4 Ekim 2018 Perşembe

Erzurumda Ermeni İsyanları (1890-1895) BÖLÜM 1

Erzurumda Ermeni İsyanları (1890-1895)  BÖLÜM 1


Erzurum'da Ermeni İsyanları (1890-1895) 
Yrd. Doç. Dr. Muammer Demirel.,

Bu makalede Anadolu'da hassas bir noktada bulunan Erzurum'da, XIX. yüzyılda Ermeni ihtilâl örgütlerinin çıkarmak istedikleri ve çıkardıkları isyanları inceledik. 
Ermeni ihtilalcileri, Türkiye'de ilk siyasi örgütlerini Erzurum'da kurdukları gibi ilk ayrılıkcı isyanlarını da yine burada çıkarmışlardı. 
Bu bakımdan bu olayların incelenmesini önemli bulduk. Makalede, 1881 yılında Erzurum'da Ermenilerin kurduğu Anavatan Koruyucuları adlı siyası teşekkül, 
1890 ve 1895 yıllarında Osmanlı Devleti'ne yabancı müdahalesini sağlayarak bir Ermenistan oluşturmak maksadıyla, Ermeni ihtilalcileri tarafından çıkarılan iki Ermeni isyanı sebep ve sonuçları ile ele alınmıştır.

Anadolu'nun etnik karakteri, XI. yüzyılda başlayan Türklerin Anadolu'yu fetihleri ile oluşmuştur. Fetih, Ortadoks Hıristiyan nüfusun çoğunluğu ile Müslüman nüfusun yer değiştirmesine sebep olmuş, Türk idarelerindeki yıllar boyunca İslâmlaşma, Anadolu'daki Müslüman nüfusu güçlendirmiştir. 1 Gerek Büyük Selçuklular ve gerek Anadolu Selçukluları devirlerinde gayrimüslimlere ve özellikle Ermenilere adalet ve hoşgörü ile muamele edilmiştır. Osmanlılar devrinde de yönetim anlayışı aynı şekilde devam ettirilmiştir. Ermeniler de asırlarca Türk idarelerinde sadık vatandaşlar olarak yaşamışlardı.2 Ermeniler, çoğunlukla Doğu Anadolu'da bulunmakla birlikte Orta ve Batı Anadolu'ya da yayılmışlardı. Erzurum, Ermeni anayurdu olarak iddia edilen Doğu Anadolu'nun merkezinde idi. Erzurum, Ermeni nüfusun iki bölgesi olan Doğu Anadolu ve Rusya Ermenistanı arasında uzanır. Ermeni milliyetçileri, Erzurum şehrini ileride kurulacağı varsayılan Kafkasya'dan Suriye'ye kadar uzanacak Ermenistan'ın baş şehri olarak hayal ederlerdi. Erzurum bölgesi Rus sınırında yer almakta olduğu için Rusların yayılmacı emelleri doğrultusunda her zaman istila planları içinde yer alıyordu.Bu doğrultuda Ermenilerin beşinci kol faaliyeti içinde yer alacakları ihtimali, Ermenilerin nüfus hareketlerini dikkat çeker yapmıştır. 

Bu nedenle Erzurum'daki Ermeni nüfus, Osmanlı Devleti tarafından daima yakından gözlenmiş ve kayıtları Müslümanlarınkine oranla daha düzenli tutulmuştur.3 
Osmanlı ve yabancı kaynaklara göre Erzurum'da %20 civarında Ermeni nüfus vardır. Abartılı Patrikhane rakamlarına göre bu oran yüzde kırklara kadar çıkmaktadır.4 
Berlin Kongresi'ne sunulan resmi nüfus miktarına göre Erzurum'un toplam 252.811 nüfusunun 197.768'ı (%78.2) Müslüman ve 55.043'u (%21.7) gayrimüslimdir.5 
Bu rakamlarda milliyet ayırımı yapılmamıştır, fakat gayrimüslimlerin büyük çoğunluğunu Ermeniler teşkil eder.

XIX. yüzyıla kadar Ermeniler, Osmanlı yönetiminde sadık vatandaşlar olarak yaşamışlar ve Osmanlı yönetimi de onları hiçbir ayırım gözetmeden güvenlik içinde yaşatmayı ilke edinmiştir. Bu yüzyılda gerek milliyetçilik hareketlerinin gelişmesinden etkilenmeler ve gerekse Osmanlı Devleti'ni hasta adam olarak gören emperyalist devletlerin müdahaleleri, Ermeniler arasında ayrılık tohumlarını ekmişti. Rusya'nın müdahaleleri ise bunların hepsinden daha etkili olmuştur. Rusya'nın Ermenileri kendi tarafına çekmedeki müdahalelerinde, sınır bölgesinde yer almasından ve burada Rus Konsolosu'nun bulunmasından dolayı, en yoğun kışkırtıcı hareketler, Erzurum bölgesinde olmuştur.


1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rusya, Ermenilere yönelik koruyuculuk iddialarıyla onları Osmanlı Devleti aleyhine yönlendirmiş ve savaşın sonunda da Doğu Anadolu'dan 100.000 Ermeniyi Rusya'ya göçürmüştür. Ermenilerin Rusya'ya meyletmelerinde din adamlarının rolü büyüktü; din adamlarının Rusya'ya sempatilerinde çoğunun dini eğitimini gördüğü yer olan, Ermeni dini merkezlerinden, Eçmiyazin Katalikosluğu'nun Rus sınırları içinde yer almasının payı büyüktür. Eçmiyazinde yetişen bu Ermeni din adamları, Rusya yanlısı propagandayı da hiç çekinmeden yapıyorlardı. Din adamlarının bu düşmanca eğitimi Ermenilerin Osmanlı aleyhtarı bir düşünceye kapılmalarına ve Rus sevgisine yönelmelerine yol açıyordu. Erzurum'un Rus sınırına yakın olmasından dolayı Ermenilerin Rusya'ya gidip gelmeleri, bu sempatinin daha da artmasına sebep olmuştur. Bunların yanında Erzurum Rus Konsolosluğu da boş durmuyordu. Erzurum'daki Rus Konsolosu, Ermeni ilerigelenlerine Rus pasaportu dağıtarak onları elde ediyordu. Bu durumu anlatan İngiltere'nin Erzurum Konsolosu Taylor, "bu vilayet, Ermenilerin sayı, mevkii ve işgal ettikleri yer bakımından en nüfuzlu bir sınıf olmaları dolayısıyla şimdiki durumda, Rusların yararına en uygun ve Devlet (Osmanlı) için en tehlikeli olan bölgedir" diye ifade etmektedir.6

A. Anavatan Koruyucuları Örgütü'nün Kuruluşu

Erzurum'daki Ermeniler arasında siyasi teşkilatlanma, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında yine Rusya'nın müdahaleleriyle başlamıştı. 1890 Erzurum Ermeni isyanında suçlulardan birinin verdiği bilgiye göre, savaştan önce Bulgarların bağımsızlıklarını elde etmeleri için isyan edecekleri ve Doğu Anadolu'da da bir Ermenistan kurdurulacağı Ruslar tarafından, ajanlar vasıtasıyla Ermenilere propaganda edildi. Bunun teminini ise Ermenilerin savaş sırasında isyan etmeleri sağlayacaktır. Bir Ermeni isyanını sağlamak üzere Rusya, iki Bulgar avukatı, ajan olarak Doğu Anadolu'ya göndermiştir. Bunlar Erzurum'a gelmişler ve buradan Van, Diyarbekir ve Hakkari'ye kadar bir teşkilat kurmak için gitmişlerdi. Erzurum Ermenilerinden on altısı, o zaman bir komite olarak organize edilmişler ve Ermeni muhtariyetini sağlamak için çalışmaya başlamışlardı.7

Erzurum'da isyan amaçlı ilk Ermeni örgütü, Anavatan Koruyucuları 1881 yılında kuruldu. Örgüt, 1880 yılında faaliyete geçip fikirlerini yaymaya başlamış, ancak kuruluşunu Mayıs 1881'de yapmıştır. Örgütün adı başlangıçta Yüksek Meclis diye adlandırılmışsa da daha sonra Anavatan Koruyucuları olarak değiştirilmiştir. İhtilalci ve gizli faaliyet gösteren örgüt, Ermeni halkı devlete ve Müslüman halka karşı silanlandırmayı gaye edinmiştir. Örgüt, Dr. Bagrat Navasardian tarafından, Tiflis'deki merkezinden idare edilmiştir. Hükümetin şüphelerini dağıtmak için Anavatan Koruyucuları örgütüne Ziraat Cemiyeti adı da verilmiştir. Örgütün Erzurum'da gizli iki lideri vardı, Khachatur Kerektsian ve Karapet Nishkian. Bu iki liderden başka dört kurucusu, Hakob İshgalatsian, Aleksan Yethelikian, Hovhannes Asturian ve Yerhishe Tursunian idi. Kurucu olmayı kabul etmeyen H. M. Nishkian, örgüt içinde hizmet etmeyi kabul etmiştir. Örgütün tüzük ve nizamnamesi yazılmadı ve üyeler ezberlediler. Örgüt, silah ve cephaneyi satın alarak üyelerine, eğer imkanları varsa ucuz fiyata sattı veya bedava dağıttı. Örgüt, bir merkezsiz olarak, on kişilik gruplar halinde teşkilatlandı ve her grubun bir lideri vardı. Merkez komitenin hiçbir üyesini öteki örgüt üyeleri tanımıyordu. Komite, üyelerinin özel referansı ile üye kaydeden örgüt, hızlı bir şekilde Erzurum şehri ve köylerinde yayılmıştır. Üç ay içinde yüzlerce üye kaydedilmiştir. Piskopos Ormanian'a örgüt hakkında bilgi verildi ve O da durumu İstanbul'da Patrik Nerses Varzhabedian'a bildirdi ve Patriğin tasdiki de alındı.

1881 yılı son baharında Örgüt, Kerertsian'ı örgüt için destek bulmak üzere önce Van'a ve daha sonra Rusya'ya gitmeye görevlendirdi. Keretsian, Van'da Khirimian Hairig ile görüştü ve Rusya'da Mushak Gazetesi editörü Grigor Ardzruni ile kontak kurdu. Karapet Nishkian'ın iki defa Rusya'ya seyahatı neticesinde Rusya Ermenilerinden maddi destek sağlandı. Komiteye Anavatan Koruyucuları yazılı bir amblem yapıldı ve bu amblemde ya bağımsızlık ya ölüm ifadesi yazıldı ve bundan binlerce basılarak dağıtıldı. Bu basılı kopyalardan birinin Türk yetkililerin eline geçmesi üzerine Komite 25 Kasım 1882 tarihinde ortaya çıkarıldı.8

Bu amblem ve ihtilâl ifadeleri içeren bir yemin metni İngiltere'nin Erzurum Konsolosu Everett'in eline Ocak 1882 tarihinde geçmiştir. Başında asker yazan bu yemin metni şöyledir: "Milletimin bağımsızlığı için elimden gelen her şeyi yapacağıma ve gerekli olursa canımı vereceğime en kutsal Ruhlar (Trinity) adına ve kendi şerefim üzerine yemin ederim. En yüksek komiteye bu sözü yerine getirmek için görevimi yapamazsam, bu dünyada hayatıma son vermek zorundayım."9

Bu hareketin içinde yer alan H. M. Nishkian, komitenin 25 Kasım'da Hükümet tarafından ortaya çıkarıldığını kaydederken, Erzurum İngiliz Konsolos Yardımcısı tarafından, Ermeni ihtilâl komitesinin 8 Aralık'ta Hükümet tarafından keşfedildiği, iki liderinin de içinde olduğu yaklaşık kırk mensubunun tutuklandığı, komite ile ilgisi olan 700 kişinin Hükümet tarafından bilindiği ve tutuklamaların devam ettiği bildirilmiştir. 10 Otuz altısı Erzurum şehir merkezinden ve otuz sekizi çevre köylerden olmak üzere toplam yetmiş dört kişi bu olaydan dolayı tutuklanmıştır.11 Mahkemede elli yedi kişi yargılanmış, bunlardan on altısı beraat etmiş, komitenin liderlerinden Khatchatur Kerektsian on beş yıla, biri yedi yıla, dördü altı yıla, otuz biri beş yıla, biri iki yıla mahkum edilmiştir. Biri de kaçmıştır.12

Patrik Nerses ve Piskopos Ormanyan, bu tutuklananların suçsuz olduğu ve affedilmeleri konusunda gerek Osmanlı Hükümeti'ne gerekse Padişah'a müteaddit defalar müracaat etmişlerdi.13 Mahkumların otuz biri 4 Haziran 1884 tarihinde Padişah tarafından affedilerek serbest bırakılmışlardır.14 Komitenin liderlerinden Kerektsian, Hakob İshgalatsian ve Hovhannes Asturian Eylül 1886 tarihinde affedildiler. Böylece bu olaydan suçlu olanların tamamı sebest bırakılmış oldu.

Ermeniler arasında bu tarz olay ilk defa yaşanmış ve ilk defa bu kadar büyük bir grup siyasi bir davadan yargılanmıştı. Erzurum'da kurulan Anavatan Koruyucuları adlı gizli komite adamlarını Rusya'ya göndermiş ve oradaki Ermeni liderlerinden destek almıştı. Komite bir buçuk yıl (Mayıs 1881-Kasım 1882) faaliyetini sürdürmüştü, fakat onun etkisi çok daha fazla sürmüştü. Komite, Ermenilere Osmanlı Devleti'ne karşı organize bir şekilde haraket etme cesareti vermiştir.15

B. 1890 İsyanı

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Erzurum'a gelip Ermenileri ayaklandırmak için Ermeni muhtariyetini gündeme getiren Rus ajanı iki Bulgar avukatın ifsatları sonucunda, böyle bir maksat için bir grup Ermeninin o tarihten sonra gizlice çalışmaları ve ihtilâl maksadıyla kurulan Anavatan Koruyucuları örgütünün faaliyetleri ve onların affedilerek sebest kalmaları, Erzurum'daki Ermeniler arasında ihtilâl hareketine cesaret vermişti.

Rusya, İngiltere ve Fransa'nın yakînen ilgilendiği ve özellikle Rusya'nın müdahil olduğu Erzurum'daki bu hareketler yanında yurt dışında kurulan Hınçak ve Taşnak örgütleri de 1890'lı yıllara gelindiğinde büyük çaplı olaylarla dünya kamuoyunun dikkatini Ermeniler üzerine çekerek, büyük devletlerin müdahaleleriyle muhtar ya da bağımsız bir Ermenistan kurmanın plânlarını yapıyorlardı. Hınçak ve Taşnaksutyun komitesinin tüzük ve siyasi programları tamamen ihtilâl plânları ile dolu idi. 16 Hınçak komitesi 1887 yılında Cenevre'de kurulduktan sonra, Doğu Anadolu'da var olan sosyal Ermeni organizasyonlarını Türk hükümetine karşı propaganda, ajitasyon ve terör eylemciliğine çevirmeyi hedefledi. Propaganda da temel fikir ihtilâl olmak şartı ile Ermeni halk Osmanlı Hükümeti'ne karşı ihtilalci bir ruhla eğitilecekti. Ajitasyon ve terörde halkın isyancı ruhu geliştirilecek ve devlete verilen vergiler reddedilecek ve hükümet karşıtı gösteriler yapılacaktı.17 Hınçak'ın daha sonraki faaliyetlerinde bunları aynen tatbik ettiği görülecektir. Hınçak komitesi aynı adla bir de gazete çıkararak burada ihtilalci fikirler içeren haber, özellikte Türkiye Ermenileri ile ilgili dehşete düşürücü haberler ve makaleler yayınlıyordu. Bunlarla Osmanlı Devleti'nde genel bir Ermeni ayaklanmasını gerçekleştirmeye çalışıyordu.18 Hınçak gazetesinin yanısıra Londra'daki Ermenilerin kurduğu bir cemiyetin çıkardığı gazete de zararlı yayınlara başlamış ve bu kışkırtıcı yazılarla dolu gazetesini Ermeni Patriği'ne postalayarak onun vasıtasıyla Ermenilere ulaştırıyordu. Bu yalan haberlerin Doğu Anadolu'da Ermenileri ifsat edememesi için Osmanlı Hükümeti ilgililere, bu yayınların ve her türlü bozgunculuğun önlenmesi yönünde talimatlar vermiştir. Yurt dışinde çıkarılan Ermeni yayınları yanında Ermeni din adamları da Erzurum bölgesindeki Ermenileri ayaklandırmak üzere tüm güçleri ile çalışmışlardı. Ermeni Patriği Nerses bunların başında geliyordu. Nerses, Erzurum'daki bazı Ermenilere mektuplar göndererek onları isyan yönünde kırkırtmıştır. Nitekim bu mektuplardan bazıları güvenlik kuvvetleri tarafından Erzurum postahanesinde ele geçirilmiştir. Fakat bu mektuplarla ilgili Hükümet, devlet dairelerinde çalışan Ermenileri tedirgin etmemek için bir soruşturma yapmamıştır.19 Paris'de yayınlanan Hayistan Gazetesi de ajitasyonlarda önemli rol oynamıştır. Hınçak ve Hayistan gazeteleri özellikle Doğu Anadolu'da dağıtılıyordu. Bunların ihtilalci fikirlerle Ermenilere yönelik propagandaları, Ermeniler arasında hükümete ve Müslüman halka karşı düşmanlığın oluşmasında ve böylece ayrışmanın başlamasında önemli bir etken olmuştu.20

Hınçak Komitesi, yayın yoluyla yaptığı hareketlerin yanında Türkiye'de örgütlenmeye de girişmiştir. Komite mensubu, Rusya vatandaşı Roupen Khan-Azad, Temmuz 1889 tarihinde İstanbul'a gelerek propagandaya başlamıştır. Khan-Azad, daha sonra Trabzon'a gelerek orada komitenin bir merkezini kurmuş ve oradan ihtilâl birimleri oluşturmaları için Erzurum, Harput, İzmir, Halep ve diğer birçok yere ajanlarını göndermiştir. Komite, 1890'a kadar tüm Türkiye'ye şubelerini açtı. Bu şubeler vasıtasıyla Ermeni gençlerden taraftar toplanıyor ve Ermeni halk, hükümete ve Müslüman halka karşı ajite ediliyordu.21

Avrupa'daki Ermeniler, Hınçak ve Hayistan gazetelerinin ve diğer ihtilalci faaliyetlerin masraflarını karşılamak üzere Avrupa'da iki banka kurmuşlardı. Bu bankalar senelik yüzde dört faizle borç para vererek, oluşturdukları geliri Ermeni Hayistan ve Hınçak gibi gazetelerin neşri için harcıyorlardı. Ermeni ihtilalcileri, Ermenilerin sakin oldukları mahallerde nüfus çoğunluğunun Müslüman olmasından dolayı doğrudan bir ayaklanma ile sonuç alamayacaklarını bildiklerinden karışıklık çıkararak Avrupa devletlerinin müdahalesini sağlamak ve böylece bir netice almak istiyorlardı.22

1890 yılına doğru çıkacak isyanda doğrudan müdahil olmak üzere silahlı Ermeni komitecilerinin Osmanlı doğu sınırından çokça geçmeye başlaması ve güvenlik kuvvetleri ile çatışmaları, Osmanlı yetkililerinin şüphelerini artırıyordu. 16 Mayıs 1889 tarihinde Van Başkale'de güvenlik kuvvetleri ile Kürt kılığında üç silahlı kişi arasında çatışma çıkmış, çatışmada eşkiyadan ölenlerin üzerinden Avrupa'dan Ermeni ihtilalci Portakalyan tarafından gönderilmiş ve propaganda içeren mektupların çıkması şüpheleri doğruluyordu.23 Ermeni ihtilalcilerin faaliyetleri sonucunda, 1890 yılına gelindiğinde Doğu Anadolu'da aniden durum karışmaya başladı. Hınçaklar, bölgede gizli örgütlerini kurmaya çalışıyorlar ve bu arada Avrupa'nın müdahalesini sağlayacak bir olay çıkarmanın bahanelerini arıyorlardı. 1890'a gelindiğinde olay çıkarmaya en müsait durumda olan yer, Erzurum idi. Çünkü yukarıda da bahsettiğimiz gibi son savaşta buraya gelen Rus ajanı Bulgar avukatların, birtakım Ermenileri, Ermeni muhtariyeti uğruna teşkilatlandırması, daha sonra Anavatan Koruyucuları komitesinin burada kurulup yüzlerce Ermeniyi gizli örgüte kaydetmesi ihtilâl için kullanılacak bir hayli muhalif Ermeninin oluşmasını sağlamıştı. Üstelik gizli örgüt kurmak ve ihtilâl çıkarmaya teşebbüs etmekten tutuklanan suçluların daha sonra Ermeni patriği ve Avrupa devletlerinin İstanbul temsilcilerinin girişimleri sonucu affedilerek serbest bırakılmaları, Avrupa'nın onların arkasında olduğu görüntüsünü kuvvetlendirdiği için Ermeni ihtilalcileri, daha büyük bir olay çıkarmaya cesaretlendirmiştir.

Ermeni komitelerinin, Erzurum'da büyük bir olay çıkarmaya hazırlandığı ve bunun bahanesini aradığı ve Erzurum hükümet yetkililerinin de Ermenilerin Avrupa'da neşredip bölgeye soktuğu yayınları ele geçirmesi, ayrıca edindiği istihbaratlar vasıtasıyla bu isyan hazırlıklarını öğrendiği bir sırada, Erzurum Ermeni kilisesinin ve onun hemen yanındaki Sanasaryan Ermeni mektebinin bodrumlarında demirhaneler bulunduğu ve bu demirhanelerde silah imal edilip dağıtıldığı Dördüncü Ordu Komutanlığı'na 17 Haziran 1890 (5 Haziran 1306) tarihinde ihbar edilmiştir.24 Osmanlı kayıtlarına göre muhbir meçhul idi.25 Fakat Ermeni çevrelerine göre ihbar, Ermeni katolik papazları tarafından yapılmıştır.26 Gerçekten de bu ihbarı yapanlar hükümet yetkilileri tarafından bilinmemekteydi. Zira İstanbul Ermeni Patriği, Padişah'a müracaat ederek muhbirlerin cezasız kaldığı için ifsadın devam ettiğini belirterek onların cezalandırılmasını istemiştir. Patriğin iddiaları üzerine Padişah'a konu ile ilgili bir arz sunan Sadrazam Kâmil Paşa, muhbirlerin bilinmediğini bildirmiştir.27 Sadrazam'ın Padişah'a doğru olan bilgiyi vereceğinden şüphe olmadığına göre yetkililerin muhbirleri bilmediği açıktır. Bu durumda isyan taraftarı olanlar, katolik papazları suçlarken, gerçekte kendilerinin olay bahanesi için bu ihbarı yapmış olabilecekleri de ihtimal dahilindedir.

Bu ihbar üzerine gizli araştırma yapan güvenlik kuvvetleri, ihbar konusu olan demirhanenin içine dışardan kimsenin girmesine müsaade edilmediğini öğrenince şüpheleri daha da artmıştır. Bu şüpheleri gidermek için kilise ve mektepte 18 Haziran 1890 günü, kilise papazı ve okul müdürünün izin ve nezaretlerinde bir arama yapılmıştır.28 Aramada iki demirhanenin olduğu, içlerinde torna vesair küçük aletler olduğu, fakat bunların öğrencilerin eğitimi için kullanıldığı, herhangi bir şekilde bunlarla silah imal edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.29 Aramada başka türlü bir suç unsuruna da raslanmamıştır. Çünkü aramadan iki saat önce eski dağıtılmış Anavatan Koruyucuları komitesine mensub olan Köpek Bogos adlı Ermeninin haber vermesi üzerine derhal milli tarih kitapları, defterler, şüphe ve merak çekici şeyler ortadan kaldırılmıştır.30 Aramadan önce şüphe ve merak uyandıracak şeylerin kaldırıldığını ifade eden Hınçakist Khan-Azad, bunların neler olduğu hususunda daha ayrıntılı bilgi vermemektedir.

18 Haziran günü arama yapılmış, herhangi bir rahatsızlığa meydan verecek bir durum olmadan şüpheler dağılmış ve konu kapanmıştı. Ertesi gün (19 Haziran) sabahleyin bir takım Ermeniler dükkanlarını kapatmış ve ileri gelen Ermeniler Murahhashanede toplanarak Erzurum Valisi'ne gelmişler ve kendilerinin devlete sadık vatandaşlar oldukları halde haklarında yapılan bu ihbarın onlara iftira olduğunu, bu iftiracıların cezalandırılması ve kendilerinin sadık vatandaşlar olduklarını bildirmek üzere Padişah'a telgraf çekmek istediklerini söylemişlerdir. Vali, böyle bir telgraf çekmekte onları serbest bırakmışsa da kendilerine yapılan nasihatlar sonucunda ikna olarak kilise önündeki kalabalık dağılmış ve dükkanlar da açılmıştır. Ermenilerin bu yoldaki endişeleri de giderilmiştir.31

Ancak komiteciler, Avrupa devletlerini Osmanlı Devleti'ne karşı harekete geçirerek, bağımsız veya muhtar bir Ermenistan kurma yolunda bu fırsatı kaçırmak istemiyorlatdı. Ermeni ileri gelenlerin ikna olmasına karşı ertesi gün 20 Haziran sabahı kilise mezarlığında toplanan Ermeni komiteciler, yedi-sekiz yüz imzalı bir bildiri hazırlamışlardır. Bu bildiride Rus olmak, Rus mezhebine girmek, Rusya veya İran'a gitmek bağımsız veya muhtar olmak istedikleri yazılmıştır.32 Komiteciler, bu kararları alıp isyanı başlatmaya hazırlanırken ticaret yapan Ermenilerin bazıları dükkanlarını açmış ve bazıları da açıyorlardı. Doğruca çarşıya giren komiteciler, Ermenilerin dükkanlarını kapattırmışlardır. Hükümeti protosto etmek için Ermenilere dükkanlarını ve Ermeni okulları kapattıran komiteciler, dükkanını kapatmak istemeyenlerin dükkanlarını yağma etmekle tehdit etmişlerdir.33

Erzurum Valisi Samih Paşa, olayları yatıştıracak tedbirleri kararlaştırmak için aynı gün öğleden sonra saat iki sıralarında devlet erkânı ile bir toplantı yaptı. Toplantıya Ermeni Piskopos ve ondan fazla Ermeni ileri geleni de davet edildi. Piskopos ve arkadaşlarına dükkanların açtırılması yolunda nasihat edilmiş onlar da buna söz verek Vilayet'ten ayrılmışlardı.34 Saat dörtte Piskopos, evine döndü ve evinin önünde büyük bir Ermeni kalabalığın toplandığını gördü. Piskopos, kalabalığı etkilemek için onlara, Vali'nin onların dostu olduğunu ve onların sadakatına inandığını, kendisinin ve Vali'nin gösterinin sona erdirilerek dükkanların açılmasını istediklerini söyledi. Bunun üzerine kalabalık, Piskopos'a karşı düşmanca bağırmaya başladı ve Piskopos'u öyle sıkıştırdılar ki, Piskopos, kendini korumaları için yakındaki Türk askerlerini çağırdı.  Sonra Ermenilerden bir kısmı kilisenin önünde toplandılar. Olay üzerine kilise civarına bir askeri müfreze geldi. Kilisedeki Ermeniler, askerler üzerine silahlarla ateş ettiler.35 Ateşte bir asker şehid edilmiş ve dört asker yaralanmıştır.36 İngiliz konsolosluk raporunda iki askerin şehid edildiği kaydediliyorsa da Erzurum Valisi bir askerin şehid edildiğini Hükümet'e bildirmiştir ki resmi kayıtlar doğrudur.

Askerlerin üzerine ateş edilmesi üzerine Müslüman halk, büyük bir galeyana gelerek saat 5:30 sıralarında, ellerine geçirdikleri sopa, balta ve taşlarla Ermenilerin üzerine saldırdılar. Bu arada kalabalık, İngiliz Konsolosluğu'nun ve aynı cadde üzerindeki Misyonerlerin ve Ermenilerin evlerinin camlarını da kırmıştır. İngiliz Konsolosu'nun Vali'den yardım istemesi üzerine gelen askerler, Konsolosluğu ve bölgeyi korumaya almıştır.37

Bu arada asker üzerine ateş edilip şehid ve yaralamaların meydana gelmesine karşın askerler, ateşe karşılık vermedikleri gibi kızgın Müslüman halkın Ermenilere saldırısı sırasında da canla başla onları korumaya çalışmışlardır. Bu durum, Erzurum Valisi tarafından ifade edildiği gibi İngiliz Konsolosu tarafından da beyan edilmiştir. Müslüman halktan bazı ileri gelenler de kızgın kalabalığı teskin etmeye çalışmıştır. Gece yarısına doğru şehir merkezinde olaylar yatışmış ise de diğer mahallelerden silah sesleri duyulmaya devam etmiştir.38 Ertesi gün Erzurum'da asayiş sağlanmıştır ve artık herhangi bir olay meydana gelmemiştir.39

Yeni olayları önlemek için Erzurum'a Erzincan'dan yeni nizamiye askeri getirildiği gibi, Erzurum şehir merkezine ve yakın köylere gece ve gündüz süvari devriyeler çıkarılmıştır.40

Olayda askerlerin üzerlerine ateş edilmesine rağmen karşılık vermedikleri gibi galeyana gelen Müslüman halka karşı da canla başla Ermeni halkı koruduklarından Erzurum'daki İngiliz, Fransız ve Rus konsolosları büyükelçiliklerine memnuniyetle durumu bildirmişler ve bu durumdan da Erzurum Valisi'ni haberdar etmişlerdir.41

Çıkan çatışmalarda bir askerden başka Müslüman halkdan iki kişi öldürülmüş ve kırk beş kişi sopa ve kılıçlarla yaralanmıştır. Bazı Müslümanların dükkanları yağmalanmıştır.

Ermenilerden sekiz kişi öldürülmüştür. Öldürülen Ermenilerden biri kilisenin içinden açılan silah ateşi ile biri de Ermeni evlerinden açılan silah ateşi ile öldürülmüştür. Geri kalan altı Ermeni bıçak ve sopa darbeleriyle öldürülmüştür. Ermenilerden altmış iki kişi yaralanmıştır. Bu beyanlar sağlık kuruluşlarında tutulan kayıtlara dayanmaktadır. Yaralananlar tamamen tedavi edilmişlerdir.42

Müslüman ve Ermenilerden şüpheliler, derhal yakalanarak mahkemeye sevk edilmişlerdir. Bu arada Erzurum'daki İngiliz, Fransız ve Rus konsolosları, Vilayet nezdinde Ermeniler lehine girişimlerde bulunmaya başladığı gibi İstanbul'daki İngiliz ve Amerikan maslahatgüzarları da Hükümet'e müracaat etmişlerdir. Bu girişimler üzerine olaya karışan yüzlerce kişi ile ilgili, yeni bir olay çıkmaması ve Avrupa kamuoyunda daha fazla bir infialin meydana gelmemesi için yürütülecek tahkikattan vaz geçilmiştir.

Yabancı temsilcilerin ve Patriğin müdahaleleri sonucunda olaydaki ölüm ve yaralamalardan suçlu görülüp yargılanan 28 Ermeni, 22 Eylül tarihinde serbest bırakılmışlardır. Ayrıca davaya bakan savcı da görevinden alınmıştır.43

Erzurum isyanını genelleştirerek bütün Ermenilere yaygınlaştırmak için Ermeni Patriği, komiteciler tarafından istifaya zorlanmıştır.44

Erzurum Ermeni isyanı Avrupa'da önemli ölçüde yankılanmış ve Müslümanlar, Ermenileri katlediyor şeklinde propaganda edilmiştir. Avrupa basınında olay, Ermenilerin ağzından abartılı bir şekilde yer almıştır. İngiltere'de Daily News Gazetesi olaya çokca yer vermiştir. Bunun üzerine İngiliz muhalafet partisi milletvekilleri Hükümet'e soru önergesi vermişlerdir. Hükümet, Meclis'te sorulara cevap olacak şekilde olayı ayrıntılı bir şekilde kendi cephelerinden izah etmiştir.45 Bu durum da İngiltere'nin Ermenilerle ne kadar yakından ilgilendiğini göstermektedir. Olay Rus basınında da yer almıştır. Kimi Rus gazeteleri olayı sadece etraflıca vermekle yetinirken, bazılara abartılı ve kışkırtıcı yorumlarıyla olayı nakletmişlerdi. Kışkırtıcı gazetelerin başında Novoi Vremie gazetesi geliyordu. Gazetede, Rusya'nın olaya kayıtsız kalamayacağını, Rusya'nın bir eyaletinin Ermenilerle meskün olduğunu ve bütün Ermenilerin Rus hükümranlığı altında birleşmesinin ciddi bir ihtimal olduğu vurgulanmıştır.46

Olay, büyük devletler kamuoylarında önemli ölçüde yankılanmasına rağmen ihtilalci Ermeni çevreleri bundan memnun olmamışlardı. Zira onlar, bu olayı çıkarırken bütün Avrupa devletlerinin harekete geçerek kendilerine en azından bir muhtariyet temin edileceğini tasarlamışlardı. Konu ile ilgili hatıralarını nakleden Hınçak Komitesi mensubu, komitenin Trabzon merkezini ve oradan bütün Anadolu'ya komitenin şubelerini açan Khan-Azad, sonuç hakkında şunları anlatmaktadır:

"Biz, o kanaatta idik ki, Erzurum'daki Avrupa devletleri konsolosları derhal olayı müthiş bir şekilde hükümetlerine aksettirecekler ve Ermeni meselesi de bu suretle hemen bir sonuca varmış olacaktı. Fakat bu olmayınca herkesi bir hayret kapladı.

İdare heyetimizde bu meseleyi müzakere ederek şu sonuca vardık: Avrupa büyük devletlerini bu taş gibi ilgisizliklerinden uyarmak için, Padişah'ın başkentinde elçilerin burunlarının dibinde büyük bir gösteri tertip etmeyi (kararlaştırdık)."47

Hınçak Komitesi'nin kendi ağızlarından belirttikleri gayeleri doğrultusunda düzenledikleri kanlı olayda, istediklerini elde edememişlerdi. Fakat onlar için Erzurum isyanı sonraki, daha kanlı olaylara bir başlangıç ve prova niteliğinde olacaktı. Hınçakist Khan-Azad'ın da belirttiği üzere Ermeni komiteleri bundan sonra İstanbul ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kanlı eylemlerini sürdüreceklerdir. Osmanlı Devleti ve halkı, 1890'lı yıllar boyunca Hınçak ve Taşnaksutyun komitelerinin çıkardığı isyanlarla boğuşacak ve güvenlik kuvvetlerinden, Müslüman ve Ermeni halktan binlerce insan bu olaylarda hayatını kaybedecektir.

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder