28 Şubat 2018 Çarşamba

Ermenilerin Azerî Türklerine Karşı Terör ve Katliamları, BÖLÜM 1

Ermenilerin Azerî Türklerine Karşı Terör ve Katliamları, BÖLÜM 1

(XX. Yüzyıl Başları) 
 Doç. Dr. Sani Tofigoğlu Hacıyev,


    1988 yılından itibaren Ermenilerin Azeri Türklerine karşı yaptığı baskı ve zulüm yoğunlaşarak Azerbaycan halkının zor günler geçirmesine sebep olmuştur. 

Dış ülkelerde yaşayan Ermenilerin oluşturduğu lobiler ve Ermeni yanlısı güçlerden ve Azerbaycan dahilinde hakimiyete gelmek isteyen kuvvetlerin birbirleri arasındaki çekişmelerden de istifade ederek Ermeniler, yapılan doğrudan yardımlar sayesinde, talep ettikleri Dağlık Karabağ'ı ve benzer 7 yerleşim birimini -Azerbaycan toprağının %20'sini- işgal etmişlerdir. Bir milyondan fazla insan ata yurtlarından koparılarak sürgün ve kaçkın olarak yaşamaya zorlanmış, binlerce Azerbaycan vatandaşı Ermeni güçleri tarafından katledilmiştir. Bu hareket Ermenilerin Azeri Türklerine karşı yaptıkları tarihteki ilk hareket değildi. Daha önceleri XX. yüzyılın başlarında -1905-1906 ve 1918-1920 yıllarında- da benzer saldırılarda bulunmuşlardır. Bu sebeple Ermenilerin tarihte yaptıkları bu tecavüzkar saldırıları dünyanın yönetiminde söz sahibi olan büyük ülkelerin de bilmesi zaruridir.


Bilindiği gibi, XIX. yüzyılın başlarında Rusya Güney Kafkasya'yı işgal ederek Azerbaycan'ı İran ile paylaşmıştı. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın 26 Mart 1998 yılındaki bildirgesinde de açıklandığı gibi Gülistan ve Türkmençay antlaşmaları tarihi Azerbaycan topraklarının bölünmesini sağlamıştır.1

Çarlığın sadık kulları görünümündeki Ermeni ırkçılarının Büyük Ermenistan ideallerini gerçekleştirmek için Rus hükümeti 1828 yılında Nahçıvan ile Erivan Türk Hanlıklarının arazileri üzerinde "Ermeni Vilayeti"adıyla bir yönetim tesis etti. Fakat, Çarlık yönetimi Ermeni ırkçılarının amaçlarını anlayarak hemen 1850 yılında tesis ettikleri bu yönetimi lağvetti.

Ermeniler tarihin dönüm noktaları sayılan karışıklıklardan menfaatleri doğrultusunda istifade etmesini bilmişlerdir. Nitekim, 1905-1907 yıllarında Rus Devrimi zamanında Ermeni milliyetçiliği de yeniden canlandı.

Soykırım bildirgesinde de belirtildiği gibi "Büyük Ermenistan" kurma hülyalarından hareket eden Ermeni saldırganları 1905-1907 yıllarında Azeri Türklerine karşı açıkça geniş ölçüde kanlı saldırılarda bulundular.
Bakı'da başlayan kırgın, Şuşa, Zengezur, Nahçıvan, Erivan ve Karabağ'da devam etti. Bunun neticesinde binlesrce Türk öldürüldü.2

1905-1907 yılları arasında devrim hareketi başladığında Çarlık, Güney Kafkasya'daki devrim taraftarı hareketi önlemek için Kafkasya'da karışıklığın devamını sağlamak maksadıyla Ermenilerin Türklere karşı olan saldırılarını teşvik etti. 6 Şubat 1905'te Bakı'da başlayan katliam daha sonra Erivan, Nahçıvan, Şuşa şehirlerine de sıçradı. Hatta meşhur Ermeni milliyetçisi Kafkas uzmanı Voronsov-Daşkov, milli savaşlarının ilk savaşçılarının her yerde Ermeniler olduğunu itiraf etmişti.3


Gürcü yazar Kavibi bu konuyla ilgili "Daşnaksütyun" sıklıkla komşu Tatar (Azeri Türkleri) köylerine baskınlar düzenleyip onların da cevap vermesini istiyorlardı. Daşnaksütyun istikbalde özerk Ermenistan kurmaya zemin hazırlamak için Ermeni ahaliye az ya da çok önemli topraklar sağlamaya çalışırdı" demektedir.4


Taşnakların silahlı birlikleri bu tarihlerde ortaya çıkmıştı. Bunlar korumasız köylere baskınlar yaparak bütün ahaliyi katletmek, evleri tamamen yakmak taktiğiyle saldırıyorlardı. Büyük Azeri tarihçisi M. S. Ordubadi, Ermeni saldırılarını "Ermenilerin Türkiye arazisinde Ermenistan kurmak idealleri boşa çıkınca Ermeni liderleri Erivan bölgesinde, Gence bölgesinin yaylak ve dağbasar bölgelerini Kars sancağı ile birleştirip Ermeni saltanatını tesis etmek için savaş yoluyla aynı topraklarda yaşayan Türkleri öldürerek yalnızca Ermenilerin yaşadığı bir toprak haline getirmeye çalıştılar"5 şeklinde değerlendirmektedir.

1905 yılı faciasının başlangıcı Bakı'daki Şubat hadiseleriydi. Şubat'ta Ermeniler büyük güçlerle hücuma geçtiler, ancak, Azeri Türkleri tarafından mukavemetle karşılaşınca evlere, bahçelere gizlenerek sokaklardan geçen masum inlanlırın üzerine ateş açtılar. Özellikle Ermeni katilleri Krasilnikov, Mayılov, Korsakov'un evlerinden ve Madrid otelinden sokaklara ateş açtılar. Balahanı'da büyük çatışmalar ve yangınlar oldu. Maalesef zamanın hakim unsurları bu katliamı önlemek için hiçbir şey yapmadılar.6 Çatışma ve buna bağlı yangınlar 10 Şubat'a kadar devam etti. 6-10 Şubat olayları neticesinde bin civarında Azeri ve Ermeni öldü. Bu hadiselerde mağlup olan Taşnaklar hırslarını Bakı yöneticisi Nakaşidze'ye yönelttiler ve o, 11 Mayıs'ta Ermeni teröristlerin bombası ile öldürüldü.7

Bakı olaylarından sonra bütün Güney Kafkasya'da Ermeni ve Azeriler arasındaki ilişkiler gerginleşti. Mayıs'ın başlarında Ermeniler Nahçıvan kazasında birçok Azeri Türkünü öldürdüler, birçoğunu da yaraladılar. 26 Kasım'a kadar taraflar arasında zaman zaman ateşkes ilan edildi. Ancak, her defasında Ermenilerin fitnesi barışa karşı yönelmişti. 26 Kasım gecesi Rus Kazakları Ermeni güçlerle birleşerek saldırıya başladılar. Müslümanların pazar yerini yakıp dağıttılar. Şehirde yaşayan Müslümanlar şehrin yöneticisi General Paskeçiç'e Kazakları şikayet etseler de o hiçbir önlem almadı ve şehri gizlice terk etti.8

24 Mayıs'ta Erivan'da çatışmalar başladı. Askerlerin yardımıyla Ermeni mahallelerinde yaşayan Azeri aileleri tehlikesiz yerlere göç ettirildiler. Kendi evlerinde kalmakta olan Azeri Türklerinden 4 kadın, 2 çocuk ve 5 erkek Ermeniler tarafından öldürüldü. O zaman Azeri gönüllüler silahlanarak Ermenilere karşı harekete başladılar. Silahlanan bu Azeri birlikleri Ermenilere karşı başarılı olunca, yerleşim bölgelerinde bağımsız yönetimler için seçimler başlattılar. Bunu fırsat bilen Ermeniler bütün Erivan'da hücuma geçip onlarca köyü yakıp çok sayıda Azeri Türkünü katlettiler.9 Cebrayıl kazasında da korkunç olaylar yaşandı. Taşnaklar, Divanalı ve Veyselli köylerini mahvettikten sonra büyük kuvvetlerle Gacar köyüne saldırdılar, ancak, yaklaşık iki yüz civarında kayıp vererek geri çekilmek zorunda kaldılar.10

1905 yılının karışık noktalarından biri de Şuşa idi. Şuşa'da 16-20 Ağustos tarihlerinde kanlı çatışmalar devam etti. Rus Kazakları ve Rus piyade birliği Ermeni gönüllüleriyle birlikte Azerilerin evlerine baskınlar yaptılar. Ancak Azerilerin müdafaası karşısında Rus Kazakları karargahlarına, Ermenilerin bir kısmını evlerine bir kısmını da yerleşim birimlerinin dışına çıkardılar. General Galaşaçanov Azeri Türklerine gelerek barış için aracı oldu.11



20 Ağustos'ta Ermeniler Bakı'da yeniden saldırılara başladılar. 

10 Eylül'de Voronsov Daşkov barış görüşmeleri için Bakı'ya geldi. 14 Eylül'de şehirde ateşkes ilan edildi.12 19-23 Kasım 1905 tarihleri arasında Gence'de çatışmalar oldu ancak asıl katliam 23 Kasım günü oldu.13 1906 yılının Haziran ayında Zengilan'da Ermeniler 5 köyü dağıttılar.14 Bu köylerin asıl sahipleri Gatar köyünde saklanmışlardı. Ermeniler bu köyü muhasaraya aldıkları zaman Saharov'un komutasındaki Rus Kazakları Azerileri koruyacaklarını vaad ederek Azerilerin yeterince silahlanmasını da önlediler. Kazaklar köyün içine girdiklerinde ahalinin çoğunun silahlandığını görerek " siz evlerinizde rahat oturunuz, Ermenilerin silahlı saldırılarına kesinlikle karşılık vermeyiniz, hükümet elbetteki bunları cezalandıracaktır" diyerek onları aldatmışlardır. Rus Kazaklarının Ermenilere yaptıkları yardıma rağmen Azeri Türkleri Gatar köyünü muhafaza edebildiler.


Taşnaklar, Zengezur bölgesinde ayrı bir vahşilik sergilemişlerdir. 9-15 Ağustos 1906 tarihleri arasında devam eden katliamlar neticesinde 200 civarında Azeri Türkü katledildi ve 20'den fazla Azeri köyü yakılıp yıkıldı. Ohçu Şabadek köyünde Ermeniler halıların üstüne 15 Türk gencinin kesilmiş başını yığmışlardı.15

20 Şubat 1906'da Tiflis'te Voronsov Daşkov'un başkanlığında barış görüşmeleri başladı. Ancak, görüşmeler karşılıklı ithamlara dönüştü.16 1905 yılında Ermeni teröristler Azeri aydınlarına karşı saldırılarda bulundular. 29 Ağustos'ta Batum'da "Daşnakstyun" komitesinin kararı ile Azeri eğitimci hukukçu Memmedgulu bey Kengerli öldürüldü. O, bir kısım gence Paris'te eğitim yaptırmayı istiyordu.17

Cavanşir kazasında da çok kanlı olaylar oldu. 3 Ekim 1905'te Ermeniler Sırhavend köyüne baskın yaptılar. İnsanlar ormanda saklanmak için kaçtılar, fakat, yolda Hamazasp'ın liderlik ettiği 400 kişilik Ermeni süvarileri tarafından vahşice katledildiler. Hamazasp'ın yanında komiser A. İ. Mikoyan bulunmaktaydı. Hamazasp, daha sonra Azeri Türklerine karşı yapmış olduğu katliamlar sebebiyle "Daşnakstyun" komitesince general rütbesiyle taltif edildi.18

İstanbul'u, boğazları ve hatta Doğu Anadolu'yu kontrol etme isteğinde olan Rusya Birinci Cihan Harbi arifesinde Türkiye ile savaş durumunda Yakın Doğu'daki askeri siyasi stratejisinin bir parçası olarak Ermeni silahlı kuvvetlerini oluşturup yönlendirmeyi planlamıştı. Savaş başladığında Rusya dünyanın muhtelif yerlerinden Ermenileri Rus ordusu ili birlikte Türkiye'ye karşı savaşa çağırdı. 1914 yılının sonunda 4 Ermeni silahlı birliği kurulmuştu.19 Bu gönüllü Ermeni birliklerinin kurulmasında Rusya'nın Tiflis'teki valisi Aleksandr Hatisyan'ın büyük rolü olmuştur.

Savaş yıllarında Ermenilerin ilk silahlı saldırısı Zeytun'da oldu. Daha sonra, Kayseri, Diyarbakır, Van ve diğer yerlerde Ermeni silahlı birlikleri Müslüman Türk ahaliye karşı her türlü zülm ve ihanette bulundular. Rus ordusu Andranik'in yönettiği Birinci gönüllü Ermeni silahlı birliği Van şehrine yakınlaştığında buradaki Taşnak birlikleri vilayetin birçok yerinde isyan ettiler. Ermeniler civar köylerdeki Müslümanları kadın, yaşlı ve çocuk ayırt etmeden öldürdüler. Rusların önünde gelen Ermeni gönüllü birlikleri iki gün boyunca yerli Müslüman Türk ahaliyi katlettiler.20



Ermeni isyanları karşısında şaşıran Osmanlı hükümeti tedbir almaya mecbur kaldı. Cephede durumu sabitlemek için Van, Bitlis, Erzurum ve cepheye yakın başka şehirlerden Ermenileri Suriye ve Mezopotamya bölgesine tehcir etti. Ancak, üzerinde yaşadıkları topraklara ve devlete isyan ihanet karşısında hükümet tarafından zaruri bir tedbir olan bu tehcir Ermenilerin tellalları tarafından bir soykırım olarak dünyaya takdim edilmeye çalışılmıştır. Ermeniler bu teçhirde 2.000.000 Ermeni'nin planlı bir şekilde öldürüldüğünü iddia etmektedirler. Halbuki, Birinci Dünya Savaşı'nda Anadolu'da yaşayan Ermenilerin toplam nüfusu 1.300.000 idi. Daha sonra bunlardan da tahminen 400 ila 800 bin civarında Ermeni nüfusu Kafkasya'ya, Avrupa'ya ve Amerika'ya gitmişlerdir. Ancak bir milyon Ermeni Filistin ve Suriye'ye göçürülmüştü. Muteber kaynaklarda Birinci Dünya Savaşı'nda Anadolu'da toplam 300 bin Ermeni'nin değişik sebeplerle öldüğü belirtilmektedir. Bunların bir kısmı da kayıptır, kaldı ki bu sayıya Ruslarla birlikte Van'dan kaçan Ermeniler de dahildir. 11 Aralık 1918 yılında Ermeni temsilciler heyetinin başkanının Fransa Dışişleri Bakanına yazdığı mektupta da bu rakamı göstermiştir. Mukayese etmek için şunu belirtmeliyiz ki, Birinci Dünya Savaşı'nda Anadolu'da yaşayan ahali arasındaki ölüm 1.600.000 idi.21 Bu ölümler Rus askeri birliklerinin önünde ve arkasında hareket eden Ermeni silahlı katil birliklerinin faaliyeti sonucuydu.


Böylelikle, Ermenilerin Türkiye topraklarında devlet kurma hülyaları gerçekleşemedi. Böyle olunca, Ermeniler Rusya'daki Şubat Devremi ve Ekim İhtilali neticesinde Kafkasya'da hakimiyet buhranlarından istifade ederek kendi faaliyetlerinin ağırlığını bu bölgeye çevirdiler.

Ermeni milliyetçileri kendi stratejik maksatlarını Ermeni devleti için Güney Kafkasya'da arazi temini yönünde sevkettiler. Ermenilerin çoğunluğunun silahlanması, Rus ordusu ile paralel ya da onun içinde bulunan Ermeni lejyonlarının kurulmasıyla Ermeniler Azerilere karşı üstün duruma geçtiler. Bir diğeri, Kafkas savaşının askeri şartlarında Rusya'ya karşı Türkiye'nin bulunduğu sırada Azerilerin teşkilatlanması veya askeri kuruluşlar oluşturması oldukça zordu.

Şunu da belirtmeliyiz ki, Şubat Devrimi'nden sonra Rusya'da hakimiyete gelen geçici hükümet ve Ekim İhtilali'nden sonra hakimiyete gelen Sovyet hükümeti de Kafkasya'da Çarlığın yürüttüğü siyaseti devam ettirerek, bölgeyi elden çıkarmak istemiyordu.

Savaş sonunda iktisadi yönden tamamen çökmüş olan Sovyet Rusyası, Bakı petrolü olmadan ayakta duramazdı. Lenin, S. Şaumyan'ı "Kafkasya Olağanüstü Hal Komiseri" tayin edip bölgeye göndermişti.22 Şaumyan, önce Tiflis'i çalışma merkezi olarak seçmişti. Ancag 1918-ci il Şubat'ın 25-de Tiflis'de Zagafgaziya Seymi açılmış ve Zagafgaziya hökumeti teşkil olunmuşdu.23 S. Şaumyan, kendi faaliyetlerini Bolşeviklerin mevkilerinin güçlü olduğu Bakı şehrine aldı. 1917 yılının Mart ayında yapılan işçi parlamentosu Sovyet'ine Ekim ayında yeni yapılan seçimlerde "Musavat" partisi oyların %40'ını almıştı. Koministler ve Daşnaklar da hayli oy aldılar. Bolşevikler ve Daşnaklar Azerileri, ilk etapta Musavat'ı iktidardan uzaklaştırmak için ittifak ettiler. Musavat'ın yeni seçilmiş olan Sovyet'in terkibine dahil olmaktan imtina etmesi Bakı'da hakimiyetin Bolşevikler ve perde arkasında ise esas Daşnakların eline geçmesine ortam hazırladı.


Kısa müddet zarfında Bakı petrol kuyularında çalışan Rus işçileri ve Ermenileri toplayarak 18 Mart 1918'de Ermeni ve Ruslardan oluşmuş Bakı işçi, asker milletvekilleri Bakı Sovyet yönetimini kontrolleri altına aldılar ve Şaumyan Sovyet'in başkanı oldu. Hakimiyeti ele geçirmek için Bolşeviklere "Musavat"ın önüne geçecek ve onlara darbe vuracak güçler gerekliydi. Bunu da Daşnakların silahlı kuvvetlerini yardıma çağırarak sağlamış oldular. Bunun sonucunda 1918 yılının Mart aylarının sonunda Nisan aylarının başlarında Bakı'da ve diğer Azerbaycan şehirlerinde toplu katliamlar oldu.


Müslüman ahiliyi katletmek ve Bolşeviklerin hakimiyeti ele alması için hazırlıklar bitmişti. Fabrikalarda ve madenlerde Kızıl Ordu'ya gönüllüler yazılırken muhtelif sebepler öne sürülerek Azeri Türklerini kabul etmiyorlar, Ermenileri ise hevesle yazıyorlardı. Cepheden dönen Ermeni askerlerini her yolla Bakı'da bulundurmak için gayret sarf ediyorlardı. Eli kanlı cellat Hamazasp kendi silahlı birliğini "Kızıl Ordu'nun 3. bölüğüne" çevirmişti.24

Bu sırada Müslümanların tek askeri birliği Lenkeran'da gönüllülerden oluşmuş "Dikaya Diviziya" idi. Bu sebeple Bolşeviklerin ve Daşnakların ilk darbesi ona indirildi. Hacı Zeynelabidin Tağıyev'in bu gönüllü birlikte hizmet eden ve elim bir şekilde ölen oğlu Mehemmed'in cenaze merasimine giden arkadaşlarını -General Talışinski başta olmak üzere- hepsi Şaumyan'ın emriyle toplu halde garda tutuklandılar. Bu Bakı'da ve Azerbaycan'ın muhtelif şehirlerinde tepkilere sebep oldu.25

Zaten bundan önce, Şaumyan'ın emriyle bir kısım silahlı birlik Hacıgabul'dan geçerek Salyan'a ve daha sonra da bazı kuvvetler deniz yoluyla Lenkeran'a gönderilmişti. Resmi maksat Bakı Sovyet'ine dahil olmayan "Dikiya Diviziya"yı silahtan arındırmaktı. Ancak, Daşnaklar yol boyunca köyleri tahrik ve taciz etmeye başladılar. Özellikle, Astara'da onlarca ev tahrip edildi ve yakıldı. Mukavemet göstermek isteyenler acımasızca öldürüldüler. 30 Mart'ta Şaumyan'ın emri doğrultusunda Lenkeran'a dönen Azeri savaşçılarının olduğu "Evelina" gemisi Bakı limanında tutuldu. Komutan mukavemet göstermeye çalıştıysa da askerlerin silahları toplatıltı. Musavat Partisi'nin temsilcileri ile Azeri askerlerin bulunduğu "Avetik" gemisi de Şaumyan'ın emriyle Ermeni silahlı birlikleri tarafından ateşe verildi. Aynı gün Avakyan "Astoriya" otelinde Daşnaklara silah dağıtmaya başladı. Bu günlerde S. Lalayev'in birlikleri Şamahı'da Müslüman ahaliye baskınlar düzenlemeye başladılar.26

Bu durumda Musavat tamamen tecrit edilmiş oldu. Panislamizmle korkutulan Menşevikler ve Komünistler de Daşnak ve Bolşevikleri müdafaa ettiler. Aynı zamanda Şaumyan ve onun emrindekiler Müslüman ahaliyi silahsızlandırmak için her şeyi yapıyorlardı. Şaumyan'ın iştirakı ile yapılan istişareden sonra N. Nerimanov, Tezepir camisine giderek Müslümanları sakinleştirmeye çağırdı ve Sovyet hakimiyetinin gücünün bu tür fevri davranışlara son verdirecek kadar gücü olduğuna halkı inandırmaya çalıştı. Musavatçıların güya kalede kalan Rusları öldürdükleri yolundaki uydurma haberlere inanan Hazar Denizcileri şehrin Müslümanların yaşadığı mahallelerine ateş açtılar.27


Şehirde Müslüman ahalinin toplu katliamları başladı. Önceleri tarafsızlığını ilan etmiş olan Daşnaklar hızla oluşmuş duruma milli bir hüviyet kazandırmaya çalıştılar. Onlar da Salyan kazarmasından şehrin Müslüman mahallelerine ateş açmaya başladılar. Aynı zamanda süvariler ve piyade birlikleri de hücuma geçtiler.28


Hadiselerin şahidi olan Yahudi A. N. Kvasnik, Ermeni silahlı birliklerinin evlere girerek buldukları Azerileri hemen kurşuna dizdiklerini belirtmişti. Onlar için her şey mübahtı. Ellerine fırsat geçtiğinde kadınlara tecavüz ediyorlardı. Ermeniler Müslümanları büyük kitleler halinde "Rekord" ve "Mailov" birimlerine kovuyorlardı. Çoğunu da yolda öldürüyorlardı. Daşnaksütyun Partisi güya esirlerin dokunulmazlığını koruyordu. Aslında Ermeni grupları birbirinin ardınca binaya girip sağlam Müslümanları seçerek arka avluda onları kurşuna diziyorlardı. Ermeniler ateşkes ilanından sonra da durmuyorlar Müslümanları öldürmeye devam ediyorlardı.29

1 Nisan günü Azerbaycanlı ahalinin temsilcileri Bakı Sovyeti'ne bizzat Şaumyan'a müdafaasız Müslümanların katliamını durdurması isteği ile müracaat ettiler. Ancak, Azeri Türklerinin katliamı 3 Nisan'a kadar devam etti. Yalnız, Caparidze'nin sert müdahalesi ve onu savunan 36. Türkistan Alayı'nın ciddi istekleri ve Rus Hazar denizcilerinin Bakı Sovyetinin emrinden çıkacakları hususundaki haberleri bu kitle katliamlarını durdurdu. Ardahan ve Krasnovodsk askeri gemileri şehir limanlarına yanaşarak Müslümanların katliamları durdurulmazsa şehrin Emenilerle meskun mahallelerini topa tutacaklarını bildirdiler.30

Daşnak Partisi'nin Bakı'da Bolşeviklerle sıkı alakalarının neticesinde Daşnakların yardımıyla Bolşevikler 1918 yılının Mart ayında "Musavat"ı darmadağın ettiğini o zamanın Daşnaksütyun liderlerinden biri olan O. Kaçaznun da itiraf etmiştir: "... biz idari tedbirlerle Müslüman yerleşim birimlerinde düzen kuramadık ve silah zoruyla, askeri güçlerle, toplu katliamlarla yapmaya çalıştık ve hatta bunda da yeterince başarılı olamadık".31 1918 yılının Mart'ında Azeri Türklerini sadece Bakı'da kırmadılar. Daşnaklar Şamahı kazasında da büyük vahşilikler sergilemişlerdir. Şehir yakılmış tarihi binalar Cuma Camii gibi. mahv edilmiştir.32 Şamahı'yı zabtetmek için meşhur Daşnak savaşçıları olan T. Emirov ve S. Lalayev gönderilmişti. Bunlar Bakı'da yaptıkları katliamlarla tanınmışlardı.

