1 Kasım 2017 Çarşamba

AZERBAYCAN VE TÜRKİYE İLE BİTMEYEN KAN DAVASI EKSENİNDE ERMENİSTAN’IN DIŞ POLİTİKASI, BÖLÜM 2


AZERBAYCAN VE TÜRKİYE İLE BİTMEYEN KAN DAVASI EKSENİNDE ERMENİSTAN’IN DIŞ POLİTİKASI, BÖLÜM 2


Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkiler 

Türkiye, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bağımsızlığını kazanan Ermenistan’ı 16 Aralık 1991’de hiçbir ön koşul ileri sürmeden tanımış ve ardından ekonomik güçlük içindeki Ermenistan’a insani yardımda bulunmuştur. Eylül 1991’de Türkiye, incelemelerde bulunmak üzere Orta Asya ve Kafkasya’ya heyetler yollarken Erivan’ı da dışlamamıştır. Bu dönemde Türk Kamuoyunun 1988’de başlayan Karabağ sorunu nedeniyle olumsuz yaklaşımına rağmen, Türk dışişleri Ermenistan’ın bağımsızlığının tanınması ve desteklenmesi gerektiği düşüncesindeydi. 
Bu çerçevede, Karadeniz’e kıyısı olmamasına rağmen Ermenistan, Türkiye tarafından 25 Haziran 1992’de kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği 
Örgütü’ne kurucu üye olarak davet edilmiştir. Aslında Ermenistan’ın bağımsızlığını ilanından sonra Türkiye Ermenistan ilişkilerini iki döneme ayırmak mümkündür. Bu birbirinden farklı iki dönemde Türkiye-Ermenistan ilişkileri farklı bir takım özellikler göstermiştir. Bu dönemler daha önce değinildiği gibi Ermenistan’ın iç politik hayatına dolayısı ile dış politikasına yön veren iki anlayış iki parti olarak da izah edilebilir. Ermenistan Milli Hareketi (ANM) ve Ermenistan Devrimci Federasyonu (Taşnaksutyun). Bağımsızlığın ilanının ardından 
Ermenistan Milli Hareketi ve onun lideri Levon Ter-Petrosyan Türkiye ile ilişkilerini her iki ülkenin de birbirlerine ihtiyaç duyduğu fikri üzerine 
geliştiremeye çalışmıştır. Petrosyan’a göre, "Ermeniler tarihsel düşmanlıklarını unutup Türklerle ilişkilerini normalleştirmedikleri sürece Ermenistan’ın Rusya’dan tam bağımsızlığını elde etmesi mümkün olmayacaktır." Çünkü realpolitik bunu gerekli kılıyordu.30 Bu fikir üzerinde en büyük baskı, Osmanlı İmparatorluğunun 1915’de Ermenilere karşı uyguladığı iddia edilen sözde soykırımı Türkiye’ye 
kabul ettirme çabalarının halklar üzerindeki büyük etkisi olmuştur. 

Ter Petrosyan Türkiye ve Ermenistan’ın ilişkileri ekonomik alanda geliştirilirse, Ermenistan Türkiye’yi Avrupa’ya açılma anlamında bir köprü olarak, Türkiye de Ermenistan’ı Orta Asya’ya açılma anlamında bir köprü olarak görebilmeyi başarırsa ve bunun doğal sonucu olarak iki ülke arasındaki ticaret hacmi gelişirse geçmişin kötü izlerinin üstesinden gelmenin çok daha kolay olacağına inanmıştır.31 Bu çerçevede sözde soykırım iddialarını gündeme getirmemek sureti ile Türkiye’yi, bağımsızlığına yeni kavuşmuş ve sancılı bir dönüşüm süreci yaşayan Ermenistan’ın Batıya gerek siyasi gerekse ekonomik alanlarda entegrasyonu için bir basamak olarak görme eğilimi hakimdi. Bu dış politika 
anlayışı içerisinde iki ülke arsında bir takım temaslar gerçekleşmiş, Erivan’ın bu yaklaşımına cevaben Türkiye, ekonomik sorunlarla yüz yüze kalan Ermenistan’a insani yardımın ulaştırılabilmesi için topraklarını açmış, kendisi insani yardımda bulunmuştur.32 Fakat iki ülke ilişkileri gerek iki ülkenin iç faktörlerinin33 etkisi gerekse Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı uyguladığı işgal politikalarının şiddetlenmesi nedeniyle kopuşa sürüklenmekten kurtulamamıştır. 

Ter Petrosyan hükümetinin Türkiye ile ilişki kurulması gerektiği düşüncesi hem Ermenistan toplumundan hem de diasporadan da büyük tepki ve eleştiri almıştır. Özellikle "Büyük Ermenistan" hayalinin en güçlü savunucusu Taşnakların ağır baskısı Petrosyan’ın istifasına giden süreci hızlandırmıştır.34 Bu tepkiler Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı saldırganlığı arttıkça aynı oranda ekonomik sıkıntı içinde olan halktan bile taraftar bulmaya başlamıştır. Türkiye4de ise kamuoyunun yoğun baskısı sonucunda, Ermenistan’ın işgal edilmiş Azerbaycan 
topraklarından çekilinceye kadar sınırını kapattığını ve bu gerçekleşmediği takdirde hiçbir şekilde diplomatik ilişki kurulmayacağını açıklanmıştır.35 

Bu duruma yeni bir açılım getirmeye çalışan Erivan yönetimi, Türkiye ile ilişkilerinin Dağlık Karabağ sorunundan ve Ermeni-Azeri ilişkilerinin doğurduğu diğer sonuçlardan ayrı ele alınması gerektiği tezini ortaya koymuştur. Öyle ki Ermenistan Devlet Başkanı Ter Petrosyan’ın başdanışmanı Jirair Libaridian 1996’da Ankara’ya yaptığı ziyaret sırasında Yunanistan ve Türkiye’nin Kıbrıs sorununa rağmen ekonomik, diplomatik hatta turistik ilişkide bulunabildiklerini ve Dağlık Karabağ sorununun da iki ülke ilişkilerini etkilememesi gerektiği şeklindeki çabaları sonuçsuz kalmıştır.36 

Bir araya gelen çeşitli gelişmeler iki ülke arasında hızlı ve temele inen yakınlaşmayı önlemiştir. Bu gelişmeler şöyle sıralanabilir; 
• Türkiye’nin ısrarla Ermenistan’dan soykırım iddialarından vazgeçmesini ve açıkça Türkiye’den toprak talebi olmadığını ilan 
etmesini istemesi, Ermenistan’ınsa bunlara yanaşmaması; 
• Orta Asya ve Kafkasya’da etkinlik kurma çabasındaki Türkiye’nin, Karabağ sorununda Azerbaycan’ı koşulsuz desteklemeye 
başlaması ve bununda kaçınılmaz olarak Ermenistan’a karşı politikaları beraberinde getirmesi; 
• Karabağ çatışmalarının değişen koşulları ve bunların Türk kamuoyu üzerindeki etkileri; 
• Özellikle son faktöre bağlı olarak Türkiye’de Turancı fikirlerin gelişmesi ve bunun Ermenistan’ın geleneksel korkularını azdırması. 

Levon Ter Petrosyan döneminden sonra, özellikle artan Ermeni milliyetçiliğinin hızlı ve kararlı adımlarla yükselen ismi Koçaryan’ın, üstlendiği cumhurbaşkanlığı göreviyle Türk-Ermeni ilişkileri farklı şekilde gelişme göstermiştir. Karabağ konusunda sert bir çizgiyi savunmasının kazandırdığı ivme ile görevi üstlenen Koçaryan, hem Karabağ konusunda hem de sözde soykırım konusunda kendisine bu ivmeyi kazandıran grubun taleplerinin de etkisiyle "uzlaşmaz" bir dış politika sergilemeye başlamıştır. Diaspora Ermenileri ile işbirliğinin azımsanmayacak etkisi ile daha aktif bir dış politika izlemeyi başaran Koçaryan Türkiye’ye karşı sözde soykırım iddialarını yükselişini sağlarken diğer taraftan, artık Azerilerle Türkler arasında fark görülmediği için Azerbaycan’ın da soykırımla özdeşleştirilmesi sonucu Karabağ sorunun çözümünde de ön koşul haline gelmesini sağlama hedefine yönelmiştir. 

Siyasi-ekonomik gücünü özellikle ABD, Rusya, Fransa, Gürcistan, İran, Suriye ve Lübnan’da etkin bir şekilde kullanabilen diaspora Ermenileri, geçmişte Lübnan Devletini ve Rus Duması’na soykırım iddialarını kabul ettirmiştir. Son olarak Fransa’da bir soykırımı yasası çıkartarak, Koçaryan’ın Türkiye’yi uluslararası arenada sıkıştırma ve böylece taviz koparma politikasına en büyük katkıyı sağlamıştır. 
Bugün Ermenistan Türkiye ilişkileri tarihinin belki de en gerilimli döneminde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ermenistan’ın Türk-Ermeni ilişkilerinde gündemi belirleyen olarak izlediği saldırgan dış politikasına karşın, Ermenistan Dışişleri Bakanı Vardan Oskanyan, Türkiye’nin bölgesel politikasını "gösterişli ve kendini beğenmiş" olarak tanımlamaktadır.37 Bu tanımlamaların altında Türkiye ve Azerbaycan’ın uyguladığı ekonomik blokajın sebep olduğu sıkıştırılmışlık-kısılmışlık duygusunun olduğunu da söylemek mümkündür. 

Ermenistan’ın, günümüzde Türkiye'ye yönelik politikası şu iki temel ilke üzerinden gelişmektedir: 

a) "Ermeni soykırımının Türkiye tarafından tanınması, Türkiye - Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesi için bir önkoşul değildir. 
Ancak, tarihsel geçmiş bu ilişkilerin ayrılmaz bir unsuru olduğundan ilişkilerin gelişmesine paralel olarak bu sorun iki devlet arasında 
görüşülüp bir çözüme bağlanmalıdır". 

b) Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Yukarı Karabağ sorunundan ve Ermeni-Azeri ilişkilerinin doğurduğu diğer sorunlardan soyutlanarak 
ele alınmalıdır. 

Erivan’ın bir diğer korkusu Pan-Türkizm akımıdır. Türkiye’nin dış politikasının bu ideolojik akıma dayandığına inanmaktadır. Ankara’nın, Yeni Türk Cumhuriyetler ile tesis etmeye çalıştığı iyi ilişkileri bu çerçevede değerlendirmektedir. Buda iki ülke arasındaki sorunların derinleşmesinin farklı bir boyutudur. Buna daha önce değindiğimiz diğer faktörlerinde eklemlenmesiyle Erivan şu tarz politikalar geliştirmiştir; 

• Azerbaycan’ın Kuzey Kafkasya bölgesine etkisini engellemeye çalışmaktadır. 
• Türkiye'nin Kafkaslar ve Türkistan’a politik ve ekonomik yayılımını engellemeyi amaçlamaktadır. 
• "Soykırım" propagandasıyla uluslararası arenada Türkiye ve Azerbaycan’ın imajını zedeleyerek uluslararası kamuoyunun gözünde kendi izlediği 
   politikaları meşru bir zemine oturtmaya çalışmaktadır. 
• Rusya ile stratejik ortaklık kurarak, Azerbaycan petrolünü taşıyacak ve Türkiye üzerinden Batıya ulaştıracak boru hatlarının güvenliğini tehdit etmektedir. 
• Propaganda mahiyetli olarak Kafkaslarda güç dengesini korumak amacıyla, Türkiye ve Azerbaycan’dan aldığı güvenliğine yönelik tehditler sebebiyle Rusya, 
ve Çin ile askeri işbirliğine gitmek zorunda olduğunu savunmaktadır. 

Dağlık Karabağ Kördüğümü: 

Günümüzde Ermenistan’ın dış politika gündemini işgal eden diğer sorunlarının hepsini Karabağ problemiyle ilişkilendirmek mümkündür.

Bu sorun Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerinin odak noktasını oluşturmaktadır. Tarihi olaylar ne olursa olsun Ermenistan-Türkiye sürtüşmesinin pratikte temel nedeni ilk bakışta Azerbaycan-Türkiye ittifakı gibi görünmektedir. Ermenistan ile ilişkilerini Karabağ probleminin çözümüne bağlamış olan Türkiye’ye karşılık olarak Koçaryan da aynı konuda soykırım problemini öne çıkarmaktadır. Güçlü Ermeni Lobisi ise Kürt, Suryani, Rum ve zaman zaman da Yahudi lobileriyle ittifak oluşturarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın zeminini hazırlamaktadır. 
Bugün Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ nedeniyle çıkan çatışmaya yakınlığıyla, tüm Kafkasya ve Orta Asya siyasetinde batağa saplandığı söylenebilir. Aynı zamanda Türkiye ile birlikte ABD ve Avrupa Birliği de Karabağ sorunundan dolayı bölge siyasetlerinde Rusya karşısında manevra kabiliyetlerini büyük ölçüde yitirmişlerdir. Bu sorun, Ermenistan’ı kullanarak Rusya’nın, Kafkaslarda ve Orta Asya’daki konumunu vurgulamasında kilit rol oynamaktadır. 

Türkiye’nin hayati çıkarlarının gereği, Karabağ sorununda tarafsız tutumunu koruması zor olmakla beraber bugüne kadar mevcut durumu bozacak hiçbir girişimde de bulunmamıştır. Sorunun ciddiyeti batı tarafından son derece iyi kavranmış AGİT mekanizmaları ve hatta NATO, sorun çevre ülkelere ve Türkiye’ye sıçramadan önce bir çözüm bulunması için uzun zamandır girişimlerde bulunmaktadırlar. Artık Ermenistan’ın, işgal ettiği Azerbaycan toprakları konusu Karabağ’da siyasi çözümün temel politik konusuna dönüşmüştür. Dağlık Karabağ Ermenileri, sorunun çözümüne yönelik yapılan görüşmelere katılması için Ermenistan tarafından gösterilen yoğun çabalara rağmen, hukuki olarak hiç kimse tarafından sorunun tarafı olarak kabul edilmemektedir. 

AGİT Karabağ'ın Azeri toprağı olduğunu karara bağlamıştır. Kendiside bir Avrupa Konseyi üyesi olan Ermenistan, Konseyin kararlarının bir gereği olmasına rağmen Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü resmen tanımaktan kaçınmaktadır. Fakat pratikte bu durum Ermenistan’a çözüme yönelik herhangi bir zorlayıcı yaptırım olarak da yansımamıştır. Her şeyden önce Karabağ sorunu Kafkaslarda istikrarsızlığın kronikleşmesinde birincil rol oynamaktadır. Türkiye’nin bu soruna zamanında müdahalede bulunamaması Rusya’ya ve İran’a liderliği 

Türkiye’den çalarak Azerbaycan’da ve Ermenistan’da korumacı rolünü üstlenme fırsatı vermiştir. Müdahale durumunun ise Türkiye’nin Artık Ermenistan’ın, 
işgal ettiği Azerbaycan toprakları konusu Karabağ’da siyasi çözümün temel politik sorununa dönüşmüştür.

Kafkasya’daki ilişkileri ve Rusya, NATO ve ABD ile ilişkileri açısından çok pahalıya patlayacağı mutlaktır. Fakat sorunun, Türkiye’nin mecburen harekete geçmesinden önce dış güçler tarafından çözümlenmesi umudu vardır. Her biri diğer bir ülkenin coğrafi sınırları içinde bulunan ve ulaşılması mümkün olmayan Karabağ ve Nahçıvan konusunda karşılıklı koridor sağlanması olasılığı, tek uzlaşma umudunu teşkil etmektedir. 

Daha kötümser bir bakış açısı ile ise bölgede sağduyuya ulaşılabilmesi için daha fazla kan dökülmesi gerekecektir. Ancak kararlı bir askeri müdahale ile kalıcı bir çözüm getirilse dahi, bu müdahale Kafkasya siyasetini yıllar boyunca sızlatan ve zehirleyen psişik bir yara, her iki ülkedeki maceracılar ve dış güçler tarafından her zaman yeniden tahrik edilmesi mümkün hassas bir konu olarak kalacaktır. 
ABD, Karabağ sorununun çözümünü ve sınırların açılmasını Ermenistan’ın boru hatlarından bölgesel ticaret ve ekonomik işbirliğinin sağlanmasına kadar birçok gelişmeye entegrasyonu açısından son derece önemli görmektedir.38 Problemi Ermenistan’ın öne sürdüğü koşullar çerçevesinde düşündüğümüzde Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi Ermenistan için tehlikeyi kendiliğinden azaltacaktır. 
Böyle olunca da ABD’nin özlemini duyduğu, Ermeni-Rus ittifakının Ermenistan tarafından Türk tehlikesini etkisiz hale getirmek olarak lanse edilen rolünün39 önemi kalmayacaktır. Bu şartlarda, Ermenistan, Türkiye ve ABD, dış siyasetinde önemli bir hareket serbestisine de sahip olacaklardır. Bununla Rusya ve İran’ın Kafkaslarda gerginlik yaratma ve etkin olabilme olanakları en aza inecektir. ABD’nin son dönemde Karabağ sorununun çözümüne yönelik artan gayretlerini de bu bağlamda değerlendirmek yerinde olacaktır. 

Moskova her zaman Dağlık Karabağ probleminde tansiyonu yüksek tutmayı Güney Kafkasya’da kendi çıkarları açısından daha uygun görmüştür. Bunun en önemli sebeplerinden biri petrol ulaşım güzergahının çıkarlarıyla bağdaşmaması dır. Fakat son dönemde yanıltıcı söylemlerle durumun değiştiğini, kendisinin de barışı istediğini anlatmaya çalışmaktadır. Dağlık Karabağ probleminin çözümsüzlüğünü desteklemek Rusya karşısında, bölgede oluşan yeni güç dengeleri içindeki diğer aktörlerin hareket alanını daralttığı bir gerçektir. Rusya’nın stratejik ortak olarak tanımladığı Ermenistan’la diğer Güney Kafkas ülkelerine göre çok az sorunu vardır. Bu ciddi olmayan sorunlar, Ermenistan’ın artan Rus bağımlılığını dengelemek için diğer uluslararası aktörlerle ilişkilerini geliştirmek istemesinden kaynaklanmaktadır. 

Bunlara ek olarak Rusya’nın bölge üzerindeki politikasını ülkenin açıklanan yeni ulusal güvenlik doktrini ile bağlantılandırmak mümkündür. Ermenistan’a BDT anlaşmaları ve diğer askeri anlaşmalar çerçevesinde kalıcı bir şekilde yerleşen Rusya’nın, uzun vadeli çıkarları açısından Azerbaycan ile de aynı tarz ilişkiler kurması ve geliştirmesi gerekmektedir. Rusya, Azerbaycan ile olan politik ilişkilerini arttırırken bir yandan da Ermenistan’ın isteklerine eskisi gibi cevap vermeyerek ülke üzerindeki baskısını artırabilme olanağına sahiptir. Bu durum doktrinin öngördüğü eşit mesafeli dengeli ilişkiler kurma yaklaşımının bir sonucudur.40 Var olan koşullarda Moskova için öncelikli olan Dağlık 
Karabağ sorununun çözümü değil, sorun bağlamında Rus-Azeri ilişkilerinin geliştirilmesidir. Güney Kafkasya tarihsel olarak Rusya'nın çıkar bölgesidir ve Moskova bu bölgedeki üç ülkeden sadece Ermenistan ile iyi ilişkilerde içinde bulunarak kendi çıkarlarını uzun vadede koruyamayacağının farkındadır.41 

Bugün Karabağ sorununun Kafkasya'nın geleceği açısından birçok anlamı bulunmaktadır. Sorun diğer bölge ülkelerine sıçramadan ve uluslararası güçlerin doğrudan müdahalesini gerektirmeyecek tedbirlerin önceden düşünülmesi ve çözümlenmesi çarelerinin bulunması gerekmektedir. 

Ermenistan, bir anlaşmanın imzalanması durumunda ne kazanır ne kaybeder? Olası bir barış anlaşması Azerbaycan ve Türkiye’nin Ermenistan’a uyguladıkları ambargonun kaldırılmasına ve Ermenistan’ın doğu ve batıdaki iki komşusuna açılmasını sağlayacaktır. Bu konu özellikle Batı tarafından Ermenistan’ın tehlike sinyalleri veren ekonomisinin düzlüğe çıkması için en önemli faktör olarak gösterilmektedir.42 

Sorun çözüldüğünde bile kısa vadede Bakü ve Ankara Ermenistan’ı hem ekonomik hem de politik açıdan sıkıştırmaya devam edecektir. 

Uzun vadede ise Türkiye’nin sınırı tamamen açması Ermeni soykırımı konusu ile bağlantılıdır. 

IV. Bazı Tespitler ve Öngörüler 

Kafkasya bölgesinin Rusya, İran, Türkiye ve Batı arasında cereyan eden "Yeni Büyük Oyun" alanı olduğu açıktır. Bölgede oynanan "büyük oyun"un ise "büyük kazanç" anlayışına dönüştüğünü söylemek mümkündür.43 Petrolün çıkarılması ve ulaşımı bölge ülkeleri üzerinde olumlu ekonomik etki yaratacak olmasının yanı sıra, bu işlemleri finanse edecek olan bölge dışı güçlerin pastadan alacağı payın büyüklüğü onlarında bölgeye ilgisini her zamankinden daha fazla artırmaktadır.44 

Bu nedenle Kafkasya’nın istikrarı problemi gitgide daha da önem kazanmaktadır. 

Rusya ve İran’ın, Kafkasya’daki ana stratejilerinin, bölgeye Türkiye’nin ve Batı’nın ekonomik ve askeri alanlarda yerleşiminin önlenmesi olduğu dikkate alınırsa mevcut durum daha net anlaşılabilir. Rusya için Ermenistan, Kafkasya'da stratejik ve siyasi bir destek noktasıdır. 

Ermenistan, ABD ve Türkiye için önlem alırken, düşünülmesi gerekli olumsuz bir faktör rolü oynamaktadır. Ayrıca, Ermenistan ve Rusya arasındaki geniş işbirliği ve İran’ın Ermenistan ile iyi ilişkileri, Rusya-İran ilişkilerinde Erivan’ı aracı konumuna oturtmuştur. Böylece, Kafkasya’da Moskova-Erivan-Tahran’ın fiilen ittifakı oluşmuştur. Ermenistan bunu yaparken AB ve ABD içerisindeki lobilerinden de ciddi destek almaktadır. 

Bu destek Ermenilerin, ABD ve onun müttefiklerine karşı taviz alma imkanını da sağlayabilmektedir. Ermenistan İran’ı Avrupa’ya taşırken, İran da Ermenistan’ın Körfez ve Asya’ya açılışını sağlamaktadır. Ermenistan; ABD, AB, Rusya ve İran arasında dört boyutlu bir politika izleyerek kaygan bir zemin oluşturmakta, bu politikası bölgede şuan var olan statü ve dengelerin değişmesini önlemek olduğundan, ABD’nin Kafkasya ve Orta Asya politikasını olumsuz etkilemektedir. Rusya’nın Ermenistan’la var olan iyi askeri ilişkilerine karşın, bu ülkedeki Ermeni lobisinin siyasi alandaki etkisiyle ABD, Ermenistan’a azımsanmayacak oranda ekonomik yardımda bulunmaktadır. ABD’deki 1 milyona yakın Ermeni diasporası bütün gücünü ve etkisini ABD’nin anavatanlarına yaptığı yardımı artırmak için kullanmaktadır. Bir yandan ABD’nin Azerbaycan’a ekonomik yardım yapmasını engellerken,45 kongrenin anahtar üyelerinin de yardımıyla Ermenistan’ı İsrail’den sonra ABD’den en fazla dış yardım alan ülke durumuna getirmişlerdir.46 

Jeopolitik açıdan Türkiye - Rusya ilişkilerinin gelecekteki gelişimi de, Ermenistan ve diğer Kafkasya ülkeleri üzerinde son derece etkili olacaktır. Esasında, Türkiye ile Kafkasya'daki Rus askeri güçleri arasında tampon devletler bulunmaktadır. Ancak Ermenistan- Türkiye sınırının korunmasını Rus askerleri üstlenmiştir. Ayrıca Rusya'nın Gürcistan ve Ermenistan'da askeri üsleri bulunmaktadır. 
Rusya, askeri açıdan önemli bir bölgesel tehdit olmaya devam etmekle birlikte Türkiye’ye karşı doğrudan bir tehdit olarak algılanmamaktadır. 

Ankara ve Moskova birbirlerini Kafkasya ve Orta Asya politikaları bağlamında rakip olarak algılamaktadır. 

Burada altının çizilmesi gereken bir diğer nokta da, Karabağ probleminde ABD’nin Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı takındığı tavırdır. Bu tavır ABD’nin bölgedeki çıkarlarında Türkiye’ye kayıtsız şartsız bağlı kalması halinde Pan-Türk bir bölgenin ortaya çıkmasından duyduğu korkuyu açıkça ortaya koymuştur. Ortaya çıkacak bütünleşmiş bir Türk bölgesi laik olsa bile, bu ne Rusya’nın ne ABD’nin ne de Avrupa Birliği’nin yararınadır. 

AKKA47 hükümlerinin art arda gelen kararlı girişimlerle Rusya lehine iyileştirilmesi, Rusya’nın Gürcistan ve Ermenistan’da askeri üslerini 
yeniden teşkil etmesi ve 1993 tarihli "Yakın Çevre Doktrini" ile başlayan son askeri doktrin dahilinde de açıkça vurgulanan nükleer silaha başvurma tehditleri sebebiyle Türkiye’nin birçok ortak özelliğe sahip bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek istemesinin karşısında Rusya Federasyonu’nu bulmasına sebep olmaktadır. Bu durum 1917-1921 döneminde yaşananları kuvvetle hatırlatmaktadır. Yani sorun Batılıların boşluğun kendileri tarafından doldurulmasını gerekli yada mümkün görmemeleri ve başta Türkiye olmak üzere bölgesel güçlere umdukları desteği vermemeleridir. Rus kuvvetlerinin Kafkasya’nın kuzeyinde, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması’na aykırı olarak artırılması talebi bunun en çarpıcı örneğidir.48 

  < Jeopolitik açıdan Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelecekteki gelişimi de, Ermenistan ve diğer Kafkasya ülkeleri üzerinde son derece etkili olacaktır. >

Rusya özellikle Bakü-Ceyhan ve Tarans-Hazar boru hatları projelerini bölgedeki etkinliğini korumasına yönelik ciddi tehditler olarak görmektedir. Bu haliyle Bakü-Ceyhan boru hattının Ermenistan üzerinden geçirilmesi fikri, bir yandan bölge ülkeleri arasında gelişen ilişkileri tümden sarsacak bir tehlike taşımakta iken, diğer yandan Rusya-Ermenistan arasındaki stratejik ortaklığı bozacak potansiyeli de içinde barındırmaktadır. 

Kafkasya bölgesinin petrol ve gaz kaynakları nedeniyle gitgide artan önemi ve uluslararası aktörlerin bölgeye olan ilgilerindeki artış, Rusya- Ermenistan ilişkilerini çok daha karmaşık hale getirmiştir. Rusya ve Ermenistan arasındaki stratejik işbirliği ortadan kalkmamakla beraber bu ilişkinin yeni yüzünü Putin’in bölge üzerindeki pragmatist politikaları belirlemeye başlamıştır.49 ABD'nin bölgede pasif görünen durumuna karşılık Rusya, daha şimdiden Kafkasya'da eski SSCB'nin nüfuz alanına yayılmaktadır. Rusya enerji kaynaklarını tek başına kontrol edebilmek uğruna tatlı-sert diplomatik taarruz ve küçük çaplı, gizli askeri operasyonlar yoluyla kıyasıya mücadele etmektedir. Gelecek yıllarda daha 
güçlü ve kapasiteli bir Rusya, şimdiki gibi tatlı-sert diplomasiyle sınırlı kalan mücadeleler yerine, daha tek taraflı ve emrivaki militer girişimleri tercih edebilir. Bu bölgede, Rusya'nın durdurulamayan yayılmasının önünde güçlü tek engel Türkiye olabilir.50 Ancak bu ülke, Rusya gibi bir güçle başa çıkabilecek siyasi, ekonomik ve teknolojik bir güce sahip değildir ve yakın bir gelecekte de sahip olamayacaktır. Öte yandan, siyasi istikrar ve ekonomik refah düzeyi makul güçlü bir Türkiye, ABD'nin bir süper güç olarak Rusya'yı durdurmak için izleyeceği siyasetler çerçevesinde, özellikle Kafkasya'da, önemli bir rol oynamaya devam edebilecektir. 

İran tarafından bakıldığında Ermenistan, Batı ve Kuzey İran’ı Türklerin etkisinden koruyan bir etkendir. Ve Tahran’ın Moskova ile diyaloğunu kolaylaştırmaktadır. 

Aynı zamanda İran ve Rusya, ABD ve Avrupa’daki Ermeni lobisinin siyasi alandaki etkinliğinden faydalanmayı amaçlamaktadırlar. 

Rusya’nın bölgede zayıflamasından rahatsızlık duyan Erivan, Çin’in Kafkaslara girmesini kolaylaştırıcı politika da izlemektedir. Pekin, Ermenistan’ı destekleyerek Azerbaycan’ın güvenliğini tehdit etmekte ve jeopolitik önemini azaltarak Batının Orta Asya’ya girmesini engellemek amacıyla 
Kafkaslarda etkili olma isteğindedir.51 Çin’in rahatsızlığının bir diğer nedeni Türkiye’nin gelecekte Orta Asya’da etkinlik koyma olanaklarıyla 
bağlantılıdır. Diğer bir ifade ile Ankara’nın Doğu Türkistan’a yönelik açılımlarından korkan Pekin, "Pantürkizm’i" Kafkaslarda Dağlık Karabağ 
sırtlarında durdurmayı hedeflemektedir. 

Bu söylenenler çerçevesinde Ermenistan’ın dış politikası yalnız Rusya ve İran’ın devlet çıkarlarının değil, Ermeni ulusal ideolojisi Haydat -Ermenilerin Davası - ile de tam bir uyum göstermektedir. Diğer bir değişle, Ermenistan’ın Rusya ve İran’ın elinde araç veya silah olduğunu ifade etmek propaganda karakteri taşımaktadır. Ortada uyuşan, üç başkentin Moskova, Tahran ve Erivan’ın birbirleriyle ahenk içinde olan çıkarları vardır. Günümüzde Ermenistan Dış Politikasının öncelikli maddeleri şunlar gibi görünmektedir; 
• ''Ermeni soykırımının uluslararası düzeyde tanınması için çaba gösterirken aynı zamanda Türkiye ile normal ilişkiler kurarak ticaret kanallarını açmak. Ermenistan 1915 soykırım iddiası ile Türkiye’nin tarafsızlaştırma ve Kafkaslardan dışlama ve uluslar arası arenada sıkıştırma çabasındadır. 
• Dağlık Karabağ sorununu sıcak çatışmaya dönüşmeden mevcut durumu kalıcı kılacak şekilde barışçıl yollarla çözmek; Rusya’nın bölgede zayıflamasından 
rahatsızlık duyan Erivan, Çin’in Kafkaslara girmesini kolaylaştırıcı politika da izlemektedir.
• Gürcistan, Çin, İsrail, Suriye, Yunanistan gibi bölgede köklü menfaati olmayan devletlerle daha yakın ilişkiler kurmak; 
• Rusya, İran, AB ve ABD ile hiçbirinin etki alanına girmeden işbirliğine gitmek.


DİPNOTLAR;

1 Ayrıca başkan Putin ziyarette bulunmak suretiyle Sovyetler Birliği’nin K.Kore ve Küba gibi eski müttefikleriyle de ilişkileri yeniden yapılandırma 
girişimlerinde bulunmuştur. Kremlin yetkilileri de İran ve Irak’ı da daha yakın ilişkiler kurmak amacıyla ziyaret etmişlerdir. 
2 Dr. Lee Peterson, "Başkan Putin ve icraatları Rusya’da eskiye dönüş olarak kabul edilebilir mi?", Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Kış 2001, Cilt 6, sayı 4, s. 17-19. 
3 Stefanos Yerasimos; Milliyetler ve Sınırlar, Balkanlar, Kafkasya ve Orta-Doğu, iletişim Yayınları, istanbul 1994, s: 502. 
4 Öyle ki Rusya İran’ı nükleer teknoloji ve silahlar gibi "yüksek öneme sahip" konularda desteklediği sürece, İran eski Sovyet güneyine devrimci 
ideoloji ihraç düşüncesinin dışında yalnızca ekonomik potansiyelini dikkate alacaktır. Pavillionis, P.; Gragosian. R., The Great Game- Pipeline Politics in 
Central Asia, Harvard International Review, Winter96/97, Vol. 19 Issue 1, p24, 8p,2bw.
5 Mustafa Kibaroğlu; "Rusya’nın Yeni Ulusal Konsepti ve Askeri Doktrini", Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Kış 2001, Cilt 6, Sayı 4, s.96-106. 
6 Mustafa Kibaroğlu; "Rusya’nın Yeni Ulusal Konsepti...''
7 Robert O. Freedman, "1990’larda Rusya-İran ilişkileri", Avrasya Dosyası, Rusya Özel, Kış 2001, Cilt6, sayı: 4, s.356-374.
8 Manvel Sarkisyan, Ermenistan’ın Dış Politikası, Ermenistan Ulusal ve Uuslararası Araştırmalar Merkezi Yayını, Erivan 1998. 
9 Nazmi Gül; 21. Yüzyılın Başlangıcnda Haydat ( Ermenilerin Davası ), Stratejik Analiz, Sayı 2, s.25-28. 
10 Vamık Volkan, Center for Development Research (ZEF Bonn): Facing Ethnic Conflicts, 14-16 Decenber 2000. 
www.zef.de/download/ethnic_conflict/volkan.pdf
11 Güdüz Aktan, "Ermeni olayları ve kimlik sorunu", Radikal, 04.10.2000. 
http://www.radikal.com.tr/2000/10/04/yazarlar/gunakt.shtml 
12 Manvel Sarkisyan, Ermenistan’ın Dış Politikası, Ermenistan Ulusal Ve Uluslararası Araştırmalar...
13 Gerard J. Libaridyan, Ermenilerin Devletleflme Sınavı-Bağımsızlıktan Bugüne Ermeni siyasi Düşünüşü, iletişim Yayınları, İstanbul 2001, s. 12. 
14 Nazmi Gül, Azerbaycan Vatandaşlığından, Ermenistan Devlet Başkanlığına: Robert Koçaryan, Stratejik Analiz, Sayı:11 Mart 2000. 
15 Emil Danielyan, Change of Leadership Without Political Reform; Country Files: Armenia:Annual Report 1998 
16 Armenpress Haber Ajans›, Erivan, 24 Nisan 2001. 
17 Sınır anlaşmazlığının çözümü konusunda iki ülke yetkilileri arasında görüşmeler halen sürmektedir. Prime News, Tiflis, 22 May 2001. Pan ARMENIAN News, 
     Mediamax, Erivan, 12.01.2001.
18 Manvel Sargsian, Alexander Grigorian, Gayane Novikova; Armenia’s National Policy; The Armenian Center for National and International Studies. 
http://acnis.am/articles.htm
19 Bölgedeki ülkelerden Azerbaycan’ın petrolü ona stratejik önem kazandırmaktadır. Gürcistan’ı önemli kılan, bölgenin denize açılan yolları üzerinde bulunması 
ve bölgede büyük bir toprak parçasını kaplamasıdır. Ama Ermenistan’ın ne denizi, ne toprağı, ne de petrolü vardır. Tüm bu dezavantajlarına rağmen nedir onu önemli 
kılan? Bunun tek cevabı vardır; Ermenistan’ın " komşularn baskı altında tutarak bölgeyi istikrarsızlaştırabilme" gücü. 
20 Oysa günümüzde başta ABD ve AB olmak üzere Batı, tüm bölge ülkeleri ve halkları için birer cazibe merkezi haline gelmiştir. Ekonomik hayat tarzı, politik 
yönetim (demokratikleşme) vd. toplumları hızla bu cazibe merkezlerine çekmektedir. Ne Rusya, ne de diğer Orta Asya ve Kafkas ülkeleri artık eskisi gibi olacaktır. 
Prof. Dr. Cemil Kıvanç, 21. yüzyılda Türkiye’nin ekonomik ve politik ilişkilerinde Avrasya, Dünya Gazetesi, 21 Temmuz 2000. 
21 Örneğin Erivan Devlet Üniversitesi Siyaset Bilimcisi Levon Kazarjan Batı’nın bölgede ki politikasından endişe duyduğunu, herkesin ABD’nin yolunu izlediğini 
ancak Birleşik Devletlerin politikalarının Kafkasya’yı bütünleştirmekten uzak olduğunu vurgulamaktadır. Rick Swinson, Caucasus Regional Security for the 21st century, 
Tbilisi, Georgia, March 13-14-1999; http://geolinks.virtualave.net/caucasus/sia.htm
22 Robert Krikorian, Armenia Under Fire; Armenian News Network/Groong; August 2000; 
http://xecutrix.usc.edu/news/msg19973.html 
23 Bundan daha yak›n bir tarihe rastlayan NATO savaş uçaklarının Sırbistan’ı bombalaması sırasında, Rusya Batı ile ilişkilerini kesme tehdidinde bulunurken, 
Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan, Gürcistan Devlet Başkanı Shevardnadze ve Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev ile Washington’da NATO’nun 50. 
kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılmıştır. Armenia seeks to accommodate Russian, U.S. interests in South Caucasus, PanArmenian News, 28 November 2000, 
http://news.panarmenian.net/eng 
24 Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için bak; Hasan Kanbolat, Rusya Federasyonu’nun Güney Kafkasya’daki Askeri Varlığı ve Gürcistan Boyutu, Stratejik Analiz, 
Cilt:1, sayı3, Temmuz 2000, s: 42-47. 
25 Azerbaycan’ın topraklarında bir Türk ya da NATO üssü kurulmasnı düşündüğü bir dönemde Gürcistan’n kapılarını Türk savaş uçaklarına açması, bölgedeki dengeleri 
değiştirebilecek önemli bir gelişme niteliği taşımaktadır. Tiflis yaknlarındaki Marneuli Hava Üssünün modernize edilmesi masraflarını Türkiye üstlenmiştir. 
Akabinde, söz konusu üs, 5 yıllığına Türkiye’ye kiralanmıştır. Marneuli Ermenistan’ı kontrol altında tutabilecek bir konumda bulunmaktadır. 
Cenk Başlamış, Milliyet, 29 Mart 2001. 
26 Armenian Foreign Minister Vardan Oskanyan’s exclusive interview to Mediamax agency, PanArmenian Network... Online News; http://news.panarmenian.net/ 
27 Sinan O¤an; Kamil A¤acan, "Güney Kafkasya’da Yeniden Bafllayan ya da Bitmeyen So¤uk Savafl", Stratejik Analiz, Cilt 2, Say› 13, May›s 2001, s. 30. 
28 Naira Mamikonyan, "Hayastane Npastume Bajanarar Gzeri Aracasmane", Aravot, 1 June 2001, Erivan. 
http://www.aravot.am/2001/aravot_arm/June/1/p01.htm 
29 Manvel Sargsian, Alexander Grigorian, Gayane Novikova, Armenia’s National Policy... 
30 International Herald Tribune, 25 May›s 1991. 
31 Joseph R. Masih and Robert O. Krikorian, Armenia at the Crossroads, OPA, Harwood Academic Publishers, 
Amsterdam 1999, pp, 99. 
32 Yine aynı dönemde Türk-Ermeni işadamlar derneği kuruldu aynı zamanda Erivan Devlet Üniversitesi Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Ankara 
Üniversiteleri ile işbirliği anlaşmaları imzalandı. Igor Torbakov; Turkish- Armenian Relations Become Strained Again; Eurasia Organization, 10/16/2000 
33 Ter petrosyan’ın Türkiye’ye karşı yürüttüğü dış politikanın bir sonucu olarak Türkiye ve Ermenistan arasındaki çıkar ilişkisi derece derece gelişmeye başladı. 
Bu sayede diplomatik ilişkilerde kurulmaktaydı. Bu dönemde özellikle Türkiye’de iç dinamikler değişme eğilimi göstermeye başladı. 
Özellikle 1992’de Azeri savunmasnın kırılmasından sonra Türkiye içerisinde kardefl Azerbaycan’a destek istekleri karşı konulmaz bir biçimde arttı. 
Ermenistan’ın Azerbaycan’a karş yürüttüğü işgal arttıkça Türkiye içerisinde ki baskılarda arttı. Belkide bu şekilde Türkiye ile ilişkilerin Dağlık Karabağ- konusundan 
ayrı ele alınamayacağı kanıtlandı. Joseph R. Masih and Robert O. Krikorian, Armenia at the Crossroads, OPA...., pp.99. 
34 Bu gelişmeler sonucunda Ter Petrosyan bir terörist grubu koruduğu ve üyeleri yönetim kurulu, yöneticileri yurtdışında olan partileri yasaklayan kanun un 
çiğnendiği gerekçesiyle Taşnaksutyun Partisinin kapatılması emrini vermiştir. Ancak Ter Petrosyan’ın bu tavrı tepkiyi durdurmamış aksine daha da perçinlemiştir. 
35 Mehmet Tütüncü, "Turkey’s Foreign Policy in the Caucasus", Caucasus and unholy alliance, 325-336, pp:333 
36 Mehmet Tütüncü, "Turkey’s Foreign Policy in the Caucasus", Caucasus and..., pp:332
37 Armenian Foreign Minister Vardan Oskanyan’s exclusive interview to Mediamax News Agency, 28 April, 
2001; http://news.panarmenian.net
38 By Groong Research & Analysis Group, On the eve of the Karabakh Talks in Geneva: What does Armenia 
gain or lose from a peace agreement?, The Armenian News Network/Groong, 15.05.2001. 
http://xecutrix.usc.edu/ro/ro-20010515.html 
39 Ermenistan Dışişleri bakanı Vartan Oskanyan, Rusya’nın Ermenistan’daki askeri varlığının güvenlik poltikaları çerçevesinde sınırlarını BDT üyesi olmayan 
komşulana karşı koruma amaçlı olduğunu vurguluyor. Bu tanıma uyan iki ülke İran ve Türkiye’ye baktığımızda İran’ı Ermenistan snırlarına karşı bir tehdit olarak 
algılamazken olası bir Türk askeri tehdidinin tek başına Rusya ile askeri işbirliği için neden olduğunu bildiriyor.Vartan Oskanyan, A New Security Agenda for Armenia, 
http://archive.tol.cz/transitions/anewsec1.html 
40 Davit Petrosyan, Russia’s "Stick" for Yerevan and "Carrot" for Baku, Armenian News Network/Groong,Review & Outlook, 31.05.2001. 
41 Tatul Hakobyan, AZG Daily #102, 06/05/2001 Erivan. http://www.azg.am/_TR/20010605/2001060503.shtml 
42 By Groong Research & Analysis Group, On the eve of the Karabakh Talks in Geneva: What... 
43 Richard Girgasion; Nagorno Karabagh Democracy: "Great Game" becomes "Great Gain"; The Analyst, Biwekly Briefing, Wednesday/April 26, 2000 
http://www.cacianalyst.org/April26/NAGORNO-KARABAGH_DEMOCRACY.htm 
44 Rick Swinson, Caucasus Regional Security for the 21st centur... 
45 Karabağ savaşı nedeniyle Azerbaycan’ın Ermenistan’a ambargo uygulamaya başlamasından sonra, Ekim 1992’de Özgürlükleri Destekleme Yasasının  
(Freedom Support Act) 907. bölümünü Kongreden geçirterek, Azerbaycan "Ermenistan ve Da¤l›k Karabağ’a her türlü saldır ve ambargoyu durduğunu 
gösterecek adımlar atana kadar", ABD’nin Azerbaycan’a her türlü yardm yapmasını engellemişlerdir.
46 2000 yılı içerisinde ABD’nin Ermenistan’a kifli başına yaptığı yardım 42$ iken Bosna’ya 34$, Ruanda’ya 3$, 
Rusya’ya 1.4$, Hindastan’a 14 sent yardımda bulunmuştur. Michael Dobbs, Armenia Pulls Strings for Larger Share of U.S. Aid, International Herald Tribune, 
25. 01.2001. 
47 NATO ve Varflova Paktı arasındaki konvansiyonel silah güçlerini dengelemek, Doğu ve Batı blokları arasında tesis edilmeye çalışılan güveni kalıcı kılmak 
amacıyla hazırlanan ve 1990 yılında imzalanan Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması. Bu anlaşma ile "kanat bölgelerde" önemli oranda silah indirimine gitmek 
zorunda kalan Sovyetler Birliği (daha sonra Rusya Federasyonu) yönetimi stratejik öneme sahip Kafkasya ve Orta Asya bölgelerinde 1990’lardaki büyük siyasi 
dönüşümler sonrası önemli avantajlar kaybettiğini fark ettiğini yazıyor M. Kibaroğlu. Mustafa Kibaroğlu; "Rusya’nın Yeni Ulusal Konsepti ve Askeri Doktrini", Avrasya 
Dosyası, Rusya Özel, Kış 2001, Cilt 6, Sayı 4, s. 96-106. 
48 Stefanos Yerasimos; Milliyetler ve Snırlar, Balkanlar, Kafkasya ve Orta-Doğu, iletişim Ya...,s:503. 
49 Khachatrian Haroutiun, Armenians Worry About Special Relationship with Russia, Eurasa Net Eurasia insight, 
15.02.2001. http://www.eurasianet.org/departments/insight/articles/eav021501.shtml 
50 Vecdi Tamer, Türkiye'nin Kafkasya'daki önemi, Finansal Forum, 16 Nisan 2001, 
http://finansalforum.com.tr/cgi-bin/haber/haber.cgi?haberno=16996&view_yazar=1
51 Çin, Ermenistan ve Rusya Savunma Bakanlarının Pekin’de 11 Mayıs 1999’da yaptıkları zirve sonunda 8 adet Typhoon taktik füze sistemi Ermenistan’a satıldı. 
Ermenistan ordusu bu füzelerin kullanımı hakkında Çin ordusundan subaylar tarafından eğitildi. 4 tanesi Karabağ’a yerleştirilen füzelerin menzili Azerbaycan toprakları
nın tamamını kapsamaktadır. Bakü’deki Çin Büyükelçiliği önünde halk protesto gösterisi düzenlerken, Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Çin’i resmi olarak protesto etmiştir. 
The Jamestown Foundation-Monitor, Vol. 5, No.97, China Enters The Region by Arming Armenia, 19.05.1999. 
http://www.jamestown.org/pubs/view/mon/005/097_008.htm 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder