ATATÜRK DÖNEMİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ATATÜRK DÖNEMİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Aralık 2014 Pazartesi

ATATÜRK DÖNEMİ.. İNGİLİZ & ERMENİ İLİŞKİLERİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ..6




ATATÜRK DÖNEMİ.. İNGİLİZ & ERMENİ İLİŞKİLERİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ..6


 ATATÜRK'TEN ERMENİ SORUNU (1922, 1923, 1924)


Atatürk'ün, 1 Mart 1922'de yaptığı Meclis Üçüncü Yasama Yılını Açış Konuşması'nın Ermenilerle ilgili bölümü.

01 Mart 1922 Meclis Üçüncü Yasama Yılını Açış Konuşması


Efendiler,

Bu yıl dış ilişkilerimiz sonuçlarına göre, bizce hayırlı birçok güzel olayla doludur.

Rus Şuralar Cumhuriyetiyle mevcut ilişkilerimiz ve iyi bağlarımız bu geçirdiğimiz yıl içinde, kusursuz bir şekilde gelişmeye devam etmiştir. 
(Alkışlar) 16 Martta Moskova'da bir dostluk anlaşması imzaladık. ...

Türkiye-Rusya anlaşması, Rusya'nın müttefiki olan diğer devletlerle yaptığımız mutlu antlaşmaların birincisidir.

Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Sovyet Cumhuriyetleriyle Moskova antlaşmasının esasları içinde, Kars'ta 13 Ekim tarihli antlaşmayı imzaladık.

Bu antlaşma, Doğuda hukuki bir biçim alan fiili durumumuza Sevr Antlaşmasının uygulanamaz olduğunu gösteren bir olaydır. (Şiddetli alkışlar)

Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin ekonomik yararlarına göre çözülmek istenilen 
sorun, Kars antlaşması ile, en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu. (Alkışlar) Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki çalışkan halkın iyi 
ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu.


Kars Antlaşması hükümlerine göre, antlaşmayı yapan taraflar arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin kurulması ve bir konsolosluk antlaşmasının 
imzalanması için, Tiflis'e bir kurul gönderdik. Bu kurul halen Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan cumhuriyetlerinin delegeleri ile görüşme 
yapmaktadır. Tarafların yararına uygun kararlar kabul edilerek, görüşmelerin yakında iyi bir şekilde sona ereceğini ümit etmekteyim.

Atatürk'ün TBMM'ni Açış Konuşmaları, s. 65-90.
ASD. c. I, s. 236-259

********

Atatürk'ün, 1 Mart 1923 tarihinde yaptığı Meclis Dördüncü Yasama Yılı Açış Konuşması'nın Ermenilerle ilgili bölümü.

01 Mart 1923 Meclis Dördüncü Yasama Yılı Açış Konuşması

Rus Şuralar Cumhuriyetiyle Moskova Antlaşması hükümleri içinde dostluk ilişkilerimizi güçlendirmek ve her iki ulusun yürürlükteki kanunlarının 
uygunluğu oranında ekonomik ilişkilerimizi ilerletmek Doğu politikamızın temelidir. (Tabii, tabii sesleri) ...

Komşularımız Kafkas cumhuriyetlerine gelince:

Bildiğiniz gibi, Kars Antlaşması ile aramızda bulunan dostça ilişkiler komşuluğu sağlamlaştırmış ve kuvvetlendirmiş ve yine Kars Antlaşması 
hükümlerine göre, Tiflis'e gönderdiğimiz delegeler kurulu, Kafkas Cumhuriyetleriyle konsolosluk, adli yardım, posta ve telgraf, demiryolları 
sözleşmelerinin görüşmelerini iyi bir şekilde sonuçlandırarak imzalamış ve kabul edilmek üzere bu sözleşmeler yüce Meclise arz edilmiştir. 

Sayın komşularımız olan Kafkas Cumhuriyetleri ve onların müttefiki olan Rus Şuralar Cumhuriyeti ile ilişkilerimizi, iyi komşuluk ve dostluğumuz 
bu şekilde sözleşmeye bağlayarak düzen altına almak bizim için sevinç kaynağı olan bir durumdur. ...


Atatürk'ün TBMM'ni Açış Konuşmaları, s. 93-123.
ASD. c. I, s. 300-327

*******

Adana Esnaflarıyla konuşmasında, Çukurova Bölgesi'nin tarihte Türk, şimdi Türk ve sonsuza kadar Türk kalacağını; 
Ermenilerin burada hiçbir haklarının bulunmadığını açıklaması, 
16 Mart 1923.

16 Mart 1923 Adana esnaflarıyla konuşmasında, Çukurova Bölgesi'nin tarihte Türk, şimdi Türk ve sonsuza kadar Türk kalacağını; 
Ermenilerin burada hiçbir haklarının bulunmadığını açıklaması


Bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkumdür. Birçok unsurlar o felaketin derecesini farketmez. 
Farkettiği gün de ne kadar müthiş bir faaliyetle çalışmak lazım geldiğini tahmin eyleyemez. 

Artık tarihe karışan Osmanlı hükümeti, maateessüf asırlarca yanlış bir zihniyet sahibi oldu. 
Çünkü onlar sanatı ve sanatkarları kendi milletlerinden yetişmiş görmekten zevk almazlardı. 

Hatta en şevketli Osmanlı padişahlarından biri, zannedersen Kanuni Sultan Süleyman, askerlerinden bir Türk müslümanın saraçlık sanatına sahib 
olduğunu görünce, fevkalade meyus müteessir olmuştu. Onların nazarında sanatkarların gayri müslimden olması tercih edilirdi. Onlar sanattaki 
hayat menbalarını başka milletlerin elinde bulundurmanın zararlarını göremiyorlardı. Asil milletimiz sanattan mahrumdu. Sanatkarlar azdı. 

Mevcut olanlar da icabeden derecede sanatta mahir değildi. Arkadaşımız beyanatında demişlerdi ki, Adanamızı idaresi altına alan diğer unsurlar, 
şunlar, bunlar, Ermeniler sanat ocaklarımızı işgal etmişler ve bu memleketin sahibi gibi bir vaziyet almışlardır. Şüphesiz haksızlık ve küstahlığın 
bundan fazlası olamaz. Ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur. Memleketiniz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türktü, o halde 
Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşıyacaktır. Gerçi bu güzel memleket eski asırlardan beri çok kere ecnebi istilalarına maruz kalmıştı. Aslında 
Türk ve Turani olan bu ülkeleri İraniler zaptetmişlerdi. Sonra bu İranileri mağlup eden İskender'in eline düşmüştü. Onun ölümüyle memleket 
taksim edildiği vakit Adana kıt'ası da Silifkelilerde kalmıştı. Bir aralık buraya Mısırlılar yerleşmiş, sonra Romalılar istila etmiş, sonra Şarki Roma 
yani Bizanslılar eline geçmiş, daha sonra Araplar gelip Bizanslıları koğmuşlar; en nihayet Asya'nın göbeğinden tamamen kaynıyan Türkler 
soyundan ırkdaşlar buraya gelerek memleketi asıl ve geçmişteki hayatına iade ettiler. Memleket en nihayet yine sahibi aslilerinin elinde kaldı. 

Ermeniler vesairenin burada hiçbir hakkı yoktur. Bu bereketli yerler koyu ve öz Türk memleketidir. Arkadaşlar, bu memleketin halkı üzerinde 
kimsenin hak ve selahiyeti olmadığı gibi bu memleketi harice muhtaç ettirmemek de size düşen bir vazifedir. Sanatın ehemmiyetini takdir etmeli 
ve bu takdirin bugününün icabatına göre, lazım gelen vasıtalara sarılma ile olacağını anlamalıyız...

A.S.D. C.II, s. 130

*******

Atatürk'ün, yeni seçim dolayısıyla Trabzonlulara gönderdiği 
21 Nisan 1923 tarihli bildirinin Ermenilerle ilgili bölümü. 

Yeni Seçim Dolayısıyla Trabzonlulara Bildiri
21 Nisan 1923


Trabzon sahilden İngiliz ve Yunan toplarına, dahilden Pontus cereyanlarının öldürücü karışıklıklarına Şark'tan dini ve milli akidelerimizle hiçbir 
şekilde uyuşmayan fikir dalgalarına maruz bulunuyor ve nihayet o güzel şehriniz ve o eşsiz doğaya sahip olan güzel vilayetiniz, sarayların ve 
saray hadimlerinin kabul ettikleri bir anlaşma ile Ermenistan'a bahşediliyordu.

Gazi Mustafa Kemal

Hakimiyeti Milliye, 4. sene, No: 788, 12 Nisan 1923'ten 
Aktaran: Güner Zekai; Kabataş, Orhan; Milli Mücadele Dönemi Beyannameleri ve Basını, 
Atatürk Kültür Mrk. Yayını, 
Ankara-1990, s. 37

*******

Atatük'ün, 13 Ağustos 1924'te yaptığı Meclis İkinci Dönem 
Birinci Yasama Yılını Açış Konuşması'nın Ermenilerle ilgili bölümü.

13 Ağustos 1924 Meclis İkinci Dönem Birinci Yasama Yılını Açış Konuşması


Efendiler,

Özetlediğim askeri olaylarımızı birçok önemli politik faaliyetlerimiz izlemiştir. Bu arada Ruslarla halen yürürlükte olan bir dostluk antlaşması 
imzaladık. Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan ve Afganistan ile de aynı nitelikte antlaşmalar imzaladık. 

Doğu cephesinde kazandığımız zafer sonucunda Ermenilerle barış yapıldı.


Zorluklara başarı ile karşı konuldu. Sonuç olarak, imza olunan antlaşma (Lozan Antlaşması), yüce kurulumuzca bilinmektedir. 
Ben burada yalnız bu güne kadar yapılan çalışmalar ile bunların sonuçlarını özetlemek isterim.

Efendiler,

Doğuda Trabzon'u, güneyde Adana'yı içine alacak büyük Ermenistan'dan eser kalmamıştır. Ermeniler, gerçek sınırları içinde bırakılmıştır. 
1877 seferinde Türk vatanından zorla ayrılan Kars, Ardahan, Artvin yeniden sancağımız altına alınmıştır. (Alkışlar) Kuzey Karadeniz'in en güzel ve 
en zengin sahilleri üzerinde kurulmak istenen Pontus hükümeti, taraftarları ile birlikte tümüyle ortadan kaldırıldı. (Alkışlar) Güneyde etki alanlarına 
ayırarak ülkemizi parçalamak ümitleri kesin olarak kırılmış ve ulusun kararlığı ve kahramanlığı karşısında, Türkiye'yi parçalamanın hayal olduğu 
kabul ettirilmiştir.


Atatürk'ün TBMM'ni Açış Konuşmaları, s. 127-137

********

Trabzonlularla konuşmasında, Trabzon'un Ermenistan'a bir mahreç yapılması isteğinin sonsuza kadar hayal olduğunu açıklaması, 
16 Eylül 1924.

16 Eylül 1924 Trabzonlularla konuşmasında, Trabzon'un Ermenistan'a bir mahreç yapılması isteğinin sonsuza kadar hayal olduğunu açıklaması,

Arkadaşlar, beş sene evvel ilk defa Samsun'a ayak bastığım zaman bana kuvveti kalb veren vatandaşlarımın ilk safında Trabzonluların 
bulunduğunu asla unutmayacağım. Sakarya melhamei kübrasında (kan gölünde) üçüncü tümen ile yetişen Trabzon evlatlarının meydanı 
muharebede gösterdikleri fedakârlıkların kıymetli hâtırası daima dimağımda saklı kalacaktır. Bu vatanperver halka, o kahraman evlâtlara 
malik olan bu kıymetli memleketimizi bir Ermenistan mahreci veya hayal edilmiş bir Pontus krallığı ülkesi yapmak talep ve tehditleri ne uğursuz idi. 
Süphesiz o kâbuslar ilelebet hayal olmuştur. Efendiler, vatanın bütünlüğünü, hürriyet ve istiklâlini temin eden milletimizi Cumhuriyet idaresine 
kavuşturan inkılâbımız; iktisadi refah ve saadetimizi medeniyet âleminde layık olduğumuz mevkii de temin edecektir. Bu verimli, ahalisi zeki, 
müteşebbis, çalışkan olan Trabzonumuzu az zamanda dahile şimendiferle bağlanmış, güzel rıhtım ve limanla teçhiz edilmiş görmek önde gelen 
emelimdir.


A.S.D, C. II, s. 194

..

ATATÜRK DÖNEMİ.. İNGİLİZ & ERMENİ İLİŞKİLERİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ..5




ATATÜRK DÖNEMİ.. İNGİLİZ & ERMENİ İLİŞKİLERİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ..5

ATATÜRK'TEN ERMENİ SORUNU (1921)

Atatürk'ün, 3 Ocak 1921 tarihli Meclis oturumunda yaptığı konuşmanın Ermenilerle ilgili bölümü.
03 Ocak 1921 Meclis Konuşması


Biz Ermenileri mağlup ettikten sonra ileri sürdüğümüz koşullardan biri de kendilerinden muayyen miktarda silah almak idi. 
Bu silahların bir miktarını aldık, geri kalan miktarını dahi talep etmekte bulunuyoruz... Biz Ermenilerden üç nedenle silah talep ettik. 
Birincisi Ermenilerin henüz rengi, mahiyeti ve maksatları tamamen ortaya çıkmış değildir. Dolayısıyla böyle renksiz bir milletin elinde silahı 
bulundukça yakınında bulunanlara daima zarar verir. Binaenaleyh biz zarar görebiliriz. Diğer taraftan karşılıklı ortak çıkarlarımız olduğunu 
söylediğimiz Ruslar dahi zarar görebilirler. Binaenaleyh tarafların menfaatini temin için Ermenilerin ellerinden silahlarını almak lazımdır. 

Bunun için silahlarını istedik ve istiyoruz. İkincisi Ermeniler iddia olunduğu gibi komünist olmuşlarsa kendilerinin silaha ihtiyacı kalmamıştır. 

O halde silahsızlandırma koşullarını tatbik etmekte hiçbir mazhur yoktur. 

Üçüncüsü, her gün ordularımızı kuvvetlendirmekteyiz. 
Binaenaleyh silaha ihtiyacımız vardır. 
Galibiyetimizin mukabil hakkı olmak üzere Ermenilerin elinde bulunan fazla silahları istiyoruz. 
Binaenaleyh hükümet bu dakikaya kadar bu nokta-i nazarından sapmış değildir. 
Yani Ermenilere silahlarını terketmiş veyahut terk teklifine karşı muvafakat etmiş değildir. 
Yalnız Rusya Bolşevik Hükümeti komünist yapmak istediği Ermenilere cemile göstermek arzusunu gösterdiğinden ve bu da o meyanda 
görüldüğünden bize aksetmiş bir mesele haline girdi. Ve komünist olmuş Ermenilerin elinde silah bulunmaktan bir mazhur doğacağı 
zikredildikten sonra bize muhtaç olabileceğimiz silahları Ermenilerin ellerinden almak suretiyle değil, Moskova'dan karşılanması imkanından da 
bahsolunuyor. Bir de silahlar komünist olmıyan Ermenilerin ellerindedir. Fakat bunlar komünist olanların aleyhinde kullanılacağından bu silahları 
komünist olmıyanların elinden almak ve komünist olanların eline vermek cihetini Ruslar tercih etmektedir. Bütün bu vaziyetler düşünülecek 
olursa meselenin suret- i katiyede halli bizim çekindiğimiz noktaların tanzimine ve bizim muhtaç olduğumuz menfaatlerin teminine taalluk eder. 

Eğer Ruslarla olan münasebatımızın netayici bütün bu korktuğumuz ve korkmadığımız noktalara tekabül ederse bittabi mesele o vakit mevzuubahis
olur, yoksa bugün değişmiş hiçbir mesele yoktur. 

Müsamaha edilmiş bir husus da mevcut değildir efendim. 

Hüseyin Avni Bey (Ezurum) - Beyler, bendeniz Ermenilerin silahlısından değil, silahsızından korkuyorum. 
Yani Ermenilerin silahlısı olan Taşnaklardır. Onlar silahla karşımıza çıktığı zaman daima onları silahla ezecek kuvvete malikiz. ... 
Ermeniler kurnaz bir millettir. ... Ermenilerin samimiyetine katiyen güvenmeyiz. Katiyen itimadımız yoktur. 
Onların bugün memleketimizin Şark Cephesinde muzır bir vaziyet almakta olduklarına kaniim. 
Bunun çaresini hükümetten istirham ediyorum. 

Ermeniler hileci bir millettir ve bu vesile ile bizi içimizden yıkar. Yeni bir tehlike, yeni bir safha açılabilir. 

Mustafa Kemal Paşa (Ankara) 

Efendim Hüseyin Avni Bey'in Ermeniler hakkındaki buyurduğu tamamen doğrudur. 
Ve biz Ruslarla bu meseleyi mevzuubahis ederken onları da bu hakikate icra etmek için teşebbüsatta bulunmaktayız. 
Tamamen hakları vardır. 

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.I, s. 134-137

*******

Atatürk'ün, 17 Ocak 1921 tarihinde United Telgraph muhabirine verdiği Ermenilerle ilgili demeci.

17 Ocak 1921 Ünited Telgraph Muhabirine Demeç

S - Türk Ermeni meselesinin halli hususundaki vaziyetiniz nedir? Bu hususta Amerika'nın ara buluculuğunu kabul buyuracak mısınız?
C - Ermenilerle aramızda milletlerin bizzat tayin-i mukadderat etmeleri esasına dayanan imzalanmış bir barış antlaşması ve aramızda dostane 
ilişkiler vardır.

S - Yakın zamanda Türklerin Ermenilerle katliam yaptıkları hakkında neşredilen haberler doğru mudur?
C - Türkler tarafından Ermeniler aleyhinde katliam, uydurulmuş rivayetler ve daha önce yayılmış bir takım yalan ve iftiralardan ibarettir. 
Bunların kat'iyyen doğru olmadığına emniyet edebilirsiniz. Bu hakikatın belgelendirilmesi için tarafsız heyetlerin memleketimizde kemal-i serbesti 
ile icra-yı tahkikat eylemelerini memnuniyetle kabul ederiz. Bu meseleye dair Ermenistan'daki Yakın Doğu Amerika yardım heyetleri tarafından 
verilen en son raporların okunmasını tavsiye eyleriz. 

S - Türklere Ermeniler tarafından katliam yapılmış mıdır?
C - Türk ahali hakkında Ermeniler tarafından yapılan mezalim ve katliam ki Ermenistan üzerine ordularımız tarafından ihtiyar edilen harekatı zaruri 
kılmıştır. Gayet geniş mikyasta vaki'dir. Buna dair vesaik-i kat'iyeye malikiz; bu vesaik suretlerini size ayrıca verdireceğim. 


Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.III, s. 23

*******

Atatürk'ün, Amerikalı bir gazetecinin Ermenilerle ilgili sorularına verdiği 
26 Şubat 1921 tarihli cevabı. 

Amerikalı Gazeteciye Cevapları
Muhabirin Yazılı Gönderdiği Soruları
26 Şubat 1921

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine,


6. Muharebe devam ettiği müddetçe hükümetinizin Anadolu’daki Rumlara ve Ermenilere karşı meslek-i hareketiniz nedir?

7. Harb-ı umumi esnasında yapıldığı mütemadiyen ağızlarda dolaşan Ermeni ... tehciri hakkında hükümetinizin resmi nokta-ı nazarı nedir?

8. Ermeniler ve Rumlar tarafından Türklere karşı vukuu rivayet edilen katliam hakkında ne gibi malumat verebilirsiniz?

13. Sovyet Ermenistanı ile münasebatınız nedir?

14. Cemiyet-i akvam hakkında fikriniz nedir?

Clarence K. Streit
Public Ledger - Philadelphia


Mustafa Kemal’in Cevapları

6. Müslim ve gayri müslim Türk vatandaşları arasında hiçbir ayırım yapmıyoruz. 
Böylece Rumların ve Ermenilerin düşmanla birlikte vatana hıyanette bulunmadıkları müddetçe endişe edecekleri bir husus yoktur.

7. Düşmanca ithamda bulunanların sürdürdükleri büyük mübalağalar dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şuna inhisar etmektedir:

Rus ordusu 1915’de bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni komitesi, 
askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur 
kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki 
köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu.

Bu cinayetleri işleyen ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha 
sulh zamanından beri kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan bilistifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule 
getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı.

İngiltere’nin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya 
efkarı, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz.

Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harb etmeye 
zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı.

8. Gerek Umumi Harp sırasında gerek mütarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafından müslüman ahaliye yapılan mezalim üzerinde durmak 
uzun bir hikaye olur.

Brest-Littowsk Muahedesinin akdini müteakip Rusların Şark vilayetlerimizi tahliyeye başladıkları sırada Ermeni çetelerinin yapmış oldukları katliam 
ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur.

Sivas’ta benle görüşmüş olan, bilahare bu bölgeleri ziyaret eden ve buralarda Ermeni çetelerinin davranışları hususunda mufassal müşahadelerde 
bulunarak daha sonra kendisine bu konuda anlatmış olduğum şeylerin doğru olduğunu bana yazmış bulunan Amerikan Generali Harbord Amerikan Umumi ekfarının kendisinden faydalı bilgi temin edebileceği bir şahidimizdir. Taşnaklar daha sonra da Kars ve Olti bölgelerinde Alexandropol (Gümrü) Antlaşmasının akdine kadar cinayetlerine devam etmişlerdir.

Yunanlılara gelince İzmir’in işgali sırasında öyle cinayetler işlemişler ki, Yunanistan’ın müttefiki İtilaf Devletleri tarafından teşkil edilmiş bulunan 
“İtilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu” üyeleri bile, 1919 Sonbaharında bu vilayeti baştan başa katettikten sonra hazırladıkları raporda, 
Yunan makamları aleyhinde son derece ağır tenkitlerde bulunmuşlardır.

Yunanlıların işgal ettiği bölgede her yaş ve cinsiyetten onbinlerce Türk katledilmiş, bütün büyükbaş hayvanlar Yunanistan’a götürülmüş ve 
bölgeden yüzlerce bedbaht göçmen bölgemize itilerek bir çaresizliğe duçar edilmiştir.


13. Ermenistan birkaç günden beri tekrar Taşnakların eline düşmüştür. Alexandrapol (Gümrü) Muahedenamesini samimiyetle tatbik mevkiine 
koyacak her Ermeni Hükümeti dostluğumuza güvenebilir.

Milyonlarca Türk’ü binlerce Ermeni’nin hakimiyetine terketmeye kalkışan Wilson projesi sadece gülünçtür.

14. Halen Cemiyet-i Akvam sanırım İngiltere’nin elinde kullandığı diğer bir vasıtadır.

Atatürk’ün Milli Dış Politikası, 
T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 
Ankara 1994, c.1, s. 259-2

*******

Atatürk'ün, 1 Mart 1921 tarihli Meclis İkinci Yasama Yılını Açış Konuşması'nın Ermenilerle ilgili bölümü.

01 Mart 1921 Meclis İkici Yasama Yılını Açış Konuşması

Efendiler,

Hatırlatmak isterim ki, kararlılık ve inancımızı sarsmak için, içte meydana getirilen üzücü olaylar henüz sürerken, düşmanlarımız da dıştan baskı ve 
acımasız kışkırtmalara bir an bile ara vermiyorlardı. Batıda Yunanlılar ve güneyde Fransızlarla onların silahlandırdığı ve bize karşı kışkırttığı 
Ermeniler ve doğuda Ermenistan Ermenileri memleketimizin ele geçirdikleri yörelerinde ve işgal edilen sınır ve cepheler çevresinde Müslüman halka 
çeşitli zulümler uyguluyor ve katliam yapıyorlardı. Yunanlılar, birçok kuvvetlerimizin iç ayaklanmalarla uğraştığı ve aslında henüz düzenli milli 
ordumuzun kurulmadığı bir sırada, yerel kuvvetlerle savunulan batı cephelerimize saldırdılar. Bu savaşların maddi sonuçları üzücü olmakla birlikte, 
milleti daha güçlü bir inançla savunma cesareti verdiğinden çok yararlı sayılmalıdır. Doğrusu, ateşkesten sonra düşmanlarımız tarafından silahları 
alınarak ve sayıları azaltılarak eritilen orduları az zamanda neredeyse baştan kurduk, yeniledik, donattık, giydirdik. Bu gün her cephede üstün bir 
biçimde savaşan ve vatan savunmasının ne demek olduğunu tam anlamıyla bilen ordularımız vardır. (Alkışlar) Bu ordular sayesinde Doğuda 
Ermenistan zaferini kazandık. (Alkışlar) Doğu ordumuzun etkili durumu bize milli tutsaklığımızın önemli bir nedenini oluşturan Kars, Ardahan ve 
Artvin'in geri alınmasını sağladı (Alkışlar)

Dış politikamızda, milletin yararına gerekli bulunan esasları içine alan tamamen bağımsız ve bağlantısız bir politika izleyeceğiz. (Alkışlar) Meclisimiz 
ve Meclisimizin hükümeti cenkçi ve maceraperest olmaktan uzaktır. Tam tersine barış ve esenliği tercih eder. Özellikle insani, medeni amaçların 
ortamının oluşmasına son derece taraftardır. İşte bu esaslar içinde gerek Doğu ve gerek Batı devletleri ile daima iyi ilişkiler ve dostluk bağları 
aramaktayız. ...

Ermenistan ve Gürcistan ile aramızdaki ilişkilerin de yakında düzeleceğini ve milli yararlarımıza uygun bir şekle ulaşacağını ümit ederiz. ...

Milletimiz, İstanbul'da padişahın huzurlarında toplanan Saltanat Meclisinde ayağa kalkılarak alınan karara dayanılarak İstanbul hükümetinin kabul 
ettiği Sevres Antlaşmasının altındaki idam kararının yok etme niteliğini anladı. ...

Geçen yılın bize getirdikleri en büyük yıkım ve uğursuzluk Sevres Antlaşması idi.

Efendiler,

Düşmanların bütün bir yıllık çabalarına karşılık sonuçta, bu gün Sevres Antlaşması hükümleri fiilen ve hükmen yoktur. (Sürekli ve şiddetli alkışlar).

Efendiler,

Bu sonuca, 1918 ateşkes antlaşmalarını yenik olarak imzalamış uluslar arasında, uyguladığı politikanın ileri görüşlülüğü ve silahlarının kuvveti 
sayesinde, ancak Türkiye ulaşabilmiştir.

 Düşmanlarımız, işgal ettikleri ülkemizde her çeşit savunma araçlarından arındırılmış olan vatandaşlarımıza karşı bu güne kadar aralıksız yıkma, 
yağma, öldürme, sürgüne gönderme gibi zulüm ve haksızlıklarını sürdürmeye devam ettikleri halde, Büyük Millet Meclisi hükümetinizin bölgesi 
içinde kalan bütün Müslüman olmayan unsurlar, kanunlarımızın ve silahlarımızın koruması altında, korkusuzca, güven içinde yaşamaktadır. 
(İslamiyet gereği ve insanlığımızdan sesleri).


Atatürk'ün TBMM'ni Açış Konuşmaları, s. 53-61
ASD, C. I, s. 175-183

 *******

Atatürk'ün, Roma'daki Papa Onbeşinci Benoit'e 12 Mart 1921'de gönderdiği yazının Ermenilerle ilgili bölümü.

Roma'da Papa Onbeşinci Benoit Hazretlerine
12 Mart 1921


Anadolu'da sâkin Ermenilerin ve Rumların hükümet ve emirlerine milli işlere muhalefetleri vukubulmadıkça her türlü tecavüzden masum ve 
tamamen mesut ve müreffeh bir hayata mazhariyetleri öteden beri kabul edilmiş bir esas idi. Kilikya ve havalisinde ve şark hududumuz 
haricindeki resmi ve gayriresmi Ermeni kuvvetlerinin dindaş ve ırkdaşlarımıza karşı vukubulan tecavüzatı cinayetkaraneleri karşısında dahi 
memleketimizde yaşayan sâkin hristiyanların her türlü taarruzdan masuniyetlerini temin eylemeyi pek mühim bir vazifei medeniye telakki 
eyledik ve Anadolu'nun alemi harici ile temasının kesik olduğu bugünlerde menafii aliyei vataniyeyi istihdaf eyliyen tedabir meyanında hristiyan 
ahalinin muhafazai selameti lüzumunu bütün makamata bildirdik.


Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 372)

ATATÜRK DÖNEMİ.. İNGİLİZ & ERMENİ İLİŞKİLERİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ..4




ATATÜRK DÖNEMİ.. İNGİLİZ & ERMENİ İLİŞKİLERİ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ..4



ATATÜRK'TEN ERMENİ SORUNU (1920, Temmuz - Aralık)


Atatürk'ün, 3 Temmuz 1920 tarihli Meclis Gizli Oturumunda yaptığı konuşmasının Ermenilerle ilgili bölümü.

3 Temmuz 1920 Meclis Gizli Oturum Konuşması

Efendim, Sovyet Cumhuriyeti ile öteden beri takip ettiğimiz temasın neticesini arzedeceğim:

Malumaliniz Rusya Bolşevik II. Ordusu Bakü'ye gelmişti ve Azerbaycanlılar bunları iyi karşıladılar. 
Ermeni ve Gürcistan hududuna temas ettiler. Biz bir an evvel Bolşevik Ruslariyle teması çabuklaştırmak lüzumunu hissettik. 
Fakat ondan çok evvel, yani daha Erzurum'da bulunduğumuz sıralarda bu hususla iştigal edilmişti ve suret-i mahsusada bazı arkadaşlarımızı 
memuren göndermiştik. Fakat aylar geçti, gönderdiğimiz heyetten maddi bir cevap almaya imkan bulamadık. 

Binaenaleyh ikinci defa olmak üzere ve Bolşevik kuvvetleri Ermenilerle temas etmiş bir haldeyken Bolşevik Cumhuriyeti'nin bize yapacağı yardım 
ve diğer konulara dair olan vaziyetini anlamak lazım geliyordu. Yine bir heyet gönderdik. Gönderdiğimiz bu heyetin eline de benim imzam ile bir 
mektup verilmiştir. Bu mektup özet olarak şu noktaları ihtiva ediyordu:

Bir defa, onların gayesini biz nasıl görüyoruz? Bunu anlattık. Emperyalist hükümetler aleyhine harekat ve onların tahakküm ve esareti altında 
bulunan insanların kurtarılması ve bu nokta-i nazardan Bolşevik Ruslariyle ortak harekatı kabul ederiz. Ve yine demiştik ki: 
Birleşebilmemiz için siz Gürcistan'ı kuvvetle uyararak tarafsız bırakırsınız ve bizim Ermenilere karşı hareket etmemiz lazım ise, sizin mesainize 
iştirak etmek ve Ermenilere karşı bu hareketi yapmak ve bundan sonra da yapacağınız bütün harekatta size yardım edeceğiz. Maksadımız, 
vatanımızda müstakil olarak yaşamaktır; her şeyden evvel gayemiz budur.


Bizim kabul etmiş olduğumuz prensipler nazar-ı tetkikten geçirilecek olursa Rus Sovyet Cumhuriyeti bazı şeyleri tabii buluyor. 
Mesela, Ermenistan'daki insanların kendi mukadderatını kendi reyleriyle tayin ve tespit etmeleri. Erivan Cumhuriyeti'ni tesis ve teşkil eden 
Ermenilerin müstakil olmalarını ve bu hususta arzuları her ne ise zaten kabul etmişizdir....

Suret-i umumiyede prensip şudur ki: Hudud-i milli olarak çizdiğimiz daire dahilinde yaşayan ve çeşitli İslam unsurlar yekdiğerine karşı ırki, 
muhiti, ahlaki bütün hukukuna riayetkar öz kardeşlerdir. 

Bolşeviklere Azerbaycan'da muhalifler vardı. Onlar bir karşıt hareket yaptılar. Azerbaycan'da bizim kendi arkadaşlarımız vardı. O arkadaşlarımıza 
İngilizler dediler ki:
"Bolşeviklerle muharebe ediniz. Türkiye bizimle anlaştı."
Orada bulunan arkadaşlarımız da ellerindeki kuvveti çarptırdılar ve tabii mağlup oldular. Mağlup olduktan sonra biz de işittik. Haber gönderdik, 
filan ettik. 
Halbuki Bolşeviklerle bu muharebe başlayınca ahali-i İslamiyenin katline başlanıldı. Ermeniler bundan istifade etti ve hudutlarda bulunan ahali-i 
İslamiye de bundan istifade etti ve Olti taraflarında taarruza geçtiler. Fakat birkaç günden beri bu yanlışlığın bir dereceye kadar düzeltildiğini 
görüyoruz. 

Aynı zamanda Ermeni Cumhuriyeti ile münasebat-ı siyasiyeye giriştik. Kendilerinin bu taarruzlarını protesto ettik ve biz, hakikati söyledik. 
Onlar kabul etmediler. 

Eskişehir'de imalathanede Ermeni olduğundan bahsedildi. Bunları mutlaka atmak taraftarıyız. Fakat, Rum, Ermenileri atmakla bütün makineler 
duruyor. Böyle bir zaruret yüzünden onları değiştirmek mümkün olamıyor.

Biz, Ermenilerle ve Bolşeviklerle anlaşmadan, Ermenilerin tecavüzünden, Erzurum'u filanın istila etmesinden korkuyoruz. 
Şark hududumuz tamamen emniyet altında görüldükten sonra orda bulunan kuvvetin heyet-i umumiyesine inşallah ihtiyaç kalmaz. 
Fakat ihtiyaç kalırsa istenilen yere sevkolunur. Nitekim, bazı yerlerden Ermeniler tecavüz ettiler, müdafaa yapıldı ve atıldı. 
İhtimal, Şarkı kurtarmaya çalışırken Garpten de yeni bir darbeye uğrarız. 

Başta İngilizler olmak üzere sulh şartlarını bize tatbik etmek için Yunan ordusunu icra vasıtası olarak sevkediyorlar ve kullanıyorlar. 
Fakat, asıl taarruzu yapan İstanbul'daki Ferit Paşa ve hükümetidir.

Gizli Celse Zabıtları, c.I, s. 72-74
Borak, Sadi; s. 77-81

Metel, Raşit; s. 103-108.

******

İngilizler'in teşvikiyle Ermeniler'in, Kızılordu ile birliklerimiz arasındaki teması, Gerus'ta kestiklerini ve Şahtahtı'nı işgal ettiklerine dair, 
Moskova'da bulunan Bekir Sami Bey'e gönderdiği 
26 Temmuz 1920 tarihli yazı.

Moskova'da Bekir Sami Beyefendi'ye
26 Temmuz 1920


İngilizler'in teşvikiyle Ermeniler'in, Kızılordu ile birliklerimiz arasındaki teması, Gerus'ta kestiklerini ve Şahtahtı'nı işgal ettiklerini, 
Doğu Ordumuz'un karşı hareketten sakındığını ve Ermeni meselesi hakkındaki hal şeklinin ivedi ve barış yolu ile sonuca erdirilmesini ve o 
zamana kadar Ermeniler hareketlerini durdurmayıpta Emperyalist şekilde olup bittiye devam ettikleri takdirde beraberce askeri harekatın 
kararlaştırılması gerektiğini, durumun Rus Sovyet Cumhuriyeti'ne açıklanması ile alınacak karşılığın süratle bildirilmesini....

 
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal

T.İ.H., Doğu Cephesi, s. 124

******
Atatürk'ün, Doğu Cephesi'nin son durumu, Bolşevik kıtalariyle olan ilişkilerin mahiyeti ve Ermeniler'in durumu hakkında bilgi verilmesine dair, 
Doğu Cephesi Komutanlığı'na yazdığı 
10 Ağustos 1920 tarihli telgrafı.

Doğu Cephesi Komutanlığına - Erzurum
10 Ağustos 1920

"Büyük Millet Meclisi'nin, Doğu Cephesi'nin son günlerdeki karışık askeri ve siyasi durumu hakkında Bakanlar Kurulu'nca bilgi istenildiği için, 
özellikle Bolşevik kıtalariyle olan temas ve münasebetlerimizin mahiyeti ve Ermeniler'in durumu ile Gürcüler'in Batum taraflarındaki en son 
vaziyetleri hakkında Meclis'te açıklama yapılmak üzere, 24 saat içinde, makine başında bilgi verilmesini ...

Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal


T.İ.H., Doğu Cephesi, s. 135

******

Atatürk'ün, 14 Ağustos 1920 tarihli Meclis oturumunda, 
Bolşevik ordusuyla ilişkiler ve Ermeni sorunu hakkındaki bir soru önergesine verdiği cevap.

14 Ağustos 1920 Bir Soru Önergesi Üzerine Meclis Konuşması

Arkadaşlarımızın aydınlanmak istedikleri noktaları bir daha hatırlatmak maksadiyle (soru önergesini) aynen okuyacağım:
Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine,
Şu günlerde Şark Cephesinde, bilhassa Erzurum hudutlarında Ermenilerle Gürcülerin fazla faaliyetinin gözle görüldüğü hatta Gürcüler 
Erzurum'un şimal hudutlarına ve Ermenilerin de şark hudutlarında şiddetle taarruz ettikleri ve bu meyanda bilhassa Olti'nin de işgal edildiği 
istihbar ediliyor. 

Diğer taraftan islam bolşevik ordusunun öncüleri de Erzurum'a geldiği söyleniyor. Şark cephesinde kuvvetlerimizin Ermeni ve Gürcülerin 
taarruzunu def'e değil, hatta taarruz ederek bütün memleketlerini istilaya kaadir bulunduğuna kaniiz. Acaba orada bulunan kuvvetlerimizin 
mukabele etmemesi siyasi bir sebepten mi ileri gelmektedir? Bu muğlak mesele hakkında her halde hükümetin bize acilen izahat vererek 
aydınlatmasını talebederiz.
2 Ağustos 1920

Erzurum               Erzurum                Erzurum                      Olti
Durak                  Süleyman Necati     Hüseyin Avni                Yasin

Efendiler; bu suali soran arkadaşlarımızın cidden hakkı vardır. ...
30 Mayıs ve 4 Haziran tarihlerinde Şark Cephesi Kumandanı tarafından Heyeti Vekileye bir teklif vaki olmuştur. Teklif şu idi: Evvela: Erzurum'da 
bulunan heyeti murahhasamızın Kars-Bakü üzerinden tirenle serian Moskova'ya gidebilmesini temin için. Sonra: Ermenistan dahilinde ahali-i 
İslamiyeye icra edilmekte olan katliamı durdurmak için. Daha sonra: Ermenilerin ilk fırsatta Erzurum'u dahi ellerine geçirmek için faaliyet ve 
teşebbüsatta bulunacaklarından, Ermeni ordusuna karşı hakim ve müsait bir vaziyet-i asliye almak için zaten Brestlitovsk ve Batum muahedeleri 
ile bizim olan Elviye-i Selase dahilindeki Sarıkamış, Soğanlı dağlarını ve Soğanlı dağlarının geçitlerini işgal etmek faydalı olacağı bildiriliyordu. 
Bu üç sebepten bilhassa sonuncusu Heyeti Vekilece de tetkik olundu ve muvafık görüldü. Zaten Meclisi alimiz Elviye-i Selase'nin zamanında, 
zaman-ı münasibinde işgali salahiyetini Heyeti Vekileye vermiş olduğundan buna istinaden kumandanın teklifini kabul etti. Binaenaleyh, 
6 Haziran tarihinde Şark Ordumuzun harekat-ı askeriye icrası için hazırlanmasını emrettik. ... 16 Haziran'da, daha önce tarafımızdan Moskova'ya 
gönderilmiş olan murahhaslarımızdan birisi memleketimize döndü. Bu zat, cümlemizce malum olan Sovyet Cumhuriyeti Hariciye Nazırı (Çiçerin)in 
mektubunu getirdi. ... Rusya Sovyet Cumhuriyeti Hariciye Nazırının, hükümetleri namına Meclisi alinize, Meclisi aliniz riyasetine hitaben yazmış 
olduğu mektup burada okunmuştu. Hatırlanırsa denmişti ki; Ermenistan, Acemistan ve Türkiye hudutlarının tesbitinde Rus Sovyet Hükümetinin 
aracılığıyla meselenin siyaseten halli mümkündür. ...

Ve bu izahata nazaran herhalde bizim Ermenilere ... taarruz etmemizi Rus Hükümeti Cumhuriyesi arzu etmiyordu, muvafık görmüyordu. 
Fakat biz, Elviye-i Selase dahilinde bulunan her hangi bir noktayı işgal etmek demek, Ermenistan'a taarruz demek olamıyacağından, zaten karar 
vermiş olduğumuz harekat-ı askeriye hakkında bir muhalefet görmedik ve bunun üzerine Şark Ordusu Kumandanına harekat-ı askeriyeye devam 
etmesini ve çabuklaştırmasını emrettik. Fakat bundan birkaç gün sonra idi ki yeni gelen resmi bir haberde Rusya Hükümetinin bir heyeti sefareti 
nezdimize gelmek üzere Kars üzerinden tirenle hali harekette bulunduğu anlaşılıyordu. 

Bunun üzerine bu gelecek olan heyeti sefaretle zaten Erzurum'da bulunmakta olan heyeti murahhasamızın mülakatını mütaakıp harekete başlamak 
üzere, hareketin tevkifini emrettik ki bu yirmi haziranda idi efendim, bu sebepten dolayı 20 haziranda Şark Ordumuzun harekat-ı taarruziyesini 
durdurmuş olduk. Bu arz ettiğim mesele şark vaziyet-i umumiyesi içinde ve Türkiye'nin, Bolşevik Hükümetiyle olan münasebat-ı umumiyesinde 
ufak bir parça, bir safhadır. Bunu daha iyi açıklamak için ve esasen vaziyeti de teyidetmek için baştan başlıyarak vaziyeti daha geniş bir daire 
dahilinde izah edeceğim:
...

Efendiler; Şark aleminin bilakayd-ü şart sahibi, mutassarıfı olmak emelini mağrur kafalarına sokmuş olan İtilaf Devletleri, kendi hayat ve 
mevcudiyetlerinin devam ve bekasının, bu anlayışta ve bu tasarrufta olduğunu pek güzel takdir etmişlerdir. ... 
Başta İngilizler olmak üzere, bütün İtilaf Devletleri, bir taraftan tekmil kullanabildikleri vasıta ve kuvvetlerle bizi mahvetmek, bizi ezmek için 
çalıştıkları bir sırada, diğer taraftan da bütün ezilen ulusları kurtarmak için çalışan Bolşeviklerin, mazlum milletimize el uzatmaması için yine 
servetlerini kuvvet ve kudretlerini sarfederek uğraşmışlardır. 

Fakat Bolşevik Cumhuriyeti, hem kendi hayat ve mevcudiyetlerinin ehemmiyetini artırmak, hem de İtilaf Devletlerinin pençe-i zulmünden 
kurtuldukları takdirde, alemşümul olan inkılabın gayelerini elde etmek için kendilerine en kuvvetli, en kudretli bir muavin ve yandaş olacak 
milletimizin dostluk ve birliği tutmak için teşebbüsat-ı fiiliyede bulunmuştur. Yaptığı teşebbüs Efendiler; onuncu ve on birinci ordularını 
doğrudan doğruya Kafkasya'ya, Şark Cephesine tahsis etmek oldu. Bu ordular, bizim yol göstericiliğimiz, tesirimiz ve hizmetimiz sayesinde 
kolaylıkla Şimali Kafkasya'yı geçtiler ve Azerbaycan'a dahil oldular ve Azerbaycanlılar da gelen orduları kemali sükunetle kabul ettiler. 

Bu ordular bir taraftan Ermenistan ve Gürcistan hudutlarında lazımgelen tedbirleri ve vaziyet-i askeriyeyi aldılar. 
Diğer taraftan da maddeten bizimle tesis-i irtibata giriştiler - ki bu mayıs aylarında idi-. Tam bu sırada idi ki; 
Lehistan'da cereyan eden ahval, vakayi ve hadisat gittikçe Bolşeviklerin aleyhine olarak gelişmişti ve Bolşevik Hükümeti mümkün olduğu kadar 
çok kuvveti Lehistan cephesine sevketmek mecburiyetinde idi. ...

Binaenaleyh Kafkasya'da Ermenilere, Gürcülere ve heyeti umumiyeye karşı maddi kuvvetleri azaldı ve zayıf bulundu ... ve bizim hududumuzu 
aynı tarihlerde gözden geçirelim.

Ermeniler; Kızıl ordunun büyük kısmının bu havaliden uzaklaşmasından ve Azerilerin kızıl ordu aleyhine isyan etmesinden ve bizim hareketimizin 
siyasi sebepten dolayı durdurulmasından istifade ederek, derhal on dokuz haziran tarihinde, bir iki kolla Oltu Şurası aleyhine, diğer bir kısım 
kuvvetleriyle de Zengisar Şurası aleyhine taarruz harekatına başladılar. ... 

Ermenilerin bu hareketi üzerine henüz o civarda bulunan Hariciye Vekilimiz tarafından Ermenistan Hariciye Nezaretine ve keza 
Şark Ordumuz Kumandanı tarafından Ermenistan ordusu kumandanına lazımgelen siyasi teşebbüsler yapılmakla beraber Erzurum ve havalisinde 
zaten toplanmış ve her an harekete hazır bulunan ordumuz bazı tedbirler almak mecburiyetini hissetti. Ermeniler Oltu Şurası dahilinde Tuzla 
civarına kadar olan mahalleri işgale muvaffak olabilmişlerdir. Bittabi Oltu Şurasının milli kuvvetleri, bu Ermeni taarruzunu durduracak kadar 
kuvvetli değildi. ... Aras'ın güneyine çekilmiş olan milli kuvvetlerle... Zengisar'a ve gerekse Oltu'ya karşı hareket eden Ermeni kuvvetleri durduruldu. Bugün durdurulmuş durumdadır.. Binaenaleyh önergenin bir noktasına cevap vermiş oluyorum. Taarruz eden Ermeni kuvvetlerine karşı büyük ve kahredici hareket yapmadık ve henüz yapmıyoruz. Fakat vuku bulan Ermeni taarruzları tevkif edilmiştir. ... Bundan sonra ağustosun onunda Ermeniler zırhlı tirenlerden istifade ederek Erivan ve Çulfa şimendiferleri boyunca kuzeyden güneyedoğru ilerlemeğe başladılar. Bu ilerliyen Ermeni kuvvetleri karşısında bizim hududu geçmiş ufak bir müfreze halinde düzgün kuvvetlerimiz vardı. Bu müfrezeyi üstün düşman karşısında ezdirmemek için Aras'ın güneyine ve batısına geçmek üzere emir verildi ve bu kuvvet de aldığı emir ve talimat dairesinde Ermenilerle ciddi muharebeyi kabul etmeksizin Aras'ın güneyine gelmiştir ve bunu neticesi olarak, hududun yine öteki tarafında olan Şahtahtı yirmi temmuzda Ermeniler tarafından işgal edildi. ... 1 Ağustos tarihinde Rus Bolşevik Hükümetinin Kızıl ordusuyle Büyük Millet Meclisi'nin ordusu Nahcivan'da birbiriyle maddeten birleşmiş oldu 
(alkışlar) oraya giden kuvvetlerimiz, kızıl kuvvetler tarafından özel merasim ve fevkalade saygıyla ile kabul edilmişlerdir. 

...

Efendiler; bütün bu tafsilatı tekrar özetlemek etmek lazım gelirse şu noktalara işaret koymak istiyorum: Anlaşılıyor ki Bolşevik Hükümeti bizimle 
irtibat ve temas yapmak için fiilen teşebbüsatta bulunmuştur. Ordu göndermiştir. İkincisi; vaziyetin bir iki aydan beri şarkta kendi haline bırakılmış,
 muğlak kalmış olması Lehistan vaziyetinden ileri gelmiş oluyor. Lehistan'a kuvvet gitmiş olmasiyle Ermenilerin, Gürcülerin, Azerilerin mahalli, 
muhalif ve muarız hareketleri buna sebebiyet vermiş olur. Üçüncüsü; bütün bunlara rağmen, burada kalan kızıl kuvvetlerin zaıfına rağmen 
Azerilerin, Gürcülerin, Ermenilerin mukavemet ve taarruzuna rağmen yine Kızılordu yol, vasıta buluyor ve imkan buluyor Nahcivan'a kadar 
gelip bizimle teması arıyor ve buluyor. Bu üç nokta; müşterek düşmanları binnetice mağlubetmek için azmetmiş olan iki milletin, iki hükümetin 
münasebatı atiyesinin de arzu edildiği veçhile olacağına dair bir güven verebilir. Hususi bir nokta-i nazardan da Ermenilerin bütün mütecaviz 
hareketleri durdurularak onlara daima hakim bulunduğumuz görülüyor. 

Efendiler Bolşevikler, siyasi ve hatta içtimai nokta-i nazardan - çünkü bilirsiniz ki garp ve Amerika amelesi nezdinde Ermeniler mazlum 
tanıttırılmışlardır - Ermenilere atfı ehemmiyet etmişlerdir. Himayekar bir siyaset takibeder görünmüşlerdir. Fakat bugün bu Ermeniler onlara 
dahi nankörlük etmiştir. Onların kuvvetine dahi fiilen tecavüz etmiştir (kahrolsun sadaları). Pek ziyade ümit edilir ve beklenir ki, bu defa Bolşevik 
Cumhuriyeti artık bu küstah milletin haddini tanıtmak için sert ve kesin kararını verecektir ve pek ziyade intizar olunur ki, Lehistan muvaffakıyatını 
mütaakıp Bolşevikler bizim ile maddeten vücude getirdikleri ilişkiyi geliştireceklerdir.

Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. I, s. 94-101

******

Moskova'daki Murahhas Heyetinden gelen raporun içeriği hakkında 
Batı Cephesi Komutanlığının bilgilendirilmesi,
16 Eylül 1920.


Moskova'daki Murahhas Heyetinden Gelen Rapor
Ankara, 16 Eylül 1920

Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşa Hazretlerine
1-Moskova'daki heyeti murahhasamızdan gelen 13 Ağustos tarihli ilk raporlarda Lenin ve Çiçerin'le müteaddit mülakatlardan bizim mesai ve 
mücadelemize teveccühten ve silah ve malzeme hususunda yardımdan bahsolunmuştur. Anlaşıldığına göre Bolşeviklerin harekat planı evvelemirde 
Lehistan mağlup ve sonra Kırımda bulunan Varangeli imha etmek esasına dayanıyormuş ve herhalde o zamana kadar harekatı umumiyeye 
girişmek kararında değillermiş. Ermenilere memleketimizden arazi verilmesi lüzumundan bahsolunmuştur. Heyetimiz Rusların malzemece fakir ve 
işi görüşmelerle uzatmaya eğilimli olduğunu zikretmekle beraber, bizimle ittifakı tamme akdedemiyeceklerine dair henüz kat'i delil karşısında 
bulunmadıklarını bildirmişler ve bir taraftan para, silah ve cephanenin sevkolunması için uzun müddet imkan aranılarak nihayet denizden dahi 
nakliyata çalışacaklarını ilave etmişlerdir. Ermenistanla 10 Ağustos'ta yaptıkları antlaşmada, (Şahtahtı-Culfa) şimendifer hattını Ermenilere 
terketmişler ve Azerbaycan'ın ve bizim heyetimizin protestolarına karşı yanlış olduğunu sözlü ifade ederek kararlarında henüz değişiklik 
yapmamışlardır.

2- Halil Paşa, Nahcivana vasıl olduktan sonra Kızıl Ordu ile Ermeniler arasında çarpışma vaki oldu. Halil Paşa'dan alınan malumata nazaran kızıl 
kumandanlar, Ermenilerin mezaliminden ve tecavüzünden pek ziyade rencide oldukları Ağustos nihayetlerine doğru bir Ermenistan seferini emri 
vaki yapmak üzere yığınak ve hazırlıkta bulundukları bildiriliyordu. Gerçekten yakın emareler belirdi. Fakat nihayeti gelmedi, bilakis Çulfa hattının 
Ermenilere teslimi lüzumuna dair olan karar tekrar ve teyit olunmağa başlamıştır.


5- Biz bu durum üzerine öncelikle memleketi elimizde muhafaza ve ne ıslahat lazım ise hükümet vasıtasiyle yaparak anarşi ve inkılap suretiyle 
Rus tabiiyetine mani olmak ve Moskova'daki heyeti murahhasamızın müzakeresi müsbet veya menfi bir neticeye varması için acele etmek, 
Ruslar ne yardım edeceklerse miktarına bakmıyarak kabul etme, Ermenilerle müsait bir muharebe vermek ve Azerbaycanla fiziki teması emri vaki 
yapmak için Rusların oluruna bağlı hareket etmemek kararlarını ve talimatlarını verdik. Heyetten aldığımız yeni bir raporda sözleşmeden 
bahsolunmaktadır. Buna göre Van, Bitlis ve Muş taraflarında Ermenilere terki arazi mevzuubahs olduğu görülmektedir. 

7- Buraya kadar olan olayları bu maddede özetlemek ve tekrar etmek isterim. Ermeni davası gerek Garp ve gerek Rus milletleri nezdinde 
kuvvetlidir. Hristiyanlık namına vukua gelecek tecavüzatın Garp ve Şarktan hoş görülemiyeceği muhakkaktır. 

 
Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal

Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 348-351
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları c.III, s. 186-188

******

Atatürk'ün, Ermeni Silahlı Kuvvetleri'ni imha etmek üzere, taarruza geçilmesi ve silahsız Ermeniler aleyhinde her türlü tecavüzden kesin olarak 
kaçınılması gerektiği konusunda Doğu Cephesi Komutanlığı'na yazdığı, 
20 Eylül 1920 tarihli yazı.


Doğu Cephesi Komutanlığına - Erzurum
20 Eylül 1920


1. Doğu Ordumuz hemen, Kars genel istikametinde taarruz edecektir. Harekat birinci devrede, Kağızman-Novo Selim - Merdenek hattına kadar 
ilerletilecektir. Bununla beraber bu hat, kesin olmayıp durum elverişli olduğu takdirde taarruza başlangıçtan itibaren daha doğuya doğru da 
devam edilmelidir. Asıl maksat; Ermeni Silahlı Kuvvetleri'ni imha etmektir. Bunun için, taarruzun baskınla başlaması lazımdır ve Ermeniler'e daha 
önceden herhangi bir şekilde duyurmaktan kesin olarak sakınılmalıdır. Silahsız Ermeniler aleyhinde her türlü tecavüzden kesin olarak kaçınılacaktır. 

3. Esası, Büyük Millet Meclisi'nce kararlaştırılmış olan bu kararname, Bakanlar Kurulu'nca kabul olunmuş ve Genelkurmay Başkanlığı kanaliyle, 
Doğu Cephesi Komutanlığı'na bildirilmiştir.


T.İ.H., Doğu Cephesi, s. 146

******

Doğu'da Ermenilere karşı kazanılan zaferin, Ermenilerle aramızdaki düşmanlığın gerek doğrudan doğruya ve gerekse 
Bolşeviklerin aracılığı ile barış yolundan çözülebilmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına dair, 
7 Ekim 1920 tarihli bakanlar kurulu kararı.

Bakanlar Kurulu Kararı
Ankara, 7 Ekim 1920

Doğu Cephesi Komutanlığına

1. Ermenilere karşı kazanılan Sarıkamış başarısı, sağladığı askeri ve ekonomik yararlardan başka Doğudaki politik durumu da yararımıza 
geliştirecek düzeydedir. 

2. Kars önünde toplanmış olan Ermeni silahlı kuvvetlerinin büyük çoğunluğu yok edilebilir. Bu sonucun alınması ile Kars'ın işgali askeri 
durumumuzu köklü olarak düzeltir ve yalnız başına Gürcüleri ilerideki hareketten alıkoyacak bir etki yapabilir. 

Politik duruma gelince: Bu kesin vuruş, Ermenilerle aramızdaki düşmanlığın gerek doğrudan doğruya ve gerekse Bolşeviklerin aracılığı ile barış 
yolundan çözüm olanağını hazırlayabileceği yönüyle de yararlı olacaktır. Gerçekte, Ermeni hareketinde politik amaç, Ermeni sorununun çözümü 
için Rusları ve Ermenileri sıkı görüşmeye sürüklemek olup ve bu sonucun bizim çaba ve baskılarımızla alınabileceği deneyimlerle ortaya çıkmıştır. 

Ancak, Kars'ta Ermenilerin yığdıkları kuvvetlerle savaşımız; güç, insan ve gereç olarak çok özveri gerektirmektedir. Askeri ve politik genel 
durumumuzsa, sonu kuşkulu sonuca şimdilik elverişli değildir. 
3. Bundan dolayı Bakanlar Kurulu Doğu Cephesi Komutanının, askeri durumun ortaya koyacağı olanaklardan yararlanmak yolu ile hareketi 
uzatmada yetkili olmasına karar vermiştir. 

 
BMM Başkanı
Mustafa Kemal

T.İ.H. Doğu Cephesi, s. 303
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, c. II, s. 196-197

*****

Van, Bitlis'in Ermenilere bırakılmayacağına ve muahedeyi imzaya yetkili olduğuna dair, 
16 Ekim 1920'de Moskova'daki Bekir Sami Beye gönderilen şifreli talimat.

Van, Bitlis'in Ermenilere Bırakılmayacağına, Muahedeyi İmzaya Yetkili Olduğuna Dair Moskova'da Bekir Sami Beye Gönderilen Şifreli Talimat
16 Ekim 1920

... İçeriğinin yararları ve maksatları taraflarca pek iyi karşılanan söz konusu maddelerin kesin kabulü için Van ve Bitlis vilayetlerinden bir kıt'ayı 
muayyenenin ayrılarak Ermenilere terki hususunun şart kılınmış olması keyfiyeti, Ankara hükümetini emperyalizm ve kapitalizme karşı çetin bir 
mücadeleye iştiraki hasebiyle şimdiye değin kendisine bir müttefiki tabii addetmekte haklı bulunduğu Rusya Şuralar Cumhuriyetinin bu bahisteki 
samimiyeti efkar ve hissiyatından haklı olarak şüpheye düşürdü. 

... Büyük Millet Meclisi ve gerek onun emniyet ve itimadını haiz bulunan Heyeti Vekillenin, coğrafi, askeri ve iktisadi hiçbir prensip ile kabili izah ve 
telif olmayan anılan teklifi her ne bahasına olursa olsun kabul edemiyeceği bir keyfiyettir. 
Van ve Bitlis vilayetlerinin ecnebi ve bitaraf erbabı tetkik tarafından tertip edilmiş ve her tarafta muteber addedilmekte bulunmuş olan istatistiklere 
nazaran, gerek mazide ve gerek halihazırda bir Ermeni ekseriyetini ihtiva etmediği sabit ve bilakis o havalide ehli islamın pek kaahir bir ekseriyeti 
haiz bulunduğu malum bir keyfiyet iken, böyle bir Ermeni ekalliyetine ana vatandan ayrılacak bir kıtayı arazinin terki talebi Sovyet Sosyalist Şuralar 
Cumhuriyetinden gelse dahi emperyalist bir fikrin mahsulü olmak şaibesinden hiçbir veçhile kurtulamaz ve hiçbir tevil ile kabul olunamaz. 

.. Bölünme kabul etmeyen memleketin bir parçasından her ne maksat ve zaruretle olursa olsun, Ankara hükümeti milliyesince feragat edilmesi 
halinde, bu hükümetin de birkaç büyük vilayetimizi şarkta, şimalde ve cenupta Ermenilere ve Yunanlılara bila mucip terketmek suretiyle nazarı 
millette ilelebet mel'un ve menfur kalan İstanbul hükümetinden mantıkan da hiçbir farkı kalamıyacağı ve böyle bir halin tahakkukunda bütün 
Anadolu halkının Ankara hükümetinden emniyet ve itimadı külliyen çekeceği muhtacı izah bile değildir. 

Binaenaleyh, Heyeti Vekile uzun tetkiki hal ve vaziyetten sonra aşağıda iki maddede topladığı karşı cevabını aracılığınızla Çiçeri'ne tebliğine karar 
vermiştir. 
Madde 1- Van ve Bitlis vilayetlerine müteallik olarak evvel ve ahir yerli ve ecnebi erbabı tetkik tarafından tanzim edilmiş olan istatistiklere nazaran 
Ermeniler mezkur vilayetlerde oranın İslam ahalisine nisbetle hiçbir zaman çoğunluk olamamışlardır. Binaenaleyh muayyen bir kıt'ayı arazinin bir 
azınlığa terkini istemek emperyalist bir fikri mahsus ile hareketten başka bir şey değildir. Ankara hükümeti milliyesi emperyalizme karşı müdafaa 
ve mücadele kasdı ile teşekkül etmiş bir hükümet olduğundan Emperyalizmin ünlü yönteminden olan böyle bir talep ve iddiayı kabul edememek 
zorunluluğundadır. 
Madde 2- Ankara hükümeti milliyesi Türkiye'den hicret etmiş olan Osmanlı Ermenilerinin hicretten önce sakin bulundukları mahallere dönmelerine 
engel olmamayı ve bu suretle gelecek ahaliye ülkedeki diğer azınlıklara temin edilen hukuk, tamamen uygulamayı cümlei vezaifinden addeyler. 

Atatürk'ün Tamim, Telgraf, s. 355-357
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları c.II, s. 198-200

******

Atatürk'ün, Ermenilerle görüşmelerimizde hiçbir yerin karışması ve aracılığı söz konusu olmaması konusunda Gümrü Barış görüşmeleri delegeleri 
Hamit ve Necati Beylere yazdığı 23 Kasım 1920 tarihli yazı. 

Barış Delegeleri Hamit ve Necati Beyefendilere
23 Kasım 1920

Ermenilerle görüşmelerimizde hiçbir yerin karışması ve aracılığı söz konusu olmamalıdır. Özellikle Ermenilere vekil olarak ve onları korumak amacı 
ile işe karışmak isteyenlere karşı aracılık kabul etmediğimizi açıklayabilirsiniz. Haklarımızdan en küçük özveriye yanaşmayacağımız kesindir. 
Kazım Karabekir Paşa Hazretleri'ne Dışişlerinden bu konuda gerekli bilgiler verilmiştir efendim. 

 
TBMM Başkanı
Mustafa Kemal

Onar, Mustafa; Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, c .II, 
T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara-1995, s. 207.
Atatürk'ün Milli Dış Politikası, 
T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara 1994, s. 180.

******

Atatürk'ün, Gümrü barış görüşmeleriyle ilgili olarak Ermenistan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Başkanlığı'na yazdığı, 
29 Kasım 1920 tarihli yazı.

Ermenistan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Başkanlığı'na
Ankara, 29 Kasım 1920

Ohan Canyan kabinesinin çekilmesi üzerine Ermeni parlamentosu kararı ile yeni kabineyi kurmaya görevlendirildiğinizi bildiren ve komşu ülkelerle 
dostça ilişki sürdürme dileğiyle arzulu yeni hükümetin, Gümrü'de başlayan barış görüşmelerini karşılıklı haklar ve karşılıklı çıkarlara yatkınlığınızı 
açıklayarak gönderdiğiniz telgrafı sevinçle aldım. İki komşu ulus arasında yeniden barış kurmak ve barışık olmak için en iyi duygularla başlattığınız 
ilk girişimle de tanıtlandığı üzere TBMM Hükümetinin gerek Ermenistan ve gerek öteki komşu ülkeler için aynı duyguları beslediğini bu yolla da 
doğrulama olanağı bulduğumdan dolayı övünürüm.

Gümrü'de başlayan barış görüşmelerinin iki ulus için karşılıklı güvenlik ilkesine dayalı bir barış ve bolluk dönemi getirecek bir sonuca ulaşması 
bizce de pek uygun ve gerekli olduğuna kuşku duyulmayacağı umudu ile Ermenistan'ı artık zararlı dış etkilerden korumaya yönelik yurtseverce 
çalışmalarınızda kesin başarılar dilerim. 

TBMM Başkanı
Mustafa Kemal

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, c. II, s. 208
Atatürk'ün Milli Dış Politikası, s. 184

******

Atatürk'ün, İngilizlerin, Bolşeviklerle Türkiye ve İslam ülkelerinin arasını açmak için bütün yollara başvurduklarına dair, 
Doğu Cephesi Komutanlığı'na gönderdiği 
30 Kasım 1920 tarihli yazı.

Doğu Cephesi Komutanlığı'na
Ankara, 30 Kasım 1920

Bakü'de Türkiye Temsilcisi Memduh Şevket Bey'e.
Tiflis'te Türkiye Temsilcisi Kazım Bey'e

Her yerden gelen haberlerden anlaşıldığı gibi İngilizler Bolşeviklerle bizim ve İslam ülkelerinin arasını açmak için bütün yollara başvurmaktadırlar. 
Bunu başardıkları zaman her ki topluluğu ayrı ayrı ezebileceklerini umuyorlar. Bu amaçla çıkarılan söylentiler arasında İngilizlerce Azerbaycan'ın 
bize verilmesine karşılık Kafkasya'da Bolşeviklere karşı cephe açacağımız gibi buna benzer daha birtakım uydurmalar vardır. 

Çıkarılmakta olan bu tür söylentileri elinizdeki bütün araçlardan yararlanarak hemen ve kesin bir dille yalanlamaya yetkili ve görevlisiniz. 

İngiliz, Fransız ve İtalyanlarca ne doğrudan, ne de İstanbul'da iktidara getirdikleri hükümet aracılığı ile bize bir barış önerisi verilmemiştir. 

Bu tür söylentileri çıkaran bilinen hükümetlerin paralı propagandacılarıdır. Bu söylentiler, belki de Adana'da Fransızların her sıkışınca dinlenmek ve 
yeni güç toplayabilmek için zaman kazanmak amacı ile anlaşma istemelerinden ve bu amaçla birkaç kişiyi kıyılarımıza göndermelerinden 
kaynaklanmaktadır. Ama, bu tür eylemlerin hepsine yanıtımız, yalnızca Fransızların yurdumuzdan çekip gitmelerini istemektir. 
Öte yandan kendilerine Ankara Hükümetinin temsilcisi ya da delegesi süsünü veren, bizce bilinmeyen kimseler İstanbul'da İngiliz ve Fransızlarla 
görüşüp aralarında kararlar almaktadırlar. 

Bu görüşmeleri, ustalığı bilinen İngiliz propagandası her yere yayarak Ruslarla aramızı açmak istiyor. 
Konu bu olup Türk ulusunun kendi varlığına saldırmış olan emperyalistlerle ortak davranabileceğini yaymayı başaran İngiliz oyuncularına 
şaşmamak elden gelmez.

Mustafa Kemal

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları c. II, s. 210-211.
Atatürk'ün Milli Dış Politikası, s. 188-189

******

Atatürk'ün, Rum, Ermeni gibi Batı emperyalistlerinin hizmetçisi olan uluslarla, bu çabalarında direndikleri sürece anlaşma olamayacağına dair, 
Doğu Cephesi Komutanlığı'na yazdığı 
1 Aralık 1920 tarihli yazısı. 


Doğu Cephesi Komutanlığına
Ankara, 1 Aralık 1920

30.11.1920 Gün ve 472 Sayılı telgrafımızda belirtildiği gibi Moskova elçisi Fuat Paşa'ya verilen direktifin özeti Rus ve Azerbaycan yetkilileri ile 
görüşmenizde yararlı olur düşüncesi ile aşağıda sunulmuştur. Birer örneğini Memduh Şevket (Bakü Temsilcimiz) ve Kazım (Tiflis Temsilcimiz) 
Beylere ulaştırmanız ayrıca dilenir efendim. 
1. Rusya ile yapılmasına çalışılıp maddeleri delegelerce karşılıklı parafe edilen dostluk anlaşması onaylansın onaylanmasın Türkiye ile Rusya 
arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin güçlendirilmesine özen gösterilmesi.
2. Anılan anlaşmanın Van ve Bitlis sorunu çözülmek koşulu ile onaylanmasına çalışılacaktır. 

Van ve Bitlis'in bırakılmasını Ankara Hükümetinin kabul edememesindeki nedenler aşağıdadır:

Birincisi: Ankara Hükümetinin oluş ve kuruluşu Ulusal Sınırlar (Misak-ı Milli) içerisindeki toprakların korunması ve bu topraklarda bulunan halka 
politik ve ekonomik bağımsızlığın sağlanmasıdır. Bu uğurda bu denli yoğun uğraşlara girişmiş olan Hükümetimiz böyle bir dönüş yaptığında hemen 
devrilir ve iktidar İstanbul'daki İngilizlerce korunanlara geçer. Bu durumun gerçekleşmesinde İngiltere Halifelik gücünü istediği gibi kullanmakta 
ve o güçle gerek Kafkasya, gerek Orta Asya Müslümanlarını kendi emperyalist amaçları uğrunda ve Bolşevikliğe karşı kullanmakta bağımsız kalır. 

İkincisi: Ermeniler Van ve Bitlis'i ele geçirince, Irak'taki İngilizlerle birleşeceklerinden dolayı bütün Yakındoğu'da İngilizlerin yeri çok sağlamlık 
kazanacaktır. 

9. Rum, Ermeni gibi Batı emperyalistlerinin hizmetçisi olan uluslarla, bu çabalarında direndikleri sürece anlaşma olanağımız yoktur. 

10. Yunanistan ancak Türk çoğunluğunun yerleşik bulunduğu İzmir ve Trakya'dan ve İngiliz köleliğinden vazgeçtiği zaman bizimle dost olabilir. 

13. Azerbaycan'ın bütünü ile ve kesin olarak bağımsız bir devlet olmasından yanayız ve bunun gerçekleştirmek için Rusları gücendirmemek ve 
kuşkulandırmamak koşulu ile gerekli çalışmalarda bulunulacaktır. Bu konuda ülkenin petrol gibi kendi ekonomik kaynaklarına sahip olması için 
yine aynı koşulla çalışılacaktır. Rusların Azerbaycan'da yapacakları uygulamanın bütün İslam Topluluğunca Bolşevikleri tartmak için bir ölçü 
olacağının Ruslara anlatılmasına çalışılacaktır. 
Kafkasya sorununun sınır, ulaşım vs. gibi sorunlarının çözümünde hep Azerbaycan'ın ve Kuzey Kafkasya çıkarlarının özellikle gözönüne alınmasına 
özen gösterilebileceği gibi 10.08.1920'de Ruslar ve Ermeniler arasında yapılan anlaşmada Azerbaycan'a zarar verecek maddelerin kaldırılmasına 
çalışılacak ve her ulusun egemenliğine kavuşması kuralına dayanarak, Karabağ vs. gibi Türk çoğunluğunun yerleşik olduğu yerlerin Azerbaycan'a 
bağlanması sağlanacaktır. 
 
Mustafa Kemal

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları c. II, s. 211-215.
Atatürk'ün Milli Dış Politikası, s. 202-206.

******

Atatürk'ün, Van ve Muş Vilayetlerimizin zararına olarak Ermenistan'ın büyütülmesini teklif eden Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin'e verdiği 
27 Aralık 1920 tarihli nota.

Sovyet Dış İşleri Komiseri Çiçerin'e Nota
27 Aralık 1920

Hariciye Vekaleti
No: 714
Nottur (Teklifleri 25.12.1920)

Bay Komiser,
Türkiye'ye dönen Bekir Sami Bey'in bize Kars'dan bildirdiği raporda, öncelikle aranızda yapmış olduğunuz konuşma hikaye edilmektedir. 

Bu konuşma etrafında verdiği malumattan, Van ve Muş Vilayetlerimizin zararına olarak Ermenistan'ın büyütülmesinin gerçekleşmemesi halinde 
kendi beyanatınıza göre komünist prensipleriyle belirgin bir muhalefet teşkil eden ve Rus Hükümetini Batı proleteryası muvacehesinde kötü bir 
duruma sokacak olan, büyütülme talebinizi hayret ve şaşkınlıkla okuduk. 

Kazım Karabekir Paşa'yla yoldaş Mediavani arasında geçen görüşmelerde bunun gibi bir arazi terkinin bundan böyle bahis konusu olamayacağını 
resmen beyan etmiş ve bu karşılıklı kabulleniş bizim bütün siyasi veçhemize esas teşkil etmişti. 

Şimdiki durumun vahametine binaen, Sovyet Hükümetinin selahiyattar iki temsilcisinin beyanatı arasındaki bu gözle görülen tezadın mümkün olan 
en kısa müddet içinde ortadan kaldırılmasını sizden ısrarla rica ediyoruz.
Bu mesele süratle açıklığa kavuşmazsa, kooperasyon ve işberaberliği etrafındaki bütün projelerimiz maksatsız kalacak ve hatta Bakü Konferansı 
bile faydasız olacaktır. 
Gerek Türk Milleti, gerek Garb Emperyalizmi tarafından haksızlık ve sömürü içinde bulundurulan Şark milletleri önünde aldığı mesuliyeti müdrik 
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, beşeriyetin müstakbel kaderinin belki delegelerimiz arasında başlayacak görüşmelerde bir karara 
bağlanacağı bir zamanda size en büyük açık sözlülükle bu meseledeki görüşünü bildirmeyi ehemmiyetli bulur. 

II. Söz konusu vilayetlerin Ermenistan'a terki milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesi prensibini ihlal edeceği ve bu noktada yerli ahali 
ile Ermeni işgalcileri arasında bir sürü çatışmaların kaynağı olacağı düşüncesindeyiz. 

Kars, Olti ve İlh... Türk ahalisine karşı yapılan Ermeni vahşetlerini durdurmak için o kadar zahmet çekmiş olan Türkiye'nin kendi arazisi üzerinde 
iskan edilmiş olan kendi vatandaşlarını istekleri hilafına Ermenilere teslim edemeyeceği açıktır, çünkü sizin talebinizin hedef tuttuğu bölgeler 
ahalisinin takınacağı tavır hakkında hiçbir şüpheye mahal yoktur. Sebebsiz olarak Ermenistan'a terkedilmiş olan Nahçıvan, Karabağ ve ilh... 
oturanlarının şiddetli protestoları bu hususda çok karakteristiktir. Bu bedbahtları başka yere nakletmeyi ve boş bir memleketi Ermeni 
kolonizasyonuna bırakmayı aklımızdan bile geçiremeyiz, çünkü böyle bir şey Mezopotamya'da bulunan İngilizlerin büyük yararınadır ve 
memleketimizde dahili harb açmakla denktir. 

III. Ayrıca bize karşı ileri sürülebilecek tarihi delilleri de peşin olarak red ve çürütmek isteriz. Hadise herkesin bildiği gibidir ve gerek Rus gerek 
Garb istatistikleri bu hususda kanıt olarak yeterlidir. Birkaç asırdan beri Şark Vilayetlerimizin hiçbir kısmında hiçbir vakit bir Ermeni çoğunluğu 
olmamıştır. Ve Çarlık idaresi veya Garb emperyalistleri tarafından teşvik edilen Türk ve Ermeni halklarının girişmiş oldukları kanlı mücadeleler bir 
tarafa olduğu kadar, öteki tarafa da can kaybına malolmuştur. 1917'de Rusların çekilmesinden sonra Ermeni çetelerinin Şark vilayetlerimizi ne 
halde bıraktıkları bunun kafi derecede bir ispatıdır. 

IV. Ermenilerin komünist haline geldiklerine inanmıyoruz. Bunun, İngiliz yardımından mahrum kaldıktan sonra Rus desteğine nail olmağa mahsus 
bir komedya olduğunu düşünüyoruz. Bu şartlar içinde Ermenistan'ı Mezopotamya'da yerleşmiş İngilizlere yaklaştıracak surette uzatmak, 
Moskova ve Ankara hükümetlerine pek çok nahoş sürprizler yaratmak demek olur. 

V. Diğer taraftan bir milletin, samimi de olsa komünizmi kabulünün, bu millete Türk arazisinden hediye suretiyle mükafatlandırılmasını kabul 
edemeyiz. Bu arazinin ahalisi kendisine zorla kabul ettirilecek bir boyunduruktan zaten nefret etmektedir. Böyle bir fiilin, insan haklarına aykırılığı 
dolayısıyla komünist prensiplerine karşı olduğunu düşünüyoruz. Talebinize hiçbir suretle muvafakat edemiyeceğimizin sebeblerini yukarıda izah 
ettikten sonra bütün vazifelerimizin aksine olarak, bu nokta üzerinde olur vermemizin neticesinin ne olacağını izah edelim:

1. Tek sebeb-i hikmeti Türk Milletinin iradesini temsil etmekten İstanbul Meclis-i Mebusanında akdedilen Misak-ı Milli tarafından 1920 Ocağında 
tesbit edilen hududlar dahilindeki vatanın dokunulmazlığını riayet ettirmekten ve memleketimizin siyasi ve iktisadi istiklalini temin etmekten ibaret 
olan Hükümetimiz: Otoritesini bütün Anadolu'ya uzatacak olan İngiltere'nin ve oyuncağı olan İstanbul Hükümetinin yararına kaçınılmaz bir şekilde 
düşürülecektir. 

2. Halifeliğin dini prestiji ve İngiltere'nin maddi desteği üzerine dayanan bu hükümet, bir ay evvel teşekkülünden bu kadar korkmuş olduğunuz 
Kafkasya anti bolşevist cephesini kaçınılmaz bir surette teşkil edecektir. 

3. Orta Asya'da Rusya'dan memnun olmayan bütün kimseler, İstanbul'dan gelen ve Ankara Hükümetinin ortadan kalkmasından sonra 
Türk Milletini temsil kisvesine bürünecek olanlar tarafından desteklerini İngiliz Emperyalizmine vermeye davet edileceklerdir. 

4. Ahalisi müslüman olan İngiliz müstemlekelerindeki bütün gayrimemnunlar aynı aracılar tarafından biraz hafifletilecek olan İngiliz boyunduruğuna
arzı teslimiyet etmeye ve desteklerini anti-bolşevist bir haçlı seferine vermeye davet edileceklerdir. 

Bu açık izahattan sonra müşterek davamıza bu kadar zararlı bir mesele üzerinde artık ısrar etmeyeceğiniz ümidi içinde, memnuniyet verici bir 
cevabınızı bekler ve saygılarımın kabulünü rica ederim bay Komiser. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hükümeti Hariciye Vekili

Atatürk'ün Milli Dış Politikası, c. I, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara-1994, s. 242-245
Açıklama: Belgedeki imza Atatürk'e ait olmamasına rağmen, içerik Atatürk'ün görüşleri olduğu için çalışmaya dahil edilmiştir