Kazada 40 civarında Azeri köyü dağıtılmış, binlerce genç Müslüman tutuklanarak katledilmişlerdir.33 Lalayevcilerin vahşiliklerine insan aklı eremezdi. Hatta Bakı Sovyet'i, Kojemyako'nun başkanlığında bir de askeri tahkikat komisyonu kurulmuştu. Komisyon Müslüman ahalinin katledilmesiyle ilgili Lalayev'in aleyhinde bir de rapor tanzim etmiştir. Ancak, Kojemyako, Lalayev'i cezalandırmak için çağırdığı zaman buna Şaumyan engel olmuştu.34

Meşhur Daşnak katili Hamzasp Guba yerleşim biriminde daha da büyük vahşilikler sergiledi. Nisan ayında Bolşeviklerin temsilcisi D. Gelovani 187 silahlı askerle Guba'ya gelip kendini yerleşim yerinin komiseri ilan etmişti. Gubalılar Sovyet hakimiyetini kabul etmişlerdi. Ancak birkaç gün sonra dağlık kesimde yaşayan çevredeki Lezgi köylerinden şehre yapılan saldırılar sonucu şehri elinde tutamayan Gelovani şehri terk etmiş, bu arada kendisiyle birlikte Hırıstiyan sakinleri (bunların çoğu Ermeniler idi) de götürmüştü. Lezgiler, geri çekilenleri de takip ederek bir kısmını öldürdüler. Daha sonra Lezgi birlikleri de Guba'yı terk ettiler ve şehirde normal hayat devam etti.35


İki hafta sonra Şaumyan, diğer komiserlerle anlaşmadan Hamazasp'ın birliğini Guba'ya gönderdi. Bu birlik tahminen 2.000 kişiydi ve yalnızca Ermenilerden oluşmuştu. Hamazasp'ın kendisi Gubalılara kendisinin "Ermeni halkının kahramanı ve menfaatlerinin müdafii" olduğunu beyan etti. Ayrıca, Guba'ya düzeni sağlamak maksadıyla değil iki hafta önce bu bölgedeki çatışmalarda öldürülen Ermenilerin intikamını almak için gönderilmişti. Ona deniz sahilinden Şah Dağı'na kadar olan bütün bu bölgede yaşayan Müslümanları yok etme (Şirvan'da olduğu gibi) ve evlerini yurtlarını yakıp yıkma emri verilmişti.36


1 Mayıs 1918'de Hamazasp'ın silahlı güçleri Guba'yı muhasara edip top, roket ve tüfeklerle saldırdı. Silahlı güçler hiçbir mukavemetle karşılaşmadan şehre girdi. Ermeniler sokaklarda rastladıkları insanları kadın, çoluk çocuk, yaşlı genç ayırt etmeden acımasızca öldürdüler. Evlere girerek bütün aileyi birden yok ettiler hatta kundaktaki çocuklara dahi acımadılar. Kerbelayı Memmed Tağı oğlu 14 kişilik ailesiyle, Memmed Resul hanımı ve üç çocuğu ile birlikte, Memmed Resul'ün karnını yararak, çocuklarının ise başlarını keserek katlettiler. Bunlara benzer birçok aileyi topluca öldürdüler. Ermeni askerler erkeklerden kendileri için Müslüman kadınlar getirmeyi istiyorlardı. Bu isteklere razı olmayanlardan Ali Paşa Kerbelayı Meherrem ve onun oğlu -babanın gözü önünde oğlunun gözü çıkarılarak, işkencelerle öldürüldüler. Bunun sonucunda Guba'da genel toplam itibarıyla 2.000 kadın, çoluk, çocuk, yaşlı, genç Ermeniler tarafından katledildi. Ermeniler yüzü aşkın kadın ve kıza tecavüz etmiş, paralarını, altınlarını ve kıymetli eşyalarını ise gasbetmişler, yüzlerce evi yakıp yıkmışlardır.37

Hamazasp'ın güçleri Guba'ya giderken demiryolunun her iki tarafında da bulunan Müslüman köylerine baskınlar tertip etmiş, evleri yerle bir etmiş, kaçamayan insanları ise öldürmüşlerdi. 122 Türk Müslüman köyü, Deveci, Se'dan, Çarhana, Siyezen ve başka birçok köy dağıtılmış ve yakılmıştır. Bazen, ahali Ermenilerin yanına beyaz bayrakla temsilciler göndermişler ancak, Ermeniler onlarla daha hiç konuşmadan kurşuna dizmişler ve bu temsilcileri gönderen köyleri yakmışlardır. Mesela, Alihanlı yerleşim biriminde temsilci olarak Ermenilerin yanına giden köy muhtarı Mirze Mehemmed Dadaş oğlu ve Gülhüseyn Meherrem oğlunu öldürmüşlerdir. Deveci Pazar ve Kızıl Burun köylerinin sakinleri 15 kişiyi barışın sembolü olan tuz ve ekmekle Ermenilerin yanına göndermiş ancak, Ermeniler dostluğu ve barışı kabul etmeyerek temsilcileri öldürmüşlerdir. Ermeniler birçok camiyi yıkmış, sayısız Kur'an'ı parçalayıp yakmışlardır.38

Bütün bunlara rağmen, günahsız kan akıtan Bolşevik Daşnak ittifakı kendi hakimiyetini yalnız Bakı ve çevresine yayabildiler. 1918 yılının Şubat'ında Güney Kafkasya'da Rusya Müessisler Meclisi'ne seçilmiş olan milletvekilleri Tiflis'te Transkafkasya Birliği'ni oluşturup Güney Kafkasya Federatif Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ilan etmişlerdi. Transkafkasya hükümeti Rusya ile Almanya ve müttefikleri arasında 5 Mart 1918'de yapılan Brest Litovsk antlaşmasını tanımadığını bildirip antlaşma şartlarında Türkiye'ye geçmesi gereken Kars, Batum ve Ardahan'ı diğer işgal altındaki Türk topraklarını da boşaltmaktan imtina ettiğinden Trabzon'da ve daha sonra Batum'da sülh görüşmeleri yapıldı. Transkafkasya temsilciler heyetine dahil olan Ermeni ve Gürcü temsilcileri muhtelif yollarla görüşmeleri uzatarak işgal altındaki Türk topraklarından çekilmekten imtina ediyorlardı. Bunun neticesinde Osmanlı ordusu askeri harekata yeniden başlamak durumunda kaldı ve Sarıkamış, Kars ve Batum şehirleri işgalden kurtarıldı.


Düzenli Osmanlı askeri birliklerinin önünden kaçan Ermeniler yol boyunca geçtikleri yerlerdeki Türk ahaliyi de katletmeye başladı. Çok kısa bir zaman zarfında Kars vilayetine bağlı 82 Müslüman köyü yakıldı, ahalisinin bir kısmı öldürüldü kalanı ise bitap haldeydi. Ermenilerle birlikte Kars'ı terk eden Yunanlılar şöyle yazmaktadır: "Türk Ordusu karşısında geri çekilen Ermeni kaçaklar etraftaki Müslüman köylerini yer yüzünden silerek her şeyi ateşe verdiler, insanları kılıçtan geçirdiler, tasavvur edilemez işkenceler yaptılar. 'Galip' Ermeni ordusu kaçarken askeri ganimetleri yani süngü ucuna takılmış kundaktaki çocukları ve geçtikleri yolların kenarlarında çıplak soyundurdukları Müslüman kadınlarını takıyorlardı. Bu cehennem azabından aklını kaybetmiş kadın ve çocukların yürekler parçalayan iniltilerini, kocaların ümitsiz nalelerini dinlemek için insanın kalbi taş olmalıdır. Seksen iki köyden ibaret bir sancak bu tasvir edilen felakete düçar olmuştur".39


Erivan bölgesinde yerleşen Ermeni askeri birlikleri istikbaldeki müstakil Ermenistan için arazi temin etmek amacıyla Azerbaycan Türklerini toplu katliamlarla yok ettiler. 

80.000 civarındaki Azeri Türkü atayurtlarını terk etmek zorunda kaldı.40

1918 yılının Mart ayına kadar Erivan bölgesinin, Erivan kazasında toplam 3015 kooperatifi olan 32 Azeri köyü dağıtılmış ve sakinleri terke mecbur bırakmışlardı. 1908 yılının bilgilerine göre bu köylerde 10298 erkek 8707 kadın toplam 19005 kişi yaşamaktaydı. Bölgenin Sürmeli kazasında 5. 493 kooperatif ve işletmesi olan 75 köy dağıtılmış ve sakinleri tarafından terk edilmişti. Yine 1908 yılı bilgilerine göre bu köylerde 21.889 erkek 19.458 kadın toplam 42.347 kişi yaşamaktaydı. Eçmiedzin kazasında 5979 işletmesi olan 84 köy dağıtılmıştı. 1908 yılının bilgilerine göre 18.967 erkek 16.658 kadın toplam 35.784 kişi yaşamıştır. Erivan bölgesinin Novobayazid kazasında 668 işletmesi olan 7 köy dağıtılmıştır. Böylelikle bütün bölgede 15.155 işletmesi bulunan 199 köy dağıtılmış ve sakinleri köylerini terke mecbur bırakılmıştır. 1908 yılı bilgilerine göre aynı köylerde 100. 626 kişi yaşamaktaydı. 10 yılda ahalinin tahminen %30 arttığı dikkate alınırsa bölge üzerinde 135 bin kişinin yaşadığı Müslüman köyünün dağıtılması ve ahalisinin zorla dağıtılması demektir.41

Ermenilerin, Kafkasya Müslümanlarına tecavüzünün arttığı bir zamanda Türk askeri birliklerinin ilerlemesi Azeri Türklerinin tamamen yok edilmesini önlemiştir. Osmanlı ordusunun hareketi aynı zamanda Transkafkasya Federasyonu'nun dahilinde bulunan anlaşmazlıkları da keskinleştirmiş oldu ve dağılmasını hızlandırdı. 26 Mayıs 1918'de Gürcistan, 28 Mayıs'ta ise Azerbaycan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ikili anlaşmanın özel öneme sahip olan dördüncü maddesine göre ülkenin güvenliğini sağlamak için ihtiyaç halinde Osmanlı hükümeti Azerbaycan Cumhuriyeti'ne askeri yardım vermeyi taahhüt etmekteydi.42 Bu anlaşma Azeri Türklerinin varlığını koruyup muhafaza etmek için zaruri bir adım idi. Karabağ'ın dağlık kısmında huzuru bozan Ermeni birliklerinin lağvedilmesi ve Bakı'nın işgal kuvvetlerinden temizlenip huzur ve sükunun sağlanması için dördüncü maddenin özel bir önemi vardı.


Osmanlı hükümeti, Azerbaycan'a ordu gönderilmesine Almanya'nın itiraz etmemesi hususunda gerekli girişimlerde bulunarak Osmanlı ve Azeri gönüllülerinden oluşan 'İslam Ordusu' kuruldu.


Haziran'ın başlarında artık Türk askeri birlikleri Gence istikametine doğru harekete geçmişti. Türk ordularının bir kısmı Kars ve Aleksandropol'dan geçerek Karakilise-Dilican-Kazak ve Ağstafa yoluyla, bir kısmı da Güney Azerbaycan Karabağ istikametinden hareket etmişti. Mürsel Paşa'nın komutasında 5. kolordu Haziran ayının başlarında Gence'ye girdiler. Türkiye'nin Kafkasya'daki ordularının baş komutanı Enver Paşa'nın kardeşi Nuri Paşa, kendi karargahıyla birlikte Gence'ye geldi.43

Türk ordusunun Azerbaycan'a doğru hareketi bu bölgede hakim unsur olmaya çalışan Sovyet Rusyası'nda ve onun kontrolündeki Bakı HKS'de ciddi rahatsızlıklara sebep oldu. V. İ. Lenin, özellikle Mayıs ayının sonlarında S. G. Şaumyan'a gönderdiği telgrafta "Bakı'nın uluslararası durumu oldukça zordur, bu sebeple Jordaniya ile ittifak halinde olmanızı tavsiye ederim' şeklinde direktif verdi.44 Bu talimata uygun olarak S. G. Şaumyan 6 Haziran'da Gürcistan'a giderek N. Jordaniya ile görüşüp Türk askerlerine karşı mücadele teklif etti. Bu takdirde Gürcistan'a muhtariyet verilebileceğini vaad ediyordu.45 Aynı şekilde Almanya da Türk askerlerinin Gürcistan topraklarından geçmesine izin verilmemesini istiyordu. 10 Haziran tarihinde Borçalı üzerinden Azerbaycan'a doğru hareket eden Türk birliklerinin karşısına Alman-Gürcü birlikleri çıktı. Pek de büyük olmayan bir çatışma neticesinde Türk ordusu General Kressin'in komutasındaki Alman-Gürcü ittifak güçlerini geri püskürterek çok sayıda esir aldı. Bu hadiseden sonra Gürcistan hükümeti de Tifliste bulunan Azerbaycan hükümetinden Tiflis'i terk etmesini talep etti ve Azerbaycan hükümeti 16 Haziran'da Gence'ye taşındı.46

Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyetinin kurulmasını istemeyen Bakı Halk Komiserleri Sovyeti 12 Haziran'da Gence'ye hücum emri verdi. Bakı Sovyeti ordusunun askerlerinin ve subaylarının çoğu Ermeni (doğrudan Hamazasp gibi) idi. Onlar yol boyunca bulunan Müslüman köylerinin ahalisine acımasızca zulm ettiler. Bu yüzden ahali de onlara düşmanlık besliyordu. Şaumyan, Enzeli'deki general Beçerahov'dan yardım istedi. Beçerahov, kendine bağlı Rus Kazak birliği ile Bakı'ya geldi, fakat, Beçerahov cepheyi çok çabuk terk ederek Kafkasya'ya gitti.

Lenin, Sovyet Rusyası'nın kendi ağır durumunu dikkate almadan Lenin Birliği olarak anılan 1. Devrim Ordusunu Batı cephesinden ayırıp Bakı Sovyetinin yardımına gönderilmesi hususunda emir vermişti.47 Ancak, buhran içindeki Sovyet Rusyası da Bakı Sovyetine lazım olan yardımı gönderemedi.

Aynı zamanlarda Azerbaycan hükümeti yardım için Türkiye'ye baş vurdu. Birleşmiş Türk-Azeri birlikleri Göyçay yakınlarında 27 Haziran-1Temmuz tarihleri arasında devam eden çatışmalarda Bakı Sovyeti'nin ordusunu darmadağın ettiler.48


Ermeni milliyetçileri, hatta Andranik Bakı Sovyetine yardım etmek arzusunda olduklarını bildirdiler. Nahçıvan'da Müslüman ahaliyi kırmakla meşgul olan Andranik bu bölgeyi Rusya'nın bir parçası olarak ilan eder, kendisinin de merkezi Rus hükümetine bağlı olduğunu beyan eder.49 Şaumyan, Andranik'in bu teklifi üzerine derhal Moskova'ya haber verir. 20 Haziran'da Ukrayna cephesinden Petrov'un 800 kişilik birliği ve bazı kuvvetler Rusya'dan Bakı'ya gelir.50



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder