NAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
NAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2016 Cuma

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA BÖLÜM 5





 ERMENİ TERÖR ÖRGÜTÜ: ASALA  BÖLÜM 5




Bu örgüt 15 Temmuz 1890'da Kumkapı Olaylarını, Agustos 1894'te Sason İsyanını, 30 Eylül 1895'te Bab-ı Ali Yürüyüsünü, 24 Ekim 1895'te Zeytun İsyanını baslatmış ve yürütmüstür.41, 42 Bu örgüt 1980'lere gelindiginde Lübnan'da Hfant Samuel liderliginde Eçmiyazin Katogikos Kilisesinin militan papazlarıyla isbirligi yaparak, Ermeni davasının takibini, düsmanlıgın dogrudan Türkiye'ye yönelmesini ve her türlü siyasi girisimin bu örgütten beklenilmesini saglamak amacına yönelmistir. Katliamları da KGB'nin sekiz Ermeni asıllı ajanı planlayıp organize etmislerdir. Örgütün daha militan kolu ise Rusya'nın yönetecegi Musul, İskenderun, Trabzon, Baku dörtgeninde bir Ermenistan kurulmasını amaçlamıstır. 

Tasnak Komitesi Hınçakların faaliyetlerinden memnun olmayan ve onlarla fikir ayrılıgına düsen bir kısım Ermeni tarafından 1890 yılında kurulmustur. Bu komite daha sonra kurulacak olan Tasnaksutyun'un (Ermeni htilal Komiteleri Birligi) çekirdegini olusturmustur. 

Tasnaksutyun'un gayesi isyan vasıtalarıyla Osmanlı topraklarındaki Ermeniler için siyasi ve iktisadi hürriyet elde etmek seklinde ifade edilse de asıl amaçları bagımsızlıktır. Örgütün ilk çalısmaları Ermenileri silahlandırmak, gerilla egitimi vererek teröristleri egitmek olmustur. Günümüze kadar faaliyetlerini sürdüren Tasnaklar Lübnan'da örgütlenmiş olup temel hedefleri, Türk topraklarında bir Ermeni devleti kurmaktır. 

Ramgavar Partisi 1921’de savaş sonrası kosullarda Mısır’da kurulmuş bir diger Ermeni terör örgütüdür. Örgüt Sovyet Ermenistan’ında yasayan Ermenilerin kosullarının düzeltilmesini istemektedir. Ramgavarlar, merkezi Massachusetts olmak üzere " Ermeni Demokratik Liberal Parti " adı altında örgütlenmislerdir.43 

Ermeni terörünün yeni bir boyut kazanması 1905'de Yıldız Hamidiye Camii önünde II. Abdülhamid hedef seçilerek yapılan basarısız suikastle baslamıstır 
ve bundan sonra Türk devlet adamları ve ileri gelenlerine karsı suikast girisimleri, Ermeni terörünün etkili bir vasıtası haline gelmistir. 

41 Nazım Pasa, Ermeni ... s. 61, 146, 191. 

42 İsmet Binark, Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezalim ve Soykırımının Arsiv Belgeleri, Ankara, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Yayın No:92, 2001, s.12. 

43 Gaston Gaillard ve digerleri. Farklı Yönleriyle Ermeni Sorunu, stanbul, Nergiz Yayınları, 2005,s.228-229. 


1920'lerde, Batı Avrupa'da sürgünde yasayan birçok eski Osmanlı yetkilisine suikast düzenleyen " Nemesis " (Eski Yunan adalet ve intikam tanrıçası) adlı Tasnak alt örgütü bugünkü Ermeni terörizminin ilk öncüsüdür. Bu örgüt ASALA'ya kadar uzanan vahset yolunun kilometre taslarının 
ilklerinden biridir. 

6-13 Subat 1919'da Erivan'da toplanan " Batı Ermenileri II. Kongresi ”'nde 
Talat, Cemal, Said Halim Pasalar ile Dr. Nazım, Bahattin Sakir, Cemal Azmi 
Beyler gibi idareciler gıyabında halk mahkemesinde idamlarına karar verilmis, bulundukları yerde vurulmaları için militan timler görevlendirilmistir. 
İsviçre merkezli, Paris ve stanbul'da subeleri bulunan bir Ermeni komitesinin 
Yunanlılarla isbirligi yaparak Türk ileri gelenlerine suikastlar tertip etmek 
(ttihatçılar, bazı mülki ve askeri erkan ile Mustafa Kemal Pasa'ya) üzere 
teskilatlandıgı Türk istihbaratı tarafından 15 Haziran 1921'de belirlenmistir. 

2.4.2. Ermenilerin Sosyal ve Kültürel Bilinçlenme Dönemi 

Bu terör olaylarından sonra 1965'e kadar, bazı önemsiz hareketler dısında çesitli siyasi nedenlerin de etkisiyle Türkiye'ye karsı saldırgan Ermeni hareketlerin bir tırmanma içinde oldugunu görmekteyiz. 1960'lı yıllara gelindiginde sözde "Ermeni Soykırımı" yeniden gündeme getirilmis, bir yandan Ermeni terör çeteleri olusturularak bunlara hedefler gösterilmis, diger yandan medya yoluyla yogun propaganda ile dünya kamuoyu Yahudi Soykırımı'na benzer bir Ermeni katliamının gerçeklestigine inandırılmaya çalısılmıstır. 

1965'de ise basta Fransa, ABD, Yunanistan ve Lübnan olmak üzere 
birçok batılı ülkede, sözde Ermeni soykırımının 50. yıldönümü (24 Nisan 


1965), bilinçli organizasyon, çok yönlü ortaya çıkan çalısmalarla Türkiye 
aleyhine yıkıcı bir propaganda kampanyası yaratmıstır. Ermenilerin, 
iddialarını kitle iletisim araçları ve basın yoluyla dünya kamuoyuna duyurmak için giristikleri bu tür propaganda faaliyetleri 1973 yılına kadar devam etmistir. Ancak bu propagandanın getirdigi "doyumsuzluk" ve perde arkasındaki "bazı devletlerin destegi", Ermeniler içindeki bazı unsurları siddet egilimi asamasına getirmistir. Bu noktada, bu dönem sonrası ortaya çıkan Ermeni terör örgütlerini incelemek faydalı olacaktır. 

2.5. Ermeni Terör Örgütleri 

Ermeni terörü kurulan örgütler vasıtasıyla amacına ulasmayı hedef edinmistir. Örnegin, Bolsevik ihtilalinden sonra Tasnaklar bugünkü " Sovyet Ermenistan Cumhuriyeti " bölgesinde iktidarı ele geçirerek "Ermeni Cumhuriyetini" kurmuslar ve siyasi girisimlere baslamıslardır. Ancak bu siyasi dönem, Tasnaklar'ın terör faaliyetlerini bitirmesi sonucunu dogurmamıs, hatta 1972 yılında Tasnaklar tarafından kurulan JCAG ( Ermeni Soykırımı İçin Ermeni Adalet Komandoları), Türkiye'nin dış temsilciliklerine yönelik terör eylemlerine baslamıstır. Benzer sekilde Marksist Hınçak Örgütü de 1973 -1985 yeni Ermeni terör döneminin baş aktörü olan ASALA'nın kurulusunu tesvik etmis, desteklemistir. 44 Bahsedilenlere ek olarak, ASALAMR (ASALA -İhtilalci Hareketi), ARA, NAR, NUPA, AHHRMG, VEDO (Fransız kökenli), GEGE (Beyrut kökenli), Ermeni Yeraltı Ordusu, Yeni Ermeni Uyanısı isimli örgütlerde Ermeni terörünün diger temsilcileri olmuslardır. Bu çalısmanın ana konusu ASALA sonraki bölümde geniş olarak inceleneceginden asagıda, ilk olarak JCAG, ASALA-MR, ARA ve NAR terör örgütleriyle ilgili olarak bilgiler verilecektir. 

44 Komiteler ve Terör Örgütleri, http://www.kultur.gov.tr 


2.5.1 JCAG 


JCAG (Justice Commandos Against Armenian Genocide -Ermeni Soykırımı çin Ermeni Adalet Komandoları), ASALA ve Hınçak Partisi'ne rakip olarak Tasnak Partisi ve bunun ABD uzantısı Ermeni Devrimci Federasyonu tarafından 1975 yılında Beyrut'ta kurulmustur. Kurucuları Nemesis üyeleri olup, Tasnak’tırlar ve üyelerinin çogunlugu ırkçıdır. Örgüt Tasnak Partisi'nin Askeri Kanadı olarak faaliyet göstermiş olup, ilk defa 22 Ekim 1975 tarihinde Viyana Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil'in öldürülmesi olayı ile adını dünya kamuoyuna duyurmustur. Örgütün amacı, bagımsız Büyük Ermenistan Devleti'ni kurmaktı. 45 

ASALA ile JCAG’ı ayıran en önemli hususlardan biri, JCAG'nin Marksist olmaması dır. ASALA, Sovyetler Birligi ve o günlerde Sovyetlerin denetimindeki ülkeleri arkasına alırken, JCAG, Sevr Antlasması'na imza koymuş bulunan Batılı ülkelere mesajlar göndermekte ve Lozan'da ortadan kaldırılan Sevr'in canlandırılmasına yönelik destek aramaktadır. JCAG daha çok batı oryantasyonlu bir örgüttür. 

JCAG’ın kurulması ve teröre basvurması ASALA’nın terör yoluyla sagladıgı basarıya bir tür cevap sayılabilir. ASALA terör eylemleriyle sesini duyurdukça, 
Tasnaklar Ermeniler arasındaki etkilerini kaybetme korkusuna kapılarak bir nevi rekabet sonucunda terörü bir yol olarak seçmislerdir. Bu nedenle de ASALA tarafından taklitçilik ile suçlanmıslardır.46 

45 İdris Bal, Mustafa Çufalı, Dünden Bugüne Türk Ermeni liskileri, Ankara, Lalezar Kitabevi,2006,s. 695-696. 

46 Senol Kantarcı, Sedat Laçiner ve digerleri, Ermeni Sorunu El Kitabı, Ankara, Ankara Ün. Basımevi, 2003, s.111. 


2.5.2. ASALA-MR 

ASALA-MR (ASALA Revolutionary Movement -İhtilalci Hareketi) Monte Melkonian (Melkonyan) tarafından 1983 yılında kurulmustur. Melkonyan ilk olarak Fransa Hükümeti ile bozulan iliskilerini düzeltmeyi amaçlamıstır. ASALA Türkiye'ye askeri ve ekonomik yardımda bulunan tüm ülkeleri düsman kabul etmekteydi.47 

ASALA-MR'nin baslıca 2 stratejisi bulunmaktadır: 
Bunlardan birincisi dünya Ermenilerini Seferber etmek; digeri ise diger etnik terör örgütleri ve özellikle ayrılıkçı Kürt örgütleri ile Türkiye'ye karsı ittifak yapmaktır. 

ASALA-MR; "Artık kalemim silahımdır romantik fikrini yüksek sesle terk etmenin zamanı gelmistir. Kalem kalemdir, silah ise silahtır. Diasporada geregin den fazla entelektüel vardır. Bizim ihtiyacımız olan dövüsçüler, askerler ve fedailerdir." sözü ile terörü amaç edindigini açıkça ortaya koymustur. 

ASALA-MR, stratejik açıdan uzun vadeli halk savasımını benimsemis, savası mümkün oldugu halde Türk solcuları, Kürtler, Kıbrıslılar ve digerleri gibi ilerici güçlerle gerçeklestirmeyi hedeflemistir.48 

Eylemlerini Türkiye'de yapacagı düsünülürken ASALA-MR, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa kanadını tamamen kontrolü altına almıs, bu bölgedeki militanları kendi tarafına çekmeyi basarmıstır. Melkonyan, 1993'te Daglık Karabag'da Azerilerle çarpısırken öldürülmüş ve Ermenistan Cumhurbaskanı onu milli kahraman ilan etmistir. Örgüt 1985'ten sonra etkinligini büyük ölçüde kaybetmistir. 49 

47 Bal, Dünden...s.695. 

48 Aydogan Vatandas, ASALA Operasyonları. Aslında Ne Oldu, stanbul, Alfa Yayınları, 2005, s. 335. 

49 http://www.melkonian.org/Whois.htm 



2.5.3. ARA 

ARA (Armenian Revolutionary Army -Ermeni htilalci Ordusu/Komandoları) örgütü, Fransa'da kurulmuş olup ilk defa 14 Temmuz tarihinde Brüksel Büyükelçiligimiz dari Atasesi Dursun Aksoy'un öldürülmesi olayını ASALA ve JCAG ile birlikte üstlenerek adını duyurmustur.50 

ARA'nın ırkçılıgı savundugu, ASALA'nın metotlarına ve fikirlerine tamamen karsı oldugu, Tasnak Partisi-Ermeni Soykırım Adalet Komandoları ve ASALA haricindeki Ermeni Terör örgüt ve kurulusları tarafından da desteklendigi, teorik ve pratik olarak JCAG'nin paralelinde hareket ettigi bilinmektedir.51 

2.5.4. NAR 

NAR (New Armenian Resistance -Yeni Ermeni Direnisi) isimli örgüt adını ilk defa 14 Mayıs 1977’deki Paris’teki bombalama eylemiyle duyurmuş ve 1980’e kadar 7 saldırının sorumlulugunu üstelenmistir. 52, 53 

2.6. Ermeni Terör Örgütlerinin Karakteristik Özellikleri 

Ermeni terör örgütlerinin kendisine özgü dikkat çekici özellikleri bulunmaktadır. Ermeni terörünün anlasılması açısından bu hususların incelenmesi dikkat çekici görülmektedir. 54, 55, 56 

50 Bal, Dünden...s.696. 

51 Komiteler ve Terör Örgütleri, ARA, http://www.kultur.gov.tr 

52 Sedat Laçiner, Türkler ve Ermeniler. Bir Uluslararası liskiler Çalısması, Ankara, USAK Yayınları, 2005, s.324. 

53 http://www.tkb.org/Incident.jsp?incID=1965 

54 Kantarcı, Ermeni....s.111-112. 



Ermeni terör örgütlerinin " Olaganüstü etkinligi, örgütlülügü ve boyutları" dikkat çekici bir özelliktir. Bu örgüt New York, Los Angeles, Santa Barbara, Madrid, Sidney, Paris gibi sehirlerde büyük bir gizlilik içinde operasyonlarını yürütebilmistir. Bir sviçre otelinde bir bomba sans eseri patlayıncaya kadar 
ASALA'nın birkaç yıl hiçbir elemanının kimligi tespit edilememistir. Örgütün karargahının Beyrut'ta oldugu sanılmakta ama yeri tam olarak bilinmemektedir. Örgütün yayın organı Armenia’nın adresi bulunmamaktadır. 

Beyrut'taki otellere resmi bir dagıtıcı olmadan verilmektedir. Aniden ortaya çıkmasına ragmen Ermeni terörizmi profesyonel bir sekilde desteklendigi ve 
tesvik edildigine dair tüm belirtileri göstermektedir. 

Basını ve diger medyayı oldukça profesyonel bir biçimde kullanarak, Ermeni ve Batı toplumunda etkili kurumlarla yapılan isbirligi sonucunda cinayetler haklı nedenlere dayalı birer öç alma eylemi olarak gösterebilme, mesruiyet kazanma özelliklerine sahiptirler. Eylemi gerçeklestiren örgüt mensupları, birer kahraman olarak sunuldugundan özellikle genç Ermenilerin geniş destegini alabilmislerdir. Medyayı yönlendirme konusunda, tek taraflı bilgilendirme yaptıklarından dolayı basarı saglamıslar, Ermeni görüsleri ciddi bir alternatif ile karsılasmadıgından medyada tekel olusturmuslardır. 

Ermeni terör örgütleri, büyük badirelerden kurtulma ve toparlanma kabiliyetine de sahiptir. 1982 yılında İsrail, Lübnan'ı isgal ettiginde ASALA karargahını bularak imha etmistir. Fakat bu olay bile, ASALA'nın saldırılarına devam etmesine engel olamamış ve akabinde ASALA, Ankara Esenboga Havaalanı'na öldürücü bir saldırı düzenlemistir. 

Ermeni terör örgütlerinin, kendilerine bazı durumlarda dezavantaj yaratan, dısa bagımlılıkları bulunmaktadır. Dısa bagımlılık; bir yandan güçlerine güç katarken bir yandan da diger güçlerin çıkarlarına göre eylemlerinin sekillenme zorunda kalmasına neden olmaktadır. 


55 Bal, Dünden...s.675-676. 

56 Zafer Özkan, Tarihsel Akısı çerisinde Terörden Politikaya Ermeni Meselesi, İstanbul, Kendi Yayını, 2001, s.177-183. 


Ermeni teröristler birkaç degisik isim altında saldırı düzenlemektedir. Bunların en önemlileri Marksist ASALA ve muhafazakar JCAG'dır. 

Bunların arasındaki iliskiyi ayırt etmek kolay degildir. 

Ermeni terör örgütleri dar bir kadro ile kurularak, merkezi yönetim bu kadro tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Merkezi yönetimince planlanan 
eylemler, uzmanlasmış özel timler tarafından uygulamaya konulmakta ve bu timler gerektiginde çok degisik örgüt isimleriyle kamuoyuna yansıtılarak 
Ermeni terör örgütlerinin sayısının çok oldugu görüntüsü verilemeye çalısılmaktadır. 

Örgütlerin merkezi yönetimlerinin ve organlarının belirlenen belirli bir fiziki alanda veya aynı cografyada bulunması gerekmemekte, çesitli ülkelerde 
olabilecegi gibi, bir ülkenin çesitli yerlerinde de bulunabilmektedirler. Bütün Ermeni terör örgütlerinde çok sıkı ve disiplinli bir merkez hakimiyeti esas 
kabul edilmektedir. 

Örgütlerin gerek açıklanan yapıları, gerekse lider kisileri arasındaki rekabetler ve çatısmalar sık ve çesitli bölünmelere neden olmaktadır. Bu durumdan da yararlanılmakta, bir örgüt, birden fazla kisinin liderliginde, ayrılınca sanki ayrı terör örgütleri görüntüsü verilmektedir. 

Bütün terör örgütlerinde ve faaliyetlerinde görülen diger bir ortak özellik, gizliliktir. Ancak, merkezin gücünün gösterilmesi veya eylemin daha yaygın ve etkin propaganda aracı olarak kullanılması için özellikle alt grup veya özel tim eylemlerinde gizlilik terk edilmekte, eylemler ilan edilmekte, eylem gerçeklestikten sonra da kabullenilmektedir. 


Ermeni terör örgütlerinde, terör, psikolojik harekâtın bir parçası, hatta bir asamasıdır. Propaganda amacıyla veya yalnız terör yaratmak, korku ve 
sindirme saglamak için de terör eylemlerine basvurulmaktadır. 

Ermeni terör örgütleri daima bir veya birden fazla devletin açık veya kapalı destegine sahip olmuslardır. Bu devletleri hem bir araç olarak hem de 
faaliyetlerinde kamufle amacıyla kullanmıslardır. 

Türk ve Türkiye düsmanlıgı bütün Ermeni terör örgütleri için bir var olma ve devamlılık nedeni olmustur. Ayrıca, Ermeni terör örgütlerinin Türklere yönelik gerçeklestirdikleri suikastler, sözde soykırıma karsı bir misilleme olarak kabul edilmiş ve bu nedenle Türkleri öldürme hakkına sahip olduklarını iddia etmislerdir. 

Tarih süreci içerisinde Ermeni terörü üç asama göstermektedir: 

1) Terörle Ermenileri, Ermeni topluluklarını kazanmak veya kendilerine çekmek, bu suretle Ermeni birligini saglamak, 

2) Dünya kamuoyuna gücünü ve boyutlarını kabul ettirmek, ilgiyi saglamak, 

3) Siyasi gelismelere ve uluslararası çıkar çatısmalarına Türkiye ve Türklük hakkında kullanılabilecek düsmanlık kaynakları hazırlamaktır. 

6 BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR.


.

24 Aralık 2014 Çarşamba

ASALA DEVAMI YAN ÖRGÜTLER.., NAR (New Armenian Resistance), ASALA-MR (Revolutionary Movement)



ASALA DEVAMI YAN ÖRGÜTLER..,
NAR (New Armenian Resistance)  
ASALA-MR (Revolutionary Movement) 


NAR (New Armenian Resistance)   




Barouyr Ayrikyan

Diğer Ermeni terör örgütlerine yönelik göreceli olsa da bilgilere ulaşılmasına rağmen NAR (New Armenian Resistance- Yeni Ermeni Direnişi) Yeni Ermeni Direnişi örgütüne ait bilgiler neredeyse sınırlı gibidir. Yapılan çalışmalara göre bazı uzmanlar söz konusu örgütün bağımsız olduğunu ifade ederken, bazıları ASALA veya JCAG-ARA ile ittifak içinde olduğunu belirtmektedir. İlan ettikleri duyuru ve bültenlerin ışığında en çok kabul edilen görüş ise Yeni Ermeni Direnişi 
örgütünün, ASALA tarafından Sovyet hedeflerine yönelik saldırılarda kullanıldığı hususudur. Bu örgüt Sovyet temsilciliklerinin yanında İngiliz ve İsrail turizm 
ofislerine yönelik de saldırılarda bulunmuştur.

Yeni Ermeni Direnişi örgütünün adı ilk olarak 1977 yılında Moskova metrosunda meydana gelen patlamayla duyuldu. Bu eylemle ilgili olarak ise üç kişi 1979 
yılında asılarak idam edildi. 1977 ile en son saldırı üstlendiği 1982 yılı arasında NAR, onun üzerinde eylem yapmıştır. 1970’lerdeki Sovyet Ermenistanı ile 
Ermeni diasporasının dünyadaki özellikle Fransa’daki çalışmaları yakından incelendiğinde, bunlar NAR’ın geçmişi, kimliği, yapısı ve ilişkilerine ışık 
tutmaktadır. NAR’la ilgili olarak elde edilen sonuçlara bakıldığında, diğer Ermeni örgütlerinden farklı olduğu görülmektedir. Şöyle ki; NAR bir terör grubu 
olarak ASALA’dan bağımsızdı. ASALA’nın Sovyet hedeflerine karşı kullandığı bir örgüt ismi değildi. NAR’a bağlı elemanlar zamanla ASALA’ya katılmışlardır.

Ermenilerin, Sovyetler Birliğine muhalif olmaları enteresan değildir. 
Zira Ermeniler kurdukları Ermenistan’ın Sovyetler tarafından yıkıldığına 
inanıyorlardı. Onların Türkiye ile anlaşma yapması, bağımsız Ermenistan cumhuriyetini sonlandırdığı için bu muhalefeti arttırıyordu. 
Hatta bağımsızlıktan altı ay sonra bile Taşnak partisi bağımsızlık bildirilerini ilan etmişti. Ermenilerin Sovyetlere düşmanlığını en net şekilde gösteren olay ise 
Sovyet Ermenistanı’nı destekleyen Ermeni Başpiskoposu’nun öldürülmesi olayıdır. Sovyetlere karşı olan bu düşmanlık 1930, 1940 ve 1950’lerde de sürdü. Söz konusu hınç Ermenistan’ın bağımsızlığını gerçekleştirmek için Birleşik Ulusal Parti’nin kurulduğu 1966 yılında doruğa ulaştı. Parti, zamanla, diğer milliyetçi 
hareketlerle, anti Rus ve anti Sovyet unsurlarla da ilişkiye geçti. Kuruluşundan itibaren Sovyetler, partiye karşı muhalif bir duruş sergiledi. Örneğin 1969 
yılında, partinin bir yıldır başkanlığını yapan 20 yaşındaki lideri Barouyr Ayrikyan tutuklandı ve Sovyetlerin kötü namlı hapishanelerinden (kamp) birine 
gönderildi.

Birleşik Ulusal Parti’nin (BUP) Siyasi Programı

Partinin ilk hedefi tarihi Ermeni topraklarında Ermenistan’ın bağımsızlığını tekrar sağlamaktı. Bu ise Sovyet Ermenistanı ile Türkiye’nin elinde bulunan 
toprakların birleştirilmesi ile mümkün olacaktı. Parti, bu niyetini dünyada dağınık halde bulunan bütün Ermeni diasporasına anlatacak ve onlarla irtibat 
kuracaktı. Sovyetleri alarm durumuna geçiren olay ise, partinin Sovyet Ermenistanı’nın kendi kendini yönetme hakkının Sovyet Anayasa’sında da olmak 
kaydıyla tanınmasıydı. Parti ayrıca BM’ye, kurulacak Ermenistan Cumhuriyeti’nin sınırlarının güvenliğinin sağlaması hususunda da çağrıda bulunmuştu. Partinin 
söz konusu isteklerini duyan Sovyet hükümetinin ne şekilde davranacağını tahmin etmek zor olmasa gerektir. Sovyet istihbarat örgütü KGB’nin çalışmaları 
sonucunda 1967 ile 1975 yılları arasında elliden fazla parti elemanı yakalanıp tutuklandı. Bütün bunlar, benzer zaman aralıkları içinde, aynı ASALA’nın 
Filistin Hareketi içinde ortaya çıktığı gibi, NAR’ın da meydana çıkmasına zemin hazırlayan etkenlerdi.


Birleşik Ulusal Parti’nin Çalışmaları

Sovyetler Birliği içindeki bilinen en önemli olay, 8 Ocak 1977 tarihli, ölü ve yaralı sayısının yaklaşık olarak 35 kişi olduğu ve faillerinin tam olarak 
bilinemediği Moskova metrosu patlamasıdır. Görgü tanıklarından birisi 3 tane patlamanın olduğunu belirtmiştir. Fransız haber ajansını arayan birisi ise 
patlamada “plastik” malzeme kullanıldığını söylemiştir. Diğer kaynaklar, özellikle “ilgili kişiler” patlamaya, KGB’nin sebep olduğu tutuklamaların, 
özellikle de Helsinki İnsan Hakları İzleme Grubu elemanlarının tutuklamasının neden olduğunu not etmişlerdi. Söz konusu bombalama hadisesi büyük ihtimalle Sovyet Ermeni vatandaşlarının işiydi. Zira 30 Ocak 1979 tarihli Sovyet Haber Ajansı Tass’ın duyurduğu üç kişinin idam edildiğine dair haber bunu teyit 
ediyordu. İdam edilenlerden birisi olan Stepan Zadikyan hem devlet muhalifi hem de BUP’nin bir üyesiydi. İdam edilen diğer iki kişinin adları, Hagop İstepanyan ve Zaven Bağdassaryan’dı. Mayıs 1980’de V. Suratikyan, M. Suratikyan ve A. Muradyan isminde üç kişi daha metro patlaması nedeniyle tutuklandı. Bütün bu tutuklamalar hem ülke içindeki rejim muhaliflerine hem de BUP’ne verilen bir gözdağıydı. Parti, Sovyetlere karşı içinde “din (din ve vicdan özgürlüğü)”, “bilgi paylaşımı (sansürün kalkması)” ve “topraklarının yeniden birleşimi (Karabağ’la birleşme)” de dâhil olmak üzere 14 maddelik bir duyuruda bulundu. 
Parti’nin bu taleplerine Sovyetlerin cevabı ise, yeniden başlayan tutuklamalar, mahkemeler ve toplama kampları şeklinde belirdi.


NAR (New Armenian Resistance-Yeni Ermeni Direnişi) Örgütünün Saldırıları



Yılmaz Çolpan

NAR’ın yaptığı ilk eylem, 14 Mayıs 1977 tarihli Paris’teki Türk turizm bürosunun bombalanması olayıydı. Bu hadise Moskova metrosu olayından 9 hafta sonra meydan geldi. “Gençlik Hareketi Grubu” da saldırıyı üstlenmişti. 3 Ocak 1978 tarihinde ise Brüksel Büyükelçiliği Maliye Ataşesi’nin evinin mektup kutusuna bırakılmış halde bulunan patlayıcı madde imha edildi. Aynı gün Londra’daki Türk Bankası’na atılan bomba patlamadı. 11 aylık aradan sonra 6 Aralık 1978 tarihinde Cenevre’deki Türk Başkonsolosluğu önünde bomba patladı. Konsolosluk binasında ağır hasara yol açan bombanın çantaya yerleştirildiği ve patlamanın şiddetli olması için güçlendirildiği anlaşılmıştı. 1 yıl sonra 9 Aralık 1979 tarihinde bu sefer Roma’da İngiliz ve İsrail Hava Yolları büroları bombalandı. 22 Aralık 1979 tarihinde ise hem Yılmaz Çolpan’ın öldürülmesi olayını (JCAG-ARA’da üstlendi) hem Amsterdam’daki THY ofisinin
bombalanmasını üstlendi. NAR’ın saldırıları bu şekilde devam etti. En son olarak 24 Nisan 1982 tarihinde hem Dortmund hem de Köln’de Türk kuruluşlarına yönelik saldırılarda bulundu ve bir daha NAR eylemi görülmedi. Son saldırılarda kullandığı ad ise “Ermenistan’ın Kurtuluşu İçin Yeni Ermeni Direnişi Örgütü” olarak değişmişti.


Örgütün Siyasi Programı

Parti’nin siyasi programı ile ilgili olarak 30 Ocak 1980 tarihinde duyurduğu bir ilana bakmak gerekir. Söz konusu duyuru, 1977 Moskova metrosu nedeniyle idam edilen 3 Ermeni’nin asıldığı tarihten tam bir yıl sonrasına denk gelmekteydi. 

İlanda özellikle vurgulanan hususlar ise “Ne NATO, ne Varşova Paktı – Ulusal bağımsızlık, ulusal egemenlik ve toprakların tek bir ülke halinde birleştiği, 
bağımsız ve sosyalist Ermenistan” dı.NAR’ın ilan ettiği duyuru ise şöyleydi:

“Ermeni halkının ana düşmanı – unutmayacağız – ırkçı Türkiye ’dir… Ama biz Sovyet Ermenistan’ındaki vatanseverlere karşı uygulanan Anti Ermeni şiddet ve 
baskıyı da göz ardı etmeyeceğiz… Şu bir gerçek ki Sovyetler Birliği’nin gelişmeci ulusal özgürlükleri desteklemesine rağmen, kendi içindeki hareketleri 
engellemesi bizi caydırmayacak. Sovyetler kendi sınırları içindeki unsurlara ana demokratik özgürlükler ve insan hakları hususunda saygı duymamaktadır… 
Ermenistan hususuna gelince, Sovyetler Birliği’nin “sosyalist” tavrı sadece lafta kalmaktadır. Gerçekte ise sömürgecidir. “Sovyet halklarının kardeşliği ” 
ifadesi sadece bir maskedir… Bu söz (üzerimizdeki) Sovyet boyunduruğunu gizlemektedir ve bize acı vermektedir… Ermenistan gerginliklerin olduğu bir 
bölgedir. Burada Amerikan emperyalizmi ile Sovyet sosyal-emperyalizminin mücadelesi vardır. Birleşik, bağımsız ve sosyalist Ermenistan’ın kuruluşunun bu 
iki devletin anlaşmasına bağlı olduğunu düşünmek aldatıcıdır… 

Ulusal birlikteliği sağlamanın yolu kesinlikle Ermenistan toprakları üzerindeki işgalci güçlere karşı mücadele etmekten, devrimci savaş ile onların uşaklarının buradan kovulmasından ve doğu ile batı Ermenistan’ın ittifakından geçmektedir.‘”

Bildiriden de anlaşılacağı üzere NAR, Sovyet Ermenilerine yönelik uygulanan Sovyet baskısına odaklanmakta, kendisini UNP’nin onun Sovyetler içindeki 
eylemlerinin yanına koymaktadır.


Örgütün Bulunduğu Yerler



Sergei Parajanov

Birkaç faktör göz önüne alındığında NAR’ın merkezinin Fransa’da olduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle UNP Sovyetler içindeki bütün muhaliflerle iletişime 
geçmekteydi. Bunların ötesinde UNP, Sovyetler dışındaki Ermenilerle de görüşmeye başladı ki, bunlar ilk olarak Batı Avrupa’daki Fransız Ermenileriydi. 
Hatırlanacağı üzere 1920’lerden itibaren Taşnak Partisi de dünyada ve dolayısıyla Batı Avrupa’da Sovyet düşmanı olarak hareket etmekteydi. Ayrıca 
Fransız Ermenileri Sovyetlerden gelen bilgilere daha çabuk ulaşmaktaydılar. Örneğin, 1973 yılındaki Cannes Film Festivali’nde Marsilya’daki Ermeniler, 
Ukraynalı film yapımcısı Sergei Paradjanov’un tutuklanmasını protesto etmişlerdi. Yine Marsilya’daki Sovyet konsolosluğu önünde de eylemde 
bulunmuşlardı. Söz konusu kişi, kilise merkezli geleneksel Ermeni toplumunun, Sovyetlerin almış olduğu sert önlemlerden dolayı tehdit altında olduğunu 
gösteren “Nar Rengi” filminin yapımcısıydı. Ermeni Davası Koruma Komitesi söz konusu filmin gösterimini sağlamak için Paris, Lyon ve Marsilya’da çalışmalarda 
bulunmuştu. Merkezi Fransa’da olması hasebiyle NAR’ın saldırılarının yönlendirildiği yer de burasıydı. Fransa’nın yanında, buraya yakın olması 
nedeniyle, Londra Amsterdam, Belçika, İsviçre ve İtalya gibi yerlerde de saldırılarda bulunulmuştu.

NAR’ın tercih ettiği silahlar da, aynı ASALA’da olduğu gibi patlayıcı malzemeleriydi. Sadece bir olayda roket kullanmayı tercih etmişler ama o da 
başarısız olmuştu. Dikkat edildiğinde NAR’ın kullandığı malzemelerin de patlamadığı görülecektir. ASALA ile NAR’ın eylem biçimlerindeki benzerliğe bir 
örnek de şudur: 6 Aralık 1979 tarihli Cenevre olayında kullanılan malzeme ile ASALA’nın sebep olduğu Orly Baskını’nda kullanılan patlayıcıların özellikleri 
aynıydı. Her ikisinde de patlamanın etkisini arttırmak için gaz silindirleri kullanılmıştı. NAR’ın saldırılarında dikkat çeken bir diğer özellik ise, 
patlayıcı malzemeleri genellikle geceleri yerleştirmeleriydi. NAR’ın saldırıları dikkatle incelendiğinde ASALA ile benzerlikler taşıdığı anlaşılmaktadır. NAR’ın 
üstlendiği 6 olayda, ASALA gibi genellikle hava yolları ve turizm bürolarına yönelik saldırıldığı görülmektedir. 6 Aralık 1978 Cenevre ve 19 Nisan 1980 
Marsilya saldırılarında ise konsoloslukları hedef almışlardı. 2 Şubat 1980 tarihli Paris olayında ise Sovyetler’in Danışma Bürosuna saldırmışlardır. Dikkat 
edildiğinde NAR’ın, genellikle kolay hedeflere saldırmaya niyetlendiği, halka açık ve güvenliğin az olduğu yerleri seçtiği görülmektedir.


SONUÇ

Netice itibariyle, NAR’ın ilk saldırısı 8 Ocak 1978 tarihinde meydana gelen Moskova metrosundaki patlamaydı. Bu olay, UNP partisine mensup, Sovyetler 
Birliği muhalifi Sovyet Ermenilerince gerçekleştirilmişti. Saldırıda bulunanlar ne NAR elemanı ne de ASALA üyesiydiler. Bu eylemden sonra ise Sovyetler 
dışındaki Ermenilerle özellikle de Fransız Ermenileriyle iletişime geçildi ve irtibat güçlendirildi. NAR’ın 1977 yılında ASALA ile muhtemelen örgütsel bir 
bağlantısı yoktu. Hatırlanacağı üzere, ASALA lideri Hagopyan 1976’da Filistin örgütleri arasında meydana gelen bir çatışmada yaralanmış ve tedavi amacıyla 
Beyrut’tan ayrılmış ve 1977 yılında dönene kadar Lübnan dışında bulunmuştu. Dolayısıyla söz konusu yıllarda örgüt göreceli olarak durgun bir zamandaydı. 
Ayrıca, 1978 yıllarındaki NAR eylemlerine bakıldığında ASALA’dan bağımsız hareket ettikleri görülecektir. Bu yıllarda Sovyet Ermenilerine yönelik 
tutuklamalar ve idamlar söz konusuydu. Yine devlet muhalifi olan kişilerin açlık grevi yaptıkları biliniyordu. Keza 2 Şubat tarihli Sovyet hedeflerine yönelik 
saldırılarda da örgütün ASALA ile yakın ilişkisi yoktu. Bu tarihten sonra ise NAR adına yapılan bir saldırı görünmemiştir. Zira artık ASALA ile birlikte 
hareket etmeye başlamışlardı ve ASALA’nın ismini kullanıyorlardı. Bundan sonra özellikle Sovyet hedeflerine karşı yapılan saldırılarda ASALA kendi adı yerine 
NAR’ı kullanmaya başladı. Esasında söz konusu yıllarda NAR varlığını sürdürüyordu. Ancak ASALA bünyesinde hareket ediyordu, ta ki ASALA’nın ikiye 
bölündüğü tarihe kadar. NAR’ın eylemleri Nisan 1980’e kadar sürdü. Daha sonra Nisan 1982’ye kadar ismi duyulmadı. Yine hatırlanacağı üzere 1980 yılında 
Fransız Ermenileri de ASALA ile birlikte çalışmaya başlamışlardı. Patlayıcı uzmanı Pierre Gülümyan da Mayıs 1980’den sonra örgüte katılmıştı.

****


ASALA-MR (Revolutionary Movement) 



Monte Melkonian

ASALA’nın liderlerinden Agop Agopyan, 1983 ’den sonra örgüt için­deki etkisini kaybetmeye başlamıştı. Agopyan, 1983 yılında Paris’ e gele­rek kendine destek 
aramaya başladı. Orly Katliamı’ndan sonra 22 temmuz 1983’de yapılan Kamuzyan başkanlığın­daki kongrede, bölünmeler ayyuka çıkmıştı. Bu arada, Agopyan, örgüt içinde diktatörlüğünü ilan ederek “hainlikle” suçladığı bazı militanları kurşuna dizdirtti. Örgüt içindeki bu katliamlardan kurtulan ve gerçek ismi Georgui Dimitri olan Monte Melkonyan ile Karsik Havaryan 1983 yılında ASALA-MR (ASALA Revolutionary Movement -İhtilalci Hareketi) kurduklarını açıkladılar. Bu grupça yayınlanan bildirilerde Agop Agopyan faşist gangsterlikle suçlanmıştır. 

Melkonyan ilk olarak Fransa Hükümeti ile bozulan ilişkilerini düzeltmeyi amaçlamıştır. ASALA Türkiye’ye askeri ve ekonomik yardımda bulunan tüm ülkeleri düşman kabul etmekteydi.

ASALA-MR’nin başlıca 2 stratejisi bulunmaktadır: Bunlardan birincisi dünya Ermenilerini seferber etmek; diğeri ise diğer etnik terör örgütleri ve özellikle 
ayrılıkçı Kürt örgütleri ile Türkiye’ye karşı ittifak yapmaktır.



ASALA-MR; “Artık kalemim silahımdır romantik fikrini yüksek sesle terk etmenin zamanı gelmiştir. Kalem kalemdir, silah ise silahtır. Diasporada gereğinden fazla entelektüel vardır. Bizim ihtiyacımız olan dövüşçüler, askerler ve fedailerdir.” sözü ile terörü amaç edindiğini açıkça ortaya koymuştur.

ASALA-MR, stratejik açıdan uzun vadeli halk savaşımını benimsemiş, savaşı mümkün olduğu halde Türk solcuları, Kürtler, Kıbrıslılar ve diğerleri gibi ilerici 
güçlerle gerçekleştirmeyi hedeflemiştir.

Eylemlerini Türkiye’de yapacağı düşünülürken ASALA-MR, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa kanadını tamamen kontrolü altına almış, bu bölgedeki militanları kendi 
tarafına çekmeyi başarmıştır. Melkonyan, 1993’te Dağlık Karabağ’da Azerilerle çarpışırken öldürülmüş ve Ermenistan Cumhurbaşkanı onu milli kahraman ilan 
etmiştir. 

Örgüt 1985’ten sonra etkinliğini büyük ölçüde kaybetmiştir.


http://www.terororgutleri.com

..