Ermeniler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ermeniler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2016 Salı

XIX. Yüzyılda Rusya’nın Kafkas Politikası ve Ermeniler





XIX. Yüzyılda Rusya’nın Kafkas Politikası ve Ermeniler




(04.04.2014)



Yrd. Doç. Dr. Ahmet TOKSOY*
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Öğretim Üyesi

Türk milletinin Kafkasya ile ilişkileri milattan önceki tarihlere kadar uzanmakta dır. 
Prof. Dr. Mustafa Kafalı’ya göre Kafkaslardaki Türk varlığı üç bin yılı geçmektedir[1].  

Özellikle milattan sonra Avrupa Hunları ile başlayan Türk hâkimiyeti günümüze kadar devam etti.

Rusya, 1700’lü yıllarda ilk olarak, nüfusunun büyük kısmı Müslüman Türklerden oluşan Kırım’ı işgal ederek Kafkaslara doğru harekâta başladı. Bu harekâtı takiben, kendi sömürge politikaları gereği, bölgenin demografik yapısını değiştirmeye yöneldi. Rusya’nın bu amacını gerçekleştirebilmesi için başlıca iki yönlü politika izlemesi gerekliydi. 

Birincisi, Kafkasya’dan Türklerin sürülmesi politikasıydı ki, bu sürgün politikası hem barış hem de savaş zamanlarında bütün hızıyla devam ettirildi. Bunun sonucu olarak XIX. yüzyıl boyunca iki milyondan fazla Müslüman-Türk yurdundan sürüldüğü gibi birçoğu da öldürüldü. Bu bölgeden kaçabilenler ise kendilerine en güvenli yer olarak Osmanlı Devleti’ni görerek bu devlete sığındılar. 

İkincisi ise, Kafkaslara, Hıristiyanların yerleştirilmesi politikasıdır. Bu politikasının gereği olarak bir taraftan Slav Hıristiyanları Kuzey Kafkasya’ya yerleştirilirken, diğer taraftan da Ermeniler Güney Kafkasya’ya davet edildiler[2]

Rusya, Kafkasya’ya indikten sonra, takip ettiği bu plan gereğince, burada bulunan Gürcü ve Ermeni cemaatleriyle ayrı ayrı dostluk ve ticaret antlaşmaları imzaladı. Bu anlaşmalara göre Ruslar, Gürcü ve Ermeni cemaatleriyle ticaret yapmayı ve bu iki topluluğun ileri gelenlerinin çocuklarını da okutmayı kabul ediyordu[3].

Esasen Osmanlı Devleti’nin gerileme alametlerini göstermeye başladığı XVIII. yüz yılda bazı Ermeni liderler de kurtuluş için gözlerini Rus çarlığına çevirdiği sırada Rus Çarı I. Petro’da, gerek Osmanlı Devleti ve gerekse İran’a karşı yaptığı savaşlarda Ermenileri değerli bir müttefik olarak gördü. Özellikle Kafkasları işgal etmek ve bölgenin ezici çoğunluğunu oluşturan Müslüman Türk nüfusunun büyük bir kısmını yok etmeye dayanan bu korkunç planında Ermenileri kullandı[4]. Nihayet 1722’de Rus ordularının İran’ın kuzeyine yönelik giriştiği kapsamlı bir istila harekâtı dolayısıyla Ermeniler büyük bir heyecana kapıldılar. Ancak Ruslar, Türk diplomatik ve askeri tehditleri karşısında bölgeden çekilmek zorunda kaldı. Fakat yine de sadık müttefiki Ermenileri unutmadı. Çar, Ermenileri Rus topraklarında yerleşmeye davet ettiği gibi kendilerine dini ve dünyevi her türlü imtiyaz ve garantileri vermeye hazır olduğunu bildirdi[5].

II. Katerina, 1768’de ordularını Türklere karşı harekete geçirince, Ermenileri Türkler aleyhine kışkırtmaya başladı. Yani kısaca 1768–1774 Türk-Rus Harbi’nde Ermeniler, yeniden II. Katerina tarafından Rusya’nın himayesi altında bir Ermeni Krallığı kurulması ümidiyle cesaretlendirildiler. Rus orduları başkumandanı Prens Potemkim, Rusya’nın kontrolü altında olacak bir Ermeni krallığının hayallerini görmekteydi. Hatta bu teşviklerden cesaret alan Argotyan/Argutiyan adlı Ermeni Piskoposu, Osmanlı toprakları ile İran arasında “ Ararat Krallığı ” projesini hazırlayarak Petersburg’a takdim etti. Bu proje çariçe hükümeti tarafından da uygun görüldüyse de[6] uygulanamadı (veya uygulanmadı)[7].

Diğer yandan Rusya’nın yayılmacı ve istilacı siyasetinin karşısına Türkler parçalanmış olarak çıktılar. Safevi hanedanlığının çöküşünden sonra Azerbaycan ve İran’da yerleşen Oğuz boylarından birisi olan Afşar/Avşarlar hanedanı hâkimiyetini ilan etti[8]
Afşarların zayıflaması üzerine XVIII. yüz yılda Azerbaycan ve İran’da başka bir Oğuz hanedanı olan Kaçarlar hâkim oldular. Ancak merkezi otoritenin giderek sarsılması bölge için pek de hayırlı olamadı. Çünkü Kaçarların bölgeden çekilmesiyle Azerbaycan’da mahalli Türk beylikleri kuruldu[9]
Fakat bu durum Azerbaycan’ın aleyhine oldu. Zira Türkler hanlıklara ayrılırken güçlerinde de azalma oldu[10].

1783’de himaye usulüyle Gürcistan’ı kendisine bağlayan Rusya, bunun yanı sıra, henüz İran sınırları içerisinde bulunan Eçmidyazin ve Katolik tesirinden uzak kalmış Ermeniler üzerindeki faaliyetlerini yoğunlaştırmaya başladı. Gürcü ve Ermeni cemaatleriyle daha önce yapılan antlaşmaları yenileyen Ruslar, Ermeni ve Gürcüleri Osmanlı Devleti’ne karşı korumayı vaat etti. Bu arada Türkleri de boş bırakmak istemeyen Rusya, Azerbaycan Hanlıkları’na çeşitli hediyeler göndererek kendi tarafına çekmeye çalıştı. Fakat bu politikasında pek başarılı olamadı. 
Bunu başaramayınca da onları tehdit etmeye başladı. Bunun üzerine harekete geçen Osmanlı idaresi, 1782 ve 1784’de Çıldır Valisi vasıtasıyla Azerbaycan Hanları’na hediye ve nişanlar göndererek morallerini düzeltmeye çalıştıysa da Osmanlı Devleti bu boş faaliyetlerinde başarılı olamadı. Çünkü Osmanlı Devleti’nin pasifliğini gören Azerbaycan Hanlıkları da Rusya tarafına meyletmeye başladılar. Fakat buna rağmen yine de hanlıkların çoğu İstanbul’a bağlılıklarını sürdürdüler[11].

1799 kışında Rus başkenti Petersburg’ta, Ermeni bağımsızlığı için önemli toplantılar yapıldı. Bu toplantıya Ermeniler adına katılan Argutyan ile Hovhannes Lazaryan adına, iki Ermeni okulunun açılmasına karar verildi. Böylece bu okullardan yetişecek Ermeni gençlerinin kurulacak olan Ermeni devletinde görev almaları sağlanacaktı. Yapılan toplantıda, Ermenistan’ın ancak böyle tedbirlerle ve Rusya’nın himayesinde ayakta kalabileceği kararlaştırıldı. Ayrıca Türkiye ve İran’dan alınacak topraklar üzerinde kurulacak bu Ermeni Devletine, Rusya gerekli askeri ve mali yardımı da yapacaktı. 
Fakat 1791’de Rus Çariçesi’nin ölmesi üzerine Rusya’da çıkan problemlerden dolayı Ermeniler, umduklarını bulamadılarsa da faaliyetlerine ara vermeden devam ettirdiler[12].

Çar orduları generali Sisyanov, 1805’de Çar’a gönderdiği raporda, Karabağ coğrafi bakımdan Anadolu, İran ve Azerbaycan’ın kapısıdır, diyerek Kür-Aras nehirleri arasındaki bölgenin stratejik önemini belirtti. Dolayısıyla Çarlık Rusyası, bu coğrafyaya sahip olabilmek için varını yoğunu harcadı. 1990’lı yıllarda Ruslar, “neden Karabağ sorununda Ermenileri desteklemişlerdir” sorusunun cevabını burada bulabiliriz. Nihayet Rusya, 1804–1805’de Kafkaslarda harekete geçerek Bakü, Nahçivan, Karabağ ve Revan Hanlıkları’nı işgal etti ve sınırlarını Hazar Denizi’nden Karadeniz istikametinde genişletti. Böylece Rus hâkimiyeti, Maveray-ı Kafkas bölgesinde yerleşerek Kuzey Azerbaycan’dan Aras Nehri’ne kadar uzandı[13].

Rusya, Napolyon sorununu hallettikten sonra yeniden Kafkasya’ya dönerek muhtemel bir İran saldırısına karşı Ermenileri ve Gürcüleri himaye edeceğine dair söz verdi ve 1813’de bu fırsatı yakaladı. 1813’de yapılan İran-Rus savaşında Ermenilerin yardımları sayesinde Ruslar, Tebriz’e kadar ilerlediler. Bundan dolayı da Çar I. Aleksandr, Ermenilere özel teşekkür etti[14]. Yapılan savaşta İran Ordusunun mağlup olması üzerine İran Şah’ı Rusya ile anlaşma yoluna giderek 12 Ekim 1813’de Karabağ’ın Gülistan Şehri’nde Rusya ile barış anlaşması imzalandı. Gülistan Anlaşması ile daha önce işgal edilen bütün Azerbaycan hanlıkları Rusya’ya bırakıldı. İran, Doğu Gürcistan ve Dağıstan’daki haklarından tamamen vazgeçti. Buna rağmen yine de Revan ve Nahçivan Hanlıkları İran’ın himayesi altında bağımsızlıklarını koruyabildiler[15]. Gülistan Antlaşması’nın getirdiği düzen, iki rakip gücün Trans-Kafkasya için düellolarının ilk raundunun sonu oldu[16]. XVIII. yüzyılın sonları ile XIX. yüzyılın başlarında Kafkasya’yı işgal eden Rusya’nın başlıca hedefi Revan Hanlığı’nı ele geçirmekti[17].

Rusya ile İran arasında 1813’de imzalandığını söylediğimiz Gülistan Anlaşması kısa sürdü. Kaçar hanedanından Abbas Mirza, 1826’da Çar I. Aleksandr’ın ölüm haberi üzerine Ruslarla mücadeleye başladı. Mayıs 1826’da Lenkeran, Şamahı ve Nuka’yı ele geçirerek Rusları Şuşa’da kuşatma altına aldı. Böylece bir kez daha ordusunun başında Kuzey Azerbaycan’a girdi. Bu sırada Taliş Han’ın da isyan etmesi üzerine Ruslar oldukça zor durumda kaldılar. Ermeniler, Rusların zor durumda kaldığını anlayınca bu mücadelelerde tekrar Ruslara yardım ettiler. 1827’de General Paskeviç komutasında Rus ordusu Kafkaslarda ilerlemeye başlayınca Eçmiyadzin[18] Katolikosu Nerses Asdarekes/Aşdaragesi, Ermenilere, Ruslarla birlikte savaşmalarını emretti. Hatta kendisi de her taraftan kuvvet toplayarak gönüllü Ermeni alayları kurdu. Bu yardım sayesinde, daha da güçlenen Ruslar, İran’ı mağlup etmeyi başardılar. Bu mağlubiyetle birlikte Revan, Ermeniler tarafından Rus komutanı General Paskeviç/Paskeyeviç’e teslim edildi. 8 Şubat 1828’de imzalanan Türkmençay Antlaşması ile Revan ve Nahçivan’ın Ruslara terk edildiği tasdik edildi. Böylece Rusya, Güney Kafkasya’daki topraklarına Revan’ı da ilave etmiş oldu[19].

Antlaşmaya göre Ruslar, bütün Kuzey Azerbaycan’ı Kür ve Aras Nehirleri arasındaki yerleri, Revan ve Nahçivan dâhil, Mugan Ovası’nın büyük bir kısmını ele geçirdiler. Bunu fırsat bilen Ruslar, Ermeni kilisesinin yardımıyla İran’ın hâkimiyet sahasındaki Güney Azerbaycan’dan kırk bin Ermeni’yi göç ettirerek, Revan Hanlığı topraklarına yerleştirdiler. Böylece Çar I. Nikola, Türkmençay Antlaşması ile ele geçirdiği bölgeleri, “Ermeni İli” olarak ilan etti. Rusya açısından, sınır boyuna yerleştirilen bu nüfus, bölgeye ekonomik yönden bir canlılık getireceği gibi askeri yönden de faydalar sağlayacak ve bir güvenlik koridoru oluşturacaktı. Ayrıca gelecekteki işgalleri için önemli stratejik bir üs olarak da kullanılacaktı[20].

1828’de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı (1828–1829), aynı anda Balkan ve Kafkas cephelerinde devam etti. Bu savaşta Rus orduları Doğu Anadolu’da, Ermenilerin de yardımıyla Kars’ı ele geçirerek Erzurum’a kadar ilerledi. Esasen daha savaş başlamadan önce Ruslar, Ermenilere, kendilerine yardım etmeleri şartıyla çeşitli imtiyazlardan başka kendilerine özerklik verileceğini dahi vaat ettiler. Böylece Kars, Ahıska, Beyazıt ve Erzurum gibi kaleleri ele geçiren Rusların bu başarısında Ermenilerin rolü çok büyük oldu[21]. Nihayet savaş, Rusya’nın üstünlüğü ile kapandı. Sonuçta 2/14 Eylül 1829’da Edirne’de imzalanan anlaşmayla Osmanlı Devleti, Rusya ile İran arasında daha önce (10/22 Şubat 1828)  imzalanan “Türkmençay Barışı” ile Rusya’ya bırakılan Revan ve Nahçivan Hanlıkları’nın Rusya’ya ait olduğunu tanıdı[22].

Esasen 1828 yılı Revan için önemli bir dönüm noktası oldu. Çünkü Revan bölgesinde yapılanlar, daha sonra Rus işgaline girecek olan Doğu Anadolu’da yapılacak olanların ilk işaretidir. Zira 1828’den önce Revan’ın nüfusunun % 80’i Müslüman Türk’tü. Hatta Ruslar Erzurum’a doğru ilerlerken, yapılan anlaşmaya uyarak onları nümayişle karşılayan ve Ruslara açıkça sempati göstermiş olan yüz bin Ermeni, Erzurum ve Eleşkirt bölgesinden, Rusya’ya geçerek Türk halkının sürgün edildiği Karabağ, Revan, Ahılkelek ve Ahıska bölgelerine yerleştirildiler[23].

Çarlık Hükümeti, işgal ettiği bu bölgelerde daha sonra Ruslaştırma politikası yoluna giderek Ermenilerin Büyük Ermenistan hayallerinin ortaya çıkmasını engellemeye çalıştı. Çünkü Çarlık Rusya’sının ekonomik, politik çıkarları, bağımsız Ermenistan fikirleriyle çakışıyordu. Ancak bağımsız Ermenistan konusunda Rusya’ya yönelen Ermeni politikacılar, Rusya’nın amacının ve Çarlık Hükümeti’nin geleneksel politikasının Ermeni kitlesinin emellerini gerçekleştirmekten ziyade, Ermenilerin yaşadıkları toprakları işgal etmek, esaret ve sömürü altına almaktan ibaret olduğunu anlayamadılar[24].

Rus işgalinden yirmi yıl sonra nihayet Revan, Nahçivan, Gümrü, Yeni-Beyazıt ve Ordubad kazalarından oluşan ve aynı ad altında yeni bir vilayete merkez oldu. 1850’den sonra resmen kurulan Revan vilayetinin başında askeri bir vali bulunduruldu ve aynı zamanda vali muavini ile diğer yüksek Rus memurlarının katılımı ile bir vilayet meclisi oluşturuldu. Bu meclisten başka, yine Rus memurlarından oluşan bir vilayet mahkemesi, mahalli Şeyhül-İslam’ın başkanlığı altında Müslümanlara mahsus bir şer’i meclis kuruldu. 1868’de yapılan yeni taksim ile Revan vilayeti, Revan, Gümrü, Nahçivan, Yeni-Beyazıt, Sürmeli, Daralagez, Eçmiyadzin’den ibaret yedi kazaya ayrıldı[25].

Özellikle Selçuklu fethinden beri Türk hâkimiyeti altında yaşamış olan Ermeniler, tarihlerinin hiçbir döneminde görmedikleri bir özgür ortama kavuştular. Öyle ki, Bizans İmparatorluğu’nun zulmü altında ezildiklerinden dolayı Büyük Türk hakanları Alp Arslan ve Melik-şah’ın saltanat yıllarında vergiden de muaf tutulmuşlardır. Yaşadıkları özgür ortamda Türk ülkesinin her bölgesinde yaşama imkânına sahip olan bu kavim, önce Rusya’nın daha sonra da Avrupa’nın gözdesi durumuna geldiği zaman yıllar yılı hâkimiyetlerinde yaşadıkları insanları, gözlerini kırpmadan öldürmek ve yok etmekten çekinmemişlerdir. Dün olduğu gibi bugünde Kafkaslar dünyanın hâkimiyetini elde tutmak isteyen güçlerin faaliyet sahasıdır. Türkiye Türklüğü ile Azerbaycan Türklüğü yani Oğuzlar, bu pahalı coğrafya üzerinde yaşadıkları müddetçe yaşamları da pahalı olacaktır.  


*Bu makaleyi hazırlarken, - Hayatının baharında ebedi âleme uğurladım- sevgili eşim Doç. Dr. Nurcan Toksoy’un Revan’da Son Günler, adlı eserinden geniş ölçüde yararlandım. Bu Makalemi onun aziz hatırasına ithaf ediyorum.

KAYNAKÇALAR;

[1]Kenan Erzurumlu, Mustafa Kafalı, Ankara 2013, s. 75

[2]Justın Mc Carthy, Otoman Archives Yıldız Collection The Armenian Question, İstanbul 1989, s. 74

[3]Mehmet Saray, “Türk-Sovyet Münasebetleri ve Ermeni Meselesi”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu 8–12 Ekim 1984, Ankara 1985, s. 127; Nurcan Toksoy, Revan’da Son Günler, Türk yönetiminden Ermeni Yönetimine, Ankara 2007, s. 23

[4]Salahi R. Sonyel, Türk-Ermeni Çıkmazı Barışma Ümitleri, Çvr. Hasan Ünal, Ankara, s. 21

[5]Sonyel, Türk-Ermeni Çıkmazı Barışma Ümitleri, s. 21; Kemal Beydilli, “1828–29 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler”, Belgeler, Türk Tarih Belgeleri Dergisi, XIII/17 (1988), s. 368.

[6]Yusuf Akçura, Osmanlı İmparatorluğunun Dağılma Devri, Ankara 1985, s. 21; Sonyel, Türk-Ermeni Çıkmazı Barışma Ümitleri, s. 22

[7]Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi 1906–1918, I, Ankara 1995, s. 11.

[8]Bu hanedanın Türk milli şuuruna sahip olan hükümdarı Nadir Şah, Osmanlı Devleti ile ilişkiler kurmuş ve iki hanedan arasında kavmi bir akrabalık olduğunu tekrarlamıştır. Bkz. Mustafa Kafalı Makaleler I, Hzl. Semih Yalçın, Süleyman Özbek, Ankara 2005, s. 419

[9]Kurulan bu hanlıklardan birisi de günümüzde bir sorun olarak Türk Dünyasının kanayan yarası olan Karabağ Hanlığıdır. Penah Ali Bey tarafından kurulmuştur.

[10]Mustafa Kafalı Makaleler I, s. 421

[11]Mehmet Saray, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Ankara 1996, s. 20

[12]Nurcan Toksoy, Revan’da Son Günler, Ankara 2007, s. 24

[13]Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Ankara 1990, s. 50, Saray, Yeni Türk Cumhuriyetleri, s. 22–24; Mustafa Kafalı Makaleler I, s. 296

[14]Mehmet Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, İstanbul 2003, s. 27; Mirza Bala Mehmetzade, Milli Azerbaycan Hareketi, yay. Hzl. Ahmet Karaca, Ankara 1991, s. 31

[15] Yavuz Aslan, “Rus İstilasından Sovyet Ermenistan’ına Erivan (Revan) Vilayetinin Demografik Yapısı (1827–1922), Yeni Türkiye, 2001, S: 38, s. 1018; İntikam Beşiroğlu, “19–20. Yüz yıllarda Ermenistan’daki Azeri Türklerinin Göç Ettirilmesi ve Soykırım Gerçekliği”, Avrasya Dosyası, İlkbahar 2001, VII/1, s. 456

[16]Tadeusz Swıetochowsk, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycan’ı 1905–1920, Çvr. Nuray Mert, İstanbul 1988, s. 23–24

[17]Osmanlı Devleti ile Azerbaycan Türk Hanlıkları Arasındaki Münasebetlere Dair Arşiv Belgeleri, I, Ankara 1992, s. 17

[18] Üç Kilise, Aras Nehrinin kuzeyinde ve Türkiye sınırına çok yakındır. Ermenilerin dini merkezi olarak kabul edilmiş, Ermeni patriği de burada ikamet etmiştir. Bkz. Edgar Ahmet Caferoğlu, “Azerbaycan Tarihine Umumi Bir Bakış”, Azerbaycan Yurt Bilgisi, Yıl. 1, S. 1, İstanbul 1932, s. 9; David Marshall Lang, Armenia, Cradle of Civilazation, London 1970, s. 158–159

[19]Richard G. Hovannisian, Armenia on The Road to Independance 1918, Los Angeles 1967, s. 8; Vassan Giray Cabağı, Kafkas- Rus Mücadelesi, İstanbul 1967 s. 48; V.V. Barthold, Rusya ve Avrupa’da Oryantalizm, İstanbul 2004; 392; Kurat, Türkiye ve Rusya, s. 57; Fahir Atabek, Doğu Cephesi (1919–1921), s. 3; Swıetochowsk, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycan’ı 1905–1920, s. 23–24; Mehmet Emin Resulzade, “Kafkasya Türkleri”, Azerbaycan, Bakü 1990, S. 12, s. 149;  Revan, Rusların eline geçtikten sonra Çar I. Nikola, bu olayı Ermenistan’ın kurtuluşunun ilk adımı olarak ilan etmiş ve olay Eçmiyadzin kilisesi tarafından kutlanmış ve çara Ermenistan’ın kralı unvanı verilmiştir.  Nurcan Yavuz, İşgal ve Mezalimde Erzincan, Ankara 1996, s.
177
[20]Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi 1906–1918, C. I, s. 12; B.A. Boryan, Armeniya Mejdunarodnaya Diplomatiya İ SSSR, Cast II, Moskova 1929, s. 217; Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, s. 28; Hovannisian, Armenia on The Road to Independance 1918, s. 8; Arif (Şıhaliyev), Kafkasya Jeopolitiğinde Kafkasya, İran, Türkiye Rekabetleri ve Ermeni Faktörü, s. 16

[21]Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslar’da ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi 1906–1918, C. I, s. 12;  Mc Carthy, Otoman Archives Yıldız Collection The Armenian Question, İstanbul 1989, s. 74; Sonyel, Türk-Ermeni Çıkmazı Barışma Ümitleri, s. 25  

[22]Kurat, Türkiye ve Rusya, s. 57; Toksoy, Revan’da Son Günler, s. 29

[23] Toksoy, Revan’da Son Günler, s. 30; Hovannisian, Armenia on The Road to Independance 1918, s. 8; Mc Carthy, Otoman Archives Yıldız Collection, s. 74; Gürün, Ermeni Dosyası, s. 57; Allen, W.E.D., Poul Muratoff, 1828–1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi, Ankara 1966, s. 42–43; Arif (Şıhaliyev), Kafkasya Jeopolitiğinde Kafkasya, İran, Türkiye Rekabetleri ve Ermeni Faktörü, s. 17; Fahrettin Kırzıoğlu, “Armenya Yukarı-Ellerde 2700 Yıllık Türk Varlığı, Ermenilerin Rus İstilasına Alet Olması ve Mezalimi”, XX. Yıl Armağanı Ermeniler Hakkında Makaleler ve Derlemeler, II, Ankara 1978, s. 58–59

[24]Boryan, Armeniya Mejdunarodnaya Diplomatiya, s. 15; Hüsamettin Yıldırım, Rus-Türk-Ermeni Münasebetleri (1914–1918), Ankara 1990, s. 31

[25] Hovannisian, Armenia on The Road to Independance 1918, s. 10; Mehmetzade Mirza Bala, “Revan”, İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1954, s. 314




,,

24 Aralık 2015 Perşembe

OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 3





OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 3


    Yine Diyarbakır sınırından 25 kilometre içerde ve Habur ve Fırat nehiri vadisindeki yerleşim birimlerini kapsamak üzere Zor sancağının güneyi ve batısı, Ermeni iskânına tahsis edilmiştir. Tahsis edilen yerlerden birisi de Halep Vilayeti nin kuzey kısmının dışında doğusu ve güneyi ve güney batısındaki bütün köy ve kasabalar ile Suriye Vilayeti nin Havran ve Kerek sancakları dahil olmak üzere demiryolu güzergahlarından yirmi beş kilometre içine giren bütün yerleşim birimlerinde Müslüman halkın yüzde onunu geçmemek kaydıyla Ermenilerin iskan edilmeleri uygun bulunmuştur 62. Osmanlı arşiv belgelerine göre vilayet ve kazalardan sevk ve iskâna tabi tutulan ve aynı bölgelerde geride kalan Ermeni nüfusu şu şekildedir. 

 Vilayet ve Kaza İsmi    Sevk Edilen      Kalan 


  Adana 63                     14.000             15-16.000 
  Ankara 64 (merkez)        21.236                    733 
  Aydın  65                          250 - 
  Birecik 66                      1.200 - 
  Diyarbakır 67                20.000 - 
  Dörtyol 68                     9.000 - 
  Erzurum 69                    5.500 - 
  Eskişehir 70                   7.000-
  Giresun 71                       328 - 
  Görele                             250 - 
  Halep 72                     26.064 - 
  Haymana 73                      60 - 
  İzmir 74                          256 - 
  İzmit 75                      58.000 - 
  Kalacık 76                        257 - 
  Karahisar-ı Sahip 77        5.769               2.222 ( KALAN )
  Kayseri 78                   45.036                4.911 ( KALAN )
  Keskin                          1.169 - 
  Kırşehir 79                       747 - 
  Konya 80                      1.900 - 
  Kütahya 81                   1.400 - 
  Mamuretülaziz 82         51.000               4.000  ( KALAN )
  Maraş 83                         _                   8.845  ( KALAN )
  Nallıhan                          479 - 
  Ordu                                36 - 
  Perşembe                       390 - 
  Sivas 84                     136.084              6.055  ( KALAN )
  Sungurlu                          576 - 
  Sürmene                          290 - 
  Tirebolu                             45 - 
  Trabzon 85                    3.400 - 
  Ulubey                              30 - 
  Yozgat 86                    10.916 - 

  TOPLAM                    422.668(TEHCİRİ KABUL EDENLER ) 
                                     32.766 ( TEHCİRİ KABUL ETMEYİP KALANLAR )


DİPNOTTUR;

62 -BOA. DH. ŞFR, 54/315. 
63 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/77. 
64 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/77. 
65 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/250. 
66 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/101. 
67 -Diyarbakır dan sevk edilen Ermenilerin sayısı 120 bin olarak gösterilmektedir. 18 Eylül 1915 tarihli Diyarbakır Valisi Reşid Bey in İçişleri Bakanlığı na gönderdiği belgede vilayetten sevk edilen Ermeni sayısını takriben 120 bin olarak ifade etmektedir. BOA. DH. EUM. 2. Şb, 68/71. Belgedeki bu sayı Diyarbakır da yaşayıp sevk edilen Ermenilerin sayısı değildir. 
Bu sayı Diyarbakıra çeşitli yörelerden gelip sevkedilen Ermenilerin toplam sayısıdır. 
Genelkurmay Başkanlığı nın yayınladığı belgelere göre Diyarbakır da yaşayan toplam Ermeni sayısı o tarihlerde 61.002 dir. Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s. 445. 
68 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/89 
69 -BOA. DH. ŞFR, 54/162. 
70 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/72. )
71 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
72 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/76 
73 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
74 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/260. 
75 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/67 
76 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/79. 
77 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/73. 
78 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/75. 
79 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
80 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 69/34. 
81 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/93. 
82 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/70. 
83 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
84 BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/84.


              Verilen listede yer değiştiren Ermeniler içinde mevcut olup da henüz sevkleri yapılmayanlar arasında olan Adana Ermenileri ile beraber sevk edilen toplam Ermeni sayısı yaklaşık 440.000 olmaktadır. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan belgelerde de tehcir edilen toplam Ermeni sayısı 413.067 kişi olarak görülmektedir 87. İskân sahalarına vardıkları kesin olarak belirlenen Ermenilerin sayısı ise yaklaşık 383.000 kişidir. Dolayısıyla bu rakamlar durumu çok net bir şekilde ortaya koymakta sevkıyat esnasında Ermenilerin çeşitli nedenlerden dolayı uğradıkları kayıpların toplamı 57.000 civarlarındadır. Osmanlı ve ilgili ülkelerin arşivlerinde yapılan detaylı bilimsel çalışmalar sonucunda Birinci Dünya Savaşı boyunca 500.000 dolayında Ermeni o dönemde savaş bölgesi olmayan ve yukarıda detaylarını verdiğimiz Halep, Musul, Suriye Vilayeti nin önemli bir kısmına göç ettirilmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı esnasında 350-500 bin dolayında Ermeni de çeşitli nedenlerden dolayı Kafkaslara gitmişlerdir 88. 

DİPNOTTUR;

( 85 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/41. 
  86 -BOA. DH. EUM. 2.Şb, 68/66. 
  87 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C.I, s. 445. 
  88 -Murat Bardakçı nın Hürriyet Gazetesi nde yayınladığı Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri yazı dizisinde çeşitli nedenlerden dolayı tehcir edilen Ermenilerin toplam sayısının 924. 158 olduğu belirtilmektedir; Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi, 26 Nisan 2005, s. 4.. 
       Bu hatıralardaki toplamın Ermenilerin gerek Irak ve Suriye bölgelerine gerek Kafkaslara giden ve çeşitli yollarla Amerika ve yabancı diğer ülkelere kaçan Ermenilerin toplam sayısının ele alındığını düşünmekteyiz. 
       Zira Talat Paşa nın gerek toplam Ermeni sayısı gerekse tehcire tabi tutulmayıp yerlerinde kalan Ermenilerin rakamları şu anda ortaya konulan bilimsel çalışmalarla önemli ölçüde örtüşmektedir. Irak ve Suriye Bölgesi ne sevkleri yapılan Ermenilerle Kafkaslar, Amerika ve diğer yabancı ülkelere çeşitli yollarla gidenlerin toplamı  aşağı yukarı Talat Paşa nın sevke tâbi tutulan Ermenilerin sayısı hakkında verdiği rakamla bağdaşmaktadır. )


      Birinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen çatışmalar, Tifo, Dizanteri, açlık v.b Hastalıklardan ortaya çıkan ölümler, eşkıyaların saldırmaları 89 sonucunda uğranılan kayıplar v.b. nedenlerden ötürü Ermenilerin toplam 200.000 dolayında bir kayıplarının olduğu ortaya çıkmaktadır. Yine bu dönemde göçten istisna tutulan yerlerde yaşayanlar, yukarıda özetlemeye çalıştığımız tanımlamalardan dolayı göçten hariç bulundurulanlar v.b sebeplerle Osmanlı sınırları içinde kalanların sayısının da 400-500.000 civarında olduğu ortaya çıkmaktadır 90. 

    Tüm bu veriler ışığında ise Osmanlı Devleti nde yaşayan Ermenilerin sayısının Tehcir esnasında göç ettirilenler, kalanlar ve bilhassa Kafkaslar ve çeşitli yerlere 
kaçanlar, kaçırılanlar da dahil olmak üzere toplam 1.500.000 dolayında olduğu ortaya çıkmaktadır 91. 
   Talat Paşa nın yeni yayınlanan hatıratına göre de 1914 sayımı toplamında Ermeni Gregoryen genel nüfusunun 1.187.818 olduğu Ermeni Katoliklerin miktarının 63.967 olduğu ikisinin toplamının da yabancı uyruklu Ermenilerin de dahil edildiği takdirde 1.256.403 kişi olduğu belirtilmektedir. 

    Talat Paşa söz konusu hatıralarında çeşitli aksaklıkar nedeniyle bu rakama % 30 luk bir yanılma payının ilave edilebileceğini dolayısıyla İmparatorlukta yaşayan tüm Ermenilerin sayısının yaklaşık olarak 1.500.000 kişi olduğunu anılarında belirtmiştir 92. 


e. Tehcir in Durdurulması 


           Osmanlı Devleti, Ermenilerin sevkıyatından beklediği yararları önemli ölçüde elde ettiğini düşündüğünden ve sevke tabi tutulmayan Ermenilerin artık Osmanlı Devleti nin iç güvenliğini tehdit edebilme kapasitesini kaybettiğini düşünmesinden dolayı sevk işlemlerinden vazgeçme kararı almıştır. 

Bu kararın alınmasında güvenliğin yanı sıra yaklaşan kış şartlarının da payı büyük olmuştur. Tehcir, ilk defa Talat Paşa nın 27 Ekim 1915 tarihli, Hüdavendigar (Bursa), Ankara, Halep, Adana Vilayetleriyle, Maraş, Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar), Eskişehir, 

DİPNOTTUR;
 ( 89 -Hemen her yerde silahlı Ermeni çetelerinin, kafilelere eşlik eden jandarmalara hücum eder bunları şehit etmeleri, göç etmekte olan Ermeni kafilelerine faydadan çok zarar vermiş, bu kafilelerin dağılmalarına, felaketlerine sebep olmuştur. 
       Aynı zamanda göç bölgelerinde özellikle Şarkikarahisar, Maraş Fındıcık, Kayseri gibi yerlerde ayrıca yangınlar çıkarmışlardır. Aspirations Et Agissements Révolutionnaires  Des Comités Arméniens, s. 317. 
  90 -Murat Bardakçı nın yayınladığı yazı dizisinde, tehcire tabi tutulan bölgelerde yaşayan ancak çeşitli nedenlerden dolayı tehcir edilmeyen Ermenilerin sayısının 400 bin civarında olduğu belirtilmektedir. Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi, 26 Nisan 2005, s. 4. 
  91 -Özdemir - Halaçoğlu, a. g. e., s. 105-106. 
  92 -Murat Bardakçı, Talat Paşa nın Kara Kaplı Defteri, Hürriyet Gazetesi 26 Nisan 2005, s.4. )

       Kütahya, İzmit, Niğde Mutasarrıflıklarına gönderdiği bir talimatla yola çıkarılmış olan Ermenilerin dışında yeniden sevk yapılmaması isteğiyle durdurulmuştur 93. 
Yaklaşan kış mevsiminin o dönemin imkanlarıyla sevk işlemlerini çok güçleştireceği düşüncesiyle, 25 Kasım 1915 tarihli Anadolu vilayetlerine gönderilen bir genelge ile yolda bulunan Ermeniler hariç, diğer bütün sevkıyatların geçici olarak durdurulduğu bildirilmiştir 94. 
Daha sonra 15 Mart 1916 tarihli İçişleri Bakanı Talat Paşa, bütün Anadolu vilayetlerine gönderdiği bir talimatla da idarî ve askerî maslahat gereği bundan sonra hiçbir gerekçeyle hiçbir Ermeninin sevk edilmemesini Ermeni sevkıyatının bundan sonra yapılmayacağını bildirmiştir 95. 

Osmanlı Devleti, tehcir ve iskân uygulamasının kendi güvenliği açısından yeterli olduğunu düşündüğünden dolayı uygulamaya son vererek insanî gerekçelerden dolayı isteyen muhacirlerin eski yerleşim birimlerine dönmelerine izin vermiştir. 


f. Tehcir Edilen Ermenilerin Geriye Dönmeleri 

I. Dünya Savaşı sonuna yaklaşıldığı dönemde savaş nedeniyle başka mahallere sevk edilen halkın geri yerlerine dönebilmeleri için her türlü kolaylığın gösterilmesi ve bunların geri dönüşleri esnasında emniyetlerinin azami ölçüde sağlanması 22 Ekim 1918 tarihli İçişleri Bakanlığı ndan İstanbul, Adana, Hüdavendigar (Bursa), Konya, Ankara, Kastamonu, Haleb, Mamüretülaziz (Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Edirne, Aydın vilayetleriyle İzmit, Bolu, Kütahya, Karesi, Kayseri, Niğde, Menteşe, Antalya, Urfa, Canik (Samsun), Eskişehir, İçel, Maraş mutasarrıflıklarına yazılan üç maddelik bir talimatla bildirilmiştir. Bu talimatta savaş hali nedeniyle askerî kararla bir yerden başka bir yere sevk edilmiş olan bütün ahalinin çıkarıldıkları mahallere dönmelerine Meclis-i Vükelaca izin verildiği bildirilmiştir. Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis, Diyarbakır, Mamüretülaziz vilayetleriyle Erzincan Mutasarrıflığı dahilinde bulunan iaşe v.b. unsurların yeterli olduğundan dolayı dönmek isteyen bu bölge Ermenilerine öncelik verileceğini diğer yörelere imkanlar sağlandığı oranda kısım kısım izin verileceği, durumun aciliyetinden dolayı hiçbir gecikmeye meydan verilmemesi bildirilmiştir. 

23 Ekim 1918 tarihli İçişleri Bakanlığı nın diğer bir talimatıyla da özet olarak vilayet ve mutasarrıflıklarda dönmek isteyen ne kadar Ermeninin olduğu, bunlar 
memleketlerine döndükleri takdirde yeniden iskanlarının yapılıp yapılamayacağı, bunların yol güvenliklerinin nasıl sağlanacağı, gibi konuların aydınlığa kavuşturulması ve son olarak da geri dönüşler esnasında hataları görülen memurlar hakkında hemen en şiddetli cezanın verilerek bu gibi memurlar hakkında yapılan işlemlerin bakanlığa bildirilmesi istenmiştir 96. 

DİPNOTTUR;
( 93 -BOA. DH. ŞFR, 57/135. 
  94 -BOA. DH. ŞFR, 57/273. 
  95 -BOA.DH. ŞFR, 62/21 
  96 -BOA. HR. MÜ. 43/34. Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin             korunması konusunda oldukça hassas davranılmıştır. BOA. DH. ŞFR, 54/156.)
     
Bu talimatların akabinde İçişleri Bakanlığı na bağlı Aşayir ve Muhacirin Müdüriyeti nin vilayet ve mutasarrıflıklara gönderdiği 5 Kasım 1918 tarihli bir başka yazıda da; 

a. Yerlerine geri dönecek olan Ermenilerin seyahat belgesi almaları konusunda mecbur tutulmamaları ve bunların düzenlenecek bir listeyle trenlerle sevk edilmelerinin 
sağlanması, 

b. Yolculukları esnasında yeterli miktarda su ve iaşelerinin karşılanması, 

c. Seyahat edecek Ermenilere Harbiye Nezareti nin öngördüğü şekilde tren seferlerinin sağlanmasında gerekli özenin gösterilmesi, 

ç. Geri dönmek isteyen Ermenilerin yol masraflarının Harbiye ödeneğinden karşılanması, 

d. Baskı ve korkuyla din değiştirenlerin istedikleri takdirde eski dinlerine dönebilme imkanlarının sağlanması ve bu konu hakkında ilgili yerlere sık sık bilgi verilmesi, 

e. Ermeni cemaatine hemen kilise yapılması konusunda Osmanlı Hükümeti nin gerekli yardımı acilen yapması, bu yardım sadece Konya ile sınırlı tutulmuştur. 

f. Ermenilerin seyahatleri esnasında hiçbir saldırıya ve tecavüze maruz kalmamaları konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi, belirtilerek bu konuda ihmali görülen kamu görevlilerinin en ağır şekilde cezalandırılacakları ve gerek tahkikatın çok acil olarak yapılması konusunda vilayet ve mutasarrıflıkların sorumlu olacağı bildirilmiştir 97.

    Bu talimatlardan da anlaşılacağı üzerine Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı nın zorlu şartlarına rağmen memleketlerine geri dönmek isteyen Ermenilerin geri dönüş yolculuklarının her türlü imkanları kullanarak kolaylaştırmış, din değiştirenlerin isterlerse eski dinlerine dönebileceklerini ifâde etmiş, geri dönen Ermenilerin eski mallarının kendilerine iadeleri konusunda gerekli çabaları göstermiş 98, 
    Müslüman halkın yanında olan yetim Ermeni çocuklarının ailelerine acilen iadelerini temin etmiş, ailelerinin bulunamadığı durumlarda da Ermeni cemaati teşkilatlarına teslim edilmelerini sağlamış 99, geri dönüşler esnasında yardıma muhtaç Ermenilere her türlü yardımın yapılmasını sağlamıştır 100. 

DİPNOTTUR;

(97 -BOA. HR. MÜ. 43/34. 
 98 -BOA.DH. ŞFR, 95/226; BOA.DH. ŞFR, 96/117; BOA.DH. ŞFR,       96/195. 
 99 -BOA.DH. ŞFR, 95/163; BOA.DH. ŞFR, 96/76 
100 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 228-232 den naklen BOA. DH. SYS. 53-2/341903.)


SONUÇ 

Tüm bu veriler değerlendirildiğinde Ermenilerin soykırıma tabi tutulduklarını, soykırıma uğrayan Ermenilerin sayısının 1.500.000 olduğu iddialarının bilimsel olmaktan ne kadar uzak olduğu çok kesin bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Zira Osmanlı Devletinde yaşayan tüm Ermenilerin sayısının azâmî 1.500.000 olduğu göz önünde bulundurulursa söz konusu iddiaların ne kadar afâkî olduğu ortaya çıkar. Bu varsayımın doğru olduğu bir an için kabul edilecek olursa Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Ermenilerin ortadan kaldırılması gerekirdi oysa bir az önce detaylarını vermeye çalıştığımız gibi, Osmanlı Devleti, toprakları içinde yaşayan Ermenilerin bir kısmını tehcir ve iskâna tabi tutmuştur. 

     Katolik ve Protestan mezhebine mensup Ermeniler, İstanbul, Antalya, Kastamonu gibi yerlerde ikâmet eden zararsız Ermeniler, çeşitli meslek gruplarında çalışan Ermeniler sevke tâbi tutulmamışlardır. Osmanlı Devleti, savaşın içinde bulunduğu bir ortamda Ermeni sevkıyatı için bütçesinin dar imkânları içinde 1915 yılında 52 milyon 1916 Ekim sonuna kadar 86 milyon, 1916 sonuna kadar da 150 milyon kuruş sarf edilmesi gerektiği ifade edilmiştir 101. 

     Soykırım yapmayı tasarlayan bir devletin o zor zamanında bu parayı ayırması ve sarf etmesi mümkün değildir. Çeşitli çevreler tarafından ilan edilen sözde soykırım tarihi olarak verilen 24 Nisan 1915 tarihinin de Osmanlı Devleti nin çıkarmış olduğu 27 Mayıs 1915 tarihi arasında da hiçbir bağlantı yoktur. Dolayısı ile Osmanlı Devleti, tedhiş hareketleri yaygınlaşınca 27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir ve İskân tedbirlerini almak mecburiyetinde kalmıştır. 24 Nisan tarihi ile 27 Mayıs tarihleri arasında yaklaşık bir aylık bir zaman dilimi vardır. Bu durum Osmanlı Devleti nin olayların başlangıçında tehcir ve iskân gibi bir niyetinin olmadığını 102 göstermektedir. 

2 Mayıs 1915 tarihli Enver Paşa tarafından alınması istenilen tedbirlerde de yerellik söz konusudur. Bu tedbirler de Doğu Anadolu da terör estiren isyancı Ermenilerin uygun görülen mıntıkalara sevkleri ile ilgilidir. Bu da 2 Mayıs 1915 tarihinde bile Osmanlı Devleti nin genel bir tehcir uygulamasını düşünmediğinin en bariz örneklerindendir. Oysa Ruslar Nisan 1915 de kendi sınırları içinde bulunan Müslüman ahalisini savaş yaptıkları cephelere sürerek bunların önemli ölçüde nüfus kaybına uğramalarına zemin hazırlamıştır. 

DİPNOTTUR;

(101 -Recep Karacakaya, Ermeni Tehciri, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu    Özel Sayısı, Ocak- Şubat 2001, Sayı: 37, s. 384. 
 102 -Enver Paşa 2 Mayıs 1915 tarihinde İçişleri Bakanı Talat Paşa ya gönderdiği gizli bir telgrafta Van ve civarında ayaklanan Ermenilerin o bölgeden uzaklaştırılarak isyancıların elinden o bölgenin kurtarılması gerektiğini, Rusların bu tür bir uygulama içinde bulunduğunu, isyancı Ermenilerin Rusya hududuna sürülmesi veya Anadolu nun çeşitli yörelerine bu Ermenilerin dağıtılması seçeneklerinden birisi hakkında hükümetin bir karar vermesi gerektiğini ifade etmiştir.  Georges de Malville, La Tragédie Armènienne de 1915, Paris 1988, s. 51, 52.)


     Osmanlı Devleti, isyancı Ermenileri kendi savaş cephelerine asla sürmemiştir. Osmanlı Devleti isyancı Ermenileri, savaştan uzak güvenli bölgelerine sevk ederek hayatlarını koruma niyetinde olduğunu göstermiştir. İsyancı Ermenilerin tedhiş hareketlerini yaygınlaştırmaları üzerine Geçici Tehcir Kanunu nu çıkarmak mecburiyetinde kaldığını göstermektedir. Osmanlı Devleti, sevkıyat esnasında almış olduğu tedbirlerle de sözde soykırım dan ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. İçişleri Bakanlığı 23 Mayıs 1915 de Erzurum, Van ve Bitlis valilerine gönderdiği telgraflarda Ermenilerin can ve mal güvenliklerinin sağlanması, güzergah boyunca ve konaklamaları sırasında bütün ihtiyaçlarının valiliklerce karşılanması gerektiğini belirtmiştir 103.

  En üst düzeyde yapılan sevkıyattan önceki uyarılar, gerek sevkıyat esnasında sevke tâbi tutulan Ermenilerin hangi niteliklerde oldukları, tehcir edilenlerin iskân bölgelerine sıkıntı çekmeden gitmeleri konusunda alınan tedbirler, tehcir edilenlerin iâşelerinin muhacirin ödeneğinden karşılanması, bunlara daha önceki malları oranında emlâk ve toprak verilmesi, ihtiyacı olanlara ev yapımında yardımcı olunması, çiftçi ve zanaatkârlara tohumluk ve aletler verilmesi, memleketlerinde kalan mallarının değerlerinin komisyonlar tarafından tespit edilerek, sonradan kendilerine verilmek üzere emanet olarak mal sandıklarına gönderilmesi, v.b. hususlarda Osmanlı Devleti nin net yaklaşımı durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır. Sevkıyat esnasında ve sonrasında Ermenilere nasıl muamele yapılması gerektiği ile ilgili Başkomutanlık, İçişleri Bakanlığı nın çeşitli vesilelerle gönderdikleri emir ve talimatlar, kötü muamele duyumları üzerine kurulan inceleme komisyonlarının çalışmaları sonucunda açığa alınan ve cezalandırılan devlet görevlileriyle jandarma ve polis memurlarının haklarında yapılan işlem ve bunlara verilen cezalar, geri dönen Ermenilere yapılan muameleler, bunların mallarının geri verilmesi 104 v.b. hususlardaki Osmanlı Devleti nin uygulamaları, bir soykırım Olmadığının en açık Delileridir. 

  Savaş ortamında Osmanlı Devleti nin kendi güvenliği ve isyancı olmayan diğer vatandaşlarına karşı yapılan bir tedhiş hareketi sonucunda gerçekleştirmek 
mecburiyetinde kaldığı bir uygulamadır. 
    Osmanlı Devleti nin gerçekleştirdiği bu sevk ve iskân uygulaması tamamen savunma amaçlı bir uygulama olup, o dönemin imkânları dahilinde savaş ortamında mümkün olan en az kayıpla gerçekleştirilen bir sevkıyat ve iskân dır. 

DİPNOTTUR;

( 103 -BOA. DH. ŞFR, 53/93; Gürün, Ermeni Dosyası, s. 218. 
  104 -BOA.DH. ŞFR, 96/117. )


http://docplayer.biz.tr/2970854-Osmanli-imparatorlugu-nun-tehcir-karari-almasi-ve-uygulamasi-the-decicion-and-application-of-resettled-in-ottoman-empire.html#show_full_text

http://docplayer.biz.tr/2970854-Osmanli-imparatorlugu-nun-tehcir-karari-almasi-ve-uygulamasi-the-decicion-and-application-of-resettled-in-ottoman-empire.html#show_full_text

Sosyal Bilimler Dergisi 
Ahmet ALTINTAŞ.


***

OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 2







OSMANLI İMPARATORLUĞU NUN TEHCİR KARARI ALMASI VE UYGULAMASI., BÖLÜM 2



b. Tehcirin Uygulanması 

     Osmanlı Devleti, Ermenilerin yaptıkları mezalimle uğraşırken çok zor bir durumda kalmıştı. Van daki isyan bütün şiddetiyle sürerken başka 
bölgelere de sirâyet etme temâyülü göstermişti. Türk Ordusu bir yandan Doğu cephesinde öbür yandan Çanakkale cephesinde son derece önemli savaşlar verme mecburiyetinde kaldığı için Van bölgesindeki bu katliamlar karşısında yeterince etkili tedbirler almada gecikiyordu. Başkomutan vekili Enver Paşa, bu çaresizlik karşısında bölge halkının can ve mal güvenliğinin bir an önce sağlanması amacıyla 2 Mayıs 1915 tarihinde Dahiliye Nazırı Talat Paşa ya aşağıdaki talimatı göndermek durumunda kalmıştır. 

DİPNOTTUR;
( 26 - Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 7. 
  27 - BOA. DH. ŞFR, 52/188. )



        Van gölü etrafında ve Van valiliğince bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır haldedirler. Toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesindeyim. 

III. Ordu Komutanlığı nın verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan 1915 tarihinde kendi sınırları içindeki Müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. 

Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda bahsettiğim amacı sağlamak için ya bu Ermenileri aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek veyahut bu Ermeni ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanının seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir mahsuru yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine dışarıdan gelen Müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim 28. 

Enver Paşa nın İç İşleri Bakanı Talat Paşa ya gönderdiği bu talimat, bir noktada Osmanlı Devleti nin o dönemde konuya yaklaşım tarzını da ortaya koymaktadır. 
Bu talimatta Ermenilerin tehcir edilme nedenleri söz konusu edilmekte bunların en önemli sebepleri arasında toplu halde isyana hazır olmaları 29, bir kısmının isyanı sürdürmeleri nedeniyle dağıtılmalarının mecburi bir hal aldığı ifâde edilmektedir. 

    Aynı zamanda Rusya sınırları içinde bulunan Müslümanların sefil ve perişan bir halde adeta bir sürü gibi Osmanlı sınırlarından içeriye sürüldüklerini, buna bir karşılık vermek hem de isyanı bastırmak ve isyana hazır halde bekleyen Ermenilerin yaptıkları mezalime son vermek gayeleriyle Ermenilerin ya Rus sınırlarına kadar tehcir edilmeleri veya Anadolu nun çeşitli yerlerinde zorunlu olarak iskâna tabi tutulmalarının gerekli olduğu, mümkünse isyancı Ermenilerin Osmanlı sınırları dışına sürgün edilmelerinin daha uygun olacağı değerlendirmesi yapılmaktadır. Enver Paşa nın bu talimatından ayrıca tehcirin o dönemde sadece Van ve civarıyla sınırlı tutulmasının düşünüldüğü de anlaşılmaktadır. Nitekim ilk evredeki uygulamalar bu minval üzerine yapılmıştır. İçişleri Bakanı Talat Paşa, Enver Paşa nın talimatı üzerine tehcir uygulamasının bütün sorumluluğunu üzerine alarak icraatı başlatmıştır. 

9 Mayıs 1915 tarihinde Talat Paşa önce Van, Bitlis ve Erzurum bölgelerinde bulunan isyancı Ermenilerin savaş alanı dışına çıkarılmalarını, söz konusu vilayetlerin valilerinden talep ederek III. ve IV. Ordu Komutanlarıyla işbirliği içinde konunun çözümlenmesini, Erzurum un güneyi ile Van ve Bitlis te yaşayan Ermenilerin, ikâmet mahallerinden çıkarılıp savaş bölgesinin dışında bulunan güney bölgelerine sevk edilmelerini istemiştir 30. 

DİPNOTTUR ;
( 28 -BOA. DH. ŞFR, 52/282. 
  29 -Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, Ankara 1983, s. 201, 202. 
  30 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8; Hikmet Özdemir- Yusuf Halaçoğlu, a. g. e., s. 63. )


          Osmanlı Ordusu Başkomutanlığı durumun daha da önem kazanması üzerine 26 Mayıs 1915 te İçişleri Bakanlığı na yeni bir talimat daha göndermek durumunda kalmıştır. Bu talimatta Ermenilerin Doğu Anadolu Vilayetleri ile Zeytun gibi yoğun olarak meskun bulunduğu yerlerden Diyarbakır Vilayeti güneyine, Fırat Nehri vadisine, Urfa, Süleymaniye ve yakınlarına sevk edilmeleri sözlü olarak ifâde edilerek yeni sevkler sonucunda Ermenilerin tekrar bir araya gelip yeni komiteler oluşturmamalarına özellikle dikkat edilmesi istenmiştir. Ayrıca bu talimatta Ermeni nüfusun sevk edildikleri bölgelerdeki Müslüman sayısının % 10 u oranını geçmemeleri gerektiği, sevk edilen Ermenilerin gönderildikleri mahallerde kuracakları köylerin 50 haneden fazla olmamaları, Ermeni muhacirlerin seyahat ve nakliye suretiyle dahi yakın yerlere ev 
ikame etmemeleri, bunların ev değiştirmelerinin önlenmesi konusunda azami dikkat sarf edilmesi istenmiştir 31. 

Bu talimatlar da dikkate alınarak konunun İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından dikkatle takip edildiği göz önünde bulundurularak 27 Mayıs 1915 tarihinde Talat Paşa nın Sadarete önerisi ile hazırlanan yasa Vakt-i seferde icraat-ı hükümete karşı gelenler için cihet-i askerîyece ittihaz olunacak tedâbir hakkında kanun-ı muvakkat çıkarılarak yürürlüğe konulmuştur 32. 

Geçici yasa özel şartlar için hazırlanmış ve hemen yürürlüğü konulmuştur. Burada Osmanlı Devleti nin çok acele kararlar aldığını görüyoruz çünkü durum gerçekten çok kritikti. Başlangıçta Van ve yöresi için başlatılan tehcir uygulaması, İzmit, Bursa, Kayseri gibi yerlerde uygulanmamıştı. İtilâf Devletleri filosunun Çanakkale ye taarruzları, Karadeniz de Ereğli nin Rus donanması tarafından bombardımanı esnasında İstanbul a çok yakın olan bazı vilayetlerde pek kalabalık olan yöre Ermenilerinin eylem hazırlıklarında bulunması vaziyeti değiştirmiştir. Adapazarı ve Kayseri de bulunup eylemlerde kullanılmak üzere hazırlanmış çok sayıda patlayıcının ortaya çıkarılması 33, komite teşkilatlarının çok sistemli olarak yapılandıklarının anlaşılması, kararın kapsamının yaygınlaştırılmasında etkili olmuştur 34. 

Bu bölgelerin dışında yaşayan Ermenilerin de Osmanlı devletine karşı giriştikleri isyanlar neticesinde duyulan ihtiyaç üzerine tehcir yaygınlaştırılmış, Protestan ve Katolik Ermeniler bu tehcirden muaf tutulmuştur 35. 

DİPNOTTUR;
(31 -Saray, a. g. e., s. 57. 
 32 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Gürün, a. g. e., s. 214; Saray, a. g. e., s. 57. Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8. 
 33 -Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, sayı: 85, Belge: 1998. 
 34 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s.315, 316. 
 35 -BOA. DH. ŞFR, 54-A/252; BOA. DH. ŞFR, 55/20; Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Özdemir- Halaçoğlu, a. g. e.,s. 64.)


      Bu hassasiyetleri de göz önünde bulunduran Talat Paşa nın Sadarete verdiği bir tezkeresi ile 27 Mayıs 1915 tarihinde hazırlanan Tehcir Yasası dört ana maddeden meydana gelmiştir. 

a. Sefer vakti ordu, kolordu, fırka, kumandan veya vekilleri, mevki kumandanları, hükümetin emirlerine, asayiş ve memleket müdafaasına müteallik icraata muhâlefet ve mukâvemet görürlerse, hemen en şiddetli bir şekilde tedîbat yapmaya, tecâvüz ve mukâvemeti esasından imhaya mezun ve mecburdurlar. 

b. Aynı makamlar askerlik gereği veya casusluk veya ihanetini hissettikleri kasaba ahalisini tek tek veya toplu olarak diğer mahalleye sevk ve iskân ettirebilirler. 

c. Bu kanun yayınlandığında yürürlüğe girer. 

d. Bu kanunun uygulanmasından Başkumandanlık Vekili ile Harbiye Nazırı sorumludur 36. 

   Bu geçici kanunla, asayişi bozan, silahlı saldırılar yapan ya da yapma ihtimali bulunan isyancıların, casusların ve vatana ihanet edenlerin, etmeleri muhtemel olanların yerleşim birimlerinden toplu olarak veya tek tek yukarıda adı geçen mahallere sevkleri konusundaki yetkiler askerî makamlara verilmiş oluyordu. 
   Bakanlar Kurulu, 30 Mayıs 1915 tarihli kararı ile İçişleri Bakanlığı nın teklifi ile uygulamaya konulan bu kanunu onaylayarak kanunun öngördüğü alanlardaki işlemlerin daha iyi ve ölçülü yapılmasını istemiştir. Konunun hızlandırılıp kolaylaştırılmasını sağlamak için 10 Haziran 1915 tarihinde yeni bir talimat daha yayınlanmış,Tehcir konusundaki var olan eksiklikler giderilmeye çalışılmıştır. 

   Bu yönetmelikle de 37, tehcire tabi tutulan Ermenilerin mallarının değerlerinin tespit edilip muhafaza altına alınması, boşaltılan köylerin isimleri, buralardaki 
Ermenilere ait malların kayıt altına alınması hedeflenmiştir 38. 
  Bu malların defter halinde kayıtlarının tutulması, kayıt yapılan defterlerin bir nüshasının mahalli kiliselerde, birisinin mahalli idarecilerde, diğerinin de yeni kurulan Emvâl-i Metrûke Komisyonu nda muhafaza altına alınması ön görülmüştür. 
  Mevcut taşınır malların arasında bozulabilir olanlarının bir heyet tarafından açık artırma ile satılarak gelirlerinin sahibi adına, sahibi belirlenemez ise eşyanın bulunduğu köy ve kasaba adına emanet olarak mal sandıklarına teslim edilmesi uygun görülmüştür. 
  Kiliselerde mevcut eşya v.b unsurların bir tutanakla kayıt altına alınması istenmiştir. 

DİPNOTTUR ;
(36 -Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens, s. 316; Saray, a. g. e., s. 57. 
 37 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s.132, 133, 139, 142. 
 38 -Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 81, Belge: 1832; Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85 Belge: 1999. Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, Sayı: 85 Belge: 2024.)


    Tahliyesi gerçekleştirilen  köylere  göçmenler  yerleştirilebilecek  ve  mevcut evler  ve  arazi,  her  ailenin ihtiyaç   ve   tarım   imkanı   dikkate   alınarak   geçici  belgelerle   muhacirlere dağıtılacaktır.  Muhacirlerin  iskânından  sonra arta  kalan  köylere  o  yöredeki göçer  aşiretler  iskân  edilecek  ve  bunların muhacirlerle  aynı işlemlere  tabi olmaları  öngörülmüştür. Şehir  ve kasabalarda boşaltılan  evlere  tercihen şehirli  ve  kasabalı  göçmenlerin  yerleştirilmeleri, önceki  mali  durumlarının bu    yerleştirmelerde    dikkate    alınması istenmiştir 39.    

    Emval-i Metruke Komisyonu bulunmayan mahallerde ise bu işlemlerin   yerel   yöneticiler tarafından  yapılması,  yukarıda  söz  konusu edilen  işlerin yapılmasın dan ve Ermenilerin geri dönecekleri tarihe kadar olan geçen sürede   yapılan işlemlerden, mal tespitlerinden, Emval-i  Metruke  Komisyonu’nun  
işlem ve kararlarından, açık  artırmalardan  v.b  konulardan  yerel  yöneticilerin birinci derecede sorumlu oldukları da ayrıca yönetmelikte beyan edilmiştir 40.  



c. Tehcir Kanunu’nun  Uygulanmasında  Göz Önünde Bulundurulan Şartlar  


     Ermenilerin tamamı yukarıda ifâde edildiği vecihle  sevk edilmemişlerdir. Sevk kararı daha çok Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu savaşta   cephe   gerisinde  güvenliğini tehdit eden bölgelerde top yekün uygulanmak durumunda kalınmıştır. Bu sevkıyatlarda o yörede ikamet eden Ermenilerin   tamamı ile isyan edip etmedikleri temel hareket noktası olmuştur.   
Ermenilerin tamamının isyan etmediği mıntıkalarda yaşayan Ermeniler, bu sevke tabi tutulmamışlardır. 

27 Mayıs 1915 tarihli bir belgede Diyarbakır, Harput ve Sivas   bölgesindeki Ermenilerin   ihracına   lüzum görülmediği bildirilmiştir 41.  
Sevkıyatın başlangıçında Urfa’nın bazı yöreleri ve Birecik, Erzurum, Aydın,   Trabzon, Edirne, Samsun, Çanakkale, Adapazarı, Halep, Bolu, Kastamonu, Tekirdağ, Konya ve  Karahisar-ı  Sahip  yerleşim  birimlerinde yaşayan Ermeniler buna  örnektir. Ancak daha  sonra  isyanların  bu  bölgelere de  sirayet  etmesi veya  etme ihtimali  göstermesi nedeniyle  bu  bölgelerde yaşayan  Ermeniler de sevkıyata tabi  tutulmuşlardır. Osmanlı vatandaşlarına katliam uygulayanlar, asker kaçakları, bu tür eylemlere katılmış olan kişilerin  ailelerine  sevkıyat  işlemi yapılmak mecburiyetinde kalınmıştır. Bu tür eylemler içinde    bulunmayan Ermeniler bu sevkıyata maruz kalmamışlar dır 42.  
    Zararsız ve isyancı olmayan Ermenilerin sevkıyat dışı tutulmalarının yanında tüccar ve esnaf olanve komiteci  Ermenilerle  bağlantısı  olmayanlar da sevkıyata tabi olmamışlardır 43. 

DİPNOTTUR;
( 39 -Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, C. I, s.140-141.
  40 -Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s. 8, 9.  
  41 -BOA. DH. ŞFR, 53/295. 
  42 -BOA. DH. ŞFR, 52/249; BOA . DH. ŞFR, 52/255; BOA. DH. ŞFR, 52/266. 
  43 -BOA. DH. ŞFR, 53/295; BOA. DH. ŞFR, 55/21;  )

      Ermeni sevkıyatından mebuslar ve aile efradı, aileleri de dahil olmak şartıyla 44, öğretmenler, yine aileleriyle birlikte 45, asker ve subaylar da keza aileleriyle beraber 46, başlarında erkekleri olmayan Ermeni aileleri, hasta ve âmâ Ermeniler aileleriyle birlikte 47, Protestan ve Katolik Ermeniler 48, sahipsiz ve kimsesiz Ermeni çocukları 49, 

    Duyûn-ı Umûmiye ( Osmanlının borçlarının, tütün, üzüm vb. mallarla ödenmesi için avrupa devletlerinin kurduğu oluşum.*  ) de görevli Ermeni memur ve görevlileri, İstanbul da ve taşrada Osmanlı Bankası şubelerinde, reji idaresinde ve bazı devletlerin konsolosluklarında görevli Ermeniler, demiryolların da görevli Ermeni personel de Ermeni sevkıyatından muaf tutulmuşlardır 50. İstanbul 51, Balıkesir, Urfa ve Antalya da yaşayan Ermeniler, bu bölgede Ermeni nüfusunun az olması ve herhangi bir isyan hareketinin içinde bulunmadıkları nedeniyle göçten muaf tutulanlar arasında değerlendirilmişlerdir 52. 


DİPNOTTUR;
(44 -BOA. DH. ŞFR, 55/19. 
 45 -BOA. DH. ŞFR, 55/42. 
 46 -BOA. DH. ŞFR, 55/18. 
 47 -BOA. DH. ŞFR, 56/2. 
 48 -BOA.   DH. ŞFR,   54-A   /252;   BOA.   DH. ŞFR,55/19;   Aspirations   Et   Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens..., s. 316. 
 49 -BOA. DH. ŞFR, 55/43; BOA. DH. ŞFR, 54/163. 
 50 -BOA. DH. ŞFR, 55/48. 
 51 -İstanbul’da ikâmet eden 77.735  Ermeni’den isyan haraketlerine destek vermekten sanık 235 kişi tutuklanmıştır. Geriye kalan Ermeniler, önceden olduğu gibi yaşamlarını sürdürmüşler dir. Bu  da  Osmanlı  Devleti’nin  Ermenilere  karşı  iyi  niyet  göstergelerinden  birisidir.  Aspirations Et Agissements Révolutionnaires Des Comités Arméniens...,  s. 322, 323. 
52 -BOA. DH. ŞFR, 55/59. 
53 -BOA. DH. ŞFR, 57 )

        Kastamonu Ermenileri de göçten muaf tutulmuşlar sadece evlerinde silah bulunduran Ermeniler hakkında gerekli olan yasal işlemlerin yapılması ve silahların cins ve miktarlarıyla ilgili bir defterin tutularak ilgili birimlere bildirilmesi uygun görülmüştür 53. 

Ermenilerin sevkleri esnasında gözetilmesi gereken gaye ve esaslar İçişleri Bakanı Talat Paşa tarafından 29 Ağustos 1915 tarihli bir talimatla; Hüdâvendigâr (Bursa ), Ankara, Konya, İzmit, Adana, Maraş, Halep, Zor, Sivas, Kütahya, Karesi (Balıkesir), Niğde, Mamüratülaziz (Elazığ), Diyarbakır, Karahisar-ı Sahip (Afyonkarahisar), Erzurum, Kayseri vilayet ve mutasarrıflıklarına bir kez daha bildirilmiştir. 

Talat Paşa bu talimatında da sevkıyatın gayesinin Ermenilerin bulundukları mahallerde hükümet aleyhine faaliyetlerine son vermek olduğunu, Ermenilerin sevk edilerek bir Ermenistan hükümeti kurmak konusundaki millî düşüncelerinin böylece bertaraf edileceğini, amacın Ermenilerin imhası olmadığı için sevkıyat esnasında kafilelerin hayat güvencelerinin sağlanması gerektiğini, muhacirler için ayrılan ödenekten sevke tabi tutulan Ermenilerin her türlü zaruri ihtiyaçları nın karşılanmasını, sevklerine ihtiyaç duyulan Ermenilerin dışında kalanlarının yaşamlarını sürdürdükleri mahallerden çıkarılmalarına gerek olmadığını, daha önceki talimatta da ifâde edildiği gibi asker aileleri, ihtiyaç duyulan sanatkar, Protestan ve Katolik Ermenilerin sevk edilmemesi gerektiği ifâde edilmiştir 54. 



d. Tehcir Sırasında İhmali Görülen Görevlilerin Cezalandırılması. 


  Talat Paşa ilgili talimatla Ermeni sevk kafilelerine taarruz, gasp, ırza tecavüz edenlerin bu eylemlere ön ayak olanların ve bunlara her türlü yardımı yapanların, bu tür işlem yapan memur ve jandarmaların haklarında gecikmeksizin kanuni işlem yapılmasını ve en şiddetli cezaların kanunlar çerçevesinde verilmesini, bunların görevlerinden hemen uzaklaştırılmalarını ve derhal Divan-ı Harbe verilmeleri gerektiğini bildirmiştir 55. Ayrıca göç ettirilen Ermenilerin malları, geride bıraktıkları taşınır ve taşınmaz bütün emtiaların değerlerinin mahalli idareler tarafından tespit edilmesi bu malların değerlerinin hükümet tarafından sahiplerine ödeneceği İçişleri Bakanlığı tarafından 9 Haziran tarihli bir yazı ile ilgililere tebliğ edilmiştir 56. 

  Talat Paşa tarafından müteaddit defalar yayınlanan Ermeni sevkıyatında uyulması mecburi olan kurallara zaman zaman uyulmadığı görülmüş ve bu kanun dışı uygulamalar yine talimatlarda da açıklandığı üzere gerekli takibata başlanmıştır. 

   Ermenilerin sevkleri esnasında karşılaştıkları çeşitli zorluk ve kötü muameleleri araştırmak üzere inceleme komisyonları kurulmuştur. 
Araştırma ve soruşturma komisyonlarına verilen talimatlarla resmi görevliler içinde görevini kötüye kullanan jandarma, polis ve bunların üstü olan amirlerin hakkında yapılan tahkikat sonucunda suçlarının sabit olması durumunda Divan-ı Harbe sevk edilmeleri istenmiştir. 

  Divan-ı Harbe sevk edilen söz konusu görevlilere ait isim listesinin bir nüshasının da İçişleri Bakanlığı na gönderilmesi emredilmiştir. 

Yörelerinde bu türden uygunsuz muamele ve kötü fiiller işleyen vali ve mutasarrıflar hakkında yapılan soruşturmaların da İçişleri Bakanlığı na bildirilerek buradan gelecek talimatlar doğrultusunda gerekli kanuni işlemin yapılması öngörülmüştür. 

    İçişleri Bakanlığı nın ilgili birimlere verdiği talimatlar doğrultusunda uygulamalar yaptığı arşiv belgelerinden de anlaşılmaktadır. 


DİPNOTTUR;

( 54 - Kayseri Merkez ve mülhâkatta zükûr ve inâs kırk altı bin dört yüz altmış üç Ermeni ve bin beşyüz on yedi Katolik ve bin dokuz yüz elli yedi Protestan ki ceman kırk dokuz bin dokuz yüz kırk yedi nüfûs Ermeni mukayyed olup bunlardan kırk dört bin iki yüz yetmiş biri Haleb ve Suriye ve Musul vilâyetlerine sevk edilmiş dâhil-i livâda kalan dört bin dokuz yüz on bir neferi asker ailesi ve cüzi miktarı Protestan ve Katolik bakâyâsı olmakla dahi yüzde beş nispetinde köylere tevzî kılınmakta olduğu.. BOA. DH. EUM, 2. Şb. 68/75;  Niğde dahilinde Katolik ve Protestan ve Ermeni olmak üzere iki yüz yirmi bir nüfus kaldığı Mutasarrıf Nâzım Bey tarafından bildirilmiştir. BOA. DH. EUM, 2. Şb. 68/69. Ermeni Katolik misyonerleri ile Sörler de sevk edilmemiştir. BOA. DH. ŞFR, 54/55, 
 55 -BOA. DH. ŞFR, 55/292. 
 56 -BOA. DH. ŞFR, 53/303. )


           Aziziye Kaymakamı Hamid ile Tenos Kaymakamı Cemil Bey hakkında Ermeni sevkıyatında yeterince hassas ve sevkıyatta uyulması gereken kurallara uymadıkları gerekçesiyle tahkikat açılmış yapılan inceleme ve soruşturmalar sonucunda suçları sabit görülerek bunların şiddetle cezalandırılmaları, görevlerinden uzaklaştırılmaları ve soruşturma evraklarının tahkik heyetleri tarafından divan-ı harbe gönderilmesi İçişleri Bakanlığı tarafından istenmiştir 57. Konya Askerî Valisi Azmi Bey kötü muameleden, Jandarma Onbaşıları Sadık ve Aslan Ermenilerden rüşvet almakdan, Binbaşı Mehmet Ermenilere kötü muamele den, Artin Velet Halep Ermenilerinin tehcirinden, Armikyan Ermeni tehciri esnasında mücevherat çalma suçlarını işlediklerinden ötürü cezalandırılmış lardır 58. Ceza alanlar arasında Ermenilerin de olması dikkat çekicidir. 

Yaklaşık bir yıl süren tehcir esnasında 1397 kişi yapılan soruşturmalar sonucunda suçlu bulunmuştur. Sivas ta 648, Elazığ da 223, Urfa da 189, Diyarbakır da 170, Kayseri de de 69 kişi ihmal, görevi kötüye kullanma v.b. nedenlerden cezalandırılmışlardır 59. Ermenilerin sevkıyat esnasında güçlüklerle karşılaşmamaları için her türlü planlama yapılmıştır. Nitekim sevk edilecek Ermenilerin hangi yerleşim birimlerinden nerelere sevk edilecekleri de İçişleri Bakanlığı tarafından ilgili birimlere bildirilmiştir. 

   18 Mayıs 1915 tarihinde Erzurum dan çıkarılan Ermenilerin Urfa ve Musul un güneyi, Zor sancağına gönderilmeleri gerektiği ifade edilmiştir. 

   Erzurum Vilayetine 60, Van Vilayeti nden çıkarılan Ermenilerin iskân edilmeleri münasip görülmüştür. Musul Vilayeti ile Zor ve Urfa sancaklarında tayin edilen mıntıkalara 61, Adana Vilayeti, Halep ve Maraş bölgesinden çıkarılan Ermenilerin de Suriye nin doğusu ile Halep vilayetinin doğu ve güney doğusuna yerleştirilme  leri uygun görülmüştür. Başlangıçtaki bu planlama daha sonraki dönemlerde Ermeni tedhiş hareketlerinin artması ve yayılması üzerine biraz daha genişletilip detaylandırılmıştır. 

   5 Temmuz 1915 tarihinde Ermenileri yerleştirmek amacıyla ayrılmış olan yerlerin genişletilmesi, Kerkük Sancağı nın İran sınırına seksen kilometre mesafede bulunan yerleşim bölgeleriyle Musul un güneyi ve batısı olarak yeniden düzenlenmiştir.

DİPNOTTUR;

(57 -BOA. DH. ŞFR, 57/116; BOA. DH. ŞFR, 57/105. 
 58 -Cemalettin Taşkıran, Türk-Ermeni İlişkileri, Tehcir Olayı ve Sözde  Soykırım, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, Ocak-Şubat 2001,  Sayı: 37, s. 369. 
 59 -Gürün, a. g. e., s. 221; Göyünç, a. g. e., s. 301 
 60 -BOA. DH. ŞFR, 53/48. 
 61 -BOA. DH. ŞFR, 53/93; BOA. DH. ŞFR, 54/83.)

3.CÜ  BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR..



**