektir;

Muhtaç olanlar için hükümet tarafından konut inşa edilecek; çiftçi ve ziraat erbabına tohumluk, alet ve edevat temin edilecektir; Geride bıraktıkları taşınır malları, kendilerine ulaştırılacak; taşınmaz malları tespit edilecek ve kıymetleri belirlendikten sonra, paraları kendilerine ödenecektir; Göçmenlerin ihtisasları dışında kalan zeytinlik, dutluk, bağ ve portakallıklarla, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerleri açık arttırma ile satılacak veya kiraya verilecek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir; Bütün bu konular özel komisyonlarca yürütülecek ve bu hususta ayrıntılı bir tâlimatnâme hazırlanacaktır.”

 Talat Paşa’nın Ermenilerin soykırımını isteyen telgrafı var mıdır? 

Ermeniler hakkında alınan tedbirlerin onları imha maksadını taşımadığı, Talat Paşa tarafından her fırsatta dile getirilmiştir. Nitekim 29 Ağustos 1915 tarihinde ilgili vilâyetlerin vali ve mutasarrıflarına gönderilen bir şifre telgrafta kullanılan üslup, bunun en açık delilidir. Şifrede şöyle denilmektedir: “Ermenilerin bulundukları yerlerden çıkarılarak tayin edilen bölgelere sevklerinden hükümetçe takip edilen gaye, bu unsurun hükümet aleyhine faaliyetlerde bulunmalarını ve bir Ermenistan Hükümeti teşkili hakkındaki millî emellerini takip edemeyecek bir hale getirilmelerini temin etmektir. Bu kimselerin imhası söz konusu olmadığı gibi, sevkiyat esnasında kafilelerin emniyeti sağlanmalı ve muhacirîn tahsisatından sarfiyat yapılarak iaşelerine ait her türlü tedbir alınmalıdır. Ermeni kafilelerine saldırıda bulunanlara veya bu gibi saldırılara önayak olan jandarma ve memurlar hakkında şiddetli kanunî tedbir alınmalı ve bu gibiler derhal azledilerek Divan-ı Harplere teslim edilmelidir”

Talat Paşa’nın verdiği emir böyle olmasına rağmen, sözde Ermeni soykırımı iddiacıları, gerçeği çarpıtmışlar; Talat Paşa’nın Ermenilerin katledilmesine yönelik emir verdiğini ileri sürmüşlerdir. Dayanakları ise Aram Andonian adlı bir Ermeni’nin, 1920 yılında Londra’da yayınladığı “Naim Bey’in Anıları/Ermenilerin Tehcir ve Katliamına İlişkin Resmi Türk Belgeleri” isimli kitabıdır. Kitapta yer alan ve Talat Paşa’ya atfedilen telgraflar; bir soykırım suçlusu yaratmak amacıyla üretilmiş sahte belgelerdir. Bu belgelerin sahteliği, Şinasi Orel ve Süreyya Yuca tarafından yapılan inceleme sonucunda kanıtlanmıştır.

 Yer Değiştirme Sırasındaki Uygulamalar: 

Kanuna göre hazırlanan uygulama emri ile yer değiştirmenin nasıl yapılacağı tüm ayrıntıları ile belli kurallara bağlanmıştır. Bu emirde; menkul ve gayri menkullerin nasıl teslim alınacağı, araziler ve üzerindeki mahsulün durumu, bunların kayda alınması, göç edenlere sıcak ve etli yemek verilmesi gibi konulara dahi yer verilmiştir. Uygulama emrinde, menkul ve gayrimenkulun yok edilmesi ya da insanların öldürülmesi yönünde herhangi bir işaret olmadığı gibi; tam tersine uygulamada hata yapanların idam cezasına kadar uzanan ağır cezalarla cezalandırılacağı belirtilmektedir.

Yukarıda verilen uygulama emrinden anlaşıldığı gibi, yerleri değiştirilenler taşınabilir mal ve eşyalarını beraberlerinde götürecekler veya bunlar sonra kendilerine ulaştırılacak, taşınmaz malları ise açık attırma ile satılacak ve bedelleri kendilerine ödenecektir.

Bu esaslar içinde göç ettirilen Ermeni kafileleri, yerleştirilecekleri yerlere gönderilmek üzere, yol kavşakları üzerinde bulunan Konya, Diyarbakır, Cizre, Birecik ve Halep gibi belirli merkezlerde toplanmışlardır.

Kafilelerin sevk edildikleri güzergâhlar, göçmenlerin zorluklarla karşılaşmamaları ve güvenlikleri için mümkün olduğu kadar kendilerine yakın yollardan seçilmiştir. Güzergâhların seçiminde tren yolları ve “şahtur” denilen nehir kayıklarının bulunduğu yerler tercih edilmiştir. Bir yandan Birinci Dünya Savaşı’nın sürmesine rağmen, yer değiştirmenin düzenli bir şekilde yürümesi ve kafilelerin herhangi bir zarara uğramaması için azami dikkat gösterilmiştir. Nitekim, Amerika’nın Mersin Konsolosu Edward Natan, 30 Ağustos 1915’te Büyükelçi Morgenthau’ya gönderdiği raporda, “Tarsus’tan Adana’ya kadar bütün hat güzergâhının Ermenilerle dolu olduğunu; kalabalık yüzünden birtakım sıkıntıların olmasına rağmen Hükümetin bu işi son derece intizamlı bir şekilde idare ettiğini; şiddete ve düzensizliğe yer vermediğini; göçmenlere yeteri kadar bilet sağladığını; muhtaç olanlara yardımda bulunduğunu” belirtmiştir.

Eğer Osmanlı hükümeti bir grup insanı yok etme maksadıyla bu uygulamaya girişmiş olsa idi, göç edenlere yolda sağlanacak imkanları, kafilelerin eşkıya baskınlarına karşı korunmasını, hastalara yardım yapılmasını, çocukların korunmasını, geride bıraktıkları menkul ve gayrimenkullerin kayıt altında tutulmasını, etli yemek verilmesine ilişkin kararları uygulamaya geçirmezdi. İşte bu nedenlerle, yer değiştirme, Ermenileri yok etmek değil, devlet güvenliğini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür.

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder