İsviçre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İsviçre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mart 2015 Pazar

İsviçre "Referansımız Doğu Perinçek" Derse ne Diyeceksiniz?


İsviçre "Referansımız Doğu Perinçek" Derse ne Diyeceksiniz?




KÖŞE YAZILARI / 2015-02-03 09:44:38

















Bir zamanlar Doğu Perinçek'e milli davalara saldırma misyonu yükleyenlerin, şimdi de milli davaları sulandırmak için ona savunma misyonu yükledikleri anlaşılıyor. Geçmişte Doğu Perinçek, Kıbrıs davasında Rum tarafını savunuyordu, Ermeni meselesinde Ermeni tarafını savunuyordu, Türkiye'yi bölmek isteyen PKK'yı savunuyordu. Bugün AKP ne yapıyorsa, geçmişte Doğu Perinçek de onu yapıyordu. 'AKP'nin akıl hocalığı Doğu Perinçek'in geçmişinde yatıyor' dersek inanın abartmış olmayız.

Türk milletinin milli kimliğine saldıran, Türk milliyetçiliğine karşı çıkan, Atatürk'e hakaretten yargılanan, üniter yapıyı tartışmaya açan, T.C ifadesinin değişmesini ilk dillendiren Doğu Perinçek'ti. Daha neler yaptı neler…
Milli davamız Kıbrıs konusunda Doğu Perinçek geçmişte şunları yazıyordu:
"Bugün Kıbrıs'ta durum nedir? Yabancı ülkelerin askeri müdahale ve işgalleri sonucunda Kıbrıs'ın bağımsızlığı yok edilmiştir. Kıbrıs topraklarının neredeyse yarıya yakını Türkiye'nin işgali altındadır. Bu bölgelerde egemen olan Türkiye devletinin otoritesidir. Kıbrıs bugün Türkiye'nin altmış sekizinci vilayeti durumundadır. İki gün önce 'bağımsız Kıbrıs' sloganının şampiyonluğunu yapan Türkiye hükümeti Kıbrıs'ı işgal ettikten sonra ülkenin bağımsızlığa kavuşmasının önündeki esas engel haline gelmiştir." (s. 33-34)
"Kıbrıs'taki faşist Denktaş yönetimi, bu talan ve yağmayı kendi tekeline almak için kanun çıkarmak gereğini dahi duymaktadır. Cumhuriyet gazetesinin yazdığına göre, Türk birliklerinin işgali altındaki bölgede (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kastediyor) bir 'Nereden buldun kanunu?' çıkartılacaktır. Bu kanun kişisel olarak yapılan yağmayı yasaklayarak, Rumların terk ettiği mallara, Faşist Denktaş yönetimi tarafından el konulmasını sağlayacaktır. Bütün bunlar Türk Ordusu'nun silahlı bekçiliği altında yapılmaktadır." (s. 65.)
"Nasıl Türkiye'deki sömürü, emperyalistlerin ve onların bir avuç işbirlikçisinin kasasını dolduruyorsa, Kıbrıs'taki durum da farklı değildir. Rauf Denktaş gibi emperyalist işbirlikçisi faşistlerin baskısı altındaki Kıbrıs'ın emekçileri üzerindeki baskısı devam etmektedir." (s. 66.) 
PKK'nın çizgisinde hareket eden Doğu Perinçek geçmişte şunları yazıyordu:
"Kürt sorununa çözüm demokratik, federal, emekçi cumhuriyetidir. Türk milliyetçisi ve piyasacı düzen partileri Kürt illerinde iflas etti... Kürt milleti kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterlerse ayrı bir devlet kurabilir. Emekçilerin çıkarı, tam hak eşitliği ve özgürlük temelinde, gönül birliği gerçekleştirmektedir. Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılığı savunanlar da özgürce propaganda yapabilmelidir..."  (2000'e Doğru Dergisi, 15 Eylül 1991)
Doğu Perinçek bugün hangi kimliği taşımaya çalışıyorsa, geçmişte hepsine düşmandı.
"Türk milliyetçiliğine karşıyız. Mecbur değilim Atatürk milliyetçisi olmaya... Partimiz milliyetçiliği bir ideoloji olarak benimsemiyor ve Türkiye'nin ihtiyaçlarına da uygun görmüyor." diyen Doğu Perinçek'ti.
"Millet, aslında bir kurgu, tasavvur. Burjuvazi gerçekte kardeş olmayan ve ortak geleceğe, çıkarlara sahip olmayan çeşitli sınıflardan insanları, kardeş ve ortak çıkarlara, ortak ruhi şekillenmeye sahip bir topluluk olarak tanımladı. Burada yapay olan, kurgu olan, ideolojik düzlemde olan bir olguyla karşı karşıyayız." diyerek Türk milletinin varlığını yok sayan Doğu Perinçek'ti.
"Cebinde banka reklamlarında görüldüğü gibi Singapur'da bile bankadan para çekebileceği bankamatik taşıyan rençber veya işçi hiçbir zaman Singapur'a gitmeyecektir. Aslında o banka kartının sahibi olan bir büyük sermaye var, fakat herkese 'senin de banka kartın var' diye kendi kimliğini götürmüş, tüm topluma yaymış. 'Hepimiz Türk'üz, bizim kimliğimiz budur.' demek 'hepimiz bankamatikçiyiz' demekle aynı şeydir." anlayışıyla Recep Tayyip Erdoğan'ı aratmayan Doğu Perinçek'ti.
T.C ifadesinin kaldırılması için dergi kapakları hazırlayan ve "Anayasa'nın 4. maddesi devletin cumhuriyet olan şeklinin değiştirilmesi önerisinin yapılamayacağını öngörüyor. Ancak Türkiye adının değiştirilmesi önerisini yasaklayan herhangi bir hüküm ne Anayasa'da ne de Ceza Yasası'nda var." şeklinde yol gösteren Doğu Perinçek'ti.
PKK ile görüşmeyi ve pazarlık yapılmasını Türkiye'de ilk dillendiren ve "Federasyon niçin özgürce tartışılmasın? Artık bu sorunun özgürce konuşulacağı ve Kürtlerin iradesinin serbestçe belirleneceği ortam yaratılmalıdır. Barışçı bir çözüm için PKK ile görüşülmelidir." diyen Doğu Perinçek'ti.
Doğu Perinçek'in ulusalcı-milliyetçi olamayacağına dair o kadar çok örneğimiz var ki; inanın cilt cilt kitaplar çıkar. Recep Tayyip Erdoğan, Öcalan için "Hidayete ermiş olabilir" diyor ya, birileri de Doğu Perinçek için "hidayete erdi" diyebilir belki. Öcalan kan akıtmaya ve terörist başı olmaya devam ettiği gibi, Doğu Perinçek'te geçmişine dönerse ne olacak? 
Onun milli davaları savunuyor gözükmesi bile, milli davalara en büyük darbe olmaktadır.
Şimdi bu Doğu Perinçek'i "Ermeni Soykırımı" iddiaları karşısında milli kahraman yapmaya çalışıyorlar. 
İsviçre'de "Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır" dediği için ceza alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 28 Ocak'ta AİHM'de davası görüldü. Sanırsınız ki, Doğu Perinçek'in ömrü Ermeni meselesinde ortaya atılan iftiralara karşı yılmaz ve yıkılmaz bir mücadele verdi.
Doğu Perinçek geçmişte de Ermeni'den daha çok Ermenici olan ve şu düşüncelerin sahibiydi:
"İttihatçı kompradorlar, milli azınlıklar üzerinde de baskı ve katliam politikası uyguladı. Doğuda yüz binlerce Ermeni'yi katletti. Geri kalanlarını da yurtlarından sürdü. Arap ve Kürt milliyetçilerine çeşitli baskılar uyguladı. (TİİKP Savunma, s.154)"
Dün "Ermeni Soykırımı var" diyen, bugün ise "Ermeni Soykırımı yoktur" dediği için peşine düşülen Doğu Perinçek gerçeği karşımızdadır.
Doğu Perinçek'in yargılandığı mahkemede birisi de çıkıp "Ermenilere soykırım yapıldığını Türkiye'de ilk siz savunmuş, propagandasını yapmışsınız" diye geçmişteki yazı ve konuşmalarını ortaya koysa bu Doğu Perinçek ne diyecektir? 
Karşı taraf çıkıp da "Ermeni soykırımı" iddialarımızın referans kaynağı Doğu Perinçek'tir" dediğinde tüm dünyaya rezil olmayacak mıyız?
Doğu Perinçek'in yarın çıkıp yine "Ermeni Soykırımı gerçektir" demeyeceğinin garantisi var mıdır?
Geçmişi milli davalara düşmanlıkla geçmiş birisinin, milli davaları savunması zarardan başka bir şey değildir. Dün İsveç ve Ermeni beyni taşıyan Doğu Perinçek'e dikkat etmek gerekmiyor mu? 

YILDIRAY ÇİÇEK 

.

31 Ekim 2014 Cuma

Ermenistan Sözde Soykırım Konusunda 'Kanıtlar Paketi' Hazırlamak Çabasındadır

Ermenistan Sözde Soykırım Konusunda 'Kanıtlar Paketi' Hazırlamak Çabasındadır 


Hatem CABBARLI

Sözde Ermeni soykırımını meselesini Ermeni halkının milli birlik ve beraberliğinin, dayanışma, işbirliği ve Ermenistan dış politikasının köşe taşı olarak gören hükümet, iddialarının uluslararası kamu oyu tarafından kabul edilmesi için verdiği destekle Ermenistan Milli Bilimler Akademisi ve Dünya Ermenileri Organizasyonu 'Kanıtlar Paketi' hazırlama çalışmalarına başlamıştır.


Bu amaçla Dünya Ermenileri Organizasyonu, Ermenistan Milli Bilimler Akademisi salonunda 6-7 Mayıs 2004 tarihinde 'Ermenistan-Türkiye İlişkilerinin Normalleşmesinde Soykırım Faktörü' adlı konferans düzenlemiştir. Dünya Ermenileri Organizasyonu Başkanı Ara Abramyan düzenlediği basın toplantısında konferansa Ermenistan, Almanya, Yunanistan, Fransa, İtalya, ABD, Rusya, Avusturya, Kanada ve İsviçre'den "soykırım" konusunda uzman olan kişilerin katılacağını açıklamıştır.


Konferansın başlıca amacı Ermenilerin iddiasını uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde tanımlamak ve dünya kamu oyuna duyurmaktır. Bu amaçla, konferans sonucunda konunun daha geniş bir şekilde öğrenilmesi için çeşitli ülkelerde bu konuda uzman olan kişilerden oluşan özel bir komisyonun kurulmasına karar verilmiştir. Bu komisyon çalışmaları sonucunda elde edilen belgeler ve hukuki değerlendirmeler Ermenistan'ın sözde soykırımın uluslararası alanda tanıtılması için resmi belge ve kaynak teşkil edecektir. Bu kaynaklara dayanarak yapılan çalışmalar sonucunda uluslararası alanda ciddi baskılarla karşılaşan Türkiye'ye sözde soykırımın kabul ettirilmesi amaçlanmıştır.

Konu ile ilgili görüşlerini açıklayan tarih Profesörü Andranik Migranyan, bu konferansın düzenlenmesinin Ermenistan'a uluslararası alanda destek sağlayacağına inandığını bildirmiştir. Ermeni 'soykırımının' uluslararası alanda tanınmasının, Türkiye'nin de 'soykırımı' tanıması yönünde ciddi etkisi olacağını ifade eden Migranyan, Türkiye'den toprak ve tazminat taleb edilmesi gerektiğini de savunmuştur. Ancak bu konuda hem Ermeni diasporası hem de Ermenistan devletinin değişik görüşleri olduğunu ve henüz ortak paydaya gelinmediğini dile getiren Migranyan, Devlet Başkanı Robert Koçaryan'ın sözde soykırım konusunda 'Bizim için soykırımın kabul edilmesi önemlidir. Toprak ve tazminat talebi ise Ermenistan devletinin değil, diasporanın talebidir' şeklinde yaptığı açıklamayı doğru bulmadığını bildirmiştir.


Ermenistan ile diplomatik ilişkilerin kurulması için Türkiye'nin ön koşulları olduğunu ifade eden Migranyan, Ermenistan'ın ise sözde soykırımın Türkiye tarafından kabul edilmesi politikasının doğru olduğunu bildirmiş, iki ülke arasında diplomatik ilişkiler kurulduktan, sınır kapısı açıldıktan ve ekonomik ilişkiler geliştikten sonra bile Ermenistan hükümetinin 'soykırım' propagandası ve Türkiye'den 'soykırımı' tanıma talebinden bir saniye bile olsun vazgeçmemesi gerektiğini özellikle vurgulamıştır.


Ermenistan hükümeti sözde soykırımın uluslararası alanda ve Türkiye tarafından tanınması için çalışmalarına hız verdiği, toprak ve tazminat taleplerine, 1921 Kars Anlaşmasının feshedilmesi için özellikle Rusya ve Avrupa'da yaptığı propagandaya devam ettiği bir dönemde, Türkiye'de bazı siyasi ve akademik çevrelerin iki ülke arasında sınır kapısının açılması yönünde görüş bildirmeleri Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Migranyan'ın yukarıda ifade edilen görüşleri, Ermenistan'ın iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi döneminde bile sözde soykırım propagandasına devam edeceğini göstermektedir. Bu durumda Türkiye'nin sınır kapısını açması ve diplomatik ilişkiler kurması Ermenistan devleti ve kamu oyu tarafından zafer olarak tanımlanacak ve mücadelelerinin haklı olduğuna inanacaklardır. Ayrıca bugün iç politikada yaşanan sorunlar nedeni ile ciddi zorluklarla karşılaşan Koçaryan rejimi, Türkiye'ye karşı baskılarının sonuç verdiğini ileri sürerek konumunu güçlendirmeye çalışacaktır. Her hangi bir nedenle olursa olsun (Sınır kapısının kapalı olması veya Ermenistan ekonomisinde yaşanan yolsuzluklar) Ermenistan hükümetinin ekonomik ve sosyal sorunları halledememesi, Türkiye'ye karşı düşman tavır takınan Koçaryan rejiminin zayıflamasına ve hatta iktidardan gitmesine neden olabilir ki, bu tür bir gelişme Türkiye'nin yararına olacaktır.

Referans: 
www.HABERANALIZ.com

.