26 Ekim 2016 Çarşamba

ALDATILAN KİMLİK - GÜNÜMÜZDE ERMENİ EMELLERİ VE İŞBİRLİKÇİLERİ


ALDATILAN KİMLİK 
GÜNÜMÜZDE ERMENİ EMELLERİ VE İŞBİRLİKÇİLERİ 


Gürbüz MIZRAK,

Ermeni Emelleri 

Ermenistan Meclisi’nin 23 Ağustos 1990’da onayladığı Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. Maddesinde “Ermenistan Cumhuriyeti 1915 yılında Osmanlı Türkiye’sinde ve 
Batı Ermenistan’da uygulanan Ermeni soykırımının uluslararası alanda tanınması ve tescilinin sağlanmasını görev olarak kabul etmekte ve bu görevin 
başarılmasını desteklemekte ve bu faaliyetin arkasında durmaktadır” ifadesi yer almaktadır. Bildiride Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden “Batı Ermenistan” olarak söz edilmekte, yani bu bölgeler Ermenistan toprağı olarak kabul edilmektedir. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde Türkiye Cumhuriyeti topraklarının önemli bir bölümü “Ermenistan” olarak gösterilmekte  dir. 

Ermenistan Anayasası’nın başlangıç bölümünde “Ermeni halkı, Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi’ni, Ermenistan Devleti’nin ve Ermeni milli ruhunun temel ilkeleri olarak kabul eder” ifadesi, 13. maddesinde ise “Ermenistan Cumhuriyeti’nin armasının Ağrı Dağı ve Nuh’un gemisi ile dört Ermeni Krallığının armasından meydana gelir” ifadesi yer almaktadır. 

Ermenistan Parlamentosu 6 Aralık 1989’da Türkiye’nin Ermenistan ile mevcut sınırının çizildiği 16 Mart 1921 tarihli Moskova Anlaşması’nı fesih kararı alarak 
Türkiye-Ermenistan sınırını kabul etmediğini ilan etmiştir. Nisan 1993’te Ermenistan savunma bakan vekili Vazgen Manukyan, TASS ajansına yaptığı açıklamada, 

. Erivan yönetiminin “sınırların değişmezliği ilkesini” kabul etmediğini, bu ilkenin iki dünya savaşı sonucunda oluşmuş olan Batı ve özellikle Avrupa sınırları için geçerli olduğunu, 
. Eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin ise kalem darbeleriyle çizilmiş olan sınırlarının aynı ilkeler çerçevesinde tanınamayacağını iddia etmiş; 

Erivan’ın Türkiye topraklarındaki yayılmacı politikasını resmi söylemle de pekiştirmiştir. 

Türkiye ile Ermenistan arasında, 10 Ekim 2009’da Zürih’te protokoller imzalandı. Türkiye ve Ermenistan dışişleri bakanlarının Zürih'te protokola imza atmak üzere olduğu sırada, Ermenistan dışişleri bakan yardımcısı Şavarş Koçaryan, “bugünkü Türkiye-Ermenistan sınırının soykırım sonucunda oluştuğunu” öne sürerek "şartlar değiştiği takdirde var olan sınırın yeniden sorgulanabileceğini" açıkladı. Ermenistan başbakanı Tigran Sarkisyan ise protokollerin imza tarihinden bir gün önce yaptığı açıklamada "Protokollerin imzalanmasından sonra Türk tarafından, arşivlerde bulunan tapu kütüklerini açmasını talep edeceğiz. Miras hakkına sahip Ermenilerin davasının arkasında durulacak" demek suretiyle Ermenistan’ın protokollerin onaylanmasının ardından toprak taleplerini gündeme taşıyacağının sinyalini vermiştir. 
Ermeniler tarafından işgal edilmiş olan Karabağ ve diğer Azerbaycan topraklarının işgaline son verilmeden Türkiye’nin Ermenistan’la protokol imzalaması ve sınırlarını açmayı kabul etmesi karşısında Azerbaycan’ın gösterdiği haklı tepki üzerine hükümet protokolü TBMM’ne getirememiştir. 


Protokollerin imzalanmasından sonra Ermenistan Anayasa Mahkemesi 12 Ocak 2010 tarihinde verdiği kararda; 

. Protokollerin yürürlüğe girmesini Türkiye’nin soykırım yaptığını kabul etmesi şartına bağlamış, 
. Aynı zamanda Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini Batı Ermenistan olarak kabul eden yani Ermenistan toprakları olarak gösteren Ermenistan  Bağımsızlık Bildirgesi’nin 11. maddesine de atıfta bulunmuş, 
. Ayrıca protokollerle Karabağ meselesi arasında hiçbir şekilde ilinti kurulamayacağını da hükme bağlamıştır. 

Ermenistan Hükümeti 22 Nisan 2010’da yaptığı açıklamada “Türk tarafının anlaşmayı ön koşulsuz olarak makul bir süre içinde onaylama yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle ulusal parlamentodaki onay süreci anlamsız hale gelmiştir. Bu nedenle süreci askıya almayı gerekli görmekteyiz” ifadesi ile protokolleri askıya almıştır. 


 Ermenistan’da bir ilkokul töreninde çocuklara çiğnetilen Türk Bayrağı (Türkiye’nin tüm barışçı tutumu ve gayretlerine karşılık Ermenistan, yeni nesillerini çocukluktan itibaren Türk düşmanı olarak yetiştiriyor.) 


10 Aralık 2011 tarihinde Serj Sarkisyan, Marsilya'da diaspora Ermenilerine hitaben yaptığı konuşmada, “Nazi rejiminin katliamları için diz çöküp özür dileyen Alman Başbakanı Brandt gibi, Türk liderlerinin de er ya da geç Erivan'da soykırım anıtı önünde diz çökeceğini” söylemiştir. 

Ermeni-PKK İlişkileri 

Ermenistan Taşnak Partisi'nin Erivan temsilcisi Kiro Manoyan Erivan’da 1915 olaylarının yıldönümü vesilesiyle düzenlediği basın toplantısında; 
“Ermenistan’ın iade edilmesini istediği topraklar şu anda Türklerin egemenliği altında. Yarın bizim iade edilmesini talep ettiğimiz Ermeni toprakları Kürtlerin eline geçerse onlardan geri vermelerini talep ederiz. Bölgemizde gerçek leşebilecek köklü değişimleri seyirci olarak izleyebileceğimiz gibi, gidişatı yönlendirmek de elimizde. Gelişmeleri yakından takip ederek hareket etmeliyiz” ifadesiyle Türkiye toprakları üzerindeki Ermenistan-Kürdistan planlarının örtüştüğüne vurgu yapmış ve Ermenistan’ın bölgede köklü değişimlere hazır olması gerektiğini belirtmiştir. Manoyan’ın açıklamaları 18 Nisan 1980’de PKK ile ASALA sorumlusu Hermez Samurouyan arasında yapılan toplantıda alınan; “muhtemel devrimden sonra elde edilecek topraklar Ermeniler ile Kürtler 
arasında eşit olarak bölüşülecektir” kararıyla örtüşmektedir. 

İki unsur arasındaki işbirliğinin bir diğer göstergesi BDP’nin 28 Ekim - 1 Kasım 2013 tarihleri arasında ABD’ye yaptığı ziyarette ortaya çıkmıştır. Ziyaret sırasında BDP heyeti ile Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF) ve Washington’daki Armenian National Committee of America (ANCA, Amerika Ermeni Milli Komitesi) temsilcileri arasında görüşmeler yapılmış. Görüşmede ‘‘Ermeni-Kürt ortaklığının geliştirilme imkânları ile milli ve demokratik hedeflerinin tartışıldığı’’ bildirilmiştir. 

Görüşmelere katılan ARF temsilcisinin; BDP heyeti ile yapılan toplantılar hakkında; 

. ’’ Görüşme, Ermeni-Kürt ortaklık imkânları, Batı Ermenistan ve Kürdistan ile ulusal ve demokratik hedeflerdeki Ermeni ve Kürt Ulusları için yararlı bir diyalog fırsatı sundu’’ ifadesini kullanması;

. PKK’nın 18 Nisan 1990 tarihinde PKK-ASALA ilişkilerinden sorumlu Hermez Samurouyan’la Lübnan’da yaptığı toplantıda alınan; “Muhtemel devrimden sonra elde edilen topraklar Ermeniler ile Kürtler arasında eşit olarak bölüşülecektir” kararının 

Washington’da yeniden ele alınarak değerlendirildiğini göstermektedir. Bu husus BOP projesi kapsamında Türkiye’nin önce federasyona dönüştürülmesi, kurulacak Kürt özerk bölgesinin ileride bağımsız devlete dönüştürülmesi ve uygun ortamda Irak’taki Kürt özerk bölgesi ve mümkün olabilirse Suriye ve İran’da kurulacak Kürt özerk bölgeleri ile de birleştirilerek 4 devletten koparılacak topraklar üzerinde Büyük Kürdistan’ın kurulması hedefi ile örtüşmektedir. Esasen kurulması tasarlanan devlet Kürdistan’dan ibaret olmayıp, Wilson Prensiplerinde geçen vilayat-ı sitte denilen topraklar üzerinde Van şehrini ve Ağrı dağını da içine alan Büyük Ermenistan kurulması hedefini de içermektedir. 

12 Kasım 2013’da İstanbul’da BDP tarafından düzenlenen toplantıya “Ermenistan Taşnak Partisi Gençlik Organizasyonu” yetkilileri davet edilmiş. 
İki kuruluş arasındaki görüşmelere BDP dış ilişkiler sorumlusu Nazmi Gür ile Van milletvekilleri, Ermenistan tarafından ise Taşnak Gençlik Örgütü Başkan 
Yardımcısı Mario Nalpatyan başkanlığındaki Taşnak temsilcileri katılmış. “ The Armenian Weekly” adlı dergi, söz konusu toplantıyı haberleştirirken “Ermeni Taşnak örgütü temsilcilerinin İstanbul’daki toplantısı 1923 yılından bu yana bir ilk olma özelliği taşımaktadır ” ifadesini kullanmıştır. Söz konusu toplantıda; 
Batı Ermenistan ile Kürdistan toprakları konusunda Ermeni–Kürt işbirliği imkânlarının araştırılmasının yanı sıra iki millet arasında diğer işbirliği konularının ele alındığı ”  bildirilmiştir. 



Sevr Anlaşmasına göre Ermenilere ve destekçileri İşgalcilere verilmesi planlanan Türk toprakları (Ermenilere verilmesi planlanan bölge, Amerika’da Ermenilerin 
danışmanlığında çizilip dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından Versay Barış Toplantısına ve Sevr’e teklif olarak yollanmıştır). 

30 Kasım-2 Aralık 2013 tarihleri arasında Diyarbakır’da BDP tarafından düzenlenen BDP Gençlik Kolları Kongresi’ne yine ARF (Ermenistan Taşnak Partisi) Gençlik Teşkilatı temsilcileri davet edilmiş. Toplantıda taraflar arasında Washington ve İstanbul toplantılarında ele alınan konuların tartışıldığı bildirilmiş ve Taşnak Partisi temsilcilerine BDP tarafından plaketler verilmiştir. Sevr paçavrası “anlaşması” ile Ermenilere peşkeş çekilmek istenen vatan topraklarının günümüzde tekrar bölüşüm planları hazırlanırken aynı zamanda bir Ermeni-Bölücü rekabeti de başlatılmıştır. 


Yukarıda belirtilen hususlar; 

. Ermenistan’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne soykırımı kabul ettirme çabalarının sadece soykırımla sınırlı kalmayacağını, 
. İlk aşamada soykırımın kabulünden sonra zaman içinde tazminat ve toprak taleplerinin de gündeme taşınacağını ve 
. Türkiye’den toprak kopartma gayreti içindeki Ermenistan’ın ileride Türkiye’den kopartılacak toprakların paylaşımını; 
. Bölgedeki Kürt bölücü hareketi liderleriyle kendi aralarında halledilecek bir konu olarak düşündüklerini, 
. Başka bir deyişle Ermeni ve Kürt bölücü hareketlerinin Türkiye Cumhuriyeti üzerindeki hedeflerinin büyük ölçüde örtüştüğünü göstermektedir. 


2013 yılı Haziran ayı içinde Diyarbakır’daki BDP’li Belediye Başkanları’nın sokakların isimlerini değiştirerek, buralara Ermeni yazarlar ve kiliselerin adlarını vermeye başlaması; PKK içindeki Ermenilerin, bölgeyi BDP eliyle Ermenileştirmeye çalışması yukarıdaki endişelere haklılık kazandırmaktadır. 


..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder