26 Nisan 2015 Pazar

İSTANBUL ERMENİ PATRİKHANESİNİN BAĞIMSIZLIK HAREKETLERİNE YÖNELİŞİ 1850 - 1896 BÖLÜM 2





İSTANBUL ERMENİ PATRİKHANESİNİN BAĞIMSIZLIK HAREKETLERİNE YÖNELİŞİ

1850 - 1896  BÖLÜM  2



I. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Katoğikos Keork’un bütün Ermenilerin Rusya’ya bağlılığını Eçmiyazin Katoğikosluğunun resmi dergisi olan ‘Ararat’ın 1914 tarihli Ağustos sayısında şu cümlelerle nakleder. ‘... Şimdi, Ermeni milletinin, geçmişte, tarihte, yüzyıllardır bilinen bağlılığını, Rus İmparatorluğu tahtına karşı olan sadakatini en yüksek inanç ve istekle göstermesi zamanı gelmiştir. Manevi evladımızın kendinden öncekiler gibi vazifelerini kahramanca ve en büyük fedakarlıklarla yapacaklarından emin bulunarak, bu Katoğikos emirnamemizle, bu büyük ve haklı harekete en kısa zamanda manevi ve maddi yönden yardım etmelerini ve vatanımız olan büyük Rusya’nın şerefi ve iyiliği için savaşa gitmeye hazır bulunanların bırakacakları yardımsız ailelere yardım etmelerini herkese tavsiye ederiz...’ [79].

Çar’ın istiklal vaat eden beyannamesi üzerine gönüllü Ermeni birlikleri teşkil edilerek, Rus ordusunun Doğu Anadolu bölgesine yöneldiği sırada cephe gerisinde beşinci kol faaliyetlerine başladı[80].

Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu Ermenileri’nin büyük bir kısmı Kafkas Ermenileri ile tek toplum gibi bir bütün olarak iç içe bulundular[81]. Rusya, 1914 Kasım’ında yaptığı bir açıklama ile Osmanlı Ermenileri’ni Türk zulmüne karşı silahlanmaya çağırdı. Yapılan bu çağrıyı Eçmiyazin Kilisesi de uygun buldu[82]. Rus hükümetinin desteğini alan Ermeniler, Doğu Anadolu’da bir devlet kurma hayaliyle çeşitli dernek ve partiler kurarak olaylar çıkarıp Türk nüfusu katletmeye başladılar[83]. 1915 yılı Rus-Ermeni işbirliğinin bir başka ifadeyle Rusya’nın gözünde, Eçmiyazin Kilisesinin itibarının zirveye çıktığı yıldır. Ancak bu gelişen olaylar, Devletin varlığını tehlikeye düşürünce, Babıali’yi Ermenileri tehcire tâbi tutmak zorunda bırakmıştır.[84]

Sonuç olarak; Rusya, Ermeni toplumunca kutsal sayılan Eçmiyazin Kilisesini ve ona bağlı Ermenileri emperyalist emelleri doğrultusunda yönlendirerek[85], Müslümanların çoğunlukta olduğu Erivan bölgesindeki demografik yapıyı Ermeniler lehine değiştirmiştir. Bu da Ruslara, Kafkaslarda Doğu Anadolu’nun kapısını açacak ve üs vazifesi görecek stratejik bir alan oluşturmuştur. Çar yönetimi, Erzurum - İskenderun Hattı’nı kendine genişleme alanı olarak gördüğünden, Türklerle, Ermenileri birbirlerine boğazlatmaya çalışmıştır. Bir çok yönden Ermeni toplumu ile Osmanlı Devleti arasındaki düşmanlığın temelinde Rusların Kafkasya’daki yayılması yatmaktadır. Ermenilerin yaşadığı coğrafyada destek umarak dinî bakımdan bağlanabilecekleri belki de tek güçlü Hıristiyan Devlet Rusya idi. Ancak Rusya’nın uyguladığı politikalar kesinlikle kendi çıkarlarını gözetmekten öteye geçememiştir.


[1] K. Beydilli, ‘1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler’, Türk Tarih Belgeleri Dergisi XIII, (Ankara: 1988), s: 17’den (ayrı basım), s. 368 vd; S. Çöhçe, ‘Ermeni Kimliği Hakkında Bir Değerlendirme’, Yakın Tarihimizde Kars ve Doğu Anadolu Sempozyumu (17 - 21 Haziran1991), (Ankara: 1992), s. 100.
[2] Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, (nşr. B. Umar), (İstanbul: 1998), s. 25 v.d.
[3] Bkz. H. F. B. Lynch, Armenia Travels and Studies I, (New York: 1901), s. 232. 
[4] Bizans İmparatorluğunun uç beyliklerinde yoğun olarak yaşayan Ermenilerin çeşitli bölgelere tehciri ve Bizans-Ermeni ilişkileri için bkz. Davut Kılıç, ‘Selçuklular’a Kadar Anadolu’da Gregoryen Ermeni Kilisesi (M. 451-1100)’, TK., (Aralık 2000), s: 452; s. 752-760.
[5] Erivan’ın kuruluşu ve Rus-İran muharebeleri sonucunda 1828’de Türkmençay Antlaşmasıyla Rusların eline geçişi için bkz. M. Bala, ‘Erivan’, İA IV, s. 311-315.
[6] M. Abdullayev, ‘Rusya’nın Şimali Azerbaycan’da Müstemlekecilik Siyaseti’, Azerbaycan Tarihinin Çağdaş Problemleri, (nşr. H. İsaxanlı), (Hazar Üniversitesi, 2000), s. 45.
[7] 1835-1839 yılları arasında Osmanlı Devleti hizmetinde bulunan Alman subayı Moltke, Türk hakimiyeti altındaki Ermeniler için ‘Bu Ermenilere aslında Hıristiyan Türkler demek mümkün, bu hakim milletin adetlerinden, hatta lisanından o kadar çok şey almışlardır’ demektedir. Bkz. H. V. Moltke, Türkiye Mektupları, (İstanbul: H. Örs, 1969), s. 35. Ayrıca Ermeniler’in durumu ve Türkler’le ilişkileri hakkında bkz. E. De Amıcıs, İstanbul, (Ankara: B. Akyavaş, 1986), s. 162. 
[8] N. A. Banoğlu, Ermeni’nin Ermeni’ye Zulmü, (Ankara: 1976), s. 85. Yine bu faaliyetler çerçevesinde 1816 yılında Rusya’da (Moskova) açılan ilk Ermeni Gymnasium (Jimnastik Okulu) için bkz. E. Smith, Armenia I, (Boston ve New York: 1833), s. 224 vd.
[9] Smith, Armenia II, s. 116.
[10] R. Şahin, Tarih Boyunca Türk İdarelerinin Ermeni Politikaları, (İstanbul: 1988), s. 107.
[11] 1827 kışında Katoğikos Nerses Aşdarages, cemaatına şöyle sesleniyordu. “Ararat dünyasının ve Ermeni milletinin şaşkınlık ve takdirini kazanacağımız zaman, ana tahtın eski bağımsızlığının yeniden kurulması ve canlandırılması günü geldi. Ermeni kahramanları, ayağa kalkınız, İranlıların işini bitiriniz. İhtiyar Masis’i (Ağrı Dağı) sevindiriniz. Bir defa daha vatan topraklarını kanlarınızla boyayınız ve sonra hür olarak yaşayınız.” Savaş Ermenilerinde desteklemesiyle Rusların zaferiyle sonuçlandı. Bkz. E. Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, (İstanbul: 1987, s. 757.
[12] W. E. D. Allen, P. Muratoff, 1828 - 1921 Türk - Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi, (Ankara: genelkurmay Basımevi, 1966), s. 20. R. G. Hovannisian, Armenia On The Road to Independence 1918, (Los Angeles: 1967), s. 8.
[13] Bkz. Y. Ternon, Ermeni Tabusu, (İstanbul: E. Oğuz, 1995), s. 53; L. Nalbandian, The Armenian Revolutionary Movement, (Los Angeles: 1963), s. 24.
[14] Beydilli, a.g.m., s. 372 vd.
[15] Şahin, a.g.e., s. 130.
[16] R. G. Hovannisian, Armenia On The Road to Independence 1918, (Los Angeles: 1967), s. 7 vd; Cöhçe, a.g.m., s. 100.
[17] Bkz. F. Kırzıoğlu, ‘Armenya / Yukarı - Ellerde 2700 Yıllık Türk Varlığı, Ermeniler’in Rus İstilasına Alet Olması ve Mezalimi’, Atatürk Üniversitesi XX. Yıl Armağanı Ermeniler Hakkında (Makaleler  Derlemeler) II, (Ankara: 1978), s. 59.
[18] Bkz. M. Saray, ‘Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı, Ermeni Meselesini Ortaya Çıkaranlar’, XI. Türk Tarih Kongresi V, (Ankara: 1994), s. 1757.
[19] İran - Rus savaşlarında ve Türkmençay Antlaşması’ndaki (1 Şubat 1828) başarılarından dolayı Paskeviç’e, Rus hükümetince bir milyon ruble para ile ‘Erivan Kontu’ payesi verilmiştir. (Bkz. M. Bala, a.g.md., s. 314). Paskeviç’in 1828 - 1829 Osmanlı - Rus savaşındaki başarıları için bkz. Puşkin, Erzurum Yolculuğu Biyelkin’in Öyküleri, (nşr. A. Behramoğlu), (?: 1999), s. 57 v.d.
[20] Hovannisian, a.g.e., s. 8.
[21] K. Beydilli, a.g.m., s. 383 v.d. 
[22] A. Süslü  v.d, Türk Tarihinde Ermeniler, (Ankara: 1995),  s. 120.
[23] Hovannisian, a.g.e., s. 9.
[24] Rusya’ya göç ettirilen Ermeniler için bkz. Beydilli, a.g.m., ss. 365-408; Vak’anüvis Ahmed Lütfi Efendi Tarihi II-III, (İstanbul: Tarih Vakfı, 1999), 408 v.d.
[25] Mim Kemal Öke, Ermeni Sorunu (1914 - 1923), (Ankara: 1991), s. 72.
[26] Ayrıca Rusya’nın tesirinden fazla kurtulamayan bu Ermeniler’e ‘Şarklı Ermeniler’ de denir. Bkz. Şahin, a.g.e., s. 183.
[27] M. Ormanyan, The Church Of Armenia, (Londra: 1955), s. 72 v.d.
[28] G. Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu (1839-1914), (Ankara: 1989), s. 182.
[29] Uras, a.g.e., s. 172.
[30] G. Çark, Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler (1453 - 1953), (İstanbul: 1953), s. 256 v.d.
[31] Gregoryen Ermenilere verilen hak ve imtiyazlar geri alındı, Ermeni ruhani reisleri bu karara direndi. Diğer taraftan Ermenilere yapılan baskılara karşı manevi nüfuzunu harekete geçiren Papalık makamı, Çar Nikola’yı sert bir protesto ile uyardı ve Hıristiyan aleminin tavassutunu istedi. Yapılan baskılar neticesinde Çar, aldığı karardan geri adım attı. Böylece Eçmiyazin Kilisesi ve mensupları, Rus Ortodoks Kilisesi tarafından yok edilmekten kurtulmuş oldu. Bkz. G. Çark, a.g.e., s. 258; Davut Kılıç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler Arasındaki Dinî ve Siyasî Mücadeleler, (Ankara: ASAM, 2000), s. 86.
[32] Buxton kardeşler Ermenistan hakkındaki eserinde, Rusya’daki Ermenilere yapılan baskıları şöyle dile getirir; ‘Ermeni Kilisesinin serveti, Rusya’nın hırsını çekti. Rus hükümeti bu serveti elde etmek istedi. Galitzin, Eçmiyazin’e asker gönderdi. Ermeniler askerleri taşa tutular. Katoğikos yerini bırakmaya mecbur kaldı. Rus Subayları, hazinelerin anahtarlarını istediler. Onların bu istekleri reddedildi, bunun üzerine kilisenin kapılarını kırıp, paraları ve kıymetli eşyayı götürdüler. Manastırların arazisi zapt edildi. Her yerde  kiliselerin mallarına, gelirlerine el konuldu. Ayin yapılmadı. Papaz ve öğretmenler parasız kaldılar. Rus hükümeti, papazlara ve öğretmenlere Ortodoks olurlarsa kendilerine iki kat aylık verileceğini vaat etti. Fakat kimse din değiştirmeyi kabul etmedi’ (Bkz. Buxton Kardeşler, Travels and Politics in Armenian, London 1914, s. 75’den naklen; Uras, a.g.e., s. 427). Yine aynı şekilde Edovart Driault, Çar III. Aleksandr’ın Ermenilere yönelik politikasını şöyle İfade eder: Çar III. Aleksandr, Ermeniler’i Ortodokslarla karıştırarak, bir topluluk haline getirmek için bir takım tedbirler aldı. Ermeni okullarını Eçmiyazin Katoğikosu’nun elinden alarak, Rus hükümetinin denetiminde Rusça eğitim yapan okullar haline getirdi. Ermeni memurlarından da ya Ortodoks mezhebine geçmelerini ya da istifa etmelerini istedi. Ermeni talebelerini Rus Üniversitelerinden atarak adeta Gregoryen Ermenileri ve kilisesini ortadan kaldırma düşüncesindeydi. Bkz. E. Driault, Şark Meselesi, (İstanbul: Hafız, 1328), s. 329.
[33] Tahsin Paşanın Yıldız Hatıraları Sultan Abdülhamid, (İstanbul: B. Yayınları, 1990), s. 395.
[34] Bilal Şimşir, British Documents On Ottoman Armenians I, (Ankara: 1989), s. 64 v.d.
[35] E. Granville, Çarlık Rusyası’nın Türkiye’deki Oyunları, (Ankara: O. Arıman, 1967), s. 34.
[36] Sadrazam Cevat Paşa’dan Mabeyn Başkitabetine (14 Eylül 1893), BOA, Yıldız Sadaret Hususi, 4-Ra-1311, İç no: 702-1475 280 / 18; BOA, Yıldız Sadaret Hususi, Dosya no: 315, Sıra no: 45, İç no: 3-1-2, Evrak no: 2294; BOA, HNA, Endikatör: S-III, Karton no: 315, Dosya no: 78, Evrak no: 11787 / 267.
[37] R. Karadağ, Şark Meselesi, (İstanbul: ?), s. 83.
[38] Şimşir, a.g.e. I, s. 86.
[39] Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, (Ankara: 1988), s. 23.
[40] M. Ethemoğlu, Ermeni Terörünün Kısa Tarihi, (Diyarbakır: 1987), s. 12.
[41] S. J. ve E. K. Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye II, (İstanbul: M. Harmancı, 1983), s. 249 v.d.
[42] E. Z. Karal, Osmanlı Tarihi VII, (Ankara: 1988), s. 129.
[43] Ottoman Archives Yıldız Collection The Armenian Question I, (İstanbul: Tarihi Araştırmalar ve Dökümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, 1989),  s. XIX. Ayrıca Rusya, Ermeni toplumunu ayaklandırmak ve gerektiğinde böyle bir isyanı yönetmek üzere Doğu Anadolu’ya Rus subaylar gönderdi. [Bkz. Petersburg Büyükelçisi Şakir Paşadan Hariciye Nazırı Asım Paşaya (5 Ekim 1880), BOA, HNA, Endikatör: S-II, Dosya no: 120, İç no:5, Karton no: 191.] Başka bir belgede de Başvekil Said Paşadan, Sivas Valisi Hakkı Paşaya gönderilen 7 Ekim 1880 tarihli emirnamede; Ermenileri, İngiltere’den evvel Rusya’nın yardım ve nezaretine sığındırmak göreviyle Kafkasya’dan Beyazıt, Van ve Erzurum taraflarına on subayın gönderildiği, şimdi de aynı şekilde İstanbul’dan, Diyarbakır, Sivas ve Erzurum’a on subayın görevlendirilerek hareket ettiklerini bildirerek, bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Bkz. BOA, Yıldız Esas Evrakı, Kısım: 24, Defter no: 332, Zarf: 162, VIII.
[44] Shaw ve Shaw, a.g.e. II, s. 252.
[45] E. Granville, a.g.e., s. 33.
[46] Antlaşma metni için Bkz. Nihat Erim, Devletlerarası Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri: Osmanlı İmparatorluğu Anlaşmaları I, (Ankara: 1953), s. 395. Alman Şansölyesi Bismark, Ayastefanos sonuçlarının gözden geçirilmesi için Berlin de bir konferansın toplanmasını teklif etti. Rus Çarı, Avrupa Konferansının toplanmasına razı olmadığı takdirde savaşın kaçınılmazlığını anladı. Görüşmelerin bir ara kesilmesine rağmen toplantıyı kabul etti. (Bkz. A. F. Türkgeldi, Mesail-i Mühimme-i Siyasiyye II, (nşr. B. S. Baykal), (Ankara: 1987), s. 58; Shaw ve Shaw, a.g.e. II, s. 237). Ayastefanos Antlaşmasını gözden geçirmek için Berlin’de toplanan konferansta Ermeni Meselesi, Rusya ile İngiltere arasında rekabete neden oldu. Her iki devlette Ermenilerin sempatisini kazanmak için Ayastefanos Antlaşmasında geçen Ermenilerle ilgili ıslahât maddesinin Berlin Antlaşmasına da girmesi için gayret sarf ettiler. Böylece Ermenilerle ilgili madde bu kez de Berlin antlaşmasının 61. maddesinde yer aldı. [Antlaşma maddesi için bkz. N. Erim, a.g.e. I, s. 423.] Rusya bu maddeden hareketle bir müddet “Ermeni reformlarıyla” ilgilenecek ve siyasi menfaatları icabı, Türk - Rus münasebetlerinde ‘Ermeni meselesi’ gündeme getirecektir. Bkz. A. N. Kurat, Türkiye ve Rusya, (Ankara: 1990), s. 100. [47]    C. Küçük, Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı (1878 - 1897), (İstanbul: 1986), s. 4.
[48] Çoşkun Üçok, Siyasi Tarih, (Ankara: 1951), s. 289. İstanbul Ermeni Patrikliğinin bağımsız Ermenistan kurma çabaları için bkz. Davut Kılıç, ‘İstanbul Ermeni Patrikhanesinin Bağımsızlık Hareketlerine Yönelişi (1850 - 1896)’, Osmanlı II, (nşr. G. Eren), (Ankara: 1999), s. 153-159.
[49] M. Saray, ‘Türk-Sovyet Münasebetleri ve Ermeni Meselesi’, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu, (8 - 12 Ekim 1984, Erzurum) (Ankara: 1985), s. 128.
[50] Şimşir, a.g.e. I, s. 210; Küçük, a.g.e., s. 31.
[51] C. Küçük, “XIX. Asırda Anadolu’da Ermeni Nüfusu”, Türk Tarihinde Ermeniler Sempozyumu, (İzmir 26-27 Mayıs 1983), İzmir 1983, s. 85.
[52]      E. Z. Karal, Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni Meselesi, (Ankara: 1971), s. 8.
[53] McCarthy, a.g.e., s. 117.
[54] Küçük, a.g.e., s. 89; Kazım Karabekir, Ermeni Dosyası, (nşr. F. Özerengin), (İstanbul: 1994), s. 143; Gürün, a.g.e., s. 159.
[55] Gürün, a.g.e., s. 163; A. Mınassıan, Ermeni Devrimci Hareketinde Milliyetçilik ve Sosyalizm 1887-1912, (İstanbul: 1995), s. 83. Kafkasya Valisi Galiç, 1898 yılında Çar’a sunduğu raporda şunları söylüyordu. ‘Ermeni ihtilali fikri komiteler tarafından yayılmaktadır. Bu fikirlerle dolu ihtilalci Ermeniler Kafkasya’dan acil olarak uzaklaştırılmalı, ihtilal fikrinin Ermeni ahaliye yayılmasını önlemek için şiddetli davranılmalıdır. İlk tedbir olarak da istiklal fikri mekteplerde aşılandığından Ermeni mektepleri, Rus maarifine bağlanarak kontrol altına alınmalıdır. Bu düşünceden hareketle 320 Ermeni mektebini kapatmış ve mal varlığını maarif nezareti emrine almış bulunuyorum. Tarafınızdan tasdikini rica ederim. Ermenilerin matbuat ve bilumum hayır cemiyetleri, siyasetle uğraştıklarından matbaalarını ve cemiyetlerini kapatma salahiyetinin verilmesini teklif ederim.’ Bkz. O. Karabıyık, Türk-Ermeni Münasebetlerinin Dünü-Bugünü, (İstanbul: 1984), s. 149 v.d.
[56]   L. Nalbandıan, a.g.e., s. 144. Rus Ermenileri, Rusya’nın kendi dillerini ve özelikle dinlerini yok etmek istediğini fark ederek, köydeki Ermeni ilkokullarını olabildiğince kilise ile işbirliğine yönlendirdi. Şehirlerde gönüllü dindarların desteğiyle ortaokullar açıldı. Fakat bu okullar Rus yöneticiler tarafından kapatılıp, sadece resmi olarak jimnastik eğitimi veren okullar haline dönüştürüldü. Ermeni rahipler bu okullarda el altından kendi dillerini ve dinlerini öğrencilere vermeye çalıştılar: Bkz. Bilal Şimşir, British Documents On Ottoman Armenians (1880 - 1890) II, (Ankara: 1989), s. 570. Bu gelişmeler karşısında; 1885 yılında Rus hükümeti, Ermeni aydınları tutukladığı gibi, okul ve kiliselerini kapatarak mallarına el koydu. (Bkz. Granville, a.g.e., s. 31. Rusya’daki Ermeni gazeteleri şiddetle göz altında tutulduklarından seslerini çıkaramıyorlardı. Bkz. Tarhan Büyükelçiliğinden Hariciye Nezaretine (19 Mart 1892), BOA, HNA, Endikatör: T.S, Karton no: 13, Dosya no: 11, İç no: 70-6.
[57]M. Hocaoğlu, Abdülhamid Han ve Muhtıraları, (İstanbul: 1983), s. 176.
[58]İ. H. Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi IV,  İstanbul 1955, s. 333.
[59]E. Granville, a.g.e., s. 58.
[60]Eçmiyazin Kilisesi’nden, İstanbul Ermeni Patrikliği’ne gönderilen mektupta, Rusya’ya göç eden Ermenilerin bir kısmını Rus hükümetinin iade etmek istediği, ancak Katoğikosluğun araya girmesiyle bu işin bahara tehir edildiği bildirildi. Gerekçe olarak da bölgede yaşayan halkın kalabalık olduğu, dolayısıyla bunlara verilecek ziraata elverişli toprak bulunmadığı, ortaya çıkan acıklı durumun Patriklikçe, Osmanlı hükümetine arz edilmesi istendi. [bkz. Adliye ve Mezahip Nazırı Rıza Paşadan Mabeyn Başkitabetine (14 Nisan 1894): BOA, Yıldız Sadaret Mütenevvia, Dosya no: 8-L-1311, Evrak: 803 / 8196, No: 93 / 45; Ayrıca Bkz. BOA, HNA; Endikatör: TS, Karton no: K 84, Evrak no: 115 / 2781-16.] Daha sonra Rus Büyükelçisi İgnatief’in Hariciye Nazırı Sait Paşaya gönderdiği 9 Şubat 1895 tarihli yazıda; Rusya’ya geçiş yapan Ermenilerin hepsisinin elinde Osmanlı pasaportu bulunduğunu, on binlerce Türk tebaası Ermeni’nin Kafkas halkı için bir yük olduğunu belirterek bunların Osmanlı hükümetince geri alınmasını istedi. Bkz. BOA, HNA, Endikatör: S-III, Karton no: 297, Dosya no: 26, İç no: 5, Evrak no: 129.
[61]J. Pichon, Cihan Harbinin Şarka Ait Kaynakları Avrupa’nın Yakın Şarka Hululünün Tarihçesi, (nşr. C. Yalçın), (İstanbul: 1939), s. 139.
[62]E. Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları (1896 - 1916),  (İstanbul: 1994, s. 70.
[63]Abdullayev, a.g.m., s. 47.
[64]Sadrazam Kamil Paşadan Mabeyn Başkitabetine (27 Eylül 1890), BOA, Yıldız Sadaret Hususi, Dosya  no: 12-S-1308, İç no: 1, Evrak no: 239 / 44.
[65]Tahsin Paşanın Hatıraları..., s. 69.
[66] Ottoman Archives Yıldız Collection The Armenian Question II, (İstanbul: Tarihi Araştırmalar ve Dökümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı 1989), s. 10 vd. Rusya, bu politikasını Hariciye Nazırı Giers vasıtasıyla özel görevle Petresburg’da bulunan Fuad Paşaya, Ermeni meselesinde Osmanlı Devletini tam olarak desteklediklerini, bu mesele siyasi olmayıp Osmanlı Devletinin dahili meselesi saydığını, bunu da İngiltere’ye resmen bildirdiklerini belirtti. Bkz. Özel görevle Petersburga giden Fuad Paşadan Mabeyn Başkitabetine (31 Aralık 1894), BOA, HNA, Endikatör: T, Karton no: 153, İç no: 475.
[67] Hariciye Nazırı Sait Paşadan Sadrazam Cevat Paşaya (12 Mayıs 1895), BOA, HNA, Endikatör: M.T, Karton no: 775, İç no: 17, Zarf: 1312.
[68]Y. T. Kurat, ‘Doğu Anadolu’da Ermeni Sorunu (1900 - 1920)’, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu, (Ankara: 1985), s. 232. Bu dönem de Rusya, 1904-1905 Rus-Japon harbine kadar sürecek olan Ermenilerin kültürel ve ticari faaliyetlerini engelleme politikasını da sistemleştirdi. Bkz. Şahin, a.g.e., s. 189.
[69]Uras, a.g.e., s. 577.
[70]Kurat, a.g.m., s. 229 v.d.; Reformların uygulanması için bkz. M. Şaşmaz, ‘Ermenilerin Hakkındaki Reformların Uygulanması (1895 - 1897)’, Osmanlıdan Günümüze Ermeni Sorunu, (Ankara: 2000), s. 93-104.
[71] Şahin, a.g.e., s. 189.                         
[72]Uras, a.g.e., s. 376. Rusya’nın amacı İstanbul ve Doğu Anadolu topraklarını ele geçirmekti. Ermenistan bu amaca ulaşmak için sadece bir ön karakol durumundaydı. Rusların yaptıkları demir yollarından bazıları ok gibi dosdoğru bir şekilde Ermenistan’dan geçerek Osmanlı hududuna kadar uzanıyor ve orada bitiyordu. Bu durum Rusların maksadına açıkça göstermektedir. Bkz. L. R. Hartıll, ‘Men Are Like That’, 1856 - 1923 Emperyalizm Kıskacında Türkler Ermeniler Kürtler, (nşr. E. Yavi), (İzmir: 2001), s. 317. 
[73]M. Bala, Ermeniler ve İran, (İstanbul: 1927), s. 25 vd.
[74]Granville, a.g.e., s. 64.
[75]Granville, a.g.e., s. 36.
[76]Granville, a.g.e., s. 86.
[77]Kurat, a.g.m., s. 232.
[78]Uras, a.g.e., s. 383.
[79]Uras, a.g.e., s. 589.
[80]Akçora, a.g.e., s. 76. Osmanlı Hükümeti 21 Temmuz 1914 tarihinde seferberlik ilan etmişti. Seferberlik ilk kez Ermenileri de kapsıyordu. Şark vilayetlerinin idari reformu konusunda hem fikir olan Ermeni komitalarının yöneticileri İstanbul’da toplanarak taşra teşkilatlarına şu talimatı veriyorlardı: Rus birlikleri hududu geçip, Osmanlı ordusu geri çekildiği zaman elinizdeki her türlü imkanla her yerde aynı anda isyan edeceksiniz. Osmanlı ordusu iki ateş arasında bırakılacaktır. Devletin temelleri havaya uçurulacaktır. İdari merkezler işgal edilerek, ikmal kafilelerine hücum edilecektir. Buna karşılık Osmanlı ordusunun ilerlemesi halinde, silahlarıyla birlikte birliklerini terk edip, çeteler kurarak Ruslara katılacaklardır. Bkz. D. Kevorkyan, ‘Ermeni Meselesinde Tehcire Amil Olan Sebepler’, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu, (Ankara: 1985), s. 300.
[81]McCarthy, a.g.e., s. 26.
[82]Akçora, a.g.e., s. 73.
[83]Ermeni ve Rusların yaptıkları katliamlar için bkz. Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi I-IV, (nşr. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü), Ankara 1995.
[84]Tehcir kararı bütün Ermenilere şamil değildir. Bunlar; hasta ve âmâlar, Katolik ve Protestan mezhebinde olanlar, askerler ve aileleri, memurlar, tüccarlar, bazı amele ve ustalardır. Osmanlı ordusunda görev yapan asker, subay ve sıhhiye sınıflarında hizmet görenlerin ve ailelerinin yanı sıra merkez ve taşrada bulunan Osmanlı Bankası şubeleriyle, Reji İdaresi, düyun-ı umumiyye ve bazı konsolosluklarda görevli Ermeni memurlar sadakat ve iyi halleri göz önüne alınarak sevk dışı bırakılmışlardır. Sadakatsizlik eden ve komite mensubu olanlar azledilerek sevk edilmişlerdir. Yetim çocuk ve dul kadınlar da sevk edilmeyerek yetimhanelere ve bulundukları yerlerdeki köylere yerleştirilmişlerdir. Ayrıca ticaret ve benzeri suretlerle ikamet eden Ermeniler, Ermeni mebus ve aileleri de yerlerinde kalmıştır. Bu konuda arşiv belge numaraları için bkz. Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), (Ankara: Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, 1994), s. 10.
[85]Rusya’nın Eçmiyazin Kilisesine verdiği destek ve yaptığı düzenlemelerle birlikte devamlı Ermeni toplumuna bağımsızlık vadinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. (bkz. Lynch, a.g.e., s. 233). Başka bir ifadeyle Rusya, Kafkasya’yı ele geçirdiğinden bu tarafa Doğu Anadolu ve Mezopotamya’ya uzanan hattı her zaman elde etmeyi düşünmüştür. Bunun için Eçmiyazin Kilisesini ıslah ederek, kendi emellerine hizmet ettirdiği gibi kilise mensuplarını da bu doğrultuda yönlendirmiştir. Bkz. Granville, a.g.e., s. 58. 

* Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi - 
- ERMENİ ARAŞTIRMALARI, Sayı 2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001


http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=210

..

..

İSTANBUL ERMENİ PATRİKHANESİNİN BAĞIMSIZLIK HAREKETLERİNE YÖNELİŞİ 1850 - 1896 BÖLÜM 1




İSTANBUL ERMENİ PATRİKHANESİNİN BAĞIMSIZLIK HAREKETLERİNE YÖNELİŞİ

1850 - 1896  BÖLÜM 1 




DAVUT KILIÇ

Rusya'nın Doğu Anadolu Siyasetinde Eçmiyazin Kilisesinin Rolü (1828-1915)

Yrd. Doç. Dr. Davut KILIÇ*
ERMENİ ARAŞTIRMALARI, 
Sayı 2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001
 
Çarlık Rusya, sıcak denizlere inme düşüncesinde kendisine engel olarak gördüğü Osmanlı Devleti’ni yıkabilmek için uzun yıllar plânlı politikalar üretmiştir. Bu plânlardan biri de; Kafkaslar ve Doğu Anadolu üzerinden İskenderun Körfezi’ne inmektir. Bunun için Rusya, bölgede yaşayan İran ve Osmanlı Ermenilerini emperyalist çıkarları doğrultusunda yönlendirme gayretine girmiştir.

Daha XVIII. yüzyılda Rus Çarı I. Petro, Doğu ticaretinden faydalanmak için Ermenilerden istifade etmeyi düşünmüş ve onları Rus topraklarına davet ederek kendilerine dinî ve dünyevî her türlü imtiyazı vermeye hazır olduğunu bildirmiştir[1] . Ermeniler’in Rusya’ya bağlanması ve oradan destek umması, Ruslar’ın Kafkasya bölgesine gerçekleştirdikleri ilk seferlerden başlayarak yeşermiş ve giderek artmıştır. Bu durum da Rusya’nın, Kafkasya ve Doğu Anadolu’ya yönelik faaliyetlerinde gerek siyasal, gerek askeri strateji belirlemesinde etkili olmuştur[2] . 20 Haziran 1804’te İran’la yapılan ilk savaştan sonra İran Şahı’nın bölgedeki otoritesi zayıflamış ve Rusya Eçmiyazin’le komşu olmuştur. Ermeniler bu tarihten itibaren aralarında ırk ve mezhep farkı olmasına rağmen Hıristiyan Rusya’ya karşı olan ilgilerini saklamamışlardır[3] .

Rusya, Kafkasya’da yürüttüğü müstemlekeci siyasetin gereği olarak Bizans döneminden bu tarafa, tarihi Azerbaycan topraklarında dağınık halde bulunan Ermeni ahalinin ve Ermenilerce kutsal sayılan Eçmiyazin Kilisesinin[4] bulunduğu toprakların, Erivan Hanlığının[5] hakimiyetinden çıkarılarak (% 73.8’nin Müslüman olduğu), “Ermenistan Vilayetine” çevrilmesini hedefledi[6] . Rus İncil Cemiyeti, 1815’te Petersburg’da 15 bin Ermenice İncil bastırdı. Bununla yetinmeyen cemiyet daha sonra Osmanlı Ermenilerinin çoğunun Türkçe konuştuğunu dikkate alarak[7] 1822’de Türkçe İncil bastırıp Ermenilere dağıttı[8]. Yine aynı yıl Rus hükümetinin Eçmiyazin Kilisesine gösterdiği yakın ilgiyi bahane eden Katoğikos Ephraim (Efraim), bölgede cereyan eden Osmanlı-İran savaşında Rusya’nın korumasına sığınarak barış imzalanana kadar Çar’ın güvencesi altında kaldı[9] . Bu ilgiden memnun olan Rusya, hedefine ulaşmak için Kafkasya ve diğer doğu bölgelerinde yaşayan Ermenilere karşı faaliyetlerini yoğunlaştırdı[10].

İran Ermenileri’nin Rusya’nın korumasına girme istekleri, XIX. yüzyılın ilk döneminde bölgeye yayılma arzusunda olan Rus ordusunu harekete geçirdi.[11] Aras vadisi boyunca ilerleyen Rus kuvvetleri Ermeni toplumu için mukaddes olan Eçmiyazin şehrini de içerisine alan Erivan bölgesini işgal etti.[12] 5 Mart 1828 yılında Rusya ile İran arasında Türkmençay Antlaşması imzalandı. O zamana kadar İran’ın elinde olan Eçmiyazin Kilisesinin de bulunduğu topraklar Rusya’nın hakimiyetine geçti. Tıpkı Gürcistan ve Kırım hadisesinde olduğu gibi İşgal edilen bölgeler önce Rusya’nın himayesinde ‘bağımsız’  bir Ermenistan olarak ilan edildi. Kısa bir zaman sonra da Rusya tarafından ilhak olundu. Çar I. Nikola, 21 Mart 1828’deki Emirnamesiyle ‘Ermeni eyaletleri’ olarak vaftiz edilen yeni toprakları İmparatorluğuna dahil etmeyi kararlaştırarak, unvanlarına ‘Ermenistan Kralı’ sıfatını da ekledi[13].

Rus - İran savaşında İran Ermenileri İran’a karşı, Rus ordusu saflarında savaştıkları gibi Rus askerlerine öncülük de ettiler. Böylece, Rus ordusu Urmiye ve Erdebil’i ele geçirdi. Rusya ile İran arasında Türkmençay antlaşmasının imzalanmasıyla bölgede yaşayan Ermeniler bir sene içerisinde mal ve mülklerini satarak Erivan bölgesine nakledilecekti. Böylece Rusya, Erivan Hanlığı’nı Ermenistan Vilayeti’ne çevirme projesini de hayata geçirmiş oldu. Yapılan tehcir sonunda gönüllü veya zorla 40 bin Ermeni, antlaşmanın on beşinci maddesi gereği, göç etmek zorunda bırakıldı[14]. Göç eden Ermeniler, Rus hükümeti tarafından Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı Erivan bölgesine yerleştirildi. Çar I. Nikola bu davranışıyla tarihi coğrafyaya müdahale ederek, bölgedeki demografik yapıyı Hıristiyanlar lehine bozma gayretine girdi. Bu gelişmeler sonucunda, Osmanlı tebaası olan Gregoryen Ermeniler üzerindeki Rusya’nın tesir ve yönlendirme kabiliyeti de iyice arttı. Böylece doğu ve batı Türklüğünün irtibatı kesilecek ve sunî bir Ermenistan oluşacaktı[15]. İşte bütün bunlar Ermeni kiliseleri içerisinde en yüce ruhani makam olarak tanınan Eçmiyazin’in Rus sınırlarına katılarak Rusya’nın emir ve kontrolü altına girmesiyle başlamış oldu.

Ruslar, Kafkasya’yı ele geçirdikten sonra Ermeni toplumu ile olan münasebetlerini de en üst seviyeye çıkarttılar. Buna Ermeni toplumunun içinde bulunduğu coğrafya da müsaitti. Çünkü aralarında mezhep (inanç) ve ırk farkı olmasına rağmen Rusya’dan başka yakınlaşacakları bir Hıristiyan devlet yoktu. Bu durum başta Eçmiyazin Kilisesi olmak üzere Ermeni maceracılar tarafından da hoş karşılandı. Ermeni gençlerinin bir çoğuna Rusya’daki üniversitelerde okuma hakkı tınındı. Bu üniversitelerde yetişen gençlerden bazıları da İmparatorluğun seçkin ve askeri tabakası içerisinde yerini aldı[16].

Ruslar, Petersburg’daki İmparatorluk İlimler Akademisinde ‘Ermeni tarihi ve edebiyatı’ üzerine metin ve tercümeler yayınlamaya başladı. Daha da önemlisi Ruslar ‘Pan – Slavizm’ propagandasıyla Osmanlı Devletini içten vurmayı hedefledikleri gibi, Anadolu cephesinde de Hıristiyanlık propagandası ile ordularına Ermeniler’i, yardımcı kuvvet olarak kullanmak istiyordu[17]. Başlangıçta Ruslar’ın bundan maksadı kurdukları Ermenistan’ı iki İslam devletine, Osmanlı ve İran’a karşı tampon bölge olarak kullanmaktı. Fakat bu iki İslam devletinin bir türlü toparlanamadığını gören Rusya, eğittiği Ermeni gençlerin bir kısmını Osmanlı Devletine karşı kullanmak üzere Rus ordusunda istihdam etti. Bir kısmını da teşkilatlandırarak Osmanlı Ermenileri’ni ayaklandırmak için Doğu Anadolu’ya gönderdi [18].

Rusya, Doğu Anadolu’daki emperyalist emellerini gerçekleştirmek için Osmanlı Devletiyle savaş durumuna geldi. 1828 yılında Rus güçleri Paskeviç[19] kumandasında Erzurum’a doğru ilerlemeye başladı. Yol boyunca Ermeniler Rus ordusunu sevinç gösterileriyle karşıladılar[20]. Kars ve Çıldır’daki Ermeniler, Osmanlı-Rus harbinin patlak vermesiyle Rusya’nın yanında yer almakta tereddüt etmediler. Hatta Ruslar Kars’ta ele geçirdikleri silahları bunlara dağıttığı gibi bir kısmını da Rus ordusuna asker olarak dahil etti.[21]

Osmanlı - Rus Savaşı neticesinde yapılan (1829) Edirne Antlaşması’yla Doğu Anadolu’nun bir kısmı Ruslar’ın eline geçti. Bu durum Rus ordusundaki Ermeniler’le, Osmanlı Ermenileri arasındaki ilişkileri daha da hızlandırdı. Böylece Ermeni toplumu ile Ruslar arasında hem dinî hem de siyasi münasebetler başlamış oldu.[22] Savaş sonunda Rus ordusu ile birlikte hareket eden Kars ve Erzurum bölgesindeki pek çok Ermeni yaptıklarına karşılık olarak, Müslümanlar’ın misillemesinden ve Osmanlı Devleti’nin yargılamasından korktukları için bölgeden Ahıska’ya göç etti.[23] Çar Nikola, İran’la yaptığı antlaşmada olduğu gibi Osmanlı Devleti’yle yaptığı antlaşmada da, Rusya’ya göç etmek isteyen Ermeni ve diğer Hıristiyanlar’a tam serbestlik verilmesini ilk şart olarak ileri sürdü. Böylece 1830 tarihinde Rusya’ya ümit edilenden daha fazla Ermeni göç etti.[24]

Ruslar 1830’larda Osmanlı topraklarından çekilirken de aynı şeyi yaparak, beraberinde götürdükleri Ermeni göçmenleri Revan vilayetine ve Ahıska bölgesine yerleştirdiler. Böylece Rus Hükümeti, Azerbaycan ve Anadolu Türklüğü arasına örmüş olduğu duvarı sağlamlaştırdı. Ermeni göçmenlerinin çocukları ve gençleri Rus okullarına ve Harbiyesine alınarak, Ruslar’a bağlanıp hizmet etmeleri hedeflendi.[25] Bu da Rus Hükümeti’nin Osmanlı Ermenileri üzerindeki politikasını kolaylaştırdı. Zaman içerisinde Rus politikasıyla uyum sağlayan Ermeniler’e, ‘Rus yanlısı Ermeniler’ de denildi.[26]

Çarlık Rusya, hakimiyeti altına aldığı Ermeni toplumunun inançlarını 1836’da resmen tanıyarak, Eçmiyazin Katoğikosları’nı daha kolay yönlendirebilmek için Pologenia adı verilen kanun çıkardı.[27] Bütün bu faaliyetlerle Rusya, Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeniler için Eçmiyazin’i cazibe merkezi haline getirmeyi hedefliyordu. Çar böylece Ermeni toplumunun, Katoğikosunu serbest olarak seçmesine müsaade etmiş oluyordu. Ancak bu seçim, Eçmiyazin’de bulunan sinod (meclis) tarafından yapılacak, dışarıdaki Gregoryen Ermeniler de temsilciler vasıtasıyla seçime iştirak edeceklerdi. Sonuçta seçilen iki Katoğikostan birini Çar onaylayacaktı. Böylelikle Rus hükümeti, Gregoryen Ermeniler’i himayesi altına alarak, bir anlamda İngiltere ve Amerika’nın Doğu Anadolu’daki faaliyetlerini engellemeyi amaçlamaktaydı.[28] Bir de açıklanan emirnamede, Çar hükümeti tarafından Sinod’a ‘Çinovnik – Prokuror’ unvanı ile bir memur konuldu. Bu hükümet memurunun onayı eklenmeden, Katoğikos ve Sinod hiçbir iş yapamayacaktı.[29] Yapılan seçim sonucunun Çar’ın tasdikine sunulması, onu kendine taraftar bildiği bir kimseyi seçme hakkına sahip kılıyordu. Rus Hükümeti iç politikasında Ermeniler’i bu şekilde oyalarken, dikkatlerini de dışarıya yöneltmeyi ihmal etmiyordu. Rusya, Osmanlı Ermenileri’ne, sefiri vasıtasıyla Rus Ortodoks Kilisesi ile birleşmelerini arzu ve tavsiye eden bir beyanname yayınladı.[30] Ermeniler’e öteden beri Ortodoks mezhebine girmeleri halinde himayeye mazhar olacaklarını telkin ediyordu.[31] Bundan da maksat, Osmanlı topraklarında bulunan Ermeniler’i, Eçmiyazin Kilisesi eliyle nüfuzu altına almaktı. Ama, çalışmaların kısa zamanda hedefine ulaşmadığını gören Rusya, esas gayesini açığa vurmakta gecikmedi.[32]

Rusların esas maksadı Ermeniler’e bağımsızlığını kazandırmak değil, aksine kendi sınırları içerisindekilerini Ortodokslaştırmak, Osmanlı Ermenileri’ni de Babıali’ye karşı kendi menfaatlerini temin edecek tarzda kullanmaktan ibaretti. İstanbul’da ve Doğu Anadolu’da hep bu amaç doğrultusunda çalışıyorlardı. Bu süreç içerisinde Osmanlı Devleti’nin bazı memurlarını da parayla elde etmişlerdi [33] .

Ermeni toplumundaki eğitim görmüş olanların neden Rus yanlısı duygular taşıdıklarını Konsolos Taylor, Kont Clarendon’a gönderdiği 19 Mart 1869 tarihli raporunda şöyle izah eder. “...arkalarında büyük devletler bulunan, Protestan, Katolik misyonerler, Osmanlı ülkesinde bütün eylemlerini ve din değiştirme faaliyetlerini yasal yollardan yaptılar. Ancak mezhebî manada kendilerini destekleyecek güç olmadığından Gregoryen Ermeniler bu işleri kendi mezheplerinden yaşlı kimseler ya da muhtekir meclis üyeleriyle yürütmek zorunda kaldılar. Katolik ve Protestan Ermenilere bakarak bunlar da zorunlu olarak başka bir devletin himayesini sağlamak için harekete geçtiler. Doğu Anadolu’da Osmanlı Ermenilerinin bir çoğunda Rus Pasaportu vardı. Olabildiğince gizlilikle sağlanan bu belgeler, herkesçe bilinmekte ve geniş ölçüde dağıtılmaktaydı. Rusya’nın, Osmanlı Gregoryen Ermenilerine gösterdiği ilgi ve Eçmiyazin’in Rus topraklarında olması, bu ruhani makamın Rus politikasını desteklemesi, Eçmiyazin yanlısı Ermenileri Ruslara yaklaştırdı[34] .”

Ruslar Osmanlı Devleti aleyhine, Osmanlı Ermenileri üzerindeki bilinçlendirme faaliyetlerini Eçmiyazin Kilisesi aracılığı ile yürütme planlarının artık sonuçlarını alıyordu. Çünkü Eçmiyazin Katoğikosluğu’nun Rus Çarlarıyla olan yakın ilişkileri ve bu merkezin Osmanlı himayesi altında yaşayan din adamları üzerindeki etkisi, Rusya’yı Osmanlı Ermenilerinin başına kendi davasına sadık papazları yerleştirme noktasına getirdi[35]. Bu papazlar, Rus Çarlarının istek ve arzuları doğrultusunda hareket ediyorlardı[36]. Bunun için Rusya’nın takip ettiği ve büyük bir titizlikle üzerinde durduğu şark siyaseti, Osmanlı Devletinin zayıflamasında ve dağılmasında en çok tesir icra eden sebeplerden biri olacaktır[37]. Özellikle Çarlık Rusya, Osmanlı Devletindeki iç huzursuzluğu artırmak gayesiyle Rus yanlısı Ermenileri, Eçmiyazin vasıtasıyla kullanmaya devam etti. Ruslar bu konuda o kadar ileri gittiler ki, Üç Kilisede (Eçmiyazin) Gregoryen Ermeni papazına, Ermenileri Osmanlı hükümetine karşı ayaklandırması önerisinde bulundular. Fakat söz konusu Papaz, bu fikri kabul etmeyince boğularak öldürüldü ve bu arada Ermeni manastırı da yakılarak kıymetli eşyaları yağmalandı[38].

Rusya, Eçmiyazin Kilisesi’nin içerideki nüfuzunu yok denecek bir seviyede tutmakla beraber, dışarıdaki nüfuzunun güçlenerek devam etmesinde menfaat görüyordu[39]. Bu arada Birinci Meşrutiyetin İlânından (1876) Osmanlı Ermenilerinin memnun olmaları[40] , Rusya’nın, Ermenilere yönelik faaliyetlerini artırmasına sebep olacaktır[41] . Bunda da en önemli araç yine Eçmiyazin’dir.

Rusya, Doğu Anadolu ile Dicle ve Fırat havzası hakkındaki düşüncelerini gerçekleştirmek için[42] 1828-1829 savaşında olduğu gibi yine aynı şekilde 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında da bölgede yaşayan Rus yanlısı Ermenilere, silah, araç, gereç desteği vererek donattı[43]. Böylece Rus ordusu bölgede kendisine yerli işbirlikçileri vasıtasıyla lojistik destek sağlamış oldu. Bu savaşta Rus ordusundaki Ermeni subay ve yöneticilerin öncülüğünde başarıldı.[44]

Rus Çarları tarafından Eçmiyazin Kilisesine seçilen Katoğikosların, Rusya’nın Osmanlı topraklarında yürüttüğü emperyalist politikaların hayata geçirilmesinde azınsanmayacak derecede rolleri olmuştur[45]. Çarlık Rusya’nın bu başarısı, 3 Mart 1878 günü imzalanan Ayastefanos Antlaşmasına Osmanlı Ermenileriyle ilgili bir madde konmasıyla daha da pekişti. Bu madde ile Ermeni ve Ermenistan adları ilk kez bir uluslararası antlaşmaya girmiş oldu[46]. Aynı zamanda bu madde ile Osmanlı hükümeti için yeni bir yükümlülük, Rusya için de yeni bir ahdi hak doğdu[47]. O zamana kadar Osmanlı Devleti ile problemi olmayan İstanbul Ermeni Patrikhanesi ve bir kısım Ermeniler bilhassa Rusya’nın tahriklerine kapılarak, Ermeni ideallerini gerçekleştirmek üzere harekete geçti[48].

Eçmiyazin Kilisesi vasıtasıyla Osmanlı Ermenilerini kontrol eden Rusya’nın hedefi, planın ikinci ayağı olan Doğu Anadolu’dan Basra’ya veya Çukurova’ya doğru uzanan ve kendi kontrolünde kalacak bir Ermenistan oluşturmaktı. Rusya, Ermenileri kışkırtarak sıcak denizlere açılma imkanı ararken, bu durumu sezen İngilizlerin müdahalesi ile olayların seyri değiştirdi[49]. Bu arada Rus ajanları, Babıali ve çevresinde Rus askeri çekilir çekilmez müslümanların Ermenileri yok edeceği propagandasını yaymaktaydılar. Bu ve benzeri propagandaların tesirinde kalan Rus yanlısı Ermeniler telaşa düştüler[50]. Doğu Anadolu’da asıl büyük Ermeni göçü bu savaştan sonra oldu. Rus yanlısı Ermeniler yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını düşünerek, Rus askeri çekilirken yüz bin kadar Ermeni de Erivan ovasına gitti[51]. Çünkü bunlar işgal sırasında boş durmamış Müslüman ahaliye eziyet etmişlerdi. Bu himaye ve yönlendirme gerçekte din kisvesi altında emperyalist maksatlarla yapılmaktaydı[52]. Anadolu’daki Ermenilerin dinî kimliklerini ve yeni oluşmakta bulunan milli hislerini Rusya kendi amaçları için durmaksızın sömürüyordu[53].

Rus Çarı II. Aleksandr, 1881 martında bir nihilist tarafından öldürülünce Rusya’nın Doğu Anadolu Politikasındaki değişiklikleri daha da belirgin hale geldi. Zira bu devlet söz konusu tarihten itibaren dışarıda her türlü bağımsızlık hareketlerine karşı koyan, içeride ise Ruslaştırma siyaseti güden bir politika izlemeye başladı. Dolayısıyla Rusya, Osmanlı Ermenileri lehine ıslahât yapılması konusu ile ilgilenmekten adeta vazgeçti[54]. O yüzden 1883 yılından itibaren kendi hakimiyeti altındaki Ermenilere karşı tutumu da sertleşti. Öyle ki, kendi tâbiiyetindeki Ermenilerin, daha önceki dönemlerde olduğu gibi Osmanlı Ermenileri ile ilişkilerini bile iyi gözle bakmaz oldu[55] ve sonuçta 1885 yılında bu cemaate ait bütün dinî okulları kapattı[56].

Ermeni meselesinde İngiltere’nin insiyatifi ele geçirmesi ve diğer taraftan Balkanlarda yeni ortaya çıkan Romanya ile Bulgaristan’ın izlediği politikalar, Rusya’yı hayal kırıklığına uğrattı. Bütün bu gelişmeler Rusya’nın, Ermeni toplumu üzerindeki siyasetinde mühim bir değişiklik yapmasına neden oldu. Aynı hatayı Doğu Anadolu’da da tekrar edip günün birinde o taraftan da yolunu kesecek bir Ermenistan oluşumunu tehlikeli görmeye başladı[57]. Rus Hariciye Nazırı Prens Lobanow  “biz Garptaki hatamızı Şark da tekrar etmeyeceğimiz için bir Ermeni Bulgaristan’ı istemeyiz” dedi. Yani, milliyeti Slav ve mezhebi Ortodoks olan Bulgaristan Prensliği Rusya’ya bu kadar küstahça karşı koymaya cesaret ettiğine göre Slav ve Ortodoks olmayan bir Ermeni hükümetini, Rusya’nın itaati ve buyruğu altında tutmak elbette daha zor olacaktı. Rusların en büyük hedeflerinden biri de Ermeni Kilisesini, dilini ve kültürünü değiştirmekti. Bu dönem Çarlık Rusya’nın, Kafkasya’yı Ruslaştırma siyasetinin en şiddetli dönemi idi. Güney Kafkasya’da, Anadolu’dan daha fazla Ermeni vardı[58].

Rusya’nın Doğu Anadolu politikasını bu dönemde açıkça; ‘Rus hududunda Ermenisiz Ermenistan’ şeklinde ifade edilmekteydi[59]. Bu manada Rusya, Ermenilere hiç bir zaman büyük bir teveccüh göstermedi[60]. Hatta son dönem Kafkas hudutlarına iltica etmiş olan Osmanlı tebaası Ermenilerin hareketlerini kontrol altında bulundurmayı Osmanlı hükümetine gizlice vaat bile etti[61].

Rusya’ya göç 1901 yılına kadar devam etti. Fakat Ruslar merkez olarak seçtikleri Eçmiyazin Kilisesi ve civarını nüfus bakımından yeterince Hıristiyanlaştırdıkları için gelen Ermenilere “ya Rus tabiiyetine geçersiniz ya da Rus topraklarını terk edersiniz” diyerek baskı yapmaları üzerine pek çok Ermeni tekrar Osmanlı topraklarına geri dönmek zorunda kaldı[62]. Çünkü daha önce ifade ettiğimiz gibi Rusya tarafından hayata geçirilen proje neticesinde bölgede demografik yapı Ermenilerin lehine değişmeye başlamıştı. 1823 nüfus sayımına göre Karabag ahalisinin % 8.4 Ermeni iken bu durum 1832’de % 34.8’e, 1897’de yapılan sayıma göre ise % 53’e çıkmıştır[63]. Eçmiyazin Kilisesi etrafında Ermeni nüfusun yoğunlaşması o güne kadar Müslümanların yaşadığı coğrafyanın Hıristiyanlaşmasına neden olmuştur. Planın bundan sonraki ayağında ise Rusya, Osmanlı topraklarında kalan Ermenilerin vasıtasıyla Doğu Anadolu’yu ele geçirme gayretine girecektir.

İstanbul Rus sefirinin, “Politiche Corresqondig” de çıkan bir beyanatında; Rusların Ermenilere olan sempatilerine rağmen Ermeni meselesine müdahale etmek ve bu suretle Rusya’nın gelecekteki politik hareketini sekteye uğratmak niyetinde olmadığını ifade etti[64]. Osmanlı Devletinin içte ve dışta devamlı problemli olması, ordusunun donanım itibarıyla eksik olması, Rus siyasetinin ana hatlarını oluşturmaktaydı[65].

Rusya’nın Doğu Anadolu bölgesindeki çıkarları, Osmanlı Ermenilerinin tam veya yarı bağımsız siyasi bir varlık olarak görülmelerine asla razı olmayan bir politika izlemek zorunda bıraktı[66]. Bundan bir müddet sonra Rostof’a gelerek Rus İmparatoru ve İmparatoriçesini ziyaret için müracaat eden Eçmiyazin Katoğikosuna, Ermeni meselesi sonuçlanıncaya kadar kabul edilmeyeceği bildirildi[67].

İç politikada Çarlık rejiminin yumuşaması üzerine, daha önce el koyduğu Eçmiyazin Kilisesinin mallarını 1903 yılında iade etmeyi kararlaştırdı[68]. Bu kararla yumuşayan Ermeni-Rus ilişkileri Trablusgarp’ın işgali ve Balkan Savaşı’nın Osmanlı Devletini çok sarstığı bir dönemde yeniden hareketlendi. Başta Katoğikos olmak üzere Patrikhane ve etrafında oluşan Rus yanlısı Ermeniler tarafından, Rusya’nın müdahalesiyle doğu illerinde ıslahat meselesi de bu dönemde tekrar ortaya çıkarıldı[69].

Öte yandan Rusya’yı en çok tedirgin eden, Balkan savaşlarında Osmanlıyı bozguna uğratan küçük Hıristiyan devletlerinin saldırısından cesaret bulacak ihtilalci Ermeni örgütlerinin, Doğu Anadolu’da benzeri bir harekete geçmeleriydi. Böyle bir isyan yalnız Anadolu topraklarıyla sınırlı kalmayacak, Kafkasya’daki Ermeniler de olaya karışacaklardı. Bu da Rusya’nın gerçek amacını engelleyecekti. İşte bu şartlar altında Rusya, politikası gereği Ermeni isteklerine sahip çıkma bahanesiyle Doğu Anadolu’da ağırlığını sürdürecek bir formül geliştirmişti. Bu formülün adı da; Berlin Antlaşmasında yer alan Anadolu’daki Ermeniler için yapılması gereken reformlardı[70]. Böylece Kafkasya’daki ihtilalci Ermenilerin dikkati Doğu Anadolu’ya çekilerek Osmanlı Ermenilerine yönlendirilmiş olacaktı. Diğer taraftan Rusya, söz konusu dönemde Osmanlı Ermenileri arasında gelişen milliyetçilik fikirlerinin kendi Ermenilerine de yansımasını önlemek için, faaliyetlerini Eçmiyazin Kilisesinin ruhani tesirini Ermeni toplumu üzerinde kuvvetlendirme yönünde yapmıştır[71].

Rusya yaklaşık iki yüzyıldır sürdürdüğü Eçmiyazin Kilisesini kendi hedefleri doğrultusunda başarıyla yönlendirme siyasetini kısa bir aradan sonra yeniden başlattı. Bu dönemde Eçmiyazin Katoğikosu Sürenyan, verilen emirlere, uymakta ve bu işe alet olmakta gayet uygundu. Petersburg’a yaptığı ziyarette daha cemaatinin dinî problemleri için hiçbir şey yapmadan Ermenilerin siyasi hürriyetleri konusunda çalışmış ve kendilerini tamamıyla hükümdarın eline bırakmıştı. Yakın Doğu siyasetinin şartları başkaydı. Rusya’yı yine Osmanlı Ermenilerini himayesine almaya sürüklüyordu[72].

İleri tarihlerde Osmanlı topraklarında çıkacak olan silahlı ayaklanma hareketlerinin büyük bir çoğunluğu yapılan düzenlemeye göre, Rusya Ermenistan’ından yani Eçmiyazin’den idare edilecekti[73]. Bu cümleden olarak Rusya, Ermeni meselesinin kendi emperyalist emelleri doğrultusunda çözümlenebilmesi için Eçmiyazin Kilisesini, 1912 yılı yazında Osmanlı Ermenileri arasında zemin hazırlamakla görevlendirdi[74].

I. Dünya Savaşı arifesinde Avrupa kamu oyunu, Ermeni meselesi lehinde bir Rus müdahalesi için seferber etmek gereği ortaya çıkınca, Çar hükümetinin sadık birer elamanı olan Eçmiyazin Kilisesinin yöneticileri çok yararlı birer araç haline geldi[75]. 16 Nisan 1914’te Eçmiyazin Katoğikos’u, Türk-Rus sözleşmesinden dolayı kendisine bilgi veren Sazanof’a yazdığı teşekkür mektubunda; Ermeni toplumunun Rusya’ya bağlılığını, Ermenilerin yeniden tarih sahnesine dönmesini sağlayan sevgili hükümdarı II. Nikola’ya ve onun yöneticilerine övgü dolu sözlerle taltifte bulunması[76] ve yine Katoğikos’un I. Dünya Savaşının başlamasından hemen sonra 5 Ağustos’ta Kafkasya Genel Valisine gönderdiği bir mektupta; Rusya’nın bu tarihi fırsatı kaçırmamasını hatırlatarak, altı doğu vilâyetinin özerk Ermenistan statüsünde Çarlığa bağlanmasını rica ediyordu[77]. Ermeni toplumu, Rusların bu hareketini kendi hesaplarına yapılmış bir teşebbüs zannediyorlardı ve Çarlık siyasetinin kör bir aleti olduklarının farkında değillerdi[78].


http://www.eraren.org/index.php?Lisan=tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=210

..


Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze Amerikan Board Okullarının Rolü. 5




Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze                       Amerikan Board Okullarının Rolü. 5


1860'da Kilikya'yı Kalkındırma, Hayırseverler Cumhuriyeti, Fedakârlar Cemiyeti, 1870 ve 1880'li yıllarda Van'da Ararat, Muş'ta Mektep Severler, 
Şarklı gibi sosyal, kültürel ve dayanışma görünümlüderneklerin hayata geçirildiği görülür. Bir müddet sonra, yeterli alt yapıhazırlıklarına paralel 
olarak da bu derneklere eş komitelerin kurulmaya başladığı, hatta isimlerinin bile bu yöndeki amaçlarım ifade eder tarzdadeğiştirildiği dikkat 
çekicidir. 
Örneğin; bu tarihten itibaren Erzurum'da Silahlılar Cemiyeti, Milliyetperver Kadınlar Cemiyeti, Kafkasya'da Genç Ermenistan Derneği, Van'da  
İttihat ve Halas Derneği, Karahaç Derneği,İstanbul'da da Ermeni Vatanperverler İttihad gibi daha birçok  derneğin yeraltı faaliyetleri başlattığı 
bilinmekteydi. 71

Bu gibi örgütlerin en büyük amacı Vilayat-ı Şarkiyye'de Ermenilerin lehine ıslahat yaptırmak,Ermenilerin kendi kendilerini yönetebilme hakkını 
almak, Vilayat-ıŞarkiyye'de okullar açmaktı. Ermenilerin bu faaliyetlerini OsmanlıDevleti hoş görmekte, bu çabaları bir vatandaşlık hakkı olarak kabul
etmekteydi. Ve her olup biteni normal gördüğü için de bunların ihanetedebileceğine ihtimal vermemekteydi. Osmanlı idaresinin bu engin
hoş görüsüne rağmen, emperyalist devletlerin kışkırtmaları ve kiliseninfaaliyetleri bu komitelerin Osmanlı Devletine karşı ayaklanma başlatmaları 
için, fırsat olarak görülmüştü.

"Ermenileri ayaklandırmak için öncelikle içlerine bağımsızlık vemillî amaç düşüncelerinin sokulması gerekiyordu. Ermeni komiteleri buamaçların 
yayılmasını ve yerleşmesini sağladılar. Birkaç yıl içinde gizlidernekler kuruldu. Bu dernekler, Osmanlı Hükümeti yönetiminin kötü veaksayan 
taraflarım abartarak etrafa yaydılar ve böylece Ermeniler arasında bağımsızlık düşüncelerinin yayılmasına etken oldular”72

Rus Generali Mayewski'nin ise komiteler hakkındaki analizi dikkatçekicidir:
"Petersburg Darül'l-fünun talebesinden Serkis Kulcunyan'ın taht-ıriyasetinde 80–90 kişilik bir çete teşkil etti. Bu çetenin yansı Petersburg'daki genç 
Ermeni talebeden ve nısfı da Kafkasya'nın cenub havalisinde gönüllü olarak teşekkül etmişti. Bunların hiçbirisi Türkiye nedemektir ve hudut nasıl 
muhafaza edilir bildikleri yoktu. Kürt nedemektir ve taraf-ı ahval arazisi ne merkezdedir? Bunlara dair hiçmalumatları yoktu. 
Bu cihetler ikinci derecede kalır. Asıl maksat Türkiye'ye geçip orada birçok kan dökmektir.”


71 Dilşen İnce Erdoğan, Osmanlı Devletinde Amerikalı Misyonerler ve Van Ermeni İsyanı 1896  , a.g.e, s. 278-280,
http://www.forumacil.com/turk-islam-tarihi-kulturler/181694-ermeni-gercekleri-komiteler-ve-teror-orgutleri.html 
2/8/2010

72 Yahya Bağçeci, a.g.m, s. 141.




Bu komiteler, zaman kaybetmeden olaylar, isyanlar çıkarma yarışmakatıldılar. Ayrıca Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu sıkıntılardan daistifade 
edebilmeyi düşünmekteydiler. İşte Ermenilerin, içinde bulundukları bu süreçte, Hınçak ve Taşnak Komiteleri öne çıktı. Her ikikomite de aynı 
amaçları paylaşmış ve dağınık haldeki farklı isimdekidernek ve komiteleri birleştirmeyi amaçları arasında görmüşler, amaBüyük Ermenistan'ı ihya 
için uğraşmışlar ve Vilayat-ı Şarkiyye'deörgütlenmeyi esas almışlardı.73

Sonuç

Anadolu’nun en stratejik yerlerine açılan Amerikan okullarında;Ermeni gençlerine, kendi dilleri ve İngilizce konuşmanın önemi, Ermenikültürü ve 
coğrafyasının zenginliği, en önemlisi de efsaneleşmiş Ermenitarihi anlatılmıştır. Bu derslerde; bağımsızlık, hürriyet gibi kavramlar genç Ermenilere 
benimsetilmiş ve sürekli olarak, içinde bulundukları durumun nedeninin “ Zalim Türk” olduğu propagandası yapılmıştır.

Anadolu’da Ermenilerin kalplerine, Türklere karşı kin ve nefrettohumları ekilmiştir. Böylece, Amerikalı misyonerler tarafından açılanAmerikan 
okullarında, isyanların önderleri ve ihtilal cemiyetlerininkurucuları yetiştirilmiştir. Amerikalı misyonerler, zeki birçok dil bilen,çalışma arazisine 
kolayca uyum sağlayabilecek fakat dini olgulara gözükapalı inanan insanlardı. Okullarında her zaman din eğitimi yer almış ve Protestanlık 
telkinlerini Müslümanlara yöneltmekten bile gerikalmamışlardı. Verdikleri eğitimle de Ermenilerin bağımsızlık hareketlerine başlamasına yardımcı 
olmuş, Ermenilerin silahlı direnişcemiyetlerinin oluşumunda, ABD’deki Ermenilerin örgütlenmesinde ve  oradan gelen yardımların silahlı 
mücadeleye ulaşmasının her aşamasındayer almıştı.


73 Vlademir Mayewski, Yabancı Gözüyle Ermeni Meselesi , Çeviren, Mehmet Sadık,APK Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2001, s. 83-88.



Dünyada Protestanları millet olarak gören ve ülkesinde buna görekanun çıkaran tek devlet Osmanlı Devletiydi. 
Bu hoşgörü sayesinde budevlet uzun yıllar yaşamış ve misyonerleri bile kıskandıracak diniözgürlük vermişti milletlerine. 
Fakat her şey hoşgörü ve özgürlükleolmuyor diğer geri kalan kurumlarında çağa ayak uydurmasıgerekmekteydi. 
Bu kurumlardan en önemlileri eğitim ve sağlıktı. Zatenmisyonerler bu iki açık kapıdan girmiştiler. Bugün dahi bu kapılar açık ve misyonerlerce 
kullanılmaktadır. Eğer devlet olarak, ilerleme vegelişme adına toplumun yüzyılın gerektirdiği ihtiyaçlarınıkarşılayamazsanız; doğal olarak, 
yabancı güçler bu boşluğu doldurur. İştemisyonerler de, toplum ihtiyaçlarını hem açtıkları okullarla; hem dehastanelerle karşılamışlar ve 
kendilerine hayran bir Ermeni toplumuyaratmışlardır. Amerikalı misyonerlerin yaptıkları çalışmalar sonunda,kendine dahi yabancılaşmış bir toplum 
yaratılmıştır.


Kaynakça

Amerikan Board Arşivi Bilkent Üniversitesi
A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 534A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 455A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 132A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 134, 135, 136A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 141
AÇIKSES, Erdal Türk Amerikan Münasebetlerinin Değerlendirilmesi, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, Cilt. 23,AKGÜN, Seçil
General Harbord’un Anadolu Gezisi ve Ermeni Meselesine Dair  Raporu, Tercüman Tarih Yay., İstanbul 1981
AKIN, Veysi Amerika’da İlk Türk Lobisi, Türk Tevaün Cemiyeti(Turkish Welfare Association),
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,Ankara Temmuz-2004, Cilt: 20
ALAN, Gülbadi Amerikan Board'ın Merzifon'daki Faaliyetleri ve Anadolu Koleji,
Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2008,
AYDOĞAN, Erdal İttihat ve Terakki’nin Doğu Politikası (1908 – 1918),ÖtügenYayınları, İstanbul 2005
 AYDIN, Mithat Bulgarlar ve Ermeniler Arasında Amerikan Misyonerleri, YeditepeYayınları, İstanbul, 2008
BARKAY, Gül Türk ABD İlişkileri, İki Adım İleri Bir Adım Geri,Toplumsal Tarih Dergisi, Aralık 2003, S.120
BERKAY, GülTürk Amerikan İlişkileri Kronolojisi,Toplumsal TarihDergisi, Aralık 2003, S.120,
BAĞÇECİ,Yahya Osmanlı Devletinde Amerikan Misyonerlerinin Ermeniler Arasında Eğitim Faaliyetleri , Turkish Studies, Volume ¾Summer 2008
DANACIOĞLU, Esra Osmanlı İmparatorluğu’nda Amerikan Board Okulları ve Ermeniler , Dokuz Eylül Univ, Atatürk İlkeleri ve İnkılapTarihi 
Enstitüsü Dergisi, İzmir 2000, Cilt. 3, S. 9-10,
DOĞANAY, Rahmi Amerikalıların Antep Misyonunun Kuruluşu ve Faaliyetleri Hakkında Bir Deneme, History Studies, Volumu 1/1, 2009
DOĞAN,Ayhan Maraş’ta Misyonerlik Faaliyetleri (XIX. Yüzyılın İkinciYarısı ve XX. Yüzyılın Başlarında) Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler 
Enstitü Dergisi, Yıl: 2004, Sayı: 14
DWİGHT, H. G. O. E. Smith, Researches of the Rev. E. Smith and Rev. H. G. O. Dwight in Armenia; including a journey through Asia Minor,and 
into Georgia and Persia, with a visit to the Nestorian and ChaldeanChristians of Oormiah and Salmas (1833) Boston, Crocker and Brewster 
Publisher, Boston 1833,
EROĞLU, Ahmet Hikmet Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir  Bakış, Ankara Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, Ankara 1999, Cilt. 41
ERDEM, Hüseyin Hıristiyanlıkta Kongregasyonalist akımın Ortaya Çıkışı ve Görüşleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniv.SBE. 
Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı, Ankara 2009
ERDOĞAN, Dilşen İnce Amerikan Misyonerlerinin Faaliyetleri ve Van Ermeni İsyanları (1896), IQ Kültür Sanat Yay, İstanbul Mayıs – 2008 __________, 
Dilşen İnce Merzifon’da Amerikalı Misyonerler ve Ermeniler , Çağdaş Türkiye Araştırmaları Dergisi, İzmir 2005, S. 4
ERHAN, Çağrı Türk Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, İmgeYay., Ankara 2001
EARLY, G. M.  Amerikan Missions in The Near East , Vol.VII.No.3 April1929
FENDOĞLU ,Hasan Tahsin Amerika Birleşik Devletleri’nin Misyonerleri ve Osmanlı Devleti, Türkler Ansiklopedisi, Yeni TürkiyeYay., Ankara 2002, Cilt: 14
GÜNDÜZ, Şinasi Misyonerlik ve Hıristiyan Misyonerler, Din BilimleriAkademik Araştırma Dergisi, Yıl 2, Sayı 1, Samsun 2002
GÜNAY, Necla Maraş’ta Ermeniler ve Zeytun İsyanları, IQ Kültür Yay.,İstanbul 2007
HAYDAROĞLU, İlknur Polat Osmanlı İmparatorluğunda YabancıOkullar , Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, Cilt:14,
HAMLİN,Cyrus My Life and Times, The Pilgrim Pres, Boston 1863
HARMAN, Ömer Faruk Genel Olarak Misyonerlik Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri, Ensar Yayınları, İstanbul 2003,
HÜLAGÜ, Metin Osmanlıdan Cumhuriyete misyoner Ermeni, Terör ve Amerika Dörtgeninde Türkiye , Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü 
Dergisi, Kayseri 2001 S. 10
KILIÇ Davut Osmanlı Ermenileri Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler ,Atatürk Araştırma Merkezi Yay. Ankara 2006 ______, Davut
Tarihten Günümüze İstanbul Ermeni Patrikhanesi,Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara 2008
KILIÇ, Osman Protestan Misyonerler ve Ermeni Olaylarına Etkileri,Ermeni Araştırmaları Dergisi, S. 29, Ankara 2008,
KİESER, Hans Lukas Iskalanmış Iskalanmış Barış, DoğuVilayetleri’nde Misyonerlik Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938, İletişimYayınları, İstanbul 2005
KOCABAŞOĞLU, Uygur Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika,İmge Kitabevi Yay, Ankara 2000,
KÜÇÜK, Mehmet Alparslan Ermeniler Arasında Protestanlığın Yayılışıve Protestan Ermeniler , Berikan Yay., Ankara Ocak-2009
ORTAYLI, İlber Osmanlı İmparatorluğu’nda Amerikan OkullarıÜzerine Bazı Gözlemler, Amme İdaresi Dergisi, Cilt.14
ÖKE, Mim Kemal Yüzyılın Kan Davası Ermeni Sorunu, İrfan Yayınları,İstanbul 2003
MAYEWSKİ, Vlademir Yabancı Gözüyle Ermeni Meselesi, Çeviren,Mehmet Sadık, APK Dairesi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2001
ÖZTÜRK, Ayhan Amerikan Board’un Kuruluşu ve Teşkilatlanması veOsmanlı Devletinde Kurduğu Misyonlar , Erciyes Üniversitesi SosyalBilimler 
Enstitü Dergisi, Kayseri 2007/2 S. 23
SEZER  ,Ayten Osmanlı Döneminde Misyonerlik Faaliyetleri, OsmanlıAns. Cilt: 2, Ankara 1999
SOMEL, Selçuk Akşin Osmanlı Ermenilerinde Kültür Modernleşmesi,Cemaat okulları ve Abdülhamit , Tarih ve Toplum Dergisi, Bahar 2007,
Yeni Yaklaşımlar s. 10
STONE,Frank Academies For Anatolia, University Pres of America,London 1984
ŞAHİN, Gürsoy Türk Ermeni İlişkilerinin Bozulmasında Amerika Birleşik Devletleri Misyonerlerinin Rolü Üzerine İnceleme, 
AfyonKocatepe Universitesi Sosyla Bilimler Enstitü Dergisi,Afyon Haziran2005 Cilt: 7, S.1
TOOTİKİAN,Vahan The Armenian Evcangtelical Church: Yesterday,Today and Tommorow, Amerika 1996
TOZLU, Necmettin , Kültür Eğitim tarihimizde Yabancı Okullar, AkçağYayınları, ankara 1991
UMUNÇ, Hikmet On The Edge Of Civilized World: Cyrus Hamlin And The American Missionary Work In Turkey, Belleten, Aralık 2004, S. 252
WASBURN, George Fifty Years in Constantinapol , Riverside Pres,Boston 1909,
TURAN, Ömer Osmanlı Orta Doğusu’nda Amerikan Misyonerlik  Faaliyetlerinin Başlangıcı, On Birinci Askeri Tarih Sempozyumu Bildirileri I, 
Genelkurmay Başkanlığı, Ankara 2007
WEST, Maria Romance of Mission: Inside Views of Life and Labor inthe Land of Ararat,Anson Randolph Company, New York 1875
YÜCEL, İdris Kendi Belgeleri Işığında Amerikan Board’un OsmanlıÜlkesindeki Teşkilatlanması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,Erciyes 

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, kayseri 2005


https://www.academia.edu/1212967/Ermeni_Meselesinde_Ge%C3%A7mi%C5%9Ften_G%C3%BCn%C3%BCm%C3%BCze_Amerikan_Board_Okullar%C4%B1n%C4%B1n_Rol%C3%BC

Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze Amerikan Board Okullarının Rolü. 4






 Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze                       Amerikan Board Okullarının Rolü. 4



Okullardakieğitim, Ermenilerin gelecek nesilleri için ışık olmuş ve onlarıgüçlendirmişti. Ermeni dilini öğretmede ve kültürel değerleriniaktarmada da 
en etkili araçlardan biri olmuştu. Hatta misyonerler, kendiaçtıkları bu okullarda verilen eğitim sayesinde Ermenilerin OsmanlıDevleti’ndeki diğer 
azınlıklardan daha üstün ve farklı konumakavuştuklarını da beyan etmektedirler. Protestan misyoner okulları,Osmanlı Devleti’nin son dönemlerin de 
ve I. Dünya Savaşı sırasındaeğitim vermekten ziyade Osmanlı Devleti aleyhine çalışan bürolar halinialmıştır. Ermeni Patriği olan Horen Aşıkyan da 
“ Ermeni Tarihi” adlıeserinde “... Kurdukları okullar, gizli tasarıların yuvalarıdır” diyerek budurumu daha da net biçimde ortaya koymuştu.Osmanlı 
Devleti’nin hâkimiyetinin kaybolduğu dönemde buokullar, Osmanlı Devleti nazarında suçlu olan misyonerler ile buemellere hizmet eden Ermeniler 
için bir sığınma yeri ve isyan kaynağıhaline gelmişti. Ayrıca bu süreçte ve özellikle I. Dünya Savaşı’ndaokullar, Hınçak ve Taşnak Ermeni 
komitelerine de büyük destek sağlamıştı. Hatta okullardaki öğretmen ve profesörlerin birçoğu da bukomitelerin resmî üyeleri olmuşlardı. 
Ermeni Komiteleri de misyoner devletlerin emellerine hizmet etmişti. Osmanlı Devleti bu esnadamisyonerlerin açtıkları okulların eğitim amacından 
sapmaları veErmeniler üzerindeki olumsuz faaliyetlerini önlemek amacıylanizamnameler hazırlamış ve denetim amacıyla eğitim müfettişleri
görevlendirmişti. Ancak Misyonerlerin açtıkları okullar, 24 Temmuz1923 Lozan Antlaşması’nda kontrol altına alınabilmişlerdi. 64

Fransız ihtilâlinden sonra değişen şartlar Ermenileri de etkilemiş,XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ermeni Milliyetçiliği gelişmeye başlamıştır. 
Fransız İhtilal’ini hazırlayan aydınlanma döneminde,insanların hür ve eşit olmaları gerektiği, insanların başka insanlar (kral,rahip vb.) tarafından 
yönetilmesinin doğru olmadığı düşünceleriyayılırken; milletlerin de hür ve bağımsız olmaları, başkalarınınhâkimiyeti altında olmamaları düşünleri 
de yayılmış bulunuyordu.Böylece hürriyet, eşitlik ve adalet kavramları ile hayata geçirilmeye çalışılan demokrasi kavramı ile birlikte; her milletin 
kendi devletinikurması prensibine dayalı, milli devletlerin kurulmasını öngörenmilliyetçilik fikirleri de yayılıyordu. 


64 Mehmet Alparslan Küçük, a.g.e., s. 94.



Avrupa’da ortaya çıkan bu fikirler,kısa süre içerisinde dünyanın öteki ülkelerinde de hızla yayılmaya başladı. Bu akım, tabiatıyla, en fazla bünyesinde 
birden çok millet barındıran Osmanlı Devleti gibi imparatorlukları etkiledi. Batılıemperyalist devletler, değişen dünya şartlarında, sömürge 
düzenlerinindevam edebilmesi için milliyetçi fikirlerin yayılması ve sonuçta millidevletlerin kurulması için büyük çabalar sarf ettiler. 
Ermeni toplumuiçinde devrimci ve milliyetçi akımlar 1870'lerin sonunda özellikleAvrupa'da eğitim gören üniversite gençliği arasında boy 
göstermiştir.Sosyalist ve devrimci nitelikteki ilk örgüt olan Hınçak ("Çan") 1887'deİsviçre'nin Cenevre kentinde üniversite öğrencisi Avedis 
Nazarbekyan vearkadaşları tarafından kurulmuştu. 1890'da Tiflis'te Kristapor Mikaelyan,Stepan Zoryan ve Simon Zavaryan tarafından kurulan 
Ermeni DevrimciFederasyonu, ya da yaygın adıyla Taşnaksutyun ("Federasyon"), Rusdevrimci hareketinden aktardığı gizli örgütlenme modeli ve 
silahlı eylemanlayışıyla, kısa zamanda Hınçak'çıları ikinci plana iterek, ulusçuhareketin ana örgütü olarak öne çıkmıştır.65

Genel olarak misyoner çalışmalarının ortaya çıkardığı sosyo-politik,kültürel öğelerden biri de misyonerlerin nüfuz ettikleri topluluklarınulusal 
hislerini işlemeleri olmuştur. Amerikan misyonerlerinin deOsmanlı Devleti’nin gerek Avrupa ve gerekse Asya topraklarındakifaaliyetleri Osmanlı 
Hıristiyanlarına ulus şuurunun kazandırılmasınoktasında benzer sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Özellikle BalkanlardaBulgarlar arasındaki “Bulgarlık” 
bilinci, Anadolu’da Ermeniler arasındaki “Ermenilik” bilinci büyük ölçüde misyonerler tarafındanverilmiştir. Ermeniler, misyonerlerden dinledikleriyle,
 aldıkları eğitim vegördükleri yardımla özellikle dil ve kültür sahasında milli bir alt yapıedinmişlerdir. Bu kazanım onlara siyasi sahada devlet ve 
vatankonularında bir bağımsızlık düşüncesi aşılamıştır. Dolayısıyla Ermeniler aldıkları eğitimle tebaası oldukları devlete ve ülkeye hizmet etmek 
yerine, devletine karşı gittikçe yabancılaşan düşmanca bir ruh hali içinegirmişlerdir. 

65 Erdal Aydoğan, İttihat ve Terakki’nin Doğu Politikası (1908 – 1918), ÖtügenYayınları, İstanbul 2005, s. 169-183.



Üstelik mezun olduktan sonra öğretmenlik, vaizlik,doktorluk gibi görevler alarak artık misyonerler için bir müşteri değil, bizzat misyonerlerin 
işlevini üstlenen yeni nesil Ermeni çocuk vegençlerinin mimarı olacaklardır. Amerikan okullarında okuyup tahsilgören ve buradan mezun olan 
Ermeni gençleri neticede gayet fanatik  birer Türk düşmanı haline gelmişler, komitecilik ve çetecilik faaliyetlerine de ağırlıklı olarak yer vermişlerdir.
 Bursa, Harput, Talas,Maraş, Merzifon, Haçin, Van, Gaziantep, İstanbul ve benzeri yerlerdeeğitim-öğretim faaliyetini başlatan misyoner okullarında 
Ermeniler,tarihleri ve edebiyatları hakkında geniş bilgi sahibi olmanın yanındainsan hakları, ulus hürriyeti ve çağdaş konulardan da haberdar 
olmuşlardı.1895 yıllarında Anadolu’da bulunan Rus miralaylarından Potiyat, bizzat gözlemlerine dayanarak hazırladığı bir raporda bu konuda 
oldukçaönemli bilgi vermektedir. Potiyat, Ermenilerin okul programında yer alan başta tarih ve coğrafya dersleri olmak üzere sosyal bilimlere dair 
derslerin onların ulusallaşması yönünde büyük etki yaptığınıgözlemlemişti. Açıkça siyasi bağımsızlık düşüncesinin derslerdeişlendiğini belirten 
Potiyat, Ermenicenin öğretimi ve Ermeni yazarlarınınkitaplarının okutulduğu sırada tarihteki bağımsız Ermeni Krallığı’nadikkat çekildiğini, bunun ise 
okuldaki Ermeni asıllı öğretmen veöğrencileri bu krallığın yeniden kurulabileceği düşüncesine sevk ettiğinisöylemektedir. Hatta Amerikan 
kolejlerinin öğretim kadrolarının büyük kısmını elinde tutan Ermeni öğretmenlerin, Ermeni Krallığıkurulduğunda önemli memuriyetlere 
getirilecekleri düşüncesindeoldukları söylentileri bile işitilmekteydi. Ermeni öğretmenler bu sıralardakurulacak Ermeni Krallığı’na İngiltere 
prenslerinden Prens Teq’i namzetgöstermekteydiler ki, bu düşünce dönemin gazetelerinde de yer almıştı.Potiyat bunu ayrıca bir Ermeni’den bizzat 
dinlemişti. Potiyat’a göre, buyeni yaşam tarzı Ermeni öğrencilerini mezuniyet sonrası dönemde gerçek hayatla yüz yüze kaldıklarında ciddi bir 
sosyal çatışmaya ve “husumet” psikolojisine sevk etmiştir .66

Misyonerler muhtelif tarzdaki faaliyetleriyleYunan, Ermeni, Keldani, Maruni, ve benzeri azınlıkları da bilinçlendirmeye çalışmış, "Ortodoks hiyerarşisinin ve Türk despotizminin pençesinden kurtarmak" üzere Bulgarlar arasında dafaaliyet göstermişler
di.67


66 Mithat Aydın, Bulgarlar ve Ermeniler Arasında Amerikan Misyonerleri, YeditepeYayınları, İstanbul, 2008, s. 167-171




Fakat esas neticeyi, kendilerini devlet halinegetirme başarısını göstermekle Bulgarlar ve bir dizi isyana sevk etme becerisini sergilemekle de 
Ermeniler arasındaki çalışmalarından eldeetmişlerdi.68

Osmanlı Devleti'nin egemenliği altında yaşayan ve Osmanlı tarihininson elli yılına damgasını vuran ve devletin kaderini değişime zorlayanazınlıkların
başında; Ermeniler gelmektedir. Dinî ve kültürel anlamdaşuurlu bir milliyetçiliğin teskininde olan Ermeniler, XIX. yüzyılın sonçeyreğinde de siyasî 
milliyetçiliklerini birçok platformda seslendirmesürecini yaşamışlardır. Yaşanan bu süreçte Avrupalıların misyoner teşkilatları kadar ABD ile de 
temasa geçmiş, bu ülkelerde iyi eğitimalmış Ermeni aydınları Ermenilerin siyasal düşüncelerini etkilemiştir.Ermenilerin örgütlü mücadeleleri 
1860'lardan itibaren büyük bir ivmekazanmıştır. Gerek Osmanlı ülkesinde, gerekse diğer ülkelerde yaşayanErmenilerin arasında milliyetçilik 
fikirlerinin yeşermesinde büyük devletlerin ve misyonerlerin katkısı büyük olmuştur. Ağırlıklı olarak Amerikan Board misyonerlerinin desteği 
sayesinde, Ermeni gençleriAvrupa'da, Amerika’da ve Anadolu’da iyi bir eğitimle yetiştirilmiş; busebeple aydın bir Ermeni kesimi oluşturulmuştur. 
Böylelikle Ermeniler arasında millî bilinç yaratılarak Büyük Ermenistan fikrinin ideolojik temellendirilmesi süreci başlatılmış oldu.

69 Mim Kemal Öke'nin"müstakil bir Ermenistan kurulabilmesine yönelik gelişmelerin birinci safhası" diye tanımladığı bu süreç tamamlanmış, sıra 
bu büyük amacıngerçekleştirilmesine gelmişti. İşte bu gibi gerekçelerle Osmanlı ülkesindeve diğer ülkelerde Ermenilerin örgütlenmeye başladığı 
görülür .70


67 Şinasi Gündüz, Misyonerlik ve Hıristiyan Misyonerler,Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Yıl 2, Sayı 1, Samsun 2002. ,s.67-70.

68 Mithat Aydın, a.g.e., s.170.

69 Ayhan Doğan, Maraş’ta Misyonerlik Faaliyetleri (XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı ve XX.Yüzyılın Başlarında)Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü 
Dergisi, Yıl: 2004,Sayı: 14, s.277-283.

70 Mim Kemal Öke,Yüzyılın Kan Davası Ermeni Sorunu, İrfan Yayınları, İstanbul 2003,s. 75-79.

https://www.academia.edu/1212967/Ermeni_Meselesinde_Ge%C3%A7mi%C5%9Ften_G%C3%BCn%C3%BCm%C3%BCze_Amerikan_Board_Okullar%C4%B1n%C4%B1n_Rol%C3%BC


Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze Amerikan Board Okullarının Rolü. 3





 Ermeni Meselesinde Geçmişten Günümüze                       Amerikan Board Okullarının Rolü. 3



1859’dan itibaren Amerikan Board’un misyoner doktorları Anadolu’da 9hastane ve 10 dispanser açmış ve yapmış oldukları yatırımın 4 milyon doları 
geçmişti.38

Misyonerler, mensubu oldukları devletin ve dinin nüfuz alanınıgenişletmek amacına yönelik “ Yeni nesiller oluşturmak ” düşüncesi ilehareket 
etmektedir. “ Kültürel emperyalizm” olarak da nitelendirilebilecek  bu düşüncenin temel unsuru da dildir. Öyle ki Almanların “ Dilinbağlayıcı gücü olmadıkça hiçbir kültürel nüfuz sürekli olamaz
” sözüneuygun olarak Protestan misyonerler de Ermenilerin dilini öğrenmekle işe başlamışlardı.39

Amerikan Board misyonerlerinden Cyrus Hamlin, buçalışmalar için,“…Birinin ana dili düşüncelerinin ve ifadesinin başlıcaaracı olmalıdır. 
Bizim dersimiz Ermeni dilinin araştırılmasına büyük hızverdi… Onu demir ve çamur olarak bulduk, altın olarak bıraktık” 40  diyerek misyonerlerin 
Ermeniler üzerindeki dil çalışmalarına verdikleriönemi göstermektedir. Misyonerler, “dil”e verdiği önemi Kutsal Kitapçalışmalarına da yansıtmışlardı.41

Eski Ermenicenin Ermeni halkıarasında bilinmemesi üzerine Kutsal Kitap modern Ermeniceyeçevrilmişti. 1821’de de İncil, eski Ermeniceden 
modern Ermeniceye,İngiliz Cemiyeti de günlük dile çevirmişti.42

İncil çalışmaları ile birlikteErmenilere Protestan doktrinler de öğretilmişti. 1830’larda DanielTemple ve Goodell, Türkçeyi çok iyi bildiğinden İncil’i 
Ermenicekarakterli Türkçeye (Armeno-Turkısh) çevrilmiş ve İncil, 1841’deErzurumlu Zenob ve 1842’de misyoner William Goodell’in öncülüğünde
halkın ve dinî liderlerin de yardımlarıyla Türkçeye, 1843’de H.G.O.Dwight’in yardımıyla modern Ermeniceye ve 1844’te de Protestan Ermeni 
öğretmenleri ve din adamlarından oluşan grubun öncülüğünüyapan Elias Riggs tarafından modern Ermeniceye çevrilmişti.43



38 Hasan Tahsin Fendoğlu, a.g.m., s. 191-192

39 Ömer Turan,Osmanlı Orta Doğusu’nda Amerikan Misyonerlik Faaliyetlerinin Başlangıcı, On Birinci Askeri Tarih Sempozyumu Bildirileri I, 
GenelkurmayBaşkanlığı, Ankara 2007 ,s. 11

40 Cyrus Hamlin, My Life and Times, The Pilgrim Pres, Boston 1863 s. 311,A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 455.

41 A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 132.

42 Ayhan Öztürk, a.g.m, s. 63-74.





İncil çevirisiyle birlikte Ermenice kullanımının azalması vemodern Ermenicenin hâkim olmasıyla Ermeniler İncil’i anlamaya başlamış, Ermeniler 
arasındaki okuryazarlık oranı da artmıştı. Bu yollaErmeni halkı, bilinçlendirilmiş, Ermeniler, okuyucu konumuna getirilmişve Kutsal Kitap herkesin 
alabileceği ve okuyabileceği bir yapıyakavuşturulmuştu.44

Böylece Kutsal Kitap Ermeniler için çok önemli bir unsur haline gelmiş ve Tanrı Sözü (The Breath of God) adını almıştı.Ermeni halkı kutsal kitabı 
anladıkça ona daha da çok sarılmış ve onuhayatının bir parçası yapmıştı. Protestan Ermeni liderler aracılığıylamisyonerler; Kutsal Kitabın çevirisi 
ve her türlü yayın ve gazete gibieğitim araçlarıyla Modern Ermenicenin gelişimini daha da ilerigötürmüşlerdi.45

Kutsal Kitabın Ermeni karakterli harflerle Türkçeye veya Türkçekarakterli Ermeniceye çevirtilmesinden sonra Kutsal Kitabın çoğaltılmasıve Yunanca, 
Ermenice ve Arapça gibi değişik dillerde dinî kitaplar  basılması amacıyla 1822’de Malta’da matbaa kurulmuştu. Çünkü Malta,1815 yılında Akdeniz 
Misyonu'nun merkezi olmuş, böylece Anadolu ile birlikte bütün Doğu Akdeniz ülkelerine yönelik Protestan misyonerlik faaliyetleri için de güvenli 
bir sığınak olmuştu.46

Malta’daki bu matbaada7 misyoner 10 yıl süreli olarak hizmet etmiştir. Matbaa daha sonra1833’te İzmir’e taşınmış ve burada 20 yıl kadar bir 
sürede faaliyetgöstermişti. İzmir’den sonra da sorumlu misyoner Giggs ile matbaacı N.Benjamin tarafından 1834’te İstanbul’da faaliyete başlamıştı.
1831yılında günümüzdeki adıyla İstanbul Amerika Büyükelçiliği’nin faaliyete geçmesiyle birlikte matbaa daha rahat çalışma imkânına kavuşmuştu. 

43 Mehmet Alparslan Küçük, a.g.e., s. 76., Uygur Kocabaşoğlu, a.g.e., s. 177.

44 Vahan Tootikian, The Armenian Evcangtelical Church: Yesterday, Today and Tommorow, Amerika 1996, s. 102.

45 Frank Stone, Academies For Anatolia, University Pres of America, London 1984, s.314-319.

46 Çağrı Erhan,Türk Amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, İmge Yayınları, Ankara2001, s. 106.




Bu matbaa İstanbul’da 1899 yılına kadar 40 yıl gibi bir süre zarfında hizmetvermiştir.47 Ayrıca 1831’de Gaziantep’te de bir matbaa kurulmuştu.48 

Osmanlı Devleti’nin kendi matbaasının olmaması, misyonerlerinçalışmasını daha da kolaylaştırmıştı. Kutsal Kitabın Ermeniceyeçevirisinde ve 
Hıristiyanlıkla ilgili Ermenice eserlerin, kitaplarınyayımlanmasında Kutsal Kitap Evi (Bıble House) da büyük roloynamıştır.49

Kutsal Kitap çalışması ile birlikte Ermenilerin diline vekültürüne uygun olarak dinî veya kültürel yayınlar, Ermenice gramer kitapları, ilahi ve müzik 
kitapları, yüksekokul ve kolej öğrencileri içinErmenice astronomi, fizyoloji, antropoloji, biyoloji, sosyoloji, psikoloji,coğrafya, matematik, din ders 
kitapları ve sözlükler de hazırlanmıştı.50 
Matbaayı kendi çalışmaları için temel malzeme yapan ve dinî alanlarda(Protestanlık konusunda) eserler yazan misyonerler, bu kitaplarınErmeniler 
arasında okunmasının teşviki üzerinde de durmuşlardı. Buamaçla da okullar ve enstitülerin açılması zarureti hususunda hemfikir olmuşlardı.51
Ermeniler arasındaki eğitimsizliği belirleyen Misyonerler,Ermeniler arasında Protestanlığı yaymanın en etkili yolun okullar olduğunu ve Çünkü 
Protestanlığın en iyi öğretileceği yerin okullar olduğu kanaatine ulaşılmıştı. Bu düşünceler doğrultusunda okullarınaçılmasının gerekli olduğu kararı 
alınmış ve bu okulların açılması içingirişimlerde bulunulmuştur. Ancak bu okullar açılması için maddîkaynak gerekmekteydi. Ermeniler arasında 
Protestanlığı yaymaya çalışanAmerikan Board misyonerleri, bağlı oldukları teşkilatlar doğrultusundaçalışmışlardı. Bu nedenle okullar için gerekli 
olan maddî kaynağı da ilk olarak Amerikan Board başta olmak üzere diğer misyoner teşkilatlar sağlamıştı.52
I. Dünya Savaşı öncesinde Amerikan Board Dış İlişkiler Sorumlusu olan James Barton da, “genel olarak 8.000.000 (sekiz milyon)dolar, 
40.000.000 (kırk milyon) dolar gayrimenkuller, Amerikalılar tarafından yönetilen kurumlar için 1.000.000 dolar ve hayır giderleri içinde 
3.500.000 (üç buçuk milyon) dolar” harcama yapıldığını ifadeetmiştir. 

47 Maria West, Romance of Mission: Inside Views of Life and Labor in the Land of  Ararat,Anson Randolph Company, New York 1875, 
s. 236-248.

48 A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 134, 135, 136.

49 Mehmet Alparslan Küçük, a.g.e., s. 79-81.

50 Necmettin Tozlu, a.g.e., , s. 51-52.

51 A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 141.

52 Uygur Kocabaşoğlu, s. 79.



Ancak misyoner teşkilatlar bu harcamaları yaparken yapılanfaaliyetlerinin karşılığının alınacağının da bilincindedir. Zaten AmerikanBoard dış ilişkiler 
sekreterliğini yürüten James L. Barton, “ Daybreak İnTurkey ” adlı eserinde, bu bilinci şu sözleriyle açıkça beyan etmiştir:
“…Türkiye’deki Amerikan kolejlerini kurmak ve desteklemek için Amerika’dan gönderilen paranın, bu ülkeyle artan ticaret sayesinde yüklü faiziyle 
birlikte fazlasıyla geri ödendiğini söylemek doğruolacaktır.”53

Amerikan Board’un başka bir raporunda Anadolu’dakiAmerikan öğretmen, eğitim, araç ve kitaplar veya metot vedüşüncelerden ziyade ABD’nin 
ticarî üstünlüğünün daha önemli olduğuibaresinin kullanılması da okulların ticaret açısından dadeğerlendirildiğinin bir göstergesini taşımaktaydı. 
Okullar için maddîkaynağı temin eden misyonerler, raporlarında belirledikleri uygunalanlarda okullar açmak için Osmanlı Devleti’nin sınırları 
içerisindeyerler almış ve Anadolu’nun her tarafında okullar açma çalışmalarına başlamışlardır. Misyonerler, Ermeniler için ruhsatlı veya ruhsatsız 
büyük çoğunluğu ruhsatsız olan okullar açmışlardı.54

 Osmanlı Devleti’nde ilk Amerikan Protestan Okulu 1824’teBeyrut’ta açılmıştır. Bu okulların sayısı 1825’te beşe ulaşmıştır.1833’lerde Beyoğlu’nda 
Ermeniler için ilk misyoner okulu, 1836’da daErmeni Kilisesi’nin şikâyeti üzerine iki yıl sonra kapatılan ikincimisyoner okulu açılmıştı. 
Harput Amerikan Koleji, Milletlerarası İzmir Koleji, Merzifon Amerikan Koleji, Tarsus Amerikan Koleji (Tarsus SaintPaul Enstitüsü), 
Bursa Amerikan Koleji, Antep Amerikan Koleji,İstanbul Robert Koleji, İstanbul Amerikan Kız Koleji bu okullarınAnadolu'da önemli etki yapmış 
olanlarıydı.55

 Amerikalı misyonerler sadece erkek öğrencilere yönelik faaliyetlerle yetinmemiş; kızöğrencilere de yönelmişlerdi. Herman N. Barnum, Wheeler ve 
Dunmoregibi birçok misyoner kadınların eğitimsiz olduklarına dikkat çekerek kızlar için okulların açılmasının gerekliliği üzerinde durmuşlardı. 


53 A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 230

54 İlknur Polat Haydaroğlu, a.g.m, s.181-188., Ömer Faruk Harman, Genel Olarak  Misyonerlik Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri , Ensar Yayınları,
İstanbul 2003, s. 32.

55 İlber Ortaylı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Amerikan Okulları Üzerine BazıGözlemler, Amme İdaresi Dergisi, Cilt.14, Eylül 1981, s. 87.




Çünkü onlar başarılı bir misyonerlik için kadının vazgeçilmez olduğunu ilerisürmüş ve bu amaçla kızlar için de kolejler açmışlardı. 
Hatta onlar sadeceokulda eğitim vermekle kalmamış okumayan Ermeni kadınları için bizzatevlere gitmek suretiyle de eğitim vermişlerdi.56

1820’lerde Anadolu’nunhemen hemen bütün illerinde açılmaya başlanan bu okulların sayısındazaman içerisinde büyük bir artış olmuş, 1845’de 7 
okul, 1895’de de20.496 öğrencisiyle 423 okul açılmıştır. Bu sayı 1913’de de 26.000öğrencisiyle 450-460 okula ulaşmıştı. Bu okullar içerisinde 
Robert Kolej,Amerika’nın kendi ülkesi dışında açtığı ilk ve en eski okul olması ve çok geniş bir coğrafyadan öğrenci çekerek uluslararası bir kimlik 
kazanmasıdolayısıyla hem Türkiye hem de Amerikan eğitim tarihinde ayrı bir yerivardı.57

Bu okullara alınan öğrenciler, genellikle yetim, öksüz veya fakir Ermeni çocuklarıdır. Ancak bu okullara her yetim, öksüz veya fakir öğrenci 
alınmamıştı. Düzenli olarak Hıristiyanlık faaliyetlerine vaiz veöğretmen olarak katılmaya söz verenlerin ve okul işleri için günlük ikisaat amelelik 
yapma şartını kabul eden öğrencilerin kayıtları yapılmıştı.58 

Öğretim süresi yüksek okul niteliğindeki bölümler dört yıl, diğer  bölümler ise üç yıl olan bu okullarda temel amaç Protestanlığı öğretmek ve 
yaymak olmuştu. Robert Kolej’in müdürlüğünü yapmış olan GeorgeWashburn; “Bu kolej, Türk halkına Hıristiyan ruhunu, hayat tarzını vedünya 
görüşünü açıklamak için kurulmuştur” sözüyle doğrulamaktaydı.59 

Ayrıca Amerikan Board’ın raporlarında okulların basit bir eğitimkuruluşu olmadığı, Protestan bir merkez olduğu, bunun yanında bir misyoner güç 
olarak Ortadoğu’daki etkili ve önemli bir unsur olduğununvurgulanması da okulların amacını net olarak ortaya koymakta idi. 60

Bu amaçlar doğrultusunda da okullarda öğretim dili, Ermeniceolmuş ve Ermenicenin yanında da İngilizce, Türkçe, Fransızca veAlmanca gibi beşe 
yakın dil öğretilmişti. Bunun yanında Protestanlık öğretimi tüm öğrenciler için mecburî kılınmış ve ibadetler de Amerikalı misyonerler tarafından yerine getirilmişti. 


56 Hans Lukas Kieser, Iskalanmış Iskalanmış Barış, Doğu Vilayetleri’nde Misyonerlik  Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938 , İletişim Yayınları, İstanbul 2005, s. 198-203.

57 Ayhan Öztürk, a.g.m, s. 63-74.

58 A.B.C.F.M., Reel, 661; No: 534, Erdal Açıkses, Amerikalıların Harput’taki Misyonerlik Faaliyetleri., a.g.e., s. 258-260.

59 Cyrus Hamlin, a.g.e, , s. 245

60 Yahya Bağçeci, a.g.m,s. 173-174.



Okullarda Ermenice olarak dindersi, coğrafya, fizik, kimya gibi dersler okutulmuş ve kız okullarında dadikiş ve süsleme gibi el sanatlarına da yer 
verilmişti. Ayrıca Ermenileredilleri, tarihleri ve edebiyatları ile milliyetleri hakkında bilgiler verilmişve milliyetçilik duyguları kamçılanmıştır. 
Milliyetçilik duygularınınuyandırması yönünde de Türk Milleti’ne ve Türk Devleti’ne düşmanlık aşılanmıştı.61
Ancak aynı öğretim, Türk öğrenciler için geçerli olmamışve Türk öğrencilere de milliyetçilik kavramının çağ dışı bir düşünceolduğu fikri 
benimsetilmeye çalışılmıştır. 

Ayrıca bu okullarda okuyanErmeni öğrencilere Amerikan hayranlığı (Hıristiyanlığa sempati)oluşturma çabası içerisine de girişilmiştir. 
Okullarda görev alan kişiler; bu okulları açan, sahalarında yetişmiş çok iyi bir uzman ve Kutsal kitapustası olan Protestan misyonerlerdi. 
Bu misyonerler açtıkları bu okullardaöğretmen, müdür veya rehber öğretmen olarak görev yapmışlardı.Okullarda ders veren öğretmenler, 
Türk okullarındaki öğretmenlerden üçmisli fazla maaş almışlardı. Misyonerler, Ermenilere yine bir Ermeni’ninİncil’i anlatmasının daha etkili 
olabileceğini ifade ederek, okullardaProtestanlaştırdıkları Ermeni öğretmenlere yer vermişlerdi.62

Okullardasadece Türkçe dersler vermek amacıyla bir Türk öğretmen görev almıştı.Böylece misyonerler Ermeniler arasında Protestanlığı yaymada 
okulu çok iyi kullanmışlardı. 1870’te bir Amerikan misyoner kadın Maria A.West’in “Romance of Mission (Misyonların Öyküsü)” adlı hatıralarında
“Ermeni insanının ruhuna girdik, yaşamında bir ihtilal yaptık”demesive Amerikalı Profesör Earle’nin
“Amerikan misyoner okullarında Ermeniler dillerini ve tarihsel geleneklerini yeniden üstün tutmayıöğrendiler. Batının siyasal, sosyal ve ekonomik 
ilerleme ideallerinitanıdılar...” sözü de bunun açık bir göstergesidir. 63

Böyle bir amaç veçalışma içerisinde yetişen Ermeniler, bu okullardan mezun olduktansonra aldıkları eğitim ve öğretim neticesinde ideolojik 
bakımdan da belli bir şartlanma ve bağımlılık duygusu içerisinde olmuşlardı. Bu okullar,Osmanlı Devleti için tehlike arz etmiş olsa da üst düzeyde 
bir eğitimverdikleri bilinen bir gerçekti. Protestan Ermenilere göre bu okullar, bütün Ermeni nesillerine anlatılmaz nimetler sunmuştu. 


61 Gülbadi Alan, Amerikan Board'ın Merzifon'daki Faaliyetleri ve Anadolu Koleji,Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2008, s. 206-211.

62 Faruk Taşkın, a.g.e., , s.86.

63 G. M. Early, Amerikan Missions in The Near East , Vol.VII.No.3 April 1929, s.147


https://www.academia.edu/1212967/Ermeni_Meselesinde_Ge%C3%A7mi%C5%9Ften_G%C3%BCn%C3%BCm%C3%BCze_Amerikan_Board_Okullar%C4%B1n%C4%B1n_Rol%C3%BC